29-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow RUH VE NEFÄ°S MÃœCADELESÄ°
RUH VE NEFİS MÜCADELESİ PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 9
KötüÇok iyi 
Yazar TuÄŸba AKMAZ   
04-11-2009
RUH VE NEFÄ°S MÜCADELESÄ° 

                                          TuÄŸba AKMAZ
      Åžeytan ve nefis, insanın Allah katında mertebe kazanması için hem engeldir, hem de vesiledir.BilindiÄŸi üzere en büyük cihat nefisle yapılan mücadeledir. Ve nefsimiz, çoÄŸu zaman ÅŸeytanın kulağına fısıldamasıyla bizlere; doÄŸruyu yanlış, bâtılı hak, güzeli çirkin gösterme gayretindedir.Bu açıdan bakıldığında Ä°nsanoÄŸlu,  bir taraftan öfke-kin, haset, kıskançlık v.b. duygularla açığa çıkan nefsimizle baÅŸ ederken; diÄŸer taraftan da boÅŸ durmayan, ne zaman ve nerede karşımıza çıkacağı belli olmayan ÅŸeytanla mücadele  halindedir. Åžu bir gerçek ki; “…KötülüÄŸü emreden nefsin sana Ä°blis’ten daha fazla düÅŸman ve sana ondan daha çok zararlıdır.” 

  Nefis, ÅŸeytanın vesvese ve telkinleriyle hareket eden benlik duygusudur. Halbuki benliÄŸimiz sadece nefisten vuku bulmamıştır. Bu dünya zıtlıklar sentezinden ibaretti ve negatif olan nefsimizin, pozitif kutbu ruhumuz idi.


     Keza bu nitelikteki nefse, salah bulabilmek ve kendisine yükleneni taşıyabilmek için terbiye ve eÄŸitim verilse insanın en büyük yardımcılarından biri olabilir.Lakin bizlere kötülüÄŸü emreden nefs-i emmâre’yi terbiye etmek ÅŸüphesiz o kadar kolay deÄŸildir. Bunun bir çok yöntemi mevcut ise de; tasavvuf dilinde “riyazet” adı verilen açlıkla terbiyedir. Allah Resulü (s.a.v.) orucu tavsiye ederken “Åžeytan, insanın kan damarlarında dolaşır. Oruç tutmak suretiyle onun yolunu daraltın.” buyurmuÅŸtur. Bu hakikatten ÅŸu anlaşılıyor ki, çok yemek nefsi güçlendiren, kalbin nurunu söndüren, günaha meylimizi artırıcı bir unsurdur. Sufiler ise, nefsi terbiye etme yöntemini belirlerken öncelikle az yemeyi ,sonrasında az konuÅŸmayı, az uyumayı ve az ihtilatı esas almışlardır. Misal; Mâlik Ä°bni Dinâr bir gün Basra çarşısından geçerken bir bakkalda incir görür ve canının çektiÄŸini hisseder. Bunun üzerine kendi kendine ÅŸöyle der: “-Yemin ederim, din’i tin’e (incir) satmayacağım ve kıyamet gününe kadar tin yemeyeceÄŸim.”

     Åžüphesiz böyle müstesna mutasavvıf ve sufilerin iman gücüne, kederi safâ haline getiren, her musibeti nimet kabul edip, başına bir gün bêla gelmezse “Ä°lahi ! Bugün ne günah iÅŸledim de “belâm”ı vermedin diye dûa eden kullarından deÄŸiliz. Lakin bu acizliÄŸimiz bu yolda adım atmamıza da mâni deÄŸil. Mümkün olduÄŸunca nefse muhalefet etmek suretiyle onun gücünü kırmak gerekmektedir. Kurân-ı Kerim’de nefsin terbiyesi, takva sahibi olabilmek için on temel ibadet esas alınmıştır. Bunlar; 1)Ä°nfak  2)Namaz  3)Zekat  4)Oruç  5)Af Edici ve Dileyici Olmak  6)Sabır-Tevekkül  7) Ä°lim  8)Verilen Sözü Tutmak  9)Muhsin Olmak 10)Dürüst  Olmak ÅŸeklinde yer almaktadır.

     Elbette gül elde etmek için dikene verilen su boÅŸa gitmez. Åžayet âhiret hayatımızı güzelleÅŸtirme ve kâmil bir insan olma gayretinde isek, yapılması gereken ibadetler, sabır göstermemiz gereken sıkıntılar ve kalp aynamızı temizleyip görmemiz gereken hikmetler mevcuttur.

     Aslında göz ardı etsek de her insanda Firavun olabilecek bir kabiliyet vardır.DüÅŸünün ki; Nefis iman zincirlerinden kurtulsa, arzu ettiÄŸi her ÅŸey verilse o insan rahatlıkla bir Firavun olabilir. Her ÅŸey biz insanlar için yaratılmıştır. Ve fıtratımız buna yatkınsa pimi çekilmiÅŸ bu nefis bombası her zaman içimizde barınmaktadır. Demek ki; nefsin kölesi olmakta, sahibi olmakta biz insanların iradesine baÄŸlıdır.

     Gerçek ÅŸu ki; mümin olmak sadece namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve benzeri ibadetlerle sınırlı deÄŸildir. Musibetlere sabır göstermek, sürekli ÅŸeytana karşı temkinli olmak, nefsin arzu ettiÄŸi ÅŸeylerden onu men etmek gibi ruhaniyetimizi kuvvetlendirici terbiyelerden de geçmek zorundayız. Peygamberimiz bir hadis-i ÅŸerifte ÅŸöyle buyurmuÅŸtur. “Musibeti en ÅŸiddetli olanlar en iyi olan kimselerdir. Musibetlerin ÅŸiddeti kiÅŸilerin iyilik dereceleriyle orantılıdır.” Belli ki; Ruhumuza, bedenimize ağır gelen belalar, mertebemizi yükseltirken, nefsimizin ve ÅŸeytanın gücünün azalmasına neden olmaktadır.

     Öyle olmasa idi; Peygamberimiz 23 senelik nübüvvet döneminde türlü cefalara maruz kalır mıydı?, Eyüp Aleyhisselamın başına gelen türlü imtihanlar ve bu sıkıntılara gösterdiÄŸi sabrıysa dillere destan, Zekeriya Aleyhisselamsa saklandığı aÄŸacın içinde başından aÅŸağıya testere ile kesilirken bir an olsun ah bile dememiÅŸtir. Daha nice peygamberler ve Allah dostları tüm bunlara maruz kalırken, dünyaya ait ne varsa ellerinin tersiyle iterken bu gücü elbette Allah aÅŸkından, imanlarının gücünden almaktaydılar ÅŸüphesiz. Her musibet bir günahın sonucu, bir mutluluÄŸun baÅŸlangıcıdır.

     Oysaki nefsimizle yapılan mücadele, sıkıntılara karşı gösterilen sabır, daha mütevazi yaÅŸanan bir hayat bu dünyadan, ahiret hayatımıza götürebileceÄŸimiz azıklarımızdır. KuÅŸkusuz Dünya uyku halidir, âhiretse uyanışımız olacak.Dünya ve ahireti birbirinden ayıransa ölümümüz. Bu dünyada rüyalar görmekteyiz. Ve bir gün uykudan uyandığımızda bu gördüÄŸümüz rüyalarımız yorumlanacak. Ä°ÅŸte o gün hâyır mı ? ÅŸer mi ? öÄŸreneceÄŸiz.

     Günahlarımız, sevaplarımız, söylediklerimiz, söyleyemediklerimiz, içimizde sakladıklarımız, unuttuklarımız, fısıldadıklarımız birer birer ortaya dökülecek.Lakin içinde bulunduÄŸumuz hâl ne olursa olsun, tüm bunları anlamlı kılacak olanda yine Yaradan’a yönelmiÅŸ vaziyette bu dünyadan göç etmemiz… 

       Rabbim! nefsimizin kölesi olmaktan sana sığınırız. Bizi hiçliÄŸe düÅŸmekten alıkoy. (Amin)  

Yorum
Tuğba hanım konuya kısmi bakıyor...
Yazar Melitenli açık 2009-11-04 20:12:55
Nefs-i Levvamenin yakışıksız gölgesinde "Nefs-i mutmainne"nin ihtiÅŸamını ve asaletini sanki görünmez hale getiriyor yazının giriÅŸinde. Yazıda en büyük cihad nefisle yapılan cihaddır gibi doÄŸruluk derecesi bilinmeyen bir iddiayı sayın yazar da benimsemiÅŸ gözüküyor. Böyle bir iddia eÄŸer saÄŸlıklı bir temele oturmuyorsa insanı yanıltmaz mı? Bence kötü nefisleri kınamak mümkün, onları iyiye yönlendirmek görev; iyi ve terbiyeli nefislere kötü gözle bakmak günah getirebilir... 
Bizi düşünce ufuklarında gezdiren sayın yazara teÅŸekkür eder, bu konularda açıklamalarıyla da bizi aydınlatmasını diler, Peygambere atfen söylediklerinin kaynağını da bilmek isteriz. Tarihimizde çokça hadisler uydurmuÅŸlar. Delilsiz sözleri hadis diye ortaya getirmenin yanlış olma ihtimali oldukça fazladır sanıyorum.  
Ä°. Melitenli 
Yazınıza izahatim (Tuğba Akmaz)
Yazar vuslat açık 2009-11-05 11:32:10
Sayın Ä°.Melitenli, 
 
Nefisle yapılan mücadele “Büyük Cihat”tır.ÇeÅŸitli cihatlar mevcut ise de; her insanın maruz kaldığı, mücadelesini verdiÄŸi savaÅŸ nefsiyle olandır. Hayrı ve ÅŸerri iÅŸlemeye yatkın olan biz insanların tercihi her zaman iyi veyahut kötü olarak sabit kalmıyor.İçinde bulunduÄŸumuz gelgitlerin sebebi nefsimizin ve ruhumuzun çatışması. Bu açıdan sadece cephede düşmana karşı verilen mücadele ya da ilimle, kalemle, müşriklerle yapılan mücadele cihattır ÅŸeklinde sınırlama getiremeyiz. Bu iddiadan da öte doÄŸruluÄŸunu bizzat yaÅŸayarak fark ettiÄŸimiz apaçık Cihad-ı Ekber’dir. Ve belirttiÄŸiniz gibi iyi ve terbiye edilmiÅŸ nefse kötü denebilmesi söz konusu olamaz.Çünkü Etvar-ı Seb’a olan yani ruhumuzun ve nefsimizin dahi 7 hali var.En üstün mevkisi Nefs-i Kamile ise de ben en aÅŸağılık olan Nefs-i Emmare’yi irdelemeyi uygun gördüm.Çünkü her birimizin bu konuda çıkmazda olduÄŸunu düşünmekteyim. Ä°badetlerimizin, istek ve heveslerimizin, zihnimizden geçen düşüncelerin dahi hesabı sorulacakken ÅŸu aÅŸamada başımı çokta yükseklere kaldıramayacak vaziyetteyim. Yani konuya bu yüzden kısmi bakmış olabilirim.Yazımda bahsi geçen hadis ve diÄŸer öğüt verici kıssaları ise; Ä°mam Gazalinin eserinden, okuduÄŸum çeÅŸitli tasavvuf ve sufi kitaplarından ve de Ä°slami web sayfalarından okumuÅŸtum.Yanlış bir bilgi aktarmak elbette istemem. Ama yazılanların özüne baktığımda ortak bir payda da buluÅŸulmakta.Ve bu mücadeleyi bizzat yaÅŸadığım için çokta kuÅŸkuya düşmüş sayılmam. Yine de tekrar tekrar doÄŸruluÄŸunu araÅŸtırma gayretindeyim. Fikrinizi paylaÅŸtığınız için teÅŸekkür ederim, umarım izah edebilmiÅŸimdir. Saygılar…  
S.A
Yazar batuhan açık 2009-11-14 16:58:05
DeÄŸerli TuÄŸba hanım bir kaç anekdotla yazınıza katkıda bulunmak istiyorum..nefs insanın ceset bedeni ile ruh bedeni arasındaki bir aracı hükmündedir. kendi başına hareket etmesi mümkün olmayan fakat iyi ve kötü her ÅŸeye heves eden isteyen bir yaratılışa sahiptir. Bedenimizin beÅŸ duyu organımızla almış olduÄŸu lezzetleri ruhun diline çeviren ne mutlak ruha ne de mutlak bedene ait olan, bir dekoderin ÅŸifreleri kırarak çevirmesi gibi, çeviri yapan bir organdır. Ruhun karşısında olan negatif olan bir mekanizma deÄŸildir nefs. Bedenimizden ruhumuza açılan bir koridorun bekçisidir adeta. Kapısına gelen misafirlerin kimlik tespitini yapan onlara yerlerini tarif eden bir mekanizmadır. Lezzetleri sınıflandıran süzen irade ve akılla ters orantılı olması hasebiyle de lezzetlerin kimine torpil geçen kimini az kimini çok isteyen bir mekanizma. Evet irade ve nefs ters orantılıdır eÄŸer nefsi iradenin kontrolüne emrine verebilirseniz ki bu imtihan sırrının ta kendisidir, iÅŸte o zaman bir asansör gibi vazife yapan nefs sizi ala yı illiÄŸine kadar taşır. tam tersinde ise iradenin zayıfladığı aklın arka plana düştüğü durumlarda ise nefsin dizginleri eline aldığını ve emir verenin kendisi olduÄŸunu görürsünüz. Dünyada bu ikisinin milyonlarca örneÄŸi vardır.  
Ene de nefs gibi bir mekanizmadır ancak farklı olarak bir aracı olmaktan çok bir ölçü gibidir ve ruha ait bir mekanizmadır. Ene metresiyle siz kainatı ölçer biçer kendinizle kıyaslar ve Allahın sıfatlarının yansımalarıyla onun külliyatına kendinizin acziyatınıza ÅŸahitlik edersiniz ki bu sizi Allaha yaklaÅŸtırır. Kısaca bir kıyas mekanizmasıdır. O bundan daha büyük dedirten ÅŸey iÅŸte enedir . bu kavramların iyi bilinmesi hayati önem arz eder çünkü bunları bilmek islamın ruhuna nüfuz etmeyle eÅŸdeÄŸerdir. Ä°deal bir kul olmak için Allah ın sıfatlarını bitamamiha üzerinde bulunduran insanın bu sıfatları miktarı mürekkebiyesince yerli ve zamanlı olarak parlatması gerekir. Bu sıfatların parlaması için kullanılan bazı mekanizmalar ruhumuza yerleÅŸtirilmiÅŸtir diÄŸer bi deyiÅŸle bedenimizin olduÄŸu gibi ruhumuzunda organları mevcuttur ve iÅŸte bu mekanizmalar ruhumuzun organlarıdır. Saygı ve sevgiyle. 
BİRKAÇ SORU
Yazar batuhan açık 2009-11-14 17:04:17
Melitenli hanıma birkaç sorum olacak ” Bizi düşünce ufuklarında gezdiren sayın yazara teÅŸekkür eder, bu konularda açıklamalarıyla da bizi aydınlatmasını diler, Peygambere atfen söylediklerinin kaynağını da bilmek isteriz. Tarihimizde çokça hadisler uydurmuÅŸlar. Delilsiz sözleri hadis diye ortaya getirmenin yanlış olma ihtimali oldukça fazladır sanıyorum. “ diyorsunuz peki bu hadis diye bildiÄŸimiz sözlerin sıhhatli olup olmadığı anlayabileceÄŸiniz bir kriter mevzu bahis mi yani size bu hadislerin kaynağı da verilse ve bu kaynak atıyorum kütübi sitte olsa bu sizin için kafi midir? Yani uydurma hadisle sahih hadisi ayırt edebilir misiniz? Ya da nasıl yaparsınız? Bir adım daha öteye geçmek gerekiyor diye düşünüyorum artık. Saygılarımla..

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 05-11-2009 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111822617 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net