26-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow MÄ°LLÄ° EĞİTÄ°M MÄ° ÖMÃœR TÖRPÃœSÃœ MÃœ"
MİLLİ EĞİTİM Mİ ÖMÜR TÖRPÜSÜ MÜ" PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 13
KötüÇok iyi 
Yazar RACÄ° DURCAN   
30-09-2008
                  "MÄ°LLÄ°  EĞİTÄ°M" MÄ° ÖMÜR TÖRPÜSÜ MÜ
                                  RACÄ° DURCAN  
 
   Milli EÄŸitim mecburi öÄŸrenim süresini dokuz yıla çıkartmayı tasarlıyormuÅŸ!

  Okul denilince zihnimde canlanan ilk ÅŸey Ortaokuldaki bir hatıram oluyor. Cuma günü son zil çaldığında arkadaÅŸlardan biri ‘yarın tatil olduÄŸuna inanamıyorum’ diyordu. Okulda ne kadar boÄŸulduÄŸunu bu sözlerle ifade etmiÅŸti.

  EÄŸitim dönemi baÅŸladığında ÅŸimdi de çocukların okula ve okumaya karşı bu nefreti taşıyıp taşımadıklarını düÅŸündüm. EÄŸitim hayatının baÅŸlarındaki kızım, okul hazırlığını yaparken annesine ‘okula gitmediÄŸin için ne kadar ÅŸanslısın’ diye içten bir ifade kullanıp herkesi güldürünce çok ÅŸey deÄŸiÅŸmediÄŸini anladım. Yazdıklarım tek başına okulların ne kadar sevimsiz olduÄŸunu ifade etmek için yeterli gerekçe oluÅŸturduÄŸunu söyleyemem. O halde devam edelim:
  
    Gerek kendi eÄŸitim gördüÄŸüm dönemde, gerekse veli olarak katıldığım toplantılarda öÄŸrencilerin öÄŸretilenlere ilgisizliÄŸinden ÅŸikâyetler hiç bitmedi. Ä°ÅŸin ilginç yanı, bizim dönemde ilgisizliÄŸinden ÅŸikâyet edilen öÄŸrencilerin çoÄŸu sonradan öÄŸretmen olarak hayata katılmışlardı. Åžimdi de onların aynı konuda öÄŸrencilerden ÅŸikâyetçi olduklarını, velilere dert yandıklarını düÅŸünmememiz için bir neden yok. Sistemin suçlusu olarak her zaman çocuklara iÅŸaret ediliyor. Ders kitaplarında ya da eÄŸitim araçlarında yapılan ufak deÄŸiÅŸiklikler dışında konuya farklı yaklaşım göremiyoruz.

   ÖÄŸretmenlerin ilgisizliÄŸinden ÅŸikâyetçi olmadıkları öÄŸrenciler acaba ilerde umduklarını bulabiliyorlar mı? Hayata, kendilerinden beklenen donanım ve becerilere sahip olarak mı baÅŸlıyorlar?

   ÖÄŸretilenlere ilgili davranan çocukların bu ilgisi, ders konularına olan ilgiden deÄŸil; baÅŸarılı olma arzusundan kaynaklandığını biliyorum. ÖÄŸrenme açlığı okul yıllarıyla sınırlı olmayanlar için dahi okul müfredatı çekici olmaktan uzaktır. Hayata baÅŸlarken önünüze konulan ilk engeldir okul. Dirençli, baÅŸarma arzusuyla dolu çocukların bu hislerinin ilk törpülendiÄŸi yerdir orası. Üstelik ileride devletin önünüze sunacağı kapıların anahtarı sadece oralardan geçerek elde edilebilmektedir.

   Okullar tarih boyunca hep vardı. Fakat günümüzdeki kadar önemli ve mecburi olmamışlardı. Modern hale dönüÅŸmeleri 19. Yüzyılın baÅŸlangıcıydı. Gerek Osmanlının son dönemlerinde gerekse Cumhuriyetin baÅŸlangıcında itibar gören okullar, yabancıların açtıklarıydı. Bu okulların mezunları iktidar basamaklarını süratle tırmanıyorlardı. Bu durumu sadece okulun eÄŸitim kalitesine yorumlamanın yanlışlığı ortadadır. Bilgili ve donanımlı insanın aksine göre itibar görmesi normaldir. Fakat eÄŸitim her zaman insanlar arasındaki eÅŸitliÄŸi saÄŸlamaktan baÅŸka bir ÅŸey olmuÅŸ; belli düÅŸünce ve milliyettekilerin iktidar aracına dönüÅŸmüÅŸtür.

   Modern okullar, geçmiÅŸteki örneklerinden farklılaÅŸarak mesleki eÄŸitime yönelmiÅŸtir. Günümüzde iyi-kötü kavramının öÄŸretimde konu edilmemesinin nedeni budur. ÖÄŸretim iyi insan yetiÅŸtirmeye deÄŸil; sanayideki üretimde kullanabileceÄŸi kiÅŸiler yetiÅŸtirmeye odaklanmıştır. Ya bir robot gibi tezgâhın başında sürekli çalışacak, ya da kendine verilen emirleri sorgulamadan yerine getiren idari memur olacaktır. Ä°yi insan olma kavramı da ‘çalışkan’ ve ‘iÅŸine baÄŸlı olma’ kavramlarıyla tamamlanabilecektir. Vatandaşı bilgilendirilmesi bu çerçeve üzerine oturtulmuÅŸtur. Mesela ailevi sorunlarının çözümü, iÅŸ hayatının düzesizleÅŸmemesi açısından önem arz eder. EÄŸitim ve öÄŸretim çerçevesinde ulaÅŸtığı bilgilerle bunu saÄŸlayabilmesi yeterli görülmektedir. Böyle bir insan karısını ve çocuklarını mutlu etmenin tek yolu olarak, onların istediÄŸi ev, araba vs. ÅŸeyleri satın almak olarak düÅŸünecektir.

    EÄŸitim kurumlarında edinmiÅŸ olduÄŸu bilgiler modern insanın yaÅŸam kalitesine katkı saÄŸlamaz. Gerek iÅŸ ortamında gerekse hayatta önümüze çıkan en önemli problem olan çevreyle iletiÅŸim konusunda yetersizdir. Üstelik elindeki diplomaya bakarak bu yetersizliÄŸin farkında da deÄŸildir. Bunu fark etmesi uzun zaman alabilir.

   Modern eÄŸitim sistemi günümüz toplumunda önemli deÄŸiÅŸimlere yol açmaktadır. Bunlardan en önemlisi, çalışan nüfus içindeki kadın sayısının artmasıdır. Gerek eÄŸitim dönemi, gerekse modern iÅŸ yaÅŸamı kadınları erkeklerden avantajlı konuma getirmiÅŸtir. EÄŸitimden bahsedecek olursak; erkek ve kız çocukları arasında belirgin biyolojik farklılıklar vardır ve bu hiç kimse tarafından dikkate alınmamaktadır. Erkek çocuÄŸu tabiat olarak kız çocuÄŸunun tersine dışa açıktır. Kapalı mekânlar yerine dış ortamda bulunmayı sevmektedir. Dershanelikler bu bakımdan kız çocuklarına uygun olmakta fakat erkeÄŸe bir hapishane havası sunmaktadır. Böylece kız çocuÄŸu önündeki teorik bilgilere yönelip kendinden istenen soruları çözmeye ilgi duyabilmektedir. ÖÄŸrenim dönemi boyunca erkek çocuÄŸu fiziksel baÅŸarılara ilgi duyar. ArkadaÅŸlarından daha hızlı koÅŸmak, dövüÅŸte yahut güreÅŸte onu yenmek, futbol maçı gibi bedensel faaliyetlerde bulunmak, kendini ispatlamanın yoludur. Kız çocuÄŸu bir test sonucunda aldığı yüksek puanla gurur duyabilir. Bu; bir erkek için bazen utanılacak bir ÅŸey bile olabilmektedir. Her yıl yüksek okullara kaydolan kız çocuÄŸu sayısındaki artış bu durumu özetliyor zaten. Bazı sınıflarda 50 kız öÄŸrenciye karşılık 4–5 erkek öÄŸrenciyle eÄŸitimin sürdürüldüÄŸü söylenmektedir.

    Aynı doÄŸum tarihine sahip erkek ve kız çocukları arasında en az 3–4 zihinsel yaÅŸ farkı mevcuttur. Aynı müfredattan sorumlu olduklarında kızlar bu noktada avantaj saÄŸlamaktadır. Sonuçta dışa dönük erkek çocuÄŸun aklı başına gelip, lisedeki sınıf arkadaşının kazandığı üniversiteye girse dahi arada zaman farkı oluÅŸmaktadır. Erkek çocuÄŸunun askerlik zorunluluÄŸu da göz önünde bulundurulduÄŸunda sınıf arkadaşı kız çocuÄŸu kendisine göre 5–6 yıl kıdem kazanmaktadır. Ä°ÅŸ yaÅŸamında meydana gelen teknolojik geliÅŸim, kızlarla erkeklerin aynı iÅŸi yapmalarına imkân saÄŸlamaktadır. Ä°ÅŸ sahibi bu durumda iÅŸçi alımlarında erkek yerine deÄŸiÅŸik nedenlerle kızı tercih etmektedir. Erkekler kadınlara göre daha maceracı ve tatmini zor bulunmaktadır. Kadın, tabiatı icabı uysal, itaatkâr ve kanaatkârdır.

   Kadınların erkeÄŸe göre iÅŸ bulma avantajı saÄŸlaması, evlilik müessessini derinden yaralamaktadır. Bir erkeÄŸin iÅŸi olduÄŸunda bir kadına ve aileye bakabilir. Fakat iÅŸ sahibi bir kadından çalışmayan bir erkeÄŸe bakmasını kimse talep edemez. Hatta erkeÄŸin maaşının kadından düÅŸük olması dahi ciddi sorunlar çıkarmaktadır.

   Kadının çalışma hayatına girmesi, iÅŸgücü eksikliÄŸi duyulduÄŸu sanayi devrimi döneminde gerekliydi. Yeterince iÅŸ bulunamayan günümüzde kadınları çalışmaya yöneltmek, topluma bilinçli yapılmış bir kötülük deÄŸilse cehalettir. Åžimdiki eÅŸitsiz eÄŸitim sistemi erkeÄŸi sürekli geri plana iterek toplumumuzun ahengini bozmaktadır.

   Aile kurumunun zarar gördüÄŸü bir toplumu ayakta tutacak baÅŸka bir unsur yoktur. Nitekim bundan muzdarip Avrupa ve Japonya ne yapacaklarını ÅŸaşırmış durumdadırlar. Amerika göç aldığından bu problemin henüz derinden hissetmemektedir. Avrupa’nın yaÅŸlanan nüfusuyla aynı kaderi paylaÅŸmamak için tedbir almalı, milletimizin geleceÄŸini tehlikeye atmamalıyız.

   Modern eÄŸitim sistemi ÅŸu haliyle ideal olmaktan çok uzaktır. Bilgi açlığı duyan insanlara bile istediÄŸini veremez. ÖÄŸrettikleri hayata dair deÄŸildir. ‘Ben mesleki eÄŸitim veriyorum’ diye iddia ederse, ne kadar boÅŸ bir iddia olduÄŸu herkesin malumudur. Ülkenin en yüksek kurumlarından diploma almış insanlar dahi hayata hazır deÄŸillerdir. Bunu iÅŸe alımlarda görebiliyoruz. Yeni iÅŸe baÅŸlayan parlak bir öÄŸrenciden dahi hiç kimse birkaç yıl bir ÅŸey beklemez. Tabir caizse ceketlerinin kopmuÅŸ düÄŸmesini dikmekten acizdirler. Mesleki bilgi yetersizdir. Felsefi- teorik bilgiler zaten kimsenin ilgisini çekmezler. O halde bunca yıl insanların eÄŸitim adı altında ömürlerin heder edilmesine yazık deÄŸil mi? Kaldı ki ÅŸimdi bu süre dahi uzatılmak isteniyor.

     Benim önerim eÄŸitim döneminin mümkün olduÄŸu kadar kısa tutularak insanların biran önce hayata baÅŸlatılmasıdır. Milli eÄŸitim kurumu sanki yapacak iÅŸi olmayan gençleri oyalamak için hareket ediyor izlenimi uyandırmaktadır. Milli ideal ve Ä°slam gibi yüksek ülkülerden bahseden yönetici kadrolar, batının kokuÅŸmuÅŸ sistemini daha disiplinle uygulamaktan baÅŸka yöntem bulamıyorlar. Ä°slam denilince akla gelen ahlak, bu sistemle yaÅŸanmaz hale gelmektedir. 15 yaşında ergenliÄŸe ulaÅŸan gençleri 30 yaşına kadar bir aile kuracak ortamdan uzak tutmak, hangi ahlak anlayışı ve insafla baÄŸdaşır?

     Hayatın öÄŸrenim ve uygulama diye evrelere ayrılması eÅŸyanın tabiatına aykırıdır. Mesela Müslümanlık öÄŸretisi ciddiye alınması gereken bir kurum olmasına raÄŸmen, müminlerinden böyle bir talepte bulunmaz. Ä°slam olmak bir ön hazırlığı, ön eÄŸitimi gerektirmez. Bir insan Müslüman olmaya karar verdiÄŸi andan itibaren öyle kabul edilir ve kendinden öyle davranması beklenir. Ancak ömrünün sonuna kadar mükemmel olduÄŸunu ne kendisi ne de baÅŸkaları iddia eder. Bu noktadan alınacak dersle hayatı evrelere bölmekten vazgeçmeli, insanları biran öce yaÅŸama katmalıyız. Ne kadar çabuk hayata katılırsa, insanın o kadar çabuk öÄŸrenmeye baÅŸlayacağını unutmamalıyız. Hepimiz yaÅŸayarak ve hata yaparak öÄŸreniyoruz.

    Milli EÄŸitimde yaÅŸanan baÅŸarısızlığın altında yatan ÅŸey budur. EÄŸitim hayatını uzatmak bir yana, bilhassa hızlandırıp kısaltmanın yolunu aramalıyız. Hayata biran önce katılıp sorumluluk almış gençler onu daha ciddiye alacak ve kısa zamanda öÄŸreneceklerdir. GeçmiÅŸte bir insan otuz yaşına geldiÄŸinde kendini ispatlamış ve ÅŸöhret sahibi biri olabiliyordu. Tarihteki büyük komutan, kâÅŸif ve mucitlerin hayatına bakmak, bunu görmek için yeterlidir. Åžimdi Otuz yaşında biri henüz hayata baÅŸlamak isteyen acemi ve güvensiz biridir.

    Ä°nsanı hayata baÄŸlayan ÅŸey onun mesleÄŸidir. Ä°nsanımızı kısa zamanda deÄŸerli bir meslek sahibi yapmanın yolunu bulmalıyız. Hayata dair diÄŸer bilgileri kendisi yaÅŸadıkça öÄŸrenecektir. Bunun en iyi yolu hayatın kendisidir. Benim annem bir gün okula dahi gitmediÄŸi için okuma yazma öÄŸrenmedi. Ama hesap yapmayı çok iyi biliyordu. Bu tür örnekler iÅŸ hayatında karşımıza çıkmaktadır. Okula gidip yıllarca tedris etmemiz gereken ÅŸeyleri hayatın bize çok kısa zamanda öÄŸretmesi mümkündür.

    Yöneticilerimiz her ÅŸeyin okulda öÄŸrenilebilip öÄŸretilebileceÄŸi sapkın düÅŸüncesinden vaz geçmeli ve okul hayatını kısaltmanın formülünü bulmalılar.

Yorum
Dürüst Muhasebec
Yazar kubha açık 2008-10-01 11:33:52
dürüst muhasebeci
Yazar kubha açık 2008-10-01 11:38:04
duble yol yapmaya ve sosyal güvenlik sisteminin düzenlenmesine verilen önemin onda biri eÄŸitime ve gençlerin eÄŸitim kalitesinin artırılmasına verilmedi. 
 
bedava ders kitabı ver ve baÅŸka bir ÅŸey yapma 
 
öncelikler sıralamasının düzeltilmesi gerekir 
burasi tam yeri degil ama
Yazar Abdulhamid açık 2008-10-03 18:13:26
... Bayram'la ilgili konu basligi bulamadigimdan Ramazan bayramini henüz kutlama firsati bulamadigim kriter yazarlari ve okuyucularinin mübarek ramazan bayramini gecmis de olsa kutlarim. 
Abdulhamid Arslaner
yeri baÅŸka neresi olabilir
Yazar selsebil açık 2008-10-03 19:59:03
Sevgili Abdülhamit 
İyi yapmışsın. Bu yazıya bu traş....
selsefil'e
Yazar akifbayram açık 2008-10-04 16:43:30
Yorumcu selsefil yazının neresinde traÅŸ olduÄŸunu belirtmemiÅŸ. Biz de birÅŸey yazıyor diye okuyorduk. Açıklasa da millet öğrense! Belliki üst perdeden fikir sahibi. 
A. Bayram
Sefil kim?
Yazar selsebil açık 2008-10-07 05:22:14
Yazıya göre MEB tedrisinden geçenler. 
Akil adam bana sözümona hakaretle cevap veriyor. Bu hakaretse yazının tamamı MEB tedrisinden geçenlere - akil vatndaş herhalde dahil - hakaret değil mi?
Re:Kubhaya
Yazar girisim açık 2008-10-07 11:18:06
Kubha’ya 
EleÅŸtirinizi çok haklı bulmuyorum. Yazıda bahsi geçen soruna MEB’in çözüm bulması pek mümkün deÄŸil. MEB uygulayıcı kurumdur. Yüzyıldır geçerliliÄŸi olan bir sistemin bir çırpıda deÄŸiÅŸtirilmesi zordur, devrim niteliÄŸindedir. Resmi kurumlar devrim yapamaz. Meseleyi toplumumuz teorik planda tartışmalıdır. Fakat MEB’in hiç düşünmeden batıdaki eÄŸitim sistemini aynıyla ve daha ÅŸedit bir ÅŸekilde yürürlüğe sokması, eleÅŸtirilmesi gereken bir husus olduÄŸu noktasında hemfiiriz. 
Ben çözüm için sivil kuruluÅŸların bir yöntem geliÅŸtirmesi gerektiÄŸine inanıyorum. Bugünkü eÄŸitim sistemin temelinde Alliace Ä°srailite adlı kuruluÅŸun 19. yüzyılda yaygınlaÅŸtırdığı yöntem vardır. Bu sistem, üzerinde hiç düşünülmeden geliÅŸtirilerek tatbik edilmiÅŸtir. Onların yetiÅŸtirdiÄŸi insanlar yönetim kadroları tarafından tercih edilmiÅŸler ve bu da sistemin yaygınlaÅŸmasını temin etmiÅŸtir. Åžimdi bizden bazı sivil kuruluÅŸlar, vakıflar çıkıp bir müslümana; daha doÄŸrusu bir insana yakışır bir model geliÅŸtirmek zorundadırlar. Mesela benim imkânım olsa, mecburi eÄŸitim süresinden sonra her öğrenciyi hemen çalışma hayatı içine alır ve ikili sistem yerine tek sistem yaÅŸatmaya çalışırdım. Yani hayatı öğrenim ve uygulama diye ayrı safhalara bölmez, her insanın hemen çalışabileceÄŸi bir ortam temin ederdim. Çalışmaya baÅŸlamanın öğrenimini kesmesini gerektirmeyeceÄŸi bir yapı kurardım. Bu uygulamalar yer yer görülüyor fakat onların iki eksiÄŸi var. Birincisi ÅŸu anki mezunları piyasada revaç bulmuyorlar. Ä°kincisi mesleki olarak yeterli görüldüklerinde eÄŸitimlerini sürdürmüyor, sürdüremiyorlar. Bu eksiklikler giderilirse gerekli model elde edilmiÅŸ olur. 
Piyasada ihtiyaç duyulan elemanlar, özel olarak yetiÅŸtirilmelidir. Bunun için ahilik kuruluÅŸu önümüzde gerçekçi ve mümtaz bir model olarak durmaktadır. Alyans okullarının kurucusu Yahudiler kadar idealist bazıları bu iÅŸ için kolları sıvayıp yola koyulabilir. Hayatın kendisiyle ilgili bilgileri içeren bir sistemle kaliteli insanlar yetiÅŸtirip toplumun önüne çıkartırsak kimse buna bigane kalamaz. Bir gencin, okulda faydasız ÅŸeyleri ezber edecek diye hayatının 30 yılını boÅŸa harcamak zorunda kalmayacağı bir sistem tesis edilebilir. Bizde her ÅŸey batıdan talid ediliyor. Batıda, daha ortaokul çağında kız-erkek öğrenciler arasında bizde uygun görülmeyen davranışlara göz yumuluyor. Onlarda bu ÅŸekilde karışık hayat normal görülüyor ve eÄŸitim dönemi bunun üzerine tesis ediliyor. Bizde ise bu sorunun nasıl çözüleceÄŸi hiç düşünülmemiÅŸtir. Öğrenci evlense, kendine bakamıyor ki baÅŸkasına baksın. Ä°ÅŸ bulup çalışsa, yoÄŸun okul hayatıyla ikisini bir arada götürmesi mümkün deÄŸildir. Gerçi bazı okulların gece bölümleri ve açık üniversiteler vardır fakat itibar görmemektedirler. 
Gençlerden iÅŸe yaramaz birçok bilgi talep edilmekte, baÅŸarı bu testlere verdiÄŸi cevaplarla ölçülmektedir. Bu o kadar böyledir ki; kitaplara insanın tanımı ALET YAPABÄ°LMESÄ° deÄŸil, test çözebilmesi olarak geçecek kadar. Hâlbuki insanın asıl özelliÄŸi alet yapabilmesidir. Alet yapamayan insan, kim olursa olsun tüketicidir. Ä°nsanların eÄŸitiminden asıl olarak iyi bir tüketici olmalarının amaçlandığı kanaatini taşıyorum. Batının fabrikaları üretmektedir. Dünyanın geri kalanı iyi bir tüketici olmalıdır. MEB sadece bir örnektir, tüm ülkelerdeki eÄŸitim bu amaca hizmet etmektedir. Bu emperyal amacı ancak Ä°slami bir düşünce yöntemi yok edebilir. Vakıflar ve dernekler bir yöntem geliÅŸtirerek çağımızın bu önemli sorununu halledebilirler.  
DeÄŸerli eÄŸiticilerimiz teknik konuların dışında olayın bu felsefi boyutunu göz önüne alarak bakmayı da denemelidirler. 
Raci D. 
Bir katkı
Yazar Sanih açık 2010-04-12 06:27:10
Ä°nternet yoluyla aldığım bir maili konuyla ilgili gördüğümden aÅŸağıya alıntılıyorum:  
 
Bir ülkennin zenginliÄŸi bilimiyle, üniversitelerinin kalitesiyle birebir doÄŸru orantılıdır; 
Bir öğrencinin üniversiteye gelirken ortaöğretimden getirmesi gereken profil ayrıca tartışılabilir. 
Burada istenen öğrenci profilinin problemleri ise 
1. Öncelikle ortaöğretim tamamen sorunludur ve sorunlu öğrenciler mezun etmektedir. 
2. Öğrenciler özellikle dershaneler sebebiyle yaÅŸadıkları maddi ve manevi travmayı uzun süre üzerlerinden atamamaktadırlar. 
3. Ãœlkenin ÅŸartları sebebiyle ideali üzere fakültelere gelen öğrenci hala ve ne yazık ki azınlıktadır. 
4. Ezbere alıştırılmış öğrenciler araÅŸtırmaya ve kendini geliÅŸtirmeye tamamen kapalı durumdadırlar. 
5. Dershane mantığıyla yıllarını ezbercilikle geçiren daha doÄŸrusu heba eden gençlik; üniversitede de hoca ne verirse onunla yetinmeyi tercih etmekte dolayısıyla da ne kitap okumakta ne de bilgisi üzerine fazladan birÅŸeyler koyma ihtiyacı hissetmektedir. 
6. Milli eÄŸitim denen ve ne millisi ne de eÄŸitimi kalmış olan bu sistem kendi robotlarını yetiÅŸtirmeye devam etmektedir. 
7. Bu dershane ve ticari eÄŸitim sistemi devam ettikçe bu ülkede ne doktor doktor olur, ne mühendis mühendis olur ne de öğretmen öğretmen olur. 
Son söz; okumayan, okuduÄŸunu anlamayan hatta okumaktan nefret eden bir gençlik üniversitelere gelmekte ve ülkemiz de bu sebeple üniversitelerile birlikte eÄŸitim konusunda topyekün geri gitmektedir. 
Sevgili Vedat senin katkı talebine cevap verirken hesap ettim seninle dostluÄŸumuz 39 az zorlasam 40. yılına giriyor. 
Ben senin herÅŸeye raÄŸmen saÄŸlıklı deÄŸerlendirme yapacağına inanıyorum da bu gibi çalıştaylardan bu ülkenin hayrına bir sonuç çıkacağına pek inanamıyorum. 
Ãœlkenin devlet okulları geri plana itilmiÅŸ, özel okullar ve dershaneler ön plana çıkarılmışken ve burada dönen 7 - 8 milyar dolar gibi bir para varken MEB ve sizler kaç çalıştay yaparsanız yapınız sonuç deÄŸiÅŸmez.  
Bu gibi toplantılar da insanların gözünü boyamaktan öteye gitmez. Çünkü dünyevi gözle veya sebepler nazarından ülkemize baktığımızda paranın gücünün üzerinde hiçbir bir güç görülmemektedir. Bizim niyetlerimiz de halis olmadığı için ALLAH artık bizlere yardım etmemektedir. 
Ä°ktidara gelirken bu ülkenin çocukları dershanelere ihtiyaç hissetmeyecek ve artık dershanelere gitmeyecek diye söz veren bir iktidarın 9. yılına girerken kendinden önce orta son ve lise son sınıfta gidilen dershanelere ÅŸimdi öğrencinin her yıl gitmesini mecbur kılan bir sistemi getirmesi bana çok manidar ve çok yıpratıcı geliyor. 
Ä°nsanların iyiniyetinden şüphe etmemek gerek ama iyiniyet kötü sonuca ulaşıyorsa bir anlamı da kalmıyor. 
Bu durumda da bizler o niyetleri de sorgulamak zorunda kalıyoruz. 
 
AHMET BERHAN YILMAZ 
 

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 02-10-2008 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111701501 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net