20-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow PARA NEREDE?
PARA NEREDE? PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 28
KötüÇok iyi 
Yazar Raci Durcan   
10-04-2007
PARA NEREDE?

                                                           Raci Durcan

   ImageSelamlaÅŸma faslı, muhatabınızın saÄŸlık durumunu öÄŸrenmekle baÅŸlar, iÅŸlerinin iyi gidip gitmediÄŸiyle devam eder. Ä°nsan için en önemli ÅŸey saÄŸlığı ve iÅŸidir çünkü. Bu ikisi yerinde olduÄŸunda diÄŸer zorlukların üstesinden gelebilirsiniz. Karşınızdaki yaÅŸlı ve emekli biri deÄŸilse saÄŸlıkla ilgili ÅŸikayet duymanız normal deÄŸildir. Fakat sıra ikinciye geldiÄŸinde sızlanmaların gün geçtikçe dozunun arttığını farkediyor musunuz? Kazançlar azalmış, rekabet artmıştır. Fakat ÅŸimdilerde bir üçüncü faktör daha dahil oldu konuya: paranın yokluÄŸu. Az-çok iÅŸ yapılmaktadır fakat iÅŸin karşılığı olan para ortadan çekilmiÅŸtir. Buna baÄŸlı olarak alacak tahsili iyice zorlaÅŸmış, vadeler hiç olmadığı kadar uzamıştır.

    Bu ÅŸikayetlerin niçin artmış ve piyasanın niçin kötüye yol almakta olduÄŸunu düÅŸünürken aklıma iki ÅŸey geldi. Birincisi, bir bölgenin çöl olmasının nedeninin yağış yaÄŸmaması deÄŸil; o bölgede yüzeye yakın yeraltı suyunun olmaması olduÄŸuyla ilgili bir coÄŸrafya bilgisi. Bir arazinin çöl olmaması için yaÄŸmur yaÄŸması yetmiyordu. YaÄŸan yaÄŸmurun derinlere inerek kaybolmaması yani yüzeye yakın yerde durup üsteki toprağı ve onun içindeki tohumları beslemesi gerekiyordu. Bu coÄŸrafi kural piyasalar için de geçerlidir.

    Aklıma gelen ikinci ÅŸey; çocukluÄŸumuzda oynamayı pek sevdiÄŸimiz kuyu oyunuydu. Bu oyunu hatırlayanınız var mı?  Ben kuralları gözden geçirmek üzere araÅŸtırma yaparken, ‘google.com.tr’ sordum, cevap vermekte zorlandı (merak edenler;http://www.meb.gov.tr/indir/benimleoynarmisin/index.asp?AD=21). Ä°ki kiÅŸiyle, karşılıklı yere kazılan beÅŸer kuyuyla oynanıyor. Her iki tarafın sıralı ve birbirinin karşısında beÅŸ kuysu; içinde dört adet çakıl taşı oluyor. Kurayla belirlenen oyuncu kendi seçtiÄŸi kuyudan aldığı taÅŸları birer birer atarak dolaÅŸtırıyor. Taşı son attığı kuyudakileri alıp yeniden dağıtıyor. BeÅŸinci kuyu ambardır ve ne kadar çok dolaÅŸtırırsanız ambarınızda o kadar taÅŸ birikmektedir(sıra sizdeyken tabii ki karşı tarafın ambarına atmak yok). Rakibin oynayacak taşı kalmadığında oyun bitiyor. EÄŸer dağıtımda sizin kuyunuzda tek taÅŸ varsa ve son taşı oraya bırakmışsanız bu kuyunun karşısına denk gelen rakibinizin kuyusundaki taÅŸları karşılık alarak ambarınıza atıyorsunuz ve sıra da karşı tarafa geçmiÅŸ oluyor. Elinizdeki son taşı ambarınıza atmÅŸsanız yahut bıraktığınız kuyuda hiç taÅŸ yoksa da oyun sırası karşıdakine geçiyor.
    Bu oyunu piyasaların iÅŸleyiÅŸ tarzına benzettiÄŸimden hatırladım, maksadım unutulmaya yüz tutmuÅŸ bir oyunu yeniden canlandırmak deÄŸil. Piyasalar aynı mantıkla iÅŸliyor. Elinize geçen bir miktar parayı (taÅŸ) dağıtmaya baÅŸlıyorsunuz (ödemeler). Oyundaki kuyular  piyasadaki diÄŸer oyunculardır. Siz kuyulara dağıtıyorsunuz fakat her seferinde ambara da (vergi dairesi ve bankalar) bırakıyorsunuz. Oynama sırası gelen her oyuncu aynı ÅŸeyi yapar.  Oyun bir süre devam ettiÄŸinde ambarlar ÅŸiÅŸer, elinizde oynayacak taÅŸ kalmaz. Bu durumda oyun sona erer. Oyunun sürebilmesi için ya ambarı baÅŸaltmanız yahut hariçten taÅŸ (para) bulmanız gerekiyor.

    Bu konuyu ATO baÅŸkanı Sinan Aygün, geçmiÅŸ yıllarda yaptığı bir basın açıklmasıyla gündeme getirmiÅŸti. Piyasaya yeni giren bir oyuncunun, kurallara uygun oynaması durumunda 5 yılın sonunda kazanmak bir yana, sermayenin de sıfıra çıkacağını teknik rakamlarla izah etmiÅŸti. Aradan geçen zaman zarfında bu sözününü unutmuÅŸa benzer beyanatlarını okuyoruz. Geçen hafta yapmış olduÄŸu basın açıklamasında ülkedeki vergilendirilmemiÅŸ kazancın rakamsal boyutuyla ilgili demeci gözünüze çarpmış olmalı. Bir esnaf kuruluÅŸu baÅŸkanının vergi dairesi baÅŸkanıymış gibi; üstelik daha önceki kanaatinin tersini açıklayarak gündeme gelmesi ilginçtir. Böylesine rahat açıklamalar ancak bir iÅŸyeri iÅŸleterek vergi vermenin zorluÄŸunu görmeyenler tarafından yapılabilir. Ä°ÅŸgal ettiÄŸi makamı; aidatlarını topladığı esnafın tercihine deÄŸil, böylesi açıklamalara baÄŸlı olduÄŸunu düÅŸündüÄŸündendir belki...

     2003 seçimlerinden sonra piyasalarda hergeçen gün daha çok hissedilen bir canlanma olduÄŸu doÄŸrudur. Fakat bu canlılığın halka zenginlik olarak yansımadığı ortadadır. YaÅŸam standartında gözle görülür bir farklılık izlenmediÄŸi bir yana, borçlu sayısı, borç miktarı, ödenmeyen çek-senet ve kredi tutarındaki artış dikkat çekicidir. Ä°yiye giden bir ekonomide halkın gittikçe zenginleÅŸmesi gerekmez mi? Göze gelir farkları da kredi borçlarına baÄŸlamak gerekiyor sanırım. Ev, araba ÅŸeyleri alanlar borçlanarak baÅŸarabilmekteler bunu. Yani fark olarak gördüÄŸümüzü gerçek zenginlik diye tarif etmek yanlış olacaktır.

     Halkın tüketim alışkanlıkları ve yaÅŸam ÅŸekli hızlı bir deÄŸiÅŸim içindedir. Eskiden insanlar borçlanmayı, borçlu kalmayı ve borç alarak bir iÅŸe atılmayı, gurur meselesi yaparak uzak dururlardı. Günümüz toplumunda borcu olmayan reÅŸit insan kalmadı. Bu haliyle Amerikan yaÅŸan tarzının tam olarak bünyemizie girdiÄŸini söyleyebiliriz. Birtek mortage’ımız eksikti, o da geldi, tamama erdik.

      2003 seçimleriyle iÅŸbaşına gelen iktidarın ilk yaptığı icraatlardan biri, toplumun en yoksul kesimine önemsenecek bir miktar yardım yapmasıydı. Bunu bir sembol olarak algılayıp gelecekten umutlanmıştım. Yeni gelenlerden toplumun en dibindekilere bir yakınlık mesajıydı. Aradan geçen zaman bu düÅŸüncemi haklı çıkarmadı. Yanıldığımı düÅŸünmemin birkaç nedeni var. Bunlardan birincisi, halkın büyük bir çoÄŸunluÄŸunu rahatsız eden kooperatifler kanunun olduÄŸu gibi durması, halkın kooperatif zulmüne halen açık olmasıdır. Bir diÄŸeriyse bankaların karlarını katlayarak devam etmeleridir. Bir ekonomide en yüksek karı, hiçbir ticari faaliyeti olmayan kurumlar elde ediyorlarsa, o ekonominin sonu çöküÅŸtür. Elimde rakamsal veriler yok ve yazımı bu rakamlara boÄŸup okunmaz hale getirmek niyetinde deÄŸilim. Fakat herhangi bir banka ÅŸubesinin yıllık kazancının bir tirilyon eski lira civarında olduÄŸunu biliyorum. Ülkemizdeki banka ÅŸube sayısını düÅŸününüz. Ticaret yapmayan, halka para satarak kazanan bu kuruluÅŸların bu kadar büyük karlar elde etmesi normal midir? Kazandıkları paranın büyük kısmını (kurumlar vergisi olarak) devlete öderler. Geri kalan kısmını ise hiçbir yatırıma yöneltmeden sermaye artırımı olarak kasalarına atarlar. Kazanç olan kısım ÅŸimdi karlarına kar eklemnin bir aracı olarak sermayelerine ilave edilmiÅŸtir. Bankaların birbiriyle karlılık ve iÅŸlem hacmi rekabeti içinde olduklarını biliyoruz. Bankaların kazandıkları her kuruÅŸ piyasadan çekilerek atıl kalmış para demektir. Bir esnafın elinde olsa yatırıma dönüÅŸecek olan para, bankanın kasasına sermaye artışı olarak kilitleniyor. Bankaların yeni yatrımlar için sermaye imkanı saÄŸladığını söyleyenler olacaktır ancak bu sadece büyük holdingler için söz konusudur. Küçük yatırımcının bankaya borçlanarak iÅŸlerini geliÅŸtirmesi neredeyse imkansızdır. Böylece para sadece zenginler arasında dolaÅŸan bir imkan olarak kalmaktadır. Halbuki bizim gibi küçük müteÅŸebbislerin çoÄŸunlukta olduÄŸu ülkelerde daha farklı bir politika izlenmesi gerekirdi. Bankaların iÅŸlevi 2003’de baÅŸlayan yeni dönemde de deÄŸiÅŸmemiÅŸ oldu. Devleti besleyen büyük arterlerden biri olarak kalmaya devam ediyorlar. Banka kredileri bu ÅŸekliyle, zor durumda olanları ferahlatmak için deÄŸil, bu zorluktan yararlanıp daha büyük karlar elde etmek içindir. Yapısı itibariyle böyledir. Devlet bu duruma seyirci kalır, düzeltmeyi düÅŸünmez. Çünkü hazineyi beslemektedirler banka ÅŸubeleri.

    Turgut Özal öncesi dönemde insanlar ticaret yapacakları zaman birbirinden borçlanırlar, bankalara asla baÅŸvurmazlardı. Bankayla faiz iliÅŸkisi içinde olmak, toplumda en kötü bilinen iÅŸlerle birlikte anılırdı. Özal sayesinde(!) önce borsamız oldu. Banka kapılarından içeri girmeyen halk bir anda borsa oyuncusu olup çıktı. Birkaç kademede yapılan büyük vurgunlarla halkın yastık altı birikimlerini götürdüler. Eskiden çok bilmiÅŸ ekonomistler sık sık yastık altında duran paranın ekonomiye kazandırılmasından bahsederdi. Kimsenin beceremediÄŸi fakat hayalini kurduÄŸu ÅŸeyi ilk cuma namazı kılan cumhurbaÅŸkanımız becerdi. Åžimdi yastık altından bahsedilmiyor, çünkü boÅŸaldı. Kimseden borç alınamıyor çünkü yok. Bankalar ise sadece ödeyebilecek olanlara borç veriyorlar. Böylece büyük iÅŸletmelerin önü temizlenmiÅŸ oluyor.

     Ülkemiz insanları ömür boyu çalıştıkları halde baÅŸlarını sokacak bir ev sahibi olamamaktadır. Modern zamanları kutsayanlar, tarihin her döneminden daha çok temel haklarımızdan uzaklaÅŸtırıldığımızı görmezden geliyorlar. Tarihin hiçbir döneminde bir barınak ve gıda maddesine sahip olmak bu kadar zor olmadı. YaÅŸamsal önemdeki ÅŸeyler hergeçen gün daha çok zorlukla halkın eline geçiyor. Bunun sebebi artan nüfus vs. deÄŸildir. Kapitalist ekonomik anlayış, insanın en temel maddelere sahip olmasını zorlaÅŸtırarak kar hanesini artımaya bakmaktadır. Sözü mortage yasasına getirmek istiyorum. Batılı zengin ülkelerde uygulanan ve ev sahibi olmayı kolaylalaÅŸtırdığı iddiasıyla ülkemize getirildi bu düzenleme. Fakat ÅŸu haliyle bankaların karlarına kar eklemekten baÅŸka bir iÅŸe yaramayacaktır. Eline para geçen her insan zaten önce kredi kartı borcu ve diÄŸer taksitlendirilmiÅŸ borçları için bankalara cebini boÅŸaltmaktadır. Åžimdi bir de katlanarak ÅŸiÅŸirilmiÅŸ ev fiyatlarını ödemek için gidecektir. Kira olarak ev sahibine; oradan da bakkala, markete gidip orta halli kesim içinde dolanan para da bankaya gidecek ve piyasalar kavrulacaktır. Sonuçta ev sahibi olacağı umuduna kapılan halk, bir kat daha fakirleÅŸecektir. Ev sahibine minnet etmek istemeyenler her ay bankanın zaten ÅŸiÅŸkin kasalarını doldurmaya devam edecekler. Bu konunun çok daha basit çözümünün düÅŸünülmemesi, bankaların zenginleÅŸtirilmesini tercih etmekten kaynaklanmaktadır. Halbuki ÅŸehirlerin etrafındaki geniÅŸ araziler imarlandırırılıp, alt yapı götürülse; insanımız buralara çok kolay kendi evini yapabilir. Banka kredileri bunlar için verilse halkın refah seviyesini artırcağından ekonomiyi gerçekten canlandırır. Bu kadar kolay bir çözüm yolunu böylesine dolanbaçlı hale getirip insanımızı daha fazla borç batağına saplamak ancak uluslaraarsı büyük sermayenin düÅŸüncesi olabilir. Halkın yanında görmeyi umud ettiÄŸi sistem, dolaylı olarak kendini de güçlendirecek bu yolu tercih etmiÅŸ; yanlış yapmıştır.

     Bu ÅŸekilde hareket etme mecburiyetleri mi var? GloballeÅŸme denilen ÅŸey bu mudur? Bütün dünya birbirine entegre olurken aksi yönde karar almak mümkün deÄŸilmi? Büyük sermaye tüm haÅŸmetiyle yaÅŸam damarlarımıza çökerken çaresiz boyun mu eÄŸeceÄŸiz? Hangi nitelik ve inançla gelirseniz gelin karar alıcı mekanizmaya direnilemeyecek mi? Öyleyse mücadele ne içindir? Uluslararası sermayeye tam bir teslimiyetle boyun eÄŸecek, fakir halkın son kuruÅŸunu da onlara yedireceksek varlığımızın anlamı nedir?

      Ülkemize motor sektör inÅŸaattır. Büyük inÅŸaat iÅŸleri devletindir. Devlet, inÅŸaat iÅŸlerini ihale yöntemiyle dağıtır. Ä°hale yasalarının deÄŸiÅŸtirilerek daha ÅŸeffaf hale gelmesiyle piyasaların rahatlayacağını umuyorduk; tam tersi oldu. Haksız yoldan elde edilen yüksek kazancın engellenmesiyle millet adına yapılacak yatırımların müreffeh bir toplum ortaya çıkartacağını bekliyorduk. Åžimdi devletten iÅŸi alanlar yüksek kırımlardan dolayı çok zor para kazanmaktalar. Zor kazanan müteahhid, taÅŸeron firmalara da çok düÅŸük fiyatlarla iÅŸ vermekte. Onlar da zarar etmemek için bunu iÅŸçi ücretlerinden yahut piyasaya olan borçlarını ödemeyerek çıkartıyorlar. Devlet kasasında kalan paradan halka bir fayda yok. Memur, iÅŸçi maaşında artış olarak geri dönmemektedir. Böylece piyasaya can veren sıcak para iyice derine inmekte, ticari hayatı öldürmektedir. Kara para denilen kanunsuz paralar ÅŸimdi daha zor giriyor piyasaya. Böylece ambar ÅŸiÅŸmekte fakat oyuncuların elinde taÅŸ kalmamaktadır. ‘Kuyu oyunu’nu devlet kazanacaÄŸa benzer. Fakat kazandığını dağıtacak bir yöntem bulamazsa oyunun yeniden baÅŸlama ihtimali yok.

     Aslında yüksek miktarlarla ambarı ÅŸiÅŸirmek ve sonra dağıtmak yanlış bir yöntemdir. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde müteÅŸebbis yaratmak için bu yapıldığında zararlı olduÄŸu görüldü. Çünkü birileri bunun tadını alıp ambara dadanarak normal oyun oynamayı tercih etmemktedir. Vergi oranları düÅŸürmek en etkili ve adil yöntemdir. Böylece zavalı insanların kazancını zenginlere meze etmemiÅŸ olursunuz

Yorum
Yazar irfan tekneci açık 2007-04-16 00:34:53
bence bu konuda en güzel davranış biçimini melih gökçek sergiliyor. halktan aldığını kendi döneminde fazlasıyla harcamaya dikkat ediyor
$$$$$$$$$$$$$$$
Yazar abdullah açık 2007-04-17 22:34:20
PARANIN BENDE OLMADIÄžI KESÄ°NNNNN ff:roll

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 13-10-2007 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111418759 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net