DOLAR Ä°MPARATORLUÄžU, Finans-Kapital ve IRAK Saldırısı Fahri Yurtsever BaÄŸdat düÅŸmedi, teslim edildi. SavaÅŸ baÅŸlamadan, bunun üç günde bitmeyebileceÄŸini, orada yaÅŸayan insanların, sonuçta Saddam Hüseyin’i sevmeseler bile, kendi vatanlarını savunabileceÄŸini ve hatta savaÅŸ sonrası bile direnmeye devam ederek, koalisyon güçlerine Irak’ı dar edebileceÄŸini, kendi topraklarını savunan milletleri hafife almamak gerektiÄŸini söylediÄŸimizde, birileri müthiÅŸ savaÅŸ makinesi ve fevkalade akıllı bomba sahiplerinin papaÄŸanlığını-amigoluÄŸunu yapıyordu. Umm Kasr, Basra, Nasiriye, Necep, Kerbela müdafaalarından sonra, bunun BaÄŸdat’la taçlandırılması gerekirdi, maalesef olmadı!
BaÄŸdat’ın bu kadar kolay düÅŸeceÄŸi, uluslararası havaalanının hiç çarpışmadan teslim edilmesiyle açıkça belli olmuÅŸtu. Bu nirengi noktasının teslim edilmesi ve ÅŸehir içinde tahkim yapılmaması, köprülerin atılmaması, ordunun halen ortada görülmemesi, 4-5 gün öncesinden beri, BaÄŸdat’ta yoÄŸun bir direniÅŸ olmayacağını gösteriyordu. Çokça söylendiÄŸi gibi, ÅŸehir etrafında petrol dolu hendekler-tümsekler-barikatlar diye açıklanan sözde savunma hattı, zaten teknik olarak olacak ÅŸey deÄŸildi! Mantıklı da deÄŸildi. Ana yollar dururken, daÄŸdan-bayırdan ÅŸehre girmeye çalışmak, olsa olsa aklı kıt bir komutanın taktiÄŸi olabilirdi! Peki, BaÄŸdat halkı niçin mukavemet etmedi? Bağımsız bir direniÅŸ örgütlenmesi olmadığı için, halkın ordunun etrafında toplanması ve onun inisiyatifinde çarpışması gerekiyordu, bekleniyordu. Baas ve ordu, bu isteÄŸi-kuvveti organize ve koordine etmeliydi. Etmedi. Büyük ihtimalle, Saddam ve ordu üst yönetimi, çetin muharebelerin yaÅŸandığı, BaÄŸdat’tan önceki direniÅŸ noktaları olan Nasiriye, Necep ve Kerbala’nın düÅŸmesi üzerine, direniÅŸi 'anlamsız' bularak kendilerini kurtarma yolunu seçti. BaÄŸdat’ı terk etti. Dolayısıyla, başıboÅŸ kalan erat ve halkta direnme azmi gösteremedi. Bundan sonra ne olacaktır? Irak genelinde direniÅŸ olacak mıdır? Elbette, olacaktır. Özellikle, güney bölgelerinde bunun nüveleri oluÅŸmuÅŸtur. Orta bölüm ve BaÄŸdat’ta insanlar ailelerinden birilerini, Amerikan ve Ä°ngiliz bombaları–füzeleriyle kaybettiler. Bunun sorumlusunu unutmayacaklardır. Kuzeyde Musul ve Kerkük’te nispi de olsa çatışmalar var ve buralarda peÅŸmergelerin iÅŸgali söz konusu olacak, insanlar mal-mülklerini kaybedeceklerdir. Belki de, ilk çatışmalar buralarda baÅŸlayacaktır. Bu çatışmalar ve silahlı olmayan direniÅŸler, elbette 'düÅŸük yoÄŸunluklu savaÅŸ' olarak sürecektir. Genel olarak, Orta-DoÄŸuda geliÅŸen Amerikan aleyhtarlığı ve hatta düÅŸmanlığı, daha önce Lübnan’da Amerikan askerlerine karşı giriÅŸilen saldırılar, bu tespite de altyapı oluÅŸturmaktadır. ABD, uzun süre Irak’tan çıkmayacağını, 25 yıllığına bölgeye geldiÄŸini açıkça ifade ederken; bizde kimi çokbilmiÅŸler, "Amerika’nın, kısa sürede Irak’tan çekilmesini ve Filistin-Ä°srail sorununa çözüm getirmesini, Türkiye’nin de Amerika ile beraber hareket etmesini, hatta bölgeyi bilen olarak Amerika’ya yol göstermesini" salık vermektedirler. ABD’ne akıl vermeden önce, ülkemizi nelerin beklediÄŸinin kaygısını duymak, bu zevatın nedense hiç aklına gelmez.! ABD’nin bölgeye gelmesi, bölgede ne gibi deÄŸiÅŸikliklere yol açacaktır, ülkemizi ne gibi tehlikeler beklemektedir, hesap etmeye çalışmak, ortaya koymak gerekmez mi? 1-Türkiye, halen stratejik önemde, güneydoÄŸu kanat ülkesi midir? 2-Ä°yice güçten düÅŸürülmüÅŸ, diÅŸleri çekilmiÅŸ Irak’ın, 'açık iÅŸgal' gereksinmesinin altında yatan asıl sebep nedir? 3-Asıl güç kimdir? 3-Bu senaryoda, Türkiye’ye biçilen elbise nedir? 4-Bölgede coÄŸrafi-siyasi-jeopolitik nelerin deÄŸiÅŸeceÄŸini ve ülkemizi nasıl etkileyeceÄŸini öngörmek gerekir? ABD’nin temsil ettiÄŸi asıl gücü bulmak ve bu gücün menfaatine olan, yada menfaatine dokunulduÄŸu için gerçekleÅŸen bu saldırıdaki, menfaatin ne olduÄŸunu araÅŸtırmak, irdelemekle iÅŸe baÅŸlamak gerekir. Menfaat deyince, illaki paranın yönünü takip etmek ÅŸarttır. Önce güç-kimle baÅŸlayalım: Bilinen bu güç, uluslarüstü finans-kapital veya küresel sermaye olarak adlandırılmaktadır. Asıl üslenme yeri Amerika olup, Ä°ngiltere baÅŸta olmak üzere Avrupa kökenli ve Amerikan tabiyetlidir. Aslında, ülke önemli deÄŸildir. Ama bir askeri güce ve mali-ticari mekanizmalara, gerekli siyasal manevraları yaptırabileceÄŸi siyasi ve hatta sosyal-insani kurumlara, örgütlere ihtiyacı vardır. Bu gücün esas silahı, asıl enstrümanı Amerikan Doları’dır. Tohumları, 2. Dünya Savaşı’nın sonlarında atılmış, dolara uluslararası para hüviyeti kazandırılmış, tezgah petrolün dolar karşılığı satılması kararı, dolar basımının altın karşılığı olmaktan çıkarılması -1973- ile tamamlanmıştır. 1945 ten sonra, ulusal ekonomiler, önce ithal ikameci sonra neredeyse tamamıyla ithalata dayalı tüketim ekonomilerine borçlandırma yoluyla dönüÅŸtürülmüÅŸ ve giderek ülke ekonomileri çökmüÅŸ, muz cumhuriyetlerine dönmüÅŸtü. Bu süreçte borçlandırma, geliÅŸmiÅŸ ülke ekonomilerinin dolayısıyla kredilendirilmesi, dolayısıyla enflasyon ihracı idi ve hem sanayi hem ticari kapitali geliÅŸtiriyordu. Kendiside anormal faizlerle çığ gibi büyüyordu. Sahneye, uluslararası dev ÅŸirketler ve hizmet sektörü çıktı. Paralel olarak ilk globalleÅŸen, kendisi baÅŸlı başına bir ihraç metaı haline gelen, Amerikan Doları oldu. Meta olmanın yanısıra, güçsüz ülkelerde devalüasyonlar veya konvertbilite ile, sürekli deÄŸerlenen bir meta veya gerektiÄŸinde mali silah. Bu durumu düzenleyen baÅŸlıca finansal organlar, IMF-Dünya Bankası’dır. Uluslararası ticaret, evvelce GATT, ÅŸimdilerde DTÖ eli ile kontrol edilmektedir. Askeri organ, ABD ordusu ve NATO’dur. BirleÅŸmiÅŸ Milletler, OPEC gibi örgütlerle dengeler saÄŸlanmaktadır. ABD veya uluslarüstü -küresel/global- finans-kapital yada Federal Rezerv, dünyaya baÅŸlıca Dolar satmaktadır. Karşılıksız basıldığı iddia edilen paranın, 4 ila15 trilyon dolar civarında olduÄŸu tahmin edilmektedir. Arkasından, petrol-enerji ticareti, ilaç ve tıbbi malzeme, harp sanayi ürünleri ve teknolojileri, iletiÅŸim teknolojileri ve hizmetler gelmektedir. Hollywood filmleri, ticari meta olmaktan ziyade, psikolojik harp ürünleridir, medya desteÄŸi unutulmamıştır. 1990 a gelindiÄŸinde, Amerika tek süper-emperyal-hegemonik güçtür. Ä°lgilenmediÄŸi ülke olmadığı gibi, üsler haricinde bölge orduları kurmuÅŸtur. Orta-DoÄŸu ile, Merkez Kuvvetler Komutanlığı ilgilenmektedir. Pek tabii, her ÅŸey kendi karşıtını da doÄŸurur, geliÅŸtirir. Bir zamanlar, sanayi-kapitali de finanse eden bu güç, özellikle son yirmi yıldır sadece parayı 'finanse' etmekte, dünya ticaretini elinde tutmaktadır. MarkalaÅŸmanın ve hizmet-iletiÅŸim sektörünün öne çıkmasının altında yatan budur. Ülke ekonomilerini, sanayi devlerini, ya sıcak para hareketleri ile borsalarda çökerterek yada ülkelerde mali buhranlar yaratıp, alaÅŸağı ederek kendini çoÄŸaltmaktadır.* Dolayısıyla, sanayi-sermayesi ve ülke sanayilerini kollamaya çalışan ulus-devletler ile çatışmaktadırlar. Avrupa ABD çatışmasının altındaki asıl sebep budur. Güçsüz ülkeler, ne kadar baÄŸlı olurlarsa olsunlar, kendi sanayilerini, sanayicilerini, iktidarlarını da korumaları gereken genelde ulusal/merkeziyetçi devletlerdir. Her ne kadar globalleÅŸme-küreselleÅŸme ve özerk kurullar, özelleÅŸtirmeler, DTÖ gibi örgütler eli ile, bu devlet yapıları yumuÅŸatılmışlarsa da teslim alınamamaktadır. Bu durum, sadece geri kalmış ülkeler için deÄŸil, Avrupa ülkeleri ve kendi ülkeleri dahilinde de geçerlidir. Ulus devletlere dönüÅŸ eÄŸilimi, milliyetçilik duygularının yükseliÅŸi, ülke içi sınıf kavgalarının yerini, ülke bağımsızlığının elde edilmesi, devlete sahip çıkılması gibi fikirlere bırakmasının asli sebebi budur. Amerikan muhalifliÄŸinin sebebi de bu olmakla beraber, artık tehditkar bir Rusya’nın olmaması, dost-müttefik bakış açısını deÄŸiÅŸtirerek, ABD’ne eleÅŸtirel bakmayı da saÄŸlamıştır. Finans-kapitalin algıladığı asıl büyük tehlike, 2000 yılının başında, Ä°ran-Irak gibi baÅŸlıca petrol üreticisi ülkelerle, Rusya, Çin ve Almanya-Fransa’nın bir araya gelerek, petrolün artık Euro karşılığı satılması kararı almaları ve kısmen-oransal uygulamaya baÅŸlamalarıdır. Saddam Hüseyin kontrolden çıkmakla kalmamış, Rusya, Fransa ve Çin’e ciddi petrol imtiyazları vererek karşı cepheye geçmiÅŸtir. ABD’ne raÄŸmen, Suudiler, Ä°ran ve Suriye Filistin’e destek vermekte, birtakım terör örgütlerini politik kısaslar için beslemektedirler. Malezya, Venezulla, Meksika kontrolden çıkmış, Arjantin zor zaptedilmiÅŸtir. Amerikan karşıtlığı, yer yer 'teröre' dönüÅŸmekte, küreselleÅŸme karşıtlarının sayıları milyonları aÅŸmaktadır. Zaten, ülkeleri doÄŸrudan yönetmeye niyetlenen, artık bu konuda önünde askeri bir güçte kalmayan, petrolü-enerjiyi ve iletim yollarını doÄŸrudan denetim altına almak için yola çıkan ve 1992 de bunu ulusal strateji haline dönüÅŸtüren ABD, önce Orta DoÄŸu’da Kuveyt’e yerleÅŸip, Suudi Arabistan üslerini takviye etmiÅŸ, dağılan Rus cumhuriyetlerini kontrol altına almakla devam etmiÅŸ, bu arada Amerikan harp sanayii de yeniden üretilmiÅŸti. 11 Eylül istenilen fırsat oldu. Artık her türlü müdahale için uygun zemin, muhalefeti bastırmak için sebep vardı. Küresel terör ve terör tehdidi. Ülke içinde demokrasi askıya alınmakla kalmadı, can güvenliÄŸi bahanesiyle, iç ve dış kamuoyu desteÄŸi -her türlü hukuk dışılık için- saÄŸlandı. Hedef ülkeler, Müslüman olduÄŸu için terörün adı, Ä°slam-i Terör konuldu. Ä°srail bile, Filistinlilerin terörüne maruz kalıyordu! Afganistan, bölgede tek istikrara kavuÅŸmayan ülkeydi, karışıklığın nereye götüreceÄŸi belli olmazdı. Ä°ran etkisine açıktı. Yıllık 400 milyar doları bulan getirisiyle birlikte, uyuÅŸturucunun kontrol dışına çıkmaması da çok önemliydi. Orta DoÄŸu-Irak operasyonu hazırlanana kadar, bu ülke iÅŸgal edildi. Bu operasyonda, zedelenen itibarın yeniden tesisi, El-Kaide’nin (aslında Taliban'ın) cezalandırılması ve bir uluslararası sınamada söz konusudur, elbette. Türkmenistan, Afganistan, Pakistan ve ABD arasında, petrolün Umman Denizine taşınmasına iliÅŸkin 4 lü anlaÅŸma imzalanarak, operasyon tamamlanmış oldu. Yeni üsler oluÅŸturuldu, ikili anlaÅŸmalar yapıldı. Sıra, Orta DoÄŸuya geldi. Dünyanın ikinci büyük petrol üreticisi ve milyarlarca varil rezervi olan Yaramaz Çocuk Saddam’ın ülkesi, hem ilk hedefti, hem de biçilmiÅŸ kaftandı. "Saddam, ülkeyi terk etse bile, oraya gidilecek, Irak iÅŸgal edilecekti." Amerika tam bir imparatorluk gibi hareket etti. Asıl gaye, petrole el koymak veya fiyatını kontrol altında tutmak deÄŸildir. Petrolün dolarla alınıp satılmasının devamını saÄŸlamak, dolar hakimiyetini sürdürmektir. Pektabii, fiyatıyla da oynayarak, rakipler üzerinde baskı kurulabilir. Yükseltilerek, Almanya-Fransa ve Çin, düÅŸürülerek Rusya üzerinde baskı-ÅŸantaj saÄŸlanabilir. Anti-parantez, petrolün ABD’nin eline geçmesi, alternatif enerji kaynaklarının geliÅŸtirilmesinin önünü büyük oranda kapatacaktır. Yine, bu olayla, B.M. yıkıldı demek yanlış olmayacaktır. Artık, ABD istemediÄŸi sürece kimseyle uzlaÅŸmayacak ve paylaÅŸmayacaktır. Bu güçler arasında, önümüzdeki dönemde, Orta DoÄŸuda ve özellikle Suudi Arabistan üzerinde ciddi çatışmalar olacağı söylenebilir. Arkadaki asıl hedef Suudi Arabistan olmak üzere, aÅŸamalar Suriye-Ä°ran üzerinden Ä°srail’in güvenliÄŸi de saÄŸlanarak, huzurlu bir müttefikle yürümek, bu arada müdahil olabilecek bölge ülkelerini yeniden düzenleyerek, Amerikan-Ä°srail mevcudiyetine taraftar etmektir. Bölgedeki varlık ve tehdit ile, siyasal olmaz ise askeri güçle, esasen doların hakimiyeti -petrol ticaretinde ve dünya ticaretinde- sürdürülecektir. Yeni kurulacak Irak hükümeti ki, sadece idari bir hükümet olacaktır, Ä°srail’le iyi iliÅŸkiler kurabilecek yapıda olmalıdır. Bu yüzden KDP-KYP ağırlıklı-etkin olacağını söylemek yanlış olmaz. Åžiilere, yönetimde -CumhurbaÅŸkanlığı gibi göstermelik - yer verilmesi muhtemeldir. Kısa sürede, KDP-KYB Federe Devleti her halükarda kurulacak ve bu manivela ile, Ä°ran baskı altında tutulacaktır. Ä°leride, bu sayede, Ä°ran ve Türkiye’nin küçültülerek, zayıflatılması yolu da açılmış olacaktır. Elbette, hem kendi iç çeliÅŸkileri, hem finans-kapital ve sanayi-kapital arasındaki çeliÅŸkiler, hemde bölgede ve dünyada geliÅŸecek karşıt güçler, dünya kitlesel muhalefeti bu seyrin gidiÅŸini etkileyecektir. Sürecin 20-30 yıl olarak proÄŸramlandığı göz önüne alınırsa, taktiksel deÄŸiÅŸiklikler olabileceÄŸini, önceliklerin deÄŸiÅŸebileceÄŸini belirtmek gerekir. Bölgenin cehenneme dönebileceÄŸini, Irak içinde bile geliÅŸebilecek muhalefet ve olası çatışmaların önemli olduÄŸunu, bu planları ne kadar etkileyebileceÄŸini de. Uluslarüstü Finans-Kapital geldiÄŸi aÅŸamada, kendine engel gördüÄŸü bütün ulus-devletleri parçalamak; devletleri ekonomiden koparıp, idari bir kurul haline getirmek-zayıflatmak istemektedir. Bunun sonuçta, ekonomik olarak tükenen ülkelerden sermayenin geri dönemeyeceÄŸi, halkların ayaklanacağı vb sebeplerle yürümeyeceÄŸi açıktır. Dünya, gerçekten küçülmekte ve milletler yakınlaÅŸmaktadır. Teknolojik geliÅŸmelerle, üretimin dünyayı rahatça doyurabileceÄŸi aÅŸamaya gelinmiÅŸtir. Bu ciddi tezat, büyük olaylara sebep olacaktır. Türkiye: Ana üssün Irakta kurulması, bölgede Türkiye’nin stratejik önemini -Amerika için önemini- tamamen ortadan kaldıracaktır. Ä°mparatorluk bakiyesi ve güçlü bir Türkiye, kimsenin iÅŸine gelmemektedir. Bunda tarihsel ve kültürel etkilerde, bir öç alma da söz konusu edilebilir. Zaten, SSCB’nin dağılmasından ve ABD’nin Kuveyt’e yerleÅŸmesinden sonra, jeo-stratejik önemi iyiden iyiye azalmış ülkemize, Avrupa BirliÄŸi kapısına baÄŸlanmak marifeti ile de, ekonomik ve siyasal alanda diz çöktürülmüÅŸtür. Ä°stenilenler yapılmaz ise, bir günde uçuruma yuvarlanması iÅŸten bile deÄŸildir. Süreç, bugünden yarına, güçlü devletin yumuÅŸatılması, direnen temellerin bertaraf edilmesi, ülkemizin tümüyle açık pazar haline getirilerek yaÄŸmalanması, Kıbrıs’ın verilmesi, Kürt asıllı vatandaÅŸlarımıza güneydoÄŸuda güçlü belediyeler ve geniÅŸ kültürel haklardan öte, etnik haklar verilmesi, böylece ayrı bir kimlik olduklarının sabitlenmesi ve EGE ve Ermeni meseleleri ile hızla, tavizlerle akacaktır. Sonra... Bu dönemde, Avrupa BirliÄŸi Türkiye iliÅŸkileri de, ÅŸu an geliÅŸtiÄŸinden farklı geliÅŸmeyeceÄŸi gibi, daha dayatmacı olacağını çıkarsamak gerekir. Stratejik önem gibi kartlarımız olmadığına göre, Amerika’dan lütuf ve merhamet beklemek fayda verir mi? Biz senin en iyi dostunuz, kölen-kulun-yanaÅŸman olayım demek iÅŸe yarar mı? Sn. DenktaÅŸ’ı suçlarlarken, Kıbrıs için destek ummak ne kadar doÄŸru olur? A.B. için destek istemek, kuzuyu kurda emanet etmek deÄŸil midir? Dostumuz yoktur. Ülkelerin dostu yoktur. Sadece komÅŸularınızla, çıkar birliÄŸine dayalı dostane iliÅŸkileriniz olabilir ve dünyada ittifaklarınız. Hele hele tarih birliÄŸi, dil birliÄŸi veya din birliÄŸi olmadan, yakın iliÅŸkilerden bile bahsetmek kendi kendimizi aldatmaktır. Elbette, bu gidiÅŸi tersine çevirmek ellerimizdedir. Fahri Yurtsever Ankara 09.Nisan.2003
* Ciddi bir kaynak göstermemi isteyenler, Pretty Woman filmini bir kez de bu gözle seyredebilirler. :) ** Amerika niçin -Avrupa gibi- petrolü satın almayı tercih etmiyor, niçin siyasi-ekonomik-diÄŸer baskı yöntemlerini bir kenara itiyor sorusunun cevabı buradadır. Cumhuriyet 09.12.2007
DOLARA DARBE Ä°ran, petrolü Avro ile satacak
TAHRAN (AA) - Ä°ran yönetimi, dolarla petrol ticaretini tamamen durdurdu. Ä°ran Petrol Bakanı Gulamhüseyin Nozeri , artık petrol ticaretinde doların tamamen silindiÄŸini, dolardaki aşırı deÄŸer kaybı ve güvensizliÄŸin petrol ihracatı yapan ülkeleri buna mecbur bıraktığını kaydetti. Ä°ran olarak son Petrol Ä°hraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) toplantısında, petrol satışında güvenli bir dövizin kullanılmasını önerdiklerini ifade eden Nozeri, bunun için kurulan komisyonun gelecek toplantılarda konuya iliÅŸkin görüÅŸünü açıklayacağını belirtti. Ä°ran Milli Petrol Åžirketi (IOC) Genel Müdür Yardımcısı Muhammed Ali Hatibi , iki ay önce, petrolün yüzde 65'ini Avro, yüzde 20'sini yen ile sattıklarını bildirmiÅŸ, geri kalan miktarı da deÄŸerli ıdövizlerle satacaklarını belirtmiÅŸti.
|
Yazara Sorularım Var: Yazar kubha açık 2007-12-15 13:39:51 1. Karşılıksız dolar basıldığı bir vakıa. Ama dolarla senelerdir elde edilen sonuç şimdi Euro ile elde edilmek isteniyorsa? Adı eskiden dolarmış, şimdi Euro olmuş ne farkeder. O da kağıt, bu da kağıt? Üstelik Euro'nun matbaası da Dolara itibar kazandıran gücün elinde iken? (II.Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'nın ordusunun ve merkez bankasının tam bağımsızlık kazanmadığı herkesin malumudur.) 2. Batılılar bu kadar sophistike çalışırken, 1. maddede işaret ettiğim basit gerçeğin tüm dünyada kısa sürede farkedileceğini hesaba katmamış olmaları mümkün mü? 3. 20 yıldır süren ve şu an zirve seviyesinde olduğunu tahmiz ettiğimiz karşılıksız para platformu üzerine inşa edilen para piyasası enstrümanlarının sonu geldi mi? Yani gerçek malın, üretimin ve altının değer kazanacağı, buna karşılık matbaadan çıkan kağıdın satın alma gücünü yitireceği süreç başladı mı? Başladıysa bu sürecin neresindeyiz? | Selam Yazar selahaddin açık 2007-12-15 14:01:35 Fahri bey Dolara mı darbe olacak yoksa ellerine bol miktarda dolar bulunduranlaramı? Bilirseniz son 5-6 yıldır rezerv mecburiyetinde bırakılan bir çok ülkenin elinde patlıyacak dolarlardan kim karlı çıkacak.(çin rezervleri trilyon doları aştı) son beş yılda %80 değer kaybeden dolardan sizin söylediklerinize bakılırsa 14trilyon dolaşan doların 6 trilyonu erimiş oldu kısa günün karı.Son yıllarda dolardan kaçan uluslararsı sermaye gelişmekte olan ülkelere ve diğer yatırım enstrümanlarına yüklendi. İran bu arada drenişe geçti ama değeri düşen doların amerikalılara faydası var benimde piyasalara 14 trilyon borcum olsa değeri düştükçe keyf ederim. İranın bundan sonra yapacağı euro satışları ,yüksek değerlenmiş 2. bir paraya yatmak olacakki gelecekte süreç tersine dönerse bu seferde dünya euronun değer kaybından zarar edecek. Doğrusu elin uyanığının parasıyla ne işimiz var kardeşim Allahın verdiğini Allahın yarattığı şeylere yatırmak en doğrusu. Demir bakır altın arsa, tarla ada yat gerisi parsa vs ff ff | 2 numaralı yorumcuya... Yazar semazen açık 2007-12-16 01:08:20 sanki esat keşşaf hoca konuşuyor
| Yazar girisim açık 2007-12-18 10:56:11 Yazı güzel bir yazı ancak bazı konuların güncellenmesi gerekiyor. Yazıda ekonomi ile siyaset harmanlanmış. İkisini birbirinden ayırmak pek mümkün değil zaten. Fakat bu zaman içinde saddam'ın amerikan istihbaratına bağlı bir eleman olduğu anlaşıldı. Kağıt parçalarını/Avro, dolar v.s) değerli yapan arkalarındaki siyasi güçtür. Yoksa herkes bir ton ağacı boyayıp bir isim vererek tedavüle verirdi. Yazıda eleştirecek birkaç nokta olmakla birlikte ben sadece şunu sormak istiyorum sn yazara: Cari açık dediğiniz şey de para yani sonuçta bir ton kağıt değil mi? Öyle olunca bu kadar büyütmenin bir anlamı var mı? Nasıl olsa kimse size niye bu kadar para basıyorsunuz demiyor. Kimse karışmıyor. İki numaralı yorumcunun dediği gibi ekonomik sistem gerçek değerler üzerine oturmadıkça bu sistem yürümez. Bir yere gelip dağılacaktır. Raci D. |
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |