20-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow M. Said Çekmegil arrow MUARÄ°CE BUCAÄ°LLE
MUARİCE BUCAİLLE PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 9
KötüÇok iyi 
Yazar M. S. kriter   
14-04-2008

Ä°SLAMIN VA’DETTÄ°KLERÄ°   

                                VE

                      MUARÄ°CE BUCAÄ°LLE

      Yılların marksisti, militan düÅŸünür Roger Garaudy, ... mütefekkir bir Müslüman olmuÅŸ. BaÅŸta kendi saadetinin müjdesi bulunan bu inkılabın ÅŸükranesi olarak da hemen bir eser vermiÅŸ: Türkçe’deki adıyla, “Ä°slam’ın vaadettikleri”. Bu eseri Nezih Uzel tercüme etmiÅŸ, “Pınar” da, 1983 ortalarında yayınlamış. Ä°yi etmiÅŸ.
       Müellif Garaudy, “….. bu kitap Ä°slam’a yeni bir yaklaşım kitabıdır.” (s 215) “sosyalistliÄŸimizin tartışıldığı bir günde, yapılan hataların aynen tekrar edildiÄŸini açıklamaktır.” diyor, (s 75)  Ä°slamı “…yaÅŸayan bir kuvvet olarak ele aldık.” larını (215) söylüyor. Ve “ Benim kitabım, geleceÄŸimizi bütünüyle çıkmaza sokan bu çeÅŸit ‘ortak düÅŸünce’ kalıntılarını devreden çıkarmayı amaç edinmiÅŸtir.” (244) diyor.

         Eserin muhtevasında ÅŸunları tespit edebiliyoruz : DoÄŸu medeniyetinin kaynağı, daha çok manayı temsil eder. Batı önceleri nebati ve hayvani bir siliklikte iken, sonraları ÅŸeytani sıçrayışlarla, “insan sevgisinden uzak” (124) bir maddeciliÄŸe düÅŸmüÅŸtür. Nihayet, “… Yunan felsefesinin bu sahte problemine verilen cevaplardan sayısız “kafirlik” akımları doÄŸmuÅŸtur.” (28)  Ä°slam aleminin efkarı da, Batı felsefesi de, “… Yunan ifsadından kurtulmadıkça baÅŸarıya ulaÅŸamayacaktır.” (150)

         Batı, politik idari yönden de ilmi bir sistemi görememiÅŸ ; bula bula ancak “demokrasi adına ortaya bir karikatür” önerebilmiÅŸtir. (38) Bu “… iktidarı baÅŸkasına devri, yahut ‘satılması’ kavramlarına dayalı demokrasi adını taşıyan idare ÅŸekli de Ä°slam’ın yabancısıdır.” (91) diyor. BaÅŸka bir yerde de bir devlet reisinin, Batılıların bulduÄŸunu zannettiÄŸi tüm uygulamalarına “Yeryüzünün felaketli idaresi” vasfını yakıştırdığını naklediyor. (233) Garaudy, eserinin pek çok yerlerinde “Batılı geliÅŸme modelinin dünyayı ekonomik dağılmaya, politik ve ahlaki çöküntüye götürdüÄŸünü..” (240) bu feci çöküntüden de “Yunan ifsadından kurtulmadıkça baÅŸarıya” ulaÅŸamayacağını (137), “Batı’nın geliÅŸme modelinin bir hilkat garibesi ve tarihi bir hastalık olduÄŸunu..” (98) vurguluyor. Ve diyor ki : “Batı, tarihte görülmüÅŸ en büyük cani’dir.” (16) Onu kurtaracak ilmi yöneliÅŸe “ BaÅŸlıca engel Batı’nın bin yıldan fazla bir zaman içinde Ä°slam’a yönelttiÄŸi bakış açısıdır.” (216)

        Garaudy’ın bize ulaÅŸan bu eserinin tercümesinde, pek çok doÄŸru tespitler var. Mesela diyor ki : “.. insan Allah’a teslim olmadıkça tam anlamı ile insan deÄŸildir.” (81)  Ä°bni Arabi’nin, “ Hareket imanın dış yüzüdür, onu ortaya çıkarır ve gerçekler dünyasına getirir. Ä°man bilginin iç yüzüdür, hareket onu canlandırır ve ateÅŸler.” (154) deyiÅŸini beÄŸenerek veriyor. “Kur’an  (…) bize insanın kozmik boyutlarını yeniden keÅŸfetmemize yardım etmektedir.” (252) diyor. “Kur’an (..) Yunan felsefesi ile kat’iyyen baÄŸdaÅŸmayacak bir hareket kanunu getirmiÅŸtir.” (138)  “Åžehid, ölümü mukaddes bir gaye uÄŸruna göze alan kiÅŸidir.” (49)

      Bu eserde bazı tezatlar da yer almış bulunuyor : “AÅŸk, Ä°slam’da : Hıristiyanlıkta olduÄŸu yerde ve aynı anlamda deÄŸildir. AÅŸk Kur’an’da “Tanrı isimlerinden biri” olarak geçmez.” (250), “.. Hıristiyan mistiÄŸi, Ä°skenderiye Tanrıbilimcileri (bu eserde yerli yersiz geçen tanrı sözcüÄŸü mütercime ait olsa gerek) ve Plotin’in yazıları, Hint felsefesi ve Budist sofluluÄŸunun tasavvuf üzerine etkileri olmuÅŸtur…”” (58) “Ä°slam’ın sadece Hallac’ın gözü ile görülmeyeceÄŸini, her ÅŸeyin Kur’an ve Peygamber’den geçmesi gerektiÄŸini…” (63) anlamış görünen Roger Garaudy, yüce fıkha sığmayacak olan “Vahdet-i vücud” felsefesini de iÅŸlemeye kalkıyor eserinde. (Bakınız. Sh : 31, 32, 49, 68, 139, 141, 156, 181, 209) Ve “Tanrı her ÅŸeydir”. (186) gibi saçma sözleri “Ä°slam ÅŸiir” inden zannederek (187) panteizm’e açılan bu çıkmazları gereÄŸi gibi tenkit edemiyor. Yer yer beÄŸendiÄŸi ifadelerle takdim ettiÄŸi, “Ä°slam düÅŸüncesinin zirvesinde yaÅŸayan Ä°bni Arabi” (163) gibi bazı Müslümanları bir gayrı müslimle bazı önemli konularda aynı paralelde bulabiliyor : “Bir Hıristiyan mistiÄŸi olan Angelus Silesius, Ä°bni Arabi ile aynı deneyi yaÅŸamıştır : Sende Tanrı doÄŸmalıdır, diyor.” (156)

      Garaudy’i bu kitabında daha çok, Ä°slam Fıkh’ıyla deÄŸil, mistik sezgilerle ; Åžafiilerle deÄŸil, Ä°bni Arabilerle hem-hal görüyoruz.

      Prof. Dr. MAURICE BUCAILLE de yakınlarda Müslüman olmuÅŸ ve o da öz nefsinde yapmış olduÄŸu yüce inkılaba ÅŸükrane olarak bir eser vermiÅŸtir. Hatta meÅŸhur Kaptan COUSTEAU’nun arayıcı zekasının tabii hayretlerini Kur’anla gidererek Müslüman olmasına vesile olmuÅŸ. Doç. Dr. Suat Yıldırım’ın çevirdiÄŸi, “Türkiye ÖÄŸretmenler Vakfı’nın 1981 de neÅŸrettiÄŸi, M. Bucaılle gibi bir ilim adamının bize kazandırılan kitabın adı,  “KÄ°TAB-I MUKADDES, KUR’AN ve BÄ°LÄ°M”dir. Bu kitaptan anlıyoruz ki, Prof. Bucaılle kardeÅŸimiz, Abdulkadir es – Sofi (Ä°ngiliz) ve Roger Carudi kardeÅŸimiz gibi sofizmden deÄŸil, direk ve katıntısız olarak Kur’an’la imana gelmiÅŸtir. Onun için onda mühim aksamalara vakıf olmadık. Müterciminin kitabın sonuna koyduÄŸu tenkitlerini, bazı Hadis ilmi konularında okuyucularına bilgi vermek gayretinden doÄŸan güzel bir baÄŸlantı olarak görüyoruz.

        Bu deÄŸerli eserde Prof. Dr. M. Bucaılle, Kur’an’ın Allah kitabı olduÄŸunu anlayıp öylece Müslüman olması ve ayrıca da Kur’an’ın en büyük mucize olduÄŸunu, günün tabii ilimleriyle de bu Kur’an’ı hususiyetin anlaşılacağını vurgulaması ( bkz. : Sh :181,184, 188, 224) gıpta edilecek bir mazhariyettir. Diyor ki “Kur’ana ait incelemelerimi geliÅŸtirmek için, o zaman bilmediÄŸim Arapça’yı öÄŸrenmeye ÅŸiddetli bir ihtiyaç duydum” (180) Onda, Kur’anda “…bir tek yanlışa bile rastlamıyordum.” (181) “Nasıl olur da, baÅŸlangıçta ümmi olan bir ÅŸahıs, edebi kıymet bakımından, bütün Arap edebiyatının bir numaralı yazarı haline geldikten baÅŸka, o devirde hiçbir insanın bilemeyeceÄŸi bilimsel gerçekleri –hem de bu açıdan en ufak hatalı bir ifade bulunmaksızın- anlatabilir?(188) “.. onda, bilimsel türden öyle açıklamalar bulunur ki, Hz. Muhammed’in çağında yaÅŸamış herhangi bir insanın, onun yazarı olabileceÄŸini düÅŸünmek mümkün deÄŸildir.” (371) “Kur’anın, on dört asır kadar önce yaratılış hakkında ifade etmiÅŸ olduÄŸu bilgilerin, beÅŸeriyete mal edilmesi mümkün deÄŸildir.” (224) bu ifadeler Bucaılle’nin nasıl ilmi bir yoldan gelerek Müslüman olduÄŸunu anlatmaya yeter.

   Gerçi muhterem Reca Carudi (Garaudy)’yi de, iÅŸaret edebildiÄŸimiz bazı aksamaları dışında, doÄŸru istikametlerde görebiliyoruz. O da insanın kurtuluÅŸunun Ä°slam’dan baÅŸka bir sistemde olmadığını anlamış bulunuyor. Diyor ki: “Batılı geliÅŸme modelinin dünyayı (..) ahlaki çöküntüye götürdüÄŸünü ona en iyi anlatacak olan sistem, inançları ve insanlığın geleceÄŸi hakkında beslediÄŸi idealleri ile Ä°slam dinidir.” (240) “Ä°slamla diyalog böylece bize kendi dinimizin daÄŸları devirecek yaÅŸatıcı iman mayasını yeniden diriltecek gücü saÄŸlayabilecektir.” (251) “Müslümanlığın bu davranışını ‘bilimsel’ denen metodlardan üstün tutuyoruz (..) maddeci varsayımları deÄŸerli bulmuyoruz.” (70) “Öyle sanıyorum ki bundan sonra, insanlığın tamamı için olduÄŸu gibi Ä°slam için de bütün yeniden doÄŸuÅŸların habercisi, sadece Ä°slam’ın tekrar destanlaÅŸması, insan destanının bir kere daha zafer çaÄŸrıları yaÅŸamasıdır.” (205)

    Napolyon 1798 Temmuz’unda bir bildiri yayınlayarak, “Biz gerçek Müslümanlarız” demiÅŸ. (219) Goethe, “..hepimiz Ä°slam olarak yaşıyor ve ölüyoruz.” (222) diyebilmiÅŸ. EÄŸer, Ä°slam’dan anladıkları temel kitabın tarifi; -“doÄŸruyu (rüÅŸtü) aramak” gibi (Bkz. Ä°nsanın Yolu Ä°slam sh. 36-55) bir mana- ise mümkündür. Ä°nÅŸallah Goethe de, Napolyon ve benzerleri; batıla evet dememiÅŸ tüm insanlar gibi fıtratını bozmamışlardandırlar; ebediyete mümin olarak gitmiÅŸ bulunabilirler. Bu haberleri veren Roger Carudi kardeÅŸimiz de Ä°nÅŸallah Müslüman kalarak imtihanını tamamlar.

    Herhangi bir not eklemeden bir ayet mealini yanlış ÅŸekilde TürkçeleÅŸtiren sayın mütercimi de (Bkz.s. 173) bundan sonraki çalışmalarında daha dikkatli olmaya çağırıyoruz. “Çok tanınmış bir hadis” dediÄŸine (47) ve diÄŸer hadislere kaynak vermeyen (187) ve aynı kitapta “..Peygambere mahsus yaratıcılıktan kritiksiz bahseden müellif (135) olsa da, “Tanrısal bir sonuç..” (245) ve “Tanrısal erdem” (143) gibi sırıtan ifadeler mütercime ait olsa gerek. “ O Ä°brahim ki ne Yahudi, ne Hıristiyan, ne Müslüman deÄŸil..” (157) gibi Kur’an verilerine zıt sözler kime ait olursa olsun, yanlış olduÄŸu tebarüz ettirilmeden verilemez. “Tevhid felsefesi..” (254) “Ä°slam felsefesi” (13 ve 131) “Peygamber felsefesi” (16) diyerek, ilmi tefekkürle septik endiÅŸeleri birbirine katan yanlışlıklar da aktarılıp duruyor.

    Benzer yanlışlılar, beÅŸeriz, oluyor ; olacak da. Ancak muvahhitlerde daha çok göze batıyor. Ä°slam aleminde bu ve benzeri yanılgılar, duraklama döneminden sonra daha da çok yerleÅŸik görülmektedir. Bunu muhterem müellif de görmüÅŸ, kendisine göre ÅŸöyle izah ediyor :”..içtihat kapısının kapalı olduÄŸunun her ifadesi sırasında, bir baÅŸka deyimle her türlü yorum, içtihad’ın hainlik olduÄŸunun her ilan ediliÅŸinde bir duraklama göze çarpmakta ve Ä°slam kültür ve siyasetinin deÄŸer kaybına uÄŸradığı görülmektedir.” (82) “Bu kapatma iÅŸi aslında Kur’anın talimatına ve lafzına tamamıyla aykırı bir davranıştır” (229) “…geliÅŸen doÄŸmatizm yüzünden zaten kış uykusuna yatmaya hazırlanan Ä°slam, böyle büyük durgunluk çağına girmiÅŸtir.” (225) diyebiliyor…

    Her ÅŸeye raÄŸmen böylesine ilgi çeken enteresan eserlerin Türk okuyucularına sunulabilmesini tebrik etmek gerek; faydalanıyoruz. Onları bize kazandırılanların hatalarının bağışlanarak sevaplarının ecrine ulaÅŸmalarını yüce Er-Rahim den dileriz. M.S.

(kriter'den)

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 12-04-2009 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111420419 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net