19-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Medyadan Seçmeler arrow Ä°nanç, aile, anne-baba, çocuklar ve Fâzıl Hüsnü..
İnanç, aile, anne-baba, çocuklar ve Fâzıl Hüsnü.. PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 1
KötüÇok iyi 
Yazar Selahaddin E. Çakırgil   
18-10-2008

Ä°nanç, aile, anne-baba, çocuklar ve Fâzıl Hüsnü..


                                    Selahaddin E. Çakırgil                  

Yahyâ Kemâl’in Üsküb’de geçen çocukluk yıllarını anlattığı mısraları ve satırları, onun yetiÅŸtiÄŸi ‘ilkmektebe dualarla gönderildiÄŸi’ atmosferden ilginç çizgiler sunar bize.. Hele, mütedeyyin annesinin, içkici babasına, akÅŸamları homurdana-homurdana sofra hazırlamasını anlattığı satırlar daha da ilginçtir.. Kadıncağız, ‘Mâdem ki  içecek bu zıkkımı, baÅŸka yerlere gidip, baÅŸka günahlara da batmasın, eve hastalık getirmesin..’ diye öyle yaparmış..

Atilla Ä°lhan da, Ä°zmir’de namazsız-niyazsız bir çocukluk atmosferinde yaÅŸadığını ve ilk namaz kılınışını da anneannesinin evine gittiklerinde 12-13 yaşında gördüÄŸünü anlatmıştı..

Onun büyüdüÄŸü semtte, pek ezan sesi de iÅŸitilmezmiÅŸ..  Onun bu beyanları, Yahyâ Kemâl’in ‘Ezansız Semtler’ yazısındaki yakıcı satırları hatırlatırdı, insana..

Yahyâ Kemâl, ‘Kendi kendime diyorum ki, ÅžiÅŸli, Kadıköy, Moda gibi semtlerde... (...) O semtlerde ki,. Minareler görülmez, ezanlar iÅŸitilmez, Ramazan ve Kandil günleri hissedilmez. Çocuklar müslümanlığın rüyasını nasıl görürler? Ä°ÅŸte bu rüya, çocukluk dediÄŸimiz bu müslümanlık rüyasıdır ki, bizi henüz bir millet halinde tutuyor..’ der..  Ve babalarının, bu rüya ile büyüdüÄŸünü, ‘doÄŸarken kulaklarına ezan okundu,  evlerinin odalarında namaza durmuÅŸ  ihtiyar nineler gördüler, mübarek günlerin akaÅŸamları  bir minderin köÅŸesinden okunan Kur’an’ın sesini iÅŸittiler; bir raf üzerinde duran Kitabullah’ı indirdiler, küçük elleriyle açtılar, gülyağı gibi bir ruh olaan sarı sahifelerini kokladılar. Ä°lk ders olarak besmeleyi öÄŸrendiler, kandiller yanarken, Ramazanların, bayramların topları atılırken sevindiler. Bayram namazlarına babalarının yanında gittiler, câmiler içinde ÅŸafak sökerken tekbîrleri dinlediler, dinin böyle bir merhalesinden geçtiler, hayata girdiler.. (...) Biz ki, minareler ve aÄŸaçlar arasında ezan seslerini iÅŸiterek büyüdük. O mübarek muhitten çok sonra ayrıldık.. Biz böyle bir Sabah namazında ‘anne-millet’e dönebiliriz. Fakat, minaresiz ve ezansız semtlerde doÄŸan, frenk terbiyesisiyle yetiÅŸen türk çocukları dönecekleri yeri hatırlayamayacaklar..’ satırlarıyla ifade eder, derin bir ruhî ızdırab içinde..

Evet, sadece ailenin, ailedeki büyüklerin deÄŸil, muhitin de çocuklar üzerindeki etkisi açıktır.. ÇoÄŸu san’atkâr ruhlar, ilk kıvılcımlarını ailelerinden tutuÅŸturmuÅŸtur, özellikle de annelerden..

Azerî türkçesi ve farsçanın büyük ÅŸairlerinden (ve 18 yıl öncelerde vefat eden) Muhammed Huseyn-i Åžehriyar da, bir çok ÅŸiirlerini, çocukluÄŸunda anasından iÅŸittiÄŸi hikaye ve ÅŸiirlerin ilhamıyla yazdığını söylerdi..

Buna örnek bir diÄŸer san’atkâr / ÅŸair de dünyamızdan göçtü, bugünlerde...

Fâzıl Hüsnü DaÄŸlarca  94 yaşında dünyamızdan ayrıldı..

Fâzıl Hüsnü, müstesnâ ÅŸiir kudreti olan bir ÅŸairdi.. Ve kendisini ÅŸu veya bu edebî akım veya gruba baÄŸlamak pek mümkün olmazdı, kendine özgü, bağımsız bir çizgi tutturmuÅŸtu..

Üniversite yıllarımda, Ä°stanbul’a gittiÄŸimde, onun Laleli- Koska’daki, ‘Kitab’ isimli kitabevine ara-sıra giderdim.. Ara-sıra diyorum, çünkü, o zamanki ideolojik kamplaÅŸmada o, komünistlerin yanında yer almış gibiydi.. Ama, o, komünist de deÄŸil, anti-emperyalistti..

Ayrıca o, Osmanlı’nın çöküÅŸ dönemini yaÅŸamış çoÄŸu kimseler gibi, epeyce bir kemalist idi de.. Ne var ki, onun ve o neslin kemalist oluÅŸunu da izah edebiliyordum.. Onun da, yeni rejimin kuruluÅŸu sonrasında oluÅŸturulan resmî ideoloji yaldızlamalarına ve ‘tek adam’ mitolojisine -çoÄŸu okumuÅŸ kesimlerimizde görüldüÄŸü üzere-  baÄŸlanmış olması, konjonktürel bir durumdu, o dönemin genel eÄŸilimi yansıtıyordu.. Üstelik, -sonra istifa etse bile- yarbay rütbesine kadar orduda bulunmasının da bunda etkisi büyüktü..

Yine de, onun Amerikan emperyalizmine olan hışmından hoÅŸlanıyordum, ama, mutlaka marksist cenahla yanyana oluÅŸunu kabullenemiyordum.. Daha çok ‘Cumh.’ gazetesi çizgisindeki ‘marksist-kemalist’lerce sahibleniliyordu.. Ve onun inanç temeli gösterilmemeye çalışılıyordu.. Dahası, Allah inancını yansıtan mısralarının, marksistlerce beÄŸenilmediÄŸinden ve hattâ o mısralarının atlanıp geçildiÄŸinden haberi bile yoktu, büyük ihtimalle..

Halbuki, o, ÅŸiir gücünü  ‘Allah’ın kendisine lûtfettiÄŸi bir tebessüm’ olarak izah ediyordu..

Annesinin Yûnus ilahîlerini dinleyerek büyüdüÄŸünü’ de söylemiÅŸti.. ‘Dünya kadar büyük bir günüydü çocukluÄŸumun,/ Mektebe ilk gittiÄŸim o altın sabah,/ Omuzumda kalmıştı el sıcaklığıyla/ Anamın okÅŸarken söylediÄŸi bir ‘Bismillah..’ da aynı atmosferi yansıtır..

Annemin namazları üzerimde etkili olmuÅŸtur. Annem namaza durunca, ya da Kitab okurken, biz oyunları  durdururduk. Bir ezan sesi dinler gibi içimizde bir namaz sesi dinlerdik. Gövde kımıldamaları ile oluÅŸan bir namaz sesi.. Annemin yüzü namaz süresince deÄŸiÅŸirdi, bizden uzak olurdu sanki.. Belki de ÅŸiirimin oluÅŸum sesleriydi bu.. (…) Ben Allah'a inanmış bir insanım..’ der ve hemen arkasından, ’Namaz kılmasa da, oruç tutmasa da inançlı bir kimse olduÄŸunu’  bilhassa belirtirdi.. Bunu da, askerlik mesleÄŸinden gelmiÅŸ olmasına (!?) baÄŸlardı..
Onun san’atına hayran olduklarını söyleyenlerin onu Kapitalizm ve komünizm dünyaları arasındaki SoÄŸuk SavaÅŸ sona erdikten sonra, yapayalnız bıraktıkları ortadaydı..
Onun, hiçbir etnik bağı olmadığı halde, Çeçen müslümanlarının mücadelesine destek vermek için, 1995’lerde yazdığı ’Çeçen MeleÄŸi’ isimli güzel ÅŸiir, onun yakınlık duyduÄŸu tarafı daha bir alenîleÅŸtiriyordu.. Keza, en meÅŸhur ÅŸiir kitabı olan ’Allah ve Çocuk’  isimli eseri de..
Fâzıl Hüsnü, ÅŸimdi topraÄŸa verilirken, ona kim sahib çıkacak? Ve nereye kadar?
O, cenazesinin getirileceÄŸi câmilere, cemaatlere pek yakın durmamış ise de, ruh dünyasının iÅŸaretleri, aidiyetini yine de gösteriyordu.. Yerini kendisi, açıkça gösteremese de..
Sahi, ’mevtayı nasıl bilirsiniz?’ denildiÄŸinde, onu, kim ve nasıl bildiÄŸine ÅŸahidlik eyleyecek?

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111399635 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net