29-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow GORDÄ°YOMLAR
GORDİYOMLAR PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 5
KötüÇok iyi 
Yazar Ercan Arslaner   
04-02-2009
                                GORDÄ°YOMLAR      

                                                                     Ercan Arslaner

        Belli bir konuya sahip olmayan iki kitap tanırdım: Nurullah Ataç ve Suut Kemal Yetkin’in Günlerin GötürdüÄŸü ve Günlerin GetirdiÄŸi adlı eserlerdiydi bunlar. Türkçede deneme türünün en güzel örneÄŸi diye gösterilirlerdi.

        Bir roman okuyacaksanız onu konularıyla izleyebilirdiniz; fakat deneme türüyle yazılan bu eserlerde belli bir çizgi bulunmazdı. Herhalde yazar da o esnada düÅŸünce kayganlığındaki özgürlüÄŸün tadını çıkarmalıydı. Özellikle Ataç dil alanında doludizgin yazdığı halde tek tip düÅŸünmemenin yanından bile geçmez ve Yetkin de ondan geri kalmaz. Mehmet Akif, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Nureddin Topçu, M.Said Çekmegil, Sezai Karakoç gibi yazar ve düÅŸünürler tek tiplikten ötede ne düÅŸünür ve duyarlarsa onu yazarlardı.

        Bense okuyucu olarak türe en uygun temanın eleÅŸtiri olmasını düÅŸünürdüm. Mustafa Nihat Özön’ün “Tenkid ve Edebiyat SözlüÄŸü” adlı eseri konuya uygun düÅŸse de içeriÄŸinde eleÅŸtiriden eser yoktu. Yıllar sonra merhum Said Çekmegil “Tekiklerde Metod ve Tenkid” adlı eseriyle bu alanda göründü(1).

        EleÅŸtirinin özünde iki önemli öÄŸe vardı: a) DoÄŸru bilgi ve b) Onun insanca belirlenmesi. Derken en yüksek yöneticiler daha önceki idarecilerin tersine eleÅŸtirel düÅŸünce üzerine görüÅŸlerini ortaya koyarak bizleri sevindirdiler. Kendilerine candan, gönülden müteÅŸekkirim. Çünkü daha önceki yöneticilerden kimisi tek tip düÅŸünce dışında hiçbir fikre izin vermezken kimileri de “DüÅŸünce tek tip olmalı.” diye belki ÅŸahsın kendisi dışında kimsenin düÅŸüncesi önemli deÄŸildi. Bunun diÄŸer bir anlamı hem kendi varlığıyla hem de üzerindeki çok kıymetli yüküyle bir geminin baÄŸlandığı limanda çürümeye terk edilmesi idi.  

       Alman ÅŸairi Schiller “Giyom Tell” adlı eserinde tek tipçilere yıllarca önce edebi bir ders vererek insan gücünün yine onun yararına kullanılmasını ister. Åžehrin valisi meydana koyduÄŸu ÅŸapkasının herkes tarafından selamlanmasını emreder. Bu emri yerine getirmeyen bir baba, oÄŸlunun başındaki elmayı vurmaya mahkûm edilmiÅŸti. Sonunda vali kaybeder, halk kazanır. Aslına bakılırsa bu olayda en çok edebiyat, edebi eleÅŸtiri kazanır; çünkü eleÅŸtiri amacına belki en iyi edebi de içeren edebiyatla ulaÅŸabilirdi.

*********
       Ali, Ömer Ustalar, çiftçi Rıza, kahveci Ä°hsan Bey ve mahalle bakkalı için Gordiyom ya duyulmuÅŸ yahut hiç duyulmamıştır. Nedense Gordiyom dilimizdeki kördüÄŸümle birlikte anılır. Kelime Türkçe olmadığı halde kördüÄŸümle aralarında sıkı bir anlam ve söyleyiÅŸ benzerliÄŸi bulunuyor. AraÅŸtıran okuyucular ise onun sembolik anlamının farkındadırlar. 

       1960 öncesinde DP zamanlarıydı. Okulların duvarlarında sadece iki resim asılı iken birden Türk büyüklerinin renkli resimleri görüldü. Bunlardan Talat PaÅŸa’nın pala bıyık ve yuvarlak yüzüyle dolgun resmi yanında Mehmet Akif, Tevfik Fikret, Dede Efendi, Farabi, Kazım Karabekir, Fevzi Çakmak vs resimleri birden duvarları renklendirmiÅŸti. Herhalde henüz resimden ötede fazla bir ÅŸey öÄŸrenemeyecek öÄŸrencilere bazı tanıtımlar yapılıyordu. Belki “Türk büyükleri bir iki kiÅŸiden ibaret deÄŸildir.”demek istiyorlardı.  Bazı devlet yöneticileri öÄŸrencilerin zihinlerini biraz açmak gayretinde olmalıydı. Bir batılı düÅŸünürün söylediÄŸi gibi görmek en az düÅŸünmek kadar önemliydi. 

       Belli sınırlar içinde bunalan toplumlar uzun yıllar süren düÅŸüncesizlik kör düÄŸümüne girmiÅŸlerse oradan çıkışları kolay olmaz. Hatta onların kutsal saydıkları dinleri “Günü gününe denk olan zarardadır” demiÅŸ olsa bile. Hâlbuki insanoÄŸlu sürekli arayışla daima daha iyi sonuçlara ulaÅŸmalı idi. 

       1955’li yıllarda bugün artık antika olan güzel görüntülü kutulardan sesler gelmeye baÅŸladı. Ona radyo deniliyordu. Fakat hiç kimseyi bu kelimenin anlamı üzerinde düÅŸünürken görmedik, duymadık. Atom bombasının “radyasyon etkisi olduÄŸuna göre bu kelimenin ışınla bir ilgisi vardı. Zaten radyo, içindeki sistemden enerji akımı geçen küp ÅŸeklinde bir kutu idi. 

       Radyo bir yana onun iki yedek parçası ayrı bir önem taşıyordu. O zamanlar radyo Avrupa’dan Aga, Siemens, Phılıps markalarıyla geliyorsa, pil ve batarya adlı parçalar Ä°srail’den satın alınıyordu. Hem de radyo bir defa satın alırsa da pil-bataryası sürekli alınmak zorunda idi. Oradan alınanlar arasında kurÅŸun kalem bile vardı. Anadolu’nun güzel topraklarında tavuk yeterli miktarda yetiÅŸtirilmemiÅŸ ki yumurta için bile onlara muhtaç olmuÅŸuz. Çünkü onlar ışık yanıltması yoluyla iki kez yumurta almayı biliyorlardı. Topraklarında yeterli su olmayan Ä°srail nerdeyse ürettiÄŸi eÅŸyalara karşılık su alıp damlatma yoluyla aÄŸaç ve orman yetiÅŸtirmeye baÅŸlamıştı. Almanya’dan gelen Yahudi’ler orada hiçbir ÅŸekilde aÄŸaçsız ve ormansız yaÅŸayamazdı. Onlar daha önce yaÅŸadıkları yerde hiçbir yerin aÄŸaçsız bırakılmadığını ve oksijenin insanlar için ne anlama geldiÄŸini çok iyi bilirlerdi.

       Åžimdi bugünlere gelmiÅŸiz ve ülkemizde Ä°srail büyük bir patlama ile milyarlar kazanıyor. Türk ordusunun tank ve uçaklarının rektefeleri Ä°srail tarafından yapılıyormuÅŸ, onların uçakları sadece güzelliÄŸiyle tasvir ettiÄŸimiz ülkemiz semalarında talim yapıyormuÅŸ. Tabii talimlerin sonucunu biliyorsunuz. Filistin’de bombalarla parçalanan bebek ölümlerine biz de ortak edilmiÅŸiz böylece. Kadri YörükoÄŸlu 23 yıl Talim_Terbiye BaÅŸkanlığı yapmış ama sonuçta Türk çocuÄŸu uçak teknolojisinden uzakta kalmış. Metin BostancıoÄŸlu Ecevit Beyin Milli EÄŸitim Bakanı olarak meslek okullarını kapatmakla iÅŸe baÅŸlamış. Ä°ÅŸin garibi bugün halen Türk çocuklarının yetenekleri deÄŸerlendirilmekten uzaktır. Asırlardır “Avrupalı olacağız!” diyenler bir türlü ne Asyalı ne de Avrupalı olabiliyor.
 
           Açıklananların hepsi bir kördüÄŸüm. Bakanlıkların odaları koltuklarla doldurulmuÅŸ. Öyle ki genel müdürlerin geliÅŸine uygun, odanın tüm mefruÅŸatı yenileriyle deÄŸiÅŸtirilmektedir. Uçak tamiri için usta yetiÅŸtirmekse kimsenin aklına gelmemiÅŸ. Koltuklar büyük binaların içinde hiç boÅŸ kalmamış, daima doldurulmuÅŸ. Bakan beylerin çevresinde yüzlerce kurmay olmasına raÄŸmen iÅŸler kaÄŸnı hızını aÅŸamamış. Avrupalılar çocuk, öÄŸrenci sayıları düÅŸerken bizde tam aksine sınıflar kapısına kadar dolsa da bu canlılık deniz dalgalarının sahilde yok oluÅŸu gibi kaybolup gitmiÅŸtir.

       BÄ°Z HALEN KÖRDÜÄžÜMLER Ä°ÇÄ°NDEYÄ°Z.
       Avrupa’daki öÄŸrencilerden daha yetenekli çocuklarımız eÄŸitim sistemlerini yenileme çabalarında hiçbir anlam ifade etmemektedir. Ä°lgililer en son çalışmalarında bile tüm Türk çocuklarına meslek öÄŸretme amacı göstermiyorlar. Hâlbuki eÄŸitim bakanlığı milli ise bütün milletin çocuklarına meslek ve ekmek kazandırma çabasında olmalıydı. Mevcut okullara giremeyenlerin ne yaptığını merak etmiyorsunuz deÄŸil mi? Hâlbuki bu çocukların en ileri yetkilinin çocuklarından hiçbir farkı olmamalıydı. Sayın bakanlar veya generaller kendi çocuklarına gösterdiÄŸi özen ve endiÅŸeyi onlar için de taşımalıydı. Bu ülke onlardan gelecek ilgi ve ÅŸefkate daima muhtaç bırakıldı.

       OYSA KÖRDÜÄžÜMLER ANCAK DOÄžRU AMAÇ VE YAPILARA YÖNELÄ°K EĞİTÄ°M SÄ°TEMLERÄ°YLE AÇILABÄ°LÄ°RDÄ°.
       Bir kitapta gördüÄŸüm bilgilere doÄŸrusu hayran kaldım. Buna göre insanlar çevrelerinde gördükleri bilgisizlik, haksızlık ve yanlışları sosyal sınırlar tanımadan eleÅŸtirebilmeliydiler. (1)     

      Problemin matematik planına gelince düÅŸünmezlik veya tek tip düÅŸüncede yoÄŸunlaÅŸmak arasında bir fark görülmez. BilindiÄŸi gibi felsefe farklı ve geliÅŸen düÅŸüncelerin yoludur. Orada Sokrates, Aristo’ya; Descartes ise Spinoza’ya ne de Henry Bergson’a ve Francis Bacon’a, Karl Köhler’e(2) *benzer. Öyle ise düÅŸüncenin olmadığı yerde tek tiplik olur ve geliÅŸme olmaz. Ülkemizdeki tek tipliÄŸin adı bazen Rusya’da yıkılan rejimle bile karşılaÅŸtırılmıştır.Orada tek tiplik yıllarca önce yıkıldı ama bizde !? DüÅŸünenlerin birinci özelliÄŸi düÅŸünmekse, ikincisi birbirine benzemezliktir.

       02.02.09 saat 10 TRT haberleri Sayın BaÅŸbakanımızın eleÅŸtiri ve onun terbiyesi üzerine görüÅŸlerini yayınladı. Kaydettiklerim ÅŸunlardı: “EleÅŸtirel akıl olmadan geliÅŸemeyiz."  EleÅŸtiren aklın (hakaret demiyorum) gereÄŸine inanmalıyız. Bunları yüksek yetkililerden duymak ne kadar gönül ferahlatıcı. Belki en sorumlu mevkide olmaları sebebi ile eleÅŸtirilere hedef olmaları mümkün olsa da. Öyle ya insan her zaman eksiksiz düÅŸünen bir varlık deÄŸildir; düÅŸünceleri eÄŸri ve yanlış olabilir. O zaman görevleri birbirlerini tamamlayarak doÄŸruda birleÅŸmek olacaktır. 

        Geçen gün TV’den sesini duyduÄŸum Sayın CumhurbaÅŸkanı Abdullah Gül “Tek tip düÅŸünceyi aÅŸmak gerekir.” diyorlardı. Tek tipte sayı ne kadar fazla olsa da eÅŸyanın tabiatına uygun ve daha üstün, birbirini aÅŸan düÅŸünceye sahip olmayanlar geliÅŸemeyecek ve karşıtlarının egemenliÄŸinden kurtulamayacaklardır. 

         Sayın baÅŸbakanımız Davos toplantısında tek tip düÅŸünceye sahip olmamanın en güzel örneÄŸini verdiler. O da çevresindeki liderler gibi susup tek tiplik içinde kalsaydı, binlerce ÅŸehit veren, evleri yıkılan Filistin sevinci göklere yükselmezdi. Hakkı söylemenin kalitesi bütün dünyada yankılanması ve yüzlerce, binlerce çoluk çocuk demeden öldürülen kardeÅŸlerimizin acısı göklere yükselmezdi. Yanındakilerin çoÄŸunluÄŸu da haksızlığa tepki gösterir liderler olsaydı gezegenler güzeli dünyamız oldukça rahat bir nefes alabilirdi.

         TÜRKÄ°YE TEK TÄ°P DÜÅžÜNCEYE KARÅžI BÄ°R CUMHURBAÅžKANINA SAHÄ°P OLDUÄžU Ä°ÇÄ°N ÇOK ÅžÜKRETMELÄ°DÄ°R. 
         Åžimdiye kadar gelenler ise ne düÅŸünceden ne de TEK TÄ°PliÄŸinden söz etmediler. Hatırladığımıza göre bazıları çok ileri giderek insanların TEK TÄ°P düÅŸünmesini bile istediler. Hatta bir ilimizde bazı insanlar yakın bir zamanda giyiminden dolayı epeyce hırpalandılar. BaÅŸörtüsü meselesi ise halen çözüm bulmadı. Asırlar devriliyor fakat ülkemizde TEK TÄ°P’liÄŸin eseri olarak biri ötekine hükmediyor.

       Haksızlıkla karşılaÅŸan bir insan elbette ona itirazla görevlidir. Sayın BaÅŸbakanımız diÄŸer liderler karşısında her ÅŸeyden habersiz deniz kenarında oynayan çocukları sinek gibi öldürenleri lanetlediÄŸi için herkesin övgüsüne mazhar olmalıydı. Böyle bir övgüden uzak kalanların hepsi TEK TÄ°P düÅŸünce kurbanıdır.

       Ä°nsanların TEK TÄ°P düÅŸüncede olmayışı anarÅŸi içinde bulunmaları deÄŸildir. DüÅŸünen insanlar bugün deÄŸilse yarın gerçeÄŸe iman edebilirler. Çünkü onlar atalarının da yanlış düÅŸünebileceÄŸini anlamış olarak hakikati arar bulur ise iman ederler. Bu imana göre tek olan yalnız Allah’tır. Allah’ın yarattıklarından hiç kimse her ÅŸeyi doÄŸru düÅŸünmez ve yapamaz. DüÅŸündükleri yanında düÅŸünemedikleri de olur. Ä°mam Malik’e bir soru yöneltilmiÅŸtir. O da bilmediÄŸini söyleyince “Sen büyük bir imamsın; ben bileceÄŸini sanıyordum.” diyen ÅŸahsa onun cevabı çok dâhiyanedir. ”Bilmediklerimi ayağımın altına alsam, başım göklere deÄŸer.”der Ä°mam Åžafi. Herhangi bir adama “TEK” dense de insanların genel özelliklerinde eksiksiz olmak yoktur.
      
       Fakat bunlardan ötede iÅŸin uygulama tarafı çok önemlidir. Ä°nsanları tek tip, basmakalıp düÅŸünceden kurtarma alanı okullar ve öÄŸrencilik çaÄŸlarıdır. Åžüphesiz bu iÅŸte en önemli görev Milli EÄŸitim Bakanlığı ve öÄŸretmen yetiÅŸtirme müfredatına düÅŸmektedir. KeÅŸke Milli EÄŸitim Akademisi bu iÅŸlere bizden daha fazla ilgi duyarak ortaya bir ÅŸeyler koyabilseydi. Åžimdiye kadar yapılan tek tipleme ve öÄŸrenciye at gözlüÄŸü takma zihniyeti yüzünden hangi seviyelerde kaldığımızı hesaplayabiliriz. 
            
       Sayın Gül ve ErdoÄŸan söz ve davranışlarıyla GORDÄ°YOM KÖRDÜÄžÜMLERÄ°NÄ° bir daha çözme giriÅŸimine dikkatleri çektiler. Belki onların peÅŸinden bu ideal düÅŸüncenin uygulayıcısı olarak Milli EÄŸitim Bakanı gelir.
        
         ***********************
        
(1)           Merhum Sait Çekmegil’in Tetkiklerde Metot ve Tenkit adlı eseri 1979 yılında Sanih Kütüphanesi yayınlar: olarak eleÅŸtiri alanında yazılmış çok deÄŸerli bir eserdir. Anlaşıldığına göre baÅŸbakan da düÅŸünceleriyle doÄŸru sonuçlara varmıştır. Zaten düÅŸünen akıllar doÄŸruda birleÅŸmeyecek miydi? Ä°ÅŸte eserden güzel bir örnek:
“Bazı Müslümanlar bazı iddialarla gelse bile onların dediklerini kesin doÄŸrularmış gibi kabullenmek, yukarıda mealleri verilen ayet ve hadislerin belirttiÄŸi gibi, onları rabler edinmek olur. Nitekim böyle olduÄŸu için Selçuklu sultanı Mehmet Tapar’ın müÅŸavirlerinin, imamlarının iyi dediklerine meÅŸru olmasa da iyi diyecek Ä°smaillilerle harbin sürdürülmesini istemiÅŸ olduklarını görürüz.” (Bilgi dipnotu: THE ASSASÄ°NS (Ä°smailliler), Bernard Lewis, 1967 Baskı, S. 54/Tercüme eden Nuri Birtek: “EÄŸer imamınız Ä°slam hukukunun yasakladığı bir ÅŸeye müsaade etse veya müsaade ettiÄŸi bir ÅŸeyi yasaklasa ona tabi olur musunuz?” sorusuna cevap evet ise harp sürdürülür…)
(2)       Karl Köhler 16. asır Almanya’sında yaÅŸayan bir Yahudi düÅŸünürdür. Onun düÅŸünceleri de diÄŸer insanlarınkine benzemez ve “Evren Allah’ın yazılmamış kitabıdır.” diye önemli bir söz söyler. (Alman Edebiyat Tarihi)

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 08-02-2009 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111814057 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net