GÜRCÄ°STAN VE DÜÅžÜNDÜRDÜKLERÄ°(*) Süleyman ARSLANTAÅž
ÇocukluÄŸumda mahallemizdeki bir arkadaÅŸla kavga etmiÅŸtik. ArkadaÅŸ benden birkaç yaÅŸ büyüktü. Bir gün nasıl olduysa kavgaya tutuÅŸtuk. Allah var arkadaÅŸ (tenekeci Mustafa) beni evire-çevire bir güzel dövdü.. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra, yine mahallemizden benden birkaç yaÅŸ büyük, ama mektebe benimle birlikte baÅŸlayan hımbıl Mehmed’e durumu anlattım ve dedim ki; ‘Mehmed, tenekeci Mustafa beni dövdü, ben ona çatarsam, yeniden kavga edersem bana destek olur musun?’ Mehmed tereddütsüz ‘evet’ dedi. Ben de doÄŸrusu SaarkaÅŸvili’nin Bush’a inandığı gibi Mehmed’e inandım. Bir akÅŸam üstü kavgalı olduÄŸum arkadaÅŸ iÅŸten dönerken yanına yaklaÅŸtım ve bir koltuk attım. Mustafa döndü, gayet soÄŸukkanlı bir ÅŸekilde beni yere yatırdı ve dövmeye baÅŸladı. Ben hem dayak yiyorum,
hem de hımbıl Mehmed’e sesleniyorum; ‘Lan Mehmed gelsene bak burada dayak yiyorum.’diye. DoÄŸrusu Allah var Mehmed geldi, tepemize dikildi ve yardımını esirgemedi: ‘DövüÅŸmesenize lan!’ dedi ve gitti, ben de biraz daha dayak yedikten sonra evin yolunu tuttum.
DoÄŸrusu Gürcistan lideri SaarkaÅŸvili, benim hımbıl Mehmed’e güvendiÄŸim gibi Bush’a güvendi ve Güney Osetya’ya saldırdı. Aslında bu saldırının hedefi Rusya idi. Çünkü Güney Osetya, Abhazya Rusya’nın nasırıdır. SaarkaÅŸvili Rusya’nın nasırına bastı. SaarkaÅŸvili’nin kafasında Güney Osetya saldırısından sonra ne olduÄŸuna iliÅŸkin ciddi bir projenin olduÄŸunu da sanmıyorum. Amerika’ya güvenerek saldırdı. Rusya da hemen bu saldırıya cevap verdi. SaarkaÅŸvili, Putin’in altında dayağı yerken, göz ucuyla da etrafına bakınarak Amerika’dan, Türkiye’den, Ä°srail’den yardım istiyordu. Bush, yardımda gecikmedi ve ‘DöÄŸüÅŸmesenize lan!’ dedi. Türkiye, SaarkaÅŸvili’nin dayak sonrası oluÅŸan yaralarını pansuman etmek için hemen KIZILAY’ı devreye soktu. Ve ardından da Rusya’ya dedi ki, ‘Bizim Gürcistan’a gösterdiÄŸimiz ilgi sakın sizi yanıltmasın, aslında ABD, Ä°srail, Gürcistan ittifakı bizi ciddi ölçüde baÄŸlamıyor. Zira biz tıpkı komÅŸumuz Ä°ran’a yönelik dış politikamızda nasıl ki, ABD ve Ä°srail’e fazla da uymuyorsak Gürcistan konusunda da Rusya ile yakınlığımız bizim öncelikli tercihimizdir.’
Amerikan eski DışiÅŸleri Bakanı Henry Kissinger’in tarihe geçen dünü ve bugünü güzel özetleyen bir sözü var: ‘Büyük devletler müttefikleri için intihar etmezler.’ Evet, büyük devletler bugüne kadar dünyanın hiçbir yerinde müttefikleri için intihar etmediler. Ancak ülke menfaatleri, global beklentileri söz konusu ise hep yardım ediyor gözüktüler. Bugün kime sorsanız Amerika’nın OrtadoÄŸu’da en önemli müttefiki kim diye, sizse tereddütsüz Ä°srail diyecekler. Oysa Amerika’nın Ä°srail’e ilgisi OrtadoÄŸu nedeniyle, keza OrtadoÄŸu’ya ilgisi de Petrol nedeniyledir. Petrolü devre dışı bıraktığınız zaman Ä°srail muhabbeti de biter. Aynı ÅŸekilde Amerika’nın Gürcistan’a ilgisi Kafkasya nedeniyledir. Kafkasya’ya ilgisi de Petrol, doÄŸalgaz ve stratejik hesap ve beklentileri nedeniyledir. Buradan hareketle bir hususun altını çizmekte yarar var: Amerika, Gürcistan ve SaarkaÅŸvili’nin hatırı için Rusya ile kavga etmez. Ne zaman kavga eder bu ülkelerle, stratejik ve ekonomik çıkarları zarar görmesi halinde. Kaldı ki, soÄŸuk savaÅŸ’ın mücidi olan Amerika, soÄŸuk savaşın öteki yakası olan DoÄŸu Bloku, VarÅŸova Paktı üyeleri ve Rusya ile 1945’den 1990’a kadar hiçbir savaÅŸ yapmadı. Çünkü onlar, Rusya ve ABD soÄŸuk savaÅŸ dönemi stratejilerini YALTA’da belirlediler ve 45 yıl da bu stratejiye sadık kaldılar. Konumuz itibariyle adı geçen stratejinin ‘ARKABAHÇE’ doktrinini ele alalım. Buna göre; Rusya ve Amerika kendi nüfuz alanlarını belirleyerek bir ilkede birleÅŸtiler; benim siyasi ve ekonomik nüfuz alanımda sen ya beni destekleyeceksin ya da aleyhime olacak geliÅŸmelere izin vermeyeceksin. Bu ilke her iki bloku da baÄŸladı. Mesela 1967’de PraÄŸ Baharı diye adlandırılan olaylarda Çekoslovakya Devlet baÅŸkanı Dubçek’in Rus paraÅŸütçülerinin ve silahlı kuvvetlerinin Çekoslovakya’ya müdahalelerinde Amerika’nın, NATO’nun, Batı Avrupa’nın kılı kıpırdadı mı? Hayır. Keza 1955 Macaristan istilasında adı geçen ülkeler Macaristan’a destek verdi mi? Hayır. 1980’lerde Amerikan deniz piyadeleri Beyrut’u kuÅŸatmaya kalkıştıklarında ya da 1983’de katil ÅžARON’un yerli iÅŸbirlikçilerle birlikte Sabra ve Åžatilla kamplarında gerçekleÅŸtirdikleri katliama Rusya ve DoÄŸu bloku dur dedi mi? Hayır. Keza aynı yıllarda Amerika’nın 110 bin nüfuslu küçük bir Orta Amerika ülkesi olan Granada ‘ya müdahalesine ses çıkartıldı mı? Hayır. Ve yine Orta Amerika ve Latin Amerika ülkelerinde Honduras’da, Nikaragua’da, Panama’da yaptıklarında da Rusya’nın ve DoÄŸu blokunun sesi çıkmadı. Türkiye’de son elli yılda birçok darbe ve muhtıralar yaÅŸandı, neredeyse hepsinin de arkasında Amerika’nın olduÄŸu bilinmekte. Bu durum karşısında Rusya hiçbir tepki ortaya koydu mu? Hayır! SoÄŸuk savaÅŸ döneminde durum böyle iken, soÄŸuk savaÅŸ sonrası dönem farklı mı? Hayır! Zira bugün de Amerika ve Rusya kendilerince tayin ettikleri ‘arkabahçe’ doktrinin devam ettirmektedirler. Yanılmıyorsam SoÄŸuk Savaşın sona erdirildiÄŸi 1990’dan hemen sonra BM. KuruluÅŸ yıldönümü münasebetiyle Amerika’da bir araya gelen Rusya devlet baÅŸkanı ile Amerika devlet baÅŸkanı yeniden arkabahçe doktrinini teyit ettiler ve birbirlerinin nüfuz alanlarına müdahale etmeme prensibini tazelediler.
Ä°srail, kurulduÄŸundan beri yalnızlık sıkıntısı içerisinde. Ä°stiyor ki bölgede kendisine yandaÅŸ, zaman zaman gidip bir kahvesini içebileceÄŸi bir komÅŸusu olsun. Ama 60 yıldan beri ne kendisi ne de dostları Ä°srail’e, kahvesini içebileceÄŸi, yemeÄŸini yiyebileceÄŸi bir komÅŸu oluÅŸturamadılar. Körfez savaşı sonrası (1991) Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti oluÅŸumu Ä°srail’i heyecanlandırdı. Böyle bir oluÅŸum için arazi taramaları da neredeyse tamamlanmıştı. Kuzey Irak’ta yaÅŸayan Kürt halkının milli, manevi deÄŸerlerine saygılı Kürt unsurları Ä°srail, Amerika ve yerli iÅŸbirlikçileri eliyle tavsiye edildi. Tam sona yaklaşırken Kuzey Irak Kürt Devleti projesi tavsadı. Kissinger’in sözü orada da hayat buldu. Amerika’nın menfaatleri Ä°srail’e yandaÅŸ bir Kürt devletinin oluÅŸumuna izin vermiyordu.
Dikkat ettiniz mi, SaarkaÅŸvili’nin Güney Osetya’ya saldırısında ses çıkartmayan Ä°srail, Rus birlikleri Gürcistan’a girince bağırmaya baÅŸladı. Hem de sahibinden izin almadan. Neden? Çünkü SaarkaÅŸvili’nin Gürcistan’ı Kafkaslarda ikinci bir Ä°srail projesi idi, olmadı. Amerika Ä°srail’in Kafkaslardaki emeline de destek olmadı-olamadı..
SaarkaÅŸvili’nin Güney Osetya saldırısının ardından geliÅŸen olaylar gerçekten siyaset laboratuarında yeni bir takım sonuçları da ortaya çıkardı. Ya da yeni bir testin sonuçlarını bölge ülkeleri ve tüm dünya gördü. Birazcık komplocu bir yaklaşımla hemen ÅŸunu ifade edeyim ki, bu saldırı Amerika’ya raÄŸmen deÄŸil, onun izni ve haberi çerçevesinde gerçekleÅŸti. Amerika açısından bu saldırının stratejik boyutu; Rusya’nın Gürcistan’a müdahalesine meÅŸruiyet kazandırmak ve Rusya’nın yeniden eski hinterlandına dönmesini saÄŸlamalıdır. Bu meÅŸruiyet, Amerika’ya da bir baÅŸka meÅŸruiyet kazandırmıştır. Dün dayak yerken yardımına koÅŸmadığı Gürcistan’ı bugün korumak ve kollamak bahanesiyle Karadeniz’e askeri donanmasını boÄŸazlardan geçirme fırsatı.. Amerika Karadeniz’de ve Karadeniz’e kıyısı bulunan ülkelere ‘yanınızdayım’ mesajı vermektedir. BaÅŸta BTC petrol sevkiyat limanı olmak üzere, özellikle Avrupa’nın önemli ölçüde doÄŸalgaz ihtiyacını karşılayacak doÄŸalgaz projelerini de kontrol edebileceÄŸini ihsas etmiÅŸ oluyor. Keza 1991’de, Saddam’ın Kuveyt iÅŸgalini bahane ederek geldiÄŸi Körfez’de de; önemli ölçüde Japonya, Çin ve AB topluluÄŸu ülkelerine giden petrol trafiÄŸini kontrol için varlığını hissettirmiÅŸti..
NPQ Dergisi 1993’de Amerika’nın meÅŸhur siyaset bilimcisi Brzezinski ile yaptığı bir röportajda soruyor: ‘Öyleyse, Amerika Avrupa’dan çok Asya’da odaklaÅŸmalıdır. Çünkü global istikrarın saÄŸlanması için orada tek süper güç olarak daha fazla ÅŸey yapabilir, öyle mi?’ Brzezinski: “Evet. Ama ABD potansiyel istikrarsızlık kaynağı olan iki bölgede daha odaklaÅŸmalıdır. Bu bölgelerden biri post komünist dünyadır. Avrupa ve Japonya’yla iÅŸbirliÄŸi içinde bu bölgeyle siyasal ve ekonomik alanda daha fazla ilgilenmelidir; diÄŸer bir bölge de ABD’nin tek hakim güç olduÄŸu OrtadoÄŸu’dur.” (NPQ Cilt 2, Sh. 18, Mayıs 1993) Gürcistan, bölgede ikinci bir Ä°srail olarak tasarlanmıştı. Tıpkı K. Irak’ın tasarlandığı gibi. Ama geliÅŸen olaylar bunun artık mümkün olamayacağını ortaya koydu. Amerika’nın ve Ä°srail’in bugün dünden daha etkisiz ve güçsüz olmalarının elbette önemli rolü var. Fakat esas gözardı edilmemesi gereken husus Rusya, Ä°ran ve Türkiye gerçeÄŸi. SoÄŸuk savaÅŸ dönemini tekrar hatırlayalım. 1945 Yalta sonrası iki kutuplu bir dünya olarak bilinir o dönem. Yani Sovyetler ve ABD’nin başını çektiÄŸi Batı dünyası. Oysa ÅŸimdi dünya irili ufaklı ve çok kutuplu bir dünya haline geldi. Özellikle Rusya,, kendisine Yalta’da giydirilen deli gömleÄŸini çıkarttıktan sonra bugün daha güçlü, daha zengin ve daha çok sözü dinlenir bir ülke haline geldi. Ahmedinejad’ın ifadesiyle; “Gürcistan’ı bile koruyamayan bir ABD’nin Ä°ran’a saldırması mümkün deÄŸildir. ABD kendi müttefikini bile koruyamadı.” Sözü de gösteriyor ki; ABD, Rusya karşısında fazla da bir ÅŸey yapamıyor. Hatırlayalım, Gürcistan’ın Güney Osetya’ya saldırısı sonrasında Gürcistan’a giren Rus birliklerine Amerika karşı çıkmadı-çıkamadı. Bunun yerine Rusya’nın Gürcistan’a karşı orantısız güç kullandığını ifadeyle yetindi. Bu ifade aslında Rusya’nın orantılı güç kullanmasının kabulü anlamına gelir. Tabi kendisi Afganistan’da, Irak’ta,Vietnam’da v.d. yerlerde hep orantılı güç kullandı! Ahmaklar kendilerini hep akıllı görmenin, baÅŸkalarını hep aptal yerine koymanın bedelini mutlaka ödeyecekler, ödemeye baÅŸladılar bile…
Ä°ÅŸte ABD’ye, Ä°srail’e ve hatta Avrupa’ya raÄŸmen, isterseniz bu sıralamaya Arap LiÄŸi’ni de koyalım. Ä°ran bölgede önemli bir güç olarak kendisini hissettiriyor. Bir taraftan dünyanın önemli petrol ve doÄŸalgaz merkezi olduÄŸunu ortaya koyarken, diÄŸer yandan savunması için her türlü konvansiyel silahları üretiyor, nükleer çalışmalarını sürdürüyor, teknonojik atılımlar yapıyor ve dünyanın önde gelen teknolojik buluÅŸlarıyla adeta yarış ediyor. Uluslar arası güç odaklarının tehdit ve ÅŸantajlarına hiç kulak asmıyor. Bu aynı zamanda ÅŸunun ifadesidir; ‘Ben artık ÅŸah zamanındaki Batı’nın sömürgesi olan bir ülke deÄŸilim.’ Benim gibi zaman zaman Ä°ran’ı ziyaret edenler bilir, Ä°ran’da aslında dünya kamuoyuna yansıtılmaya çalışıldığı gibi halk-devlet çatışması diye bir ÅŸeyden bahsetmek de mümkün deÄŸildir. Halk-rejim çatışması yok mu? Elbette var. Ama bu hiçbir zaman Ä°ran’ın devlet saygınlığını ve kalkınmasını sekteye uÄŸratacak boyuta ulaÅŸmamıştır.
Ä°ran CumhurbaÅŸkanı Ahmedinejad 14 AÄŸustos’ta Türkiye’ye geldi. Ziyareti zamanlama açısından fevkalade önemli idi. Olaya Türkiye açısından baktığımızda,Türkiye’nin müttefikleri olan ABD ve Ä°srail bu ziyareti istemediler. Hatta Ä°srailli yetkililer bunu açıkça dile getirdiler. DoÄŸrusu Türkiye’de bu konuda gereken cevabı vermekte gecikmedi ve ‘Ä°ran, bizim komÅŸumuz, kardeÅŸimiz ve dostumuzdur.’ Dedi ve ağızları kapattı. ABD’nin ve Ä°srail’in sözcüsü konumunda olan bazı medya organları Ahmedinejad’ın Ankara ziyaretinde Anıtkabir’i ziyaret edip etmeyeceÄŸi polemiÄŸini ortaya atarak ziyareti gölgelemeye çalıştı iseler de, ziyaretin bir çalışma ziyareti formatında ve Ä°stanbul’da gerçekleÅŸeceÄŸi ilanından sonra Ä°srailci kesim bundan da ekmek yiyemedi. Ve bu ziyaretle Türkiye ve Ä°ran Kafkaslar, OrtadoÄŸu ve diÄŸer bölgelere, ülkelere bir mesaj verdiler. Bu mesajda Ä°srail’e: Sen Ä°ran’a saldıramazsın, eÄŸer saldırırsan iki müttefik gücü karşına alırsın denmiÅŸ oldu. Rusya’ya, evet güçlüsün ve güçleniyorsun amma, özellikle Kafkasya’da başına buyruk hareket etmen sana yarar getirmeyebilir. Sonuçta Türkiye ve Ä°ran 150 milyon nüfusu olan iki ülke ve üstelik de teknolojik potansiyeli olan iki ülke mesajı verilmek istendi. Amerika’ya ise; sen kredini Afganistan’daki ve Irak’taki iÅŸgalinle, zulümle, Ä°srail’e olan sınırsız desteÄŸinle bitirdin. Ve bugün senin dümen suyunda giden Gürcistan’a sahip çıkamadın. Keza yarın Ukrayna’ya da sahip çıkamayacaksın mesajı verildi. Hasılı bölgemiz açısından Ä°ran CumhurbaÅŸkanı’nın Türkiye ziyareti birçok taÅŸları yerinden oynattı.
Türkiye,adeta bölgede bir süpergüç gibi hareket ediyor.Aynı zaman diliminde Ä°ran CumhurbaÅŸkanı’nı ağırlıyor, Suriye Devlet baÅŸkanı BeÅŸÅŸar Esad’a ev sahipliÄŸi yapıyor, Rusya’ya ölçülü ol diyor, Kafkaslara, Kafkas Ä°ttifakı’nı sunuyor. Bunların hepsi misyon isteyen, gayret isteyen hususlardır. Ä°çeride son yüzyılın (1908-2008) hesaplaÅŸması yapılırken dışarıda Osmanlı misyonu sergileniyor.
Kafkaslar, OrtadoÄŸu ve Balkanlar sahipsiz deÄŸil. Amerika’nın kuklası SaarkaÅŸvili ve Gürcistan yönetimi ülkesindeki Müslümanlara yönelik baskıcı ve aşırı Hıristiyan telkinlerine sahip olmayacaktır. Bölgemizde ve tüm dünyada kendilerini lâ-yüs’el gören ülkeler, liderler bunun bedelini mutlaka ödeyeceklerdir. Özellikle Amerika gibi ülkelere güven duymanın insanı SaarkaÅŸvili gibi yapacağını hiç akıldan çıkarmamalıdır…
(*) Genç BÄ°RÄ°KÄ°M dergisi Eylül 08 sayısından alıntılanmıştır
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |