25-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow ÖSS SORULARINDA DÄ°L...YANLIÅžLARI
ÖSS SORULARINDA DİL...YANLIŞLARI PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 11
KötüÇok iyi 
Yazar Ercan Arslaner   
24-06-2008
2008      ÖSS TÜRKÇE VE SOSYAL BÄ°LGÄ°LER SORULARINDA DÄ°L, ANLATIM, NOKTALAMA Ä°ÅžARETÄ° YANLIÅžLARI                                                                                                        
                                      Ercan Arslaner 
                                    (Edebiyat ve Almanca ÖÄŸretmeni)
S.2.…Kendini, anlattıklarıyla özdeÅŸleÅŸtirdi. …cümlesini  “Kendini anlattıklarıyla özdeÅŸleÅŸtirdi.” ÅŸeklinde yazarsak eksilen bir ÅŸey var mıdır? Hayır, yoktur. Her istenen yere virgül konmamalı ve bu alanda bilimsel anlamda bir birlik saÄŸlanmalıdır.”Bilimsel” sözcüÄŸü tıpkı “üniversite” gibi çoÄŸu zaman boÅŸaltılmış bir kavram olarak gündemdeyse de ÅŸahsen bu anlamdaki bilimselliÄŸi bir kitabımda hazırlamış bulunuyorum.

Aynı soruda  “Bu parçadaki altı çizili sözle,yazarın hangi özelliÄŸi belirtilmek istenmiÅŸtir?” cümlesini “Bu parçada  altı çizili sözle yazarın hangi özelliÄŸi belirtilmek istenmiÅŸtir?” ÅŸeklinde yazarsak eksilen bir ÅŸey yoktur.”Evdeki hesap….” atasözünü “Evde hesap… yapamayız; fakat “Kısa ve sade yazmak” kuralını ihmal etmemek gerekir.”Sözle, …”  kelimesinden sonra kelimenin türü sebebiyle virgül konulamaz. Kelimenin türü ile “Söz” deÄŸil,”sözle anlaşılmalıdır; çünkü her iki sözcük tür yönünden farklıdır.
Bu sorunun B) şıkkında “Edebiyatta, öyküleriyle kalıcılık kazanma” sözcükleri arasına virgül koymaya gerek olmamalıydı.


S.3. D)”Yazarken, okurların beÄŸenisini ölçü almama” sözcükleri arasında virgül olmamalıydı.


S.4.Yukarıdaki” …altı çizili sözle,..” deki virgül  yanlışı tekrarı vardır burada.
Aynı soru E) “Rollerini, yapaylıktan kaçınarak, yaşıyormuÅŸ gibi canlandırmak “şıkkında ilk virgüle gerek olmamalıydı. Bu cümleyi “ve” sözcüÄŸü ile test ederek virgül yönünden daha iyi anlayabilir veya deÄŸerlendirebiliriz.


S.5.”AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde boÅŸ bırakılan yere, ayraç içinde verilen sözün getirilmesi anlamca uygun olmaz?” cümlesinde virgül kullanılmamalıydı.


S.8. “(1) Romanlar genellikle insanı konu alan kurmacasal ürünlerdir.”  şıkkında “kurmacasal”  sözcüÄŸünü bilgisayarda yazdığım zaman altının kırmızıyla çizildiÄŸini gördüm. Zaten benim amacım da ona “-sal“ekinin gereksiz eklendiÄŸini açıklamaktı. Maalesef bu kelime onun dilimizi yeni öÄŸrenen bir yabancı tarafından kullanıldığını gösterir gibidir ve üniversiteye giriÅŸ sorusu olmakla hiç baÄŸdaÅŸmamaktadır. Ayrıca hem kelime hem cümledeki “sadelik “ kuralına aykırıdır. Cümlede sözler yapaylaÅŸtıkça, kelime sayısı arttıkça anlam kaybolmakta veya doÄŸruyu anlama anlaÅŸmazlıkları çoÄŸalmaktadır. Kelime kullanımının da çok önemli bir estetiÄŸi vardır ve onun ötesinde sözler ritimle bir bütünlüÄŸe kavuÅŸursa ortaya ÅŸiir çıkar.
           
26. soruda aynı kelime “-sal” eklenmeden kullanılmıştır. Aidiyet belirtmek için bu ek orada da kullanılabilirdi ve yukarıdaki itirazla eleÅŸtirilirdi.


S.11. Burada metin içinde “Diyor ki;…..” ile baÅŸlayan bir alıntı görüyoruz.Yine yanlış bir noktalama ile karşı karşıyayız. Buradaki doÄŸrudan anlatımı dolaylı anlatıma ÅŸöyle çevirebiliriz:”O,ÅŸairin istediÄŸi anda kendisi ve bir baÅŸkası olabilmek için müthiÅŸ
bir ayrıcalığa sahip kiÅŸi olduÄŸunu söylüyor.” Bununla görüyoruz ki  “ki” baÄŸlaçtır ve ondan sonra virgül konulmaz. Baudelaire’den çevrilen cümle ÅŸudur:”Åžair istediÄŸi anda kendisi ve bir baÅŸkası olabilmek için müthiÅŸ bir ayrıcalığa sahip olan kiÅŸidir. Burada kullanılan baÄŸlaç “ve” oldukça yabancı düÅŸmüÅŸtür. Bunun için onu “veya” ile deÄŸiÅŸtirmek denenebilir veya metnin aslına bakılabilirdi.


S.9. Şıklarda “cümlede” sözcüklerinden sonra getirilen virgüllerin durumunu ÖSYM hemen açıklamalıdır. Bunların hepsi kurala aykırıdır.  


S.12.”AÅŸağıdakilerden hangisinde, belgisiz zamir cümlenin öznesi durumundadır?” cümlesinde virgül kurala aykırı konulmuÅŸtur.


                        S.10. ise ÅŸöyle yazılmıştır:”AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır? “soru cümlesinde aynı kelimeden sonra bu iÅŸareti göremiyoruz.
S.14.(II) Bundan dolayı, … şıkkında virgüle yer olmamalıydı.Koyu harflerle yazılan yerde “Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle…..”  cümlesinde “…parçadaki …”yerine  parçada olsaydı anlatımda eksilen bir ÅŸey olmazdı.


S.15.  (V) Amacım,Neolitik ÇaÄŸdan, Osmanlıya uzanan Anadolu….” Cümlesindeki yanlışları da lütfen siz bulunuz. Burada iki adet önemli yanlış vardır. Zaten her yanlış çok önemlidir.


S.17. soruda yine “Bu parçadaki…” üzerine yukarıdaki eleÅŸtirilerimizi yineleyebiliriz. Hemen “Evdeki hesap…. “atasözünü hatırlayabiliriz ve yukarıdaki örneklerin aksine onun “Evde hesap” olamayacağını görürüz.


S.18.”Muson yaÄŸmurlarıyla yıkanan ÅŸehir mi yoksa insanlar mı ayırt edemiyorum.”cümlesinde virgül eksikleri vardır. Hepsi bir yana  “ … insanlar mı  ‘olduÄŸunu’ ÅŸeklinde bir tamlama ve eksiltme ile olduÄŸunu yerine virgül konacağını düÅŸünmek gerekirdi.


S.21.”Bu parçadaki altı çizili sözün söylenmesine yol açan durum aÅŸağıdakilerden hangisi olabilir?” cümlesinde nereye virgül konacağı çok açıktır.


S.23. “D)Bilginin yarar saÄŸlaması, onun düÅŸünülerek kullanılmasına baÄŸlıdır.
E)Tartışmaların bir sonuca ulaÅŸması onların saÄŸlam verilere dayanmasını gerektirir.” cümlelerini karşılaÅŸtırarak imla yanlışını lütfen kendiniz görünüz.


S.25.Paragrafın içindeki “Hiç yaÅŸamadığınız acıyı, yalnızca yazarak hayata imza atmış olursunuz.”cümlesinde virgül yanlışı vardır.


S.26.A)Okurların anlatılanlara inanması, anlatılanların gerçeklik duygusu uyandırmasına baÄŸlıdır.


B)Sanatsal yaratıların baÅŸarısı büyük ölçüde onların düÅŸlemsel öÄŸeler içermesinden kaynaklanır.” cümlelerinde açık bir virgül yanlışı vardır.


Ä°kinci cümle “Sanat eserlerinin baÅŸarısı, büyük ölçüde kurgu (tasavvur-tasarım)öÄŸeleri taşımasına baÄŸlıdır.” yazılmasıyla daha Türkçe olabilirdi.


S.27. A,D,E şıklarında virgül yanlışları bulunuyor.


S.28.E) …..o yapıtların günümüz insanını daha iyi yaÅŸama koÅŸullarına ulaÅŸtırdığı söylenebilir miydi” cümlesinde virgül bulunmaması kurallara uygundur.Fakat  27. soruda durum böyle deÄŸildir.Belirtili tamlamaların içine tamlananı  açıklayan kelimelerin girmesi ile tamlama bütünlüÄŸü bozulmadığı halde virgül konması kanımca yanlıştır.28 E)’de  ise her nedense “o yapıtların” ’dan sonra virgül konulmayarak doÄŸru davranılmıştır.


SOSYAL BÄ°LGÄ°LER SORULARINDA 32 adet “DÄ°L, ANLATIM ve Ä°MLA” yanlışı tespit ettim. Bunların hepsini izah etmek yerine  “17. soruda  “daÄŸ” deÄŸil, “tepe” sözcüÄŸünü kullanmak gerekip gerekmediÄŸini ilgililerden sormak isterdim.  18.06.2008


AÇIKLAMA
            Schiller,”Dil, bir milletin aynasıdır.” sözleriyle ilgi konuda en güzel deÄŸerlendirmeyi yapmıştır. Anlaşılan dil özellikle yazılı anlatımla milletlerin medeni düzeylerini ortaya koymaktadır. Osmanlı yalnız siyasi egemenliÄŸi ile deÄŸil, edebiyatıyla da ne kadar önemli olduÄŸunu tanımlamıştı. Rusya bir zamanlar Fuzuli’yi kendi ÅŸairleri olarak göstermek için boÅŸuna uÄŸraÅŸmamıştı. Edgar Allan Poe, Mark Twain, Shakespeare, Cervantes, Honore de Balzac, Johann Wolfgang von Goethe, Schiller, Tolstoy, Dostoyevski vb. isimlerin milletleri için neler ifade ettiÄŸini düÅŸünmek zorundayız. Åžüphesiz bizim için Fuzuli Baki, Yunus Emre’lerin yanında Nasreddin Hoca’nın milli ve evrensel deÄŸeri oldukça büyüktür. Fakat ÅŸimdilerde bu ölmez eserle
rin yerine Roma’daki gladyatör dövüÅŸlerini andıran gösteriler gelmektedir.
Yüce bir edebiyata ulaÅŸmanın ilk bakışta iki yolu vardır ve o diÄŸer bütün bilim alanlarından daha büyük belirleyiciliÄŸe sahiptir:
a)Kompozisyon dersini iyi tanımak ve uygulamak (Bu alanda da lise öÄŸrencilerimin “Daha iyisini görmedik. Bu kitap veya yöntem gırtlağımıza düÄŸümlenen kelimeleri çözdü.”dedikleri bir kitap hazırlamış bulunuyorum.) Bu ders kültürel temeller üzerinde düÅŸünme ve onu ifade etme dersidir. Bir bakıma ona “Edebi Uygulama” da diyebiliriz. Almanların “Ä°nsan uygulama ile usta olur.” Atasözü sanki bu ders için söylenmiÅŸtir. Onlar, ÅŸimdi edebiyata öylesine önem vermiÅŸlerdir ki her süpermarket bir edebiyatçı çalıştırmak zorundadır.  
b)Anlamı bilinen veya bilinmeyen yabancı kelimeleri kullanmaktan kaçınmalıyız. Dil, tarih, coÄŸrafya temelinde büyüyen bir medeniyetin en önemli öÄŸelerinden biri hatta baÅŸlıcası varlığın temel özelliklerini kavramaya çalışarak kendine güven kazanan insandır.Bu anlamda insan aile,toplum,millet,küçülmüÅŸ bir dünya,gezegenler alemi ve sınırlarını kimsenin tayin edemediÄŸi bir evrende yaÅŸayışın sorumluluklarını unutmamalı.Nurullah Ataç,1950 yılında Ulus gazetesinde yayınlanan bir yazısında “Åžimdiye kadar deÄŸiÅŸtirdiklerimiz(devrimlerimiz) yetmez,dili de temelinden deÄŸiÅŸtirmeliyiz.” diyerek güvensizliÄŸin;Yahya Kemal Beyatlı ise ona “Sen hiçbir iÅŸe yaramazsın.” diyerek  eserlerindeki anlam ve kelime estetiÄŸi  ile kendine güvenin sembolü olmuÅŸlardır.
Dilin milletin her alanda yüceliÄŸini yansıtan tespitte olduÄŸu gibi bakımlı ve 5.defadır eleÅŸtirilerimi TDK’ ya örneklediÄŸim ÅŸekildeki eksiklerden uzak olması gerekirdi. Üzülerek söylemek zorundayım ki TDK bunlardan son ikisine halen cevap vermemiÅŸtir. Åžimdiye kadar yaptığım tespitlerde olduÄŸu gibi ÖSYM ne eleÅŸtirilere cevap vermekte ne de yanlışlarını düzeltmektedir.
Özellikle virgül (,), cümlenin en önemli noktalama iÅŸaretidir ve hiçbir ÅŸekilde tesadüfen konulamaz. Virgülü bilmekle dili bilmenin eÅŸ deÄŸerde olduÄŸu söylenebilir. Åžimdi bir test kitabından herhangi bir örnekleme yapıyorum:”DoÄŸru seçenek olarak geriye.”sonst” aksi takdirde, yoksa anlamını verir ki bu cümleyi anlamlı hale getirir.” (Almanca KPDS Test Kitabı –Erdem Karabulut, Sh.199,14.Soru).Buradaki doÄŸru ve yanlış noktalama iÅŸaretleri ile Türkçe bilgimizi yoklayabiliriz.
Virgülün özellikle bilimsel eserlerde ve kanun metinlerinde çok büyük önemi olduÄŸunu unutmamalıyız.
Dillerin bilimsel anlamda tanımayan milletler, üretken olmadıkları gibi güçlerini kötüye kullananlar tarafından kolayca yönlendirilebilirler (maniple edilebilirler) ve en kötüsü onlar ortak bilinçle haksızlıklara tepki gösteremezler.
İlgililere saygılarımla arzederim.18.06.2008
Ercan Arslaner

Yorum
Yazar Fahri açık 2008-06-25 00:56:57
Ercan Bey, 
Edebiyat öğretmeni olmanızdan ötürü, eleÅŸtirimi çekinerek yazıyorum. Ancak, ya zamanında bize öğretilen yanlış, ya da siz epeyce hataya düşmüşsünüz.  
Bağışlayınız, lütfen.! "Virgül gerekmez" diyerek iÅŸaret ettiÄŸiniz çoÄŸu yerde, aksine gerekir ve doÄŸru kullanılmış. Sanırım, sizin ve eleÅŸtirdiÄŸiniz yetkililerin, noktalı virgül diye anılan noktalama iÅŸaretinden haberiniz yok. Virgülle ayrılan kimi yerlerin, noktalı virgülle ayrılması gerektiÄŸi, çok açık oysa. 
Virgül, "yarım nefes" alma yeridir, aynı zamanda. 
Açıklama kısmınız ise, tam bir felaket.! Hangi birini söylesem.! Alıntılarda, tırnak içindeki cümle nokta ile bitirilmez. Nokta, virgül, ünlem vb. kullanılmaz, örneÄŸin.  
Yine, "..Osmanlı yalnız siyasi egemenliÄŸi ile deÄŸil, edebiyatıyla da ne kadar önemli olduÄŸunu tanımlamıştı.." cümlenizde; "tanımlamıştı" yerine, kanıtlamıştı veya göstermiÅŸti fiilini kullanmalıydınız. Osmanlı'dan sonra da, virgül gerekirdi. 
"..yönlendirilebilirler (maniple edilebilirler) ve.." cümlenizde, ler eki gereksizdir. Cümle, "ve" baÄŸlacı ile devam etmektedir. 
"..bir kitap hazırlamış bulunuyorum.)" cümlenizde, nokta'yı parantez dışına almalıydınızÂ… 

"Bu parçadaki..", ki vurgusu -anlattığınıza göre- çok yerde ve gereksiz kullanılmış, bunlarda haklısınız.  
Re:Laz Hikayesi
Yazar girisim açık 2008-06-25 10:26:17
Fahri Bey'in eleÅŸtirisini okuyunca alkıma ÅŸu meÅŸhur laz hikayesi geldi. Hani iki laz mezarlığı geziyorlarmış da biri diÄŸerine 'bu kim?' diye soruyormuÅŸ. O da 'bu furdi, furildi'. DiÄŸeri için furdi furdi, furildi diye özünden meseleyi izah ediyormuÅŸ. Ercan Bey'de bu yazısıyla fıkrada olduÄŸu gibi furilmiÅŸ. Hem de rakibine sıktığı silahtan seken kurÅŸunlarla... 
Noktalama iÅŸaretleri ÅŸahsımda herzaman büyük sorun teÅŸkil etmiÅŸtir. Kompozisyon yazılılarında sırf bu nedenle notlarım ortalamayı geçememiÅŸtir. Hatta sırf bu nedenle yazı yazmaktan bile uzak durmuÅŸtum. Ancak hatanın bende olmadığını, bu kuralları demoklasin kılıcı gibi insanların başında sallandıranlarda olduÄŸunu fark ettim. Ãœnlü bir Fransız edebiyatçısı, noktalama iÅŸaretleri yüzünden Fransız dil kurumuyla çatışmaya girmiÅŸ. Edebiyatçı ' biz dil kurumunu deÄŸil, dil kurumu bizleri izleyerek hangi kelimenin nasıl kullanılacağı ve noktalama iÅŸaretlerinin kuralını koymalı' diyordu. Meselenin özü budur. Bilim, hayata konulmuÅŸ olan kuralları tespit içindir. Yeniden kural koymak deÄŸil! Maalesef edebiyatçılar kendilerini hayata dair yeni kurallar koymaya yetkili görülüyorlar.  
Meselenin özü budur. 
Saygılarımla 
Raci D.
Sayın Fahri Bey,
Yazar dedemin mesleği açık 2008-06-25 15:14:28
Ä°lginize çok memnun oldum. 
Ä°ki öğrenci bir Arapça öğretmenine giderler ve bu dili öğrenmek istediklerini beyan ederler. Öğrencilerden biri dili hiç bilmez;öbürü ise bir miktar bilir. Öğretmen biraz bilene "Sen iki kat ücret ödeyeceksin." der ve sebebini şöyle izah eder:"Senin bir de yanlış bildiklerinle uÄŸraÅŸmak var." diyerek onu biraz da ÅŸaşırtır. 
Sizin de maalesef daha ilk cümlenizdeki virgüller yanlış konulmuÅŸtur. Ben de biraz üzülerek söylüyorum ki henüz dilimizi bilmeyenler yabancı kelime gösterisine kalkarlar. Bu noktada aklımıza "Åžecaat arzederken..." atasözü gelir. 
 
Bir ÅŸahıs girdiÄŸi sınavda en alta virgüller koyar, sonra da herkes yerine gitsin diye yazar. Anlaşılan o bu iÅŸi kolay zannederek gerektiÄŸi kadar üzerinde durmamıştır.Zaten bu örnek biraz da bizim eÄŸitim sistemimizin resmidir.Daha önceki YÖK BaÅŸkanı Sayın Teziç görevinden ayrılırken "Yüksek öğrenimin problemlerini çözün."diye sipariÅŸlerde buunmuÅŸlardı.  
Problemlerimizin çözümünde bilgi dışında bir yöntem olmayacağını bilmek gerekir  
 
 
BildiÄŸiniz gibi Konfiçyüs anadilin, Hz. Peygamber de yabancı dilin önemini belirtmekte önde gelirler. KeÅŸke bizdeki eÄŸitim yetkilileri bu yüce sözlerin anlamlarını gerektiÄŸi gibi bilselerdi.  
 
Sonuç: Ben virgül yanlışlarını rastgele tespit etmedim. bunlar biraz izahı gerektiren konulardır; fakat baÅŸta öğretmenler olmak üzere her aydının bilmesi gereken kurallardır. Hz. Ali'ye atfen bir sözde "Ä°lim bir nokta idi onu cahiller çoÄŸalltı" denilir. Ä°ÅŸin doÄŸrusu bilinmeyince yollar çoÄŸalır. ama hedef bizden gitgide uzaklaşır. Bizim eÄŸitim sistemimizde de malesef bilinmeyen amaçlar yüzünden nerede olduÄŸumuz belli deÄŸildir.  
 
Siz de niçin dördüncü pragrafın sonunda "ÖrneÄŸin"den sonra nokta koydunuz?Liselerimz meslak eÄŸitiminden ayrılmadıkça gitmemiz gereken çok mesafeler var.  
 
YEDÄ° SEKÄ°Z hasan paÅŸa örneÄŸini bilir misiniz? Ãœstat Necip Fazıl'ın bir örneÄŸinde yaÅŸlı olduÄŸu için geride kalan at, hızlı koÅŸanlar arasında fark edilmemiÅŸ ama zayıflığı yüzünden yarış biterken bitÅŸ çizgisinde görünmüştür.Bunlar konuyu anlamamıza yardım eden güzel örneklerdir. 
Sayın Raci Durcan'a itiraflarından dolayı teÅŸekkür ediyorum. Ä°lginizin devamını beklerken çok deÄŸerli Sayın Selami Çekmegil'e selamlarımla Kriter Org hizmetinde baÅŸarılar diliyorum. 
 
Ercan Arslaner 
 
Yazar Fahri açık 2008-06-26 04:12:01
DeÄŸerli Öğretmenim, devrik cümleyi size anlatsam çok ayıp olur..! 
Raci Bey, ne diyor: "Bilim, hayata konulmuÅŸ olan kuralları tespit içindir." 
Bende, öğrendiÄŸimden miras şöyle demiÅŸtim; virgül aynı zamanda "yarim nefestir." Nokta ise, "bir nefeslik duraktır." 
Ayrıca, haklı olabilirsiniz. Sizi anlayabilecek kapasitede olmayabilirim. Belki de, siz anlatabilecek "olgunlukta" deÄŸilsinizdir. 
Yine mi, şecaat arzettim acaba.! Kıptiliğimdendir, hoşgörüle.!
Re:Virgül
Yazar girisim açık 2008-06-27 10:13:18
Ercan Bey'in bir eÄŸitimci olarak milyonlarca gencin geleceÄŸini ilgilendiren bir konuda 'virgüle' takılmasını ilginç buluyorum. 
Sesler, harf ve kelimeler birÅŸeyi tarif edebilmek içindir. Yazmış olduÄŸu eleÅŸtiride, cümlelelerin anlamının bozulduÄŸuna, ifade yanlışlığına sebep olduÄŸuna dair eleÅŸtirisi yoktur. Bütün eleÅŸtiri, virgülün gereksiz yere çok konulduÄŸu üzerinedir. Ä°sraf elbette iyi deÄŸil tabii ama insanı bu kadar meÅŸgul edecek kadar mı? 
Noktalama iÅŸaretleri yaygın olarak Matbaanın icadından sonra kullanılmaya baÅŸlanmıştır. DiÄŸer bilimlere göre oldukça yenidir. WORD dil kılavuzu, adımı her yazdığımda altını kırmızıyla çizmektedir. Åžimdi kuralları bu kadar kati olmayan bir dalda bu kadar nefes tüketmek çok anlamlı mı? 
Kaldıki kutsal kitaplar indirildiÄŸinde noktalama iÅŸarteleri pek kullanılmıyordu. Ä°nsanların bu yüzden onu yanlış ya da eksik anladığını söyleyebilir miyiz? Noktalama iÅŸaretleri olsa olsa hızlı ve zahmetsiz okumayı kolaylaÅŸtırır. Hızlı ve zahmetsiz okuma, endüstriyel okuma demektir. Birim zamanda çokÅŸey okumayı hedefler. Noktalama konulmamış bir cümle üzerinde, anlamı kavramak için fazla durmanız gerekir. Bu da beraberinde derin düşünmeyi ve kavramayı getirir. Derin düşünerek kavrama günümüzde, gerekmeyen birÅŸeydir. Sizden istenen hızlı bir ÅŸekilde baÅŸakalrının ürettiklerini okumanız(tüketmenizdir). 
Raci D.
Yazar Fahri açık 2008-06-27 20:41:31
"Ne çok uyuÅŸuyoruz" deyip, nazar deÄŸdirdim galiba.! 
Raci bey, eminim, noktalama iÅŸaretlerinden öncede kullanılan bir takım uygulamalar, kaideler vardır. Cümlenin bitiÅŸini, arasını iÅŸaret eden 'bir ÅŸekil', uygulama biçimi mutlaka vardır, olmaması düşünülemez. Noktalama iÅŸaretleri, daha kolaylaÅŸtırıcı veya pratik-görsel olarak, bunların yerine ikame edilmiÅŸ olmalıdır.  
Bu konuda, azıcık bildiklerimle, Sn.Ercan Bey'in diÄŸer bariz hatalarını görmemiÅŸ olsam; inanınız, itiraz etme cesaretinde bulunmazdım. 
Öyle demeyin, imla kuralları, noktalama işaretleri, sözün -ve tabiatıyla yazının- görünmez parçasıdır. Söz kadar önemlidir.
Elbette önemli
Yazar girisim açık 2008-06-30 10:58:20
Fahri Bey elbette önemlidir. Ama onsuz hayat olmayacak kadar deÄŸil. Bütün söylemek istediÄŸim bu! Yazının icadı için dahi 2-3 bin yıllık tarih veriyorlar. Yazının icadından önce bilimin olmadığını söyleyebilir miyiz? Ben sadece günümüzde kullanılan bazı ÅŸeylerin önemine aşırı vurgu yapılmasına karşı çıkıyorum. Bunun altında belki edebiyat hocalarından intikam alma duygusu da vardır; kimbilir! Bir itiraf daha! 
Raci D.
Yazar Fahri açık 2008-07-01 01:39:37
MüYendiZ olduÄŸunuz içün, edebiyata haliyle soÄŸuksunuz. ff:) Ä°tirafınız yerindedir.  
 
DeÄŸerli Ãœstadım, bilirsiniz, her meslek mensubunun şöven bir yanı vardır. Bence, bunu saygıyla karşılamak yetmez. Önemle, dikkate de almak gerekir.  
Sizden çalarak, tekrarlamış olayım: Hayatta önemsiz hiçbir ÅŸey yoktur. Misal, sileceÄŸiniz olmazsa, arabanız gider mi? EÄŸer, bardaktan boÅŸanırcasına rahmet yağıyorsa, gitmez, gidemez. Teferruat gibi görünen, kaloriferiniz (yada klimanız) çalışmaz ise, acil bir durumda, tıkır tıkır iÅŸleyen motorunuz bi moka yaramaz. Buzlanmış camla, 5-10 mt dahi hareket edemezsiniz.  
Allah razı olsun düşünenlerden ve medeniyetten, artık yan aynalarımızda buzlanmıyor.! 

Bir mıh, bir nalı, 
Bir nal, bir atı, 
Bir at, bir komutanı, 
Bir komutan, bir orduyu, 
Bir ordu, bir ülkeyi kurtarır." 

“ Bir insanı ahlaken eÄŸitmeden, sadece zihnen eÄŸitmek, topluma bir bela kazandırmaktır."  
Yazar dedemin mesleği açık 2008-07-04 23:58:26
Sayın Fahri Bey, 
Çok samimi ilginize yürekten teÅŸekkürler... 
Bu sayfalar virgül konusundaki düşüncelerimi ayrıntılarıyla açıklamaya uygun deÄŸildir.Kısacası virgül, dilin yapısına göre cümledeki anlamın belirtilmesiyle doÄŸrudan ilgilidir.Virgülün konuluÅŸu ÅŸahsın dil bilgisini ve kültürel düzeyini belirleyen en önemli öğelerden biridir.Benim en yukardaki açıklamalarımda Schiller'den bir alıntı yapmıştım.Dil bir milletin aynası olacaksa,bu durumda onun her yönüyle tamam olması istenmelidir.Dilde yabancı kelimelere karşı olanlar ÖSS sınavlarında "metafer" kelimesini kullansa da ses çıkmaz,"kurmacasal veya kurgucasal"olduÄŸu gibi kalır.Ä°lgililerin uyarılara raÄŸmen tepkisizliÄŸi dil eÄŸitiminde endiÅŸelere sebep olmaktadır."Dil alanında hiçbir özen önemli deÄŸilse,koparılan fırtınalar nedendir?" diye sormamıza da gerek kalmaz.Dilde dikkatini kaybetmiÅŸ toplumlar anayasada anlaÅŸmazlıktan söz etme hakkına sahip olmamalıdır. Ayrıca okullarda dil öğetimi adına neler yapıldığını kavramak da mümkün deÄŸil. 
Bu arada benim yazdıklarımda sadece secaat arzetme vardır.Hassaten belirtmek istiyor ,değerli ilgilerinize candan teşekkürlerimi arzediyorum. Ercan Arslaner
Yazar Fahri açık 2008-07-05 05:31:33
Sizi kırdımsa beni affediniz, Ercan Bey. 
Tartışma üslubu gereÄŸi biraz aşırılığa kaçmış olmamı, anlayışla karşılamış olmanız sevindirici. Mahcup ettiniz. 
Bende, Türkçe-çiyim. Elbette, Cumhuriyet sonrası Osmanlıca, Farsça ve Arapça dil enstitü ve tarih bölümlerinin ağırlıklı kurulmamış olmasını, büyük bir eksiklik olarak tespit ediyorum. Ama, Türk demek Türkçe demektir, buna inananlardanım. Mümkün olsa, reklamlar ve ürün markalarında bile baÅŸka dille yazı ve söyleyiÅŸleri engellemek isterdim. Ki, ninnilere kadar indirdiler yabancı hayranlığını.! Ufacık, kreÅŸ çocuklarımız rap yaparak, yabancı müziklerle, kep atarak kutluyorlar yılsonlarını.. veya, dinimizi anlamadığımız bir dille öğrenmeye, ezberlemeye zorlanıyoruz.  
"Arabın, arap olmayana takvadan gayri üstünlüğü yoktur" denirken, Arapçaya kudsiyet yüklüyoruz, kendimizce. Allah kelamını, kağıt ve mürekkepte zannederek, ÅŸirke varıyoruz. DoÄŸru-yanlış ritüelleri ve gelenekleri din olarak, dinin parçası olarak kabul edin deyip, Allah bilir nerelere koÅŸuyoruz.. Kuran akıl diyor, hayırlı amel diyor, anlayın-bilin-hikmeti kavrayın diyor; bizler aÄŸzımızdan Allah lafını eksik etmiyor ama tersine at sürüyoruz.  
Benim, Arapça hafzetmeye, duaya hiç itirazım olamaz. Öylesi, kiÅŸi için tatmin edici ise, içinden gelense, hoÅŸsa, elbette.! Niçin olmasın..?  
 
Uydurmasyon, atmasyonla; her türden yabancı dilin paralel geliÅŸimine dikkat çekmek isterim.  
dilhaber.net belki ilginizi çeker. 
Saygıyla. 
 
Türkçe özensizliği tam sürat devam ediyo
Yazar Sanih açık 2008-07-05 10:00:39
25/06/2008 
HASAN ÖZTÃœRK (ArÅŸivi) Yasa metinlerindeki dil yanlışlıkları, Türkçe yetersizliÄŸi ve özensizliÄŸinin artık gençlerle sınırlı kalmadığını; aksine yetiÅŸkinleri ve özellikle de okumuÅŸları sardığını açıkça gösteriyor 
 
 
 
Bir devlet baÅŸkanının, halkının Türkçe kullanmasıyla ilgili buyruÄŸunun bayram coÅŸkusuyla kutlandığı bu ülkede, yasa metninin bir önceki CumhurbaÅŸkanı tarafından “Türkçesi bozuk” gerekçesiyle geri gönderilmesi önemsenmedi, haber niteliÄŸi bile kazanamadı. Bugünlerde hazırlanan bir yasa metnindeki Türkçe özensizliÄŸi ise “skandal” boyutuna ulaÅŸtı. Türkçe Olimpiyatları sarhoÅŸluÄŸunun yaÅŸandığı Türkiye’de köşk tarafından onaylanan kanundaki Türkçe yanlışlığı da görmezlikten geliniyor nedense. On ayrı komisyon ve onaydan geçtikten sonra cumhurbaÅŸkanlığınca onaylanan metinde geçen, “hırsızlık, rüşvet gibi suçlardan mahkûm olmak” söz grubundaki “olmak” sözcüğünün, doÄŸru biçiminin “olmamak” olduÄŸunu kimse göremiyor. Ãœstüne üstlük, onaylanan metin Meclis üyelerine de okunmuÅŸ. (Haberin ayrıntıları için bkz. Radikal, 12 Haziran 200ff8) Türkiye dışındakilerin, yabancıların güzel Türkçe kullanmalarına sevinmek, ana dili Türkçe olanların Türkçeyi özensiz kullanmalarını örtbas edebilir mi? 
 
Türklerin komÅŸularıyla iliÅŸkilerine bakılırsa Türkçenin tarihsel geliÅŸimi sürecinde dildeki yozlaÅŸmanın Göktürk Anıtları’na dek uzandığı anlaşılıyor. KaÅŸgarlı Mahmut’un Türkçe çabaları, KaramanoÄŸlu Mehmet Bey’in, devletin de Türkçe konuÅŸulması için “bundan böyle…” sözleriyle baÅŸlayan buyruÄŸu, on dördüncü yüzyıl ÅŸairi Âşık PaÅŸa’nın, “Türk diline kimse bakmaz idi/Türklere hergiz gönül akmaz idi” sitemi, on beÅŸinci yüzyıl ÇaÄŸatay ÅŸairi Ali Åžir Nevai’nin, kolay buldukları için ÅŸiirlerini Farsça yazanları “Türkçenin Farsçaya bu derece üstünlüğü varken” uyarısı, Atatürk’ün, dilin zenginliÄŸine “ÅŸuurla iÅŸlenme” kuralıyla ulaşılabileceÄŸine vurgu yapması… Bütün bunlar, ana dilimizin, varlığını sürdürdüğü bu toplum içinde ne denli bir tehdit altında olduÄŸunun açık göstergesidir. 
 
 
 
AraÅŸtırmalar artıyor, özensizlik azalmıyor 
 
 
 
Türkiye’de Türkçe konusunda sayıları azımsanmayacak akademik çalışma var. Onlarca üniversitenin Türkçe ve edebiyat bölümlerine yenileri ekleniyor. Yazı, kitap, toplantı vb. etkinliklerin sayısı arttıkça artıyor. Böyle olmasına karşın Türkçe özensizliÄŸi azalmıyor ne yazık ki. Türkçe'nin gerek yazılı gerekse sözlü anlatımındaki savurganlık ve sorumsuzluk toplumun genlinde kanıksanır bir duruma dönüşürken doÄŸru/güzel Türkçe kullanımının, sınavlara giren adayların “anlatım bozukluÄŸu” baÅŸlıklı sorunu olmakla sınırlandırılması ÅŸaşırtıcı. 
 
Türkçe Olimpiyatları 17 ülkenin katılımıyla baÅŸlamışken 2008’de 110 ülkeden 550 gencin katılımıyla gerçekleÅŸti. AÄŸzımızda “annemizin sütü” Türkçe'nin tadını baÅŸkalarının tattığını görmek bu dilin sorumlu sahipleri için bir mutluluk kaynağı. Türkiye Türkçesini kullanma isteÄŸi ve becerisi yanında organizasyonun görüntüsü, dileyenleri mest etti adeta. Organizasyon bitti; Türkçenin çirkinleÅŸtirilmesine neden olan bildiÄŸimiz yanlışları okumaya devam ediyoruz. 
 
Türkçe Olimpiyatları’ndaki becerileriyle alkış alan geçlerin bizdeki akranı liseli gençlere, organizasyondan birkaç ay önce konferans veren Türk Dil Kurumu BaÅŸkanı’nın “Teste dayalı sınav sistemi öğrencilerde söz varlığını kısırlaÅŸtırdı. Çocuklar, cümle kurmak yerine ya tek kelime ile konuÅŸuyor ya da kafa sallayarak ‘cık’ diyor”. sözlerindeki çaresizlik, iÅŸ yerlerinin adını deÄŸiÅŸtirerek TürkçeleÅŸtirenlere verilecek ödüllerin geçici mutluluÄŸuyla giderilecek gibi görünmüyor. 
 
 
 
Yasalardaki dil yanlışları ve yetiÅŸkinlerin yetersizliÄŸi  
 
 
 
Yasa metinlerindeki dil yanlışlıkları, Türkçe yetersizliÄŸinin/özensizliÄŸinin gençlerle sınırlı kalmadığını; aksine yetiÅŸkinleri ve özellikle de okumuÅŸları sardığını açıkça göstermektedir. Gençlerin olduÄŸu kadar yetiÅŸkinlerin -gazete(ci)lerin, siyasetçilerin, televizyon(cu)ların, yazarların, öğretmenlerin, akademisyenlerin, hukukçuların, teknik elemanların, doktorların vb.- de ana dillerinin yazılı ve sözlü anlatımıyla ilgili pek çok eksiklikleri vardır; ancak bunlar “sınav” kapsamında olmadığı için gözden kaçı(rılı)yor. 
 
Türkçenin dil bilgisi öğretimiyle ilgili konularda üniversite yetkilileri bile anlaÅŸamamış. Dilimizin, doÄŸru yazılış kuralları için hepimizi baÄŸlayan bir yazım kılavuzu bile oluÅŸturamadık henüz. Medyanın özensiz, kuru Türkçesi kulaklarımızı tırmaladıkça konuÅŸanları artıyor. Tanınmamış, yeniyetme yazarları ve onların kitaplarını yayımlayanları bir yana bırakınız, resmi kurumların yayımladığı kitaplarda ve akademisyenlerin yazdıklarındaki yazım/anlatım bozuklukları, ÖSYM için uzun süre yetecek potansiyel soru malzemeleridir. 
 
 
 
ÖSS: Ölürsem Sorumlusu Sensin 
 
 
 
Ana dilinin öğretimiyle birinci derece ilgili bakanlığın hazırladığı 50 sayfalık genelgede 55 Türkçe yanlışı bulan ve bunu haber yapan (Betül Kotan, Radikal, 20.03.200ff8) gazetecinin, herhangi bir tepkiyle karşılaşıp karşılaÅŸmadığı, kendisine bir cevap verilmiÅŸse eÄŸer yanlışlar için ne tür gerekçelerin gösterildiÄŸi merak edilmez mi? Konu gerçekten önemlidir, savsaklanacak yanı yoktur. 
 
Yasa metnindeki yanlışlığa dönersek, olmak ya da olmamak, gözden kaç(ırıl)mış küçük bir ayrıntı sayılarak geçiÅŸtirilip bürokratik bir hamleyle düzeltilebilir. Peki ya onca komisyon ve onaydan geçtikten sonra en yüksek makam tarafından onaylanan metindeki Türkçe yanlışlığını, ÖSS adayı onca stresin içindeyken altmış saniyelik sürede yaparsa olmak ya da olmamak ne anlama gelir acaba? YoÄŸun bir tempoyla bir yıl boyunca sınava hazırlanan adayların, ÖSS’nin açılımını “Ölürsem Sorumlusu Sensin” diye yazdığından haberiniz var mıydı? 
 
Konfüçyüs, devlet adamı olsaydı iÅŸe “dili düzeltmekle” baÅŸlar mıydı dersiniz? 
 
* Rize Anadolu Öğretmen Lisesi Edebiyat Öğretmeni 
Radikal'dendi
Yazar Sanih açık 2008-07-05 10:03:44
Yokarıdaki alıntı kaynağı  
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=Detay&ArticleID=885043&CategoryID=83#

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 04-07-2008 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111645402 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net