ve her gün, gün ışığına yeniden kavuÅŸan dünyayı bu ışıktan mahrum ederek, geçmiÅŸin gazlı lambalarının puslu karanlığında tutmaya isyan eden Ä°slamî tavırlarının zemin tutmaya baÅŸladığını açık bir biçimde gözlemliyoruz. Kur’an’ın esas ilkelerini hayata geçirme potansiyeli bakımından Batılı ülkeleri daha da ÅŸanslı bulduÄŸumu ayrıca belirtmeliyim.”
            Mersin’den yazan Åžerafettin Seyhan Dalyan, aynen Çekmegil gibi, ÅŸuurlu bir Kur’an eridir. Seviyeli bir makale niteliÄŸindeki mektubundan birkaç satır veriyorum: “Yüzyıllar boyu dine sokulan hürafeleri din diye kabullenmeye kalkışma, yanılgının en ileri boyutudur. Kaos ancak Kur’an’dan uzaklaşıldığı sürece kendine barınma ortamı bulur. Müslüman, nakledilene deÄŸil Allah’tan indirilene uymalıdır. Kur’an’a uymayan kural ve kuramlar, tefrika tohumu saçmaktan öte bir iÅŸe yaramazlar…
            ÇoÄŸunluÄŸu Ä°stanbul’dan yazan 18 okuyucum, Ekonomik Trend dergisinin 37. sayısında benimle yapılan kısa bir röportajdan hareket ederek genelde ve günümüzdeki faiz kavramlarının Kur’an’daki riba kavramı açısından deÄŸerlendirilmesini istiyorlar.
            Riba-faiz iliÅŸkisi, en çok sorulan sorular arasındadır. Okuyucularımdan ricam, bu konudaki gerekçeli ve detaylı bilgiler için, benim Kur’an’ın Temel Kavramları adlı alfabetik eserimin Riba maddesine bakmalarıdır. Kur’an dilinin aşılmaz ve eskimez ustası Râgıp el-Isfahânî’nin (ölm. 1108) deyimiyle “kapitaldeki her türlü haksız artış” (bk. Râgıp; el-Müfredât, ilgili madde) anlamında kullanılan ribanın, sadece bir boyutu faizdir. Ve bu da sadece belli özellikleri taşıyan faizdir. Patenti faiz olan her gelir riba kavramı içine girmediÄŸi gibi, patenti faiz olmayan birçok haksız kazanç da ribanın ta kendisi olabilmektedir. Andığım eserde, ribanın, baÄŸlantılı olduÄŸu tüm kavramlarla iliÅŸkileri ele alınmıştır. Tefecilik, banka faizleri, dalgalı kur sistemleri, reel ve nominal deÄŸerler, enflasyon, krediler baÄŸlamında ribanın durumu, faizsiz banka adı altında yürütülen “ modern hîle-i ÅŸeriyecilikler” üzerinde durulmuÅŸtur.
            Bir grup okuyucum, benim hadislere bakışımın pek olumlu olmadığını, ama bazı eserlerimin, örneÄŸin Hz. Muhammed adlı kitabımın tamamen hadislerden oluÅŸtuÄŸunu hatırlatarak bunun bir açıklamasını yapmamı istiyor.
            Çok kısa ve net söyleyeyim: Ben ne hadislere karşıyım ne de Peygamberimizin sünnetine. Benim yaklaşımımı, “sünnet düÅŸmanlığı” ÅŸeklinde lanse edenler, inkârcı ve dinci yobazlığın ÅŸerefsiz iftiracılarıdır. Benim karşı olduÄŸum ÅŸey, Peygamberimize isnat edilen “hadis” patentli uydurmalarla, “sünnet” patenti altında Kur’an dinine fatura edilen Arap-Emevî örfleridir. Daha açık bir ifade ile, ben hadisler ve sünnet konusunda Hz. ÂiÅŸe ile Ä°mamı Âzam’ın izlediÄŸi tavır ve yolu izliyorum. Kur’an’daki Ä°slam kitabımda detaylarını verdiÄŸim bu anlayış bir cümle ile ÅŸudur: “Allah’ın kitabı olan Kur’an’dan onay alamayan, onunla çeliÅŸen hiçbir söz ve fiil, nerede ve kim tarafından rivayet edilirse edilsin, Allah’ın elçisi Hz. Muhammed’e maledilemez. Bunun aksini söylemek hem Allah’a hem Kur’an’a hem de Peygamberimize iftiradır.
            Ankara’dan yazan Ali Rıza KöseoÄŸlu, sevgi dolu yürekler kadar sıcak mektubuna, sanat deÄŸeri yüksek bir de ÅŸiir eklemiÅŸ. “Dinleyin YaÅŸar Nuri’den” redifli oniki kıtalık bu ÅŸiiri, Çıplak Uyarı kitabımın yeni yapılan ikinci baskısının baÅŸ tarafına bağımsız bir sayfa halinde eklediÄŸimi, aziz gönüldaşım KöseoÄŸlu ile birlikte tüm okuyucularımın bilgilerine sunuyorum.
            Almanya’dan Bremervörle’den yazan Dr. Ali Ä°hsan Çuhacı, beni ve iman-düÅŸünce-bilgiye iliÅŸkin hizmetlerimi anlatan 19 sayfalık bir risale kaleme almış. Sevgi, coÅŸku, gerçekçilik, Kur’an sevdası ve dostlukla dopdolu bu risaleden bazı satırları, kalemin ve yazının onuruna saygının bir gereÄŸi olarak insanımıza ve tarihe duyurmak istiyorum: Dr. Çuhacı, risaleyi yazış sebebini ÅŸöyle açıklıyor : “Kur’an’daki Ä°slam’a” koÅŸanlardan, onun tersine gidenlere, hadlerine bilmeleri, bizlerin nerelerden ve kimlerden olduÄŸumuzu anlamaları için yazılmıştır”.