26-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow ALMANYA Ä°NTÄ°BAIM
ALMANYA İNTİBAIM PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 9
KötüÇok iyi 
Yazar Erdem ÅžENTÃœRK   
21-04-2008
          ALMANYA                                                   

                                             Erdem ÅžENTÜRK

Çan sesiyle çınlar yollar izbeler,
Kasvet verir bize siyah cübbeler,
Gözde tüter olmuÅŸ canım kubbeler,
Ezanla yükselen ÅŸana hasretim.
                   M. Said Çekmegil

       Adettendir, intiba yazmak. Mukim olduÄŸunuz yerden ayrılıp, bir baÅŸka ÅŸehre veya ülkeye gidip biraz kaldıktan sonra geri dönüÅŸünüzde intibalarınızın, gözlemlerinizi soranlar olur. Buda bir nevi bunları yazmanın tetikleyicisi olur.
       Eli kalem tutan da (benim elim, parmaklarım saÄŸlam tutabiliyorum hamdolsun) hemen yazıverir bir ÅŸeyler. Bunda iki amaç vardır yanılmıyorsam.
        Biri, adam profesyoneldir, iÅŸi yazar’lıktır, bundan kazanç elde eder; iyide kazanırlar bir kısmı. Bu nedenle intibalarını  yazar. Biri de amatördür, (benim gibi) onun amacı insanlara bir ÅŸeyler söylemek, bir ÅŸeyleri paylaÅŸmak, doÄŸru veya yanlış bulduÄŸu hususları birlerine aktarmak, ve bir mesaj vermektir. Zaten istese de kimse para vermez ona, benimki inÅŸallah bu kabiledendir; en azından samimi niyetim budur, ve bundan eminim...
       Ocak 18 de Sabiha Gökçen Havalimanından, sabaha karşı baÅŸlayan uçuÅŸumuz saat 8 de Hamburg havalimanına saÄŸ salim iniÅŸimizle noktalandı. Ögertürk, uçuÅŸ firmasının tüm yolcuları Türk olmasına raÄŸmen hostesler  hep Almandı ve tek kelime bile Türkçe tebligat yapılmadı. UçuÅŸ emniyeti ile ilgili bilgiler,   Almanca idi; ve el hareketleri ile anlatılmaya çalışıldı. Ne hikmettir bilmiyoruz ve soramıyoruz da tabi.
       Ä°niÅŸten sonra bagajdaki valizimi taşımam için bir el arabası lazımdı. .Arabaların yanına vardığımda ilk terslikle karşılaÅŸtım. Gayri ihtiyari (pis almanlar) dedim. Bunu hemen demedim elbet; bir hayli koÅŸturmadan sonra yük arabasını alabilmem için bir avro atmam gerekiyormuÅŸ kumbaraya. Jeton misali para oraya girince anahtar açılıyor ve arabayı alabiliyorsun.Cebimde bir AVRO olmayınca kağıt on AVRO‘yu bozdurmam gerekiyordu. SaÄŸa sola bakınıyorum kimseden bir fayda yok, malum dil de bilmiyoruz para bozduracak bir giÅŸe , kulübe v.s.var mı diye aranıyorum; o da yok. Salonda yolcular birer birer çekiliyor. Az ilerde kıyafetlerinden görevli oldukları belli olan iki kiÅŸi gözüme iliÅŸiyor, hemen onlara yaklaşıyorum. Elimdeki parayı gösterip oradaki el arabasını da iÅŸaret ederek yardımcı olmasını anlatmaya çalışıyorum.
      Hayret adam  benimle hiç ama hiç ilgilenmiyor, yalnız bir ÅŸeyler söyleyip duruyor. Beni bir noktaya bir giÅŸeye v.s.yönlendirmesini bekliyorum. Ama nafile, bir ÅŸey anlamadığım kelimeler ve davranışlarından sonra, ben de onun anlamadığı yukarıdaki o iki kelimeyi sarf ediyorum. Uzatmayayım.
         Tekrar arabaların bulunduÄŸu yere yöneliyorum. Oraya vardığımda bir Türk yolcu iki-üç kelimeyle durumumu anlayıp1 AVRO’ yu helal ederek bana verdi ve arabayı alabildim. Öyle ya oraya her gün binlerce yolcu iniyor ve bunların hepsi de sık sık gelen insanlar deÄŸil elbet.
           Ayrıca Alman da deÄŸiller, bir çok ülkeden gelen  yabancı turistler lisan bilmedikleri gibi, arabayı alabilmek için 1 AVRO atmaları gerektiÄŸini de bilip hazırlıklı olmaları mümkün deÄŸil. Hemen ÅŸunu arz edeyim ki, canım bu pek önemli bir ÅŸey deÄŸil denilebilir. Amenna ben de öyle kabul edeyim bir an.
               Lakin Almanya ki, çoklarının dilinde anlatıla anlatıla bitirilemeyen  medeni,  ileri, kalkınmış v.s.bir ülke olduÄŸu için bu organize bozukluÄŸu göze batıyor, ve insanı düÅŸündürüyor.Zira onlar, madalyonun tek yönüne bakıp arkasını hesaba katmayan maddeci bir topluluktur.Yani hayat felsefelerinde (genel olarak)içinde yaÅŸadığımız ÅŸu fani dünyayı hesap ederler. Buna pek çok önem verip tüm plan ve projelerini buraya göre ayarlar, düzenler ve öyle yaÅŸamayı tercih ederler. Bu nedenle bu konuyu biraz eleÅŸtirmek istedim.
          Neyse beni karşılamaya gelenler sevgili torunlarımla buluÅŸup evimize ulaÅŸtık. Rabbimize hamdolsun. Ä°lk günümüzü yorgunluÄŸumuzu gidermeye ayırmıştım.
           Daha sonra,  sevgili yavrularımız,Habil, Nail ve damadımız Aziz Öcal ve (ben üveyim diyerek beni üzen) Munise yavrumla birlikte hasret giderdik. Ä°lk akÅŸam dünürümüz Hakkı bey, damatlar ve daha baÅŸka misafirler, dolu dolu sohbet havasında geçti. Bir meselesi, gayesi olan müminlerin biraradalığı, maleyaniye düÅŸmekten alıkoyar ki bu da çok güzel bir ÅŸey
            Ertesi gün diÄŸer insanların arasına karıştık elbet. Dostlarımız bizi dostları ile tanıştırıyorlar. Burada ismini hemen zikretmem gereken Bekir Say beyi yad edeyim. Ä°slami tetebbuatı hayli kapsamlı olan, yaşıyla ve centilmenliÄŸi ile hürmet duyduÄŸum bir ÅŸahsiyet. Hayli görüÅŸmelerimiz oldu, aynı dili konuÅŸuyor, aynı ÅŸeyleri konuÅŸuyorduk genellikle... Yıllardır Hamburg’da yaÅŸamasına raÄŸmen Türkiye’nin de fikir hareketlerini yakından takip edip  tanıyan ve deÄŸerlendiren ciddi bir duruÅŸ içerisinde. Hüsnü zan kapısını azami derecede açık tutarak, (ben o kadarını yapamıyorum) yanlış bulduÄŸum görüÅŸ ve bazı fikirleri yorum ve tevili de bir baÅŸka güzel. Sadece bu konuda birleÅŸemedik ama o nezaketiyle, kırıcı olmadan öylece kapattık. Hep hayırla zikredeceÄŸim inÅŸallah. Sevgili torunlarım için de ayrıca bir eÄŸitim uÄŸraşı veriyor ki tebrik ve taktire ÅŸayan.
                BeÅŸir bey Mardin doÄŸumlu olup, yanılmıyorsam Ä°nÅŸaat MühendisliÄŸini bitirmiÅŸ. Vakıflar Genel MüdürlüÄŸünde ve daha birçok kurumda hizmet verdikten sonra emekli olup Hamburg’a yerleÅŸmiÅŸ. Pek çok beraberliÄŸimizin dışında birkaç günü de heba ederek bana ayırdı; ÅŸehri tanıttı. Ä°ran’lıların camisini de; ki muhteÅŸem bir yapıt. Sergi olarak kullanılan bir halı var ki, tek parça 200 mt2  civarında dairemsi bir dokunuÅŸu var. Ä°lk giriÅŸte adeta bir kütüphaneye girdiÄŸinizi sanırsınız. Pek çok dergi ve broÅŸürlerle dolu bir mekan. Almanca olup Ä°slami bilgiler içeriyormuÅŸ. Her ne kadar anlamasam da teberrüken Türkiye’ye götürmek için birkaç tane aldım. Sonra Almanların, en büyük deÄŸil ama çok önemli ve meÅŸhur olan Michael kilisesi. Üç kademeli geçiÅŸten sonra kilisenin ana bölümüne girebiliyorsunuz. Bu son bölüme giriÅŸ için 2 AVRO diye bir tabela asmışlar. Bizim burada durup izlediÄŸimizi gören bayan bir görevli ücret ödemeden girebileceÄŸimizi söyledi ise de gerek görmedik ve ayrıldık. Kibar davranışları gözden kaçmıyordu doÄŸrusu. Fıtratını kökten bozmamış veya bozulmamış tüm Ä°nsanlarda olması tabii olan bu tür davranışlar, muhatabını etkileyip fikrini, görüÅŸünü kabul ettirmekte etkin olabilir. Onlar da bunun farkında ve bilinçli olarak böyle davranıyorlar elbet...
       Daha sonra arabamızla seyir halinde iken geçtiÄŸimiz bir caddenin de bütün ÅŸenaatlerin ve  denaetlerin toplandığı bir mekan olduÄŸunu  öÄŸrendik. Ayrıca metroyla dolaşıp bazı camilerimizi gezdik. Mükellef olduÄŸumuz namazlarımızı eda ettik oralarda.
       Burada isimlerini zikretmem gereken yakınımız(dünürümüz) Hakkı bey, Abdullah, Mustafa ve kemal kardeÅŸlerimiz de yakın ve sevgi taÅŸan ilgileriyle bizleri sevindirdiler. Dua ediyor ve dualarını istiyorum. Namazlarında beni unutmazlar Ä°nÅŸallah.. Bir de Stefan var ki, onu sonra anlatmayı düÅŸünüyorum.
       Malum, Almanya da çok sayıda Türk var,  3 milyon diyorlar. Hamburg ÅŸehrinde ise 100 bin civarındaymış galiba. Türk deyince Ä°slam akla geliyor elbette.
       Ama ne kadar Ä°slam,  ne kadar hurafe, ne kadar ÅŸucu veya bucu; bu tartışılır. Öz yurdumuzda olduÄŸu gibi buralarda da öyle. Param-parça  olmuÅŸ bir müminler topluluÄŸu. Minareleri dışarı taÅŸamıyan camiler isimlerini Türkiye’mizden oralara götürdüÄŸümüz, Sultan Ahmet, Selimiye, Fatih v.s. camilerimiz. Birine gidiyorsunuz Süleymancıların camisi, bir baÅŸkası nurcuların camisi. DiÄŸerine gidiyorsunuz diyanetçilerin camisi diye konuÅŸuluyor. Daha baÅŸka milli görüÅŸ v.s. camileri. Sanki bizleri bir araya   getirmesi gereken Kelime’i Tevhid deÄŸil Kelime’i ÅŸahadet deÄŸil? Peki ne öyleyse? Partilerimiz, guruplarımız .

         Bir, üstad diye gözü kapalı kayıtsız ÅŸartsız, baÄŸlandıklarımız. noksan ve hatadan beri kabul ettiÄŸimiz mürÅŸitlerimiz. Ve bir de bu yüce dinin son peygamberi Resurullaha  (a.s.) bile -vahiy dışı konuÅŸmalarında- kayıtsız ÅŸartsız baÄŸlanmayan, ve gerektiÄŸinde ona mukabil baÅŸka bir fikir, baÅŸka bir görüÅŸ ortaya atan, sahabe-i kiram imanı ve onların görüÅŸünü dinleyen yüce peygamberin tevhid akidesi...  Yanılmazlığı kendine yakıştırmayan son elçi. Rabbim, bu ne acıklı ve üzücü bir durum? Aynı kıbleye dönüp, sonra birbirimizi küfre varan ithamlarla yargılamak. Bu nasıl bir anlayış ve izahı kabil olmayan ve tefekkürden uzak bir baÄŸlanış. Kimler müminleri böyle düÅŸüncesizliÄŸe sevk ediyor. Åžeytan  rolünde nasıl baÅŸarılı oluyor.
          DiÄŸer yandan dinimizi öÄŸretecek camilerimize bakıyoruz, nakıs ve yanlış anlayışlar orada da dolaşıyor. Bir levha asmışlar: (Aziz cemaat, hutbe okunurken sünnet namazları kılmayınız ) buraya kadar doÄŸru ve güzel, buna itiraz edilir mi hiç. Sonra ÅŸöyle devam ediyor. (sünnetleri cumadan sonra kaza edersiniz.) Evet aynen böyle sünneti sonra kaza ediniz. Cami görevlisine hatırlattık ama maalesef yazı indirilip düzeltilmedi. O levhayı bir mümin olarak oradan çıkarmak yanlış olmazdı ama ben bunu yapamadım. Kınayıcıların kınamasından çekiniyoruz;  ne yazık? Sünnetin kazası hangi fıkıh kitabında yazıyor ben okuduklarım içerisinde görmedim...

        Ä°ntibalar diyoruz, ÅŸehrin tabii güzelliÄŸi mi, trafiÄŸi mi, insanların belirilenmiÅŸ kurallara baÄŸlılıkları mı ? evet bunlar güzel olabilir; doÄŸru belirlenmiÅŸ kurallara uymak elbette iyidir. Hayatın akışı bir ölçüde rahat ve huzurlu olur. Bisikletle gidene bir yol,  yayaya bir yol, yer altı trafiÄŸi büyük ölçüde metrolarla beslendiÄŸi için, asfalt yollarda trafik akıyor.
          Lambaların dışında arabaların durup beklemesi  yok denecek kadar az. Çok kısa bir zaman nadiren olan ÅŸeyler. Bütün bunlar ve daha fazlası biliniyor. 950‘li yıllardan beri Almanya ya gidip gelenler tarafından bu konular hep anlatılıyor. O tarihlerden bu yıllara gelinceye kadar daha çok daha fevkalade geliÅŸen  Alman teknolojisi ve ileri tekniÄŸini iÅŸitmeyen ülke kaldı mı?  Ülkeyi bırakalım bir ÅŸehir, bir kasaba kaldı mı? Bunlara köyleri de ilave edebilirsiniz. Hayır kalmadı, ayrıca ekranlar aracılıyla görmeyen de kalmadı dersek mübalaÄŸa olmaz sanırım. GörebildiÄŸim kadarıyla, ÅŸehir düz ve geniÅŸ bir alana kurulmuÅŸ, bizim Konya ovamız gibi. Bisiklet kullananların çokluÄŸu da  bunun bir iÅŸareti olsa gerek. GüneÅŸ yüzünü az gösterirken bol bol yaÄŸmur görüyorsunuz. Bu mevsimde  (ÅŸubatta) her taraf da  yeÅŸillik görebiliyorsunuz, çiÄŸnememiÅŸler korumuÅŸlar.
         Allah azze ve celle’nin bütün bu nimetlerinin üzerinde güzel ameller sergilenmiyor maalesef. Pek çok kepazelik rahatlıkla ve sıkılmadan iÅŸlenebiliyor. Toplum içinde olmaları bir engelleme deÄŸeri de taşımıyor. Böylece Türkiye’mizin   henüz oralara ulaÅŸamadığını görmüÅŸ oldum.
         Fakat bütün bunlar yeter mi, eÅŸrefi mahluk denen insan için bunlar yeterli midir? Selim akıl sahibi için asla yetmez. Bakın kitabı kerimimiz yunus suresi 100. ayetinde ( ….) Allah C.C. aklını kullanmayanlara pislik ve azap verir rabbimizin açık ve net bir beyanıdır bu. Rahmetle andığımız ÅŸairimiz M. Sait Çekmegil, Almanya yı çok beÄŸenip metheden biri için bakın ne diyor.
(KardeÅŸim
Sen günün maddesine özeniyorsun
Oysa büyük bir mananın, özlemini çekmeliydin
Almanya nın sokak temizliÄŸini göreceÄŸine
Beyinlerinin kirini görmeliydin
Avrupa’nın çarklarında çıkan gürültüye
Medeniyet diyeceÄŸine
“tek diÅŸi kalmış canavar”ının
Yüzüne tükürmeliydin
Pırıl pırıl bir yemek masası yerine
Pırıl pırıl bir kafayla dönmeliydin
Yazık
Dün böyle deÄŸildin.)
(Mana bozulmasın  diye ÅŸiirin tümünü almayı uygun gördüm.)

         Evet, maalesef bu bir gerçek bunu göz ardı etmemeliyiz. Geçici olmayan geleceÄŸe yani ebedi aleme ait program ve projesi olmayan topluluklar tek diÅŸi kalmış canavardır. Akıbetleri mutlaka hüsran ve ziyandır. Bütün konforları heba olup kendilerine hiçbir ÅŸey kazandırmayacaktır.
         DiÄŸer taraftan, yabancılara bakışları da hoÅŸ deÄŸil. Tavırları çirkin  ve kabaca. Ä°ÅŸte yaÅŸadığımız bir olay. Bu medeni ülke insanından iÅŸittiÄŸimiz söz. “pis Türkler“ hatırlayalım ben uçaktan indiÄŸimde bu kelimeyi onlar için kullanmıştım, bir nevi kısas yaptılar sanki. Ama ben gerekçemi de arz etmiÅŸtim bunların gerekçesi nedir bilmiyorum. Pazar günüydü torunlarla birlikte yer altı metrosuyla dolaÅŸalım dedik limana gittik, malum denizde gemiler vapurlar olur, seyrettik gezdik, dönüÅŸ için yine metrodayız. Aynı vagonda bir türk hanım efendi daha var, elbet daha çok almanlar. Bir istasyonda bir alman kadın kapılar açılıp tam dışarıya atlarken “pis Türkler“ diyerek gitti. DoÄŸrusu bu iki kelimeyi bir yere koymak gerekirse çok öncelikle Almanlara yakışır bu. Zira çok yakından gördüÄŸüm bazı Almanlar gerçekten pis kokuyorlardı bunu sevgilim kızım munise “efendi baba sanki küfrün kokusu“ diye niteledi ve benim de hoÅŸuma gitti bu yakıştırma. Geçelim; oraya kadar gitmiÅŸken, Fransa'da  bir torunumuz var onları da görmek istedim; uçaktan beni alan sevgili Umut damadımız ve sevgili mümine Berra yavrumuza çok teÅŸekkür ediyorum buradan. DoÄŸru babasına gittik umudumuzun; onların da ilgi ve alakası, güzel sofraları teÅŸekkür ve dualarımızın içerisinde. Öyle namazını eda için camiye gittik. Namaz bitiminde görevli hoca cemaate döndü ve konuÅŸmaya baÅŸladı. Konusu, cemaatle namaz kılmanın daha efdaliyeti.  Aynı zamanda sünneti müekket namazların hiç terk etilmemesi. Altını çize çize sünnet-i müekketler terk edilmez diyerek konuÅŸmasını sürdürüyor. Sözlerini bitirinceye kadar hep düÅŸündüm. Yanlış ifadeyi düzeltmek istesem mi,  yoksa hiç duymamaış gibi camiden çıkıp gitsem mi? Neticede usulünce müdahalenin doÄŸru olacağına karar verdim ve sözlerinin bitiminde “lillahil fatiha” demeden “ hocam müsaade ederseniz bir noktanın fuzuha kavuÅŸması için birkaç söz edeceÄŸim” dedim. SaÄŸ olsun hoca efendi de buyurun dedi. Ben de suiistimal etmeden   Uzatmadan çok özetle “ sünnetti müekket, çok yapılan tekrarlanan tekit edilen, gayri müekket ise az yapılandır;  hiç terk edilmez sözü genelde sünnetler için doÄŸru olmaz, azda olsa örneÄŸimiz, önderimiz tarafından terk edilmiÅŸtir. Hiç terk edilemez olan  farzlardır.” Diyerek noktaladım. Hoca efendi izahımı kayat makul ve yerinde bulup beni doÄŸruladı ve kendini de tashih ederek orada bulunan cemaate de duyurmuÅŸ oldu. SaÄŸ olsun hatayı düzeltmek ondan rücu etmek mümine yakışan bir meziyettir. Sünnet diyince neden hep farz namazların öncesi ve sonrası olan nafileler aklımıza gelir? Bu biz müminlerin bir yanlışı olsa gerek.
          Resullah a.s. çok daha önemli sohbetleri yok mu, onları niçin unutuyoruz? Öncelikle ÅŸunun altını çizeyim: sünneti seniye üzerinde bir sayfalık yerde ders vermek mi? Asla, haddimi biliyorum ve böyle bir ÅŸeye kalkmıyorum.
       Yalnız ÅŸu gerçeÄŸi de göz ardı etmemek gerek. Büyük bir çoÄŸunluÄŸumuz hep kulaktan dolma sözlerle dinimizi yaşıyoruz malsef. Bu yanlışımızı beyan saadetinde çok ama çok kısaca bu konuya deÄŸinmek istedim. GiriÅŸte zikretmiÅŸtim samimiyetle bir mesaj verebilir miyim acaba.
            Åžimdi, birkaç sünnet örneÄŸi verebiliriz: 1- vahiy gelmediÄŸi zamanlarda cemiyetin iÅŸlerini müÅŸavere ile idare etmesi 2- bir iÅŸin problemin çözümünde kolay şıkkı seçmesi. 3- bilmediÄŸi bir ÅŸey sorulduÄŸunda bende sizin gibi bir beÅŸerim buyurması. 4- rasurullah ÅŸahsi haklarını kolayca bağışlar iken, hakka baÄŸlı hukuk s,stemini korumıukta, adaleti yerine getirmekte çok titiz ve azimli davranması. Nafile dediÄŸimiz namazların ( bir adıda sünnettir) efdal olanı evde kılınmasıdır, resurullah a.s. böyle yapardı. Bunlar daha pek çok kaydedilip belirlenmiÅŸ kitaplarda kaynak olarak m. Said. Çekmegil in sünneti seniye eseri . (1) konumuzu  devam edersek;
          Camiden çıktıktan sonra çay ocağında sohbetlerimiz oldu orada yaÅŸayan Müslüman Türklerle görüÅŸüp dertleÅŸtik. Ömer ‘ül Faruk ( babamın torunu) bir zamanlar bel ford ta kalmıştı. Onun babası olduÄŸumu öÄŸrenince oturduÄŸumuz masanın kuÅŸatıldığını gördüm. Uzanan eller sevgi ve hürmetle hoÅŸ geldiniz diyorlar da. OÄŸlunuz burada bizlere çok faydalı oldu, pek çok gençlerimize doÄŸru yolu bulmalarına ve islamı anlamalarına vesile oldu diye, dua ediyorlardı.
            Benim de iftihar etmeme ve ÅŸükür etmeme vesile oldu, bu güzel duyguları iÅŸitmek. Dua ettim ve sevgili oÄŸluma.
Yukarıda arz etmiÅŸtim ÅŸehrin güzelliÄŸi,  yolları v.s. beni pek enteres etmiyor, hatta teknolojik ilermesi de. Bendeki intiba bende kalan iz insanların özellikle müminlerin hali pürmelali.
Belford da baÅŸka cami de hocayla tanıştım. Ä°smini unuttuÄŸum bu kardeÅŸimizle bir gece uzun oturup sohbetimiz oldu. Türkiye’mizde münteÅŸir NÄ°DA DERGÄ°MÄ°ZÄ° tanıttım.  Dergiden namazları birleÅŸtirmekle ilgili bir makaleyi okudum, hocanın çok hoÅŸuna gitti, duygulandı ve orada çalışan iÅŸçilerin sıkıntılarına bir merhem olacağı sevincini açıkladı. Onlara bir müjde olarak bu konuyu ele alıp iÅŸleyeceÄŸini söyledi. Ä°ÅŸ saatlerinde namaz kılamayan müminler için bu kolaylık kapısının yerinde ve zamanın da kullanılmasını anlatmaya karar verdi. ( kolaylaÅŸtırın zorlaÅŸtırmayın ) peygamber müjdesine dayanarak bunları gündeme aldı ki tebrike ÅŸayan bir davranış.
          Ayrıca camide güzel bir pano gördüm, buna bir duvar gazetesi de diyebiliriz. Sevgili torunumuz Berra’nın cami deki öÄŸrencileri tarafından hazırlanmış bu duvar gazetesi. 15 günde olmak üzere sahabeyi kiramdan birinin Hayatını iÅŸliyorlarmış. Benim gördüÄŸüm hz. Ebubekir r.a. hayatını iÅŸleyen tabloydu. Rabbim ecirlerini kat kat veriri inÅŸallah. Berra yavrumuzun bu gayreti küçümsenemez. Zira gördüÄŸüm kadarıyla pek çok türk ailesi sevgili çocuklarına veremiyor tamamen boÅŸlukta kalıp kaybolanları üzüntüyle gördüm. Yukarıda arz etmiÅŸtim., Hamburg da olsun Fransa’nın Belford ve komlar ÅŸehrin de olsun camilerin verdiÄŸi üzülerek belirteyim ki asla yeterli deÄŸil, Türkiye’mizde de olduÄŸu gibi bu iÅŸler sadece resmi görevli memurların iÅŸi deÄŸil. Fisebilillah, fahri olarak gayreti diniyyesi olan ve Ä°slam’ın temel esprisine ulaÅŸmış mümin ve müminelerin gayretleriyle öÄŸrenilebilir ancak.
       Bir ÅŸairimizin dediÄŸi gibi “ nemelazımcıların deÄŸil, bana lazımcıların koÅŸturmasıyla olur ancak”
       GiriÅŸ bölümünde Hamburg da tanıştığım Stefan’dan sonra bahsedeceÄŸim demiÅŸtim. Stefan bir alman genci. Zaman zaman kısa beraberliÄŸimiz oldu. Fakat bir keresinde uzunca b ir süre birlikte bir cafeye oturup çay içtik ve sohbet ettik. Sohbet ettik dedimse bir tercüman aracılıyla oldu elbet. Mücahit isminde bir delikanlı çok sevdim onu. Buradan ona da selam. Mücahit’e sor bakalım dedim ( Türkiye’de birkaç kiÅŸi bir lokantaya gitse veya bir arabaya binse “ arkadaÅŸ alman usulü olsun “ derler bazen yani herkez kendi hesabını ödeyecek diÄŸer bir deyiÅŸle hediyeleÅŸme ikram etme yok) bu anlamda kullanılıyor  bu böylemidir her zaman veya arada bir böylemi olur? Mütercim mücahidin aldığı cevap: evet herkez kendini iÅŸini yapar bu doÄŸru, fakat ikram konusuna gelince bizde ikram ederiz yerine ve zamanına göre olur, her zaman deÄŸil elbet.
       Bundan sonra oturduÄŸumuzu mekanda içtiÄŸimiz kahvelerin ücretini ben ödemek istedim yine mütercim aracılığıyla  “ asla olmaz siz benim misafirimsiniz diye mukabelede bulundu. Bir baÅŸka konuda Stefan’ın yaÅŸantısının bir bölümünü doÄŸru bulmadığımı anlattım tercüman ile,  bunu gülümseyerek beni doÄŸruladığını ima ile sükut etti veya ben öyle algıladım . daha pek çok ÅŸeyleri görüÅŸtük ve genelde anlaÅŸtık. Umuyor ve bekliyorum orada tanıdığı ve görüÅŸtüÄŸü müminlerin güzel davranış veya yaÅŸantıları Sitefan’ın hidayetine vesile olur. Zira onu tanıyanların kanaati de bu doÄŸrultuda
       Evet, intiba izlenim gözlem v.s. derken buralara kadar geldik
       Bu yazı daha çok uzun olacaktı fakat sıkıcı olmasın dedim. Ä°çine girip irdelediÄŸim bazı konuları çıkardım hem tarih yazmıyordum, bir gözlemdi nihayeti, bir amatör gözlemdi. Almanların savaÅŸ sonrası ihtiyaçları olan bedeni gücü, vasıflı veya vasıfsız insanları arayıp nasıl kabul ettiklerini, onların nasıl kucak açtıklarını v.s. fala görüp buraya almadım.
       Son sözlerim ÅŸu olsun. Bu teknoloji bu medeniyet bu madde toplumları kurtarmaz. Ta ki bütün bunlar  Allah c.c. emri ilahinse teslim edilinceye kadar.
          Ancak o zaman insanlık huzur bulur be mutlu olabilir. Aksi halde rabbimizin nice topululukları her ÅŸeye raÄŸmen yer ile yeksan ettiÄŸi görebilen duyabilenler için açık ve yeterlidir. Vesselam.
Konumuza beÅŸeri bir dörtlükle giriÅŸ yapmıştım.
Sonunu ise ilahi bir kelamla baÄŸlayalım  inÅŸallah. ( bu dünya hayatı, sadece bir eÄŸlenceden bir oyundan ibarettir. Ahiret yoluna, oradaki hayat gelince iÅŸte asıl hayat odur.kjeÅŸke bilmiÅŸ olsalardı. Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etsinler, sefa sürsünler bakalım. Ama onlar yaptıklarının akibetini yakında bilecekler) 29 ankebut / 64
        Yer yüzünde yanlışsız , noksansız tek ve yegane olan kitabi kerimde Allah azze ve celle böyle buyuruyor. Gayrisi yalan

                                               30 / 03 / 2008
                                               ERDEM ÅžENTÜRK

1 sünneti seniye m.S.ÇEkmegil bu eserde Ä°slam aleminin sahih kaynakları olan s. Buhari, s. Müslim, züptedül buhari, kuran-ı kerim ve diÄŸer pek çok eser mehaz olarak gösterilmiÅŸ.

Yorum
teşekkürler
Yazar burhan açık 2008-04-27 12:37:19
bulundugu her yerde faydalı olan ve her hareketini ibadet şuuruyla yapan kıymetli abime sevgiler,saygılar.
Ä°ÅŸte bu!..
Yazar Sanih açık 2008-04-27 14:20:40
17 sene Almanyada kalıp onyedi satır yazamayanlar yanında 17 gün gezindiÄŸi Almanya'dan böyle tespit, tahlil ve kritiklerle dönen yazarı gel de taktir etme.  
Almanya ve Almanca uzmanı "dedemin mesleği" ne güne duruyor; iflas mı etti.
Ah Burhan Ah!...
Yazar Selami Çekmegil açık 2008-04-27 14:48:59
Burhan, yıllardır yazı yazıyorum bana bir yorum yazmadın, Erdem bir yazı yazınca hemen sahaya indin. Buna da şükür...
Tebrik
Yazar girisim açık 2008-04-28 10:46:44
Yazara teÅŸekkür ediyorum çünkü geziden elde ettiÄŸi kazancı okurla paylaÅŸarak alicenaplığını göstermiÅŸ. Gezi yazıları önemlidir. Yabancı gözüyle bir beldenin anlatımı bize önemli ipuçları verir. Yazar, bulunduÄŸu beldeyi derin hayranlık duygularıyla deÄŸil; neleri yanlış yapıyorlar diye izlediÄŸi için bizlere anlatacak çok ÅŸey bulmuÅŸ. DoÄŸru olan budur, hayran ve öğücü sıkıntısı çekmeyen bir ülekeyi aynı perspektiften ve yeniden izlemek zorunda kalmamış okur. 
Benim eleÅŸtirim; cümlelerdeki, imla ve anlama hatalarıdır. Yazı sanki hiç gözden geçirilmeden yayınlanmış. Bir de gezi yazısında olmaması gereken kadar fikri konulara girilmiÅŸ. 
Raci D.

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 23-04-2008 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111702443 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net