23-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
Son Eklenenler
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa
KADER PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 27
KötüÇok iyi 
Yazar M. Selami ÇEKMEGÄ°L   
13-02-2007
KADER

                                                                    M. Selami ÇEKMEGÄ°L
      ImagePeygamberimize atfedilen bir söz var: yarım saatlik tefekkürün yetmiÅŸ yıllık nafile ibadetten daha iyi olduÄŸu fikrini iÅŸleyen bir söz...

      Ne mutlu onaydı ki, günümüzün nafile ibadet sayılan bazı günahlarına inat, toplum içine dalarak Kur’an ışığını göstermeye çalışan Sayın YaÅŸar Nuri Öztürk, sadece kendisini deÄŸil, kitleleri de; yarım saatlik deÄŸil, çok daha uzun vadeli tefekküre de yönlendirmiÅŸti vaktiyle... Hocanın bu eski misyonunu bugün -sıradan insanların "da"  talip olabileceÄŸi güncel politik hesaplara- feda etmiÅŸ olmasını, gereksiz harcamalarla kendi yeteneklerini israf etmiÅŸ olmasından baÅŸka bir ÅŸeye yoramıyoruz. Neyse bu bahs-i diÄŸer. Biz baÅŸlıkta ifadelendirdiÄŸimiz konuya girelim:

     Yıllarca önce bir gün TRT-1‘in, YaÅŸar Nuri Öztürk beyefendinin katılımıyla gerçekleÅŸtirdiÄŸi bir spot programda, toplumun çeÅŸitli kesiminden kimselerle “kader” konusu tartışılmıştı. Bu toplantıda -o zaman gündemde olan- Seren Serengil gibi ilgisiz sanılan kimselerin de Kur’an etrafında dolaÅŸarak
konu üzerinde düÅŸünmeye yönelmelerini  insanımızın, artık etrafına örülmek istenen labirentleri aÅŸarak gerçeÄŸe yönelme arzusunun  ve Allah’ın bir kader olarak içinde yarattığı olumsuz ÅŸartlarımıza, kendi tercihi ile doÄŸru karşılıklar verme eÄŸiliminin bir iÅŸareti olarak  düÅŸünmüÅŸtük.

 ***     

     Gerçekten bugün biz, fikir platformunda kalitesiz ve softa bir  muhitle kuÅŸatılmışız. Halkımızca sübvanse edilen eÄŸitim, televizyon ve sahne programlarında, gazete manÅŸet ve yazılarında aklımızla benimseyip tevarüs ettiÄŸimiz, deÄŸerlerimize zaman zaman “dogma” etiketi yapıştırılarak saptırılma riskine maruz da bırakılıyoruz. Sömürücü bir medeniyet kuÅŸatması altında, dengemizi bozmadan kendi ÅŸahsiyetimizle hayatta kalmak için mücadele etmeye de adeta mahkum bulunuyoruz…     
      Bütün bunlar tercihimiz olmadan Allah tarafından bize yöneltilmiÅŸ, adına kader diyebileceÄŸimiz bir sınav konumudur. Dünyanın tüm ekonomik mücadelesinin üzerinde yoÄŸunlaÅŸtığı bir yörede, hurafeci ve bilim karşıtı bir kültür iklimine doÄŸuÅŸumuz, medeni(!) vampirler tarafından kanımızın emildiÄŸi bir ortamda hayat mücadelesine mecbur bulunuÅŸumuz, hiçbirimizin kendi iradi tercihi ve zevki deÄŸildir. Ama bu koÅŸullara karşı takınacağımız tavır, bu sınavda içinde bulunduÄŸumuz konuma  vereceÄŸimiz cevabın niteliÄŸi, düÅŸünelim ki, Allah’ın bize zorladığı bir mecburiyet, bir mahkumiyet deÄŸildir. Bu tavır ve cevabın ÅŸekli, bizim kendi iradi seçeneÄŸimizdir, kendi iradi tercihimiz olacaktır. Çünkü bu sınavda sınavımızın sonucuna göre liyakatimize karşılık verecek olan Allah, -Kur’an’ın genel öÄŸretisine göre- bizi adil bir ÅŸekilde kendi eylemlerimizle sınayan, terbiye edicimiz, Rab’bimizdir... Hiç kuÅŸku yok ki, toplum olarak eylemlerimizin karşılığı dünyada; birey olarak ise ahirettedir. Ve yine  unutmayalım ki, zerre kadar iyilik de zerre kadar kötülük de kaybolmayacaktır.
      Allah’ı, evladını önce komÅŸu bahçesinden meyve çalmaya zorlayıp sonra da niye çaldın diye cezalandıran zalim bir babaya benzetenler, ya Ä°slam karşıtı, Allah’ın ölçülerine razı olmayan zalimler; veya Ä°slamı, Hıristiyani veya baÅŸkaca vicdani mülahazalarla yargılamaya tabii tutan aldanışlar; veyahut da Ä°slam adına telkin edilmek istenen hurafelere karşı geliÅŸtirilen bilinçsiz ama tabii duygusal reaksiyonlardır. Bizim bu konuda da doÄŸruyu yakalayabilmemiz, her konuda olduÄŸu gibi, saptırıcı yan etkilerin güdümünden kurtularak dengeyi muhafaza etmemize baÄŸlıdır. Meseleyi, hadiseleri inceleyerek bize verilen vahyi donelerin ışığında  akılla ele alabilirsek çözebiliriz.

      Vahyi donelerin ışığında deyiÅŸimiz, onların ötesine geçerek bu tip bazı konuların künhünü (içyüzünü) anlayabilmemizin zorluÄŸunu hissetmiÅŸ olmamızdandır. Mesela, insana ruhu sorarsanız, itiraf etmek gerekir ki, insanın bu konudaki bilgisi, sadece onun Allah’tan, O’nun emrinde bir vergi olduÄŸu ve hakkında çok az ÅŸey bildirilmiÅŸ olduÄŸu ÅŸeklindedir. Dikkat edilirse ruhun mahiyetinin kimse tarafından anlaşılmadığını belirtmekten öte insanlık herhangi bir ÅŸey yapma konumunda olamamaktadır. Allah’ın zatı hakkında da bu böyledir. Biz onu sıfatlarıyla tanır, mahiyeti hakkında bir ÅŸey bilemeyeceÄŸimizi söylemekle yetiniriz. Allah, rahimdir, azizdir, alimdir, adildir, muntakimdir.. biliriz ama, bu sıfatları dışında zatı nasıldır, mahiyeti nedir onu tanımlayamayız.. Kader de böyledir iÅŸte... Biz onu birtakım tezahürleriyle algılasak ve anlasak da, nedenini ve niçinini belli bir boyutun ötesinde ihata edemeyiz. (kavrayamayız).
      Elhasıl, yıllarca önce, ÜFAB’ta yazdığım üzere demek istiyorum ki:
      Gökteki kuÅŸ bile kaderin çizdiÄŸi bir yönde  uçar. Ä°rademizin eseri olmayan, aklımızın müdahil olmadığı hadiseler kaderimizdir. Ä°çinde bulunduÄŸumuz ÅŸartları kaderle izah ederiz.
      Ama amellerini (iradi eylemlerini) de kaderle izah edip teselli arayanlar, kendilerini, Allah’ın insanlara lutfettiÄŸi akıl ve iradeden mahrum mu kabul ediyorlar? Onlar, Ä°nsanları kendisine ait olmayan fiillerden dolayı cezalandıran bir zalimin sultası altında mı sanıyorlar?

      Kader insanlara hayat denilen bir imtihanın içinde Allah tarafından sorulmuÅŸ ve cevabı yeteneÄŸimizde olan bir sorusudur. Ve de imtihan olunanlar cevap vermeye mecbur oldukları soruları kendileri seçmek durumunda deÄŸildirler.
      Fertler olarak münevveri pek az olan bir cemiyette var oluÅŸumuz kaderimizdir. Kader bizi keyfiyette geliÅŸmemiÅŸ lisemsi üniversitelerde, bilimsel ÅŸahsiyeti geliÅŸmiÅŸ kiÅŸiler olabilecek miyiz diye imtihan ediyor. Asırlardan beri belli belirsiz yöntemlerle zihinlerin allak bullak edildiÄŸi bir fikir ortamında yaÅŸam kaderimiz, sınava hazırlanmamış bir öÄŸrenci lisanıyla zor bir soru olarak tavsif olunabilir. Hakikati perdeleyenlerin karanlıklarında hayaletlerin korkuttuÄŸu gözler ve hareketsiz vücutlardaki gevÅŸeklik köklü düÅŸünemeyenlerin kötü diye niteleyebilecekleri bir toplum kaderidir.

      Ama biz her zorluk karşısında on kolaylık bekleyenlerdeniz. Zihinler üzerinde hegemonya kuran layık olunmayan etiketlerin etkisini elimine edecek ÅŸahsiyetli bir neslin yetiÅŸebileceÄŸine, materyalist felsefenin saçma dogmalarıyla allak bullak edilmiÅŸ zihinlerin arınabileceÄŸine ve hakikat örtücülerin perdelediÄŸi gerçeklerin “çıtlayan bir gün”ün ışığıyla ortaya çıkabileceÄŸine inanıyoruz.
      Sanırım ÅŸimdi tüm dünyaya -özellikle de OrtadoÄŸu’ya- tasallut eden bu zifiri karanlıktan Ä°slam güneÅŸi yeniden, yine doÄŸacak; asırların zifiri karanlığını bir hançer gibi yırtacak bu güneÅŸin huzmelerinde “Adalet” diye bir yazı okunacak.

      Hurafe karanlığındaki ilmin ışığına hasret gözler ona çevrilecek, adalet güneÅŸini özleyen kollar ona açılacak ve zihinsel hareketsizlikten bıkkın dogmalarla prangalanmış beyinler, prangalarından kurtularak ona doÄŸru koÅŸacak!..

      Ä°ÅŸte bu da bize sorulmuÅŸ yeni bir sınav sorusudur. Bakalım biz bu sualin karşılığını, kendimiz, doÄŸru olarak verebilecek miyiz?..

(bkz.Kendimizi Tartışmak, Çekmegil, M. S., TimaÅŸ Yayını, 1995,Ä°st.) 

Yorum
Selami Çekmegil'le Garip ama...
Yazar Sanih açık 2007-03-22 00:22:49
"...BaÅŸkası anlatsa inanmazdım, kendisini anlattı: Hasan Celâl, henüz ortaokul öğrencisiyken arkadaşı Selami Çekmegil’le kafa kafaya verip Malatya Lisesi’nde bir mescid açmış ve teneffüslerde namaz kalmaya baÅŸlamış; bu akıllara seza eylem bir taraftan SebilürreÅŸad’a ve Pakistan’da bir dergiye kapak olurken, diÄŸer taraftan Çetin Altan AkÅŸam’daki köşesinde “Malatya Lisesi’nde irtica!” diye yırtınıyormuÅŸ..." 
Devamı: 
http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=17888

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 02-07-2015 )
< Önceki


Advertisement

Anket
Kullanıcı Girişi
Kimler Çevrimiçi
Şuan 62 misafir çevrimiçi
Ziyaretçi Sayısı
111506768 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net