HAKÄ°MLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU KONUSUNDA ELEÅžTÄ°RÄ°LER TEMENNÄ°LER
Dr. Sami GÖREN (Hukukçu)
Ülkemizde en çok tartışılan konuların başında yargı gelmektedir. Yargı ile ilgili tartışmalar içinde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) önemli bir yer kaplamaktadır.
Yürürlükteki Anayasanın 159. maddesine göre;
“ Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar.
Kurulun BaÅŸkanı, Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı MüsteÅŸarı Kurulun tabiî üyesidir. Kurulun üç asıl ve üç yedek üyesi Yargıtay Genel Kurulunun, iki asıl ve iki yedek üyesi Danıştay Genel Kurulunun kendi üyeleri arasından, her üyelik için gösterecekleri üçer aday içinden CumhurbaÅŸkanınca, dört yıl için seçilir. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilirler. Kurul, seçimle gelen asıl üyeleri arasından bir baÅŸkanvekili seçer.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu; adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarını mesleÄŸe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaÅŸtırma iÅŸlemlerini yapar. Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin veya bir hâkimin veya savcının kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin deÄŸiÅŸtirilmesi konusundaki tekliflerini karara baÄŸlar. Ayrıca Anayasa ve kanunlarla verilen diÄŸer görevleri yerine getirir.
Kurul kararlarına karşı yargı mercilerine baÅŸvurulamaz.”
Disiplin Cezaları 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 62 vd maddelerinde düzenlenmiÅŸtir. Kurul kararlarının en ağırı “meslekten çıkarma”dır.
2802 sayılı Kanununun 69. maddesine göre;
“Meslekten çıkarma: Bir daha mesleÄŸe alınmamak üzere göreve son verilmesidir.
Derece yükselmesini durdurma cezasından dolayı hangi sınıf ve derecede olursa olsun iki defa diÄŸer hallerden dolayı bir derecede iki veya derece ve sınıf kaydı aranmaksızın üç defa yer deÄŸiÅŸtirme veya derece yükselmesinin durdurulması cezası almış olmak veya taksirli suçlar hariç olmak üzere, (...) (1) üç aydan fazla hapis veya affa uÄŸramış olsa bile 8 inci maddenin (h) bendinde yazılı suçlardan biri ile kesin hüküm giymek meslekten çıkarılmayı gerektirir. Ancak, hürriyeti baÄŸlayıcı cezanın hapis veya yukarıda belirtilen suçlardan dolayı verilmemiÅŸ olması ÅŸartıyla, ertelenmiÅŸ veya 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesindeki ceza ve tedbirlerden birine çevrilmiÅŸ olması halinde meslekten çıkarma cezası yerine yer deÄŸiÅŸtirme cezası verilir.
Birinci fıkra dışında kalan ceza mahkumiyetlerinin ertelenmiÅŸ veya 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesindeki ceza veya tedbirlere çevrilmiÅŸ olup olmadığına bakılmaksızın suçun niteliÄŸine göre 64, 65, 66, 67 veya 68 inci maddelerde sayılan disiplin cezalarından biri verilir.
HükümlülüÄŸü gerektiren suç, mesleÄŸin ÅŸeref ve onurunu bozan veya mesleÄŸe olan genel saygı ve güveni gideren nitelikte görülürse, cezanın miktarına ve ertelenmiÅŸ veya 647 sayılı Kanununun 4 üncü maddesindeki ceza veya tedbirlerden birine çevrilmiÅŸ olup olmadığına bakılmaksızın, meslekten çıkarma cezası verilir.
Disiplin cezasının uygulanmasını gerektiren fiil suç teÅŸkil etmezse ve hükümlülüÄŸü gerektirmese bile mesleÄŸin ÅŸeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte görüldüÄŸü takdirde de meslekten çıkarma cezası verilir.”
HSYK kararlarına karşı, yargı yolu kapalı olduÄŸundan; verilen kararların hukuka uygun olduÄŸu tartışmalıdır/ÅŸüphelidir. HSYK kararlarına karşı yargı yolunun açılmaması; yargı bağımsızlığı ve hakimlik teminatı’nı zedelediÄŸi gibi yargıya güvensizliÄŸin itirafı olmaktadır. HSYK Kararıyla haklarında meslekten çıkarma kararı verilen yargı mensupları (1136 sayılı Avukatlık Kanununun 5. maddesinin b bendi uyarınca)., avukatlık yapma haklarını da kaybetmektedirler
22.06.2006 tarih ve 5525 sayılı Memur ve DiÄŸer Kamu Görevlileri Disiplin Cezaları Sicil Affı Kanunu ile “Devletin ÅŸahsiyetine karşı iÅŸlenen suçlarla, yüz kızartıcı suçlar hariç tüm disiplin cezaları affedilmiÅŸ, meslekten çıkarılan memur ve kamu görevlilerine mesleklerine geri dönme hakkı tanınmıştır. Ancak haklarında meslekten çıkarma kararı verilen yargı, ordu ve emniyet mensupları tümüyle kapsam dışında tutulmuÅŸtur.” “Devletin ÅŸahsiyetine karşı iÅŸlenen suçlarla, yüz kızartıcı suçlar hariç tüm disiplin cezaları affedilmiÅŸ, meslekten çıkarılan memur ve kamu görevlilerine mesleklerine geri dönme hakkı tanınmıştır. Ancak haklarında meslekten çıkarma kararı verilen yargı, ordu ve emniyet mensupları tümüyle kapsam dışında tutulmuÅŸtur.” HSYK YENÄ°DEN YAPILANDIRILMALI, KARARLARINA KARÅžI YARGI YOLU AÇILMALIDIR:
HSYK hakkında fikir sahibi olmak için 1961 Anayasası ile geliÅŸen, 21 Mart Muhtırası, 12 Eylül Askeri Darbesi ve 28 Åžubat Post Modern Darbesi ile devam eden ve günümüzde devam eden süreci irdelemek; HSYK’nın yeniden yapılandırılması ve Kararlarının yargı denetimine açılmasının gerekçelerini irdelemek gerekir.
1961 Anayasasının 143. ve 144. maddelerine göre; “Yüksek Hakimler Kurulu, kararlarına karşı yargı yolu açıktır.” 1961 Anayasası döneminde, Yüksek Hakimler Kurulu seçimle gelen yüksek hakimlerden oluÅŸmakta olup, Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı MüsteÅŸarı Kurul’da yer almıyordu. “Yüksek Hakimler Kurulu, kararlarına karşı yargı yolu açıktır.” 1961 Anayasası döneminde, Yüksek Hakimler Kurulu seçimle gelen yüksek hakimlerden oluÅŸmakta olup, Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı MüsteÅŸarı Kurul’da yer almıyordu. 1971 muhtırasından sonra, 20.09.1971 tarih ve 1488 sayılı Kanunla Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi yapılarak yargı yolu kapatılmıştır. Anayasa Mahkemesinin 27.1.1977 gün ve 1976 – 43 E., 1977 – 4 K. sayılı kararı ile “ 1971 Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi ile yargı yoluna baÅŸvurma yasağını getiren “ hükmü iptal etmiÅŸtir. Ancak 1971’ deki düzenleme 1982 Anayasasına yansıtılmış; Adalet Bakanı ve MüsteÅŸar Kurul’a dahil edilmiÅŸ, Kurul kararları yargı denetimine kapatılmıştır. Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi yapılarak yargı yolu kapatılmıştır. “ 1971 Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi ile yargı yoluna baÅŸvurma yasağını getiren “ hükmü iptal etmiÅŸtir. Ancak 1971’ deki düzenleme 1982 Anayasasına yansıtılmış; Adalet Bakanı ve MüsteÅŸar Kurul’a dahil edilmiÅŸ, Kurul kararları yargı denetimine kapatılmıştır.Anayasanın 159/4 maddesine paralel bir düzenleme 2461 sayılı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununun 12. maddesinde yapılmıştır. Buna göre ; “HSYK kararlarına karşı yargı yoluna baÅŸvurulamaz. ”
28 Åžubat sürecinde; HSYK “astığım astık, kestiÄŸim kestik” mantığı ile hareket etmiÅŸ, siyasi nedenlerle pek çok hakim ve savcıyı cezalandırmıştır. Binlerce hakim-savcı çeÅŸitli disiplin cezalarıyla cezalandırılırken, yüzlercesi de meslekten çıkarılmıştır.
- Normlar hiyerarÅŸisi tersyüz edilmiÅŸtir:
Normlar hiyerarÅŸisine göre; kanun kaynağını Anayasadan alır ve kanun, Anayasaya aykırı olamaz. Ancak burada bu temel ilke tersyüz edilmiÅŸtir: 2461 sayılı Kanun 13.5.1981’de kabul edilerek Resmi Gazete’nin 14.5.1981 tarih ve 17340 sayısında yayınlanmıştır. Anayasa ise 7.11.1982 tarihinde kabul edilmiÅŸ, Resmi Gazetenin 9.11.1982 tarih ve 17863 Mükerrer sayısında yayınlanmıştır. Anlaşılacağı üzere; 2461 sayılı Kanun, Anayasa’dan 1,5 yıl önce yürürlüÄŸe girmiÅŸtir. 2461 sayılı Kanunun yürürlüÄŸe girdiÄŸi dönemde ortada 1961 Anayasası da yoktur. Kanun Anayasaya deÄŸil, Anayasa kanuna uydurulmuÅŸtur. Dolayısıyla 2461 sayılı Kanunun Anayasal dayanağı dahi bulunmamaktadır.
- Kurul kararlarının yargı denetimi dışında tutulması olaÄŸanüstü dönemlerin bir ürünüdür: GörüldüÄŸü üzere; 1961 Anayasası döneminde Kurul kararları yargı denetimine tabi olduÄŸu halde, 12 Mart döneminde Anayasa’da deÄŸiÅŸiklik yapılarak Kurul kararları yargı denetimi dışına çıkarılmış, Anayasa Mahkemesi bu deÄŸiÅŸikliÄŸi iptal edince tekrar yargı yolu açılmış ancak 12 Eylül ürünü 2461 sayılı Kanun ve Anayasa ile yargı yolu kapatılmıştır. HSYK kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olması olaÄŸanüstü dönemlerin, askeri darbe dönemlerinin bir ürünüdür. OlaÄŸanüstü dönemlerin, sakıncalarının giderilmesi gerektiÄŸi açıktır. GörüldüÄŸü üzere; 1961 Anayasası döneminde Kurul kararları yargı denetimine tabi olduÄŸu halde, 12 Mart döneminde Anayasa’da deÄŸiÅŸiklik yapılarak Kurul kararları yargı denetimi dışına çıkarılmış, Anayasa Mahkemesi bu deÄŸiÅŸikliÄŸi iptal edince tekrar yargı yolu açılmış ancak 12 Eylül ürünü 2461 sayılı Kanun ve Anayasa ile yargı yolu kapatılmıştır. HSYK kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olması olaÄŸanüstü dönemlerin, askeri darbe dönemlerinin bir ürünüdür. OlaÄŸanüstü dönemlerin, sakıncalarının giderilmesi gerektiÄŸi açıktır.- HSYK kararlarının yargı denetimine kapalı olması Anayasaya aykırıdır:
Anayasanın 2. maddesine göre; “ Türkiye Cumhuriyetinin insan haklarına dayanan demokratik hukuk devletidir. “ Anayasa Mahkemesinin 29. 11. 1966 tarih ve 44 sayılı kararına göre; “ Hukuk Devleti, insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzen kuran bunu devam ettirmeye kendisini yükümlü sayan bütün eylem iÅŸlemleri yargı denetimine baÄŸlı bulunan devlet demektir. “ HSYK kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olması, deÄŸiÅŸtirilmesi teklif dahi edilemeyen bu maddeye aykırıdır. “ Türkiye Cumhuriyetinin insan haklarına dayanan demokratik hukuk devletidir. “ “ Hukuk Devleti, insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzen kuran bunu devam ettirmeye kendisini yükümlü sayan bütün eylem iÅŸlemleri yargı denetimine baÄŸlı bulunan devlet demektir. “ HSYK kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olması, deÄŸiÅŸtirilmesi teklif dahi edilemeyen bu maddeye aykırıdır.Anayasanın 36. ve Ä°nsan Hakları Avrupa SözleÅŸmesi (AÄ°HM)’ nin 6. maddesine göre; “ Herkes meÅŸru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. “ HSYK kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olması, nedeniyle temel insan haklarından olan “hak arama hürriyeti” hakim ve savcılardan esirgenmektedir. “ Herkes meÅŸru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. “ HSYK kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olması, nedeniyle temel insan haklarından olan “hak arama hürriyeti” hakim ve savcılardan esirgenmektedir.Anayasanın 125 / 1. maddesine göre; “Ä°darenin her türlü eylem ve iÅŸlemlerine karşı yargı yolu açıktır.“ HSYK idari bir kuruldur. HSYK BaÅŸkanı Adalet Bakanı olup, Adalet Bakanlığı MüsteÅŸarı Kurulun tabii üyesidir. DiÄŸer yandan kurulun yaptığı iÅŸ te tamamen idari bir iÅŸlem mahiyetindedir. Kurul Üyelerinin hukukçu olması – yargı mensubu olması da HSYK’ nın idari bir Kurul olma özelliÄŸini ortadan kaldırmaz. Bu itibarla HSYK kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olması, bu madde ile de çeliÅŸmektedir. “Ä°darenin her türlü eylem ve iÅŸlemlerine karşı yargı yolu açıktır.“ HSYK idari bir kuruldur. HSYK BaÅŸkanı Adalet Bakanı olup, Adalet Bakanlığı MüsteÅŸarı Kurulun tabii üyesidir. DiÄŸer yandan kurulun yaptığı iÅŸ te tamamen idari bir iÅŸlem mahiyetindedir. Kurul Üyelerinin hukukçu olması – yargı mensubu olması da HSYK’ nın idari bir Kurul olma özelliÄŸini ortadan kaldırmaz. Bu itibarla HSYK kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olması, bu madde ile de çeliÅŸmektedir. - Yüksek yargı, Türkiye Barolar BirliÄŸi, akademisyenler, siyasetçiler, sivil toplum da eleÅŸtirmektedir: CumhurbaÅŸkanı Sayın Ahmet Necdet SEZER, Anayasa Mahkemesi BaÅŸkanı olduÄŸu dönemde Anayasa Mahkemesinin kuruluÅŸ yıldönümü olan 27 Nisan 1998 ve 27 Nisan 1999’ da yaptıkları konuÅŸmalarında; Anayasa Mahkemesi eski BaÅŸkanı Sayın Mustafa BUMÄ°N, Anayasa Mahkemesinin kuruluÅŸ yıldönümü olan 27 Nisan 2003’ te yaptıkları konuÅŸmalarında ; Yargıtay BaÅŸkanları Sayın Mehmet UYGUN 1997 - 1998, 1998 – 1999, Sayın Sami SELÇUK 1999 – 2000, 2000 – 2001, 2001 – 2002, Sayın Eraslan ÖZKAYA, 2002 – 2003, 2003 – 2004, Sayın Mater KABAN 2004 – 2005 Adli Yıl Açılış törenlerinde yaptıkları konuÅŸmalarında; “Anayasanın 159. maddesinin deÄŸiÅŸtirilmesi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarına karşı yargı yolunun açılması gerektiÄŸini“ ifade etmiÅŸlerdir.
2003’ de Danıştay BaÅŸkanlığı, tarafından hazırlanan ve BaÅŸbakanlığa sunulan “Anayasa ve Bazı Kanunlarda DeÄŸiÅŸiklik Yapılmasına Dair Teklifler“ inde “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarına karşı yargı yolunun açılması bu maksatla Anayasanın 159/4. maddeleri ile ilgili kanunların deÄŸiÅŸtirilmesi teklif edilmektedir.“
2001’ de Türkiye Barolar BirliÄŸi öncülüÄŸünde 11 akademisyen ve yargı mensubu tarafından hazırlanan, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Önerisi“ nin; 172. maddesinde “Yargıçlar ve Savcılar Yüksek Kurulu“ düzenlenmiÅŸ olup Kurul kararlarına karşı yargı yolu açılmaktadır.
Prof. Dr. A. Åžeref GÖZÜBÜK (Anayasa Hukuku s. 271, 272), Prof. Dr. Orhan ALDIKAÇTI (Anayasa Hukukunun GeliÅŸmesi ve 1961 Anayasası s.345), Prof. Dr. Ergün ÖZBUDUN (Türk Anayasa Hukuku s.333), Dr. Sema PÄ°ÅžKÄ°NSÜT (Filistin Askısından Fezlekeye s. 426 vd) gibi pek çok hukuk ve siyaset insanı “Anayasanın 159. maddesinin deÄŸiÅŸtirilmesi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarına karşı yargı yolunun açılması gerektiÄŸini” ifade etmiÅŸlerdir.
Ekim 2000’ de Ä°nsan Hakları DerneÄŸi (Ä°HD), öncülüÄŸünde bir komisyon tarafından hazırlanan “Kopenhag Siyasi Kriterleri ve Türkiye (Mevzuat Taraması)“ adlı çalışmaya göre; Anayasanın 159/4. maddesinin deÄŸiÅŸtirilerek Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarına karşı yargı yolunun açılmalıdır (s. 56 – 57).
- Avrupa BirliÄŸi müktesabına ve diÄŸer uluslararası mevzuata aykırıdır:
13 Ekim 1994 tarihli Hakimlerin Rolü, EtkinliÄŸi ve Bağımsızlığı Konusunda Avrupa Konseyi Üye Devletler Bakanlar Komitesi Tavsiye Kararı, 23 Nisan 2003 tarih ve 2003 / 43 sayılı BM Bangolar Yargı EtiÄŸi Ä°lkeleri (13 Kasım 2003’ te Avrupa Konseyi ve Bakanlar Konseyi tarafından kabul edilmiÅŸtir) , 28 AÄŸustos – 6 Eylül 1985 tarihli Milano toplantısında kabul edilen BM Yargı Bağımsızlığı Temel Ä°lkeleri, 2003, 2004 Avrupa BirliÄŸi Türkiye Ä°lerleme Raporları ile Avrupa Komisyonu Tavsiyeler Raporları, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi – Türkiye Tavsiyeleri (Ekim 2003 ve Temmuz 2004), 2005 Avrupa BirliÄŸi Türkiye Ä°lerleme Raporu (9 Kasım 2005)’ na göre; “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olması, BirliÄŸin temelini oluÅŸturan ilkelere ve Kopenhag kriterlerine aykırı olan bir düzenlemedir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yeniden yapılandırılmalı ve Kurul kararlarına karşı yargı yolu açılmalıdır.“
2004 Temmuz’unda Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Adalet Bakanlığı yetkililerinden oluÅŸan bir grup Avrupa BirliÄŸi organları ile Ä°sveç, Ä°ngiltere ve Fransa’ya çalışma ziyareti gerçekleÅŸtirdi. Bu gezi sonunda Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan “DeÄŸerlendirme Raporu” 26 Temmuz 2004 tarihinde TBMM Adalet Komisyonuna sunuldu. Adalet Bakanlığı’nın TBMM Adalet Komisyonuna sunduÄŸu 26 Temmuz 2004 tarihli DeÄŸerlendirme Raporuna göre; “AB çevreleri aÅŸağıdaki taleplerde bulunmaktadır: BM Yargı Bağımsızlığı Temel Prensipleri’nin 13 - 17., 20. maddeleri ile Yargı Bağımsızlığı Hakkında Avrupa Komisyonu Tavsiye Kararı’nın 1, (2), (c), 6 (3) maddeleri, Avukatların Rolü Hakkında BM Temel Ä°lkeleri ve Savcıların rolü Hakkında BM Kuralları uyarınca; Hakim adaylarının seçimi, atamalar, teftiÅŸ ve disiplin iÅŸlemleri tamamen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna bırakılmalı, Adalet Bakanı ve MüsteÅŸar Kurul’dan çıkarılmalı, Kurulun ayrı bir bütçesi ile binası ve sekretaryası olmalı, Kurul üyelerini CumhurbaÅŸkanı’nın ataması kaldırılarak Kurul kendi temsilcilerini kendi belirlemeli, Kurul kararlarına karşı yargı yolu açılmalı, yargı mensuplarının Birlik kurma yolundaki yasal ve idari engeller kaldırılmalı, Savcılıklar adliyeden ayrılarak ayrı bina ve sekretaryası olmalı, idari iÅŸler cumhuriyet Savcılıklarından alınarak idari kadrolara aktarılmalı, Genel Bütçeden Adalet Bakanlığı’na ayrılan pay artırılmalı, Hakim ve Savcı sayısı artırılmalı, duruÅŸma salonlarının dekorasyonuna gereken önem verilmeli, yargı mensuplarının yabancı dil öÄŸrenimine gereken önem verilmeli, Yargı Etik Kanunu çıkarılmalı, savunmaya gereken önem verilerek avukatların konuÅŸmaları kesilmeden aynen zabta geçirilmeli, bilirkiÅŸiye baÅŸvurma azaltılmalıdır.”
GörüldüÄŸü üzere ; akademisyenlerden - yargı mensuplarına, siyasetçilerden – aydınlara, Avrupa BirliÄŸi çevrelerine kadar herkes HSYK’nın yeniden yapılandırılması, Kurul kararlarına karşı yargı yolunun açılması gerektiÄŸini savunmaktadır.
YENÄ° HSYK MODELÄ°
Öncelikle eÅŸitlik ilkesini zedeleyen, ayrımcılığa ve imtiyaza yol açan özel mevzuat (2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin KuruluÅŸu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu, 2575 sayılı Danıştay Kanunu) gözden geçirilerek tüm hakim ve savcılarla ilgili tasarruflar HSYK’ya bırakılmalı,
Hakim adaylarının seçimi, atamalar, teftiÅŸ ve disiplin iÅŸlemleri tamamen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna bırakılmalı,
Adalet Bakanı ve MüsteÅŸar Kurul’dan çıkarılmalı,
Kurulun ayrı bir bütçesi ile binası ve sekretaryası olmalı,
Kurul üyelerini CumhurbaÅŸkanı’nın ataması kaldırılarak Kurul kendi temsilcilerini kendi belirlemeli, Kurul kararlarına karşı yargı yolu açılmalı,
yargı mensuplarının Birlik kurma yolundaki yasal ve idari engeller kaldırılmalı,
Savcılıklar adliyeden ayrılarak ayrı bina ve sekretaryası olmalı,
idari işler cumhuriyet Savcılıklarından alınarak idari kadrolara aktarılmalı,
Genel Bütçeden Adalet Bakanlığı’na ayrılan pay artırılmalı, Hakim ve Savcı sayısı artırılmalı, duruÅŸma salonlarının dekorasyonuna gereken önem verilmeli,
yargı mensuplarının yabancı dil öÄŸrenimine gereken önem verilmeli,
Yargı Etik Kanunu çıkarılmalı,
savunmaya gereken önem verilerek avukatların konuÅŸmaları kesilmeden aynen zabta geçirilmeli, bilirkiÅŸiye baÅŸvurma azaltılmalıdır.
Yeni mevzuata geçici bir madde eklenerek; “önceki yıllarda HSYK tarafından verilen ancak yargı yolu kapalı olduÄŸu için yargı yoluna baÅŸvurulamayan meslekten çıkarma kararları aleyhine yargı yoluna baÅŸvurulabilir” hükmü eklenmelidir.
SONUÇ
Yargı bağımsızlığı ve hakimlik teminatı saÄŸlanmadan “yapılan ve yapılacak olan” bütün reformlar etkili olamayacak, pratiÄŸe yansımayacaktır. Zira görevini icra ederken “ya başıma bir iÅŸ gelirse” kaygısını taşıyan hakim-savcının vereceÄŸi karar tartışmalı olacağı gibi üst yargı makamlarının iÅŸ yükünü artıracak, adalet ya geç tecelli edecek ya da hiç tecelli edemeyecektir. Yargı bağımsızlığı ve hakimlik teminatını saÄŸlamanın ilk ÅŸartı HSYK’nın yeniden yapılandırılması ve Kurul kararlarının yargı denetimine açılmasıdır. Bu sınav “insan haklarına saygılı demokratik hukuk devleti” olma iddiasının göstergesi olacaktır. Bu konuda baÅŸta TBMM ve Hükümet olmak üzere herkese çok önemli görevler düÅŸmektedir.
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |