Kadın hakları savunuculuÄŸunun yanında savaÅŸ karşıtı görüÅŸleriyle de tanınan Yvonne Ridley, “Taliban yerine Ä°srail’in eline düÅŸseydim beni kesin öldürürlerdi. Ebu Garib, Bagram, Guantanamo’yu gördükten sonra Bush’un ‘dünyanın en kötü insanları’ dediÄŸi kiÅŸiler tarafından tutuklanmama memnun oldum.” demekten de kendini alamıyor. BaÅŸörtüsünü ‘muhafız’ ve iÅŸ elbisesi diye niteleyen ve bu haldeyken gördüÄŸü saygıyı daha önce hiç görmediÄŸini belirten Ridley, “Türkiye’deki kadınların örtüsüne uygulanan baskı kararı milli bir utançtır. Bu baskı, Batı’yı kazançlı çıkarmıştır, Türkiye’den Batı’ya beyin göçü büyük bir hız kazanmıştır.’ diyor. Müslümanlığı kabul edip de hicaba girdikten sonra da elli metre öteden Müslüman olarak algılanmasının iyi bir his olduÄŸunu kaydediyor. Amerika’nın 11 Eylül saldırısından sonra izlediÄŸi politikayı da eleÅŸtiren Ä°ngiliz yazar Yvonne Ridley, Bush ve Blair’in savaÅŸ suçlusu olarak mahkemeye çıkarılması gerektiÄŸini düÅŸünüyor. “Yunanlı ve Türk balıkçılar birlik ve beraber olup Filistin’e destek verseler birçok Arap ülkesindeki liderlerden daha çok iÅŸ yapmış olurlar.” diyen Ridley, Türkiye’de de Ark Kitapları tarafından yayınlanan ‘Cennet Bilet’ isimli kitabının Ä°srail’de yasaklandığını belirtiyor.

Türkiye’de uygulanan baÅŸörtüsü yasağından Batı kazançlı çıktı

Taliban’la ilgili herkesin kafasında bir ÅŸablon var. Gazeteci kimliÄŸiyle Afganistan’a girip on gün boyunca Taliban’a esir düÅŸmüÅŸbirisi olarak bu ÅŸablonun doÄŸruluÄŸu hakkında ne söylersiniz?

Taliban, Afganistan’da bir hükümettir. Bir de memleketlerini iÅŸgal edenlere karşı savaÅŸan Taliban grubu var. Amerika’nın gözünde de herhangi birisi onlarla beraberse Taliban diye nitelenir. Taliban’ın bir nüfus kimliÄŸi yok ki? Amerikan askerine ‘Taliban nasıl bir ÅŸeydir?’ diye sorsanız, ‘Türbanlı-sakallı birisi.’ derler. ‘Bir Afganlı nasıldır?’ diye sorsanız, ‘Sakallı ve türbanlı birisidir.’ derler. Bu ikisi arasındaki farkı bilmezler. 11 Eylül’den kaç kiÅŸi öldüÄŸü açıklandı. Ama Afganistan’da Amerikalıların bombardımanından kaç tane masum insanın öldüÄŸü ve kaç tane daha öleceÄŸi açıklanmadı. Çünkü onların hayatları önemli deÄŸil. Terör üzerine yapılan savaÅŸta bu bir trajedi. Müslümanların kanı ucuz.

ABD’nin Taliban için çizdiÄŸi imajın arkasında ne yatıyor?

Bush’un dünyasında her ÅŸey siyah ya da beyazdır. ‘Haçlılar iyi, Müslümanlar kötüdür’ anlayışına sahip.

Hıristiyan kimliÄŸi ile Afganistan’a gittiniz. Peki ÅŸimdi Müslüman kimliÄŸiyle Ä°srail’in içine gidebilir misiniz?

(Gülüyor) Ä°srailliler beni öldürürdü.

Afganistan’daki savaşın içerisine giderken öldürülmeyeceÄŸinin garantisi neydi?

Burka giyerek girdiÄŸim için yakalanacağımı zannetmedim. Yakalandığım zaman da beni öldüreceklerini düÅŸündüm. On gün çok korktum. Onlara küfrettim, kaba davrandım, açlık grevine girdim. Onlara kolay bir esir olmadığımı gösterdim. Öldüreceklerini düÅŸündüÄŸüm için sadece süreci hızlandırmak istedim. Ben ne kadar sert davrandıysam onlar bana o kadar merhametli davrandılar. Bu müÅŸfikliÄŸi tuzak zannettim. ‘Serbestsin’ deyince onların saygıdeÄŸer insanlar olduÄŸunu anladım.

Taliban’a mı esir düÅŸmek iyidir, ABD’ye mi?

Ebu Garib, Bagram, Guantanamo’yu gördükten sonra Bush’un ‘dünyanın en kötü insanları’ dediÄŸi kiÅŸiler tarafından tutuklanmama memnun oldum. Ä°ki ay önce Pakistan’da, Bagram’daki bir kadın mahkumla ilgili basın toplantısı düzenledim. Amerikalılar böyle bir kadın olmadığını söylüyor. ‘650 numaralı mahkum kimdir?’ diye bir kartpostal hazırladım. Üç gün önce de Londra’daki Amerikan büyükelçisi böyle bir kadın olduÄŸunu itiraf etti. Hakkında herhangi bir suçlama olmayan bu kadın iki yıldır mahkum. Fiziksel ve psikolojik olarak ABD’liler tarafından darp edilmiÅŸ. Hâlâ ellerinde birçok tutuklu kadın mahkum var. Belki Türk kadınlar da vardır. Bunlar ortaya çıktığı zaman Ebu Garib’den daha büyük bir skandal olacak.

Bush ve Blair’in 11 Eylül üzerinden izledikleri stratejiyi nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz?

Bush ve Blair, savaÅŸ suçlusu olarak mahkemeye çıkarılmalıdır. Muhammet Mahatir’in fikriyle Malezya’da ÅŸu an onların yokluÄŸunda onları yargılamak üzerine gerçek hakimi ve savaÅŸ maÄŸdurları olan bir mahkeme kuruldu. Irak’ta 1 milyondan fazla insan öldü. 2 milyondan fazla insan da kendi ülkelerinde, bir o kadarı da ülkeleri dışında mülteci durumunda. Bunların tek sorumlusu Bush ve Blair ile onu destekleyenlerdir. Tony Blair, nereye giderse korkuyla gidiyor. Çünkü onu tutuklamak için çalışma yapan çok sayıda insan hakları grupları var. Bu, Bush’u ilgilendirmiyor, çünkü hayatının sonuna kadar Teksas’ta kalacak. Donald Rumsfeld, geçen yıl Fransa’yı hızlı bir ÅŸekilde terk etti. Çünkü hakkında savaÅŸ suçlusu kararı çıkacaktı. Geçen yıl, bu iÅŸin mimarlarından Ä°srailli bir general Londra’ya gelmiÅŸti, tutuklanacağını söylemiÅŸler, korkudan uçaktan inemedi. Åžu an Ä°srailli yüksek rütbeli subaylar Ä°ngiltere’ye gelmeye korkuyorlar.

11 Eylül’ün psikolojik baskısı devam edecek mi?

Batılı politikacılar tarafından toplumu etkilemek gayesiyle devam ettirilecektir. Amerikalıları korkutmak çok kolay bir ÅŸeydir. Londra’da 30 yıl ABD’liler tarafından desteklenen Ä°rlandalıların terörist saldırıları oldu ama hayat normal iÅŸliyor. ABD’liler de keÅŸke halkını korkutmaktansa normal yaÅŸamlarına devam etselerdi. Bush, çocuk bakımevinde çocuklara bakan bir hemÅŸire gibi ABD’lilerin bakımlarını üstleniyor.

Saldırganlığının sebebi bu korku mu?

Tabii ki ne kadar korku olursa o kadar saldırganlaşıyorlar. ABD’li askerler biri ‘Allahuekber’ diye bağırsa hemen kaçıyorlar. Dünyanın en büyük ordusu korku içerisinde.

Müslümanlar korkulacak kimseler mi?

Ben Müslüman olmadan önce de Allah inancı olan bir Hıristiyan’dım. Hiç kimseye de bir zarar vermedim. Arılardan korkmam. Ama kalkıp da onun kovanına çomak sokmam. 30 yıldan beri çok aktif biriydim. Siyasi görüÅŸlerim deÄŸiÅŸmedi ama baÅŸörtüsü takınca insanların bana karşı olan görüÅŸ ve tavırları deÄŸiÅŸti. Radikal demeye baÅŸladılar. Daha önce de Ä°srail’e karşı çıkıyordum, aynı ÅŸeyi söylüyordum. Müslüman olmadan önce Filistin, Irak ve Afganistan’da ölüm tarlalarını gezmiÅŸtim. Hicaplı olunca Ä°srailliler bana terörist diyor ve baÅŸörtülü olarak girmeme izin vermiyorlar.

11 Eylül, böyle bir çomak sokmanın sonucu mu oldu?

Amerika, her zaman saldırgandı. 1892 yılı haricinde, sadece bir yıl dışında her zaman savaÅŸ içindelerdi. Son 50 yılda, 20’den fazla ülkeye de bomba yaÄŸdırdılar. Çok fazla arı, çok fazla çomak ve çok fazla arı kovanı... Åžimdi 11 Eylül’ü anlamaya çalışıyorlar.

BaÅŸörtüsünün anlamı ne sizin için?

Çok politik bir sembol haline geldi. Din, ÅŸahsi bir ÅŸeydir. Müslümanlığı kabul edip de hicaba girdikten sonra da 50 metre öteden Müslüman olduÄŸum algılanıyor. Bu, benim iÅŸ elbisem. Bu “Bana alkol verme, domuzlu sandviç verme, benimle fazla samimi olma, beni ciddiye al ve saygı duy” manasına geliyor. Etrafımda bir kalkan ve muhafız, hiç kimse bu alanın içerisine giremiyor. Bu, çok iyi bir his. Åžimdiye kadar bana böyle bir saygı hiç gösterilmedi.

Tesettürlülere karşı önyargıların nedeni ne sizce?

Müslüman olmadan önce kafamda insanlara karşı önyargı örtüm vardı. Örtülü kadın görünce onun ezilmiÅŸ biri olduÄŸunu düÅŸünürdüm. Åžimdi karşılaşınca ‘Selamün aleyküm’ diyorum, o benim kardeÅŸim artık. Türkiye’deki kadınların örtüsüne uygulanan baskı kararı milli bir utançtır. Türkiye’nin bu hareketi, Batı’yı kazançlı çıkardı. Çünkü beyin göçüne büyük bir hareket kazandırdı bu baskı. Bir kadın Akdeniz kıyılarına inip soyunsa, her türlü ahlaksızlığı yapsa sorun yok, ama başına örtü koyunca üniversite eÄŸitimine izin vermiyorlar. Hangi düÅŸüncede bir adam böyle delice ve aptalca bir kararı alabiliyorlar? Din hakkı, insan hakkıdır. Türkiye’deki kadınlar insan hakkından mahrum mudur yani?

Ä°ngiltere’de böyle bir olay yaÅŸansa?..

Böyle bir karar alınmaya çalışılsa biz kadınlar karşı çıkarız ve büyük yürüyüÅŸler olur. Bizim Marksist, komünist, sosyalist arkadaÅŸlarımız Müslümanlarla beraber yürürler. Örtünün hak olduÄŸunu kabul ederler. Feminist hareketlerle Müslümanların çok arkadaÅŸlığı oldu. Sol Müslümanlara, Müslümanlar da sola açık olmalı. Ortak fikirlerimiz çok. Hükümetler bu hareketten hoÅŸnut olmayabilirler. Gazze için komünistler ve Marksistlerle ortak strateji belirliyoruz. Yunanistan’daki Marksist ve komünistler beni çok etkiledi. Filistin’e gerçek olarak yardım etmeyi düÅŸünüyorlar çünkü. Fikir olarak da “Filistin meselesini bir Akdeniz meselesi haline getirelim” dediler. Yunanlı ve Türk balıkçılar birlik ve beraber olup Filistin’e destek verseler birçok Arap ülkesindeki liderlerden daha çok iÅŸ yapmış olurlar.

Kendinizi en çok nerede huzurlu hissediyorsunuz?

Åžimdiye kadar gördüÄŸüm yerler içerisinde Ä°slam’ı en yakın hissettiÄŸim yer Gazze oldu. Hamas, Gazze’yi emin bir yer yaptı. Londra’daki caddelerden bile çok daha güvenli. En çok konuÅŸma özgürlüÄŸü olan bir yer, kadınlar-kızlar üniversiteye gidiyorlar. Dans edip ÅŸarkı söylüyorlar. ‘Gazze, Ä°slamcıların elinde’ ÅŸeklinde yapılan propaganda yalan.

Size göre dünyanın en büyük tehlikesi nedir?

Genel olarak George Bush. Dünya barışına en büyük tehlike de Ä°srail’dir. Siyonizm’in, ahtapotun kolları gibi bütün dünyayı sardığını görüyoruz. Amerika’dan aldıkları para inanılmaz derecede. Bu yollanan paralar yatırım deÄŸil, geri de gelmiyor.

Kendi kızınızı nasıl yetiştiriyorsunuz?

Kızım 15 yaşında ve yatılı bir Hıristiyan okulunda okuyor. Ä°slam olarak beÅŸ yıllık bir geçmiÅŸim ve öÄŸreneceÄŸim çok ÅŸey var. Dinde zorlama yok, onu zorlayamam. Hıristiyanlık atlama tahtasıdır, Müslümanlığa geçmek için.

Kitabım Ä°srail’de yasaklandı

Cennete Bilet isimli bir kitabınız yayınlandı Türkiye’de. Batı’da nasıl algılandı?

Kitabı Amerika’da bastırttım sadece. Ä°srail’de yasaklandı kitabım. Müslüman toplumlar içinde sıcak karşılandı. Bazı insanlar dini bir kitap aldığını zannettiler, ÅŸok geçirdiler tabii. Bu kitabı Müslüman olmadan önce yazmıştım. Kitaptaki birçok ÅŸey yaÅŸandı. Bazı karakterler de gerçek kiÅŸiler üzerinde yoÄŸunlaÅŸtı. Bunun film olması noktasında konuÅŸuyoruz.

Müslümanların cennete alacakları diÄŸer biletler nedir?

Åžehitlik çok az kiÅŸiye nasip olur. Müslümanca yaÅŸamak lazım. Ä°slamiyet çok geniÅŸ sosyal ve hukuk düzeni, makam-mevki yok. Hareket ve muamelelerimizle yargılanacağız. Ä°slam barışçıl bir dindir ama pasif deÄŸiliz. Biri bana vurursa benim de ona karşılığını vermem gerekir. Ä°ÅŸgal altındaki Müslüman ülkeler oturup da ‘vur bana’ mı demeleri lazım? Ülkelerini koruyan Müslümanlara katil ve terörist diyorlar. Ä°slam ülkelerindeki direniÅŸlerde yanlış olan ne? Kendi mülk ve ülkelerini koruyorlar. 11 Eylül’de olan suç hareketiydi. Irak ve Afganistan’daki ruhsal cihatla karıştırmamak lazım onu. Onu cihat gibi algılamak yanlıştır.

11 Eylül’le ilgili birçok komplo teorisi iÅŸlendi. Bunlara katılıyor musunuz?

Komplo teorilerinden nefret ederim. Açık ve ÅŸeffaf bir araÅŸtırma yapmak lazım. Çok ilginç ki, FBI’ın dosyasında bile Usame bin Ladin ismi yok.

Dünyanın biletini kesiyor

Eylül 2001’de muhabir kimliÄŸini gizleyip burka giyerek Afganistan’a giren Ä°ngiliz gazeteci Yvonne Ridley, Taliban tarafından yakalanmış ve 10 gün esir tutulmuÅŸtu. Serbest bırakıldıktan sonra Ä°slam dinini araÅŸtırarak Müslüman olan Ridley’in ‘Cennete Bilet’ kitabı, 11 Eylül olaylarından yola çıkarak büyük finans çevreleri, uluslararası medya, terörizm ve OrtadoÄŸu politikalarına içeriden bir bakış sunuyor. Roman, Ark Kitapları (0212 511 38 26) tarafından yayınlandı.

Sayı:	97
Bölüm:	Röportaj