19-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow göçerin ve ÅŸehirlinin dünyası:
göçerin ve şehirlinin dünyası: PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 4
KötüÇok iyi 
Yazar Necmeddin EVCÄ°   
16-08-2008

göçerin ve ÅŸehirlinin dünyası:

                                          Necmeddin EVCÄ°   
               
Bir göçerin dünyası; gezip gördüÄŸü iklimler kadar geniÅŸ, deÄŸiÅŸken; tasavvuru, en azından aÅŸtığı engellerin daÄŸarcığında bıraktığı tecrübeler kadar zengin olmalıdır. Göçer, yaÅŸam tarzı itibariyle zaten tutucu olamaz. Fakat bu onların belli bir yaÅŸam ve insan algısına sahip olmadıkları anlamına gelmez. Ancak ÅŸehirlerde oluÅŸacak çoÄŸulcu bir yapı içinde geliÅŸebilen farklı düÅŸünce sistematiÄŸine veya felsefi söylemlere sahip deÄŸillerdir. Ama genel anlamda deÄŸiÅŸik motiflerle ifade edilen daha çok da sözlü gelenekle varlığını sürdüren kozmoloji ve mitolojileri vardı. Ayrıca bütün bunlara ilaveten
kendilerince inandıkları hakikatin ve yaÅŸam tecrübesinin içinden çıkardıkları bir takım ilkelere sahiptirler. Bunlar geliÅŸmiÅŸ ÅŸehir toplumlarındaki ÅŸekliyle hukuk ve kültüre denk düÅŸmeyebilir. Ä°lk elden kategorik toplumsal baÄŸlam farklılığı gözetilerek yapılacak mukayese eÅŸyanın tabiatı gereÄŸi örtüÅŸmezlik içerecektir.  Bu realite kesimlerden birinin lehine veya aleyhine bir durum deÄŸildir. Her birey gibi her toplum da diÄŸerinden farklıdır. Toplumların realitesini kendi farklılıklarıyla kavramak gerekmektedir. Göçerlerdeki oluÅŸma ve geliÅŸme doÄŸallıkla ÅŸehirlilerden farklı olacaktır. Çünkü göçebe kavimler daha çok sosyolojik anlamda toplum olmalarının ötesinde belki geniÅŸ bir ailedir, belki boy ya da aÅŸirettir. Lakin sonuç itibariyle bir toplulukla -üstelik kalabalık ve disiplinli bir toplulukla- karşı karşıyayız. Bu topluluk yüzyıllar ve binyıllar boyu onları bir arada tutan, birbirine baÄŸlayan belli bir hukuk düzeni ve belli bir töre olmaksızın var olamaz. Bir yaklaşıma göre Türk demek, “Törük” demektir. Törük ve Yörük. Törük töre sahibi, Yörük ise yürüyen demektir.(27)

Göçebe insanını ve yaÅŸama biçimini hep kentli bir akılla kavramaya çalışmışızdır. Daha çok kısık gözle bakarak yapılan eleÅŸtirilerin ekserisi yanlış ve isabetsizdir. Kendi ölçütlerimizle yaptığımız o kritikler aslında yanıltıcı kent yaÅŸamının izlerini taşımasının yanında gerçek hayattan ne kadar uzak ve ayrı düÅŸtüÄŸümüzün kanıtları kabul edilmelidir. Bir kere kent yaÅŸamı doÄŸadan ve doÄŸallıktan soyutlanmış bir yaÅŸamdır. DoÄŸayı ve doÄŸallığı yadırgayacak ölçüde varlığa ters düÅŸmüÅŸüzdür. Kent sınırlamaktır. Kent durmaktır. Kentteki yaÅŸam yerleÅŸik ve dural bir yapı içinde yani ancak belli sınırlar içinde hareket ederek canlılık kazanır. Burada da bir yanılsama vardır. Kent insanı akvaryumda balık, kafeste kuÅŸ gibidir. Onların dünyası ve yaÅŸamı o ölçüde geniÅŸ ve özgürdür. Tutuklu tutkuları (özgürlüÄŸü mü demeliydim?) sanalın sınırlarını zorlayarak aÅŸmaya çalışırız. Kentlerde her zaman gerçeÄŸin bir sanal tarafı olur. Bu sanal geniÅŸlemeler bir yandan gerçeÄŸin alanını daraltır diÄŸer yandan gündelik yaÅŸama sızarak gerçek hayatı bozar. GerçeÄŸin sınırlı olmasına karşılık yapay dünyanın çeÅŸitli ve sınırsız patlaması kentliyi yitik gerçekliklerin insanı yapar. Kent insanı yapay aklın, yapay zevklerin, yapay ihtiyaçların, yapay korkuların, yapay aÅŸkların, yapay sevgilerin özetle yapay hayatların, yapay kiÅŸiliklerin, yapay benliklerin, yapay kimliklerin insanıdır. Yapay olan doÄŸallığını yitirmemiÅŸ yapıyla karşılaÅŸtığında onu yadırgar. Kendi türünden olduÄŸu belli olan ama ilk bakışta tuhafına giden insan ve yaÅŸamıyla karşılaÅŸmanın ÅŸaÅŸkınlığı yaÅŸanır. Aslında tuhaf olan kendisidir. DoÄŸayla iliÅŸkisini ondan kopmak, ona emperyal bir hırsla egemen olmak hatta ondan öç almak gibi saçma ve zalimce bir anlayışla belirleyeli beri, algı tarzı da deÄŸiÅŸti, tuhaflaÅŸtı. TuhaflaÅŸtı ve tuhaflaÅŸtırdı. Fiziki dünyası gibi ruh dünyası da toz duman içinde zehir üretmektedir. DoÄŸaya çıktığında oksijen çarpmakta, doÄŸal gıdalar neredeyse onu komaya sokmaktadır. Hiçbir dönemde gerçekle sentetik olanın yeri bu denli deÄŸiÅŸmiÅŸtir. Bu bozulmanın yönünü ters çevirerek tekrar baktığımızda göçer yaÅŸamının modern aklın hiç de kısık gözle baktığı ölçüde kötü, ilkel olmadığını göreceÄŸiz. Modern anlayış kendi uygarlık seviyesini ve tarzını peÅŸinen ileri ve geliÅŸmiÅŸ kabul ederek baÅŸkalarını yorumlamakta, deÄŸerlendirmektedir. Ona göre maddi olanda ve maddi alanda ilerlemek geliÅŸmenin tek ölçüsüdür. Ruh yüceliÄŸi, erdem, inanç, duygu gibi her türlü insani hassasiyet ve soyut yönelimlerin hiçbir önemi yoktur. Hatta üretimi düÅŸürmeleri sebebiyle yeni yaÅŸamda yerleri olmayan boÅŸ hülyalardır. Veya eÄŸer bu fanteziler kapitalist yaÅŸam biçimi içinde maddi kazanca tahvil edileceklerse ancak o zaman bir anlam ifade edebilir. Sonuçta öze ait tüm özgün ve öznel deÄŸerler eÅŸyanın mutlak egemenliÄŸindeki nesnel dünya için feda edilmelidir. Gerisi boÅŸtur, manasızdır. Tek gerçeklik maddedir. Bu ruhtan ve maneviyattan kopuÅŸ gerçek boyutlarıyla yeni insanın varlıktan, doÄŸadan ve aslında gerçek anlamda medeniyetten de kopuÅŸudur, geri kalmışlığıdır. Bu hassasiyetle modern uygarlık insanın ve doÄŸanın ontolojik varlığını yok ettiÄŸi, yok etmeye yöneldiÄŸi için gayri insani ve gayri tabiidir. Modern paradigmanın insan üzerine tezler, iddialar ileri sürme hakkı bile olmamalıdır. Çünkü kumpası içinde insan ruhunu sıkıştırmış, varlığı ölümcül tuzağına düÅŸürmüÅŸtür. Åžimdi insan geliÅŸme adına geldiÄŸi, getirildiÄŸi noktada sözümona her ÅŸeyi bulabilmekte ancak kendini yitirmektedir. Aklı, zihni karıştırılmış, ruhu bulanmış ve bunaltılmış insan kendini bulamamakta, bilememektedir. Ä°lahi bir lütuf ve köklü manevi bir uyanış olmaksızın kendini bulma hatta hatırlama umudu da bu gidiÅŸle gözükmemektedir. Allah’tan umut kesilmez. Varlık hayat sahibi olana yönelerek yeni bir hayat kurma gücünü ve tarihsel dirayetini göstermelidir. Ä°nsanlık varlığı yeniden idrak etmezse yok olmanın eÅŸiÄŸine gelmiÅŸ gibidir. Bu mudur ilkel dönemden baÅŸlayarak geldiÄŸimiz ileri geliÅŸmiÅŸlik seviyesi? GeliÅŸmiÅŸlik yüz milyonlarca ton demir, çinko, cam ve betonu belli geometrik ÅŸekiller hercümerci yapmak için ölürcesine çalışmak sonra da tembel ruhların o kafeslerde ölümü beklemek için ruhlarını keyifle telef etmeleri midir? GeliÅŸmiÅŸlik eÅŸya imparatorluÄŸu kurmak için maddi varlığımızı; çürüttüÄŸümüz, çökerttiÄŸimiz manevi varlığımızın üzerinde mi inÅŸa etmektir? O milyonlarca parıltılı ışıklarından yansıyan medeniyet seviyesi hangi ruh yüceliÄŸimizin ışıltısıdır? Yoksa yükselen modern medeniyetle ters orantılı olarak alçalan ruh ve insanlık durumumuzun sefaleti mi gözümüzü kamaÅŸtırıyor?

Göçebeler ruhlarında uygarlık gezdiren insanlardır. Onların doÄŸanın her haliyle karşılaÅŸarak ve üstesinden gelerek elde ettikleri tecrübe yerleÅŸik yaÅŸamda iÅŸlerini kolaylaÅŸtıran elveriÅŸli bir birikim olabilir. Bu birikimin yerleÅŸik düzende kazandığı yeni biçim ve format ÅŸehirli olmak, ÅŸehirleÅŸmek için bulunmaz kültürel ve zihinsel deÄŸerler vasatı oluÅŸturur. Çok daha zor olanı baÅŸarmış insanlar daha kolay olan yerleÅŸik yaÅŸamın icaplarını yerine getirmekte zorlanmazlar. Åžehir onlar için süresiz dinlenme yeri gibidir. Farklı yollar ve biçimlerle o diri ruh, o hareketli yapı kente yeni, zengin ve canlı bir boyut katar.


(27)-A.Vambery’nin görüÅŸüne göre ‘türk’ kelimesinin aslı törük>türük>türk kelimelerinden gelir. Türük türemiÅŸ olan mahlûk, yaratık yani ‘adam’ anlamını ifade eder. Ayrıca Türk sözünü türe>kanun ve nizam sahibi>türeli ÅŸeklinde izah edenler de vardır. bkz. Türk Ansiklopedisi, C. 32, s.270 MEB yay. Ank.

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 16-08-2008 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111292988 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net