HALK ve MÄ°LLETVEKÄ°LÄ° Bilal SÜRGEÇ
Selami Abi hukukçudur; hukuk bilgisini belgeye dayandırır. Selami Abi hesap ve kitap insanıdır. Toplumun sorunlarını ortaya çıkarır çözüm yollarını da gösterir, yer yer. Bir milletvekilinin Millete kaça mal olduÄŸunu da onun sitesinde yer verilen bir yazı öne çıkarmıştı vaktiyle… Gerçekten ortaya çıkan maliyet hesabı müthiÅŸti. Ancak ben haklı oldukları bu hususa deÄŸil de baÅŸka bir hususa temas etmek istiyorum bu yazımda.
Tarih öÄŸretmeniyim Tarih de belgeye ve kaynaklara dayanır. Tarihin çeÅŸitli kaynakları vardır. Hatıralar bunların en önemli olanlarıdır. Hatıralar genelde bir savunmadır. Hatıralar görülenin, bilinenin, duyulanın ÅŸahsın kendi penceresinden anlatılmasıdır. Milletvekili sözünü ilk kez dedemden duydum. Köyün yaÅŸlılarından duydum. Köyümüzde Balkan SavaÅŸlarını, I. Dünya Savaşını, KurtuluÅŸ Savaşını canlı olarak yaÅŸayanlar vardı. KurtuluÅŸ Savaşı, Åžeyh Sait hadisesi onlar için dün olmuÅŸ olay gibi gelirdi.Televizyonsuz 1960’lı yılların sonundan 1970'lerin ortasına kadar uzun kış gecelerini renklendiren ÅŸey, bu savaÅŸlara katılmış ömrünün sonbaharını yaÅŸayan bu yaÅŸlıların hatıralarıydı. Bir baÅŸka ÅŸey daha duyuyordum.1940'lı yıllar tek parti dönemi. Kuran okumanın yasak olduÄŸu yıllar. Jandarma, ağır vergiler, 1950 seçimleri, Menderes vs… Menderes adı geçince bir hüzün çökerdi ortalığa. Dedem, amcam Menderes'in yakını Elazığ milletvekili Ömer Sanaç'tan sürekli razılık getirirlerdi.1950'den hemen önce jandarmadan korkan köy halkı Demokrat Parti milletvekillerinden nasıl iÅŸ istediklerini, köyün yolunu, suyunu, okulunu nasıl yaptırdıklarını, hatta 42. sıradan Demokrat Parti Elazığ üyesi olan dedemin köydeki caminin yapımının gecikmesi üzerine Ömer Sanaç'a nasıl kızdığını bunun üzerine Ömer Sanaç'ın cami yapımı ile ilgilenmesi için Elazığ valisini bizzat köye gönderdiÄŸini gururla anlatırdı. Bu anlatımı içerisinde çocuklara Kuran öÄŸreten Ä°smail Hocanın Ä°nönü döneminde köye gelen jandarmalardan kaçmak için samanlıkta nasıl sakladıklarını da anlatırdı. Gelelim bugünlere... Halkın devlet idaresi ile ilgisi, hep milletvekili ve seçim yolu ile olmuÅŸtur. Halkın gerektiÄŸinde sert çıktığı kesim hep milletvekilleri olmuÅŸtur. Bir ÅŸey mi eksik hep milletvekillerinde suç görülmüÅŸtür. 2000 yılında hiç de kış memleketi olmayan Adıyaman il merkezine Ocak ayında ÅŸiddetli bir kar yaÄŸmıştı. Çatısı saÄŸlam olmadığı için çöken bir atölyenin sahibi olan tamirci duygularını soran TV Muhabirine “nerede milletvekillerimiz” diye kızgınlığını ilan ediyordu. Milletin sitemini, nazını az veya çok çeken bir kurumdur milletvekilliÄŸi kurumu. Ankara'da Dikmen'e doÄŸru çıkarken TBMM'nin dış duvarlarının olmayışı da dikkatimi çekiyor; ne bir kamera ne de sıralanmış bir emniyet barikatı sadece giriÅŸte bir kimlik sorgusu; o da Nasrettin Hoca misali, evin duvarları yok kapı kilitlerle sıkı sıkıya kapalı. Acaba bu kadar savunmasız olduÄŸu için midir ki sinirlenen herkes milletvekillerini tenkit ediyor. En çok mihnet çekilen kurum milletvekilliÄŸi kurumudur. Ne kadar oy almışsa o kadar çok kiÅŸinin mihnetini çekerler. Halkı kucaklayan da bunlardır. Åžu anda etkili bir yazar olan Hasan Celal Güzel'in halki kucaklayışını, bir çok adayın halka arzı hürmet ediÅŸini nasıl unutabiliriz ki... Bilal SÜRGEÇ
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |