ALEVÄ°LÄ°K SÜNNÄ°LÄ°KTEN AYRILAMAZ!.. Dr. SADETTÄ°N BÄ°LGÄ°Ç Eski Milli Savunma Bakanı Sünnîligin lûgattaki anlamını bile okumaya zahmet etmeyenlerin Alevîlik'i SünnîliÄŸin karşıtı gibi yazıp söylemeye baÅŸlamaları düÅŸündürücüdür. SünnîliÄŸin lûgattaki anlamını bile okumaya zahmet etmeden televizyonlarda konuÅŸmaya, gazetelerde fıkra yazarı olarak ahkâm kesmeye, hükümler ortaya koymaya, AlevîliÄŸi SünnîliÄŸin karşıtı gibi yazıp söylemeye baÅŸladılar.
Sünnet, vahiy yolu ile nâzil olan Kur'ân-ı AzimüÅŸÅŸan'ın sûre ve âyetlerinin Hz. Peygamber (S.A.V) tarafından uygulamaya konulmasıdır. Kur'ân'ın anlamının anlatılması, namaz, oruç, hac ve zekâtınuygulanmasıdır. Bunu benimseyen Müslümanlara Sünnî denilir. Sünnîlik, dinde mezhep deÄŸildir. Bizzat Hz. Peygamber (S.A.V) tarafından uygulanmasıdır.
Mezhepler, Hz. Peygamber'den (S.A.V) 150-200 sene sonra ashâbın nakillerine göre ortaya çıkmıştır. Hanefî, Malikî, Hanbelî ve Åžafi mezhepleridir. Hiçbirisi sünneti reddetmez ve itiraz etmezler. Ancak Hz. Peygamber (S.A.V) zamanındaki uygulamalarda, ashâbın görüÅŸlerindeki farklılıklar, mezheplerde esasta deÄŸil, teferruatta farklı uygulamalara sebebiyet vermiÅŸtir. Mezhepler, Kur'ân-ı AzimüÅŸÅŸan'ı, namazı, orucu, hac ve zekâtı reddetmezler. Ancak, ÅŸeklî ayrılıklar bile mezhepler arasında büyük ihtilaflâra sebep olmuÅŸtur; olmaktadır.
AYÄ°NLERÄ°N Ä°BADETTEN FARKI
Hz. Ali (R.A.) dördüncü halifedir. Hz. Peygamber'in (S.A.V) yeÄŸeni, damadı ve Ä°slâmiyet'i ilk kabul eden ashâbtandır. Hz. Peygamber (S.A.V.)'in uygulamalarını yakinen takip edenlerdendir. Sünnîlerin önde gelenlerindendir. HalifeliÄŸi döneminde uygulayanlardandır.
Alevîlik, Hz. Ali (R.A) ve onun soyundan gelen Oniki Ä°mam'a mensubiyettir. Hz. Ali'ye mensup olanların Kur'ân-ı AzimüÅŸÅŸan'ı, namazı, orucu, hac ve zekâtı reddetmeleri mümkün deÄŸildir. Ä°slâm'ın esasını reddediyorlarsa, o zaman Hz. Ali (R.A.) ile ilgileri yok demektir.
Hacı BektaÅŸ-ı Veli Hazretleri, adı üstünde, hacı olmuÅŸtur; Sünnîdir. BektaÅŸîlik, tarikattir. Mezhep ve tarikatlarda, ibadetin yanında âyinde vardır. Mevlid, Hz. Peygamber'e naattır; evde de okunur, camide de okunur. Ä°badet deÄŸil, âyindir. Mevlid arasında okunan Kur'ân, ibadettir. Mevlevî, BektaÅŸî, Alevî, Kadirî âyinleri de, ibâdet deÄŸil, âyindir. Âyinler arasında usûlüne uygun tek tek ve cemaatle kılınan namazlar ibadettir. Namaz kılınmıyor, Kur'ân okunmuyorsa, yapılan âyindir, ibadet deÄŸildir.
Memleketimizde, Türkiye'mizde cami, yol, çeÅŸme, köprü gibi vatandaÅŸların faydalanmaları için yapılan yapılar, ÅŸahıslar ve vakıflar tarafından yaptırılmıştır. Yaptırmaya iÅŸtirak edememiÅŸse, sonradan onların bakım, onarım ve iÅŸletmeye açık tutulması için de vatandaÅŸlar tarafından tarla, baÄŸ, bahçe, dükkân, ev bu iÅŸlere vakfedilmiÅŸtir. Camilerin bakım ve onarımı ile imam, hatip, müezzinlerin geçimleri bu vakfiyelerle saÄŸlanırdı. Devlet herhangi bir ödeme yapmazdı.
İBADETHANELERE DEVLET DESTEĞİ
1930 yılından sonra vakıfların gayrimenkulleri satıldı. Vakıflar Genel MüdürlüÄŸü ve devletçe gelir olarak kullanıldı. Satılan vakıfların karşılığı olarak camilerin imam, hatip ve müezzinleri de aylık 5 lira maaÅŸla Vakıflar Genel MüdürlüÄŸü'ne baÄŸlandı. Osmanlı döneminde camileri yaptıran vakıflar, inÅŸa ettikleri camilerin imam ve hatiplerini kendileri görevlendirmeye kalkmazlardı; ÅŸimdi ise yaptıkları caminin imam ve hatibini tayin etmek isteyenler de ortaya çıkmaya baÅŸladı.
Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu döneminde hilâfetten evvel de, hilâfetle beraber de Åžeyhülislâmlık müessesesi vardı. Åžeyhülislâm ve heyeti müÅŸaveresi, hem Ä°slâm'da içtihatta birliÄŸi saÄŸlayarak Müslümanlar arasında tefrikaya mani olurdu, hem de Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu'nun Müslüman olan beldelerinde mahallen seçilen din adamları arasında ÅŸimdiki ayda il ve ilçelerin müftülerini liyakatlerine göre tayin ederdi. Müftüler de camilerin hatip, imam ve müezzinlerini tayin ederler ve bölgelerinde dinî görevlerini yerine getirirlerdi.
Cumhuriyetin ilânından sonra Atatürk döneminde 1924 yılında Åžeyhülislâmlık müessesesi, 'Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı ve Heyet-i MüÅŸâveresi'ne çevrilmiÅŸtir. Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı, 27 Mayıs 1960'a kadar, bölgelerinden seçilen din adamları arasından müftüleri liyakatlerine göre atardı. Hayatı müddetince o ÅŸahıslar müftülük görevi yaparlardı. Bu sistem kaldırılarak, Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı'na müftüleri tayin yetkisi verildi.
1965 yılında Suat Hayri Ürgüplü karma hükûmeti döneminde camilerin imam ve hatipleri, Vakıflar Genel MüdürlüÄŸü'nce verilen ayda 5 lira gibi sembolik ücretten alınarak Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı kadrosunda devlet memuru statüsüne baÄŸlanmıştır. Bu yapılırken, vatandaÅŸlarının yüzde 99'u Müslüman olan memleketimizde cami cemaatinin, ÅŸahıs ve zümrelerin ücretlerini ödeyerek yönlendirdiÄŸi hatip ve imamlar yerine, Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı'nın, öÄŸrenim ve bilgilerine göre atayacağı din adamları eli ile ibadet yapılması benimsenmiÅŸtir.
Gelelim Türkiye'deki camilerin inÅŸaatında devlet yardımı meselesine: Bunun en son belirgin örneÄŸi, Kocatepe Camisi inÅŸaatıdır. Ä°nÅŸaata, Kocatepe Camisi Yaptırma DerneÄŸi'nce 30 Ekim 1968 yılında temeli atılarak baÅŸlanmıştır. DerneÄŸin imkânları yetersiz olduÄŸu için, inÅŸaat uzamıştır. 1976 yılında dernek, inÅŸaatı Diyanet Vakfı'na devretmiÅŸtir. Devletin, Kocatepe Camisi'nin inÅŸaatına bile yardımı 'devede kulak' kadar azdır; bu, yıllık bütçelerden tetkik edilebilir. Memleketimizde cami inÅŸaatlarını da ya ÅŸahıslar veya dernek ve vakıflar kendi imkânları ile yapmışlardır. Devletin, bütçesinden cami yaptırması Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu döneminde de, Cumhuriyet döneminde de mevzu-i bahs deÄŸildir. Bunun aksini iddia edenler, kasıtlı deÄŸillerse, iÅŸin aslını bilmemektedirler.
Türkiye'de Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu döneminde de, Cumhuriyet döneminde de vatandaÅŸlara din, mezhep ve ırk ayrılığı gözetilerek farklı muamele yapılmamıştır. VatandaÅŸlar istediÄŸi öÄŸrenimi yapmış, istediÄŸi makam ve mevkilere gelebilmiÅŸtir. Ä°stediÄŸi sanat ve ticareti yapabilmiÅŸ, memleketin istediÄŸi il ve ilçesinde yerleÅŸip oturabilmiÅŸlerdir. Ä°stedikleri siyasî partiden de milletvekili ve senatör seçilip, bakan ve baÅŸbakan, cumhurbaÅŸkanı olmuÅŸlardır.
TEKKELER NEDEN KAPATILDI?
Tekke, zaviye, tarikatler, cemevleri, mevlevîhaneler, dinde tefrikaya sebebiyet vermemek için 1924 yılında Atatürk döneminde kapatılmıştır. 'Åžeyhülislâmlık ve Heyet-i MüÅŸaveresi', 'Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı ve Heyet-i MüÅŸaveresi'ne çevrilmiÅŸtir. "Diyanet'e ne gerek var?" denilmemiÅŸtir. Çünkü Hz. Peygamber'den (S.A.V) sonra Hulefa-i RaÅŸidin dönemi dahil, Ä°slâmiyet'te ruhban sınıfı bulunmadığı için ve din adamlarına 'hademe-i hayrat', din hizmetkârı denildiÄŸi için dinin hizmetleri düzenlenmiÅŸtir. Ama bugün bile, "Diyanet'e gerek yok!" diye ulema türemiÅŸtir. Lâkin, yerine ne konacak, onu da söyleyememektedirler.
Bir anımı da yazıp, yazıma son vermek istiyorum: Hüseyin DoÄŸan Dede, Malatya Milletvekili arkadaşımızdı. 1983'de vefat etmiÅŸti. 1987'de siyasî yasaklar kaldırılıp seçimlere gidilirken, o zaman idare hukuku doçenti bulunan oÄŸlu Ä°zzettin DoÄŸan'ı DYP'den Malatya'da aday göstermek için görüÅŸmek üzere çağırdım. Ä°stanbul BeyoÄŸlu'nda bir lokantada buluÅŸtuk. Karşılaşır karşılaÅŸmaz, "Biz Alevîler 20 milyonuz; Meclis'te 90 kiÅŸilik kontenjan istiyoruz" diye söze baÅŸladı. Kendisine "Bu kontenjanı Alevîler arasında nasıl kullanacaksın? Alevîler'e böyle bir kontenjan verilirse, etnik iddialarla istenen kontenjanlar nasıl karşılanacak?" diye sordum. "Böyle bir Meclis'te devletin ve milletin birliÄŸi nasıl saÄŸlanacaktır? DYP seni Malatya'dan aday göstersin; seçil, gel, bu düÅŸüncelerini ak kâğıt üzerine kara yazı ile yaz, uygulanabilir tarafı varsa, ben de sana yardım edeyim" dedim.Malatya'dan liste başında aday gösterildi. 272.100 seçmeni olan Malatya'da 60 bine yakın Alevî seçmen bulunmasına raÄŸmen 1987 seçimlerinin oy dağılımı ÅŸöyledir: Anavatan Partisi'nin 159.540; Sosyal Demokrat Halkçı Parti'nin 67.700; Refah Partisi'nin 16.315 oy aldığı seçimde DoÄŸru Yol Partisi 12.836 oy alabilmiÅŸtir. VatandaÅŸlar, milleti tefrikaya götürecek davranışlardan hep uzak kalmışlardır. Entelektüel geçinenler memlekette tefrikadan ne ummaktadırlar?
* Dr., Eski Milli Savunma Bakanı
27.01.2008 Yeni Åžafak
|
Ä°sim önemlidir. Yazar kubha açık 2008-02-04 23:56:08 Bir kimse ya da bir topluluk kendisini tanımlarkan "müslüman"dan baÅŸka bir isme sahip çıkıyor yada baÅŸkalarının kendisini baÅŸka bir isimle anmasına itiraz etmiyorsa onun inancı duru islam anlayışı olamaz. | Bu konuda önemlice bir yazı: Yazar Sanih açık 2008-09-06 00:20:52 Alevi örgütlerinin Kemalizm hastalığı: METÄ°N AKTAÅž * / Alevi örgütlerinin başına gelmiÅŸ Ali Balkız gibi insanların Aleviler’in Atatürk’ü Ä°mam Mehdi olarak gördüğünü söylemeleri onların Alevilikle, felsefesiyle, inancıyla yakından uzaktan ilgilerinin olmadığını, tamamen Kemalistler’in Aleviler içerisindeki siyasal uzantıları olduÄŸunu gösterir. Devamı için:bkz, http://www.taraf.com.tr/haber.asp?id=16173nullDevamı için:bkz, | Sünnetin Karşıtı Batınılik Yazar bilal sürgeç açık 2009-01-20 11:11:46 Yukarıdaki çok güzel bir yazı.Ancak Sünneti inkar eden ceryanlar batınıliktir. Batınilik anlayışını Müslümanların arasında ilk yayan kiÅŸi Cafer es-Sadık'ın oÄŸlu Ä°smail'dir. Cafer Es-Sadık, oÄŸlu Ä°smail'i evlatlıktan red etmiÅŸtir. Ä°mameti ondan alıp diÄŸer oÄŸullarından Musa Kazım'a vermiÅŸtir. Bunun nedeni Ä°smail'in Fısk ve fucüra bulaÅŸması ve ÅŸarap içmekle iÅŸtiÄŸal etmesidir.Bunu Batıniler şöyle izah ederler: Cenabı Hak bir kimseyi imamete seçerse ve onu böyle önemli bir makam için doÄŸuÅŸundan hazırlarsa onu ileride iÅŸleyeceÄŸi günahlardan korur.EÄŸer Ä°smail ÅŸarap içmiÅŸse , ÅŸarabın haram oluÅŸuna dair nassın zahiri manasına göre hareket etmemiÅŸtir.Batıni manada haram deÄŸilmiÅŸ ki imam onu içmiÅŸtir.Ä°ÅŸte Ä°smaililer bu kıyasla ÅŸeriatın diÄŸer hükümlerini namaz, oruç, zekat gibi terk ettiler. (Bu konuda Avni Ä°lhan-Mehdilik kitabına bakınız.) | TRT'den Talep Yazar Admin açık 2009-01-21 09:20:57 Bir örneÄŸi sitemize gönderilen talebi aÅŸağıda sunuyorum. Diyor ki Av. Åžuayip Gazi Ulusoy bey TRT-1'e hitaben: TRT 1 YAPIM DAÄ°RESÄ°NE 18.01.2009 TARÄ°HÄ°NDE "Din ve Hayat" programı "MALATYADA AÅžURE" adı ile yayınladığınız belgesel Türkiyeyi Tanıtmakta güzel bir örnektir. Malatyanın yetiÅŸtirdiÄŸi Battalgazi,Ä°nönü, gibi büyük kimselerin ve M.Sait Çekmegil Gibi ÅŸair ve ediplerin tanıtılması ve anılması da iyibir örnektir. Bu gibi Benzeri bir programın da HACIBEKTAŞİ VELÄ° KırÅŸehirde AHI EVREN, AÅžIKPAÅžA gibi tarihi ÅŸahsiyetleriin yerleÅŸmiÅŸ olduÄŸu il ve ilçeleri tanıtmanız bu ÅŸahsiyetlerin oralara yerleÅŸmesinin nedenleri hakkında bilgi vereir yayın yapmanız çok faydalı olacaktır. Av.Åž.Gazi Ulusoy
| Av. Şuayip Gazi Ulusoy bey Yazar bilal sürgeç açık 2009-01-21 12:14:41 Şuayip Bey, Selami Çekmegil vasıtasıyla tanışma şerefine eriştiğim bir kişi. Ünlü bir avukat. İsmail Nacar Bey'in de Avukatı. Hatta. Şuayip Bey, zengin birikimine sahip bu hatıraları kitaplaştırsa çok faydalı olur. İlçesini düşünerek Hacıbektaşın tanıtılmasını istemiş. Hacıbektaş Türkiye'de her zaman gündemde olan bir yer. Her yılın Agustos ayında burada düzenlenen şenliklerle günlerce gündeme giriyor. Siyasettebaşbakan çıkarmamış ancak baş muhalif Osman Bölükbaşı'nı çıkarmıştır.Ayrıca 1954'te Nevşehir'e bağlanmış şimdi tekrar Kırşehir'e bağlanması istenmektedir.Bildiklerim bu,fakat Şuayip ilçesi hakkında belgesel talebinde haklıdır ancak onun ilçesini de kapsayacak hatıralarını yazması daha faydalı olur. | Düzeltme Yazar bilal sürgeç açık 2009-01-21 12:20:28 -------------------------------------------------------------------------------- Şuayip Bey, Selami Çekmegil vasıtasıyla tanışma şerefine eriştiğim bir kişi. Ünlü bir avukat. İsmail Nacar Bey'in de Avukatı. Hatta. Şuayip Bey, zengin hatıra birikimine sahip biri bu hatıraları kitaplaştırsa çok faydalı olur. İlçesini düşünerek Hacıbektaşın tanıtılmasını istemiş. Hacıbektaş Türkiye'de her zaman gündemde olan bir yer. Her yılın Agustos ayında burada düzenlenen şenliklerle günlerce gündeme giriyor. Siyasette başbakan çıkarmamış ancak baş muhalif Osman Bölükbaşı'nı çıkarmıştır.Ayrıca 1954'te Nevşehir'e bağlanmış şimdi tekrar Kırşehir'e bağlanması istenmektedir.Bildiklerim bu,fakat Şuayip Bey ilçesi hakkında belgesel talebinde haklıdır ancak onun ilçesini de kapsayacak hatıralarını yazması daha faydalı olur. | Düzeltme Yazar bilal sürgeç açık 2009-01-21 12:20:31 -------------------------------------------------------------------------------- Şuayip Bey, Selami Çekmegil vasıtasıyla tanışma şerefine eriştiğim bir kişi. Ünlü bir avukat. İsmail Nacar Bey'in de Avukatı. Hatta. Şuayip Bey, zengin hatıra birikimine sahip biri bu hatıraları kitaplaştırsa çok faydalı olur. İlçesini düşünerek Hacıbektaşın tanıtılmasını istemiş. Hacıbektaş Türkiye'de her zaman gündemde olan bir yer. Her yılın Agustos ayında burada düzenlenen şenliklerle günlerce gündeme giriyor. Siyasette başbakan çıkarmamış ancak baş muhalif Osman Bölükbaşı'nı çıkarmıştır.Ayrıca 1954'te Nevşehir'e bağlanmış şimdi tekrar Kırşehir'e bağlanması istenmektedir.Bildiklerim bu,fakat Şuayip Bey ilçesi hakkında belgesel talebinde haklıdır ancak onun ilçesini de kapsayacak hatıralarını yazması daha faydalı olur. | SÜNNİLİK MEZHEP DEĞİL, İSLAMIN KENDİSİDİ Yazar admin açık 2010-01-12 23:42:00 http://www.kriter.org/index.php?option=com_content&task=view&id=1520&Itemid=52 |
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |