24-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow 'YOLDAKÄ° Ä°ÅžARETLER'LE NEREYE?
'YOLDAKİ İŞARETLER'LE NEREYE? PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 29
KötüÇok iyi 
Yazar Raci Durcan   
30-01-2007
 ‘YOLDAKÄ° Ä°ÅžARETLER’LE NEREYE?
                                                   
Raci Durcan

    ImageOsmanlının yıkılmasıyla dünya üzerinde belirleyici unsur olan Ä°slam siyaseti de tasfiye edilmiÅŸ oldu. Tek bir devletin toprakları üzerinde birçok yeni devlet kuruldu. Bunlar da ya iÅŸgal edildiler, ya da halkları Batı yanlısı idarecilerin zulmüne terk edildiler. Bu, batı için kesin bir zafer anlamına geliyordu. Dahası zaferleri siyasi olmaktan öteye de geçti, zihinsel iÅŸgali kapsama alanına aldı. Ä°slam dünyası ÅŸaÅŸkınlık içerisindeydi. Bu ÅŸaÅŸkınlık yoÄŸun tartışmaları beraberinde getirdi. Yarım yüzyıldan fazla süren ve halen devam eden  yenilginin zihinlerde soru iÅŸaretleri bırakmaması mümkün deÄŸildi. Müslüman aydınlar yenilginin sebeplerini arıyorlardı. DoÄŸruya iman edenler yenilmiÅŸ, batılın arkasındakiler kesin bir zafer kazanmışlardı. Burada bir yanlışlık vardı.

  Bu aydınların içinde, davası uÄŸruna canını vermekte tereddüt etmeyerek samimiyetini ispatlamış ve böylece yeni kuÅŸak Müslümanların gönlünde taht kurmayı baÅŸarmış Seyyid Kutup’u baÅŸta anmak, hatırasına kadirÅŸinaslık olacaktır. Ä°slam aleminde ilgi gören Müslüman KardeÅŸler hareketinin bir üyesi olarak Seyyit Kutup’un yoldaki iÅŸaretler adlı çalışması hemen her yerde dikkatleri üzerinde toplamayı baÅŸardı. Kitap, Seyyid Kutup’un meÅŸhur tefsir çalışması olan Fizilal’il Kuranın bir özeti olduÄŸu kadar, uÄŸrunda mücadele ettiÄŸi düÅŸüncelerin de özeti mahiyetindeydi. Ä°nandığı fikirler uÄŸruna canının feda etmekten kaçınmaması kendine ve fikirlerine haklı bir saygınlık kazandırdı. 1960 sonrası fikir akımlarının üzerindeki etkisi belirgindir. Bizde de tercüme edilmesinden itibaren her kütüphanede rastlanan bir kitap olmakla kalmadı, defalarca okunup hafızalara yazılmıştır. Her evde buluna Kur’anın yanında meallerinin de bulunmaya baÅŸlamasını, bu kitabın etkisine baÄŸlamak yanlış olmayacaktır. Daha önce görmeye alışık olmadığımız kadar çok tefsir ve meal çalışması, Kurana duyulan ilginin göstergesidir. Bunda en büyük payı Seyyid Kutup’un bahse konu kitabını gösterirsek haksızlık etmemiÅŸ oluruz kanaatindeyim. Etki bununla sınırlı kalmamış, Türkiye’deki sayısız dini cemaatin oluÅŸmasına ve kapalı bir tavır almalarında tesiri olmuÅŸtur. Bu kadar önemli tesirleri olan kitabı yeniden deÄŸerlendirmeye tabii tutmak gereklilik haline gelmiÅŸtir.
     Seyyit Kutup, Batı karşısındaki kesin yenilginin sebebini, Müslümanların Kurandan uzaklaÅŸmasına; böylece Ä°slam düÅŸüncesinin orijinalinden saparak zayıflamasına baÄŸlıyordu. Müslümanlar yeniden Kuran okumaya yönelir, Onun emirlerini kavrarlarsa doÄŸru Ä°slam düÅŸüncesi teÅŸekkül edecek ve Asrı saadet geri dönecektir mealindeki düÅŸüncelerini açıklıyordu. Seyyid Kutup, Ä°slam düÅŸüncesinin teÅŸekkülü devresinde hiçbir yabancı kaynaktan beslenmeden, sadece Kuran okumanın gerekliliÄŸini çok önemli görüyordu. Saf ve katıksız bir Ä°slam fikrinin oluÅŸması için zihni bulandıracak hiçbir unsur olmamalıydı. Kuran dışında okunacak her ÅŸey bu safiyeti bozabilirdi.  Ayrıca Kuranın ne söylediÄŸinin anlaşılması yetmiyor, bunu tatbik edecek, kendini batılı yaÅŸam ve fikirlerden itinayla korumaya azimli bir cemaatin oluÅŸması da gerekliydi. Çözüm arayışındaki kitlelere bu açıklamalar makul göründü. Ardından Kuran meallerine talep patlaması yaÅŸandı. Sohbetlerde Kuran okunuyor ve tefsir edilmeye çalışılıyordu. Bu anlamda hiç aksamadan 15 yıldan fazla devam eden tefsir&meal çalışmaları biliyorum. Bu kadar uzun zaman zarfında aynı ayetlerin birkaç defa okunup tefsir edildiÄŸi olmuÅŸtur. Seyrek iÅŸtirak ettiÄŸim bu toplantılardan istenilen sonucun alınmadığı aÅŸikardır. Bırakınız toplumsal bir deÄŸiÅŸimi; gittikçe geliÅŸen ve toplumu etkileyebilecek bir fikir düzeyi de ortaya çıkmamıştır. Ne fenni, ne de sosyal bilimlerde Dünya çapında bir insanın yetiÅŸmemiÅŸ olması bir örnek olarak gösterilebilir. Seyyid Kutup’un önerilerin baÅŸarılı olacağını ben de düÅŸünmüÅŸtüm. Ä°slam fikrini insanlardan deÄŸil, dinin kendi kaynağından öÄŸrenmeye baÅŸlayanların pek kısa zamanda aralarındaki ihtilafı gidererek, aynı düÅŸünce etrafında toparlanabileceklerini umuyordum. Kuran bu birlikteliÄŸi ve geliÅŸimi saÄŸlayacak, samimi kitle kısa zamanda ayaÄŸa kalkacaktı. Beklenenler olmadı. Eskiden olmadığı kadar meal ve tefsir yazılmasına raÄŸmen ilmi batılılar üretmeye devam ettiler. Günümüze kadar gelen süreçte Müslümanlar, evrensel kabul gören ürünler sergileyemediler. Aksine yenilgi kökleÅŸti, derinlik kazandı. Batı kültürü sadece Ä°slam Dünyasına deÄŸil, tüm Dünyaya hakim olarak yaygınlaÅŸtı. Bu kültür en mütedeyyin ailelerin yaÅŸam tarzlarını deÄŸiÅŸtirdi. Televizyon, giyim tarzı, yemek ve çalışma kültürü gibi tüm alanlarda kesin bir egemenlik kurdu. Bunlar olur biterken yenilginin sebeplerini yeniden araÅŸtırmak, bildiklerimize göz atmak zaruret haline gelmiÅŸtir.

    Temel yanılgılarımızdan bir tanesini, vahyin bir hidayet rehberi olan Kuran dan ibaret saymamız oluÅŸturuyor. Kuran vahiydir ve yanılmaz bir kaynak olarak bize yol göstericidir. Fakat sadece yol göstericidir, doÄŸruya eriÅŸtiricidir. Bu, doÄŸrunun tamamıdır anlamına gelmediÄŸi gibi, doÄŸrular sadece onun içindekilerdir manası da taşımaz. Ne yazık ki Kuran yönelen kitleler, bütün doÄŸruları orada bulacakları ümidiyle okumaktadırlar. Bu yöneliÅŸin sonucu ortada deÄŸil mi? Bırakınız laboratuvar çalışmalarına baÄŸlı fen bilimlerini, felsefe ve edebiyat sahasında dahi hakim kültürün dikkatini çekecek bir eser sergilenememektedir. Bunu söylediÄŸimizde itiraz edenler çıkacak ve hakim kültürün istikametinin yanlışlığından kaynaklandığını söyleyeceklerdir. Bu fikrin sahiplerine göre siyaseten dünyanın gidiÅŸi deÄŸiÅŸmedikçe bu eserlerin deÄŸeri anlaşılmayacaktır. Edebiyat ve felsefe siyaset üzerinde etkili olamazsa bu istikamet deÄŸiÅŸimi nasıl saÄŸlanabilir? Modern çağın sapmalarına ve insanının acıklı yalnızlığına raÄŸmen ciddi eleÅŸtiriler bu kültürün kendi içinden yükselmektedir. Irak’ın iÅŸgaline karşı bir milyon kiÅŸi Avrupa’da boy göstermektedir. Sanat ve felsefemizin ciddiye alındığını görmemekteyiz. Halbuki Avrupa fikri geliÅŸimini, Ä°slam dünyasının tesirinde kalarak tamamlamıştır. Batılı hayat tarzının iÅŸgaline uÄŸramamıza raÄŸmen yine batı normlarında bir bilim üretememekteyiz.

    Müslümanların batı karşısındaki yenilgiyi sorgularken yaptıkları teÅŸhis hatalarından diÄŸeri; yenilgilerini iman eksikliÄŸinden kaynaklandığını zannetmeleridir. Bu konuya Yoldaki iÅŸaretler adlı kitapta sıkça atıf vardır. Ä°lk Müslümanların kitaplarına kültür edinmek amacıyla deÄŸil, onu yaÅŸamak için yaklaÅŸtıklarından bahisle, ayetlerin iner inmez insanların hayatına geçtiÄŸi  izah edilmektedir. Kuran ayetlerinin peyderpey indirilip 23 yıllık bir zaman dilimini kapsaması bu noktada örnek olarak sunulmaktadır. Günümüzdeyse Kuran’a yaklaşım deÄŸiÅŸmiÅŸtir. Merak saikıyle yaklaÅŸanlar bir kültür edinmekle kalıyor, onu tatbik etmiyorlar denilmektedir. Böylece örnek bir toplumsal hayat oluÅŸmamakta,  Modern insan, Kuranı yaÅŸanan halde görememektedir. Böylece insanları etkilemesi gereken kitap, soyut bir anlam  ifade etmektedir. Seyyid Kutup bu durumu, asrı saadetteki Müslümanların imanıyla günümüz Müslümanının arasındaki farka baÄŸlamaktadır. Kitaplarına samimi bir iman ile deÄŸil, çağımız hastalığı ÅŸüphe ile yaklaÅŸan Müslüman, o dönemde olduÄŸu gibi samimi bir toplum yaÅŸantısı oluÅŸturamamaktadır. Asrı- saadet Seyyid Kutup gözünde bir daha yeryüzünde görülmeyecek bir dönem olarak belirginleÅŸmektedir. ÖrneÄŸi idealleÅŸtirirken onu bir ütopyaya dönüÅŸtürdüÄŸünü fark etmemektedir. Hangi fikri akım olursa olsun düÅŸünce önderlerini yüceltmek ve tarihten parlak bir sayfayı kitlelerin önüne sermek ihtiyacındadır. Asrı saadet bu anlamda kiÅŸileri kendine çeken bir ideal olarak belirir. Fakat onun yanında sonraki tüm dönemleri silmek, Ä°slam’a yaÅŸanamaz bir din hüviyeti vermekle eÅŸdeÄŸerdir.

    Benim kanaatimce Ä°slam’ın ışıltısı asrı saadetle sınırlı kalmamış, günümüze kadar insanlığı aydınlatmayı sürdürmüÅŸtür. Günümüzde dahi maÄŸlubiyetimiz siyasi alandadır. Yeryüzünde hiçbir topluluk Müslümanlar kadar ahlak ve medeni davranış örnekleri veremezler. Onca ezilmiÅŸ ve yoksunluklarına raÄŸmen Ä°slam toprakları halen insani özelliklerini yitirmemiÅŸlerdir. Günümüz medyası doÄŸru örnekleri hep batıdan yanlışları ise doÄŸudan seçerek kitleleri yanıltmaktadır.

     Kuran ilmin tümü deÄŸildir. Aslen bu kuranın ifadesine de zıttır. Bir ayette Allah’ın ilminin bütün denizler mürekkep olsa dahi yazmaya yetmeyecek kadar çok olduÄŸu bildirilmektedir. Bu kadar büyük ilim, ayetin kendi ifadesiyle Kuranda deÄŸildir. Tabiata serpiÅŸtirilmiÅŸ ve çabalarımızla oradan bulmamız istenmektedir. Ayeti manasını kavrayamayanlar onu, ayetlerin altını gereksiz doldurarak tamamlamak istemektedirler.

     Her ÅŸeye eldeki bir kitapla sahip olmak, Ä°slam düÅŸüncesinin özünde olmayan yanlış bir telakkidir. Bu yanlış anlayışa göre, kutsal kitap adeta sihirli bir formülle dünyayı cennete çevirmelidir. Bunun olmadığını gördükçe, fikrin yanlışlığı deÄŸil, inananların imanının eksikliÄŸi söz konusu olmaktadır. Kuran bir hidayet rehberidir. Ä°yi niyetler taşıyanlar ondaki iÅŸaretleri yakalayarak hayatı ve anlamını çözebilirler. O aynı zamanda ufka yelken açmış bir geminin karayla irtibatı gibidir. Ä°nsanlık önündeki sonsuz evrene açılacak fakat açıldıkça karayla irtibatını da kaybetmeyecektir. Bu temsilde Ä°lim okyanustur. Ä°nsan bu okyanusta açıldıkça oraya nereden geldiÄŸini unutmasınlar diyedir Kuran.

      Günümüzün önemli keÅŸiflerinin izine Kurandan ayetler gösterildiÄŸine rastlamış olmalısınız. Peki bu önemli keÅŸifler niçin onu sıkça okuyan Müslümanlar tarafından yapılmıyor? Evrendeki her cismin kendine has bir yörüngede seyrettiÄŸi günümüz astronomisinde önemli bir keÅŸiftir. Konuyla ilgilendirilen ayetleri müminler okumaktayken bunu anlayan ve bilimsel izah getiren Kuranı belki hiç okumamış  batılı bir gök gözlemcisidir. Tuzlu ve tuzu az iki denizin mucizevi bir ÅŸekilde birbirinden ayrı durarak karışmamasına Kuranda bir ayetin iÅŸaret ettiÄŸi ifade edilmektedir. Bu açık delile raÄŸmen keÅŸif, Kuran okuyanlar tarafından yapılmamıştır. Bu örneklerden de anlaşılacağı gibi Kuran bilimsel gerçeklerin keÅŸfinden çok, tabiata serpiÅŸtirilmiÅŸ ve bizim keÅŸfimizi bekleyen ayetlerin kendisiyle çeliÅŸmediÄŸi noktasında ışık tutabilir bizlere.

     Kuranı okuyan ve anlamlandıran kiÅŸiler deÄŸerli elbette. Fakat vahyin geri kalanını arayanlara da en az onlar kadar itibar göstermediÄŸimiz sürece bir Ä°slam Çağını beklemeye hakkımız yok.

       Kuranın rayından çıkarak hurafeye bulaÅŸmış bir zihniyeti tasfiye etmek amacıyla indirildiÄŸini ve bunu baÅŸardığını düÅŸünüyorum. Ardından gelen 1400 yıllık parlak bir uygarlık iÅŸte bu anlayışın tezahürüdür. Bütün ahlaki yoksunluÄŸuna raÄŸmen batı uygarlığının dahi günümüzdeki parlak buluÅŸlarının, onun önerdiÄŸi yönteme sahip çıkmasından kaynaklandığını düÅŸünüyorum. OrtaçaÄŸdaki gibi ellerindeki incili okuyup yorumlamayı bilginlik zanneden papazlarını dinlemeye davam etselerdi ÅŸimdi imrendiÄŸiniz ÅŸu konumda olacaklarını mı sanıyorsunuz? 

Yorum
tebrik
Yazar kubha açık 2007-01-31 01:34:26
alttan 6. paragraftaki tespitinden dolayı yazarı kutluyorum
iMRENMEK
Yazar selahaddin açık 2007-02-01 16:15:38
SELAMLAR 
Ä°mrenmek ... ! Teknolojik geliÅŸmelerin espirili yanı bulanların tekeline kalmaması.En son teknolojiyi en geri kalmış kesimlerin takip etmesi bu noktada ilginç.Satrançta bir kural var rakip saldırıken savunma yapmak.EÄŸer saldırmaya kalkarsanız zarar görürüsünüz.Batı medeniyeti tek diÅŸi kalmış haliyle ÅŸu anda artık maddi üstünlüğün ayakta kalabilmek için yeterli olmadığı nı görüyor. Ve doÄŸudan kültür ihracına baÅŸlıyor.Prens charles in bu konudaki araÅŸtırmaları ilginçtir. Ä°slam artık küresel bir olgu olarak dünya gündemindedir.Ä°slam ı coÄŸrafya ile sınırlamak söz konusu deÄŸil artık. Batı medeniyetinin içine nufuz eden islam kendi geliÅŸimini sürdürmektedir. Gelecekte teknolojinin sahibi de oacaktır. Ä°stikbal Ä°slamındır. 
Defalarca okunmalı
Yazar faruki açık 2007-02-05 11:18:39
Raci AÄŸabey, 
Yıllar önce merhum Mehmed Akif de benzeri ÅŸeyler söylediÄŸinde o malum eleÅŸtirilere maruz kalmıştı. 
Yazdıklarınız, konu ile ilgili olarak kafasında soru işareti olan herkesin defalarca okuması gereken şeyler. Evet, islamın ışığı hala dünyayı aydınlatıyor. Ama siyasi alanda da mağlup olmamalıydık. Bundaki en büyük sebep bana göre yine biziz. Elinize, dilinize, yüreğinize sağlık.
Ä°mrenmek
Yazar girisim açık 2007-02-05 12:14:24
Selahattin KardeÅŸ, 'imrenmek' tabirini yadırgamış. BaÅŸka bir ifade daha iyi olabilirdi. Fakat haricimizdeki insanlarda da imrenilecek vasıflar olabilir diye düşünüyorum. Mesela hurafe deÄŸil ilim peÅŸinde koÅŸmak gibi. Batının bugün teknolojik üstünlüğünü getiren ÅŸey ilmi yaklaşımlarıdır. Şöyle bir örnek vermek yanlış olmaz sanırım; Fırat nehri kenarında bir aile düşünün. Sel suları kabarınca ne karşıya geçebilir, ne tarlasını koruyabilir yükselen sulardan. Bazen de bu sular ailesinden birilerini da alıp götürebilir. Åžimdi bu aile olan biten karşısında sadece ağıt yakmayı biliyorsa, baÅŸka birÅŸey yapmayı aklatemezse? Ä°ÅŸte yaklaşım farkı burada ortaya çıkıyor. DoÄŸru düşünen biri hemen saÄŸlam bir köprü yapmayı düşünür, karşı kıyıya ulaÅŸmak için. Bir de bend yapar ki sular yükselince tarlasına ve malına zarar vermesin. Ä°ÅŸte bu tavır, Allah'ın tabiata yerleÅŸtirdiÄŸi ilkeleri anlamaktır. Yapıması gereken ÅŸey budur. 
Batılılar bunu yaptı. Osmanlının elindekilerden daha etkin silahlar geliÅŸtirip yendiler bizi. Bizse yenilginin bu noktadan geldiÄŸini bile kavrayamadık henüz. 
Faruki kardeÅŸe çok teÅŸekkür ederim, okuyup deÄŸerlendirme yazdığı için. BeÄŸenmesine sevindim. 
Raci
Bir Ä°kaz
Yazar bilal surgec açık 2007-03-24 15:03:41
Selami Çekmegil Beyefendi ile 22 Mart 2007'de Kızılay da karşılaÅŸtım. Çoktandır da görüşemiyorduk. “Nereye?” diye sordu. "Meal okumaya" diye cevaplandırdım. "BoÅŸver gel büroya gidelim." Israr edince Raci Bey'in Kriter'de Yoldaki Ä°ÅŸaretlerle Nereye isimli makalesini okumayı tavsiye etti. Meal çalışmasından sonra hemen okudum. 
 
Raci Bey'in akıcı bir üslubu var. Ancak müsaadesi olursa Yoldaki iÅŸaretlerle ilgili yazdığı yazıya kardeÅŸane tenkiti mi de yazayım. Bu yazıyı tenkit etmek, Raci Bey'i ikaz etmek bir ibadettir.  
Yazarımız diyor ki " Seyyit Kutup, Batı karşısındaki kesin yenilginin sebebini, Müslümanların Kurandan uzaklaÅŸmasına; böylece Ä°slam düşüncesinin orijinalinden saparak zayıflamasına baÄŸlıyordu. Müslümanlar yeniden Kuran okumaya yönelir, Onun emirlerini kavrarlarsa doÄŸru Ä°slam düşüncesi teÅŸekkül edecek ve Asrı saadet geri dönecektir mealindeki düşüncelerini açıklıyordu." Merhum Seyyid Kutub bu konuda haklıdır. Kendisi Mısır'da yaÅŸamıştır. Mısır batıcılık ve ulusalcılık akımlarının sızdığı ilk Ä°slam ülkesidir. Yeniçeriler batıdan gelen eÄŸiticilere tepki gösterince Osmanlı yöneticileri batılı eÄŸiticileri önce Mısır'a getirip burada Mısırlı askerleri eÄŸitip ondan sonra batılı eÄŸitim gören bu askerleri Ä°stanbul'a getirip Yeniçerileri eÄŸitmiÅŸtir. Yeniçerilerin bir itirazı vardı: Gavurdan bir ÅŸey öğrenecek deÄŸiliz gavurun aklı olsa müslüman olurdu.” 
Napolyon'un Mısır'ı iÅŸgali ile oryantalistlerin etnik ulusçuluÄŸu yaymak için çalıştıkları Mısr'ı Anadoludan ayırmak için din kardeÅŸliÄŸi yerine kavim kardeÅŸliÄŸini ikame etirmek için ilk çalışma yaptıkları yer de burasıdır.. MEB Yayınlarından Ä°slam Ansiklopedisinin GiriÅŸ kısmında bu konu iÅŸlenmekte ayrıca Mısır ulusçuluÄŸu ile ilgili malumatlarda Ä°slam düşüncesini yıkmak için ulusçuluÄŸun nasıl inÅŸa edildiÄŸi karşımıza çıkmaktadır. Bütün bunlar Merhum Åžehidi haklı çıkarmaktadır. Ä°slam düşüncesi yerine ırk,kavim,beÅŸeri ideolojilere inanan üstelik müslümanım diyen idareciler, ideologlar batı karşısında hem kendilerini hem de halklarını alçaltıcı bir duruma düşürmüşlerdir. 
 
Yazarımız diyor ki “Kuran meallerine talep patlaması yaÅŸandı. Sohbetlerde Kuran okunuyor ve tefsir edilmeye çalışılıyordu. Bu anlamda hiç aksamadan 15 yıldan fazla devam eden tefsir&meal çalışmaları biliyorum. Bu kadar uzun zaman zarfında aynı ayetlerin birkaç defa okunup tefsir edildiÄŸi olmuÅŸtur. Seyrek iÅŸtirak ettiÄŸim bu toplantılardan istenilen sonucun alınmadığı aÅŸikardır.” 
 
Hayatımın her on yılında bir hicret mukadder oldu. Türkiye’de gezip görmediÄŸim yer kalmadı. Sayın yazarımız Kur’an meal ve tefsir çalışması yapanların, mevcut nüfusun binde kaçına tekabül ettiÄŸini biliyor mu? Müslümanların ezici çoÄŸunluÄŸunun temel meselesi bırakın bir tefsiri, bir meali bile okumamaktır. Bu kitapların satılması, okunuyor olması demek deÄŸildir. ÇoÄŸu vitrinleri süslüyor. Hele Türkiye’de okumamak baÅŸlı başına bir sorun. Ä°ÅŸ hayatı imamlıkla sona eren bazılarının Fatihanın manasını bile bilmedikleri, Kur’an-ı baÅŸtan sona aslı ÅŸekli ile okuyup manasını bilmeden hatmeden kiÅŸinin mealini okumadığını bilmek için araÅŸtırmacı olmaya gerek yok çevremizden dahi birkaç kiÅŸiye sorarsak bunun böyle olduÄŸunu öğrenebiliriz. Yazarın yukarıdaki cümlelerinde sürekli devam eden Tefsir ve meal çalışmalarının boÅŸa harcanmış bir çalışmaymış gibi bir anlam çıkartıyorum. Yazar tefisr ve meal çalışmalarında hangi sonuç elde etmek istiyor. Kuran bir hekimlik, bir mühendislik kitabı deÄŸildir. Zaten yazar bunu yazısında belirtiyor. Bir inancı zihinde sürekli zinde kalması gerekiyorsa bunun için Onun sürekli okunması gerekir. Kur’an düşüncesinden bu ülkede uzak kalanlar ırkçı olmadı mı? Laik olmadı mı? Batıcı olmadı mı? Irak’ta Kur’an’daki kardeÅŸliÄŸi bir tarafa bırakıp Kürt,Türkmen, Arap,Åžii, Suni kardeÅŸliÄŸi ABD’nin iÅŸgalinin devamına katkı saÄŸlamadı mı? Afganistan’da Ruslara karşı cihatla kazanılan zaferden sonra,Kur’an’a ters aÅŸiretçilik, kavmiyetçilik bataklığına saplanınca Allah onları zillete düşürmedi mi? 
 
Kur’an-ı bilmeden Marksı bilmek, Liberalizmi bilmek bir Müslüman için züldür. Åžehid Kutub Tefsirinde de Kur’an-ı anladıktan sonra beÅŸeri ideolojilerin ne kadar yersiz boÅŸ bir kuruntu, zan olduÄŸunu belirtiyor. 
 
Yazrımız diyor ki “Bu kadar uzun zaman zarfında aynı ayetlerin birkaç defa okunup tefsir edildiÄŸi olmuÅŸtur. Seyrek iÅŸtirak ettiÄŸim bu toplantılardan istenilen sonucun alınmadığı aÅŸikârdır. Bırakınız toplumsal bir deÄŸiÅŸimi; gittikçe geliÅŸen ve toplumu etkileyebilecek bir fikir düzeyi de ortaya çıkmamıştır. Ne fenni, ne de sosyal bilimlerde Dünya çapında bir insanın yetiÅŸmemiÅŸ olması bir örnek olarak gösterilebilir. “ 
 
Bu mantık Ä°slami bir mantık deÄŸildir. Neye göre dünya çapında? Bu ekonomi ile alakalı bir durum. Dün Osmanlılar zengindi bugün batılılar. Bu satırlar bir yenilginin kabullenmesi gibi. Batılıların robot gibi insana sundukları tekniÄŸin dışında neyi var? Dünyanın en zengin ülkeleri en mutsuz, en fakir ülkesi BangladeÅŸ en mutlu ülkesi.Bu arada Nobel armaÄŸanı alan ilk Müslüman ilim adamı olan Pakistanlı Abdüsselam’ın ödülünün Ä°slam’a kazandıracağı hiçbir ÅŸey yoktur.Kur’an bir hazinedir istifade eden kazanır Batı, dünyaya zulüm ve vahÅŸetten baÅŸka ne sunmuÅŸtur. 
 
EÄŸer tıoplumsal deÄŸiÅŸmeye bir misal istiyorsa bir baÅŸarı saymasak dahi büyük bir deÄŸiÅŸime örnektir. Türkiye’yi başörtülü eÅŸlere sahip Ä°mam Hatip mezunları yönetiyor. Ve dünyada bunu görüyor. O meal çalışmalarının toplumsal sahadaki bu deÄŸiÅŸime mutlaka az veya çok bir katkısı olmuÅŸtur.  
 
Hakim kültürün dikkatini nasıl çekeceÄŸiz? Türkiye’de kitapları çok satan ancak az okunan bir yazara Nobel kazandıran baskı güçlerinin imkânlarını nasıl ele nasıl geçireceÄŸiz?”Bu sorun mu? Åžimdi Müslümanların sorunu bu mu olacak. Bu yıl Türkiye’de en büyük ödülü de Kültür Bakanlığından Sezai Karakoç aldı. Seazi Karakoç’un eserleri tercüme edilse dünya büyük bir yazarı tanır. Reklâm imkânının kıtlığı baÅŸka, dünya çapında düşünürümüz yok demek baÅŸka. 
 
Müslümanlar niye keÅŸif yapamıyor? Allah torpil yapmaz, adildir. Ä°lim bahtla olmaz cehtle olur kim çalışsa Yahudi, Hırıstiyan, Budist o baÅŸarılı olur. Yatan Müslüman dahi olsa niye baÅŸarılı olsun ki. 
 
Bir kitabın deÄŸeri çok okunmasından ve anlaşılmasındandır. 
 
 
 
 
 

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 01-07-2012 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111594087 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net