30-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow DERSHANECÄ° OLMAK
DERSHANECİ OLMAK PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 26
KötüÇok iyi 
Yazar Bilal SÃœRGEÇ   
19-06-2008
DERSHANECÄ° OLMAK
                                                                                                                                                                                             
                              Bilal SÜRGEÇ

Åžahıs olarak çeyrek yüzyıllık bir dershane deneyimini geride bıraktım. Bu mesleÄŸi sektör olarak hiç sevmedim. Kendim için klasik tekerlemeyi ÅŸöyle yapayım “Dünyaya bir daha gelsem kesin dershaneci olmam”. ÖÄŸretmenlik ve ticaret birbirine karıştı. Bu ticari anlayışa uymayan anlayışıma aykırı geldi ancak Benim sevmemem bu sektörün olumsuz olduÄŸunu göstermez. Türkiye’ye  en faydalı kurumlarının başında  dershaneler gelir.Bu sektörün Türkiye’ye olan müspet katkılarını anlatmak ciltler dolusu kitaplara sığmaz.

Dershanede eÄŸitim için tek kuruÅŸ para alsan idealizm olmaz. Öyle algılanıyor. Ölümüne çalışsan, öÄŸrencine faydalı olsan rakip ortamda bu bir numara olman için gösterdiÄŸin bir hırs olarak kabul edilir. Sıfır bilen birine matematiÄŸi tam öÄŸret bu daha fazla özel ders vermen için yapıldığı söylenir. Devlete de yaranamazsın. Her ÖSS’de dershaneler gündeme gelir. Popülist politikacılar “dershaneleri kapatacağız “derler. Derler de habire imtihan koyarlar: KPSS, SBS vs.

Bundan otuz yıl önce ÅŸehirim Elazığ’da dershane yoktu. BüyükÅŸehirlerdeki dershaneler liselere reklâm broÅŸürleri gönderirlerdi. Åžu anda olmayan Unkapanı dershanesi bunlardan biriydi.

1980’de Elazığ’da ÅŸu an dahi güçlü bir ÅŸekilde varlığını sürdüren Ä°stanbul Dershanesi kuruldu. Åžu anda Türk dershanecilik sektörünün önemli isimlerinden biri olan Final Dergisi dershaneleri yönetim kurulu baÅŸkanımı Ä°brahim TaÅŸel,  bu dershanede öÄŸretmenimizdi MesleÄŸini sevdalısı olduÄŸu çalışmasından belliydi. Geceleri dahi dershanede yatardı. ÖÄŸrencilerle saatlerce ilgilenirdi. Özel hayatı yoktu. Onun bütün özeli öÄŸrencileriydi. Ä°nsan para için bunu yapmazdı. Ben onun için o yıllar arkadaÅŸlarıma “Ä°brahim Hocanın yaptığı iÅŸi bana tiriliyon verseler yapmam” demiÅŸtim. Atalarımız “Büyük lokma ye büyük laf etme” demiÅŸ. Bu söz bende gerçekleÅŸti. Nasıl oldu anlayamadım lisede öÄŸretmenken dershanede öÄŸretmen oldum.


Dershanecilik meÅŸakkatli bir iÅŸtir. Dershanede çalışan bir öÄŸretmenin özel hayatı olmaz. Bu iÅŸi mutlaka yapıyorsa vakti çok sınırlıdır. Hazırlıksız dersine giremez. AkÅŸam derse hazırlık yapmadan girip çocukları tahtaya kaldırıp hadi dersi anlat diyemez. Milli EÄŸitimdeki gibi artı eksi cetveli yoktur. Hazırlıksız derse girdi mi öÄŸrencisi onu cezalandırır. Zaten en büyük müfettiÅŸ öÄŸrencisidir. ÖÄŸrenci lütfedip dershane öÄŸretmenini beÄŸendi mi. ÖÄŸretmenin istikbali açıktır bu iÅŸten bir parça ekmek yer. Dershane öÄŸretmeninin yaÅŸlı olmaması lazımdır; Ancak tecrübesiz de olmamalıdır.. Dersi kesinlikle sandalyede oturarak anlatmamalıdır. BildiÄŸi her ÅŸeyi söylememeli soru çıkacak alanları çok iyi bilmelidir. Önceki sınavlarda çıkmış soruları iyi bilmelidir. Yayınları iyi takip etmelidir. Herhangi bir soruya yanlış cevap verirse biter.

Varis ÅŸeker hastalığı tansiyon gırtlak sorunu strese baÄŸlı bütün hastalıklara dershane çalışanları yabancı deÄŸildir. Stres içerisinde yaÅŸar acaba sözleÅŸmem yapılacak mı önümüzdeki yıl çalıştırılacak mıyım? ÖÄŸrenci beni beÄŸendi mi, müdürü ziyaret eden veli, acaba beni mi ÅŸikâyet etti. ÖÄŸrenci benden memnun mu? Acaba öÄŸrencilere kendimi sevdirebildim mi? Vs                                                                

Dershanecinin birinci derecede yakına olana taziyesi üç gündür. Dershane öÄŸretmeni hasta olmamalıdır. Rapor resmiyette vardır fiiliyatta yoktur. Ders boÅŸ geçti mi dershanecinin sonraki i yılları da boÅŸa geçer. Ä°ÅŸsiz kalır. Mesela uyduruk sevk alıp eylem yapamaz. Zaten ideolojik bir baÄŸlantısı yoktur. Dershaneciden ideolog, fikir adamı düÅŸünen adam çıkmaz o sürekli çalışır. Gece çalış gündüz çalış. Dershaneci öÄŸretmenin tücar olmuÅŸ ÅŸeklidir. Ticareti de tam beceremez

Bir on yıl önceye kadar dershaneler en parlak devrini yaÅŸadı. Åžimdi ise dershanecilik sektör olarak can çekiÅŸiyor bunun temel nedeni Fen ve Edebiyat Fakültesi mezunlarının istihdam edilmemeleridir. Ä°ÅŸsiz kalan her öÄŸretmen adayı dershane piyasasına ucuz iÅŸ gücünü saÄŸlamıştır. Bu piyasa da 70 bin kiÅŸi çalışıyor Yine azımsanmayacak yan çalışanları var: matbaacısı, reklâmcısı, nakliyecisi vs. Devlete yük deÄŸildir. Devlete dünyanın vergisini öderler stopaj vergisini zarar etseler dahi öderler. Ödememezlik yapamazlar. Ama yine de devlete yaranamazlar Anadolu’da dershane fiyatları yıllık sekiz yüz ytl’dir sekiz yüz ytl’ye 600 saat ders Bunu hangi garibanın çocuÄŸu karşılayamaz ki Ancak gelin görün ifade edilen rakamlar tuzu kur olan insanların çocuklarının gittiÄŸi toplam öÄŸrenci sayıları bini geçmeyen grup dershanelerindeki fiyatlar söyleniyor farariye birkaç kiÅŸi biniyor gariban serçeye binenler de farariye binmiÅŸ gibi gösteriliyor.

Dershanecilik Anadolu’da eÄŸitimi yaygınlaÅŸtırdı Üniversiteyi kazanan her öÄŸrencinin reklâmını yapan dershane üniversitenin de reklâmını yaptı. O gitti iyi öÄŸrenciyi buldu. Birinciler çıkardı maalesef bu beyinlerine devletin kendisi sahip çıkamadı. Birinci olan Türkiye’de ÖSS ‘de dereceye giren her öÄŸrenci Amerikan bursuyla karşılaÅŸtı altın gibi beyinler böylece göçmüÅŸ oldu. EÄŸitimin asıl meselesi budur. Ä°ÅŸte bu beyin göçünü anlatan Yeni Åžafak’taki haberle yazımıza son verelim

ÖSS Birincilerini Amerika Kapıyor!

5 Haziran 2008

Yeni Åžafak‘da ilginç bir haber “ÖSS birincilerini Amerika kapıyor“. ÖSS’de derece yapanlar bir ÅŸekilde lisans eÄŸitimlerini Türkiye’de bitirdikten sonra, soluÄŸu yurtdışında alıyorlar ve ilk tercih de Amerika, bu bir gerçek!

Tabii baÅŸarılı bir öÄŸrencinin yurtdışına çıkıp birikimine birikim katması gayet normal. Ancak “Ben bir daha Türkiye’ye dönmem!” demek, ya da tamam dönmesin ama yurtdışına gidince Türk olduÄŸunu bile unutmak, bunlar iÅŸte iÅŸin vahim tarafları!

1999 ÖSS Birincisi - Gökhan Mumcu

ABD’de sadece bir kurumdan aylık 3 bin dolar burs aldığını söylüyor. Mumcu, Türkiye’ye dönmeyeceÄŸini belirtti.


Yorum
Teşekkür
Yazar girisim açık 2008-06-19 10:57:11
Bilal Bey'e mesleÄŸin içinden bilgiler dolasıyla teÅŸekkürler. Deshanelerin bir nevi sosyal adaleti saÄŸladığını, gariban anadolunun üniversite yolunu açtığını belirtmesi ÅŸimdiye kadar duymadığımız bir ifade. Ãœlkemizde dershanelere duyulan antipatinin yersiz olduÄŸunu ortaya koymuÅŸ oluyor. 
Beyin göçüne dikkat çekmesi de önemli. Aslında sanayinin gelişmediği ülkelerde yapılan eğitimin tek faydasının yüksek teknoloji uygulayan ülkelere kaliteli öğrenci sağlamak olduğu söylenebilir. Bunu şunun için söylüyorum. Mühendis olarak okuldan mezun olduğumuzda ülkemize, düşünerek katkıda bulunacağımızı sandık. Yaptığımız tekşey Avrupa ve Amerikadan gelen makinaların servis hizmeti olduk. Ne yeni bir ürün geliştirmeniz mümkün, ne de bunu yapsanız bile pazara sürmeniz. Onca emek, eğitimde harcanan onca yıl neye yaradı? Hepsi hepsi içlerindeki birkaç kişinin ABD veya Avrupada parlak sayılacak işlere girebilmesi için. Onlar da Ortadoğuda insanları daha çabuk ve teknolojik nasıl öldürebeileceklerini hesap eden enstitülerde bilimsel araştırma yaparak ülkemizin şanını yüceltiyorlar!
Yazar dedemin mesleği açık 2008-06-19 23:12:38
Sayın Süregeç en içten duygularla dersaneciliÄŸin problemlerini belki ilk defa anlatanlardan biridir.Yazısı daha kısa,öz ve planlı olsaydı,anlaşılması ve deÄŸerlendirilmesi daha kolay olurdu.TÃœRKÄ°YE'DE asıl problem dersanaecilik deÄŸildir veya o problemlerden biridir.Ondan önce gelen ana problem eÄŸitimin doÄŸru bir sistemle düzene konmasıdır.Yurt çapında öğretim yapan çocuklarımız%60 'la meslek okuluna,%40'la yüksek tahsile yönlendirilmelidir.Bu nisbetler yalnız öğretim yapanları deÄŸil,bütün yurt sathındaki çocuklarımızı kapsamalıdır.Bu durumda eÄŸitim dışında kalmayan kimse olmayacağı gibi kalite oldukça yükselecektir. 
Söylediklerimle konuya sadece giriÅŸ yapmış oldum.Dersanecilik,bu ülkede öğrenciyi ve onun fakir ailesini düşünerek kurulmamış aksine milletin seçtiÄŸi siyasi partilerden gelen EÄŸitim Bakanlarını etkisizleÅŸtirmek amacıyla geliÅŸtirilmiÅŸtir.Daha düne kadar öğrenciye okulda öğrendiÄŸi deÄŸil,dersanede öğrendikleri soruluyordu.Bunun aksini yapmak için de hayli konuÅŸuldu. 
Düzeltmeyi saÄŸlmamnın iki yolu vardır: 
1.DoÄŸru sistem, 
2.Adalet ve ÅŸefkat. 
DoÄŸru sistemim içinde doÄŸru öğretmen yetiÅŸtirmek vardır.Bu konu baÅŸlı başına incelemeye deÄŸer.Bu alanda bir çeliÅŸkiyi söyleyeyim:Türkiye'de ilk kurulan eÄŸitim fakültesini adını bile doÄŸru koyamamış,alanlarını tesbit edememiÅŸitir. 
Eğityimci olmayanlar YÖK başkanı seçilmiş ve 4 yıl politika yapan Teziç ayrılırken "Yüksek öğrenimin problemlerini hallediniz."demiştir.Eğitimden hiç anlamayanlar ancak yüksek öğrenimi ilk ve orta öğretmden ayırırlardı.Halbuki öğretim, her seviyesinde özellikle öğretim problemleriyle birbirinden farksız derecede önemliydi.Evvelki gün SBS,bugün OKS ve yarın tekrtar SBS olacak.Bakanlığımız çalışıyor; fakat nasıl olduğunu siz düşünün.SBS iyi idiyse onu neden bırakmışız.Anlaşılan bu kafa ile eğitimi düzeltmek hiçbir zaman mümkün olmaz.Son tavsiyem şudur:"Amacınızı belirleyin ve oraya gitmek için uğraşın.Yoksa kimse ne kadar çok dersanaya gitse de pusulasız gemiler gibi dalgalarla boğuşur,durur." Ercan ARSLANER (19.06.200ff8)
Yazar bilal sürgeç açık 2008-06-20 13:03:24
Ercan Abi "TÃœRKÄ°YE'DE asıl problem dersanaecilik deÄŸildir veya o problemlerden biridir.Ondan önce gelen ana problem eÄŸitimin doÄŸru bir sistemle düzene konmasıdır.Yurt çapında öğretim yapan çocuklarımız%60 'la meslek okuluna,%40'la yüksek tahsile yönlendirilmelidir.Bu nisbetler yalnız öğretim yapanları deÄŸil,bütün yurt sathındaki çocuklarımızı kapsamalıdır.Bu durumda eÄŸitim dışında kalmayan kimse olmayacağı gibi kalite oldukça yükselecektir. "diyor aynen katılıyorum.Yine Ercan Abi "Dersanecilik,bu ülkede öğrenciyi ve onun fakir ailesini düşünerek kurulmamış aksine milletin seçtiÄŸi siyasi partilerden gelen EÄŸitim Bakanlarını etkisizleÅŸtirmek amacıyla geliÅŸtirilmiÅŸtir.Daha düne kadar öğrenciye okulda öğrendiÄŸi deÄŸil,dersanede öğrendikleri soruluyordu."diye devam ediyor. Ancak bu görüşe karşı deÄŸil de şöyle bir gerekçe ileri sürmek istiyorum.Okulda yazılı sistemini deÄŸerlendirecek yazılı okuma bilgisayarı geliÅŸtirilemedi. Bugün sanayi kolunda çıraklık sıkıntısı çekiliyor bunun temel nedeni kesintisiz eÄŸitimdir. Mevcut sistem düz liseleri ödüllendirdi. Ä°lk beÅŸ yıldan sonra çıraklık eÄŸitiminin yanında ortaokul eÄŸitimi de verilebiridi. Ãœniversitelerin kapasitesi her yıl ancak 250 bin öğrenciyi alıyor olarak düşünülürse 1.5 miliyon genç hiç bir eÄŸitim almadan ortada kalıyor.Bu da mevcut iÅŸsizliÄŸi körüklüyor. 
 
Dershanecilik bir sonuçtur.Nedeni ortadan kaldırmadan sonuç üzerinde durmak doÄŸru deÄŸildir. Bütün dershaneciler de sütten çıkmış ak kaşık deÄŸil tabi. Misal vurdulu kırdılı bazı dizilerde eÄŸitimle hiç alaksı yokken gençler çok izliyor diye bazı marka ve iri dershanelerin reklamları yayınlanmakta.Bu da o dershanenin maliyetini artırmakta yani vatandaÅŸ marka diyerek gittiÄŸi dershneye verdiÄŸi para ile mafya filimlerine sponsorluk yapmış olmakta.Ancak dershanenin Anadolu'da yaptığı reklamlarla mahalli basının geliÅŸmesine katkı sunmaktadır. 
 
dershane nin hizmeti..?
Yazar Fahri açık 2008-06-25 01:52:44
Önce EÄŸitim Diyorlar, HAYIR! 
 
Bir ülkenin milli hedefleri olmaz ise, eÄŸitim anlayışı-politikası olabilir mi?  
Ulusal yani milli kimliÄŸi olmayanın, bireysel kimliÄŸi olur mu? 
 
30 yılı aÅŸkın süredir, adında Türkiye bulunan Radyo Televizyon kurumumuz var. Televizyonun önemi, çocuklar üzerindeki iyi-kötü etkileri bilinirken, bir tane “yerli malı” çocuk proÄŸramı veya çocuk kanalı var mı? Jojo-Jetixler-Babytv ler "milli ve manevi karakterimize" çok mu uygun?  
Kaç tane, milli-Türkçe bilgisayar oyunu, çocuk kitabı, masal kitabı, çocuk filmi var? Ya reklamlar? Evet, reklamlar.! 
 
EÄŸitim-Öğretim denen ÅŸey, sadece okuma-yazma öğretmekten mi ibarettir? 
 
Bir ülkenin en yetkilileri, AB üyeliÄŸi milli davamızdır, en önemli hedefimizdir der ise, 
Oyuna gelenlerin deÄŸil, oyun düzenleyenlerin yanında yer almalıyız der ise, 
Yabancı sermaye gelmezse düze çıkmamız, kalkınmamız mümkün olmaz der ise, 
Çiftçiye anana selam söyle, fındık üreticisine o senin sorunun kardeÅŸim der ise, 
Devleti tüccar zihniyetiyle yöneteceÄŸiz, babalar gibi satacağız diyorlarsa, o ülkede nasıl bir eÄŸitim-öğretim anlayışı vardır? Nasıl insanlar yetiÅŸir? 
 
Hadi diyelim ki, bunlar cahil ama koskoca bir profesör*, "çocuklara yazık etmeyelim, bunların baÅŸarılı olanlarını, devlet parasıyla batıda, ABD de okutalım, geri dönmeleri de gerekmesin" diyorsa, köşesinde yazıyorsa, bu öğretim üyesi nasıl öğrenci yetiÅŸtiriyor olabilir?  
Bunu söyleyeni, o üniversite hala hoca olarak tutuyorsa, öğrenciler protesto etmeyip derslerine giriyorsa.. belki de boÅŸa konuÅŸuyoruz demektir. 
 
Ama, ülkemiz sadece onlardan ibaret deÄŸil. Bu ülkede, çocuklarda bizim.  
 
Yine okullar açıldı. Her sene olduÄŸu gibi, sadece Ä°stanbulÂ’dan manzaralar izledik, ÅŸikayetler dinledik. Sanki, bu ülkede baÅŸka ÅŸehir yok, sadece Ä°stanbul var! Türkiye sadece Ä°stanbulÂ’dan ibaret! Varsa yoksa Ä°stanbul! Eskiler derler ya, hani elinde yetki olacak, ÅŸunların her birini AnadoluÂ’nun en ücra yerlerinde iskana tabi tutacak ve mecburi yayın yaptıracaksın!  
 
Bir de proÄŸramlar yapıyorlar, hitap ettikleri tek kesim, ülkemizin orta-üst gelir grubu gibi görünüyor, ancak öyle deÄŸil. Asortik hanımlar-beyler, çocuklara nasıl davranmamız gerektiÄŸini, kiÅŸilik geliÅŸimini, ilk günler psikolojisini, 7 yaşın geç olduÄŸunu vb. örneklerle anlatıyorlar? Belli ki, batılı eÄŸitim görmüşler, konularına teorik olarak hakimler ve büyük olasılıkla bu konuda bir AB projesinde çalışmışlar. Öte yanda, tam Ilımlı Ä°slam örneÄŸi, M. EÄŸitim Bakanlığı yetkilileri var. DuruÅŸları, konuÅŸmaları, dilleri Ä°slami ama söylemleri diÄŸerleriyle birebir aynı. Batılı-batıcı. Ä°lginç! 
Sorulması gerekir, bu söylemlere, politikalara kim karar verdi? Milli EÄŸitim Şürası’ nda mı, Talim Terbiye KuruluÂ’nda mı kararlaÅŸtırıldı? Bakanlığa çöreklenmiÅŸ AB komisyonlarının, STK ların katkısı var mı? Yoksa, kimse bir ÅŸeye karar vermedi de, herkes aÄŸzına geleni her kanalda konuÅŸuyor mu? 
 
Hiçbir proÄŸram, abisi üst sınıfa geçtiÄŸi için, onun muhtemelen solmuÅŸ-eskimiÅŸ önlüğünü giymek zorunda olan ufaklığın psikolojisini ve anne-babasının (ebeveyninin) ona nasıl yaklaÅŸması gerektiÄŸini iÅŸlemiyor!  
TV de öğretmeniyle dalga geçen, jeeple okula giden, anne-babasına kafa tutup, kapıyı yüzüne çarpan, partilerde uyuÅŸturucu çeken çocukları gördükçe kiÅŸilikleri-psikolojileri nasıl etkileniyor acaba, diye tartışmıyor!  
Ãœlke gençlerinin üçte ikisi, niçin kurtuluÅŸu yurtdışına kapağı atmakta görüyor incelemiyor? 
Pazarcılık, taksicilik yapan öğretmenlerini, iÅŸsiz gezen üniversite mezunu aÄŸabeylerini gördükçe geleceÄŸe dair, okumaya dair ne düşünüyorlar acaba, diye sorgulamıyor! 
Ãœlkemiz insanları üzerinde, psiko-sosyal çalışma yapmış da, sonuçlarını anlatan hiçbir zat yok. AB de şöyle, ABD de böyle imiÅŸ, oradaki istatistiklerden ÅŸu sonuçlar çıkıyormuÅŸ!  
 
Mafya olmak en iyi çıkış yolu mu yoksa! Madem zengin çocukları, yurtdışına kapağı atıp kendini kurtarıyor, onlara da kapağı mafyaya atmak yada yasadışı-kirli iÅŸler-kapkaç mı kalıyor? 
DoÄŸunun küçük çocuklarına ise, ya örgüte katılıp daÄŸa çıkmak, ya Ä°stanbulÂ’a göç edip çetelere malzeme olmak yada güneyin turistik otellerinde modern köle olmak mı düşüyor? 
Bunlar, umurlarında deÄŸil, Ä°stanbul dışındaki ve düşük gelirli-yoksul-açlık sınırının altında yaÅŸayan kesim, onlar için yok sanki! Kendileri mi görmek istemiyor, bizlere mi unutturmak istiyorlar?  
Zenginle yoksul arasındaki gelir farkı 30 katı geçmiÅŸ, bölgeler arası eÅŸitsizlik daÄŸları aÅŸmışken, bütün millete tek bir doÄŸru önermek, akademik ünvanlarına ne kadar yakışıyor, en hafifinden ayıp deÄŸil mi? DeÄŸil, çünkü misyonları bunu gerektiriyor. Ä°nsaf yahu.!  
 

Son 25 yılda insanlar, okumakla adam olunmuyor, okumakla kurtulunmuyor noktasına geldi. 
Devlet ise, yıllarca onca masraf ederek okuttuÄŸu, üniversitelerinden mezun ettiÄŸi çocuklarının yarısına yakınını iÅŸsiz gezdiriyor, faydalanmıyor. En baÅŸarılılarını yurtdışına kaçırıyor! 
Yurtdışında okuyan öğrencilerin yıllık maliyetinin 4.5-5 milyar dolar civarında olduÄŸu hesap ediliyor. 
BaşıboÅŸ, amaçsız-hedefsiz yurt dışına yollanan bu çocuklar, vatanlarına yabancılaşıyor, bir kısmı devÅŸiriliyor ve borç olarak alınmış bunca para sokaÄŸa atılıyor.  
1950-60 lı yıllarda yabancılar, devÅŸirmek, batı hayranlığıyla donatıp geri göndermek için, tümü burslu öğrenci ararlarmış. Garabete bakınız, ÅŸimdilerde ise, kendi elimizle ve paramızla gönderiyoruz! Niçin-kurtulsunlar diye! Kimden ve neden kaçıp-kurtuluyorlar? Düşmandan mı?  
Bunların üstüne, Soktates-Erasmus ve muhtelif deÄŸiÅŸim proÄŸramları yetmemiÅŸ, MEB kalkmış 1000 üniversite mezununu, öğretim elemanı yetiÅŸtirmek maksadıyla yurtdışına yollamaya çalışıyor! 
 

Toplumlar, çocuklarını okumuÅŸ olsunlar diye okutmazlar. Onca paralar döküp okullar yapmanın, öğretmenler yetiÅŸtirip, onlara maaÅŸ ödemenin mantığı üretimde saklıdır. Hem okutan hem okuyan için ekonomik fayda ve buna baÄŸlı sosyal-kültürel gereklerdir.  
Köylü toplumunda, öküzün arkasında tarla süren köylünün, okuma-yazma bilmesi gerekmiyordu ama vergi tahsildarı kayıt tutacak kadar bilmeliydi. Sanayi toplumunda, alet ve makineleri kullanacak kalifiye elemana, çok daha geliÅŸmiÅŸlerini icat edecek her türden mühendisliÄŸe ihtiyaç doÄŸdu. Sınırlar geniÅŸledi, uluslar oluÅŸtu. Dolayısıyla, ulusal devletler bu gereÄŸi, toplum adına üstlendiler ve gitmek istedikleri yöne doÄŸru yönlendirdiler, geliÅŸtirdiler. Bu günde aynı ÅŸeyi yapıyorlar.  
 
Yani, eÄŸitim -ve öğretim- öncelikle bir amacı, bir genel amacı hedeflemelidir. Bu hedef, toplumun ve ekonominin nasıl bir sisteme yöneldiÄŸi ile bire bir ilgilidir. Temelde, ekonomi-politikanız eÄŸitim politikanızı belirler demek yanlış deÄŸildir, bilakis doÄŸrudur. 
 
Nasıl bir toplumsal yaÅŸam istiyoruz, bunun için nasıl bir ekonomik sistem kurmak gerekir. Bunun gerektirdiÄŸi insanları, çocuklarımızı nasıl eÄŸitmek gerekir, hangi bilgilerle, becerilerle, ülkülerle, manevi ruhla donatmak gerekir. Ä°ÅŸte çıkış noktası budur. 10 yıl-20 yıl sonra ne kadar enerjiye ihtiyacınız olduÄŸunu hesaplar ve planlarken, ne kadar hangi meslekten elemana ihtiyacınız olacağını da planlamak gerekir. En azından hesap edip, yönlendirmek icap eder. Ãœniversiteleri bilim üreten, araÅŸtırma-geliÅŸtirme merkezlerine dönüştürmek, sanayi ile iÅŸbirliÄŸi kurarak, yeni teknolojiler geliÅŸtirmeyi amaçlamak gerekir. Teknoloji ve sanayileÅŸme, birbirinden ve bilgiden bağımsız deÄŸildir ve bütün bu iÅŸler bir disiplini -zor deÄŸil- gerekli kılar. 
 
Bizde, yoldan çıkma bu noktada baÅŸlamıştır. Sanayide, ulusal kalkınma-geliÅŸme modeli terk edilip, ithalata ve ithal ikameye dönüldüğünde, yeni yeni baÅŸlayan bilgi üretimi de terk edilmiÅŸ, hazır bilgi ithal edilmiÅŸtir. Zaten, ta TanzimatÂ’tan beridir aydınlarımız ve yönetici elitimiz buna oldukça teÅŸnedir. Ãœniversitelerimiz, sosyal bilimler ağırlıklı, devlet kapısına "eli götünde" üst düzey memur yetiÅŸtiren kurumlar olmaktan çok öte gidememiÅŸtir. 
Hele 1980 den sonra, baÅŸarının ölçütü, yurt dışında kaç makale yayınlandığından ibaret olmuÅŸtur. 
Ä°thalat bunlarla sınırlı kalmamış, eÄŸitim sistemi-metotları-kitapları-danışmanları da getirilmiÅŸtir.  
Nihayetinde, Cumhuriyetin idealist öğretmen kuÅŸağının ömrünün sonuna, 12 Eylül ve Özal isabet etmiÅŸ, akabinde bu günlere gelinmiÅŸtir:  
Serbest piyasa, serbest soygun, serbest eÄŸitim! Her ÅŸey serbest, yani başıboÅŸ! Bu başıboÅŸlukta, başı bozuklukta fayda gören "kökü dışarıda odaklar" ve bizatihi yabancılar!  
Öğretimi yani çocuklarımızı bile, kar aracı olarak gören, özelleÅŸtirmeye açan bir zihniyet! Aynı zihniyet, fakir aile çocuklarımızı da potansiyel müridi-militanı, oy deposu olarak görmektedir. 
 
SaÄŸlıklı, faydalı bir eÄŸitim-öğretim için, "vatana-millete ve kendisine faydalı evlatlar yetiÅŸtirmek" için, her ÅŸeyden önce saÄŸlıklı bir toplum, toplumsal düzen gereklidir. Bunun ilk ÅŸartı da, hukuk ve adaletin tesisi ve hükmüdür. Ä°nsanı insan olduÄŸu, vatandaÅŸ olduÄŸu için önemli bulan anlayış; devleti ÅŸirket yada tahakküm aracı olarak deÄŸil, toplumun ortak iÅŸlerini görmek için hizmet amaçlı tesis edilmiÅŸ; halkı müşteri deÄŸil, patron olarak gören anlayış hakim olmalıdır.  
Hukukun olmadığı, adaletsizliÄŸin kol gezdiÄŸi bir ortamda, demokrasiden, demokratik toplumdan ve dolayısıyla saÄŸlıklı bir eÄŸitimden, özgür düşünceli, bağımsız, demokrasiyi içselleÅŸtirmiÅŸ bireylerden söz edilemez. Ne idüğü belli olmayan, oradan buradan derlenmiÅŸ-ekletik, yabancı, ezberci, taklitçi bir öğretim yapabilirsiniz ama asla milli eÄŸitimden bahsedemezsiniz. 
 
GiriÅŸteki örneklerle birleÅŸtirdiÄŸimizde, geldiÄŸimiz nokta budur.  
Her yıl deÄŸiÅŸtirilen müfredatlar, öğretmenlerin siyasi sebeplerle kıyımları, okul içlerine kadar girmiÅŸ çeteler, uyuÅŸturucu, bir türlü karar verilemeyen not, sınav ve geçme sistemleri, dershane-kurs-özel okul saçmalıkları, lise düzeyli yüksek okullar, mühendislik bitirip pazarlamacılık yapmak durumunda kalan gençlerÂ… 
Camlarını açık tutmaktan, çocuklarını sokaÄŸa oyuna bırakmaktan korkan anneler.. 
 
DiÄŸer yanda, bir yanlıştan, daha büyük bir yanlışa savrulan bir kısım eÄŸitimciler-aileler! 
Demokrasiyi-çocuk haklarını, sınırsız özgürlük ve sorumsuzluk gibi sunan uzmanlar veya öyle algılayan öğretmenler-aileler, sonuçta evde-okulda hiçbir ÅŸekilde söz dinlemeyen, başına buyruk çocukların ortaya çıkmasına sebep oldular! 
Önerilerin ve söylemin aksine, kiÅŸiliÄŸi geliÅŸmemiÅŸ, TV-bilgisayar ve tüketimin malzemesi olmuÅŸ, egoist, sorumsuz, serseri, rapçı kılıklı, futbol-NBA ve müzik dışında ilgi alanı olmayan, bizlere anne-babalarına tahakküm eden, peÅŸinden koÅŸturan çocuklar oldular!  
Yada bir kısım tarikatların, star yarışmalarının ağına düşüp, yiten çocuklar..! 
 
Batının, 20-30 yıl önce uygulayıp, epeydir vazgeçtiÄŸi yöntemleri, hala doÄŸruymuÅŸ gibi bize sunan uzmanlar ve TV proÄŸramcıları, Onların artık, cinsel özgürlük yerine, tek eÅŸliliÄŸi önerdiÄŸini, ailenin ve hatta geniÅŸ ailenin yararlarını tartıştığını; eÄŸitim alanını, oyun alanı-serbest alan olmaktan çıkarmaya, genç kızlarını küçük yaÅŸta hamile kalmaktan, çocuklarını uyuÅŸturucunun pençesinden kurtarmaya çalıştıklarını bilmiyorlar mı acaba? 
 
Bütün bu olumsuz ortama ve gidiÅŸe raÄŸmen, biz anne-babalar, bütün bunlardan bir ders çıkarabiliriz. Hiç olmazsa onlara daha fazla özel zamanlar ayırabilir, aile içinde doÄŸru yöntemler uygulayabilir, doÄŸru bilgi ve saygıya teÅŸvik, terbiye edebiliriz. Çocuklarımızı saÄŸlıksız, tümüyle yabancı ve yanlış içerikli, TV ve bilgisayar oyunlarının bakıcılığına terk etmeyebiliriz. Cep telefonu- marka esiri, tüketimin malzemesi olmalarını elimizden geldiÄŸince engelleyebiliriz.  
Elbette, içinde bulunduÄŸumuz çevrede, bireysel ve ailesel çabalar yeterli olmayacaktır, olmamaktadır. O halde, onlara güvenilir ve güzel bir ortam saÄŸlamak, güvenilir ve güzel gelecek bırakmak için, elbirliÄŸi ile bir yol bulmalı ve ne gerekiyorsa yapmalıyız.  

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 26-06-2008 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111844198 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net