20-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Medyadan Seçmeler arrow AFGANÄ°STANDA VAHÅžET DEVAM EDÄ°YOR!..
AFGANİSTANDA VAHŞET DEVAM EDİYOR!.. PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 2
KötüÇok iyi 
Yazar Ali KAÇAR - Genç BÄ°RÄ°KÄ°M, Nisan-2010   
10-04-2010
AFGANÄ°STAN’DA Ä°SAF VAHÅžETÄ° DEVAM EDÄ°YOR!..

                                                                 Ali KAÇAR - Genç BÄ°RÄ°KÄ°M,
         Ä°kinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte, dünya, Sovyetler BirliÄŸi ile Amerika BirleÅŸik Devletleri arasında paylaşılmıştır. Bu paylaşım neticesinde dünyada gerçekleÅŸtirilen denge, soÄŸuk savaÅŸ dönemi boyunca ufak-tefek deÄŸiÅŸikliklerin dışında korunmaya çalışılmıştır. Bu deÄŸiÅŸiklikler de, lokal/bölgesel küçük savaÅŸlar ya da bu iki süper ülkenin gerçekleÅŸtirdiÄŸi iÅŸgaller veya iç savaÅŸlar neticesinde meydana gelmiÅŸtir. Bu durum, Sovyetler BirliÄŸi’nin çöküÅŸüne (yani 1990’lı yıllara) kadar devam ettirilmiÅŸtir. Ancak bu paylaşıma raÄŸmen, SoÄŸuk SavaÅŸ’ın devam  ettiÄŸi
yıllarda, dünya dengesini etkileyecek iki büyük olay gerçekleÅŸmiÅŸtir. Bu olaylardan biri Sovyetler BirliÄŸi tarafından Afganistan’ın iÅŸgal edilmesi, diÄŸeri de Ä°ran’da ABD jandarması Åžah rejimi yıkılarak yerine Ayetullah Humeyni öncülüÄŸünde Ä°slam Cumhuriyeti rejiminin kurulmuÅŸ olmasıdır. Afganistan’da, Sovyet Sosyalist Cumhuriyet BirliÄŸi’ne (SSCB) karşı baÅŸlayan Afgan cihadı sadece Sovyetler BirliÄŸi’nin yıkılmasının baÅŸlangıcını oluÅŸturmamış, ayna zamanda Orta Asya’da, hatta bütün dünyada dengelerin deÄŸiÅŸmesine neden olmuÅŸtur. Buna, ABD’nin Ä°ran’ı kaybetmesi de eklenince, bu iki emperyal süper ülke için ve özellikle de ABD için bu bölgede tehlike çanlarının çalınmasına neden olmuÅŸtur. Çünkü bu bölge yani Kafkaslar ve Orta Asya, süper ülkeler açısından stratejik önemi haiz olan bir bölgedir.

Bu bölgede, özellikle de Orta Asya’da Afganistan kilit rolü oynayan bir ülkedir. Afganistan, Asya kıtasının ortalarında yer alan Ä°ran, Pakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan gibi Asya'nın Müslüman olan diÄŸer ülkeleri ile komÅŸu olan bir ülkedir. CoÄŸrafi konumu itibariyle de baÅŸka ülkelerin sahip olamadığı önemli stratejik özelliklere sahiptir. Orta Asya ile Güney Asya, Afganistan sayesinde birbirine baÄŸlanmaktadır. Orta Asya'ya giriÅŸ için açılan tek kapı da yine Afganistan'dır. Åžair Muhammed Ä°kbal’in deyimiyle Afganistan Asya’nın kalbidir. Ayrıca, Sovyetlerin dağılması ile yani 'iki kutuplu dünyanın sona ermesi ve yeni bir durumun ortaya çıkması ile bölgede yeni jeopolitik ÅŸartlar belirmiÅŸ ve Afganistan eskisine oranla daha çok önem kazanan bir siyasal konuma yükselmiÅŸtir. Bu durum, Afganistan'ın önemini daha da arttırmıştır. Çünkü Sovyetlerin dağılmasıyla bağımsızlaÅŸan ülkelerin dış dünyaya açılması ancak Afganistan üzerinde olabilmektedir. Orta Asya ya da Avrasya da denen bu bölgenin stratejik yönden sahip olduÄŸu öneminin yanında, dünyanın en zengin petrol, doÄŸal gaz ve nükleer enerji yataklarına sahip olması yönünden de, ayrıca öneme sahip bir bölgedir. Afgan Ä°ncelemeleri Enstitüsü'nden Dr. Velid Macid, Türkmenistan, Afganistan, Pakistan hattında 2.5 ila 3.5 trilyon dolarlık enerji kaynağının bulunduÄŸunu söylemesi, bölgenin, enerji kaynakları açısından da ne kadar önemli olduÄŸunu göstermektedir.

Hele, 60 yıl sonra OrtadoÄŸu petrolünün biteceÄŸi düÅŸünülecek olursa, bu kadar petrol, doÄŸal gaz ve enerji rezervine sahip olan bu bölgenin önemi ve emperyalist/sömürgeci ülkelerin bu bölgeye neden bu kadar ilgi duydukları daha iyi anlaşılmış olacaktır. Bu nedenle, Avrasya Bölgesi uzun zamandan beri, ABD baÅŸta olmak üzere birçok ülkenin iÅŸtahını kabarttığı bir bölgedir. Ancak, 1990’lı yılların ortalarından itibaren bölgeye komÅŸu olan Rusya ve Çin'in başını çektiÄŸi ülkeler, gerek ikili iliÅŸkilerle ve gerekse bölgesel ittifaklarla (Åžanghay Ä°ÅŸbirliÄŸi gibi) bölgede etkin bir konuma gelmenin yollarını aralamayı çalışmışlardır. Bu durum, ABD'nin bölgedeki konumunu zayıflatmanın yanında sadece bu bölgede deÄŸil, diÄŸer bölgelerde de küresel hegemonyasını da tehlikeye düÅŸürmekteydi. Dönemin Rusya Devlet BaÅŸkanı Putin’in, Åžanghay Ä°ÅŸbirliÄŸi Örgütü'nün AÄŸustos 2007 BiÅŸkek Zirvesi’nde “tek kutuplu dünya kabul edilemez” açıklaması da bunu teyid etmektedir. Ancak 11 Eylül saldırısı, bölgedeki küresel güç aktörlerini zor durumda bırakmış, ABD’ye ise hiç ummadığı bir zamanda ve hiç tahmin etmediÄŸi bir fırsatı vermiÅŸtir. Bu saldırı ile iyi bir fırsat yakalayan ABD, bu fırsatı, diÄŸer ülkelerin bölgeye henüz tam yerleÅŸmeden, kendisinin yerleÅŸmesi için çok iyi deÄŸerlendirmiÅŸtir.

AFGAN Ä°ÅžGALÄ°, EMPERYAL AMAÇLA BAÅžLAMIÅžTIR!..
11 Eylül 2001’de ABD’nin can damarı ikiz kulelerin vurulması, ABD’lileri can evinden vurmuÅŸsa da, ayna zamanda emperyal amaçlı projenin gerçekleÅŸtirilmesi için de önemli bir fırsat vermiÅŸtir. ABD BaÅŸkanı Bush’un ‘ya bizden yanasınız ya da terörden yana’ tehdidi ülkeler üzerinden etkili olmuÅŸ ve kısa denebilecek bir süre içerisinde BM’nin kararıyla NATO öncülüÄŸünde 40 ülke askerlerinden oluÅŸan bir uluslar arası güç oluÅŸturulmuÅŸtur. 40 haramilerce desteklenen uygar (!) ABD, 7 Ekim 2001 tarihinde, dünyanın en yoksul, en mazlum ve en masum ülkesi olan Afganistan'a binlerce bomba yaÄŸdırmış ve halen de yaÄŸdırmaya devam etmektedir. Medeni olduÄŸu, çaÄŸdaÅŸ olduÄŸu iddia edilen bir dünyanın gözleri önünde yıllardır savunmasız yüz binlerce çocuk, yaÅŸlı erkek ve kadın, yaÄŸdırılan bu bombalarla vahÅŸice katledilmiÅŸtir. Roketler, B-52 bombaları, tomahawk füzeleri, güdümlü mermiler ve Vietnam savaşından bu yana kullanılmamış 6-7 ton ağırlığındaki bombalar aralıksız olarak mazlum ve yoksul bir halkı imha etmek için atılmıştır. ABD öncülüÄŸünde baÅŸlatılan bu saldırı, bir savaÅŸ deÄŸil bir iÅŸgaldir; çünkü savaÅŸ denk güçler arasında meydana gelir; oysa Afganistan, dünyanın en yoksul ve en mazlum ülkesidir; ABD’nin imha edici, ölüm ve kan kusucu silah üstünlüÄŸünün karşısında, kendisini savunabilecek en ilkel silahlardan bile yoksun bir ülkedir. Afganlıların elinde ya Sovyetler BirliÄŸi’nde kalma silahlar ya da kaçak yollardan etek dolusu paralarla satın alınan silahlardır. Bu saldırıya illa savaÅŸ denilecekse, bu, ezenle ezilenin,  zalimle mazlumun, Batı ile DoÄŸu'nun, küfürle Ä°slam’ın arasında cereyan eden bir savaÅŸtır!..

ABD ve iÅŸbirlikçileri tarafından Afganistan'a yönelik baÅŸlatılan bu saldırının/iÅŸgalin/kirli savaşın baÅŸlıca nedeni elbette ki sadece Taliban ya da Usame bin Laden deÄŸildir. Bu durum, bugün yani iÅŸgalin üzerinde 9 yıl geçtikten sonra daha iyi anlaşılmaktadır. Çünkü ABD, Taliban ve bin Laden olmasaydı ya da ABD'nin simgeleri –ikiz kuleler- yerle bir edilmemiÅŸ olsaydı bile, yine de bu saldırıyı gerçekleÅŸtirecekti. Çünkü ABD’nin tek başına küresel güç olarak hegemonyasını devam ettirebilmesi, Afganistan'a ya da Afganistan'ın içinde bulunduÄŸu bölgeye de egemen olmasına baÄŸlıydı. Oysa bu bölgede yani Orta Asya'da global/küresel egemenliÄŸini tehdit eden güçler vardı ve gittikçe de güçlenmekteydi. Bu güçlerin başında Taliban'ın ve Laden'in de içinde bulunduÄŸu  Ä°slami hareketler gelmekteydi. Elbette ABD için tehlike, sadece bu güçler deÄŸildi; aynı zamanda Çin, Rusya, Hindistan ve Pakistan da tehlike oluÅŸturmaktaydı. ABD, Taliban ve Laden'i sadece Afganistan için deÄŸil, bütün Orta Asya, hatta OrtadoÄŸu ve Afrika için de tehlikeli görmekte idi. Çünkü ABD'ye göre, Taliban ve Laden, her yerdeki Ä°slam'i Hareketlere örneklik teÅŸkil etmekte, onlara silah ve mühimmat temin etmekte, eÄŸitim ve barınma imkânı saÄŸlamakta idi. Üstelik Orta Asya'da bulunan her ülke yönetimi de, kendi ülkesindeki Müslümanlarla başı dertteydi. Ayrıca, bu bölgedeki -Orta Asya ya da OrtadoÄŸu'da- Ä°slami hareketlerin hiç birisi artık sadece anti-komünist ve ABD taraftarı da deÄŸildiler, tam tersine anti-komünist olmanın yanında anti Amerikancı, anti-sömürgeci ve anti-demokratik karaktere sahip hareketlerdi. Ä°ÅŸte, ABD'yi ve iÅŸbirlikçilerini en çok korkutan da Ä°slami Hareketlerin bu özellikleri idi. ABD bu savaÅŸla, Ä°slami Hareketleri kendi küresel gücü önünde bir engel/tehlike olmaktan çıkarma isteÄŸinin yanında, zengin petrol, doÄŸal gaz ve enerji yataklarına sahip olan bu bölgede ABD aleyhine geliÅŸen ve gittikçe güçlenen –Rusya, Çin ve Hindistan gibi- ülkelerin gittikçe artan etkinliklerini frenlemeyi, hatta tamamen durdurmayı amaçlamıştır. Dolayısıyla, ABD'nin Afganistan'a giriÅŸ nedenlerinin başında sayılan uluslar arası teröre karşı mücadele ya da bölgeye özgürlük getirme gibi bir hedefinin hiç olmadığını söylemek, herhalde fazla abartılı bir iddia olarak deÄŸerlendirilmeyecektir. Ä°ÅŸte Ä°kiz kulelerin uçaklanması ABD'ye -kendilerine göre- haklı ve makul bir gerekçe hazırlamıştır. ABD ise bu gerekçeyi, kendi emperyal menfaatlerini gerçekleÅŸtirmek için çok iyi kullanmıştır.

Ayrıca Afganistan, Avrasya da denilen bu bölgenin en kilit ülkesidir. Afganistan, bölgedeki enerji rezervinin Hind Okyanusuna taşınabilmesi için en kısa ve en ucuz yol olmasının yanında, iktidarda olan Taliban yönetiminin bölge ülkelerini sarstığı iddia edilen Ä°slamcı muhalefete destek olarak gösterilmesi de Afganistan'ın önemini artırmakta idi. BilindiÄŸi gibi Batı, soÄŸuk savaşın sona ermesiyle, yani Sovyetler BirliÄŸi'nin dağılmasından sonra Ä°slam'ı "fundamentalist tehdit" olarak tanımlamış ve yeni küresel düÅŸman olarak da Ä°slam’ı belirlemiÅŸtir. Artık Batı için, tek ve yok edilmesi gereken düÅŸman; Ä°slam'dı! Batı ve iÅŸbirlikçi ülke yönetimleri bu iÄŸrenç hedeflerini gerçekleÅŸtirmek için de çok ilginç ve insanlık dışı yöntemlere baÅŸvurmaktaydılar.

Dolayısıyla, ABD'nin Afganistan'a saldırmasında Usame ya da Taliban yönetimi veyahut da dünya uygarlığını tehdit eden 'küresel terör' sadece birer bahane idi. ABD, elbette asıl küresel emperyal amacını gerçekleÅŸtirmek isterken, kendisine pürüz çıkaran/çıkarma potansiyeli taşıyan Usame bin Ladin ya da Taliban'la gündeme gelen 'radikal Ä°slam örgütleri'nden de kurtulmak istiyordu. Aslında ABD'nin, Afganistan'ı iÅŸgal etme planında global anlamda ulaÅŸmak istediÄŸi iki temel hedefi vardı; bu hedeflerden birincisi bu bölgedeki yönetimleri ve dolaysıyla kendi bölgesel menfaatlerini tehdit eden Ä°slami hareketleri ortadan kaldırmak. Ä°kinci hedefi ise daha geniÅŸ emperyal stratejik hedefler elde etmekti. Bu hedefler ise petrol, doÄŸal gaz ve enerji yatakları ile küresel hegemonyasını bütün dünyada devam ettirmesi ÅŸeklinde ortaya çıkmakta idi. Ä°ÅŸte ABD Afganistan'a saldırısının altında yatan asıl niyet de buydu.

PAKÄ°STAN DA Ä°STÄ°KRARSIZLAÅžTIRILMAK Ä°STENMEKTEDÄ°R!..
Afganistan’da 7 Ekim 2001’den beri, tam anlamıyla bir insanlık trajedisi yaÅŸanmaktadır. Bir taraftan iÅŸbirlikçi Karzai, diÄŸer taraftan ise, katil Bush’un politikalarını aratırcasına, bu politikaları devam ettiren Obama’nın eli kanlı yönetimi! Nobel Barış (!)  (aslında savaÅŸ) ödüllü Obama, yönetime geldikten sonra, yaptığı ilk iÅŸ Afganistan’da ölüm kusan silahlı gücünü teknolojik ve sayısal anlamda güçlendirmek olmuÅŸtur. Obama da, Bush gibi barış, özgürlük, insanlık naraları altında karadan ve havadan, çocuk, kadın ve yaÅŸlı ayrımı yapmadan masum sivil halkın üzerine kan ve ölüm kusan bombalar yaÄŸdırmaktadır. Bu saldırıların neticesinde yüz binlerce masum insan öldürülmüÅŸ, göçe zorlanan çocuk, kadın ve yaÅŸlılardan oluÅŸan milyonlarca sivil ise, ya atılan bombaların altında ya da açlıktan ve susuzluktan ölmüÅŸler veyahut da bütün haklardan yoksun bir ÅŸekilde mülteci konumuna düÅŸürülmüÅŸlerdir. Afganistan’da 2001 yılından bu yana ve halen devam eden bu insanlık dışı saldırılar, emperyal ABD ile birlikte gerek ISAF (Uluslar arası Güvenlik Destek Gücü)  ve NATO güçleri ve gerekse iÅŸbirlikçi Karzai yönetiminin iÅŸbirliÄŸinde tam anlamıyla bir vahÅŸete dönüÅŸmüÅŸtür. Ä°ÅŸlenen bu vahÅŸet karşısında, öldürülen bir balina/hayvan için dünyayı ayaÄŸa kaldıran sözüm ona uluslar arası kuruluÅŸlar sessiz, BirleÅŸmiÅŸ Milletler sessiz, halkı Müslüman olan bölge ülke yönetimleri ve Müslüman halklar da sessiz. Ä°ÅŸin en acı yanı ise, Müslüman halkların sessiz olmasıdır!  

Ä°ÅŸgalci güçler eliyle iÅŸlenen bu vahÅŸet Afganistan’la da sınırlı kalmamış, Obama döneminde Pakistan da bir kan gölüne dönüÅŸtürülmüÅŸtür. Pakistan’da bugün adı konulmamış bir iÅŸgal yaÅŸanmaktadır. Ä°ÅŸgalci ABD’li güçler tarafından, Pakistan’ın Svat Vadisinde, Kuzey ve Güney Veziristan’da hatta Pakistan’ın iç bölgelerinde nokta operasyonlar düzenlenerek Taliban’la savaÅŸ adı altında sivil halk katliamı gerçekleÅŸtirilmektedir. Bu nedenledir ki, Pakistan’da da can güvenliÄŸi kalmamış, her an, her yerde patlatılan bombalar neticesinde onlarca masum Pakistanlı katledilmektedir. Bu katliamlar, ya ABD iÅŸgal ordusunun kullandığı insansız uçaklarıyla ya da kendi yani CIA (ve Mossad) kontrolündeki terör güçleriyle (paralı intihar komandoları ve Blackwater vb) gerçekleÅŸtirilmektedir. Amaç, Pakistan’da istikrarsızlık meydana getirerek ülkeyi iÅŸgal etmek için zemin oluÅŸturmaktır. ABD, organize ettiÄŸi terör olayları ile hem Pakistan’da bu kaotik ortamın oluÅŸmasını ve derinleÅŸerek devamını saÄŸlamakta ve hem de kendi eliyle oluÅŸturduÄŸu bu kaotik ortamdan beslenmektedir. Pakistan’ın istikrarsızlaÅŸtırılma nedeni, stratejik öneme sahip olmanın yanında sahip olduÄŸu nükleer silahlardır. Çünkü Pakistan’daki bu nükleer silahlar, baÅŸta Ä°srail olmak üzere batılı güçler için büyük bir tehdit oluÅŸturmaktadır. ABD, Pakistan’ı kaos ortamına sürükleyerek ve kendi eliyle ülkenin başına getirdiÄŸi Zerdari’yi kullanarak Pakistan Ordusu’nun kontrolünde bulunan nükleer silahları denetim altına almayı ve tesirsiz hale getirmeyi hedeflemektedir. FBI, CIA ajanları ve Blackwater güçleri baÅŸta Ä°slamabad olmak üzere PeÅŸaver, Lahor, Karaçi kentlerine büyük bir yerleÅŸim içerisindeler. Sadece Ä°slamabad’da 500 civarında villanın gizlice Blackwater güçleri ve ajanlar tarafından kiralandığı yönünde birçok kaynaktan akan haberler var. Pakistan’ın tüm hava limanları FBI ve CIA ajanlarının gizli denetiminde. Karaçi limanından Pakistan’a gizlice sokulan 5000 Hummer aracının gizli çekilmiÅŸ görüntüleri Pakistan’ın özel TV’lerinde ve haber portallarında yayınlanıyor. Pakistan gizli servisi ISI içerisinde CIA ajanları ve Pakistanlı muhafazakâr ajanlar arasında çetin bir savaÅŸ var. Pakistan için hayati önem arz eden Pakistan Ordusu ve ISI’yı ele geçirmeye yönelik büyük bir çaba harcanıyor.[1]

ABD öncülüÄŸündeki Svat ve Veziristan bölgesinde gerçekleÅŸtirilen bu iÅŸgal, Pakistan’da ABD yardımıyla iktidara gelen Zerdari’nin başında bulunduÄŸu Halk Partisi’nin de iÅŸine gelmektedir. El-Cezire televizyonunun Pakistan ve Afganistan uzmanı Ahmed Zeydan bu durumu ÅŸöyle açıklamaktadır; “Pakistan’da yaÅŸayan biri olarak söz konusu bölgelere bireysel geziler yaptım. Gözlemlerim sonucunda diyebilirim ki Pakistan yönetimiyle kabileler arasındaki sorunun çözülmesi çok zor. Hele Pakistan Ordusunun bu sorunu çözebilme ihtimali hiç yok. Çünkü artık ne Veziristan’da ne de Swat vb. kabile bölgelerinde Pakistan devletinden hiçbir iz göremiyorsunuz. Özellikle bölge halkı Pakistan devletine yönelik büyük bir öfke duyuyor. Örnek vermek gerekirse eskiden insanlar sorunlarını Åžer’i mahkemelerinde çok kısa zamanda çözebilirken modern mahkemeler’in gelmesiyle rüÅŸvet dahi verilse davalar uzun yıllar sürüyor. Bu sebeple Åžeriat’ı sadece Taliban istemiyor. Tüm bölge halkının genel eÄŸilimi ÅŸeriat hukukun yeniden tesisi yönünde. Bölgeye yönelik saldırılarda ikinci etken ise Butto’nun dul eÅŸi Asıf Zerdari’nin lideri olduÄŸu Halk Partisi’nin iktidara gelmesiydi. Hatta Amerikan çıkarlarından çok Halk Partisinin çıkarlarına daha fazla uyuyor bölgede savaşın olması. Halk partisi bölgedeki çatışmadan beslenmeye çalışıyor. ABD ile Halk Partisinin çıkarlarının bu noktada uyuÅŸması bölgedeki saldırıların alevlenmesine sebep oluyor. Ayrıca Swat BaÅŸkent Ä°slamabad’a çok yakın bir yerde bulunuyor. Swat’ta var olabilecek Ä°slami bir yönetimin gelecekte Pakistan merkezi’ne yayılabileceÄŸinden de korkuluyor.”[2]

ABD’nin Pakistan’da Taliban’ı bahane ederek baÅŸlattığı saldırının asıl hedefi Pakistan’ı kontrol altına almak, daha doÄŸrusu iÅŸgal etmektir. Zerdari de, tıpkı Karzai gibi bu amaçla; iÅŸgalci ABD’nin menfaatlerini korumak ve devam ettirmek için iktidara getirilmiÅŸ bir iÅŸbirlikçidir. Dolayısıyla Pakistan halkını da temsil etmemektedir. Taliban ise, Pakistan’da (özellikle Veziristan ve Svat Bölgesinde) da, Afganistan’da da halkı temsil eden önemli bir güçtür. Özellikle Afganistan’da, ABD öncülüÄŸünde gerçekleÅŸtirilen 9 yıllık iÅŸgale raÄŸmen hala halkın %70’den fazlasını temsil etmesi, Taliban’ın halk nezdindeki önemini ve prestijini de göstermektedir. Gazeteci Adem Özköse, kendisiyle yapılan bir röportajda; “Afganistan'da bulunduÄŸum dönemde bir bakkala girmiÅŸtim. Bakkalın sahibiyle sohbet ederken; ‘Taliban yönetimi zamanında Afganistan'da güvenli bir ortam vardı. Hırsızlık, yol kesme gibi olaylar yaÅŸanmıyordu. Taliban düÅŸüp Karzai Hükümeti kurulunca Afganistan'da huzur kalmadı. Bakkal dükkânım Taliban Hükümeti düÅŸtükten sonra 5-6 sefer hırsızlar tarafından soyuldu"[3] demesi, halkın Taliban’a bakışını yansıtması açısından önemlidir. Zaten halka dayanmayan bir hareketin, bir ülkede, üstelik 2001’den beri devam eden bir iÅŸgale raÄŸmen tutunabilmesi mümkün deÄŸildir. EÄŸer halk Taliban’a karşı olsaydı ya da Taliban halka zulmediyor olsa idi, bunca baskıya raÄŸmen Taliban’ın ayakta kalması mümkün müydü? Dolayısıyla Taliban ile ilgili gündeme getirilen iddialar, dezenformasyondan ibarettir. Taliban baÅŸta kadınlar olmak üzere halkına eÄŸer zulm ediyorsa, bir kurtarıcı olarak takdim edilen bu iÅŸgalci güçler, neden halk tarafından benimsenip desteklenmiyor? Batılı bir takım stratejistler bile, iÅŸgalci ABD’nin ve güdümündeki güçlerin Afganistan’da kaybettiklerine iliÅŸkin feryatları bu gerçeÄŸi teyid etmiyor mu? Bu küresel iÅŸgalci ve terörist güçlerin Taliban’ın karşısında, ekonomik, askeri ve teknolojik üstünlüklerine raÄŸmen yenilmelerinin, Kabil’in dışına bile çıkamamalarının baÅŸka bir izahı var mı?

TARÄ°HTEN DERS ALMAYANLARIN SONU HÜSRAN OLACAKTIR!.. 
Obama yönetiminin 30 binlik asker takviyesinden sonra, son on yılın en büyük operasyonu diye takdim edilen yeni bir operasyon baÅŸlatılmıştır. Bu operasyonun ikinci gününde her zaman olduÄŸu gibi, yine sivillere yönelik bir katliam gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir. Bu katliam, ilk olmadığı gibi, iÅŸgal devam ettiÄŸi sürece son da olmayacaktır. Ä°ÅŸin belki de bu katliamlar kadar acı veren bir baÅŸka yanı ise, bu iÅŸgalci güçlerin katlettikleri masum sivillere verdikleri deÄŸerdir. ABD ve Ä°ngiltere, Pakistan ve Afganistan’da katlettiÄŸi her sivil için, ailelerine kan bedeli olarak kiÅŸi başına sadece 500 dolar verirlerken, kendi ölülerine ise onlarca kat bedel istemektedirler. Nitekim 1988'de 270 kiÅŸinin ölümüne yol açan Pan Amerikan Havayolları'na ait yolcu uçağının düÅŸürülmesi nedeniyle olaydan sorumlu tutulan Libya, uçak kazasında ölen kiÅŸi başına 10 milyon dolar tazminat cezasına çarptırılmıştır. Hem de Libya olayı kabullenmemesine raÄŸmen. Amerika ve Ä°ngiltere ise, öldürdüÄŸünü kabullendiÄŸi Afganlı ya da Pakistanlı başına sadece 500 dolar vermektedir. Bu durum, iÅŸgalci Batılılar nezdinde mazlum ülke halklarının deÄŸer(sizliÄŸ)ini göstermektedir.

Her devletin uzun ya da kısa bir ömrü vardır. Devletlerin ömürlerinin uzun ya da kısa oluÅŸu biraz da tarihten ders çıkarmalarına baÄŸlıdır. Tarihten ders çıkarmayanların ömürleri daima çok kısa olmuÅŸtur. Sovyet Sosyalist Cumhuriyet BirliÄŸi’nin ömrünün bir insan ömrü kadar kısa olması, tarihten gerekli dersi çıkaramamış olmasındandır. EÄŸer kendisinden önce Afganistan’ı iÅŸgal eden Ä°ngilizlerin uÄŸradığı hezimetten gerekli dersi almış olsaydı, belki de bugün Birlik devam ediyor olacaktı. Sovyetler BirliÄŸi’nin, Afganistan’daki 9 yıllık iÅŸgali, nasıl ki hezimetle sonuçlanmış ve parçalanmasına neden olmuÅŸsa, aynı akıbet ABD’yi de beklemektedir. Obama’nın 13 Åžubat 2010’da baÅŸlattığı ya da daha sonra baÅŸlatacağı söylenen yeni operasyonlar nasıl neticelenirse neticelensin, bu, ABD’nin, hezimete uÄŸramasını engellemeyecektir. Taliban yenilse de, yenilmese de, bu sonucun deÄŸiÅŸmeyeceÄŸini Afganistan tarihi bize göstermektedir. ABD öncülüÄŸündeki iÅŸgalci güçler, 2001’den bu yana iÅŸgali devam ettirmelerine ve daÄŸ, taÅŸ demeden ülkenin her yanına bomba yaÄŸdırmalarına raÄŸmen, bırakın Kabil’in dışına çıkma cesaretini göstermelerini, Kabil’de bile kendilerini güvende hissetmemeleri bunu göstermektedir. Obama’nın Afganistan’a geliÅŸ tarihini (28 Mart 2010) gizlemesi, hatta iÅŸbirlikçi Karzai’ye bile geliÅŸinden sadece 1 saat önce haber vermesi de, iÅŸgalci güçlerin, bu kadar asker yığınağına raÄŸmen içinde bulundukları ruh hallerini yansıtmaktadır. Ä°ÅŸgalci güçlerin Afganistan’da (ve dolayısıyla Pakistan’da) baÅŸarılı olduÄŸu tek ÅŸey, korkularından çok yükseklerden attıkları bombalarla, mazlum Afgan ve Pakistanlı halkı, çocuk, kadın ve yaÅŸlı ayrımı yapmaksızın katletmektir. Zaten iÅŸgalcilerin yaptıkları tek ÅŸey de bu deÄŸil midir? Ancak ÅŸu da bilinmelidir ki, tarihte, bir halkı yok ederek zafer kazanan ve bu zaferini kalıcılaÅŸtıran hiç bir ülke yoktur.  Ve bir gün gelecek, ABD de, tıpkı 1979'da baÅŸlayan ve 9 yıl süren iÅŸgaline raÄŸmen Sovyetler BirliÄŸi gibi, iÅŸgal ettiÄŸi topraklardan defolup gidecektir. Obama yönetimi, asker sayısını arttırmak suretiyle Afgan direniÅŸini kırarak zafer kazanacağını zannediyor. Oysa asker artırımı, sadece sivil katliamlarını arttıracaktır, ama asla zafer getirmeyecektir. Çünkü Obama da, yeni olduÄŸu söylenen Afganistan stratejisini, kan ve ölüm; yaÅŸanılamayacak derecede yakılmış, yıkılmış ve harabeye dönmüÅŸ bir Afganistan üzerine oluÅŸturmuÅŸtur. Yeni olduÄŸu söylenilen bu stratejinin hukuki ve insani hiçbir yönü ve hedefi yoktur. Birçok stratjistin de belirttiÄŸi gibi, ABD, Afganistan’da yeni bir Vietnam bataklığına saplanmak üzeredir. Obama ise, Afganistan’ın, ABD için yeni bir Vietnam olacak diyenlere ÅŸu cevabı vermektedir; “tarihin yanlış okunmasının bir sonucu olduÄŸunu ve Afganistan’da yeni bir Vietnam macerası yaÅŸanmayacaktır.” Bu beyhude bir cevaptır. Kimin tarihi yanlış okuduÄŸu yakında belli olacaktır. Barak Hüseyin Obama’nın bunu anlaması için, iÅŸgaldeki müttefiki Ä°ngilizlere ya da Sovyetler BirliÄŸi’nin yerine kurulmuÅŸ olan Rusya yetkililerine sorması yeterli olacaktır.

Ä°ÅŸgalci güçlerin, Helmand vilayetini ele geçirmiÅŸ olmaları, iÅŸgalci güçleri ve iÅŸbirlikçilerini sevindirmemelidir. Kaldı ki, Taliban burada (Helmand) daha fazla sivil kaybı olmaması için çekildiÄŸini açıklamıştır. Ä°ÅŸgalci güçler, Helmand’ı da, Kandahar’ı da alsalar, Afganistan’da tutunmaları mümkün deÄŸildir. ABD, ister Obama’nın, ister Bush’un politikalarını uygulasın, Afganistan’da da, Pakistan’da da, geçmiÅŸte emperyalist Ä°ngiltere’nin ve Sovyetler BirliÄŸi’nin uÄŸradığı hezimeti mutlaka –Ä°nÅŸaallah- tadacaktır. Bugün, ABD’nin ve iÅŸbirlikçi diÄŸer iÅŸgalci ülke askerlerine raÄŸmen, Taliban’ın, Afganistan’ın %70’den fazlasını elinde tutuyor olması da bunu göstermektedir. Taliban’ın bu baÅŸarısında, kendi azim ve kararlığının yanında,  Afgan ve Pakistan halkının onurlu katkısı ile dünya Müslümanlarının dualarını unutmamak lazımdır.
Türkiye'nin böylesi bir iÅŸgal organizasyonun içinde halkı Müslüman olan tek ülke olarak hala bulunuyor olması ise kabul edilebilir deÄŸildir. Türkiye, Afganistan'daki misyonunu her ne kadar muharip olarak tanımlamasa da, ISAF Komuta görevini de iki defa (2003 ve 2005’de) üstlenmiÅŸ olması, Afganistan'da ABD öncülüÄŸündeki NATO iÅŸgal gücünün bir parçası olmuÅŸtur. "Ä°mar ve eÄŸitim" gibi amaçlarla NATO ÅŸemsiyesi altında Afganistan'da görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), NATO'nun bugüne kadar iÅŸlemiÅŸ olduÄŸu insanlık dışı suçlarına da ortak olmuÅŸtur ve olmaya da devam etmektedir. Türkiye, bir an önce bu iÅŸgal gücüne verdiÄŸi desteÄŸi çekmelidir. Bir yandan Siyonist katillere ‘one minute’ diyerek mazlum Filistin halkının hissiyatını yansıtan baÅŸbakanın, diÄŸer yandan Afgan halkına kan ve ölüm kusturan iÅŸgale ortak olma çeliÅŸkisinden bir an önce kurtulması gerekmektedir. Aksi halde, ‘one minute’ çıkışı hiç de inandırıcı olmayacaktır. Milli Mücadelenin zorlu yıllarında, Türkiye’ye kadını ile çocuÄŸu ile yaÅŸlısı ile yardımcı olan bir mazlum ülke halkının; bugün bebekleriyle, çocuklarıyla, kadınlarıyla, kısacası top yekûn bütün bir halkı ile yok edilirken, bırakın yardım etmeyi, tam tersine katiller güruhunun yanında, bu çağın yüz karası katliama iÅŸtirak etmesi, geçmiÅŸ adına, tarih adına ve insanlık adına utanç vericidir. Tarih, bu utancı Türkiye’nin Müslüman halkına yaÅŸatanları asla affetmeyecektir. 31.03.2010


[1] (Ali Åžahin-http://www.timeturk.com/yazardetay.asp?Newsid=18574)
[2] http://www.timeturk.com/Pakistan-ve-Taliban-hakkında-bilinmeyenler…_85468-haberi.html
[3] http://www.timeturk.com/Taliban-geri-mi-d%C3%B6n%C3%BCyor--_112058-haberi.html

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 10-04-2010 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111418570 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net