ENERJÄ° POLÄ°TÄ°KALARI ÜZERÄ°NE
Raci DURCAN
Yazılarımı takip edenler belki farkındadır; elde ettiÄŸim sonuçlar genellikle kendi gözlemlerime dayalıdır. Tanımlamak gerekirse akademik bir üslup taşımadığı söylenebilir bu yazım ÅŸeklinin. Çünkü çoÄŸu zaman rakamlarla ve baÅŸka kaynaklarla desteklenmiyorlar. Bu; hem bu kadar araÅŸtırma yapacak vaktim olmaması hem de böyle yazıların sınırlı okuyucu kitlesine hitap ettiÄŸini düÅŸünmemden kaynaklanıyor. Adı kulaÄŸa hoÅŸ gelse de akademik araÅŸtırmaların çoÄŸu masa başında ve genellikle baÅŸkalarından naklederek hazırlandıklarından, gerçekle ne kadar örtüÅŸtükleri konusunda hep kuÅŸku taşımışımdır.
Yeni katıldığım bir seminerde, daha önce edindiÄŸim kanaati destekler mahiyetteki rakamları duyunca ÅŸaşırmadım. Meclis Enerji Komisyonu BaÅŸkanı, Kütahya milletvekili Soner Aksoy’un enerji politikalarıyla ilgili bir seminer vereceÄŸini öÄŸrendiÄŸimde katılmak için ÅŸartları zorladım. Ä°yi ki yapmışım. Yoksa gündemdeki bu önemli konuyla ilgili derli toplu bilgiyi baÅŸka yerde bulamazdım.
KonuÅŸmasına enerjinin çağımızın en önemli meselesi haline geldiÄŸini ve devletlerin artık dış politikalarını buna göre ÅŸekillendirdiklerini söyleyerek baÅŸladı. Kendilerinden önceki dönemde devletimizin bir enerji politikası olmadığından hayıflandı. 5–6 yıllık devrede hayli mesafe alınarak birçok yasa çıkardıklarını; gerekli düzenlemelerin tamamlanmak üzere olduÄŸundan bahsetti. Ülkemizin coÄŸrafi olarak enerji üreten ülkelerle tüketen Avrupa ülkeleri arasında bir köprü vazifesi gördüÄŸünü, bu stratejik önemin gelire dönüÅŸtürülmesi için çaba sarf ettiklerini ilave etti. Yeni ve yenilebilir enerji için ar-ge çalışmalarını destek mahiyetinde birçok yasa çıkarılmış. Ayrıca enerji sektöründe yapılan kısmi özelleÅŸtirme çabalarının verimliliÄŸe katkısı söz konusu oldu. Enerji piyasası tamamen özeleÅŸtiÄŸinde dışa bağımlılık çok düÅŸük seviyelere inecekmiÅŸ. Mesela bunlardan biyogazın Almanya’da gün geçtikçe daha çok doÄŸal gazın yerini aldığını, ÅŸimdiden tüketimin %16 kadarını buradan saÄŸladıklarını aktardı. Biyogaz üretim teknolojisinin çok basit olduÄŸu, bu tür makinelerin Ostim’de rahatlıkla yapılabileceÄŸi söylendi. ÇoÄŸu imalatçı olan dinleyiciler, istediklerini duymuÅŸ olmanın memnuniyetini yüz ifadeleriyle gösterdiler. Olayın onları ilgilendiren tek yönü burası olmalıydı. Komisyon baÅŸkanıysa; enerjide dışa bağımlılığın azaltılması, hatta tamamen bitirilmesi yönünde hazırlıklar yapıldığını söylüyordu. 2050 yılında Avrupa ülkeleri dışarıdan enerji alma ihtiyacı duymaması planlıyorlarmış. Bunu ÅŸimdiden gerçekleÅŸtiren Norveç gibi ülkeler dahi varmış. Bu ülke ihtiyaç duyduÄŸu enerjinin önemli bir kısmını biyo- dizelden elde ediyormuÅŸ. Yeni çıktığını sandığım bir teknolojinin bu ülkede bu kadar önemli bir rol oynaması beni ÅŸaşırttı ve ayni zamanda düÅŸündürdü.
Sorular kısmına geçildiÄŸinde ilk sözü aldım. Kendilerinden önceki ve politikası olmamakla suçladıkları dönemde bir bakanın, benzinin litresini 1 dolara satma hayali kurarken ÅŸimdi 3 dolara satılıyor olmasında nasıl bir politik zihniyet yattığını sordum. Cevap varili 30 dolar olan petrolün 100 doların üzerine çıkması ÅŸeklinde geldi. Tatmin edici olmaktan çok uzaktı. Çünkü baÅŸka bir dinleyici, 1 litre benzindeki maliyetin bilindiÄŸini, mevcut fiyatın %75’nin vergilerden oluÅŸtuÄŸunu söyledi.
Günümüzde bir imalathanenin en önemli girdilerinden biri enerjidir. Enerjiyi pahalı alan bir iÅŸletme, rekabetin uluslararası olduÄŸu ÅŸu dönemde bu ÅŸansını baÅŸtan kaybetmiÅŸ demektir. Halka yüksek fiyatla enerji satmak; Çinli yahut DoÄŸu Avrupalı üreticiyi korumak amacına yönelik olmayacağına göre baÅŸka bir anlam ifade etmelidir. Bunu ne olabileceÄŸine iliÅŸkin kendisinin bir fikri olup olmadığını soramadım. Vakit kısıtlıydı ve soru sormaya istekli birçok dinleyici sıranın kendilerine gelmesini bekliyordu.
DiÄŸer sorum; Avrupa ve dünyanın geri kalanı enerjide OrtadoÄŸu’ya baÄŸlı kalmayacaklarsa; bu bölgede yaÅŸayan yüz milyonlarca insanın geleceÄŸinin kendilerini endiÅŸelendirip endiÅŸelendirmediÄŸi oldu. ‘Onlar da enerji kaynaklarını üzerine çökmeselerdi’ cevabına çok ÅŸaşırdım. Belki düÅŸünülmeden verilmiÅŸ bir cevaptı. Belki bir bilinçaltıydı. Müslüman kardeÅŸliÄŸi, komÅŸusu açken tok yatmama gibi söylemle iÅŸ başına gelmiÅŸ kadrolardan bu tarz söz duymak insanı ÅŸoke ediyor. ‘Ä°nÅŸallah devlet politikaları bu kademedekiler tarafından belirlenmiyordur’ diye geçirdim içimden.
KonuÅŸmada sözü geçen 2050 yılı birçok ÅŸey ifade ediyor. Bu rakam, 11 Eylül saldırılarının hemen ardından Amerikan BaÅŸkanı Bush’un söylediÄŸi ‘50 yıl sürecek olan savaÅŸ’ tanımıyla örtüÅŸüyor. Amerika terör saldırına karşı 50 yıl savaÅŸacak. Almanya 2050 yılında dışarıdan hiç enerji ithal etmek zorunda olmayacak. Ülkelerin dış politikalarını artık enerji belirliyor. Bu bilgileri birleÅŸtirdiÄŸinizde günümüzde yaÅŸanan hadiselerin ÅŸifresini çözmüÅŸ oluyorsunuz. Bunu; OrtadoÄŸu da yaÅŸanan savaÅŸ, enerjide bu bölgeye olan bağımlılığı ortadan kaldırmak içindir önermesiyle özetleyebilirsiniz. Yani tek geliri petrol olan yüz milyonlarca insanı sefalete sürüklemek. Afrika’nın günümüzdeki durumundan farksız hale getirmek…
Bu senaryo, daha önce yazmış olduÄŸum ‘yıl 2019, Petrol 400 dolar’ yazısında, ‘Küresel Isınma Tuzağı’ adlı yazılarımda da iÅŸlenmiÅŸti. Gittikçe pahalılaÅŸan petrol fiyatları, insanları araÅŸtırmaya itecek ve daha önce kimsenin aklına gelmeyen yöntemlerle enerji üretmeye baÅŸlayacaklar. Komisyon baÅŸkanının söylediÄŸi özelleÅŸtirme ve ar-ge destekleri bu iÅŸe yarayacak. Ä°nsanların yiyecek maddelerinden biyogaz üreterek bunu araçlarda yakmak; büyük vicdansızlık ve tahribat olsa gerek. Fakat gördüÄŸünüz gibi küresel ısınma yalanlarıyla dünyanın geleceÄŸini kurtarmaktan bahsedenler insanın yiyeceÄŸini gaz yapıp yakmayı bilimsel ilerleme addediyorlar. Gün geçtikçe buÄŸday ve pirinç fiyatları yükseliyor, daha fazla insan açlığa sürükleniyor. Petrol tüketimini kısıtlayarak Dünyanın geleceÄŸini kurtrmaktan bahsedenler artan gıda fiyatlarından dolayı sefalete sürüklenen insan nesliyle hiç ilgisiz gibi duruyorlar. BaÅŸka enerji kaynaklarının devreye girmesiyle ucuzlamaya meyledecek petrol; üretim bölgeleri istikrarsızlaÅŸtırılarak el konulacaktır. Kuyular Irak’ta olduÄŸu gibi yakılacak, fiyatlar daha da yükseltilecek. Sefalete düÅŸen Müslümanların dünyada zaten geçmeyen sözleri hepten hükümsüzleÅŸecek. Gün geçtikçe artan genç ve Müslüman nüfus Avrupa ve Amerika için bir tehdit unsuru olmaktan çıkarılacaktır. Nasıl? Mantıklı mı?
Bu toplantıya iyi ki katılmışım. Güncel haberleri izleyerek ulaÅŸtığım sonuçları resmi ağızlardan aldığım donelerle desteklendiÄŸini görmek fikirlerime olan güveni artırdı. Ufukta bizleri neyin beklediÄŸi konusunda daha emin oldum
Referansı Müslümanlık olan bir siyasi hareketin, arka bahçesindekilerin geleceÄŸini yok edecek uluslararası bir politikanın içinde, hevesli görerek ürktüm.. ‘Onlar da enerji kaynaklarını üzerine çökmeselerdi’ sözü inÅŸallah sadece komisyon baÅŸkanının kendi düÅŸüncesini ifade ediyordur. Sefalete düÅŸecek onca Müslümana raÄŸmen 70 milyonluk bir nüfusu, dünyanın geri kalanıyla güven içinde yaÅŸatabileceÄŸini sanmak ve buna göre politika oluÅŸturmak az safdillik deÄŸildir.
Rüzgar, GüneÅŸ, Biyogaz, nükleer enerji ve potansiyel hidro-elektrik gücü yeni teknolojiler deÄŸildir. Kiminin binlerce yıl kiminin en azından 50 yıllık geçmiÅŸi bulunmaktadır. Åžimdi petrolün tu-kaka olması, bilinçli bir ÅŸekilde fiyatlarını yükseltilmesi ve yeni enerji kaynakları bulmak konusunda insanların hassalaÅŸması tesadüf mü sizce?
|
Yazar Fahri açık 2008-04-05 05:19:01 Recai bey, merhabalar. Elinize sağlık. Alternatif enerji arayışları (ki, ekolojik olanları da bunun içinde) kanımca bir süre daha akamete uğrayacak, uğratılacaktır. Sebebi, dünyaya hükmedenlerin başında, petrol şirketlerinin geliyor oluşudur. Bu türden gelişmeleri, ellerinden geldiğince engelleyeceklerdir. Nasılki, kanser gibi birtakım amansız-pahalı hastalıklara çare bulunamıyor ise, enerji üretimide aynı saikle 100 yıldır petrolle sınırlanmıştır. Petrol-silah-savaşlar-darbeler ve dünya egemenliği iç içe geçmiştir. -Ülkemizde, doğalgaz çevrim santralleri elektrik üretimi yüzde 45 lere kadar çıkmış iken, hidroelektrik santrallerinin kapasitesi yüzde 22 ye kadar düşürülmüştür. Böyle mi dışa bağımlılığa son verilecektir? -Ulusal enerji politikası olarak, Enerji KORİDORu olmayı benimseyenler, niçin SALON olmayı hedeflememiştir? -Tümüyle dışa bağımlı nükleer santraller kurmak, alternatif-yerli-yenilenebilir enerji politikası ile ne kadar uyuşmaktadır? -Fena abartılmış raporlar düzenleyerek, ülkemizin 2000 senesinde ve bilahere içinde bulunduğumuz yılda karanlıkta kalacağını ileri süren uzman ve kurumlar hakkında bir işlem yapılmış mıdır.? -Devletlerarası ticari anlaşmalarda "Ticari Sır" olur mu? Hatta bu sır, meclis araştırması kapsamı dışında -bile- tutulabilir mi? Meclis içtüzük madde:105 Niçin tutulur? -Hala niçin, raylı ulaşım ve taşımacılık yerine, karayollarına yatırımda ısrar edilir? Sizce, ülkemizin gerçekten bir "milli ekonomi ve dolayısıyla enerji politikası" var mıdır? Şahsi görüşünüzü paylaşırsanız çok memnun olurum. Selam ve saygılarımla.
| Cevap Yazar girisim açık 2008-04-07 11:26:26 Fahri Bey selamlar Katkınız için teÅŸekkürler. Fikrimi beyan etmemi istediÄŸiniz konularda düşüncelerim ÅŸu ÅŸekildedir: Petrol ÅŸirketlerinin egemenliÄŸi kırılmaktadır. Alternatif enerji kaynakları konusunda tüm dünyada teÅŸvik uygulaması vardır. Bu kadar güçlü politikaya petrol ÅŸirketleri dahi dayanamaz, dayanamıyorlar zaten. Onlar için bir sorun olacağını tahmin etmiyorum. Ä°ÅŸ kolu deÄŸiÅŸtirip yeni alanda rahatlıkla yol alabilirler. Görüldüğü üzere petrol aleyhine bu kadar kampanya varken kendilerinden hiç ses çıkmıyor. Bu da mutabakat kararına uyduklarının bir göstergesidir. Petrol bahane edilerek bu bölgelerin iÅŸgal edildiÄŸi, yönetildiÄŸi fikrinizi kabul ediyorum. Pek kimsenin farkında olmadığı bu gerçeÄŸe iÅŸaret etmenizi takdir ediyorum. GerektiÄŸinde nasıl kolaylıkla alternatif enerji kaynağı buluyorlar! Yani bu coÄŸrafyanın iÅŸgalinin altında yatan asıl sebep belki de petrol deÄŸildi. Ä°ÅŸgal etme isteÄŸine petrolün varlığı aracılık etmiÅŸtir. Enerji kaynağı olarak kömür kullanılırken petrole geçiÅŸ elzem deÄŸildi. Åžimdi petrolden kurtuluÅŸun elzem olmaması gibi… --- DoÄŸalgaz çevrim santralleri konusundaki şüphelerinize hak vermemek elde deÄŸil. Ne var ki bu konuya iki açıdan bakmak mümkün. Kötü tarafını siz göstermiÅŸsiniz zaten. DiÄŸer yönden bakarsak; soÄŸuk savaşın bitmesiyle Batının korumasından çıkmış ve hedef haline gelmiÅŸ bir ülke vardır. Enerjide Rusya ile stratejik bir ortaklıkla koruma altına girebileceklerini düşünmüş olabilirler. Rusya’nın ticaret yolunu güvence altında tutmak isteyeceÄŸini hesaplamış olabilirler. Bunlar açıklanacak ve uluorta söylenecek ÅŸeyler deÄŸildir. Bizim hatamız, yöneticileri çok basit ÅŸeyleri bile düşünemeyen insanlar zannetmemizden kaynaklanıyor. Ben bu ÅŸekilde düşünmenin daha saÄŸlıklı olacağı kanaatindeyim. Ne de olsa dünyada bir haraç (vergi de diyorlar) alanlar, ve haraç verenler vardır. Haraç alanlardan deÄŸilseniz diÄŸer sınıfa dâhilsiniz demektir. VatandaÅŸ olmak için verginizi vermek zorundasınızdır. Ä°ster bunu kutsal kabul edersiniz ister zorla verirsiniz. Haracınızı kendi elinizle vermeniz ÅŸartı yoktur. Birileri sizden tahsil edip verirler. Hayatın kuralı budur. Aslan mandaları avlar. --- Enerji koridoru yerine enerji salonu olmak, devler arenasında baÅŸa güreÅŸmek demektir. KulaÄŸa hoÅŸ geliyor ancak bir cüceyseniz kendinizi dev sanmak kadar da size zarar verecek ikinci ÅŸey olamaz. --- ‘Tümüyle dışa bağımlı santraller kurmak’ demiÅŸsiniz, çok haklısınız. Meselenin bu yönünü düşünmemiÅŸtim. Enerji komisyonun, dolayısıyla hükümetin izlediÄŸi politikanın aslında bağımsızlığa götürmeyeceÄŸi anlaşılıyor. OrtadoÄŸu’ya bağımlılıktan batıya bağımlılığa terfi etmek… Bu yöndeki hatırlatmanız için teÅŸekkür. --- Fena abartılmış raporlar konusunda haklısınız. Enerjisiz kalacağız diyerek milyarlarca dolarlık jeneratörü yüksek fiyatlarla ülkeye soktular. Sebep olanlar yerlerinde yatmasın. BaÅŸka ne diyebilirim? ----Ticari sır konusunda ben iyimser düşünmeyi tercih ediyorum ve giriÅŸ kısmındaki görüşümdeyim. ----Karayolunda ısrar sanırım enerji politikalarıyla ilgili. Dünyada insanlığın problemlerini çözme amacı taşıyan bir merkez görünmüyor. GeçmiÅŸte neyi eleÅŸtiriyorsak, ÅŸekil deÄŸiÅŸtirerek devam ediyor. Dünyanın en sömürülen halkı Amerikalılar. Ama reklâmlarla en iyi yaÅŸantı ÅŸeklinde lanse ediliyor. ----Milli enerji politikamız sanırım yok. Komisyon baÅŸkanının konuÅŸmasından olmadığı izlenimi edindim. Günümüzde dünya küçüldü, milli ölçeklerle hareket edemezsiniz. Olayları ya bölgesel ya da siyasi kutuplu olarak düşünmek gerekiyor. OrtadoÄŸu’ya deÄŸil de Avrupa’daki enerji teknolojisi ardında koÅŸulduÄŸuna göre bu seçim yapılmış olmalı. EleÅŸtirmek için söylemiyorum, belki böyle gerekiyordur. Ne de olsa suyun başındakiler bizde daha mahrem ÅŸeyler biliyorlar. Saygılarımla Raci D.
| Yazar Fahri açık 2008-04-08 20:26:32 Önce çok teÅŸekkürler. Tartışılması gereken, pek çokta nokta çıkarmışsınız. Burayı forum alanına çevirmek istemem. Elbette, biz akıllı onlar "basit düşünceli" deÄŸildir. Ayırdedici olan, tercih ve o tercihe sebep olan etkenlerdir. Bu etkenlerin milli menfaatlerden mi, baÅŸka ÅŸeylerden mi kaynaklandığıdır. Ticari sır ve devlet sırrı arasında bir ayrım yapmadığınız dikkati mi çekti.! Bununla baÄŸlantılı, "Rusya'nın kucağına oturmak" politikası ilginç.. Dağıtmamak gayesiyle, tek bir soruyla yetinmek istiyorum, lütfederseniz: Eger cüce isek, enerji koridorluÄŸuna soyunmakla, başımıza büyük bela almış olmaz mıyız? | Cevap Yazar girisim açık 2008-04-11 11:36:30 Fahri bey selamlar Tartışılacak pek çok ÅŸey var elbette. Konuya içeriden deÄŸil; dışarıdan müdahil olunca sınırlı bilgiyle yorum yapmak zorunda kalıyoruz. Benimki bir tahmindir sonuçta. Enerji vesilesiyle Rusya’dan himaye görmek istemiÅŸ olabilirler diye düşünüyorum. DiÄŸer yorum ÅŸeklinde açıklanmadık birçok aralık kalır. Yanlışta olabilir tahminim. Bunun bir önemi yok. Fakat tabiatta seleksiyon kuralı vardır. Hayat zayıfları deÄŸil, güçlü dirençli ve akıllı olanları seçip yükseltiyor. Rusya’ya yahut baÅŸka bir ülkeye ihtiyaç duyma konusunda bir tercihte bulunmadım. Hayatta her ÅŸey elinizde olmaz. Sınırlı sayıda seçenek gelir önünüze ve siz bunlardan birini iÅŸaretlersiniz. Cevap anahtarında sizin istediÄŸiniz cevap bulunmayabilir ve çoÄŸu zaman bulunmaz da. Günümüzde siyaset, ticaretle yapılıyor. Eskinin fetihlerini ÅŸimdi ticari ÅŸirketler yapıyor. Bir ülkenin baÅŸka bir ülkeyi zapt etmesi günümüzde pek kolay deÄŸil ve konjüktür izin vermiyor. Bunun yerine, kurdukları ÅŸirketlerle ülkenin bütün kazancını transfer edebiliyorlar. Siz diyelim ki ülkenizde bulunan bir madenden alternatif bir enerji ürettiniz, bunu kullanacak ve dünyaya satacaksınız. Böyle bir teknolojiyi elde ettiÄŸinizde (mesela BOR çok gündemde) kendi başınıza bunu uygulamaya koyamazsınız. Dünyanın bütün servetini bu yolla kendinize toplayamazsınız. Milli politika mümkün deÄŸil derken bunu kastediyorum. Uluslararası konjüktür buna müsait deÄŸil. Bunu paylaÅŸmak zorundasınız. Paylaşımda gücünüz esastır. Gücünüzün boyutlarını bilmek kazançtır. Kendinizi devlerle savaÅŸacak kadar güçlü zannedip ayaklar altında ezilmek kötüdür. Devlerle savaÅŸmanın da yöntemi vardır fakat bu gidip ona sataÅŸmak, her kurala itiraz etmek deÄŸildir. DediÄŸiniz gibi tartışılacak çok ÅŸey var. DileÄŸim iyilerin güçlü olması ve bunu adalet için kullanmalarıdır. Saygılar sunarım Raci D.
| Yazar Fahri açık 2008-04-12 20:34:26 raci bey, tekrar teşekkür ederim. ama anlayabildiğimi söylersem yalan olur. SALON olmaya kalkmak kendimizi dev aynasında görmektir ve sonuçta fillerin ayakları altında ezilmeyle sonuçlanır demişsiniz sanırım. hadi salondan vazgeçtik koridor olmaksa, belayı davet etmek midir soruma ise; sanırım, pek seçeneğimiz yok, önümüze bu yemek kondu, yiyeceğiz şeklinde cevap vermişsiniz. belki de öyledir, bilinmez. haklı olabilirsiniz, dışardan hüküm vermek, gazel okumakla aynı anlama gelebilir. ama vatandaş olarak, sorgulamak ve bilmek istemek hakkımız olmalı. saygı ve selamla.
| Yazar Fahri açık 2008-04-13 00:27:47 geçelim biz kıymetsiz vatandaşları, meclis araştırması kapsamı dışında tutulmasını -ticari sır- nasıl kabul edebiliriz.? | Selamlar Yazar selahaddin açık 2008-08-09 16:33:42
| selamlar Yazar selahaddin açık 2008-08-09 16:47:43 Mühendislerin de bu kadar teorici olacağı varmış. Raci bey sanal fikir üretiyorsunuz. Aşağıda bazı likler vereceğim bi zahmet inceleyin ama yorumunuz gerçeğe uygun olsun. http://www.teslamotors.com/ http://us.sanyo.com/aboutsanyo/solarark.cfm http://world.honda.com/news/2008/4080805FCX-Clarity/photo/pages/02.html http://world.honda.com/FuelCell/HomeEnergyStation/ | Yazar selahaddin açık 2008-08-09 16:50:28 Araplar için üzülmenize gerek yok raci abi. Petrolu yeterince sömürgecilere peşkeş çektiler. Eğer çalışırlarsa bahsettiğiniz süreçte karınlarını doyururlar. Bütün dünya alem çalışırken çinden abd ye onlar da hala ham petrol hayali ile yatarlarsa takdir Allahtan yapacak bişi yok. |
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |