SÜPER UYUTMA ARACI: FUTBOL Dr. Sami GÖREN (Hukukçu) GÄ°RÄ°Åž
Futbol tekrar ilk gündem oldu. Avrupa Futbol Åžampiyonası baÅŸladı. Futbol, Türkiye ve dünyadaki bütün geliÅŸmelerin önüne geçmiÅŸ durumda. Medyadaki haberlerden, gündelik yaÅŸama kadar her ÅŸey maç saatlerine göre planlanır oldu.
Yazımızda; futbolun etkileyici gücünü ve futbolun gölgesinde kalan gündemi irdeleyeceÄŸiz.
FUTBOLUN GÜCÜ VE Ä°ÅžLEVÄ°
Futbol günümüz dünyasında gerek kitleler, gerekse bireyler düzeyinde sürekli gündemde kalmayı baÅŸaran bir "oyun". Belki de bugüne kadar hiçbir oyuna nasip olmamış bir etkileyiciliÄŸe hatta "büyülü" bir güce sahip.
Futbol bir alt kimlik olarak kullanılmanın ötesinde birçok insan için üst kimlik anlamı da taşıyabilmektedir. ÇoÄŸu insan, "Kendinizi tanıtır mısınız?" sorusuna isminden sonra tuttuÄŸu takımla cevap verebilmektedir. Bu durum insanları gerçek deÄŸerlerinden kopararak "kimliksizleÅŸtirme" ya da dayatılan kimlikler içine hapsetme sürecinin ulaÅŸtığı son aÅŸamalardan birisi olarak deÄŸerlendirilebilir.
Ne gariptir ki, tekdüzeliÄŸi bozucu bir ilgi alanı olarak ortaya çıkan futbol merakı kendisiyle benzer özellikler taşıyan popüler müzik ve TV müptelalığıyla birlikte tek tip bir yaÅŸamın pekiÅŸtiricisi konumunu almaktadır. Günümüzde hobileri aynı olan, aynı tür müzikleri dinleyen, aynı ilgi alanlarına sahip, aynı "özel" zevkleri olan insan güruhları oluÅŸturulmaktadır. Futbol, müzik ve televizyon "modern yaÅŸamın deÄŸersizliÄŸinin getirdiÄŸi anlamsızlık hissini unutturmak için kullanılan uyuÅŸturucular" baÅŸlığı altında toplanabilirler. Bu anlamda futbol reel hayatla barışık olmayan, hayatını anlamlandıramamış kiÅŸiler için bir kaçış alanı oluÅŸturmakta, içinde kendisini anlamlı ve deÄŸerli hissettiÄŸi bir dünya sunmaktadır.
Futbolun kitleler üzerindeki etkisinin analizini yapmaya çalıştığımızda karşımıza çıkan ilk boyutu "deÄŸersizlik duygusu ve futbola verilen deÄŸer arasındaki iliÅŸki" ÅŸeklinde tanımlayabiliriz. DeÄŸersizlik duygusu kiÅŸisel bir duygu durumu olduÄŸu gibi, kitlesel bir psikolojik durum olarak da var olabilir. DeÄŸersizlik duyguları taşıyan bir insan kendi zihninde "gerçek dışı" bir üstünlük sembolü idealize ederek farklı ÅŸekiller alabilen bu sembolle kendisi arasında özdeÅŸlikler kurmaya çalışır. Bir anlamda türetilen sembolün baÅŸarıları türeten kiÅŸinin baÅŸarıları gibi olacaktır. DeÄŸersizlik duygusunun derecesi ne kadar yüksekse sembole atfedilen deÄŸer de o derece yüksek olmaktadır. Bu durum bireysel psikolojide olduÄŸu kadar, kitle psikolojisinde de geçerlidir. Kendi varlıklarının deÄŸerine iliÅŸkin problemleri olan kitleler de bir takım semboller vasıtasıyla deÄŸersizlik hissinden kurtulmaya çalışabilmektedir. Özellikle uluslararası düzeyde oynanan karşılaÅŸmalar ülkelerin birbirlerine karşı üstünlük saÄŸlamaları açısından önemli bir yer teÅŸkil etmektedir. Ekonomik ve siyasi açıdan güçlü durumda olmayan bir ülkenin "milli" futbol takımının ekonomik ve siyasi gücü daha yüksek olan bir ülkenin milli takımını yenmesi, o ülkedeki kitlelerin "ulusal kimlikleriyle özdeÅŸleÅŸtirdikleri onurlarını" yüceltmekte ve deÄŸersizlik duygusundan bir nebze de olsa kurtulmalarına vesile olmaktadır.
Futbolun kitleler üzerindeki etkisinin analizinde karşımıza çıkarı diÄŸer unsurları "egemen güçlerin bir araç olarak kullandığı unsurlar" baÅŸlığı altında toplayabiliriz. Dünya üzerindeki egemen güçler futbola büyük bir önem ve destek vermekte, futbolun daha da yaygın ve etkin bir hale gelmesine çalışmaktadırlar. Bu desteÄŸin sebebi deÄŸiÅŸik coÄŸrafyalarda deÄŸiÅŸik mahiyetler alabilmektedir.
Özellikle gelir düzeyinin düÅŸük olduÄŸu ya da gelir dağılımın dengeli olmadığı ülkelerde ve alt milliyetçilik akımlarının "milli birlik ve beraberliÄŸi" tehdit edici bir anlam taşıdığı ülkelerde futbol "birleÅŸtirici" etnik ve sınıfsal farklılıkları giderici bir unsur olarak destek görmektedir. Futbol ulusal ve kuÅŸatıcı bir üst kimliÄŸin oluÅŸturulmasında aktif bir rol üstlenmekte/bunun yanı sıra insanların günlük yaÅŸamda karşılaÅŸtıkları ciddi sorunların (ekonomik-siyasi-sosyal) unutturulmasına gündemdeki yerlerinin zayıflatılmasına aracı olmaktadır.
Ä°nsanların futbola duyduÄŸu ilgi ve verdiÄŸi deÄŸer öyle noktalara ulaÅŸmıştır ki baÅŸta erkekler olmak üzere nüfusun büyük çoÄŸunluÄŸunun gündelik sohbetlerinin en önemli konularından birini futbol oluÅŸturmaktadır.
Futbol tıpkı bir "din" gibi insanların yaÅŸamına anlam vermekte, sosyal birliktelikler oluÅŸturmakta ve modern bir tapınak görünümünde olan stadyumlarda periyodik ve ritüel bir biçimde yapılan "ibadetlerle bir çeÅŸit "dinsel yapı" teÅŸkil etmektedir. Futbolun gittikçe daha fazla önem kazanmasının doÄŸurduÄŸu sonuçların ciddiyetine raÄŸmen, müslüman kamuoyunun futbola verdiÄŸi yerin ve deÄŸerin çoÄŸalmakta olduÄŸunu üzüntüyle gözlemekteyiz. "Ä°slami kimlik"e sahip basın yayın organları ve televizyonlar futbolun yükseliÅŸi karşısında olumsuz bir tavır almak yerine bu yükseliÅŸten faydalanma yolunu tercih etmekteler. GeçtiÄŸimiz günlerde popüler bir "hocaefendi"nin himayesinde gerçekleÅŸtirilen yardım amaçlı bir futbol maçı organizasyonuyla ilgili olarak bahsi geçen "hocaefendi"nin "futbolun evrensel dilinden faydalanmak gerektiÄŸi" ÅŸeklinde verdiÄŸi demeç/ adı geçen çevrelerde futbol konusundaki bilincin ne düzeyde olduÄŸunu ortaya koymaktadır.
“Az geliÅŸmiÅŸ”, daha doÄŸrusu “geliÅŸmesi engellenmiÅŸ ülkeler”in (kibarcası ile “geliÅŸmekte olan ülkeler”) halkları, kendilerini oyalayacak, “onur”larını okÅŸayacak, “coÅŸku”larını kamçılayacak, “sevinç ve mutluluÄŸa” yol açacak “baÅŸarı”lara ihtiyaç hissederler... Sevinmeye, mutlu olmaya, bağırmaya ve sokaklara taÅŸmaya mecbur ve hatta mahkumdurlar!..
Çünkü, bunalmışlardır!..
Çünkü “aÅŸağılık kompleksi” içinde kıvranmaktadırlar!..
Bu bunalımı aÅŸmanın ve kompleksi yenmenin tek yolu, “bağırmak”tır!.. Çünkü insanlar, bağırarak boÅŸalırlar!..
Yoksa, patlarlar!..
Bilirsiniz, Ä°spanyol diktatör General Francisco Franco’ya ÅŸöyle bir soru sormuÅŸlar: “Yahu ülkenin yapısı bozuk!.. Ekonomi kötü, halk periÅŸan!.. Herkes adaletsizlikten yakınıyor... Ama, hiç isyan yok!.. Bunu nasıl saÄŸlıyorsun?”
Ä°spanyol diktatör ÅŸu cevabı vermiÅŸ: “Bunu 3 F ile saÄŸlıyorum... Yani Franko, Futbol ve Fiesta ile... Onları yüz binlik beÅŸiklerde uyutuyorum!”
Diktatör Franko’nun “yüz binlik beÅŸik” olarak nitelendirdiÄŸi yerler, “stadyum”lardı. Franco, “baskıcı rejim”inden bunalan halkını, “futbolla oyalıyor”du. Franco için futbol; “kitleleri oyalayan, toplumu siyasi konularda tepkisizliÄŸe iten, ülke gündemini saptıran bir afyon”du!..
Yalnızca, Franco gibi diktatörler tarafından yönetilen ülkelerde deÄŸil; son derece modern rejimlere sahip ülkelerde de futbol, toplumu pasifize etmek amacıyla kullanılmıştır.
Ülkemizde de benzer bir durum mevcuttur. Türkiye’de stadyum seyircisinin yaÅŸ ortalaması oldukça düÅŸük ve bu genç nüfus “futbol kelepçesi”yle kontrol altında tutulmaktadır.
Futbol o kadar iliklerimize iÅŸlemiÅŸ ki; gençler arasında revaçta meslek “ya popçu olacaksın ya da topçu olacaksın”…
FUTBOLUN GÖLGESÄ°NDE KALAN GÜNDEM
Türkiye futbolla yatıp futbolla kalkarken neler olmadı ki;
Anayasa Mahkemesi, üniversitelerde baÅŸörtüsüne serbestlik getiren Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸini iptal etti. “Anayasa Mahkemesi’nin kararı” üzerine yapılan tartışmalar, “futbol tartışmalarının gölgesinde” kaldı!.. Millet, ne olduÄŸunun ayırdına varamadan, “futbol”la yatıp, futbolla kalkmaya baÅŸladı!.. Ä°spanya diktatörü Franko’nun “halkı yüz binlik beÅŸiklerde uyutmak” dediÄŸi, tam da bu olsa gerek!..
9 Haziran gecesi Kanal 1 televizyonunda Fatih Altaylı'nın sunduÄŸu “Teke Tek” adlı programına Nuray Canan Bezirgan ve Kevser Çakır’ında aralarında bulunduÄŸu 4 bayan katıldı. Fatih Altaylı'nın "Atatürk'ü seviyor musun?" ÅŸeklindeki sorusuna Nuray Canan Bezirgan "Atatürk'ü sevmeme hakkı var mı? Başıma bir iÅŸ gelmeyecekse ben sevmiyorum." yanıtını verince medya tarafından lince tabi tutuldu…
CumhurbaÅŸkanı Gül ve BaÅŸbakan ErdoÄŸan “Efes 2008 Tatbikatı”na katılmadılar…
Paksüt, 4 Mart 2008 tarihinde, "özel davetli" olarak, saat 17.00'de, 06 LLU 81 plakalı Mercedes marka araçla, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na giriÅŸ yaptı. BaÅŸbuÄŸ ve Paksüt'ün görüÅŸmesi tam 1 saat 15 dakika sürdüÄŸü ortaya çıktı. OlaÄŸandışı görüÅŸme, kritik davaların arasında gerçekleÅŸmiÅŸti. 1 hafta önce, CHP anayasada baÅŸörtüsüyle ilgili deÄŸiÅŸikliÄŸin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne baÅŸvurmuÅŸtu. 13 gün sonra ise, Yargıtay BaÅŸsavcısı AK Parti'nin kapatılması talebiyle Anayasa Mahkemesi'ne baÅŸvuracaktı…
Anayasa Mahkemesi BaÅŸkanvekili Ali Osman Paksüt’ün; Ä°stiklâl Mahkemeleri'nin hakimleri, ünlü "Üç Ali"lerinden "Kel Ali"nin torunu olduÄŸu ortaya çıktı…
"AÄŸlama Duvarı'nda bir bürokrat" baÅŸlığı ile yayınlanan fotoÄŸrafların Org. Ä°lker BaÅŸbuÄŸ'a ait olduÄŸunu öne sürüldü. PaÅŸa'nın kapatma davası sürecinde Anayasa Mahkemesi BaÅŸkanvekili Osman Paksüt ile gizlice görüÅŸtüÄŸünün ortaya çıkması kafaları karıştırdı…
ÖSS'ye girmek için YÖK’e baÅŸörtülü fotoÄŸrafıyla baÅŸvuran ve baÅŸvurusu kabul edilen Fatma Turan, bugün sıvana girmek için geldiÄŸi Seyrantepe Ä°lköÄŸretim Okulu’nda sınav salonuna tanınmadığı gerekçesi ile alınmadı…
Jandarma Genel Komutanlığı, TBMM Adalet Komisyonu'ndan kendisine kiÅŸilere ait özel bilgilere istediÄŸi zaman ulaÅŸabilme yetkisi verilmesi için baÅŸvurdu…
AK Parti AK Parti Anayasa Mahkemesi'ne esas savunmasını sundu…. SONUÇ
Ülkem futbolla uyutuluyor.
Fatih Terim ayda 140 bin YTL para alıyorsa; benim daÄŸ köylerimde çocuklarım ayakkabı bulamıyorsa, o zaman bu memlekette bir tuhaflık vardır.
Bankacılıktan sonra en fazla para futbolda dönüyor.
Ülkemin futbolla uyutulmasına hiç sıcak bakmıyorum.
Belediyelerin bütçelerinin büyük bir bölümü futbola ayrılmış bir durumda.
Ne çöp sahası, ne aÄŸaçlandırma yapıyorlar.
Hepsi profesyonel futbola destek veriyorlar. Belediyelerin, asıl görevi halka hizmet vermektir.
“Futbolla, Türkiye kendini tanıtıyor” deniliyor. Bu da kocaman bir yalan…
Futbola ayrılan paranın yüzde 1’i diÄŸer spor dallarına, kültüre ve bilime ayrılsa, Türkiye’yi her dalda tanıtacak çok güzel iÅŸler yapılır!
Gerçekten de, “futbol sektörü”nde çok büyük paralar dönüyor!..
O paralardan çok az bir kısmı “bilimsel araÅŸtırmalar”a ayrılsa, Türkiye’nin “futbolla uyutulan” gençleri “top” veya “pop” peÅŸinde koÅŸmayı bırakır, “keÅŸif” veya “icat”larla meÅŸgul olurdu!..
“Yasak” mı ilan edeceksin, “futbollu günler”e denk getireceksin!..
Halktaki “homurtu”lar çok mu yükseldi, hemen bir “futbol zaferi” yaÅŸatacaksın!..
Millet, “Egemenlerin baskıları dayanılmaz hale geldi” diye haykırmaya mı baÅŸladı, hemen “Üç F”den birini devreye sokacaksın: “Franko!.. Futbol!.. Fiesta!” Franko’lar zaten eksik deÄŸil...
Bu da yetmedi, “futbol” ve “festival”leri sokacaksın devreye!..
Halkımız uyuyor!..
Daha doÄŸrusu uyutuluyor!..
Åžimdi Türkiye tur atladı ya, deÄŸmeyin keyfimize…
|
YAZIYA EKTİR... Yazar samigoren açık 2008-06-23 03:37:45 Milli takımımızın elde ettiği başarı, tabii ki hepimizi sevindirdi.... Ancak bazıları sevinçlerini farklı bir şekilde (bize özgü bir şekilde) ortaya koydu... Ancak sevince vuran-öldüren bir milletiz, vesselam... Sabahlara kadar silah sesleri, korna sesleri durmadı... Tüm Türkiye'de 50'den fazla vatandaş maganda kurşunlarının hedefi oldu... Üstelik ertesi gün (21 Haziran Cumartesi) ilköğretim 6. sınıfların SBS sınavları vardı... Çocuklar gürültü patırtıdan uyuyamadı... Tüm herkes ayakta idi her ne hikmetse ortada "polis yoktu..." Bu rezalet değil mi?... Toplumsal açıdan önemli günlerde 300-500 kişi bir araya gelemezken, bir futbol maçı sonrası milyonlar sokaklara dökülüyor.... Rahşan affı ile pişmanlık yasaları ile katiller, teröristler sokağa salınırken, bölücübaşının dosyası Meclis'e gönderilmeyip başbakanlıkta saklanırken, idam cezası kaldırılırken, başörtüsü yasağı, 367 kararı, e-muhtıra, y-muhtıra yayınlanırken, Bu kalabalıklar neden yoktu?... Vesselam gerçekten çılgın bir milletiz... | Uyumak Yazar girisim açık 2008-06-23 13:36:14 Sami Bey uyumak ya da uyutulmak bazan iyidir. Mesela İspanya halkını eğer gerçekten uyuttuysa Frank'ya teşekkür etmek gerekmez mi? Kan görmekten büyük keyif alan bu millet ayık kalsa, ne İspanyada ne dünyada boğa kalmaz herhalde. | Yazar Fahri açık 2008-06-25 01:30:47 raci beyciğim, boğalarda kurtulmadı. daha kötüsü, pek çok insanın kanı aktı. geçmişinde "ekmek sporlu" bir fanatik! olarak, oğlum vasıtasıyla muhabbet kurdum futbolla. ve atariyle. ve bilgisayar oyunlarıyla. ve en önemlisi çocuk mamasının lezzetiyle.. oyuncak trenle.. |
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |