Müslüman kiÅŸi, Allah için yapar her iÅŸi... SevdiÄŸini de Allah için sever. Çünkü herkesten ziyade Allah'ı sever (1). Gerçekten Allah'ı seven, O'nun sevmediÄŸini nasıl sevecek?.. Çok sevdiÄŸini, yani en çok sevdiÄŸini sevmeyeni nasıl sevecek?., Allah'ı sevmemek mümkün mü? Tespiti kolay : Allah'ın emir ve hükümlerini sevmeyen «Zatı Celilini» sevme iddiasında realist olabilir mi?

   Herkesi sevmeyi öÄŸütleyenler derler ki:

   *Hiç kimseyi hor görmeyeceksin.

   *Her yaratılanı «Yaratandan ötürü» hoÅŸ göreceksin.

       *Herkesi nefsinden üstün göreceksin.

   *Hiç kimseye kafir denmez.

Nefsimden ednası yoktur. 
'Daha neler, neler...

     ÇoÄŸunlukla bu sözlerin iyi niyet ve iyi duygularla söylenmiÅŸ olduÄŸu söylenebilirse de gerçek olduÄŸu veya faydalı neticelere sebep olduÄŸu da söylenebilir mi?.. Bu çıkışların hoÅŸgörü olduÄŸu da .söylenebilir mi?.. Akıl ve izan sahibi bir insanın herkesi veya her olayı hoÅŸ görmesi mümkün mü? Bazıları büyük gaflet eseri olarak Yüce Peygamberimizi (A.S.) bu tavsiyelerine örnek gösterirler :

    -Allah'ın Resulü herkesi hoÅŸ görürdü. Hiç kimseye öfkelenmedi.

    - Hayatı boyunca hiç kimsenin kalbini kırmadı.

    - Hiç kimseye lanet etmedi, aleyhte dua etmedi.

    - Kimseye kafir demedi. îddia sahiplerine sormalı :

   Allah'ın Aziz Peygamberi Bedir'de, Uhut'da, Beni Kureyza'da, Huneyn'de nice kafirleri öldürdü. Bunlara «Kafir» demedi ise Müslüman demiÅŸ olması lazım. Müslüman dediyse nasıl bu kadar Müslüman öldürdü?.. Hiç kimsenin kalbini kırmadı ise, bunlarla savaşıp bunları öldürürken nasıl oldu da bunların kalbi kırılmadı?.. Bunları hoÅŸ gördü, bunlara öfkelenmedi ise, insan hoÅŸ gördüÄŸü kimse ile nasıl savaşır?..

   Evet Allah'ın Resul âlemlere rahmet olarak gönderilmiÅŸtir. Nefsi için, -haddi bir garaz için öfkelenmediÄŸini tarihler kaydetmekteler. Ancak Yüce

Kitap'ta «Neces» diye vasıflandırılan(2) müÅŸrikleri. hoÅŸ görmüÅŸ olması, on_ 
ları sevmiÅŸ olması mümkün mü?.. Yüce nefsine karşı saygısızlık edeni, hatta 
hakarette bulunan nice insanı hoÅŸgörü ile karşıladığı olmuÅŸtu. Ancak hatıla 
karşı en ufak bir yakınlaÅŸma vakıası sabit deÄŸildir. Nasıl olur ki, güneÅŸi saÄŸ 
eline, ayı sol eline koyacak olsalar, yine batıl ile barışmayacağını ifade etmemiÅŸ mi idi?.. (3) 

   Müslüman olan nefis ÅŸerefli nefistir., inanan her nefis- inanmayan her nefisten çok üstündür. Gerçek bu iken, Müslüman nefsi en «ednası» olarak görmeyi tavsiye etmek makul bir tavsiye deÄŸildir. Aslında bu çıkış, realite de deÄŸildir. Nicelerini görürüz, «nefsimden ednası yoktur» derler amma, nefislerine dokunan, gururlarını okÅŸamayan bir davranış karşısında, firavnvari bir «enaniyet» izhar etmekten geri kalmazlar. Bunlar «nefsimden ednası yoktur» sözünü, «nefsim kadar mütevazı kimse yoktur» anlamında kullanmış olsalar gerek. Çünkü «nefsi ednalar» önünde kıyam etmeyenleri, ellerini öp-nıeyenleri hiç de hoÅŸgörü ile karşılamazlar, hele bir hatalarını dile getirenleri rahatlıkla lanetlerler, ancak sarhoÅŸ ve ayyaÅŸ zenginleri, namazsız, ibadetsiz materyalistleri gerçekten hoÅŸ görürler. Demek ki, bunlar, «Nefsim çok ednadır» derken bunları tekzip etmeye mahal yokmuÅŸ!

  Bunun gibi, herkesi sevmenin. öneminden dem vuranların kendileri her. keÅŸi nasıl sevdikleri meraka ÅŸayandır. Acaba herkesi seviyorlar mı?... Hatta diyebiliriz ki, herkesi seven biri var mı? Açıktan orucunu yiyenleri hoÅŸgörü 'ile karşılamanın gerektiÄŸini uzun uzun anlatanlar, oruç tutanları özellikle' hacca gidenleri hiç de hoÅŸgörü ile karşılamamaktalar. SokaÄŸa üpüryan çıkmış bayanı hoÅŸgörü ile karşılama dersi verenlerin çoÄŸunu görürüz, örtünerek çıkanlara karşı hoÅŸgörü sahibi deÄŸiller, hatta bunları görünce nerede ise çileden çıkacak olurlar. Hani hoÅŸgörü dedikleri bu mu?... HoÅŸgörü havarilerinin bu halını anlamak kolay deÄŸildir. Neden çıplak gezene karşı hoÅŸgörü ve neden örtünene karşı taassup ve ÅŸiddet?... Gerçek ÅŸu ki, sokaktaki çıplak, aÅŸüfteliÄŸi, kapalı olan ise kurtuluÅŸ savaşında cepheye sırtıyla mermi taşıyan gazi bacıları hatırlatır insana. Bir vatansever insan, haydi bunlardan ilkine. hoÅŸgörüyü layık gördü, ikincisi neden bu hoÅŸgörüden mahrum kalsın?... Herkesi hoÅŸ görmek bu mu?... Sünnete uymak için, gazi dedesine benzemek için sakal bırakanlara az mı hakaret edildi, bunlara karşı hoÅŸgörüden bir eser görülmedi amma, hippilik özentisi ile sakal bırakanlar nasıl hoÅŸgörüye mazhar oldular?...

HoÅŸgörü fazilettir, ancak yerinde olmalıdır. Zaten yerinde olmayan hiç bir iyilik «iyi» vasfını taşıyamaz. Göze çekilen sürme çehreye güzellik katar, yanaÄŸa sürülen sürme ise yüzde kara leke olur.    Gözde güzel olan yüzde maskaralıktan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir. "Hz. Mevlana'nm tabiriyle geminin altındaki su, gemiye kuvvet verir, su geminin içinde olursa ona felaket getirir. Zulmü sevmenin zulüm, küfrü sevmenin de küfür olduÄŸunu fakihler söylerler. KafirliÄŸini kamufle etmek isteyenin kalkıp «hiç kimseye kafir den- mez» iddiasında bulunması normal ise de, Müslüman insanın böyle bir iddiaya katılması ancak gaflet olur. Çünkü «Müslüman»,  Ä°slam Dinini kabul eden insan anlamına geldiÄŸi gibi, Kafir de Ä°slamı reddeden anlamına gelir. BilindiÄŸi gibi Îslam, bir bütün olduÄŸuna göre, bir cüz'ünü reddetmek, hepsini reddetmek gibidir. Ä°slam’ı kabul etmeyen insanlar olduÄŸuna ve bunlara, Müslüman denmeyeceÄŸine göre ne demek lazım?... Hiç kimseye kafir denmeyeceÄŸini fetva verenlerin isabet 'kaydetmediklerini biliyoruz.   Hele bunlar Îslam adına böyle fetva veriyorlarsa çok yanılıyorlar. Nasıl hiç kimse kafir