Kanal 7 adındaki, baÅŸ örtülü kadınların da büyük fedakarlıkları sonucu kurulan T.V kanalı Japon gelin alan Türk milletvekilinin düÄŸün hazırlıklarına geniÅŸ yer verdi. Gazeteler de aynı olay üzerinde haberler geçtiler. Ä°nsanımız bir yabancı ulustan gelen ve dinimiz benimseyen bu gelini candan kabul edip baÄŸrına bastı. Böyle bir ÅŸeyi gerçekleÅŸtiren AK parti milletvekili Hacı Biner’i belki de gıpta ile izlediler. Fakat olayın arka planında yatan derin sosyal yarayı kimse görmedi, görmek istemedi. Bir genç için en büyük felaketlerden biri evlenecek çaÄŸa gelip evlenememektir. Ä°nsanın doÄŸası onu tek başına hayatta yaÅŸamaya bırakmaz. EÄŸer böyle olsaydı, tabiatı bu kadar zorluÄŸa katlanabilseydi hiç ÅŸüphesiz insanların çoÄŸu bekar kalmayı tercih edebilirlerdi. Halbuki onca külfetine karşın insanlar bir yuva kurup yarının kuÅŸaklarını yetiÅŸtiriyorlar.
Ä°nsan evlenmediÄŸi zaman kendisini ruhen yarım hisseder. Ancak evlendikten sonradır ki bir bütün haline gelir. Nitekim evlenip boÅŸananlar bunu daha iyi anlayabilmektedirler. BoÅŸanan nice erkek yalnızlığa dayanamayıp intiharı bile tercih edebilmektedir. Aynı ÅŸekilde boÅŸanmak bir kadın için de katlanılması zordur. Ä°nsanın ruh yapısı yalnız yaÅŸamaya deÄŸil bir aile içinde bir topluma aidiyet iliÅŸkisiyle yaÅŸamaya müsaittir. Bizim aileye önem verir yapımızı kıskanan batı ve onun uzantısı olan basın, bunu bozmaya ne kadar uÄŸraşırsa uÄŸraÅŸsın, zedeleyebilir ancak yıkamayacaktır. Evlenen kadınları düÅŸük zekalı gösteren gazete haberlerine raÄŸmen insanımız evlenip aile kurmayı tercih edecektir. Ailesi insanın birinci sığınağı, limanıdır. Huzurlu bir ailenin üyeleri mutlu ve barışçıldır. Psikolojik bir problemi çözmeye yeltenen uzman ilk önce aileyi inceler. Çünkü iyi bir aile yaÅŸantısı mutlu bir bireyi getirirken, huzursuz bir aile ortamı bir çok kötü fiilin kaynağı olabilmektedir. Bir erkeÄŸin hedefi hayatta tutunacağı, ekmeÄŸini kazanacağı bir meslek ve iyi bir aileye sahip olmak olabilir. Yine bir genç kız iyi bir eÅŸ ve anne olmak için hazırlanır. Bütün ruhu bunlarla doludur. Belli bir yaÅŸa gelince de o içinde büyüdüÄŸü, çok sevdiÄŸi ailesi kendisin batmaya baÅŸlar. Mutluluk yuvası olan ailede çatışmalar baÅŸlar. Hem ebeveyn çocuklardan ve hem de çocuklar ebeveynden rahatsızlık hisseder. Çünkü, çocuk eriÅŸkin olmuÅŸ,ve yuvadan uçma zamanı gelmiÅŸtir. Kendi yuvasına sahip olmak, bağımsız bir birey olmak gözünde tütmeye baÅŸlar. Bu dönemde bütün hayalleri bunlarla süslenir. EvliliÄŸe ruhen hazır olunan bu erken dönemde aile kurmak için seçicilik bile önemini yitirir. Bize ters görünen fakat gerçekleÅŸen bir çok evliliÄŸin arka planında bu faktör vardır. Ä°nsan o duyguyla o kadar yüklüdür ki, baÅŸkaları onu çok daha iyi ÅŸeylere layık görseler bile o, bundan daha azına razı olur ve yeni bir yuva için uçar.
Günümüzde evlenmek oldukça zorlaÅŸmış, evlenme yaşı geç senelere varmıştır. Bir erkeÄŸin mesleÄŸini eline almadan evlenmesi mümkün görünmemektedir. Bu da eÄŸer her ÅŸey normal gitmiÅŸse en erken 24 yaÅŸtır. Bu rakam, eskilerin 3-4 çocuk sahibi olduÄŸu, neredeyse hayatlarının yarısını yaÅŸadıkları bir yaşı iÅŸaret ediyor. Bu yaÅŸta günümüz gençliÄŸi evliliÄŸe ilk adımı atarken tarihteki bir çok ünlü kral, komutan ya da kaÅŸif hayatlarının en önemli ÅŸeylerini baÅŸarmış bile olmaktadırlar. Toplumun artık eskisi gibi bekar kalanlara o küçümseyici edayla bakmaması, o halleriyle kabul edebilmesi de yaÅŸ sınırının yukarı çekilmesinde etkili olmuÅŸtur. Fakat asıl önemli faktör göçlerdir. Ülkemizdeki son 50 yıl köylerin boÅŸalıp nüfusun ÅŸehirlere akmasıyla geçti. Tarım toplumundan bir sanayi toplumu olmaya doÄŸru yol aldık. Bunun öncüsü de hiç kuÅŸkusuz erkekler oldu. Önce onlar kasaba ve köylerini terk edip ÅŸehirlere yerleÅŸtiler, yüksek tahsil yaptılar. Sonra bir daha köylerine dönmediler. YerleÅŸtikleri ÅŸehirlerde bir hayat, bir aile kurdular. Halbuki doÄŸdukları köy ya da kasabanın kızları orada kalmışlardı. Çocukken beraber büyüdükleri bu insanlarla yabancılaÅŸtılar, kültürel olarak farklılaÅŸtılar. Åžehre okumaya giden bir erkeÄŸin kendi kasabasından evlenmesi imkansızlaÅŸtı Bir aile kuramama dramını ve bunun ruhi çöküntüsünü ilk onlar hissetti. Azalan erkek nüfusundan dolayı yeterli talep oluÅŸmadı. Ancak bu sosyal dram yeterince gündeme çıkarılıp iÅŸlenmedi. Tam tersine genç kızları iÅŸ sahibi yapıp bu ÅŸekilde evlilik hedefinden koparmak projelendirildi Ä°ÅŸ bununla bitmedi. Göçlerin yönü yurt dışına döndü. Büyük ÅŸehirlere de sığmayan insanlar Almanya’ya, Amerika’ya ve dünyanın baÅŸka yerlerine daha iyi hayat ÅŸartları için göçtüler. Onlar da oralarda kaldılar. Yurt dışına okumaya giden gençlerimiz okulu bitirdikleri yerlerden ülkelerine dönmeye cesaretli olmadılar. Ä°lk önceleri sarı saçlı Alman gelinlerimiz oldu. Artık sadece köydekiler deÄŸil, ÅŸehirde yetiÅŸen kızlarımız da yabancı gelinlerle rekabet etmek zorundaydı. Åžimdi artık ÅŸehirlerden de bir sosyal dram yükseliyordu. Henüz kimse farkında deÄŸil ancak tüm toplumu sarıp yaralayacak çok büyük bir facianın eÅŸiÄŸindeyiz. Yuva kurmak isteyen erkeler iÅŸsizlik nedeniyle bunu sürekli ileriye doÄŸru ertelerken kızlarımız da evlerinde kendileriyle evlenmek isteyen birisini beklemek zorundalar. Erkeklerin iÅŸ bulamadığı bir ortamda çalışma hayatına baÅŸlasalar bile bu, ne maddi ne de manevi olarak tatmin edici imkanlar sunmamaktadır. Hacı Biner gibi ülkemizde çok genç kızın evlenmek için tercih edebileceÄŸi aileler ise ÅŸu sosyal dramı görmeden Japon gelin almayı tercih ediyorlar. Hadi bu gönül iliÅŸkisi olabilir diyelim ancak en çok baÅŸ örtülü kızlarımıza vefa borcu olması gereken Kanal 7’ ye ne oluyor? Niçin böyle bir ÅŸeyin reklamını yapıyor? Sosyal drama çanak tutup daha da derinleÅŸtirmeyi mi kuruyor? Bu yabancı hayranlığı nedir? Pırıl pırıl genç kızlarımızın tercih edilmesi, raÄŸbet görmesi için baÅŸlarını açtıktan sonra nüfuslarını alıp Japonya’ya kayıt yaptırmaları mı gerekiyor? Ki Hacı Biner gibi zenginler gelip kendilerine deÄŸer verip MüslümanlaÅŸtırsın?Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriÅŸ yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |