27-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa
SAMİMİYETSİZLİĞE DAİR&... PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 8
KötüÇok iyi 
Yazar M. Selami ÇEKMEGÄ°L   
25-06-2008

SAMÄ°MÄ°YETSÄ°ZLÄ°ÄžE DAÄ°R…
                                                     M. Selami ÇEKMEGÄ°L

      Artık popüler nitelik kazanmış olan Mevlana Hz.lerinin OLDUKÇA POPÜLER HALE GELEN bir sözünü irdeleyerek “Çoban Tefsiri”nden esintili bir fikir jimnastiÄŸi yapmanın yararlı olacağı sanısındayım.
***
    Mevlana hazretlerine mal edilerek sofi camiada çok beÄŸenilen ve çok tekrarlanan bu söz ÅŸöyle diyor: "Ya göründüÄŸün gibi ol, ya olduÄŸun gibi görün!.."
 
     Bu söz doÄŸru mu diye sordum.  Yılarca önce Bursa’ya  birlikte seyahat ettiÄŸim Bilkentli öÄŸrenci, 'Mevlana söylediÄŸine göre doÄŸrudur' dedi. Peki, Mevlana söylememiÅŸ olsaydı da yine doÄŸru olur muydu bu söz, dedim. Åžöyle bir düÅŸündü ve 'tabi!..' diye ekledi.

    Bence bu söz bir yönüyle insana yakışmıyor. Ä°nsana yakışan, olduÄŸu gibi görünmek yerine giyinik olmaktır. Ancak hayvanlardır ki, baÅŸkalarını önemsemeksizin karşılarına olduÄŸu gibi çıkar ve göründüÄŸü gibi beklenileni yapar. Ne yapsan insan bunu kabullenemez. Hatta hayvanlığa özenenleri dahi, çıplaklar kampında dolaşırken bile, aÄŸaçtan kopardığı bir gülü aksesuvar niyetine saçına takar ve olduÄŸundan daha güzel, daha alımlı görünmeye çalışır.
    Åžu halde çirkinlikten kurtularak güzelleÅŸmek insani bir davranış olduÄŸu gibi, çirkinliklerini kapayarak güzel görünmeye çabalamak da yine insani bir tavır olsa gerek...
    Bakınz Ä°slami çizgide kafa yoranlar da böyle düÅŸünüyorlar. Mesela, oruç tutmak onlara göre iyi iken, Ramazan ayında oruçsuzluk kötü tanımlanıyor. Ama, bu kötülüÄŸü benimseyip teÅŸhir ederek sokak ortasında, müslüman topluma hakaret edercesine sigara tellendirenlerin kötülüÄŸü müslüman mütefekkirlere göre ÅŸeddeleniyor. Hatta, övünürcesine oruçsuz görünme çabasını büyük bir kesim müslümanlar, yanlışa ÅŸartlanmışlık, küfür gibi deÄŸerlendiriyor. 
    Yani, Mevlana'nın,  ulularından olarak tanındığı Ä°slam platformunda da bu insanî olgu böyle algılanıyor ve olduÄŸu gibi görünerek, kötülüÄŸünden ve çirkinliÄŸinden utanmamak o kötülükten daha vahim bir kötülük olarak tanımlanıyor. Mesela, hırsızlık kötü bir ayıpken, hırsızlıktan utanmamak ve toplum platformunda onunla övünmek, yıkıcı ve ölümcül bir içtimai yaranın iÅŸareti oluyor. Demek ki, ulu Mevlana'nın bu sözüyle  bize aktarılmak istenen mana bu yönden doÄŸru deÄŸildir diyebiliriz. Ä°nsan, olduÄŸu gibi deÄŸil, giyinik ve olduÄŸundan daha güzel görünmeli, çirkinliklerinden utanarak gizlemeli, göründüÄŸünden daha güzeli de hedeflemeli.
    Tabii bu gizleyiÅŸ, baÅŸkalarını aldatmak için deÄŸil; tam tersine baÅŸkalarının, kötülükleri iyi sanarak aldanmasını önlemek içindir.  Ya da, kendinde mevcut olabilcek bazı çirkinliklere raÄŸmen bile insanın, özünde iyi olduÄŸu, iyi olması gerektiÄŸi mesajına katkıda bulunmak içindir. Yoksa, kötülüklerin en ileri düzeyinde bir kötülük olarak insanı aldatmak deÄŸildir maksat... Daha doÄŸrusu baÅŸkalarına saygıdan kaynaklanmalıdır bu ayıpları gizleyiÅŸ... 
  
    Burada iki husus çok büyük bir önem taşıyor. Birincisi, çirkinliklerini utanarak gizlemenin ve giyinik olmanın herkese karşı amaçlanması ve ikincisi, insanları aldatma amacına matuf bulunmaması... Åžayet, kötülükten utanma duygusu olmaksızın, giyinik görünmekten amaç, bir kısım ve hem de iyi insanları aldatmak, dolandırmak veya yanıltmaksa, bu amacı insanlığın vasfı gibi sunmak çok aldatıcı bir yanılgı olur. Bu, insana kötülük etme amacı, çok daha büyük ve utandırıcı bir çirkinlik ifadesidir ki, burada bu amaç sahiplerini, yanlışsız tek kitap Kur'anın kahredici tanımıyla algılamak en kibar bir yaklaşım tarzı olur. Kur'an bunlara hasta diyor. Hasta derken de onlara bir acıma veya koruma duygusu telkin etmiyor; tam tersine,  hakikat örtücüsü yanlışa ÅŸartlanmışların çok daha aÅŸağılanmış bir kategorisi olarak, onları tahkir etmeyi murad ediyor...

*** 
    Åžu halde insanları bir de samimi olanlar ve samimi olmayanlar diye iki gruba ayırabiliriz. Samimiyet, doÄŸruda olunca, doÄŸruya matuf bulununca büyük bir meziyettir. Samimiyetsiz fikirlerinden dolayı sahibine meziyet isnadı mümkün görülmemiÅŸtir. Peygamberimize atfedilen bir söyleme göre, 'din, samimiyettir: Allah'a karşı samimiyet, peygamberine karşı samimiyet, topluma  ve nihayet kendine karşı samimi olmaktır.' Samimiyetin olmadığı yerde imandan söz edilemez. Samimiyetsiz insan bilmediÄŸi halde bilmiÅŸ gözüken, bilip inanmış gibi tavır takınandır. Kendine karşı samimi olmayan kiÅŸi, Allaha karşı nasıl samimi, nasıl müslüman olsun ki?.. Zaten ancak nefsini  (yani kendini) bilenler Rabbini bilir, denilmiÅŸtir.
    Nitekim Ä°slam konusunda samimiyetsiz olanları bakınız Allah nasıl ve ne güzel tanımlıyor, nasıl nitelendiriyor. Diyor ki, mealen: "Ä°nsanlardan bazıları da, inanmadıkları halde ' inandık'  derler. Onlar, güya Allah'ı ve inananları aldatırlar.  Oysa, sadece kendilerini aldatıyorlar da farkında deÄŸiller.
    "Kalplerinde hastalık vardır onların; Allah da hastalıklarını artırmıştır. Yalan söyleyegeldikleri için onlara acıklı bir azap vardır.
    "kendilerine 'yeryüzünde bozgunculuk yapmayın' denildiÄŸi zaman, onlar 'biz ancak ıslah edicileriz'  derler.
    "Dikkat edin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir; ama bunun bilincini taşımıyorlar."
***
    Çoban tefsirine göre bu samimiyetsizler, bir anlamda alemi kör herkesi sersem sanırlar; kibirlidirler. Onlara 'siz de diÄŸer insanlar gibi doÄŸruya talip olun, ÅŸartlanmışlıklarınızı bırakın, hakka ve hakikate inkıyad edin' denildiÄŸinde, iyi insanları küçümseyerek, biz de o zavallılar gibi mi olalım diye böbürlenirler. Bilmezler ki, doÄŸrudan,  ilimden, gerçeklerden yüz çevirmekle asıl kafasız ve düÅŸük seviyeli olanlar kendileridir. Ama bilmiyorlar, anlamıyorlar... Bunlar o denli seviyesiz insanlardır ki, küçümsedikleri, beyinsiz dedikleri insanlarla yüz yüze geldiklerinde, küçücük menfaatleri için, biz de iman ettik derler. Ama, ÅŸeytanlarıyla baÅŸbaÅŸa kaldıklarında ise 'biz sizinleyiz; onlarla sadece alay ediyoruz' derler.  Aslında, Allah onlarla alay eder de kendilerini azgınlıkları içinde bocalar halde bırakıverir.
    Bunlar gerçekte, doÄŸruluk ve aydınlık yerine karanlık ve sapkınlığı satın almışlardır. Ticaretleri de kar etmemiÅŸ, doÄŸruya ulaÅŸamamışlardır. "

    Bakın Kur'an samimiyetsiz olanları devamla kimlere benzetiyor, nelerle tarif ediyor. Diyor ki mealen:
    "Onların hali karanlıkta ateÅŸ yakıp da (gözünü kapayan) kimsenin haline benzer. AteÅŸ, etrafındaki ÅŸeyleri aydınlatır ama, Allah böylelerinin nurunu söndürür; kendilerini karanlıklar içinde bırakır; göremezler.
    "Onlar, sağırlar, dilsizler ve körlerdir; artık dönemezler (iyiliklere)...
    "yahut gökten boÅŸalan bir yaÄŸmur haline benzer ki, onda karanlıklar var, bir gök gürlemesi var, bir ÅŸimÅŸek var da; ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Oysa ki Allah muhîttir; küfredenleri (yannlışa ÅŸartlanmışları) kuÅŸatmıştır.
    "(Öyle ki), ÅŸimÅŸek neredeyse gözlerini çıkarıp götürüverecek gibi olur. Kendilerine aydınlık verdiÄŸinde yürür, karanlık indirince çakılıp kalıverirler. Allah dileseydi, onların iÅŸitmelerini ve görmelerini de yok ediverirdi. Çünkü Allah herÅŸeye kadirdir."(*)

    Çoban bunları ancak bu kadar ve böyle anlıyor. Ancak -insan kalpleri bilmediÄŸi ve bilemeyeceÄŸi için de- samimiyetsizleri tam belirleyemeyiz diye düÅŸünüyor. Ama hislerimize göre davranamayız; yanıltabilir bizi, diye de ilave ediyor.

(*) bkz. Bakara/ 7-20
(Çoban Tefsiri'nden)

Yorum
Yazar Fahri açık 2008-06-26 04:25:33
yenildik ya, selami beye de çatmasam olmaz. 

Yorumu bana, bir zamanlar "adalet mülkün temelidir" üzerine -alakasız- telkinleri hatırlattı. Bak gördün mü, adalet bile zenginlerin mülkünü korumak için varmış.. 
Beni affetsin ama seçtiÄŸi örnek maalesef böyle. Anlatmak isteÄŸi mevzuu çok doÄŸru, referans çok yanlış görünüyor. 
Mevlana bence, nefs ve irade çeliÅŸkisini iÅŸliyor.  
Ä°nsanoÄŸlunun yüreÄŸi, hem ÅŸeytani hem ilahi duygularla karmakarışık. Hangisini beslerse o galip geliyor. Hangisini besleyeceÄŸi ise, -iradi- tercih meselesi.  
Yazar Fahri açık 2008-06-26 04:38:34
Tartışıyoruz.. 
-Niçin sesimi kısayım, niçin teybin sesini kısmam gereksin.? Ben özgür bir insan olarak, istediÄŸim gibi davranabilmeliyim. Evimde olsun, yüksek sesle konuÅŸmak, müzik dinlemek, maç seyretmek benim hakkımdır.. Yüksek sesle dinlemek bu müziÄŸin olmazsa olmazıdır. Onlar bahçede düğün yaparken, biz bir ÅŸey diyor muyuz.? 
-Tabii özgürsün ve hakkındır. Ä°stersen, anadan üryan sokaÄŸa da çıkabilirsin. 
-Ä°stersem çıkarım. Beni mutlu edecekse yaparım. 
-Ä°stersen, çöplerini kapının önünde bir hafta bekletirsin, kime ne.? 
-..?! 
-Ä°stersen sen kırmızı ışıkta geçer, yeÅŸilde durursun, özgürsün sen.? 
-Ne alakası var, konuyu çarpıtıyorsun .! 
-Pekala. KomÅŸumuz, çöplerini bir hafta kapı önünde bekletsin, hergün akÅŸam yüksek sesle müzik dinlesin ister misin.? 
-.. 
-Hergün bahçemizde, sokakta bir düğün yapılması zevk verir mi.? 
-Gitsin salonda yapsınlar, niçin zevk alacakmışım.. Arada bir neyse.! 
-Mesela, anneannenin baÅŸaÄŸrısı tutuyor arada. Böyle bir zamanda, yukarıdaki komÅŸunuzun oÄŸlu evde arkadaÅŸlarıyla eÄŸleniyor olsa ve sen çıkıp biraz alçak ses rica etsen.. 
-..!! 
-Demekki, bize yapılmasını istemediÄŸimiz bir ÅŸeyi, baÅŸkalarına yapmayarak, aslında kendi hakkımızı savunmuÅŸ, garanti altına almış oluyoruz. Açık veya zımni bir anlaÅŸma içerisindeyiz. Bu durum, özgürlüğümüzden taviz vermek, hakkımızın kısıtlanması olmasa gerek. Bilakis..  
-Ama burada özel bir durum, hastalık sözkonusu.. 
-Peki. Öyle olsun. YerleÅŸik kurallar, aslında binlerce yılın mahsulüdür. Birileri kafasına göre icat etmemiÅŸtir. ÖrneÄŸin ilk gelenin hakkı kuralı vardır. Ä°lk gelen sırasının önünde yer alır. Hayır, benim zamanım onunkinden kıymetli, ben beklemem diyebilir misin.? 
-Olabilir aslında.. 
-Evet olabilir. Senin "önemli kiÅŸi" olduÄŸuna dair bir belge gösterebilirsen, herkeste bunu kabul edebilirse, neden olmasın. Haa. Yazlığın yakınına disko açıldı. Sabaha kadar dan-dun..  
-Eee. Yazlık, turistik yer. Olacak o kadar.! 
-Tamam olsun ama ben orayı kafamı dinlemek için aldım ve aldığımda orası sakin, huzurlu bir yerdi. Åžimdi benim kabahatim ne.?  
-Belediyeden ruhsatı var mı? BeÄŸenmiyorsan deÄŸiÅŸtirirsen. Senin için turizm mevzuatı deÄŸiÅŸecek deÄŸil herhalde.! 
-Orada disko varken, ben orayı almış olsam haklılar. Gürültüyü biliyordun ve aldın. Demekki razı oldun, ÅŸikayet etme diyebilirler. Amma, tam tersi. Senin önerin, daÄŸdan gelip baÄŸdakini kovmaya eÅŸdeÄŸer. Asıl onlar, oradaki ortama uymalı, deÄŸil mi? 
-Öylede, gücü yetene. Ãœstelik yasal, birde kapı gibi ruhsatları varsa.. Orası turizm bölgesi.. Döviz gelecek neticede, yabancılar memnun edilmeli. 
-Evet oÄŸlum, iÅŸte bu.! Senin özgürlük dediÄŸin, ruhsat dediÄŸin, bu noktada orman kanunu..!  
 
Biryerlerde okumuÅŸtum, sanırım şöyle diyordu: "Özgürlük, kendini açık denizde rüzgara bırakıp, rüzgarın seni götürdüğü yer deÄŸildir. Asıl özgürlük, dümene geçip, rüzgarın seni istediÄŸin yere götürmesini temin etmektir. Özgürüm derken, rüzgarın tutsağı olmamalısın."  
Değerli katkılar...
Yazar Selami Çekmegil açık 2008-06-26 09:28:31
DeÄŸerli katkılarınız ve tamamlamalarınız için teÅŸekkürler Fahri bey.  
Yanlışları eleÅŸtirinin ("Sevdası Davası" olan Metin Önal MengüşoÄŸlu kardeÅŸimizin yerinde tespit izahlarına göre de bir ibadettir aynı zamanda) Bizi bu ibadetin neÅŸesinden mahrum bırakmadığınız için yürekten teÅŸekkürler size... 
Selami
Yazar Fahri açık 2008-06-26 15:13:07
Sevgili Usta'm, 
Yorumumu tekrar ve dikkatli okumam, bir yanlış anlaşılmaya fırsat vermiÅŸ olabileceÄŸimi düşündürdü. Özne, siz olunca deÄŸil 2, 4 kez düşünmek, tartmak gerekiyor. 
"Adalet mülkün temelidir" deyiÅŸi nasıl alakasız-yanlış aksettirilmiÅŸ ise, "OlduÄŸun gibi görün.." sözü içinde buna benzer bir yanlış anlaşılmadan yola çıkarak, meramınızı anlatmak istemiÅŸ olmalısınız. Eminim böyledir. 
Yinede bence kötü bir seçim. Yada en azından, eleÅŸtirinizin Mevlana'ya dönük olmadığını iÅŸaret etmeliydiniz. 
Beklide, ben yanılıyorumdur. Hazret yanlıştır. Birde, sizin gözünüzle bakmayı deneyeceÄŸim.  
Elbette...
Yazar Selami Çekmegil açık 2008-06-26 16:48:22
Fahri bey, Elbette eleştirim hz. Mevlanaya değil, bir bakış tarzı bir yaklaşıma. Sanırım yazımın ortalardan itibaren ikinci kısmı sizin bakış açınız açısından oldukça vazıh. Yahut ben böyle sanıyorum...
İşte bir başka yönüyle Mevlana
Yazar Selami Çekmegil açık 2008-06-26 22:25:56
kriter org'dan Fahri beye bir armaÄŸan olabilir mi? 
 
http://www.kriter.org/index.php?option=com_content&task=view&id=115&Itemid=47
Yazar Fahri açık 2008-06-27 20:25:46
Sanırım, 'nezaket münasebetiyle kıvırmaya' kalkarsam batacağım. 
Önce sizin, "Mevlana hazretlerine mal edilerek.." ve "Mevlana'nın, ulularından olarak tanındığı Ä°slam platformunda..böyle algılanıyor" imalı addettiÄŸim giriÅŸinizi baz alarak, "bu sözün bir yanıyla yanlışlığı" üzerinden Mevlana'yı mı, sofi camiayı mı, ikisini mi eleÅŸtirdiÄŸinizi tam ayırt edemedim.  
Sonra, Selami Bey bunca basit yanlışlığa düşmüş olamaz diyerek, ikici yorumumu yazdım ve meseleye açıklık getirmenizi umdum. Yazınızdaki samimiyet bahsi ile, deyiÅŸ arasındaki bağıntıyı yeterli bulmadım.  
Ayrıntıya takılmak olsa bile, benim için müphem nokta bu idi.  
 
Bence, yazınızın ilk bölümü de gayet açık, gayet önemli ve daha çok yönlü iÅŸlemeyi gerektiriyor. Ä°kinci ve üçüncü bölümler, daha bilindik ve tartışmaya mahal olmayan, baÅŸlardaki iddianızı kuvvetlendiren, destekler mahiyette bilgiler. 
Katılıyorum. SöylediÄŸiniz algı çerçevesinde; "olduÄŸun gibi görün" tavsiyesi, bayağılaÅŸmaya prim vermektir. Talim terbiye ile çeliÅŸir. Ä°lerlemeye, yeniliÄŸe, medenileÅŸmeye kapatır. Hatta, sözü ileri götürürsek, anadan olduÄŸun gibi kalmayı icap ettirir. 
Sözden hareketle, bir Müslüman, iyi bir fert nasıl olmalı, toplum içinde giyimi kuÅŸamı, tavır ve davranışlarını neye göre belirlemeli.. velhasıl kriter'i ortaya koymak istemiÅŸsiniz.  
 
"Ä°nsan, göründüğünden daha güzeli hedeflemeli.. samimiyetle.. aldatma maksadı gütmeksizin..yoz taklitten uzak durarak.." öneriniz, kimilerince 'ne var bunda, tabii öyle olmalı' tepkisiyle karşılanabilirse de, kaÅŸ almayı-sürme çekmeyi-kravatı-Ä°slami literatür kullanmayı tartışan diÄŸer bir kesim için ise, pekala feci yanlış bulunabilir.! 
 
Günümüz için çok önemli bir mesele bu: "Müslüman toplum nasıl olur, olmalı.?" 
=Hayda!.. Bu da Yargıtay Kararı haberi.
Yazar Melitenli açık 2008-06-27 21:02:08
‘Mevlana ...’ davasında son söz: 
 
Mevlana, kitapta Nasreddin Hoca’yı öldürtmekle de suçlanıyor. 
 
27/06/2008 
Yargıtay, Mevlana’yı eÅŸcinsellikle suçlayan yazar ile kendisine ‘psikolojik tedavi’ öneren Mevlana AraÅŸtırma ve Uygulama Merkezi Müdürü’nün davasında müdürü suçlu buldu. Müdürün suçu, kiÅŸilik haklarına hakaret 
 
ANKARA - Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, “Mevlana eÅŸcinseldir” iddiasında bulunan Prof. Mikail Bayram için “Psikolojik tedaviye muhtaç olduÄŸunu düşünüyorum” diyen Mevlana AraÅŸtırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Nuri ÅžimÅŸekler’i suçlu buldu. Kurul Bayram’ın bu sözleri nedeniyle tazminata mahkûm edilmesini istedi. 
 
Selçuk Ãœniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Ãœyesi OrtaçaÄŸ Tarihi Uzmanı Prof. Dr. Mikail Bayram, ‘Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla Ahi Evran-Mevlana Mücadelesi’ adlı eserinde, “Mevlana’nın Nasreddin Hoca’ya eÅŸcinsel dediÄŸi ve öldürttüğü, ayrıca Mevlana’nın MoÄŸol ajanı olduÄŸu” iddialarına yer vermiÅŸ, “Mevlana eÅŸsinceldir ve Åžems ile ikisi livata yapmaktadır” görüşünü savunmuÅŸtu. 
 
Mevlana AraÅŸtırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Nuri ÅžimÅŸekler de katıldığı bir televizyon programında eseri eleÅŸtirirken, Mikail Bayram için “Psikolojik tedaviye muhtaç olduÄŸunu düşünüyorum, bu konuda psikologlarımız kendisine yardımcı olursa sevinirim” yorumunu yapmıştı. 
 
Yerel mahkeme reddetti  
ÅžimÅŸekler’in kendisini ‘akıl hastası’ olmakla itham ettiÄŸini, toplum önünde küçük düşürdüğünü ve kiÅŸilik haklarına saldırdığını iddia eden Bayram, ÅžimÅŸekler ve programın yayımlandığı televizyon kanalı aleyhine Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde, 20 bin YTL’lik manevi tazminat davası açtı. 
 
Mahkeme, ÅžimÅŸekler’in sözlerinin eleÅŸtiri sınırları içerisinde kaldığına karar vererek, manevi tazminat talebini reddetti. 
 
Yerel mahkemenin kararında, ‘tartışma ortamına, davacı Bayram’ın yazdığı eserin yol açtığı, Bayram’ın kendi iradesiyle yarattığı bu ortamda basın yoluyla yapılan eleÅŸtirilere de katlanması gerektiÄŸi’ vurgulandı. 
 
Yerel mahkemenin kararının davacı Bayram tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ne gitti. Daire, ÅžimÅŸekler’in, “Psikolojik tedaviye muhtaç olduÄŸunu düşünüyorum, bu konuda psikologlarımız kendisine yardımcı olursa sevinirim” ÅŸeklindeki sözlerinin ‘eleÅŸtiri sınırlarını aÅŸtığına, kiÅŸiliÄŸe yönelik saldırı niteliÄŸi taşıdığına’ hükmederek, yerel mahkemenin davayı bir kez daha görüşmesini istedi.  
 
Yerel mahkemenin kararında direnmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun gündemine taşındı. Kurul, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin gerekçeleri doÄŸrultusunda, yerel mahkemenin direnme kararını bozdu. ÅžimÅŸeker, son karar nedeniyle Prof. Bayram’a tazminat ödeyecek. 
 
Bayram eleÅŸtiriler üzerine kitabındaki Mevlana ve Nasreddin Hoca’ya iliÅŸkin iddiaların arkasında olduÄŸunu, eserin 30 yıllık bir araÅŸtırmanın sonucunda ortaya çıktığını söylemiÅŸti. (Radikal) 
 
 
Radikal'dendi...
Yazar Melitenli açık 2008-06-27 21:04:10
Gazete haberinin kaynığını dencetmeyi unutmuÅŸum; Radikal'dendi... 
 
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=885460&Date=27.06.2008&CategoryID=97
Konum Mevlana deÄŸildi ki!...
Yazar Selami Çekmegil açık 2008-06-27 22:23:59
Yazımın konusu Mevlana değildi. Öne getirmek istediğim düşünce Mevlana uğruna kaybolup gitti. Bence yazımda Mevlana önemli bir figür olarak ana fikre ve yazıma renk katsın için seçilmişti. Umarım hatalı da olsa yazımın ana teması kaybolmaz zihinleden. Mamafih bu yorumlar kriteri oldukça renklendirdi sayılır. teşekkürler...
Yazar Fahri açık 2008-07-01 01:50:54
renk katmaktan keyif almamaya baÅŸladım, deÄŸerli dostum. 
kastım, "gargaraya getirmek", ayrıntıda boÄŸmak kesinlikle deÄŸildi. öyle olsa, yüce Allah insanı kötü mü yarattı ki, olduÄŸumuz gibi olmaktan utanalım der ve akabinde felsefi bir tartışma baÅŸlatırdım. 

yinede üzgünüm, buna sebep olduÄŸum için. bence, oldukça önemli bir mevzuu idi ve sizin bakış açınızı paylaşıyorum. 
Fahri bey
Yazar Selami Çekmegil açık 2008-07-01 06:38:01
Sizin yorum ve katkılarınız sadece renk katmıyor ufuk açıyor ve konulara boyut kazandırıyor. Benim son notum -menfi algılamaya müsait olmakla beraber- konunun özünü tartışmaya hiç yönelmeyen, sadece Mevlana konusuna iliÅŸkin katkılara dairdi.  
Ãœstelik güreÅŸ bir bütündür, bazen minder dışına kaçışta oyunun bütünü içinde ustalıklı bir hamle sayılır. Ben zaman zaman denerim, bunu pes ediÅŸ olarak algılamayın lütfen. Fikir güreÅŸi asil sporlardandır.  
selami bey niçin politikacı olmamış
Yazar bülent sayın açık 2008-09-03 18:28:11
selami bey'i yazılarından takip etmeye çalışıyorum herkesin doğru kabul ettiği şeylerin tam aksini söyleyen bir mizaca sahip eğer siyasete girseydi her zaman dikkatleri üzerine çekerdi
Böyle bir sevdam yok!..
Yazar Selami Çekmegil açık 2008-09-04 01:02:05
Dikkatleri üzerime çekmek gibi bir sevdam yok deÄŸerli kardeÅŸim Bülent bey. Acaba yazdığım konularda farklı bir boyuta iÅŸaret ederek kiÅŸisel ve toplumsal doÄŸru düşünmeye katkım olur mu diye ibadet niyetine yazıyorum. Ä°lgi, iltifat ve teveccühünüze yürekten teÅŸekkürler ... 
Selami Çekmegil

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 26-06-2008 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111708859 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net