20-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Çeviriler arrow George Orwell arrow SPOR HEYECANI yahut (Sportmenlik)
SPOR HEYECANI yahut (Sportmenlik) PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 8
KötüÇok iyi 
Yazar George ORWELL-M. Selami ÇEKMEGÄ°L   
16-07-2008
                                  SPOR HEYECANI yahut SPORTMENLÄ°K

                                                                      G. ORWELL'den
                             Sunum ve Çeviri: M. Selami ÇEKMEGÄ°L    
95'lerde eski bir yazım diyordu ki: spor, yapan için büyük bir yarardır; tabii türüne göre... Spor’un, spor yapmayıp sadece seyreden halkıma da bir yaran(dost)  olduÄŸunu 26.04.1995 günü oynanan Türkiye – Ä°sviçre milli maçından sonra biraz anlar gibi olmuÅŸtum.

O zaman bir çok alanda umut kırıklığı yaÅŸayan halkım, heyecan gösterisi ihtiyacını giderebilmiÅŸti bu maçın arkasından... Azerbaycan’ı kurtarabildiÄŸi, Rusya’yı dizginleyip Çeçenistan’da ve Bosna’da katliamı durdurabildiÄŸi, Kıbrıs sorununu
kendi yararına çözebildiÄŸi, on milyon iÅŸsizin beÅŸ milyonuna istihdam imkanı açabildiÄŸi, terör olayını çözüp anaların gözyaÅŸlarını dindirebildiÄŸi, kirlenen tabiatı ve çevreyi temizleyip erozyon problemini hallettiÄŸi, yolsuzlukları noktalayıp temiz bir yönetime kavuÅŸabildiÄŸi, mahkemelerde biriken dosya sayısını gerçekçi bir hukuk düzeni ile tasfiye ederek yarıya düÅŸürebildiÄŸi, yüksek tahsil yapmak isteyen çocuklarına üniversite kapasitesini ülke gerçeklerine uydurarak cevap verebildiÄŸi, hurafe odaklarını etkisizleÅŸtirip bilime yönelebildiÄŸi, iÅŸ barışını saÄŸlayıp üretim patlaması yapabildiÄŸi vs. için sevinç nümayiÅŸi yapamayan halkım, Tıpkı ÅŸimdi -Hırvatistan–Türkiye maçında olduÄŸu gibi- Milli Takımımızın Ä°sviçre takımını yenmesine fit olup, gece yarısı sokaklara taÅŸmış ve karnını doyurmak için bir simit bulamayan zavallı yavrular bile Takımımızın bu “milli” zaferiyle sokaklarda zıp zıp zıplamışlar; nara atmışlardı... Buna da ÅŸükürdü! Bosna-Hersek ızdırabımızı o zaman bu  futbol zaferi ile unutturan ÅŸaÅŸaalı sporcularımıza teÅŸekkürler olsun!..

Ama iÅŸin baÅŸka bir yanı da varmış. Onu ben söylemiyorum. Büyük Ä°ngiliz düÅŸünür George Orwell söylüyor. Halkım benim dilimden anlar ama seçkinci aydınlarımız ancak bir Batılı düÅŸünürün görüÅŸleri ile aydınlanabilirler. Ben bu çevirim ile muhtemelen onlara da hitap edebilmek için Orwell’i konuÅŸturacağım.

Bakın, Ä°ngiltere’de oynanan bir maç sonrası Orwell neler yazmış:

Sportmenlik(*)
              GeorgeORWELL

   Çeviri: M. Selami ÇEKMEGÄ°L

Dinamo futbol takımının kısa ziyareti sona erdiÄŸine göre, düÅŸünen bir çok kimsenin, Dinamocuların gelmesinden önce kendi aralarında neler söylediklerini kamuya açmak artık mümkündür. Demek istediÄŸim sporun kötü duyguların baÅŸarılı bir nedeni olduÄŸu,; Böyle bir ziyaretin, Ä°ngiliz-Sovyet münasebetleri üzerinde her hangi bir etkisi olmuÅŸsa bile bunun, ancak bu münasebetleri öncekinden biraz daha kötüleÅŸtirmiÅŸ olması ihtimalidir.

Gazeteler bile oynanan dört maçtan en az ikisinin çok kötü duygular uyandırdığı gerçeÄŸini gizleyemediler. Orada bulunan birisi bana Arsenal maçında bir ingiliz oyuncusuyla Rus oyuncusunun kavgaya tutuÅŸtuklarını ve kalabalığın hakemi yuhaladığını söyledi. BaÅŸka biri Glasgow maçının daha başından itibaren, herkesin burnunu soktuÄŸu bir döÄŸüÅŸ olduÄŸunu bildiriyor.Sonra Arsenal takımının terekküp (birleÅŸme) tarzı konusunda, tıpkı ulusçuluk dönemimize özgü tartışmalar oldu. Acaba bu takım Rusların iddia gibi Ä°ngiltere’yi temsil eden bir takım mıydı; yoksa Ä°ngilizler’in iddia ettiÄŸi üzere sıradan bir lig takımı mı? Acaba dinamocular Ä°ngiliz karma takımı ile oynamaktan kaçınmak için mi seyahatlerine aniden son verdiler?Her zaman olduÄŸu gibi herkes bu sorulara kendi siyasi tercihine göre cevaplar vermekte. Åžüphe yok ki, bu tartışma yıllarca tarih kitaplarının dip notlarında yankılanmaya devam edecek ama,Dinamo takımının seyahatinin bu güne kadar herhangi bir sonucu olmuÅŸsa bile bu sonuç, ÅŸimdilik, her iki tarafta da yeni bir düÅŸmanlığın doÄŸması olmuÅŸtur.

Bu nasıl baÅŸka türlü olabilirdi. Ben insanlardan,”sporun uluslar arasında iyi duygular oluÅŸturduÄŸunu, eÄŸer dünya halkları birbirleriyle futbol veya kriket maçlarında karşılaÅŸabilselerdi savaÅŸ alanlarında karşılaÅŸmak için bir temayülleri olmazdı” dediklerini duyduÄŸum her zaman hayret ederim.Ä°nsan, uluslar arası spor yarışmalarının nefret gösterilerine yol açtığı (mesela 1935 Olimpiyat Oyunları gibi) müÅŸahhas(somut) örneklerden anlamamış olsaydı dahi bunu genel ilkelerden çıkarabilirdi.

Hemen hemen zamanımızda yapılan sporların hepsi yarışmadır. Kazanmak için oynarsınız ve kazanmak için bütün gücünüzü kullanmadıkça oyun manasız kalır.Tarafınızı orada sectiÄŸiniz, bölgecilik duygusu olmayan bir köy merasında sırf eÄŸlence ve hareket için oynamak mümkündür. Ama prestij sorunu doÄŸar doÄŸmaz, kaybetmeniz halinde sizin ve arkanızda daha büyük bir birliÄŸin ayıplanacağını hisseder etmez, en vahÅŸi kavgacı duygular uyanıverir. Bir okul futbol maçında bile olsun, oynayan herkes bunu bilir.Uluslararası seviyede spor, açıkça taklit bir muharebedir.Fakat önemli olan oyuncuların davranışı olmayıp seyircilerin tavrıdır.; seyircilerin ardında, bu saçma rekabet üzerinde kendilerini hiddet kaptıran, kısa fasılalarla her derecede koÅŸmanın, atlamanın ve bir topu tekmelemenin ulusal bir meziyet testi olduÄŸuna ciddiyetle inana,ulusun tavrıdır.

Kriket gibi, kuvvetten çok zarafet isteyen rahat bir oyun bile 1921’de Ä°ngiltere’yi ziyaret eden Avustralya takımının faullü taktikleri ve kural dışı atımlara (topun belden yukarı zıplayacak ÅŸekilde atılmasına-müt) dayalı çekiÅŸmesinde gördüÄŸünüz üzere düÅŸmanlığa sebep olabilmiÅŸti. Oynayan herkesin incindiÄŸi ve her ulusun yabancılara haksız gözüken kendi oyun biçimi ile oynadığı bir spor olan futbol çok daha kötü. Hepsinin kötüsü bokstur. Dünyada en korkunç görüntülerden biri karışık topluluk önünde beyaz ve siyah boksörler arasındaki bir döÄŸüÅŸtür. Ama boks topluluÄŸu daima iÄŸrençtir.Ordunun, özellikle kadınların davranışları böyle olduÄŸundan, onları kendi maçlarına kabul etmediÄŸine inanıyorum.Hiç deÄŸilse iki üç yıl önce muhafız alayı ile kara kuvvetleriz bir boks turnesi tertipledikleri zaman, ben kadınları içeri sokmamak üzere kapıya nöbetçi koymuÅŸtum.

Futbol sahasındaki”temiz, saÄŸlıklı rekabet” konusunda ve ” Olimpiyat Oyunları’nın ulusları bir araya getirmede oynadığı rol” hakkında ileri geri konuÅŸmak yerine bu çaÄŸdaÅŸ spor dininin nasıl ve neden doÄŸduÄŸunu araÅŸtırmak daha yararlı olur. Åžimdi oynadığımız oyunların çoÄŸu eski orijinlidir. Ama spor, Romalılar zamanı ile ondokuzuncu yüzyıl arasında çok ciddiye alınır gözükmüyor. Hatta Ä°ngiliz devlet okullarında bile oyunlar kültü geçen yüzyılın ikinci yarısına kadar baÅŸlamadı.Genel olarak modern devlet okullarını kurucusu kabul edilen Dr.Arnold, oyunları  basit ÅŸekilde vakit israfı olarak görüyordu.Sonra, baÅŸlıca Ä°ngilterede ve birleÅŸik devletlerde oyunlar geniÅŸ kalabalıkları cezbetmeye ve vahÅŸi ihtiraslar uyandırmaya müsait büyük finansmanlı faaliyetler haline getirildi Ve bu salgın ülkeden ülkeye yayıldı.En geniÅŸ alana yayılmış olan sporlar, en sert mücadeleyi içeren sporlar, futbol ve boks oldu. Her ÅŸeyin nasyonalizmden, yani günümüzün kendini daha büyük güç mihraklarıyla özdeÅŸleÅŸtirme ve her ÅŸeyi prestij yarışı olarak görme hastalığından neÅŸet(ileri geldiÄŸinden) ettiÄŸinden fazla ÅŸüphe edemiyorum. Yine organizeli oyunların, vasat insanların yerleÅŸik veya hiç deÄŸilse sınırlı bir hayat yaÅŸadıkları ve yaratıcı iÅŸ için fazla fırsat elde edemedikleri ÅŸehir topluluklarında geliÅŸmeleri, bana daha muhtemel görünüyor. Kırsal bir cemaatteki çocuk veya genç, fazla enerjisini yürüyerek, yüzerek, kartopu oynayıp aÄŸaçlara çıkarak, ata binerek ve balık avlama, horoz dövüÅŸü, fare izi sürme gibi hayvanlara iÅŸkence içeren çeÅŸitli sporlar yaparak harcamaktadır. Büyük bir kasabada insan, eÄŸer fiziki gücü veya sadist dürtüleri için bir mecra isterse, kendini grup faaliyetlerine vermek mecburiyetindedir. Oyunlar Londra’da ve New York’ta ciddiye alınmaktadır. Roma ve Bizans’ta da ciddiye alınırdı. OrtaçaÄŸlarda da oynanırlar ve muhtemelen fazlaca kaba kuvvetle oynanırdı. Ama siyasetle karıştırılmadıkları gibi kitlesel nefret nedeni de olmazlardı.

Halen dünyada mevcut olan büyük düÅŸmanlıkları artırmak istiyorsanız bunu, Yahudilerle Araplar, Almanlarla Çekler, Hindistanlılarla Ä°ngilizler, Ruslarla Polonyalılar ve Ä°talyanlarla Yugoslavlar arasında her biri yüzer bin kiÅŸilik karışık kalabalıkları tarafından izlenecek bir seri futbol maçının yapacağından daha iyi yapamazdınız. Elbette sporun uluslar arası rekabetin esa nedenlerinden biri olduÄŸunu telkin etmek istemiyorum.Sırf büyük çapta sporun kendisini ulusçuluÄŸu ortaya çıkaran sebeplerin bir baÅŸka tezahürü olarak görüyorum. Yine de ulusal ÅŸampiyonlar olarak tanıttığımız on bir kiÅŸilik bir takımı rakip bir takıma karşı çarpışmaya gönderip, tarafların hangi taraf yenilirse o ulusun “itibarını kaybedeceÄŸi”ni hissetmelerine zemin hazırlayarak iÅŸleri daha da kötüleÅŸtirmenizin mümkün olacağına iÅŸaret etmek istiyorum.

Bundan dolayı, Dinamocuların ziyaretlerine; SSCB’ye bir Ä°ngiliz takım göndererek mukabele etmeyeceÄŸimizi ümit ediyorum. EÄŸer böyle yapmamız ÅŸartsa o zaman yenilmesi muhakkak olan ve bütünüyle Britanya‘yı temsil ettiÄŸini iddia edemeyecek ikinci bir  sınıfı bir takım gönderelim derim. Halen dünyada mevcut olan sıkıntı sebepleri yeter de artar bile. Bunlara, genç insanları, çılgın seyircilerin kükreyiÅŸleri ortasında birbirlerinin dizlerini tekmelemelerini teÅŸvik ederek yenilerini eklememeliyiz.

(*) BKZ. George ORWELL’den SEÇMELER, M. Selami Çekmegil, Kültür Bakanlığı, Tercüme Eserler Dizisi: 72, Ank. 1989.

Yorum
Türk-Ermeni futbol dostluğu
Yazar Sanih açık 2008-09-08 17:55:20
Türk-Ermeni futbol dostluÄŸu "döküntülük" düzeyinde pek güzel kuruldu  
 
http://www.sabah.com.tr/ardic.html

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 10-06-2014 )
< Önceki


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111409316 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net