27-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow 68 KAFASI
68 KAFASI PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 14
KötüÇok iyi 
Yazar M. Selami ÇEKMEGÄ°L   
19-05-2008

         68 Kafası

                                            M. Selami ÇEKMEGÄ°L

            Deneyimlerim:  materyalist, dünyacı, gerici, tutucu sol kafaların zayıf, çeliÅŸkili, kısır döngülü, üretimsiz ve tahammülsüz olduÄŸunu da gösterdi bana. Bu bahs-i diger...

***
           Yıllar önce (sanırım 969 veya 970’te)  bir gün,  sosyal aktivitemi dikkate alan Ä°ngiltere Talebe  MüfettiÅŸimiz sayın KAMÄ°L GÜNEL Bey’den bir mektup aldım. Türkiye’den Sayın Prof. Bahri Savcı’yla katılacağı bir açık oturumu haber verip beni de çağırıyordu. Gittim...
Aynı zihniyeti taşıyan kiÅŸiler arasına farklı görüÅŸ diyerek Kamil beyi de almışlar; (o zaman uluslar arası boyuta ulaÅŸan ve Türkiye’yi hayli etkileyen)  “gençlik hareketleri”ni tartışıyorlar. Aynı zihniyetli bu kiÅŸiler farklı görüÅŸte olarak takdim ettikleri müfettiÅŸ Bey’in “Resmi sıfatı nedeniyle kültür-dava sergileyememe zaafı”ndan istifade ederek, salonda fikri hegemonyalarını kurmuÅŸ, atıp tutuyorlardı.
            Yapılan bir çok usulsüzlükten yaralanıp, bunu gerekçe göstererek yöneticiden söz istedim; on dakika kürsüden konuÅŸmak istediÄŸimi ifade ettim. Tanımadıkları için, dinleyicilerin de katılmasını teminen, söz verdiler. Ben yirmi dakika konuÅŸtum. Prof. Bahri Savcı yönünden konuya  girip büyük bir tasvip ve alkış aldıktan sonra tahlillerimi sergiledim. Bana göre Türkiye’deki gençlik hareketleri, destekli ideolijinin tatmin etmediÄŸi, boÅŸ bıraktığı ruhların, kendini tatmin için, yeni bir dünya görüÅŸü arayışı içinde olduÄŸunu sezen Batı’lı entelijensia”nın -yine kendi kendi ürünü ve o tarihlerde henüz iflası deklere edilmemiÅŸ olan- Marksizm’i ileri sürerek bu arayışın önünü suni ÅŸekilde kesmesinin bir sonucuydu. bence, o tarihlerdeki Marksist görüÅŸ savunucularının (68 kuÅŸağı) kendilerini her kademede destekleyen ve yıkımlardan kurtaran Batı aleyhtarlığı tavırlarında, bir sahtelik ve tutarsızlık vardı… Olaylar bu suni tavırların ürünü bir açmaz içindeydi…Neyse konum bu deÄŸil; amacım olayı anlatmak: Bidayette beni alkışlarıyla onaylayan dernek yöneticileri, çoÄŸunluÄŸu Türk olan salonun -benim etkim altında-  kendilerine karşı bir reaksiyona girdiÄŸini görünce hırçınlaÅŸtılar. (o tarihlerde onların yol açtığı ÅŸiddet hareketleri bayağı yaygındı) Bana karşı militan yöntemler uygulamaya baÅŸladılar. Birisi iyi edebiyat yaptığımdan dem vurdu, bir diÄŸeri bizim gibileri (herhalde Müslümanları kastetti) temizlemedikçe iÅŸlerin düzelmeyeceÄŸi tehdidini savurdu. En ilginci Prof. Bahri Savcının tavrıydı. KonuÅŸmasında bazı olay ve konulara iliÅŸkin kafadan rakamlar veriyordu. Ben bu rakamların yanlış olduÄŸunu hissedince, elime baÅŸka ÅŸekilde karalamalar taşıyan bir kağıttan o rakamların gerçeklerini (!)  okudum. Tabii çok hırçınlaÅŸtı. Hocam diye hitap ediÅŸimin uyandırdığı bir zanla beni kendi öÄŸrencisi sanıp:

             -Sen bizden yanlışlıkla mezun olmuÅŸsun. Senin gibiler bizden çıkamaz, diye bağırdı. Ben de:

            -Hadi siz bana yanlışlıkla not verdiniz diyelim. Ama benim bütün notlarım 8’den aÅŸağı deÄŸil hocam. EÄŸer böyle bir yanlışlık varsa bu da size ait bir kusur; bana deÄŸil, deyiverdim.

            Salon karışınca, sol görüÅŸlü olanların dışındaki çoÄŸunluk kaçıvermiÅŸti; beni orada yalnız bırakıp… Bir kiÅŸi, bir gerçek mü’min hariç: Hüseyin Sarıçimen… Bir baktım Hüseyin gelmiÅŸ hocaya:

            -Hocam ben de sizin Cumhuriyet’te yazılarınızı görüp bir ÅŸey sanırdım, meÄŸer çok zayıfmışsınız, demez mi? Hocada ona beni göstererek:

            -Ä°yi ama kardeÅŸim siz de böylelerini konuÅŸturuyorsunuz, diye karşılık verdi. Buradan topu kapıp Hocaya beni kardeÅŸlerim konuÅŸturuyor; sizi kim konuÅŸturuyor, onu söyle, diye röveÅŸotamı attım, Ortalık çok karıştı. Mahalle kavgasına döndü. Hoca,  gericiler gibi galiz bir ithamla salondan kaçtı ve toplantı dağıldı. Ä°ki gün sonra bazı Türk gazetelerine baktım, ”gericiler toplantıyı bastı” diye yazıyor.

              O zaman üstad ÅŸair Necip Fazıl’ın bir misalini ve bir deyiÅŸini hatırladım: Bir kaç fazla tur attığı halde yeniden ileriye geçmek üzere olan  -fakat o an için- koÅŸamayan kaltaban bir atın gerisinde gözüken  harika bir atı  -sadece o anda yarışa  dahil olanların kısır idrakiyle-  geride telakki etmesini çaÄŸrıştırarak kendi kendime mırıldandım: “Bazen geride olan yüzbin  devir ilerde!...”

***

Buradan bir baÅŸka noktaya geçmek istiyorum; bizim memurlarımızın tavırlarına… Konsoloslukta halletmek istediÄŸim bir iki küçük sorunum vardı. Ä°ki üç haftadır bir türlü yapmıyorlardı. Yine bir uÄŸrayayım belki insafa gelmiÅŸlerdir dedim. KonsolosluÄŸa gittim. Ä°çeri girince bu kez beni ayakta karşıladılar. MeÄŸer onlardan da  bazıları salonda imiÅŸ. Benim ezici fikri gücümü görünce herhalde çok etkilenmiÅŸler ki birbirlerine anlatmışlar. Beni oturtup kahve ikram ettiler. Kahve, Türk geleneÄŸinde, bilinç altında, daima itibarlı kiÅŸilere yapılan bir ikram olmuÅŸtur.
Bu böyledir iÅŸte. Bürokratlar böyledir, kibar insanlardır…

(bkz. Tilki Tuzağı, M. S. Çekmegil, TimaÅŸ yayınları, Ä°st. 1991)

Yorum
bürokrasi
Yazar bilal sürgeç açık 2008-05-20 17:43:43
bürokrasinin zararlarından bahsedilir fakat şöyle bir iddia da var: Hunlar uçsuz bucaksız topraklara sahip oldular ancak bürokratik bir yapıya sahip olamadıkları için dağılıp gittiler. İskender İmparatorluğu da öyle Cengiz imaparatorluğu da öyle. Bizans'ın uzun ömürlü oluşu güçlü bürokrasiye sahip oluşundandır. Çin de varlığını bürokrasisine borçludur.
konu o deÄŸil ki...
Yazar Selami Çekmegil açık 2008-05-20 20:43:52
Bilal bey deÄŸerli dost, Yazımın konusu Bürokrasi deÄŸil ki. O konuyu baÅŸka bir yazımda tartışabiliriz. Ben kendim de eski bir bürokratım. HerÅŸeyin olduÄŸu gibi bürokrasinin de dengelisi elbette sizin bakışınız içinde deÄŸer kazanır; yeter ki sizin bakış tarzınız olsun... 
saygı ve ilginize teÅŸekkürle... 
M. Selami Çekmegil.
68 kuşağı...
Yazar Sanih açık 2008-11-09 19:14:23
Sayın Mümtazer TÃœRKÖNE: 
 
http://www.habervaktim.com/yazar/8768/68_kusagi.html
Sayın Çekmegil, Unutma!..
Yazar Dilhan açık 2010-12-13 13:27:02
Sayın Çekmegil,  
geçmiÅŸe saplanıp kalma; yeni birÅŸeyler söyle! 
"Her gün yeni bir baÅŸlangıçtır; Hersabah dünya yeniden kurulur..." Unutma!.. 
Alara

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 11-09-2010 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111712554 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net