BAÅžBUÄžUMUZ BABAMIZ (*)
Engin ARDIÇ
Bazı Kemalistler, ErdoÄŸan’la baÅŸa çıkamayacaklarını anladılar, gene Menderes’e küfür etmeye koyuldular. (Artık Özal’a pek dil uzatmıyorlar, hayret! Demirel’le de çoktan barıştılar, Demirel artık onların adamı!)
Malum terane: Üniversite hocalarına “kara cüppeliler” demiÅŸ, “odunu aday göstersem seçtiririm” demiÅŸ, ezanı Arapça okutmuÅŸ, falan filan.
Bu teraneyi elli yıldır dinlediÄŸim için, evet, abartmadım, 1957 yılından, henüz hap kadar bir çocuk olduÄŸum günlerden beri dinlediÄŸim için, artık yorulmuyorum bile...
“Ezanın Türkçe okunması ilericilik deÄŸildir, Arapça okunması da gericilik deÄŸildir”
diyorum, çocukluklarını Milli Åžef döneminde yaÅŸamış, benden bir önceki kuÅŸaktan arkadaÅŸlarıma anlatamıyorum, kafalarına girmiyor. Åžartlanmışlar bir kere.
Benden tam on yaÅŸ büyük ama enseye tokat olacak kadar sevdiÄŸim bir dostum, “Arapça ezanı ilk dinlediÄŸimde tüylerim diken diken olmuÅŸtu” dedi bana.
Vallahi ben de Türkçe ezanı ilk kez kırkımdan sonra, televizyonda, ÅŸu ünlü “Demirkırat” belgeselinde dinledim, gülme tuttu...
(Vallahi kelimesini kullandım diye ÅŸimdi birisi hükümete yaÄŸ çektiÄŸimi sanacak.)
Evet, gerçi “bilirim bildiririm” dilimize oturan, güzel bir tekerlemeydi ama, “Tanrı uludur” cümlesinin ilericilik neresindeydi?
Ä°ÅŸin matrağı, bunu ilerici bulanların çoÄŸu da ateist herifler.
Acaba, “Tanrı yoktur dedirtemedik, Tanrı uludur lafıyla yirmi sene idare ettik” demeye mi getirecekler, anlamak mümkün deÄŸil. Hani, “pantalon uyduramadık gömlek verelim, sosyalizm uyduramadık sosyaldemokrasi verelim” gibilerden...
Tekrar ve kimbilir kaçıncı kere söyleyeyim: Ezan, bin dört yüz yıldır birçok ülkede binlerce camide her gün beÅŸ kere okunduÄŸu için (kimbilir kaç milyar eder), artık içeriÄŸinden boÅŸalmış, “simge” olmuÅŸtur. Bu bir ritüeldir. Bir çaÄŸrıdır, baÅŸka da bir ÅŸey deÄŸildir. Ä°çinde ne olduÄŸundan çok, “okunması eyleminin” bir anlamı vardır. Her Müslüman hayatı boyunca ezanı binlerce ve binlerce kere duyar.
En cahil, en aptal köylü bile, “Allahüekber” sözünü duyduÄŸu zaman, “acaba ne demek” diye sormaz. “Bu adam minareye niçin çıkmış, bize ne anlatıyor, bizi bir yere mi çağırıyor” diye sormayacağı gibi.
Dolayısıyla, “cahil halk anlasın” mantığıyla müezzine “Tanrı uludur, ondan baÅŸka yoktur tapacak” dedirttiÄŸin zaman, halka açıklama getirmiÅŸ olmazsın, yalnızca kendi “naif” özlemlerini giderirsin. Devrim yaptığını sanırsın.
Hiçkimse, sabah ezanını duyduÄŸu sırada Tanrı’yı üç, öÄŸle ezanında iki sanmamaktadır, ikindi ezanıyla da bilinçlenmez, akÅŸam ezanıyla hidayete ermez, yatsıyla uçmaz.
Ezanı Türkçe okutmakta direnmek, “biz de Martin Luther’in Ä°ncil’i Almanca’ya tercüme etmesi gibi bir ilericilik yapalım, dolayısıyla Batılı olalım” özentisinden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir. Evet, bir özentidir.
Üstelik, bir yandan Türkçe ezanda “Tanrı’dan baÅŸka yoktur tapacak” dedirtirken bir yandan da “Kâbe Arab’ın olsun, bize gerekmez, bizim Çankaya’mız var” diye ÅŸiirler yazarsan, kendi kalene öyle esaslı bir gol atarsın ki, 2007 yılında bile çıkaramazsın!
Hele hele, ülkenin dört bir yanında minarelerden Türkçe ezan yükselirken, bir yandan da bütün meyhanelerin bütün gramofonlarında Sadettin Kaynak ÅŸakımaya baÅŸlarsa: “Devlet millet için durmayarak çaÄŸlayan... Yurdu demir aÄŸlarla Ankara’ya baÄŸlayan... Ä°nönü’dür Ä°nönü, baÅŸbuÄŸumuz, babamız... Onun mesut gününde rahat rahat yaÅŸarız... Ä°nönü emrederse kabımızdan taÅŸarız.... Allah Allah diyerek engelleri aÅŸarız!...”
(İnanmayan dinlesin: Odeon plakları, seri no. LA270479b)
Öyle bir hata yapmış olursun ki yavrum, memurlara Sümerbank’tan patiska dağıtmak bile seni kurtaramaz.
Åžunu da hatırlatayım: Menderes ezanı Arapça okutmadı, “Türkçe’den baÅŸka dillerde de okunabilmesini” serbest bıraktı.
Sen de çık yüksekçe bir yere, avazın çıktığı kadar bağır: God is great! There is no other god but God! Come to the prayer, come to salvation!... KovuÅŸturmaya uÄŸramazsın, kanuna uygundur.
Hem çaÄŸdaÅŸlık maÄŸdaÅŸlık olur, hem de turistler de anlarlar, fena mı?
Ne yani, Türkçe okuyunca cahil halk daha kolay anlamıyor muydu canım?
(*) 9 Ekim 2007 tarihli Akşam Gazetesinden alıntıdır
|
Yazar kubha açık 2007-10-18 00:52:02 engin ardıç tebrikler. kalemine sağlık. haklarından bir tek sen gelirsin. |
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |