30-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow Muhtemel Kriz Önlenebilir mi?
Muhtemel Kriz Önlenebilir mi? PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 11
KötüÇok iyi 
Yazar Fahri YURTSEVER   
03-05-2008
MUHTEMEL KRÄ°Z ÖNLENEBÄ°LÄ°R MÄ°?  

                                           Fahri YURTSEVER

1-Kriz Nedir? Önlenemez mi?

Cari açığın finansmanı denilen iÅŸlem, her sabah kalktığımızda iÅŸe gidecek paranın cebimizde olmaması dolayısıyla; bakkaldan, büfeden, eÅŸ dost komÅŸudan aybaşında ödenmek üzere aldığımız borç paradır. Bir gün dolmuÅŸ parasını kimseden bulamazsanız, sizin için kriz baÅŸlamış demektir. 

Dünyada kriz algılaması, borsaların çöküÅŸüyle; bizde ise, doların bir günde birkaç misline fırlaması ile baÅŸlar. Borsada ne olursa olsun, gözler dolardadır bizde. Son zamanlarda, iç siyasetten ve dünya borsalarından neredeyse hiç etkilenmeyen, hatta ters tepki veren bir dolar kurumuz oldu. Bu sebeplerle, ortalarda dolaÅŸan kriz laflarına itibar kalmadı.
Ä°ktisatçılarımızda ÅŸaÅŸkın.! Ne borsayı ne dolar kurunu tutturabiliyorlar. DüÅŸmesi gerekirken yükseliyor.! Kriz geliyor mu sorusuna ise, ne olabileceÄŸini tam kestiremediklerinden mi, yoksa psikolojik tetikleyici suçlamasından korktuklarından mıdır bilinmez, 'cari açık büyük tehlike yaratıyor ama ÅŸimdilik endiÅŸeye mahal yok' nutkuyla cevap veriyorlar.

Daha ileri giderek, büyüyen bir ekonomide cari açık vermeyi doÄŸal karşılamak gerektiÄŸini söyleyenler de var. Ki, yanlış sayılmaz. Kuramsal olarak, GSMH nın yüzde 3 üne deÄŸin bir cari iÅŸlemler açığı sürdürülebilir kabul edilir. Buna karşın, büyümenin cari açık doÄŸurması, paralel gitmesi gibi zorunluluk yoktur. ÖrneÄŸin, Çin-Brezilya ve baÅŸka ülkeler ciddi fazla vererek yüksek büyüme oranları yakalamaktadırlar.

Dünyanın endiÅŸesi, ABD baÅŸta batıdaki mali sektörün problemlerinin, piyasaları çökerterek reel sektöre -sanayi ve tarımda üretici- aksetmesi veya birleÅŸerek bir genel ekonomik krize dönüÅŸmesidir. Üretim cephesinden, gelecek verilere herkes pür dikkat kesilmiÅŸtir. Durgunluk -resesyon- diye ifade olunan, 2007 son ve bu yılın ilk çeyreÄŸinin verileri, büyüme rakamları umutsuz bir tabloya iÅŸaret etmektedir. Yükselme eÄŸilimine girmiÅŸ enflasyonun, negatif büyüme ile birleÅŸmesi -stagflasyon- felaketin ayak sesleri olarak duyulacaktır.

Negatif büyüme, kapasite kullanımında düÅŸüÅŸ, üretimden satışlarda azalma belirtilerini müteakip, üretim miktarının düÅŸmesinin veya üretimin durmasının göstergesidir. Ticari hayatta -toptan ve perakende satışlarda- durgunlukla paralel yer alır. Üretimde ve satışlarda durgunluk ve hatta gerileme varsa, normal olarak fiyatların aÅŸağı çekilmesi beklenir. Varsayılır ki, fiyatların düÅŸmesi ile talep artacak, satışlarda canlılığın getireceÄŸi üretim artışı, yeniden ekonomiyi büyütecektir.

Varsayılanın olmama ihtimali vardır, felakette böyle baÅŸlar. Durgunlukla beraber fiyatlar düÅŸmüyor, bilakis hala yükseliyorsa; talep iyice düÅŸecek, satışlar ve üretim daha azalacak, fabrikalar iÅŸyerleri üretime ara verecek veya kapanacak, iÅŸsizlik patlayacak, borçlar ödenemeyecek, alacaklar tahsil edilemeyecek, bankalar batacak, hayat duracak, her alanda kaosa-altüste sebep olacaktır.. Bu ortam, stokçuluÄŸa-spekülasyonlara fırsat vereceÄŸinden, yokluk ve anormal fiyat artışlarıyla, sosyal kargaÅŸaya götürecektir.. Ekonomik kriz böyle bir ÅŸeydir. 

Hayat ve ekonomi, uyumlu, kararlı, dengeli bir döngüdür. Bu döngüde aksamaya yol açacak her geliÅŸme, krizin habercisi olarak bilinir.  

Amerika ve Avrupa merkez bankaları, mali sektörü kurtarmak gayesiyle, bankalara muslukları açtılar. Ä°ngiltere bir bankayı devletleÅŸtirdi. Çünkü, bu ekonomik sistemin kalbi bankalardır. Ekonomiye can veren kan olarak para, bankalar vasıtasıyla damarlara pompalanır ve geri toplanır, tekrar dağıtılır. Bankacılık sisteminin çökmesi veya piyasada para dolaşımının aksaması-durması, ağır kalp krizine eÅŸdeÄŸerdir.

Amerika'da Bush yönetimi, uç veren krizi önlemek için, bir yandan faizleri anormal aÅŸağı çekerek bankaları rahatlatıyor; diÄŸer yandan ekonomiye canlılık kazandırmak için doÄŸrudan halkın cebine para koyacak, alışveriÅŸ etmelerine imkan saÄŸlayacak paketler açıklıyor. ABD büyüme mi, enflasyon mu mecburi tercihinde, büyümeden yana tavır alıyor. Enflasyon kontrolünü gevÅŸetiyor. Ki, bu tercih yeni deÄŸildir. Bugün mortgage krizi denilen olayın aslı, 2000 yılların baÅŸlarına dayanmaktadır. O zaman baÅŸ gösteren durgunluÄŸu aÅŸmak amacıyla, bol keseden 'eÅŸik altı' tabir edilen riskli krediler dağıtılarak, emlak piyasası üzerinden ekonomiye gaz vermek amaçlanmış, usulsuz-yolsuz iÅŸlemlere göz yumulmuÅŸtu. Åžimdiki durumu, baÅŸladığı yere daha ağır geri dönmektir. Bütün bu tedbirlere raÄŸmen, ekonominin geleceÄŸine güven azaldığından, halkın harcamadan kaçınıp tasarrufa yöneleceÄŸi ihtimali, karabasan görmelerine neden olmaktadır. Benzer durum, Japonya'da görülmüÅŸtür. EÄŸer, bu önlemler deva olursa, bu kezde enflasyon kıskacına düÅŸecek, faizleri tekrar yükseltmek, talebi daraltmak yoluna baÅŸvurmak zorunda kalacaktır..

Bu 'kriz ortamına' sebep, ekonominin motoru olan sinai üretim gücünü, üretim üslerini Asya'ya kaydırmış olmasıdır. Devasa cari açıklar vermektedir. Dünya ekonomisinin yüzde 28 sini teÅŸkil etmesine raÄŸmen; ABD tüketim-hizmet-ithal ekonomisine dönüÅŸmüÅŸ, ücretler düÅŸmüÅŸ, iÅŸsizlik ve yoksulluk artmıştır. KüreselleÅŸme ile birlikte, pek çok ÅŸirketin sadece merkez ofisi Amerika'da kalmıştır. Onların vergi kayıtları bile, 'Vergi Cenneti' adalardadır. Bu kriz, özel olarak ABD nin krizidir. 1929 bunalımından daha ağır, bir çöküntüye doÄŸru ilerlediÄŸine kuÅŸku yoktur. Dünyayı, eskisine nazaran azalmış bulunan payı ve etki gücü kadar etkileyecektir. Beraberinde, sıkıntısı bir deÄŸil, ikidir. Bir yandan ekonomik kriz, diÄŸer yandan geri ödeme zamanıdır. Artık dünyaya para ve enflasyon ihraç etme avantajı yoktur. Dolar diye dünyaya sattığı bonoların vadesi-miadı dolmuÅŸ ve alacaklılar kapıyı çalmıştır. Bu alacaklılar daha evvel devlet tahvillerine razı olurken, düÅŸen kur ve faizler onları varlık alımlarına yöneltmektedir. Ä°ÅŸi çok zordur ve bu zorluk onu psikolojik hırçınlığa, askeri saldırganlığa sevk etmektedir.

Amerika su almaya baÅŸlamış, ağır ağır batan bir transatlantiÄŸe benzetilebilir. Sintine pompaları arızalanmış, emniyet kapıları patlamış, dünyanın dolar rezervleri fırtına olup üstüne boÅŸalmıştır. Amerika'nın, hemde oldukça meÅŸhur iktisatçılar arasında, IMF kontrolüne verilmesi gerektiÄŸi esprileri dolaÅŸmaya baÅŸlamıştır.

A.B.nin nispeten üretim gücünü koruması ve yeni üyelerle beraber ekonomik geniÅŸlemesi, Akdeniz BirliÄŸi gibi geniÅŸleme açılımları, cari fazla veriyor oluÅŸu ve Euro'nun itibarı, ciddi deÄŸil kısmi-cuzi etkilenme öngörüsüne dayanak teÅŸkil eder. Nitekim bankalara müdahaleden ileri gitmemiÅŸ, bekle-gör pozisyonuna geçmiÅŸtir.  

Biz ise çok rahatız, ekonomi tıkırında frekansındayız. Ä°nsanın neresi aÄŸrırsa canı orada olurmuÅŸ misali, geliÅŸmelere kayıtsız, cari iÅŸlem açığını nasıl sürdürürüz, küresel nakit fazlalılığı -likidite- daralırda sıkıntıya düÅŸer miyiz derdindeyiz.! ABD ile ticari iliÅŸkimizin kayda deÄŸer olmaması rahatlık verirken, para musluklarının daralması en büyük korkumuz olmayı sürdürmektedir. Ona çareyi de, Arap ülkelerinde aramaktayız. Bizim için kriz para bulamamak demek.!

Cari iÅŸlemler, günlük cebimize giren ve çıkan para miktarlarıdır. Kasanıza giren para, o günkü ödeme ve masrafları karşılamaya yetmemiÅŸse, komÅŸudan borç alarak günü atlatmış iseniz, gün sonunda cari açık vermiÅŸsiniz demektir. Genel olarak, karlı iÅŸletmeler cari fazla verirler. Yani kasaları doludur. Öyle olmasına raÄŸmen, bu karlı iÅŸletme dönemsel olarak nakit sıkıntısına düÅŸebilir. Yani cari açık verebilir. Buna karşın, zararda olan bir iÅŸletmede, hareketli bir ticari ortamda, belli bir süre için cari fazla verebilir, sürdürebilir. Ters, garip gelse de böyle.

Sürekli zarar eden ama bir ÅŸekilde, sermayeden yiyerek, borç-harç-kredi-tefeci, alinin külahı veliye oyunları, vade farkları, köydeki tarlaları elden çıkarmakla ayakta kalmayı baÅŸaran yani cari iÅŸlemler dengesini tutturan bir tüccarın; bir gün tıkanacağını, borçları daha fazla çeviremeyeceÄŸini, alacaklıların kapıya dayanacağını ve nihayet icra memurunun, avukatın eline düÅŸeceÄŸini herkes bilir. EÄŸer bu tüccar uyanık biri ise, iÅŸletme zararda etse, iÅŸler yolundayken milletten topladığı malın parasıyla, son model arabalara kurulup, har vurup harman savuracak fazla bile bulabilir. Böyle tiplerin haciz korkusu olmaz. Bir sabah duyarız ki, gece tüymüÅŸler.!

Amerika'da ne olursa olsun, bizim ekonomide göstergeler ne gösterirse göstersin, bizim tek derdimiz carı açığın finansmanı. Cari açığı, bütçe açığı gibi para basarak kapatma ÅŸansıda yok. Çünkü bu açık, döviz-dolar cinsinden. Ä°thalatı kısıverelim canım demekte çare deÄŸil, zira hergün-her hafta borç anapara ve faiz ödemelerine döviz bulmamız gerekiyor. Dövizde çok nazlı, ya ucuz-karlı iÅŸletmeleri satınalmaya, ya yüksek faizin cazibesiyle tahvile-bonoya, yada borsada vurgun tamahıyla geliyor. Açık o kadar büyüdü ki, teminat ve yüksek kazanç garantisi vermezseniz, riskli bulup gelemeyeceÄŸinin iÅŸaretini çakıyor.

DoÄŸrudan üretime yatırım yapacak döviz, bizi beÄŸenmiyor. Aylık ücretlerin, 30-50 dolar civarında olduÄŸu ülkeleri tercih ediyor.

Yüksek faiz vermeye ve borsada yüksek kazanç saÄŸlatmaya adeta mahkum olmuÅŸuz. Bunun yanında, toprak satışlarından, özelleÅŸtirmelerden, yabancı ortaklık ve devralmalardan, turizmden gelecek dövize gözümüzü karartmış durumdayız. 70 li yıllarda iÅŸçi dövizlerine hangi gözle bakıyorsak, aynen öyle.!

Ä°ÅŸin kötüsü, bunca yüksek faiz, bugünün ödemesine para bulmayı saÄŸlarken, önümüzdeki yılların borç ve ödeme miktarını acayip artırıyor. Faiz oranındaki, yukarı veya aÅŸağı 1 puanlık fark bile, yıllık artı-eksi 2 ila 2,5 milyar dolara denk düÅŸüyor. Dışsatımın, dışalımdan az olması da, ilave döviz ihtiyacı doÄŸuruyor. Böyle gitmeyeceÄŸi aÅŸikar. Muhtemel krizin önlenebilmesi için, faizlerin epey düÅŸürülmesi ve dış ticarette iyi kötü denge kurulması öncelikli ÅŸart ama nasıl.? Mümkün mü.?  

Ä°çinde bulunduÄŸumuz 2008 yılı için, 45 milyar dolar cari açık öngörülürken faizleri düÅŸürmek; temkinli-ürkek hale gelmiÅŸ 'uluslararası sermaye akımının' gelmemesine, gelmiÅŸ olanın belki ülkeyi terk etmesine davetiye çıkaracağı için olanaksız. Böylesi bir geliÅŸme, cari açığın finanse edilememesi -mali kriz- demek. Yani, faizleri aÅŸağı düÅŸürme seçeneÄŸinin uygulanması mümkün deÄŸil. Adını bile etmemekte büyük fayda var.

Ä°hracat-Ä°thalat dengesi kurmak için, dışsatımı artırarak dışalım seviyesine yükseltmek yada dışalımı kısarak dışsatım seviyesine indirmek gerek. Dışalımı kısmayı, kısabilmeyi hiç kimse mümkün görmüyor ve aklına getirmiyor. Bir sebebi, dışsatımımızın dışalımımıza bağımlı hale gelmiÅŸ olması. Hani, ithal mal tüketmeyelim desek bile, dışalım yapmaz isek, dışsatıma ciddi darbe vurmuÅŸ olacağız.

O halde, dışsatımı artırmak tek yol. Bu kezde, karşımıza dışsatımın dışalıma ciddi bağımlılığı dikiliyor. Daha çok dışsatım için, daha çok dışalım yapmak gerekiyor. Öte yandan, TL nin nispi deÄŸerli oluÅŸu, ihracatın daha fazla artışına engel teÅŸkil ettiÄŸi gibi; ithalatı ucuzlattığından teÅŸvik ediyor, özellikle ara malı ithalatını artırıcı bir rol oynuyor.

TL nin deÄŸerini düÅŸüremiyoruz. Ä°ki sebeple: 1-Yüksek faiz-kazanç dolayısıyla içeri giren döviz, bolluk yarattığından döviz kurunu aÅŸağı baskı altına alıyor, bizimki nispeten yükselmiÅŸ oluyor. Paramız, serbest piyasada dalgalanıyor ya.! 2-Açık veya örtülü devalüasyon kararı alıp düÅŸürelim desek, bu kezde döviz getirenler zarara uÄŸruyor. Borsada, tahvilde, bonoda oynayanlar döviz cinsinden zarara uÄŸrayacaklarını görürlerse gelmezler ve biz nalları dikeriz diye bu yola da baÅŸvuramıyoruz. Daha açığı ÅŸöyle: 1 milyon dolarla gelen, bozdurup faize-borsaya yatırıyor, devlete borç vermiÅŸ oluyor. Vade sonunda, TL sına 1.15 – 1.20 milyon dolar alırsa karlıdır. Halbuki, döviz yükselmiÅŸ olursa, belki 0.80-0.90 milyon dolara tekabül edecektir. Zarara uÄŸramış olacaktır. Böyle bir zarar, hatta belirsizlik ortamında hiç kimse gelmez, döviz getirmez.

Özetlersek, mevcut sistem, 'kurulu oyun alanı' içinde her çözüm önerisi, iki ucu boklu deÄŸnekten, çaresizlikten baÅŸka bir sonuca ulaÅŸamıyor. AÅŸağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık bir sarmal döngüye baÄŸlanmışız. Ä°pin kopacağı, çarkın duracağı günü elimiz kolumuz baÄŸlı bekliyoruz.

Bu ahval ve ÅŸerait içinde, yapılabilecek hiç bir ÅŸey yok mu.? Hükümet, kötü gidiÅŸe dur diyemez, bir yol bulamaz mı.?

Hükümetimiz, iktidara IMF nu göndereceÄŸiz vaatleriyle gelmiÅŸ ancak mevcut proÄŸramı el sürmeden devam ettirmeyi -nedense- uygun görmüÅŸtür.  Mevcut proÄŸram, hükümete bütçe disiplinini saÄŸlama yani maliye haricinde insiyatif tanımamaktadır. Ekonomi, güya piyasa mekanizmasına, oysa kendi haline ve küresel güçlerin insafına terkedilmiÅŸtir. Yapılan mevzuat deÄŸiÅŸiklikleriyle, istese de ekonomiye müdahale edemez hale gelmiÅŸtir. Müdahale araçları, organları 'özerk-bağımsız sözde düzenleyici kurullara' dönüÅŸmüÅŸ, özde ise IMF-DB ve 'uluslararası aktörlerin' etki alanına girmiÅŸtir.

Bu gün, tersine bir müdahalede bulunmaya niyetlense, tepesinde sallanan cari açık kılıcını göz ardı etmesi mümkün deÄŸildir. Ekonomik-siyasi-diplomatik-askeri-hukuki her alanda, dayatılanın tersine giderse, cari açığı finanse edemeyecek, kan nakli duracaktır. 70 cente muhtaç olacak, maaÅŸlar-borçlar ödenemeyecek, ithalat yapılamayacak, kıtlık-kuyruklar baÅŸ gösterecek, sendikalar ayaklanacaktır.! Arada bir ayak sürüdüÄŸünde veya başı diklik ettiÄŸinde, derhal sinyal verilmektedir.

Bunu bildiÄŸinden, bu tarafla hiç ilgilenmemekte ve hatta önemsememekte; ananı da al git, gözünüzü toprak doyursun, o senin sorunun kardeÅŸim diyebilmekte, yargıdan dönen özelleÅŸtirme satışları, 2B ler ateÅŸ püskürmesine neden olmaktadır. Hazırlanıp önüne konan, 'yapısal reform paketlerini' gece gündüz demeden meclisten geçirmekle veya iç politikayla meÅŸgul olmaktadır. Anlaşılan, hükümet kararını ta baÅŸtan vermiÅŸtir. Asılacaksan, Ä°ngiliz sicimiyle asılacaksın 'atalarının sözüne' uymuÅŸ ve 'deliÄŸe süpürülmemek' için 'Küresel Efendilerle' tam iÅŸbirliÄŸini menfaatine uygun bulmuÅŸtur.

Beliren sıkıntıya çözüm yine dışarıda bulunmuÅŸ, uluslararası yatırım bankası Merrill Lynch'te hazırlanmış bir 'uzman' gelmiÅŸ, ekonominin-hazinenin başına oturmuÅŸtur. EÅŸi Amerikan, kendisi Ä°ngiliz vatandaşı, hazineden sorumlu devlet bakanımız 22 Temmuz'da piyangodan çıkmış, milli iradeyi temsilen milletin temsilcisi! sıfatıyla kabinede yer bulmuÅŸtur. Hükümetin, görünürdeki kriz çözümü burada saklı olsa gerekir.

Bizimkiler dururken, bu piyango nereden çıktı sorusuna, ülkemizde 2001 krizine benzer, dövizde ani çıkış ve bu çıkışa binaen genel panik beklememek gerektiÄŸini söyleyerek baÅŸlayalım. Bu iddiaya, 1-ABD ve ekonomilerden bağımsız, dünyada hareket eden bir finansal ve sinai sermayenin varlığı, 2-Ülkemiz ekonomisi ve mali piyasaların büyük oranda yabancılaÅŸmış bulunması, 3-Hükümetin, dışarıdan olaÄŸanüstü destek görüyor oluÅŸu dayanak oluÅŸturmaktadır. Bu yabancılaÅŸma, büyük çaplı ani bir döviz çıkışını çok zorlaÅŸtırmaktadır. Öte yandan, varlıkların bir bir el deÄŸiÅŸtirme -talan- süreciyle, döviz giriÅŸi devam etmektedir. Åžirketler ve sektörler bazında, bir kesim halihazırda kriz içindeyken, diÄŸer kesim ve yerleÅŸik yabancı orta-büyük-dev ÅŸirketler karlılıkla boy göstermekte, yerlileri devralmakta ve gitgide sektörlere, ekonomiye hakim olmaktadırlar.

500 büyük sanayi ÅŸirketi sıralamasındaki yerleri ve milli gelire katkı oranları, dış ticaret hacmi içindeki yabancı ve yabancı ortaklı ÅŸirketler payı, bu durumu tespit etmektedir. Yine, borsa, finans-bankacılık ve sigortacılıktaki büyük payları, 'piyasa yapıcı bankalar' içindeki ağırlıkları, mali sektördeki yerleri ve hakimiyetlerinin göstergesi olarak kabul edilmelidir.

Ülkemizde, bir kesim sürekli baharı-lale devrini yaÅŸarken; diÄŸer bir kesimin ve büyük kitlelerin sürekli bunalımda olduÄŸu; kırılganlık, belirsizlik denilen 'sürekli bir kriz ortamı' içerisinde bulunduÄŸumuz da herkesin ortak kabulüdür. Ä°kili bir ekonomik yapı oluÅŸmuÅŸtur. Bu yapının bir tarafında, sanki ülkeden bağımsızcasına yabancılar ve ortakları, dolar milyarderleri yer almaktadır. Bu kesimde kriz sözkonusu olmadığı ve olmayacağı gibi, iÅŸler kestane kebaptır. Çakallar-akbabalar için kriz fırsat demektir. “Kural olarak, yatırımcılar için en iyi satınalma fırsatı kriz ortamlarında ortaya çıkar.” DiÄŸer taraf ve genel ekonominin ise, süreç normal seyrinde böyle devam ederse; yavaÅŸ yavaÅŸ eriyip biteceÄŸi, tarumar olacağı malumdur. Vadeyi, ülkenin direnme kapasitesi ve siyasi geliÅŸmeler belirlemektedir.


Ä°ÅŸte, Sayın ÅžimÅŸek'in, 'borçlar idaresi' için gönderilmiÅŸ olma ihtimali bu noktada kuvvet bulur. Cari açığı daha fazla çeviremeyeceÄŸimiz öngörülmüÅŸ ve yönetimine doÄŸrudan bir 'memur' atanmış izlenimi doÄŸuruyor. Anlaşılan, derin bir alt-üst oluÅŸa izin vermeden, kendi kontrollerinde bir 'mali operasyona' baÅŸvurulacak, borçlar yeniden yapılandırılacaktır. Dışarıyla mükemmel uyumlu mevcut hükümetin ayakta kalabilmesi de bu operasyonun baÅŸarısına baÄŸlıdır. IMF görüÅŸmelerinin neticesinden, bir 'ekonomik paket' çıkması ÅŸaşırtıcı olmamalıdır. Dünyadaki kriz havası, minarenin kılıfı için biçilmiÅŸ kaftandır.


Sözümona sosyal güvenlik reformu, çifte vergilendirilmeyi önleme bahanesiyle vergiden muafiyet, yabancı personel çalıştırma serbestliÄŸi, ihracatta rekabet adına ücretlerin dahada düÅŸürülmesi, esnek iÅŸgücü-esnek ücret piyasası, sendikal hakların yok edilmesi, müktesep tüketici haklarının ilgası, muhalefetin zaptu rapt altına alınması, bürokrasi ve mahkemelerin by-pass edilmesi ve iliÅŸkin bir dizi sözde kanuni düzenlemeler; keyfiyet ve kapitülasyonlar, 'reform-yeniden yapılandırma' adı altında bu sürecin kaçınılmaz parçalarıdır. Bu süreçte, milli menfaatlere ve güçlü devlete yer yoktur. Demokrasiye de.!

Dünyadaki kriz derken, düzeltelim. Dünya Amerika'dan ibarettir sandığımız için öyle söylüyoruz. Rusya baÅŸta olmak üzere, Çin, Ä°ran, Hindistan gibi ülkeler çokta endiÅŸeli deÄŸildir. Borsalardaki ve nispi etkiler dışında, bu süreçten güçlenerek çıkacakları varsayılmaktadır. Asıl güç olarak, üretim kapasitesi ve milli devletler kendini yeniden gösterecektir. Amerika hapşırsa, dünya zatürre olur dönemi kapanmıştır. Sürecin bir süre yüksek oynaklık -volatilite- ÅŸeklinde devam edeceÄŸini, 2.5 buçuk trilyon doları bulan nakit devlet yatırım fonlarıyla bu ülkelerin, küresel finans-kapitali de sallayacağı ufukta belirmiÅŸtir. Nitekim, 300 milyar dolarlık bir fonla yola çıkan ÇÄ°N, Türkiye'ye de gelmiÅŸtir.

Püf noktası, dünyada devletlerden ve ekonomilerinden bağımsız ama içinde; dolar eksenli bir ikinci küresel piyasanın, düzensiz bir piyasanın oluÅŸmuÅŸ olması, varlığıdır. Bu piyasayı, oyun alanını, aktörlerini anlamadan geliÅŸmeleri anlamak mümkün olmamaktadır. Bu, ikinci ekonomik-ticari-mali anarÅŸik yapı, abd-avrupa dahil bütün devletler içinde tehdit unsurudur ve hem uyum hem çeliÅŸme halindedir. Adına 'KüreselleÅŸme' denilen, gayri-milli karaktere bürünüp ilk önce kendisi küreselleÅŸen, tüm dünyayı 'oyun alanına' çeviren bunlardır. Bunlar için, paranın milliyeti-rengi yoktur. Ulusüstü ÅŸirketler ve bankalar, yatırım fonları,  finans-kapital vb. olarak anılmakta ve Davos, Bildenberg toplantılarında yüzlerini göstermektedirler.

YaÅŸadığımız ve önümüzdeki dönemde devam edecek asıl çetin mücadele; dünyayı ikibin site devletine dönüÅŸtürerek, CEO ların idaresinde kolay yönetmek isteyen 'Küresel Efendilerle' ulus-devletler arasında, korumacılık, milliyetçilik ve bağımsızlık temelinde cereyan edecektir. Bu küresel güçler elan, ülkemizi teslim ve devir almaya çalışmaktadır.

EÄŸer, bir müdahalede bulunulacak ise, yukarıdaki sebeplerle çözüm tektir: O çözüm, cari açık sorununu ve dış ticaret dengesizliÄŸini kökünden halledecek, kesin-radikal-yürekli kararlar alabilmektir. Ä°lk ve yegane ÅŸart, burnumuza geçirilmiÅŸ halka misali, borçların çevrilebilirliÄŸi ve cari açığın sürdürülebilirliÄŸi üzerine kurgulanmış oyun alanının hızla dışına çıkmak ve kalkınmanın reçetesini para politikalarında, IMF-AB de deÄŸil; kendi özgücümüz ve dinamizmle tarımda-sanayide üretimin artırılması ve geliÅŸtirilmesinde bulmaktır. Çok zor ve sıkıntılı olacağı ÅŸüphesizdir. Açıkça söylemek gerekirse, manende yıkacak olan olası ekonomik krizden farkı, tekrar düze çıkma hususundaki kararlılığın vereceÄŸi motivasyondur. Ve bu hiç yabana atılmayacak bir unsurdur. Bu halk, samimiyete inanırsa, 5 yıl sıkıntı vaat edenlere açtığı krediyi yine açmaktan, istiklal savaşında gösterdiÄŸi fedakarlığı tekrar göstermekten çekinmeyecektir.

Fahri Yurtsever  -Ankara 16.Nisan.2008 (tarihli yazının geniÅŸletilmiÅŸ halidir. 06.05.2008)


Yorum
Yazar kubha açık 2008-05-04 01:54:47
'Ä°lim bir nokta imiÅŸ, alim geçinenler onu umman yapmış' 
 
Ekonominin düzelmesi için öyle uzun boylu düşünmeye gerek yok kanısındayım. 
 
1. Ãœretim ve gelir yerine servetten vergi alınırsa, 
 
2. Dolaylı vergiler sadece yurtdışından ithal girdilere uygulanırsa, 
 
3. Borsa tamamen kapatılırsa, 
 
4. Faiz yasaklanırsa, 
 
5. Alkol gibi mali yolsuzlukları tetikleyici nesneler yasaklanırsa, 
 
6. bürokrasi minimuma indirilebilirse, 
 
7. en önemlisi tam bağımsız olunursa (örneÄŸin diyet olsun diye, kullanılmasına asla müsaade etmeyecekleri silahlar için milyar dolarlar verilmek zorunda kalınmazsa)  
 
8. geçmiÅŸ kuÅŸakların hataları 'reddi miras' yapılırsa  
 
9. Akılcı ve sonuca odaklı davranılırsa  
(Mesela Kuzey Irak sınırına teröristlerin bile geçemeyeceÄŸi zirveler dışında geçiÅŸ noktası olabilecek her bölüme kırma taÅŸtan kalın bir çin seddi veya berlin duvarı örülüp silah tüccarlarına rezervler akıtılmazsa ve iÅŸsizlere iÅŸ kapısı açılsa. Bu fikrimin uygulanabilirliÄŸini Türkiye'nin en önde gelen ve bir sene vergi rekortmeni olan iÅŸadamı müteahhitine danıştım: "bu benimde düşüncem ama nedense yapmıyorlar" diyerek manidar bir tebessüm etti.) 
 
ekonomi kısa zamanda sihirli bir ele ihtiyaç olmadan kendiliÄŸinden düzelir kanısındayım. PaylaÅŸayım istedim. saygı ve sevgiler 
 
 
olmadı
Yazar selahaddin açık 2008-05-04 03:11:03
1. Bizim servet sorunumuz var. Zaten 3 beÅŸ zenginimiz var .Servetten vergi alınması ülkenin bütün yükünü servet sahiplerine yıkmak dolayısıyla büyük adaletsizlik olacakır.Hatta servetten hiç vergi almayıp küresel modaya uyup büyük likiti olan zenginlerin önünü açıp dünyaya salmalıyız.çaÄŸ finans geliri çağı. Emakle tek başına yol alınmıyor artık. 2.zaten uygulama bu ÅŸekilde ithal girdiler arasında en büyük kalem enerji ve en büyük vergi gelirleride buradan.ne üretiyoruzki ithalatı frenleyipde yerli malın yolunu açalım. yerli sandığımız ana kalem ürünlerin bir çoÄŸuda yabancı ÅŸirketlerin. 3. Borsa zaten türkler açısından kapanmış demektir çünkü %71 i yabancıların elinde türklere devretme ihtimalide kalmamış gözüküyor bizim açımızdan borsa defteride kapanmış sayılır. 
4. FAİZ yasaklanamaz. çünkü faiz müslümanların yasağıdır cennet karşılığıdır.
fahri beye teşekkürler
Yazar selahaddin açık 2008-05-04 03:14:18
Gerçekten ekonomiye geniş bir perspektif den bakmamızı sağlıyorsunuz.
reddi miras
Yazar selahaddin açık 2008-05-04 03:17:38
Dedesi erik yer torunun dişi gıcışırmış
Bağımsızlık
Yazar selahaddin açık 2008-05-04 03:19:38
bahsi geçiyorsa bağımlıyız demektir. Bağımlı hale getirenler o halde tutmak isterler kurtulmak istiyorsak onların zayıf düşmesini beklemeliyiz yoksa bu haliyle zor 
Peyami abi
Yazar selahaddin açık 2008-05-04 03:21:20
Sende vakıanın ümitsizliğini görüp urfa türküsü söylemişsin galiba.''başka bahara''
Urfa Türküsü
Yazar Sanih açık 2008-05-04 05:56:03
http://www.kriter.org/index.php?option=com_content&task=view&id=129&Itemid=54
Servetten Vergi
Yazar girisim açık 2008-05-05 10:09:49
Selahattin Bey servetten vergi alınmasına karşı çıkıyor. Peki fakirden mi alacağız? Evet zenginden deÄŸil fakirden vergi alınıyor. Zengin daha fazla zengin olmak için yatırım yapacak diye onun önüne kazanla götürüken fakirin öündeki bir parça ekmeÄŸi de alıp ona vermek için planlar yapmanın adıdır ekonomi. Faiz-borsa, deÄŸerli madenlerdeki ani fiyat deÄŸiÅŸimleri bunun içindir. Buna raÄŸmen selahattin bey zenginden alınan o sembolik vergiye de karşı çıkıyor. Bu Özal'ın en önemli ekonomik prensibiyidi. Yoksulu yokedip zenginin önünü açınca toplumun hepten zenginleÅŸeceÄŸini düşünürdü. 
Ortada bir devlet olacaksa vergi kavramı da olacaktır. Bu vergiyi gücü yerinde olan yerine fakirden almaya hangi mantık, ahlak ve vicdan hüküm verebilir?
Yazar Fahri açık 2008-05-05 17:45:06
Vergi gelirleri içinde, kiÅŸi ve kurumların yıllık doÄŸrudan gelir vergisi payı, yüzde 1 in altında. Bu demek oluyor ki, zenginler zaten vergi vermiyor. 
Yetmiyor, toplam bütçe gelirlerinin 1/3 ü faizcilere transfer ediliyor. 2007- 48.7 milyar ytl faiz ödemesi. Faaliyet dışı karlar, çılgınca artıyor. Dolar milyarderlerimizin sayısı, Japonya'yı 5'e katlıyor. 
Peki vermesinler, yatırım yapıp ülkeye bir faydaları mı oluyor.? Yeni iÅŸ kapıları mı açılıyor.? 
Dolaylı vergilerle, millet ve "kafesteki kazlar" habire yolunuyor.  

Türkiye'nin dev holdingleri 2007'de.. Aktiflerin yüzde 12,3, toplam gelirin yüzde 5,1 arttığı holdinglerin net kârı geçen yıl yüzde 121,3 büyüdü. Haber.x-16.04.2008  

hem sosyal hayatın, hem ekonominin düzene sokulması, iki öncelikli müessesede yatıyor. 
-adil eÅŸit hukuk düzeni ve adalet mekanizmasının iÅŸlerliÄŸi. 
-kayıt dışılığın ortadan kaldırılması, adil bir vergi düzeni. 
 
işçiden memurdan vergi diye kesilen (bu bir aldatmaca aslında) para kesilmese, onlarda yıl sonunda beyannameye tabi kılınsa, her türlü gideri yazabilse, kayıt dışılığın en az yarısının önleneceÄŸine kimsenin şüphesi yok. bu kadar basit. Vergi-sigorta prim oranını tek basamakta, yüzde 10 a düşürseniz, bugünden daha fazlasının toplanacağını, her vergi uzmanı istisnasız söyler.  
 
ahlaksızlık, adaletsizlik, yoksulluk, yoldan çıkma buradan baÅŸlıyor. eÅŸitlik, kimin çok çaldığında, yada götürdüğünde aranıyor. senin hırsızın kötü, benimki iyi oluyor.. 
velhasıl, üretimin, alınterinin makbul olmadığı, rantiyenin "kutsal" sayıldığı heryerde, her türlü kötülük yeÅŸeriyor, boy atıyor. 

DeÄŸerli katkılarınıza, ilginize teÅŸekkürlerimle.  
 
sayın yazar girişim
Yazar selahaddin açık 2008-05-05 23:22:45
Lütfen servet zengin demek değildir.Fakirinde serveti var.konu sanırım servet üzerinden vergi tahakkuk ettirmekti.Bu tek uygulama olursa servet sahibi olmayı teşvik etmez. Serveti olmayanların ülkeye hiç bir katma değeri olmaz. Servet sahiplerinin bu ülkede vergi vermediği yaklaşımı hesaba dayanmayan yanlış bir önsezidir. Zaten ülkemizde emlak vergisi stopaj adı altında servet vergisi zaten alınmakta ama ana kalem bu değildir. Yoğun olam kdv ki en uygun olanıda budur. Kazandığını tasarruf etmeyip harcayanın en çok vergi verdiği sistemdir. Enerjide % 300 lere Zengin otomobilinde % 200 lere Zengin konutlarında % 100 e varan oranları bulmaktadır.Özetle senede 10000 ytl harcayan 1800 ytl vergi 100000ytl harcayan 38000 ytl vergi 1000000ytl harcayan 400000ytl vergi veriyor. DAha ne istiyoz allahtan. Gerisini popülist edebiyat olarak adlandırabiliriz birazda sosyalist çeşnili.
fahri bey'e
Yazar selahaddin açık 2008-05-05 23:38:23
Bu kazlar habire yolunup duruyorlar. N ekazmış hiç mi tüyleri bitmiyor. Bu edebiyat iş değil. Bu ülkenin insanları şu yaşadığımız yıllarda hiç hakketmedikleri bir refahı yaşıyorlar. Emekleri 1 ken 3 harcıyorlar.Hak etmediğini yiyen insanların nesini savunuyorsunuz. Devlet gerçek manada net vergi toplayıcısı değil gelecek nesillerin geleceğini bu günkülere pazarlayan durumundadır.Şu ülkenin allah aşkına ürettiğini dünyayla bi kıyaslayın.
Yazar Fahri açık 2008-05-06 06:07:44
Ä°ster sosyalist olsun, ister kapitalist. Kimileri faÅŸist bulsun, kimileri Ä°slamik.. doÄŸruyu-hakkı aramak, savunmak asıl olmalı. 

Zaten üç beÅŸ zenginimiz var mı? Buradaki cam fabrikasını söküp Romanya'ya kuran, buradakileri yabancılara satıp, yeni yatırımlarını Çin'e kaydıranlar, acaba artık bizim zenginimiz mi?  

Allah daha çok versin. Çok çalışan, hak eden daha çok kazansın. Daha rahat yaÅŸasın. 
EÅŸitlik-adalet, hakkıyla çok kazanandan alıp, yan gelip yatana vermek olmasa gerek. 
Çalarak, çırparak, atadan servetiyle tefecilik yaparak, devleti soyarak servet sahibi olmakta, ticari kazanç olmasa gerek. 

"Devlet gerçek manada net vergi toplayıcısı deÄŸil gelecek nesillerin geleceÄŸini bu günkülere pazarlayan durumundadır."  

Bana kalsa, servetleriyle sürekli üretime yatırım yapan, okul-üniversite bağışlayan.. iÅŸadamlarından hiç vergi almam. Sanırım anlama ihtiyacı duymadan, servet düşmanlığıyla yargılamışsınız bizi.  

Sn. giriÅŸim-ci yolunan kazlardan galiba. Canı epey yanmış olmalı. Sözü kendisine bırakıyorum. Selamla.  
 
Gücüm olsaydı!..
Yazar Sanih açık 2008-05-06 14:13:32
 
'Çalışmayı engelleyen tüm külfet ve formaliteleri asgariye indirir, yatırım yapmayan stokçuya, spekülatöre servet vergisi koyardım. 
 
Herkes her iÅŸi yapsın demez, herkesin yapabileceÄŸi iÅŸte ilerlemesi için mümbit (verimli) bir iklim oluÅŸtururdum;' 
 
Gelirler arasında aşırı farkları azaltacak ekonomik tedbirler alır. Devlet görevlileri arasındaki maaÅŸ farkını en çok 1’e 2 yapardım." 
Sanih 
 
 
 
Madem o kadar borcunuz var ve şikayetççi
Yazar Revahak açık 2008-05-06 23:57:43
Vergi borcu ödenir. Borçlarınızı bana bildiriniz ff:)
Fahri Bey!
Yazar kubha açık 2008-05-07 00:43:00
Bu harika yazınız birçok hakikatı ortaya koyuyor.  
 
Ãœzerinde yaÅŸadığımız platformla ilgili bir kaç hususu belirtmeden geçemiyeceÄŸim:  
 
1. Platformumuzda baÅŸarılı yöneticiler ödüllendirilmemekte, baÅŸarısızlar taltif edilmektedirler. 
 
2. Görünmez bir el platformumuzun hayrına olacak her ÅŸeyi engellemekle görevlidir. 
 
3. Ä°dareciler tecrübe kazanıp platforma faydalı olmaya baÅŸlayacakları anda, "sütü biz saÄŸarız" denilerek tecrübeyi henüz kazanmış kadrolar türlü yöntemlerle kenara alınmakta, tecrübesizler getirilmektedir.  
 
Libor + spread'in 2-3 katına faizle sözleÅŸme maddelerini dahi okumadan borç alıp ülkeye dönüş uçağında ÅŸampanya patlatıp, o kredi tutarından mahsup edilmek suretiyle birbirlerine rolex saat hediye edenlerin ekonomi ve siyasette söz sahibi kılındığı bir platformdur bizimki... Farelerin bile gezmeye tenezzül etmediÄŸi bir hazineyi miras bırakanların "baÅŸarılı bir programı hayata geçirdi ve gitti" diye kahramanlaÅŸtırıldığı bir platformdur bizimki.  
 
Özetle şunu demek istiyorum: Ekonomiden önce mayamızı tartışmak gerekmez mi?
Selam
Yazar selahaddin açık 2008-05-07 02:15:30
Ben türkiyeden vazgeçtim artık dünyalıyım ABD ne kadar zulüm yapıyorsa burdakilerde geri kalmıyorlar. Her kes şikayetçi. Hiç bişiden olmaz sa vergiden. Küresel düşünmek insanı rahatlatıyor. Daha ideal burdaki sanayici batıyormuş yerel banane dışarıya sermayae gidiyomuş banane geliyomuş banane ben kendi küresel yatırımlarımı yapabilecem mi o önemli. Bu yerel mayasız topraklardan elindeki parayla çok ucuza daha güzel istikrarlı yerler bulabilirsin burada bir daire 55 bin usd dışarda 3 tane alırsın yakında küresel tapuda çıkar.Beyler türkiye cumhuriyeti bu gidişle vilayet olur başka bişi olmaz. Yargıtay bile küresel sermayenin direktifleriyle hareket ediyor.
bunca ilgiye teşekkür ederim
Yazar Fahri açık 2008-05-07 06:13:32
sn. kubha, çok haklısınız. maalesef öyle. 
ekonomiden önce demeyelim bence, ikisini birlikte tartışmak ve düzeltmek gerektiÄŸi görüşündeyim. bunlar, ekonomi ve maya, biri olmadan diÄŸerini ayakta tutamayacağımız ikizler. birisi altyapı diÄŸeri üstyapı olarak birbirini ÅŸiddetli etkileyecek vasatı oluÅŸturuyorlar. 
afedersiniz, liyakatsiz veya namussuz idareciler ekonomiyi bozmuÅŸsa, artık bozulmuÅŸ bir ekonomide namuslu insanlara yer olmuyor. sizin, süt sağıcılar misali. 

giriÅŸteki dolmuÅŸ parası özellikle seçilmiÅŸti. bir iÅŸyerinde 2 çalışan aynı maaşı alır. birisi daha haftasında, borç borç dolanmaya baÅŸlar. diÄŸeri daha ağır ÅŸartlarda belki, kıt kanaat idare eder. 

sn. selahaddin, size kolaylıklar. tercih meselesi. ama ÅŸu "küresel tapu", valla neden olmasın, muhtemel.  
"gücüm olsaydı."
Yazar Fahri açık 2008-05-07 06:58:42
sn. sanih, çok güzel bir yol açmışsınız. – bir yerden hatırlıyorum sanki.-  
sn. kubha nın baÅŸladığı çözüm önerilerini, somutlaÅŸtırmışsınız. 
Ä°mkan olsada, herkes bulunduÄŸu ortam, iÅŸyeri, kurum, mahalle, köy, kahve, cami, yol, kaldırım, park için ve tecrübelerinden böylesine somut bir-iki öneri ortaya koyabilse. Bir liste ortaya çıksa. ve hatta tek tek olabilirliÄŸini tartışabilsek. benimki gibi soyut deÄŸerlendirmelerden çok daha yararlı ve belki bir iÅŸe yarar çalışma ortaya çıkmış olurdu.  
ve ne güzel olurdu.!
teşekkür...
Yazar Sanih açık 2008-05-07 09:26:43
Soyutta estetik vardır, somuttta bazan kabalık.  
Ben ÅŸahsen sanatta soyut resim taraflısıyım. 
Soyutta insanı ötelere çeken bir estetik ufuk açıcılık ta var.  
Onun için becerebilseydim sizin gibi doyurucu yazmak isterdim.  
beÄŸendiÄŸiniz cümleleri konuyla dolaylı ilgisi sebebiyle baÅŸka bir yazıdan naklen aktardım.  
Ä°lginize teÅŸekkürler sayın yazarımız. 
Sanih
Selahattin Bey'e
Yazar girisim açık 2008-05-07 10:06:07
Selahattin Bey! 
 
Ãœlkedeki uygulamalara kızdığınız belli oluyor. Yanlışlıklara herkes kızıyor. Yeryüzünde yaÅŸanan her an problemler olmuÅŸtur ve olmaya devam edecektir. Problemin olduÄŸu yerde çözüm de vardır. Önemli olan çözümün bir parçası olmayı amaçlamaktır, problemin deÄŸil. Sizin ÅŸu küskün tavrınız sanki problemin bir parçası gibi duruyor. 
KüreselleÅŸme dedikleri ÅŸey bir tuzaktan ibarettir. Onlar küreselleÅŸme derken mal ve sermayenin küreselleÅŸmesini kastediyorlar. Çünkü bunda kazanç vardır, sömürü vardır. KüreselleÅŸmeyi okadar istiyorlarsa niçin insanlığa serbest dolaşım vereceklerine sınırlarını aşılmaz bir sur gibi çeviriyorlar? Koca okyanusu salla geçen zavallı Afrikalıları karada görür görmez tekrar okyanusa gönderen Avustralya ve onun gibi batı devletleri mi küreselleÅŸmeci? Sizin gibi farklı düşünmeyi bilen birinin küreselleÅŸme iddialarını ciddiye almasına ÅŸaşırmadım desem yalan olur. 
Irkçı bir zihniyete sahip Batının, dünyanın servetinden çalıp götürdüklerini bizim gibi insanlara yedireceÄŸini sanmıyorum. Amerika, bugün dünyanın en büyük kölelik düzeninin iÅŸletmecisidir. Dünyanın en borçlu halkı orada yaÅŸamaktadır. Oradaki kötü düzene öykünmenize ve küreselleÅŸme safsatalarına inanmanızı yadırgıyorum. 
Dünyamızın sorunları büyümüştür. Batı bunun üstesinden gelemez. Kapitalist üretim tarzı ve kalkınma biçimi sona varmıştır. Bundan sonrasına çözüm bulacak olanlar oradan çıkmayacaktır. Belki Selahattin Bey gibi insanlardır bunu çözecek olanlar. Fakat ne yazık ki gözümüz o kadar kamaÅŸmış ki batı medeniyetin parıltısından; gözümüzü alıp kendimize yöneltemiyoruz. Çözüm kendimizde, kendi içimizdedir 
Sayın girişim
Yazar selahaddin açık 2008-05-07 15:17:03
Özür dilerim ben küreselleşme tabirini kullanmadım. Haklısınız. Siyasi manada kullanılan Küreselleşme politikalarına ben de karşıyım. Çünkü emperyalist zihniyetin öncülüğünü ettiği siyasi bir politika. Ama güzelim dünyamıza hep birlikte sahip çıkmak onun geleceğini tesis etmek sorumluluk almak birey olarak hepimizin görevi ve inancının gereği olmak zorunda. Küresel düşünelim derken küresel tapu derken bunları ifade etmek istemiştim. Hatta kendi yerel can sıkıcılığımızı aşan rahatlatıcı bir bakış olabildiğini dillendirmiştim.Şunuda unutmamak lazımki dünyamızda çok hızlı değişimler farkına varmasakda başdöndürücü şekilde cereyan etmekte. Yerel para kavramı çok yakın gelecekte bitmek üzere dünya ''küresel para'' yerini almaya hazırlanıyor. Masal gelebilir ama gidişatı bir tefekkür edin. Visa Master ne oluyor. Yerel paranız sadece burda geçerliyken visa yada master inizle istediğiniz yerde alışveriş yapabiliyorsunuz. Ve bunlar patentli paralar ülkemizdeki hiç bir banka kendi başına böyle bir para tesis edemiyor. Mecburen size master visa yada amerikanexpres verebiliyorlar. Çok yakın tarihte TEDAŞ bile tarih olacakken ytl yi kim napsın.
Ben pek anlamıyorum ama..
Yazar Selami Çekmegil açık 2008-05-07 21:15:40
Yaman bir tartışma yaman tahliller var burada. Kriter nihayet mecrasına giriyor gibi. katılımcılara ben de teşekkürler sunmak istiyorum.
Belliki mal-mülk yerinde...
Yazar semazen açık 2008-05-08 00:05:53
mal-servet-oara ganiki burada kriz gelecek diye hepinizi hafakanlar basıyor. parası olmayanlar zaten krizde ey kardeÅŸler. 
 
ne diyelim  
 
ateÅŸ düştüğü yeri yakar 
tok açın halinden anlamaz 
aç ayı oynamaz 
 
selamlarımla
Yazar Fahri açık 2008-05-08 06:21:56
"ıslanmış adamın yaÄŸmurdan korkusu olmaz," diyorsunuz anlaşılan. 

beterin beteri varmış, sn. semazen kardeÅŸ. 

gani gani serveti olanlar, dolar ne olur, borsa ne olur, alalım mı-satalım mı, arsaya mı yatırım yapalımı tartışıyor. memleketin hali ne oluru değil.!
Kemal DerviÅŸ diyor ki:
Yazar Sanih açık 2008-05-08 09:15:16
Enflasyon tsunamisi yoksulları vuracak  
 
 
 
 
 
 
BM Kalkınma Programı BaÅŸkanı Kemal DerviÅŸ, finans piyasalarında tıkanıklıkları engellemeye çalışan sanayileÅŸmiÅŸ ülkelerin geniÅŸletici politikaları nedeniyle Türkiye gibi ülkelerin "gerçek bir enflasyonist tehlike ve tsunami" ile karşı karşıya olduÄŸunu söyledi. 
 
BÄ°RLEÅžMÄ°Åž Milletler (BM) Kalkınma Programı BaÅŸkanı Kemal DerviÅŸ, Türkiye gibi ülkelerin "gerçek bir enflasyonist tehlike" ile karşı karşıya olduÄŸunu söyledi. Kemal DerviÅŸ, Financial Times gazetesi ile yaptığı söyleÅŸide kendi finans piyasalarında tıkanıklıkları engellemeye çalışan sanayileÅŸmiÅŸ ülkelerin geniÅŸletici politikaları nedeniyle geliÅŸmekte olan ülkelerde enflasyon ve para arzı kontrolünde ciddi sorunların yaÅŸanacağını kaydetti. 
 
Yüzde 25 daha yoksullaÅŸma 
 
Ä°nternet balonu patladığı dönemde olduÄŸu gibi geniÅŸletici ekonomik politikalara tanık olunduÄŸunu anlatan DerviÅŸ, bunun önümüzdeki iki üç yılda pek çok baÅŸaÄŸrısı yaratacağı uyarısını yaptı. 
 
Kemal DerviÅŸ, geliÅŸmekte olan ülkelerde yükselen gıda ve enerji fiyatları nedeniyle kentlerdeki yoksul insanların "enflasyon tsunamisi" ile karşı karşıya bulunduÄŸunu belirtirken, fiyat artışlarının, bu insanları, bir yıldan daha kısa bir süre içinde yüzde 25 kadar daha yoksul hale getirdiÄŸini de kaydetti.  
 
Gerçek enflasyonist tehlike 
 
DerviÅŸ, ÅŸunları söyledi: "Ancak FED faiz oranlarını düşürürken siz yükselen bir ekonomide para politikanızı nasıl sıkılaÅŸtırabilirsiniz? Yıllarca enflasyon ile mücadele eden Türkiye ve Brezilya gibi ülkeler, makroekonomik bir döngüden deÄŸil, finansal sektörü kurtarma gereÄŸinden kaynaklanan gerçek bir enflasyon tehlikesi ile karşı karşıya." 
 
Gıdadaki artış yardımı azalttı 
 
DerviÅŸ, gıda ve enerji fiyatlarına da deÄŸinerek, artışın geçen yıllardaki yardımlardaki artışı azalttığını da söyledi. DerviÅŸ, "Bunun geldiÄŸini göremedik. Bu konuda hepimiz biraz suçluyuz. Bir yıl önce birka insan bu konuda uyarıda bulunuyordu, her ne kadar trendler belli olsa da" dedi.  
8 Mayıs 2008 tarihli Hürriyetten
Elinde olmasada farkında ol
Yazar selahaddin açık 2008-05-08 13:58:56
Neden elinde olmadığının farkında olmak mı? yoksa olmamak mı? iyidir. Pek tabiki olmak iyidir. Oltayı hazırlar suya atarsınız balık tutma şansınız olur.Her ne kadar balığınız olmasada. Etrafınızda cereyan eden olaylardan gözünüzü kapatarak etkilenmemek mi? Mümkün değil. Gözünüzü açarak etkilenmemek? Bi ihtimal baaşınızı eğersiniz. 2. ihtimal Allah size algılama anlama tefekkür gayretinizden dolayı kapılar açabilir.Yarın ne olacağı belli olmaz siz insani unsurlarınızı kullanmaya bakın Belki oltanıza bir balık takılır.
Kriz de yaÅŸamak.
Yazar selahaddin açık 2008-05-08 14:02:36
Krizi önlemekten ümidimiz kalmadı diyelim onunla yaşayabilmeyi biliyoruzmu. Kriz yönetimine hazırmıyız. İşte size b planı.....
Yazar Fahri açık 2008-05-09 14:46:57
Yeni bir adet çıktı: 
Krizle yaÅŸamayı öğrenmek! 
Terörle yaÅŸamaya alışmak! 
.. 
E şıkkı yok mu hocam? E-Hiçbiri 
YönetiÅŸimmiÅŸ, Kriz YönetimiymiÅŸ, Risk YönetimiymiÅŸ.. 
Yeni bir "kadercilik" anlayışı mı bu.? 
Eee. KüreÅŸelleÅŸme, dışa bağımlılık mutlak kader gibi algılanınca, varacağımız yer bu olur. 

Ulusal pazarların dünyaya sınırsız açılmasının getireceÄŸi 2 kesin sonuç vardır: 
1-Tarım, gıda, sanayi vb bütün mallarda dünyada tek fiyat. Bu fiyat, en yüksek fiyatla talepte bulunan ülkenin fiyatına eÅŸlenir. Arz fazlasından, serbest rekabetten bahsedilemez. Tekellerin borusu öter. 
2-Ãœcretlerde tek düzey. Bu, en düşük ülkenin seviyesi anlamına gelir. 
Özetle, fiyatlar Avrupa, ücretler Çin seviyesine.. 
Daha bu alanda ne oturmuÅŸluk var, nede bir sistem.. Olamazda. Dünya ÅŸuan bunun sancılarını çekiyor.  
Hocanın misali, ölmeseydi, tam açlığa alışmak üzereydi diyecekler.  
Yazar girisim açık 2008-05-10 10:17:55
Selahattin Bey formsuz galiba bugünlerde. Kapattığı köşeden topu almış. 
Modern ekonomide kriz, olmazsa olmazdır. Kriz halk için yoksulluk, sermaye sahipleri için kolay kazanç demektir. Ekonomik krizler ekonomik sadece kuralların ihlali nedeniyle çıkmaz ortaya. HerÅŸey dört dörtlük olsa bile kriz çıkartılır ki, kolay kazanç elde edilebilsin.  
selamlar 
Yazar Fahri açık 2008-05-10 12:02:06
Psikologa giden adam,  
"Geceleri uyuyamıyorum efendim" demiÅŸ,"'sürekli yatağın altında biri var gibi geliyor.  
Yatağın altına girip orada uyumayı deniyorum. Bu defa da yatağın üstünde biri var gibi geliyor..."  
Adamı dikkatle dinleyen psikolog:  
"Hallederiz bu saplantıyı" demiÅŸ. "Bana haftada iki kere geleceksiniz. 6 aylık bir tedavi sonunda sizi iyileÅŸtireceÄŸimi umuyorum."  
"Her viziteye ne kadar ödeyeceÄŸim?"  
"Her vizite 100 YTL, buna göre 6 ayda 4 bin 800 YTL ödeyeceksiniz" 
Adam gitmiÅŸ, o gidiÅŸ...  
Psikolog, bir kaç ay sonra adama sokakta rastlamış:  
"Ne oldu, hastalığınız?"  
"2.5 YTL'ye hallettim..."  
"Nasıl oldu?" 
"Sizden gittikten sonra, ilerdeki bara uÄŸradım. Biramı içerken barmene hastalığımı anlattım. "Karyolanın bacaklarını kes" dedi... Kestim; mesele halloldu..." 
kalp atışı
Yazar selahaddin açık 2008-05-16 01:38:43
Yeni gizli ekonomi doktrini 
 
tüm Dünya ya kalp atışları şeklinde dolar pompalamaya devam ve likidite artışı en son sınırlarına kadar . Doları arz tahrikiyle pulslar sayesinde tüm küreye nufuzunu artırmak ,değer riskine rağmen.Nereye varır değeri düşmüş ama çok daha fazla yayılmış bir dolar. Küresel enflasyon en çok dolar tedavülcülerine yarayacak. Yoksulların canı yanması pahasına.
Yazar Fahri açık 2008-06-06 03:25:39
Sn Selahaddin, ekonomiyi basite indirgeyebilir, sadeleÅŸtirebiliriz ama hafife alamayız. O devir kapandı, tabir doÄŸru ise dünyada dolar enflasyonu var, artık dolara talep yok ki, arz olsun. Tersine, abd bastığı boyalı kağıtların, bono olarak kapısını çalmasından müzdarip.  
Önceden basabiliyordu, çünkü hem talep hemde arkasında Amerikan ekonomisi, zenginliÄŸi, varlık birikimi vardı.  
 
Karşılığı olsun yada olmasın PARA, hamiline yazılı bono demektir ve birgün mutlaka alacaklısı tahsile gelir. Para mevzuu, öylesine hafife alınmamalı..  
Koca Osmanlı, para basamıyor ve borçlanmak zorunda kalıyordu. Niçin.? Kağıt ve matbaası olmadığından mı? Elbette hayır.! Çünkü hazinesinde altın ve gümüş –stoku- yoktu. Kağıt -yada nominal- para biraz daha farklı olsada, neticede aynı zemine oturur, aynı iÅŸlevi azbiraz farkla görür.  
Kısaca, devlette olsanız, süper güçte olsanız, kazanmadığınız -toplamadığınız- parayı veya zenginliÄŸi diyelim harcayamazsınız. Harcar iseniz, borçlanmışsınız demektir. Enflasyon cabası.  
Sonsöz, abd borçlarını ödemeye yanaÅŸmıyor, külhanbeylik taslıyor. Doların deÄŸerinin düşüşü, abd nin deÄŸer kaybetmesi demektir. Aynen, borsada ÅŸirketlerin deÄŸer yitirmesi gibi. Borcu göreli azalıyor ama varlık deÄŸeri daha fazla düşüyor, bu bir avantaj deÄŸil. 
Euro'nun geleceÄŸi henüz belirsiz, bence. Yeni bir dünya kuruluyor ve sıklet merkezi deÄŸiÅŸiyor. Euro, ortak bir mutabakatla "rezerv para" olarak benimsenecek mi, baÅŸka varyasyonlar mı çıkacak, ufukta bir iÅŸaret yok. Belli olan, süper güç amerikanın parası, askeri üstünlükle korunmaya çalışılan dolar itibar kaybederken, Avrupa parası itibar –deÄŸer- kazanıyor. 
Bu ÅŸartlarda, tahminde bulunmam atmasyondan ibaret olur. 
1varil petrol kaç cm2 nafion eder
Yazar selahaddin açık 2008-06-14 11:41:39
30cm*30cm nafion 300dolar edermi? 
Son dönemde yaşadığımız olayların kilit noktası bu soruda gizli. Bu güne kadar ortalama 15-20 dolar olan 1 varil petrol neden abd fonları eliyle 140 dolarlara kadar yükseldi? Bunca zamandır maliyet fiatlarına sömürdükleri petrolü neden kıymetli hale getirdiler.Çünkü petrolün tahtını yıkacak nafion u buldular.Tabi kendilerine ait bişi oluncada pahada yükseğe satabilmek için insanların pahalı petrolden vazgeçebilmesi için.

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 07-05-2008 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111852079 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net