“Lübnan’ın kendine özgü yapısı nedeniyle Fransa, Ä°ngiltere, Rusya, Almanya, Avusturya ve Ä°talya’dan oluÅŸan altı devletin Osmanlı devleti ile yaptıkları anlaÅŸma uyarınca Lübnan üzerinde gözetim hakkı vardı. Bu devletlerin ve özelikle Fransa ile Ä°ngiltere’nin Beyrut konsoloslukları, Lübnan’ın Osmanlı meÅŸrutiyet yönetimine katılmasına ve Ä°stanbul’a kendisini temsil edecek vekiller göndermesine ÅŸiddetle karşı çıkıyorlardı.” (shf 12)
Kanuni Esasi birleÅŸmeye ve “iÅŸte siz tek bir ümmetsiniz”(23/52) ayeti gereÄŸince hiçbir grubun üstünlük taslamadan yürümesine vesile olacağı yerde, yeni düzen sayesinde Osmanlı devletini meydana getiren deÄŸiÅŸik unsurların her biri mümkün olsun olmasın her türlü yola baÅŸvurup kendini devletten ayırmaya kalkışmıştır.”
Ä°ttihat ve Terakki’nin adamları iyi niyetli(?) olmalarına(?) raÄŸmen çok tecrübesizlerdi. Liderlerinin çoÄŸu olayları tecrübe etmemiÅŸ hadiselerin içinde yoÄŸrulmamış gençlerdi.-Kendileri için dahi- hiç beklenmedik bir anda hükümetin, idaresini baÅŸarıyla ele geçirmeleri baÅŸlarını döndürmüÅŸ, zafer sarhoÅŸluÄŸuna kapılıp baÅŸkalarını hafife almışlar ve her ÅŸeyi yapabileceklerini düÅŸünmeye baÅŸlamışlardı. Önlerindeki en büyük bela Avrupa devletlerinin oyunlarıydı. Her biri Osmanlı Devleti içerisinde gözünü diktiÄŸi yerdeki ahaliyi kışkırtıyordu. Bu artık kronik bir hastalık haline gelmiÅŸti: “Ne yabancılar bu emellerinden vazgeçiyorlar, ne de ülkelerinde bu devletlerin nüfuzunu görme sözü alan yerli halk vesveseler peÅŸinde koÅŸmayı bırakıyordu. Yabancıların etkisini kırabilmek için, devletin daha güçlü, geliÅŸmiÅŸ ve mutlu, ayrıca ekonomik bakımdan bütün büyük devletlerden üstün olması gerekiyordu.”
Osmanlı Devleti’ni oluÅŸturan unsurların her biri farklı amaçlar peÅŸinde koÅŸuyordu.Ülkede önemli bir yekün oluÅŸturan Rumlar kadim uygarlıklarının peÅŸindeydi, her hareketlerini, biricik hedefleri olan Ä°stanbul iÅŸgalini baÅŸlatmak ve Türkleri Avrupa’dan kovmak için yapıyorlardı. Ermenilerin tek hedefi Anadolu’daki eski yönetimlerini geri kazanmaktı. Bulgar ise Makedonya’yı yeni Bulgaristan yönetimine katmak istiyorlardı.
Müslümanlara gelince; Türk, Arap, Kürt, Arnavut ve Çerkezi bir Millet olarak bir araya getiren tek baÄŸ din bağıydı. Bu baÄŸ olmasa devlet asırlarca önce dağılırdı. Ancak bir tarafta içerideki kötü yönetim, diÄŸer yandan dış devletlerin oyunları, Arap ve Arnavutları da din bağına raÄŸmen Osmanlı Devletinden ayrılmak gibi bir düÅŸüncveye kapılmaya sevk etti.( shf 35)
Ä°ttihatçılar batılılaÅŸma eÄŸilimli olduklarını gösterip dini meselelerde lakayt davranıyorlar, zaman zaman dine aykırı görüÅŸler beyan ediyorlardı. (shf 37)
OsmanlıDevleti aleyhine giriÅŸilecek her türlü hareketin Osmanlı Devletini zayıflatıp temellerini Sarsacağını, bunun da hem Araplara hem de Türklere zarar vereceÄŸini düÅŸünüyordum.(shf 45)
GittiÄŸim her ÅŸehirde Türklerle Arapların birbirlerinden ayrılmalarının uygun olmadığını ve devlete sımsıkı yapışmaları gerektiÄŸini söylüyordum. Kendi menfaatleri için istismar etmek ve bu bölgeleri iÅŸÄŸal edip sömürgeleÅŸtirmek maksadıyla Araplarla Türkler arasına ayrılık tohumları ekmek isteyen yabancılara karşı halkı halkı uyarıyordum. Yabancı devletlerin Suriye, Filistin ve diÄŸer Arap bölgelerini paylaÅŸmak için anlaÅŸtıklarını anlatıyordum.(Shf 63)
Arap bölgelerinin Fransa ve Ä°ngiltere arasında paylaşılacağından kuÅŸku duymuyordum ama o gün kimseye bunu inandırmak mümkün deÄŸildi. (shf 64)
Devletin itibarının zedelenmesi sadece Türklere deÄŸil bütün Müslümanlara zarar veriyordu. Çünkü "nasyonalist" olduÄŸumuzu göstermek için ne kadar uÄŸraÅŸsak da Avrupalıların gözünde tek bir millettik. Bu millete mensup kavimlerden birinin gözden düÅŸmesi Avrupalılar tarafından bütün Milletin hakir görülmesi için yeterliydi. (shf 65)
Türkiye Çanakkale savaşında büyük orduları yendikten sonra, memlekette idareyi ele alanlar her istediklerini yapabileceklerini zannettiler. Öyle anlaşılıyordu ki Cemal PaÅŸa ekibi Suriye’deki Arap ruhunun hakkından gelme sözü vermiÅŸlerdi. Bu yüzden benzeri görülmedik bir siyaset uygulamaya baÅŸladılar.
Cemal PaÅŸa bazı kiÅŸileri Kudüs’e bazı kiÅŸileri de Anadolu’ya sürmüÅŸtü. Ama çok geçmeden kendilerini af etmiÅŸ ve ülklelerine dönmelerine izin vermiÅŸti. Aradan bir yıl geçtikten sonra Cemal PaÅŸa yeniden aynı uygulamayı baÅŸlattı. (shf 98)
Sürgün olayına benzer bir durum Cemal PaÅŸa’nın bazı kiÅŸileri idam etmesi olayıdır. Kanatimce Çanakkale zaferi olmasaydı Cemal PaÅŸa böyle bir ÅŸey yapamazdı.(shf 99)
Cemal PaÅŸa’nın Suriye’de takip ettiÄŸi siyaset, Osmanlı Devleti ve Ä°slam aleminin başına gelmiÅŸ en büyük felaketlerden biridir. Olayların birinci derecede sorumlusu Cemal PaÅŸa’dır, ancak Talat ve Enver de ona istediklerini yapma fırsatını verdikleri için sorumludurlar.(shf101)
Çanakkale zaferi, Ä°ttihatçı yöneticiler arasında bir sarhoÅŸluÄŸa yol açmıştı. Bu sarhoÅŸluk yüzünden hiç alışılmadık bazı kararlar aldılar. Kadınların peçe mecburiyetinin kaldırılması bunlardan biriydi. Suriye’nin TürkleÅŸtirilmesi ve Arap milliyetçiliÄŸinin kökünün kazınması da bunlardan biriydi. Bunun için buldukları ilk yöntem, tanınmış bir çok ailenin kadınlı erkekli sürgüne gönderilmesi oldu. Böylece köklü aileleri güçten düÅŸüreceklerini ve Suriye’yi TürkleÅŸtirme hedefini gerçekleÅŸtireceklerini zannediyorlardı.(shf 119)
Batı her zaman bölüyor iÅŸ odur ki Müslüman aklını kullana.
_____________________________
Arapların gözüyle Osmanlı
Ä°ttihatçı Bir Arap Aydınının Anıları
Emir Åžekip Arslan
Klasik Yayınları 1.bsk. 2005