07-05-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow ÖYLEYSE NE DURUYORUZ?
ÖYLEYSE NE DURUYORUZ? PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 2
KötüÇok iyi 
Yazar Necmettin EVCÄ°   
29-04-2010
ÖYLEYSE NE DURUYORUZ?

                                                                Necmettin EVCÄ°
Özel bir çabayla kendi kendimizi engellemezsek eÄŸer, baÅŸarmamamız için hiçbir sebep yoktur.

Niçin kendi kendimizi engelleyelim ki diye saf bir soru sorulmamalıdır. DoÄŸrudur, bir toplumun kendini engellemesi, kendini sefil bırakması, kendini tıkaması, kendinden, var olma iddiasından vazgeçmesi kadar saçma ve anlaşılmaz bir ÅŸey olamaz. Ä°ÅŸte bu saçmalığı, bu anlaşılmaz olanı maalesef baÅŸardık. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Åžubat ve bütün bu korku duraklarının, ÅŸiddet seanslarının öncesinde ve sonrasında kesintisiz süren toplumsal baskı, bu baÅŸarımızın kanıtı deÄŸil midir?
Bir toplum düÅŸünün ki, kendi kendine zarar vermekte ustalaÅŸmış.

Bir devlet düÅŸünün ki yaÅŸamı ve insanı  tıkamayı marifet zannediyor.

Ä°ÅŸte bütün bu marifetleri gerçekleÅŸtirmiÅŸizdir.

Ä°ltifat edilmeseydi, marifet de kendini bu kadar belli edemeyecekti ama bu da baÅŸka bir konu. Biz yine ilk cümlemize dönelim: Özel bir çabayla kendi kendimizi engellemezsek eÄŸer, baÅŸarmamamız için hiçbir sebep yoktur.

Neyin başarısı bu?

Kültürün, sanatın, siyasetin, ekonominin baÅŸarısı. Tarihsel, kültürel düzlemimizde kendi kiÅŸiliÄŸimizle, kimliÄŸimizle barışık, yeni bir benlik inÅŸa etmenin baÅŸarısı. Barışın, kardeÅŸliÄŸin, özgür düÅŸüncenin, insan haklarının ve bir medeniyetin yeniden ihyasının baÅŸarısı. Bu güç, bu kudret, birikim bizde fazlasıyla var. Yeter ki kendimize sırtımızı dönmeyelim. Yeter ki kendi sesimizi, soluÄŸumuzu kısmayalım. BaÅŸkalarının yolunu yordam etmeyelim. BaÅŸkalarının gecesini gündüz bilmeyelim. Kendi yerimizin, aklımızın, deÄŸerlerimizin farkında olalım.

Bunun için çalışmalar, yeni düzenlemeler mi yapmak gerekiyor? Yapılırsa iyi olur elbette. Ama zararı yok devlet istemiyorsa bir düzenleme yapmasın. Devlet sadece vatandaşına zorluk çıkarmasın. Sadece yoluna dikilmesin. Engellemesin. Biz baÅŸka bir ÅŸey istemiyoruz. Devlet gölge etmesin baÅŸka ihsan istemez!..

Bu halk nereye nasıl yöneleceÄŸini çok iyi bilir. Bu halk nerede ne yapacağını bilir. YaÅŸamla, dünyayla aracısız iliÅŸki kurduÄŸu; gereksiz ayak baÄŸlarından, ağırlıklarından kurtulduÄŸu zaman, kabına sığmamıştır. Ok gibi atılmıştır zamanın derinliklerine doÄŸru. Yayılmıştır dört yana. Bu hem Türk kültüründe hem Sünnet-i Resulullâh’da (s) gözlediÄŸimiz bir haslettir. Bu haslet yani varlığı ve hakikati merkeze alan ısrarcı tutum, bizim ahlakımız, genetiÄŸimiz olmuÅŸtur. BatılılaÅŸma sevdası ile uzun yıllar milletin ruhunu cendereye sokma çabasının programlanan sonucu vermemesi, iÅŸte bu genetiÄŸimize iÅŸlemiÅŸ ısrarcı tutum sayesindedir. Burası olmazsa orada, ÅŸimdi olmazsa baÅŸka zaman, hakikat mutlaka tecelli edecektir. Biz istiyoruz ki, hak ve hakikat bizim elimizle tecelli etsin. O iyiliÄŸe biz mazhar olalım. Yoksa doÄŸu da Allah’ındır batı da. Bütün bir yeryüzü inananlara mescit kılınmıştır. Gitmekten, yürümekten, açılmaktan, açılımdan çekinmeyiz. ÇekinmemiÅŸizdir. Yoksa nasıl gerçekleÅŸirdi Hicret? Nasıl gelirdik Asya’dan Anadolu’ya?

Türkler genç ve diri bir kavimdir. Bana sorarsanız tarihsel yürüyüÅŸüne daha yeni baÅŸlamış gibidir. Tarihsel anlamda ömrümüzün baharında gibiyizdir. Bir Mısır’ı, Babil’i, Sümer’i düÅŸünün. En az 5000, 6000 yıl öncesine dayanan bir geçmiÅŸe inmek zorundasınız. Hitit ve Grek uygarlıkları daha az eskidir. Nereden bakarsanız bakınız mesela Miletos’lu Tales Milattan önce 7. yüzyılın, Socrates 5. yüzyılın düÅŸünürleridir. Yani kestirme bir hesapla Türkler Anadolu’ya Tales’ten en az 1700 yıl sonra gelmiÅŸlerdir. En eski yazıtımız olan Orhun Kitabeleri dün denilecek kadar yenidir. Ä°sa’dan sonra 5. yüzyıla tarihlenir. Yani Sümerlerden veya Mısırlardan en az 4000 yıl sonrasına.

Biri Türklerin tarihi Müslümanlıkla birlikte baÅŸlar dese bu tespit yanlış sayılmamalıdır. Ä°slamiyet bizde bir baÅŸlangıçtır. Kesintisiz bir yürüyüÅŸtür. Ä°slam, hayata ve tarihe giriÅŸ kapımızdır. Bir ÅŸey daha var. Türklerin MüslümanlaÅŸması tarihi aynı zamanda batılılaÅŸma tarihidir de. Bu ifadeler kavram kargaÅŸasının gel giti içinde anlam(a) bulanıklığına uÄŸramamalı. Kendi anlamlarına geliyor kelimelerim.

Canlı, diri, atak, giriÅŸimci, genç bir kavim olarak Türkler yeni bir silkiniÅŸle, yeni bir hareketle, derlenmeyle, toparlanmayla, yeni bir kuruluÅŸ ve kurtuluÅŸla medeniyet sahnesindeki yerlerini tekrar alıyorlar. Yüzyıllardır bıraktığımız boÅŸluk doldurulamadı. Kendi yerimizi bizden baÅŸkası dolduramaz. Bu da anlaşıldı. Osmanlının çekildiÄŸi bütün alanlarda huzursuzluklar, çatışmalar bitmek bilmedi. Ve ÅŸimdi yeniden döndüÄŸümüz o bütün coÄŸrafyalarda, barış ve huzur yeniden yayılıyor. YüreÄŸinde bir medeniyeti saklayan, sabırla koruyan o dirayet, o dayanma, o hayırlara yönelme, gerçek bir iktidarla da taçlandırılacaktır. Bunu herkesin böyle bilmesi gerekir. Çünkü bu bir ilahi vaaddir.

Bir umut devletleÅŸiyor. AÅŸk, bilgi, adalet, hürmet devletleÅŸiyor. Siyasilerin aydınların, kadınıyla erkeÄŸiyle herkesin bunu böyle bilmesi gerekir. Avrupa’nın da bunu böyle bilmesi gerekir. Türkler aktif, diri, canlı bir kavim olarak, dün Asya’dan Anadolu’ya nasıl aktılarsa, bugün de Avrupa’nın içlerine akıyorlar. Dünün Avrupa’sı katıksız Hıristiyan ve Haçlı seferleri ile anlaşılan bir Avrupa idi. Belki de Avrupalı olma vasfını Ä°slâm’a karşı oluÅŸundan alıyordu. Oysa Ä°slâm bugünün Avrupa’sını oluÅŸturan temel dinamiklerden, unsurlardan biri. Ä°slam Fransa’nın, Almanya’nın, Ä°ngiltere’nin inkâr edilemez gerçeklerinden biri olmuÅŸtur.

Åžimdi hesap yapanlar denklemlerini Ä°slâm unsurunu hesaba katmaksızın yapamıyorlar, yapamayacaklar. Ä°slâm’a kayıtsız kalamazlar, kalamayacaklar. Avrupa’nın geldiÄŸi bu son aÅŸamada Türklerin payı çoktur. Avrupa Ä°slâmlaşıyor. Türkler Avrupa’yı Ä°slâmlaÅŸtırıyor. Daha da Ä°slamlaÅŸtıracak. Geçenlerde müellifi yabancı bir raporda gelecek 50 yıl içinde, Avrupa’nın büyük ölçüde MüslümanlaÅŸacağını söylüyordu. Benim demografik yapıya, nüfus hesaplarına fazla aklım ermeyebilir. Avrupalı ailelerde çoÄŸalmanın durduÄŸu, hatta gerilemenin baÅŸladığı söyleniyor. Oysa ters orantıyla Türkler ve Müslümanlarda ise hızla çoÄŸalma gözlenmektedir.  Dedim ya bu hesapları fazla yapan biri deÄŸilim. Çünkü ben kemiyetin deÄŸil keyfiyetin önemine inanıyorum. Sayısal olarak nice az olan topluluÄŸun, kendilerinden kat be kat fazla olan çokluÄŸa galip geldiklerini, onlara karşı zafer kazandıklarını da biliyorum.

Önemli olan Ä°slâm’ın güzelliÄŸidir. Ruhu çoraklaÅŸmış dünyanın ÅŸiddetle Ä°slâm’a ihtiyacı var. O nedenle keyfiyet öne çıkarılmalıdır. Kelâmullâh öne çıkarılmalıdır. Ä°slam ÅŸuuru ile donanmalı, bilgilenmeli, tebliÄŸ etmelidir. Türkler bunu yapacak dirilikte, içtenlikte bir topluluktur.

Galiba yüce, serin sabahların eÅŸiÄŸindeyiz.

Bir kıyısız deniz çalkalanıyor eteklerimizde.

Görüyor, hissediyor musunuz?

Bir ulu ÅŸafak beliriyor ufukta görüyor musunuz?

Åžafak önce içimizde söküyor, duyuyor musunuz?

Åžafak türküleri tutturmanın, kalbimizi bembeyaz gündüzlere onarmanın vaktidir.

Öyleyse ne duruyoruz? BaÅŸaracağız. Ä°lk cümlemizi tekrar hatırlayalım mı?

Özel bir çabayla kendi kendimizi engellemezsek eÄŸer, baÅŸarmamamız için hiçbir sebep yoktur.

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 29-04-2010 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
112098633 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net