20-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Medyadan Seçmeler arrow AKIL OYUNLARI
AKIL OYUNLARI PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 2
KötüÇok iyi 
Yazar Ahmet Altan - 24.07.2008, Taraf   
27-07-2008
Akıl oyunları…

                                                             Ahmet Altan - 24.07.2008, Taraf
Öyle haberler çıkıyor ki ortaya insan kendi kendine “ben nasıl bir ülkede yaşıyormuÅŸum” diye soruyor.
Böyle bir ülke olduÄŸuna inanılması güç gerçekten.
Bugün bizim manÅŸeti okumuÅŸsunuzdur.
Åžimdi Ergenekon sanığı olarak cezaevinde bulunan birinin ofisi yılarca önce basılmış, kendisi baÅŸka bir suçtan mahkemeye çıkarılmış.
Mahkeme, bir zabıt tutup sanığın ofisinde bulunan belgeleri iade etmiş.
Ä°ade edilenler arasında bir de “suikast belgesi” var.
Resmî kayıtlara gerçekten böyle geçmiÅŸ, “suikast belgesi” diye.
Mahkeme bir “suikast belgesi” buluyor ve bunu sanığa iade ediyor.
Bu, bir polisin yolda tabancasını düÅŸüren birine kibarca yaklaşıp “tabancanızı düÅŸürdünüz” diyerek silahını sorgusuz sualsiz vermesi gibi bir ÅŸey.
“Suikast belgesi” denilen ÅŸey bir ülkede adalet sisteminin hiç mi ilgisini çekmez?
Bu nedir diye merak etmez mi?
Etmiyor.
Etse belki birçok olay daha önceden aydınlanacak.
Aynı durum Danıştay davasında da karşımıza çıkıyor.
Sanıklardan biri Danıştay saldırısı ile Ergenekon arasındaki bağlantıyı ihbar ediyor ama mahkeme aldırmıyor.
Emekli olan mahkeme baÅŸkanına bugün “niye o ihbarı kaale almadınız” diye sorduÄŸunuzda “hatırlamıyorum,” diyor.
Danıştay davasını unutabilen bir ağır ceza reisi.
Bu bir alacak verecek ya da boÅŸanma davası deÄŸil, Türkiye’yi sarsan bir suikast davası ama yargıç unutuyor.
Böyle bir davada çok önemli bir ihbar yokmuÅŸ gibi davranabilen ve bunu “unutan” birini kim ağır ceza yargıcı yaptı diye sormak gerekiyor elbette.
Yargının görevi, gerçekleri ortaya çıkarmaktır.
Ama bazen öyle olaylarla karşılaşıyoruz ki, acaba Türkiye’de yargının görevi gerçekleri saklamak mı diye düÅŸünmek zorunda kalıyoruz.
Anlaşılması zor iliÅŸkiler çıkıyor yargıda.
Eski bir Yargıtay başkanının mafyayla ilgisi gazetelere yansımıştı.
Åžimdi de Adalet Bakanlığı’nın müsteÅŸarı ile Ergenekon sanıklarından bir orgeneralin telefon görüÅŸmesi çıktı karşımıza.
Adalet sistemimizin bir yanında gölgeler var ama baÅŸka bir yanında da bu gölgeleri temizlemeye uÄŸraÅŸan birileri çabalıyor.
Aslında devletin her yanında aynı tablo göze çarpıyor.
Kirlenme ve arınma çabası aynı bünyede.
Bu durum, bana biraz Akıl Oyunları filmini hatırlatıyor.
Biliyorsunuz o film, ÅŸizofren bir bilim adamının hayat hikâyesini anlatıyordu.
Dünyaca ünlü profesör, aklının “saÄŸlıklı” yanıyla “hastalanmış” yanını iyileÅŸtirebileceÄŸine inanıyor ve bunu baÅŸarıyordu.
Hatta Nobel ödülünü bile alıyordu bulduÄŸu “oyun teorisiyle”.
Şimdi devlet, temiz yanıyla, kirli yanını arındırmaya uğraşıyor.
Biz de bazen umutla, bazen tedirginlikle izliyoruz.
Ama hep “hastalanmış” bir “ÅŸey”e baktığımızı, her an hastalık semptomlarıyla karşılaÅŸabileceÄŸimiz kuÅŸkusunu taşıyoruz.
Hastalık öylesine yayılmış ki bazen dehÅŸete düÅŸtüÄŸümüz de oluyor.
“Suikast belgesinin” sorgusuz sualsiz iadesi ÅŸaşırtıyor bizi.
Yeni Åžafak’ta yayınlanan, Veli Küçük’ün uluslararası uyuÅŸturucu kaçakçılığındaki rolü hakkındaki iddialarla, Radikal’de yayınlanan Susurluk-Ergenekon baÄŸlantısının kanıtları, bugün karşılaÅŸtığımız çetenin köklerinin çok “derinlere” indiÄŸini ortaya koyuyor.
GazeteciliÄŸin kalite kazanmaya baÅŸladığı bir döneme giriyoruz.
Rekabet, herkesi yarışmaya ve daha iyisini yapmaya zorluyor.
Sanırım, bu sağlıklı yarış, yakında Susurluk-Ergenekon bağlantıları konusunda daha fazla belgeye ve bilgiye kavuşmamızı sağlayacak.
Suçun devletin derinliklerine ne kadar sızdığını daha iyi göreceÄŸiz.
Bu bilgiler teker teker ortaya çıktıkça, Ergenekon savunucularının sayısı da kaçınılmaz olarak azalacak.
ÖrneÄŸin, Deniz Baykal, avukatlığını yaptığı çetenin baÄŸlantılarını savunmakta ciddi zorluklarla karşılaÅŸacak.
Kendi tabanına, bu örgütü korumak konusundaki anlaşılmaz isteÄŸini anlatmakta sorunlar yaÅŸayacak.
Ben hep birlikte yaÅŸadığımız tedirginliklere raÄŸmen ümitliyim.
Toplumun kararlılığı, dünyanın “temiz bir Türkiye” arzusu, devletin “kendini temizlemek” isteyen bölümüne daha çok güç verecek.
Aynı o ÅŸizofren profesör gibi kendi kendimizi iyileÅŸtireceÄŸiz.
Hasta olduÄŸumuz doÄŸru.
Hastalığın iÅŸaretleri her gün gazetelere yansıyor artık.
O hastalık görüntüleri aynı zamanda iyileÅŸme talebinin de hayata yansıması.
Hastalığın ne kadar çok farkına varırsak, iyileÅŸme ümidimiz de o kadar artıyor.
Çünkü, “saklamak” da hastalığın parçası.
Birileri hastalığı sürdürmek ve gerçekleri saklamak istiyor…
Ama eskisi kadar kolay olmuyor bu.
Her gördüÄŸümüzle sarsılarak, zaman zaman dehÅŸete düÅŸerek, “neler oluyormuÅŸ” diyerek iyileÅŸmeye doÄŸru gidiyoruz.
Åžizofren biri kendini iyileÅŸtirebildiÄŸine göre…
Åžizofren bir toplum da kendini iyileÅŸtirebilir.
Bunun ilk belirtileri de görülüyor zaten.
Onun için bizi ürküten her belge, aynı zamanda bizi sevindirmeli.
Ancak böyle iyileÅŸebileceÄŸiz çünkü.

Yorum
Åžizofren
Yazar girisim açık 2008-07-31 11:07:59
 
A. Altan ve onun gibiler çok usturuplu ÅŸekilde topluma hakaret etmeyi beceriyorlar. Ãœstelik topluma söverek yükselmeyi de biliyorlar. Yukarıda anlattığı ÅŸeylerin neresinde halk vardır? Halk Veli Küçük müdür? Veli Küçüğü eleÅŸtiriken, ona sayarken tutup halkını ÅŸizofren diye niteleyebiliyor. 
Bir insana, bir topluma yapılabilecek en büyük engelleme kendi içinden gelir. A. Altan ve onun gibi entel zümreler basında hergün ,kurnazca halkını haketmediÄŸi biçimde aÅŸağılayarak bunu yapıyorlar. Veli Küçük gibiler olsa olsa elit olarak tarif edilebilir, nereden halk oluyor? 
Raci D.

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 30-07-2008 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111405312 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net