Sayfa 6 Toplam: 7
Bu konuÅŸmamda esas olarak ÅŸunu vurgulamak istiyorum: ne kadar filozofik bir özellik ifade ederse etsin, sade insan aklıyla meselelere bakan, düÅŸünen ve gerçeklerden tegafül etmeyen insanın, hayatı ve hayata yön veren Ä°slam'ı, Kur'an'ı tanıması çok daha kolaydır. Yanlız bir ÅŸeyi hemen ilave edeyim. Kur'an'ın herÅŸeyini anlamak da mükellefiyetimiz deÄŸildir. Hatta bazen Kur'an'ın herÅŸeyini anlayacağım demek Kur'an'a aykırı bir yaklaşımdır. Diyorki bu Kur'an'da muhkem ayetler vardır, müteÅŸabih ayetler vardır.************ Kalbi saÄŸlam düzgün olanlar muhkemleri algılar, ve gereÄŸini yapar ama kalbinde eÄŸrilik olanlar müteÅŸabihlere yönelir ve tevil arar. ÖrneÄŸin, Kur'an diyor ki 'Sana ruhtan sorarlar, deki ruh rabbinin emrindedir. Sana da ondan çok az ÅŸey bildirilmiÅŸtir.’*************. Artık bir adam, diyebilir ki, ruhun mahiyeti ne, iÅŸte maddi mi, manevi mi? Allah diyor ki sana çözemezsin bunu! Çözemezsin... Niçin illada anlamaya uÄŸraşıyorsun; anlasan ne olacak?. Mesela Allah'ın zatı hakkında, Allah'ın mahiyeti hakkında, birÅŸey bilmemiz mümkün deÄŸil; bildirilmemiÅŸ. Ama sıfatları bize bildirilmiÅŸ.Bunlar ne, adam ÅŸimdi sıfatları bırakıyor Allah’ın zatıyla, mahiyetiyle kafayı yoruyor. Ä°ÅŸte bu hastalıktır. Demek ki arkadaÅŸlar, çoban bir de bunu bilir. Çoban bilmeyeceÄŸi ÅŸeylerin teviliyle uÄŸraÅŸmaz. Mevlana diyor ki, ‘sen Kur'an'ı tevil ediyorsun, kendini tevil et’. Ne büyük, ne doÄŸru bir yaklaşım... Yani anlamadığın için Kur'an'ı eÄŸip bükme de kendi keyfi nazariyelerinle Ä°slama yön vereceÄŸine kendini tevil et. Ä°ÅŸte böyle büyük idraki Allah bütün müslümanlara nasip etsin. O zaman biz dünyada Allah'ın ÅŸahitleri oluruz ve dünyanın insanlara örnekleri, modelleri oluruz. Ama tabii ki ve kesinlikle bize egemen olan bu hurafeyle deÄŸil... EÄŸer biz Kur'an'ın bize verdiÄŸi ruhu, özü yitirip de biçimlerle ömür tüketirsek, biz dinimizi rezil ettiÄŸimiz için Allah da bizi terzil eder. Nitekim ediyor... Bütün orta ÅŸarkın sömürü altında olması Allah'ın bu camiaya belki de bir cezasıdır. Neden ilk 300–400 yıldan sonra biz dinimizi hurafelere kurban etmiÅŸiz. Åžahsiyetimizi yitirmiÅŸiz. ve Kur'an'ı kenara bırakıp hurafeleri din diye taklit etmiÅŸiz. Bir siyasi parti baÅŸkanının dediÄŸi gibi bize, halka diyor, yakın zamana kadar Kur'an meali verilmedi...
Haklı olmayan tarafları var bu eleÅŸtirinin ama haklı bir tarafı da var. Åžimdi dinini hurafe pisliÄŸine boÄŸduranları da Allah cezalandırır. Toplumsa bu, toplumun cezası dünyadadır, çünkü ahiret hesabı fertler içindir. Hiçbir fert baÅŸka birinin günahını çekmez. Çünkü ahirette adalet terazisi ÅŸaÅŸmaz. Hatta Yahudilere Cenab-ı Allah hitap ederken diyor ki 'öyle bir günden korkun ki o gün ne fidye geçerli olur, ne de bir ÅŸefaat.************** Bir zamanlar alemlere üstün kıldığı bir kavme bu torpil imkanını vermeyen Allah, baÅŸkalarına mı verecek! Onun için mi biz Allah'ı unutup da ahirette ondan bundan korunma, torpil bekleyeceÄŸiz. Ha, ferdin hesabı ahirettedir. Ama toplumlar için, toplu olarak ahiret hesabı yok. Onlar toplum olarak yaptıkları yanlışlıkların hesabını burada görecekler.
Çoban Kur'an'ı çok net anlayabilir, iyi anlar ve bakar... Kur'an'da emirler vardır: Mesela hırsızlık yapmayacaksın bir emir, sömürmeyeceksin bir emir. Bunlar tartışmasız çok rahat anlaşılan ÅŸeyler.Ve bunlar bir elin parmak sayısını da geçmez. Bir de mecburiyetler var. ne yapacaksın; zekat vereceksin, ne yapacaksın; namaz kılacaksın, ne yapacaksın adalet uÄŸruna, dünyaya adaleti götürmek için gayret içinde olacaksın. Yani adalet savunucusu olacaksın. Bunların sayısı da bir elin parmaklarını geçmez. Bu az sayıdaki emirler, bu az sayıdaki yasaklar onun dışında da insana tanınmış uçsuz bucaksız bir hürriyet alanı. Bu kadar hürriyeti hiçbir kitap, hiç bir din, hiçbir felsefe hiçbir topluma vermemiÅŸtir. Ä°ÅŸte bu toplum bu hürriyetinden vazgeçiyorsa, bu hürriyeti bu toplum kullanamıyorsa, bu hürriyetsizlik te o toplumun kendi tercihidir. Niçin hürriyetlerimizi, bize verilen hürriyetleri terkediyoruz.
|