20-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Temel Konular arrow (250 yıl Hedefteki TÃœRKÄ°YE)
(250 yıl Hedefteki TÜRKİYE) PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 0
KötüÇok iyi 
Yazar Bilal SÃœRGEÇ   
17-07-2016
(250 yıl Hedefteki TÜRKÄ°YE)

                                                      Bilal SÜRGEÇ
GiriÅŸ
Ä°ster kabul ediniz ister etmeyiniz,  farkında deÄŸiliz, başımıza gelen felaketlerin nedenini bilmiyoruz. Bu da tarihten bihaber oluÅŸumuzdan kaynaklanıyor. Tarih bilmiyoruz. ilk çaÄŸlara orta çaÄŸlara Yeni ÇaÄŸlara gitmeyelim; milletimizi tarih sahnesinden silmek için geliÅŸtirilen planların hiç birinden bile kitle olarak haberimiz yok. 200 yıllık dönemde maalesef tarihin özeti ÅŸudur; Tanzimat'a söv, Mustafa ReÅŸit PaÅŸa'ya söv, Mithat PaÅŸa'ya söv Sultan Abdülhamit'e laf et! Osmanlıya laf et, Cumhhuriyete laf et, Mustafa Kemal'a laf et, Ä°smet Ä°nönüye laf et vs... Peki emperyalist planlar! Bir Musul'u Türkiye'ye kaptırtmamak için çıkartılan iç isyanlar, suikastler bunlardan haberimiz yok. 
Bu ülkede Ä°nönü'yü her ÅŸeyi ile mahkum ettik; ama Lozan dönüÅŸü Kazım Karabekir'e "Kazım! bunların bize dikte ettirdikleri maddeleri uygulamak için ya dinsiz olacağız ya da uygulamamak için fırıldak olmacağız” sözündeki ÅŸifreyi   tehlikeyi hiç anlamadık
Mustafa Kemal'in, Türk Tarih Kurumunu neden kurdurdu? Türk Tarih Kurumu neden Anadolu’nun köy köy, ÅŸehir ÅŸehir Selçuklular tarafından nasıl alındığını, anlatan tarih kitapları bastı?, Neden mezardaki iskeletleri çıkartılıp Irkçı Avrupa’ya onların  metodu doÄŸrultusunda cevap vermeye çalıştı. Avrupa, 19 ve 20 yüzyılda ırkçı iskeltçi kafatasçı anlayışa sahipti, Türkiye o anlayışa  karşı Anadoluculuk akımını yerleÅŸtirmesi için neden çaba gösterdi?  Neden “  bu toprakların asıl sahibiyiz, Hititler Sümerler hepsi Türk göstermenin çabası nedir? Bu ülkede milletimizin var oluÅŸunu sürdürmek için her yol denedi. Mücadele edildi.Bunu anlamadık da günümüz anlayışı ile kalktık bunları eleÅŸtirdik.
Batı anlayışından tutumundan hareketle Batıya cevap veriÅŸini hiç anlamadık merak etmedik!
Cumhuriyetin ilk yıllarında yabancı okulları denetime altına alıp bütün eÄŸitim Tevhidi Tedirsat ile tek elde toplanınca emperyalist güçlerin, bölücü tayfanın liderlerini yetiÅŸtirmek için onları nasıl yurtdışında eÄŸitiklerinden hiç haberimiz olmadı.
 Hedefteki Ülke Türkiye
Osmanlı idaresinde Keldani, Nesturi, Suryanilerin, Müslümanlarla asırlarca barış içerisinde iç içe yaÅŸadıkları bir tarihi vakadır. Her ÅŸey 1683 II Viyana yenilgisiyle baÅŸladı. Karlofça AntlaÅŸması Devlet-i Aliye'nin artık dünyanın bir numaralı gücü olmadığının belgesiydi.
Onun kadar bir baÅŸka acı belge de Küçük Kaynarca’ydı. Ä°lk kez Müslüman bir Türk devleti Kırım Osmanlı’dan kopuyor. Osmanlı topraklarında yaÅŸayan Ortodokslar Rusya’nın manevi himayesine bırakılıyordu.
Avrupa’da sanayi devriminin geliÅŸmesi, sömürgecilik faaliyetlerinin yoÄŸunlaÅŸması Osmanlıyı Batı’nın, emperyalizmin bir numaralı hedefi haline getiriyordu. Batının casusları; oryantalist, misyoner, gezgin, arkeoloÄŸ olarak Osmanlı topraklarında boy göstermeye baÅŸladılar.  Misyonerlik bir din tebliÄŸi deÄŸildi. O kisve altında beÅŸinci kol faliyetiydi.MisyonerliÄŸin en parlak devrini yaÅŸadığı 19. yüzyılın ortalarında
Ä°ngiltere’de “Biz Hindistan’a bu kadar misyoner, bu kadar para göndermek zorunda mıyız?”ÅŸeklinde tartışmaların olduÄŸu sırada misyonerliÄŸi savunanlar, “Hindistan’da orduların, diplomatların yapamadıklarını bizim gönderdiÄŸimiz misyonerler yapıyorlar” demiÅŸlerdir.(1) XIX. yüzyılın ortalarına kadar GüneydoÄŸu’da Nesturilerle bölgedeki en yakın komsular Kürtlerin arasındaki iliskiler gayet dostane idi. Nesturi patriÄŸi bulunduÄŸu bölgede en üst düzeydeki Osmanlı yöneticisi ile aynı konumda sayılırdı. Aralarında bazı ufak tefek çatısmalar olsa da birbirlerine karşı düÅŸmanlıkları uzun sürmemekteydi. 1840’lı yıllara gelindiÄŸinde ise özellikle Amerikan ve Ä°ngiliz misyonerlerin Nesturiler üzerine faaliyetleri sonucu Kürtlerle Nesturiler arasındaki iyi olan iliÅŸkiler bozulmaya baÅŸladı ve iki millet süreklilik arz eden bir ÅŸekilde birbirlerine düÅŸman haline geldiler. Kürtlerin Nesturiler üzerine saldırılarından sonra Osmanlı topraklarından ayrılmak zorunda kalan Ä°ngiliz ve Amerikan misyonerlerinin ilk teÅŸebbüsleri baÅŸarısızlıkla sonuçlandı. Hatta Nesturi PatriÄŸi Abraham’ın (1820–1861) katliamlardan misyonerleri de sorumlu tutarak bütün yabancılarla uzlaÅŸmaz bir tavır içine girmesiyle Osmanlı topraklarında Nesturilere yönelik misyonerlik faaliyetleri durdu.
Batılı devletlerin, emellerine ulaÅŸmaları için Osmanlı coÄŸrafyasında nüfuz alanlarına sahip olmaları gerekmekteydi. Nüfuz alanları ortaya çıkarmanın bir yolu ise azınlıklara sahip çıkmaktan geçmekteydi. Batılı Emperyalist devletler, misyonerlik faaliyetleri vasıtasıyla Osmanlı bünyesindeki azınlıklar üzerinde, dolayısıyla da Osmanlı Devleti üzerindeki nüfuzlarını artırmaya gayret ettiler. Destekledikleri ve himaye ettikleri misyonerlik faaliyetlerini siyasal projelerinin bir parçası olarak gördüler. Dinlerini yani Hıristiyanlığı siyasetlerine alet ettiler. ÖrneÄŸin laikliÄŸi benimseyen Fransa, Cizvitleri topraklarında barındırmamasına raÄŸmen, dışarıdaki çıkarları nedeniyle onların hamiliÄŸini yaptı ve elinden geldiÄŸi kadar onlara destek oldu.Vatikan’ı abluka altında tutan Ä°talya, emperyalist politikasını papazlar üzerine kurdu.
Hatta ülkesinde dini tümden yasak eden Rusya bile OrtodoksluÄŸu kullanmaktan geri
durmadı. XIX. yüzyılda Fransa Katoliklerin, Rusya Ortodoksların üzerinde koruyucu
Sıfatına sahip iken Ä°ngiltere’nin hamisi olduÄŸu bir millet yoktu. Çünkü Osmanlı
Devleti’nde henüz bir Protestan milleti mevcut deÄŸildi. Ä°ngiltere’nin Osmanlı
Tebaasından Protestan millet oluşturma hedefi ancak misyonerler sayesinde
gerçekleÅŸebilirdi. Bu nedenle Ä°ngiltere, kendi misyonerlerinin yanında Osmanlı
topraklarında Protestan milletin oluÅŸmasına en büyük katkıyı saÄŸlayan Amerikan misyonerleri de elinden geldiÄŸi kadar desteklemeyi ve himaye etmeyi ihmal etmedi .
 (Bayram KüçükoÄŸlu, Türk Dünyasında Misyoner Faaliyetleri (Dünü-Bugünü-Yarını), 1.Baskı,Ä°stanbul,2003, s30)
Misyonerlik faaliyetlerine  önem veren baÅŸka bir devlet de Amerika idi.
ÇeÅŸitli Avrupa ülkelerinden göç eden insanların kurduklarıkolonilerin birleÅŸmesiyle oluÅŸan Amerika BirleÅŸik Devletleri, halkının ulusallıkla bir Ä°lgisi olmamasından dolayı, çoÄŸunluÄŸun oluÅŸturduÄŸu Protestan mezhebi çevresinde bir bütünlük saÄŸlamak istedi. Protestanlığın önce Amerika’da, sonra da tüm dünyada yayılması bu devlet açısından önemliydi. Amerika BirleÅŸik Devletleri için bundan daha önemli olan bir mesele, dünyanın sömürgeci devletler tarafından bölüÅŸülmesinin Amerika’ya getireceÄŸi zararlardı. Bu pastadan kendisi de pay almak istiyordu.
Amerika Birlesik Devletleri, Monroe Doktrini (1823) 10 nedeni ile kendi kıtasının haricindeki siyasi olaylara doğrudan karışamamakta ve kayıtsız kalmaktaydı. Amerika
BirleÅŸik Devletleri’nin büyük çıkar beklentileri ile göz diktiÄŸi Osmanlı toprakları
Üzerinde spekülasyonlara giriÅŸmesi Monroe Doktrini’ni yok saymak olacağından,
Avrupa’nın kendi içiÅŸlerine karışması söz konusu olabilirdi. Bu nedenle Amerika
Birleşik Devletleri, misyonerlerden faydalanma yoluna giderek isi uygun bir kılıfa soktu
ve kapalılık politikasını kendi menfaatleri doÄŸrultusunda delmeye çalıştı. Misyoner
teskilatları resmi kurumlar olmayıp sivil toplum örgütleri olarak kabul edildiginden
Monroe Doktrini delinmemiş olmaktaydı. Bu sekilde misyonerlik, Amerika Birlesik
Devletleri’nin Osmanlı topraklarında kendine ekonomik, sosyal ve kültürel bir hayat
alanı oluÅŸturma çabalarının bir aracı oldu. Bütün Protestan misyonerlik örgütlerinin
daha sistemli çalısabilmek amacıyla dünyayı kendi aralarında paylastıklarında, Osmanlı
coÄŸrafyasının büyük bir kısmının Amerikan misyonerlerinin payına düÅŸmesi Amerika
Birlesik Devletleri’ni hedeflerine daha fazla yakınlaÅŸtırdı. Osmanlı Devleti ile kalıcı bir
Amerikan bağının kurulmasında en büyük etken misyonerlerce kurulup isletilen egitim
ve hayır kuruluslarının faaliyetleri oldu
(Selahattin SATILMIS I. Dünya Savaşı  Öncesinde Neturiler ve Misyoner Faliyetler.)
Avrupa sanayi devrimin, gerçekleÅŸtirdiÄŸinde bu sanayi çalıştıracak petrolün Osmanlı Devletinin Irak ve Arabistan topraklarında olduÄŸu keÅŸf edilmiÅŸti. Dolayısıyla oyunlar burada yoÄŸunlaÅŸtı.
Irak’a, ajanlar, misyoner, oryantalist arkeoloÄŸ kılıklı gelirken Arabistan’da Vehabi meÅŸrebini kuran Abdulvehab bizatihi Ä°ngiliz ajanları desteÄŸi ile bu mezhebi yaygınlaÅŸtırıldı.1840’larda Ä°ngiliz misyoner ajan Badger Hakkari’de Nasturuleri Osmanlılara vergi vermeyin diye kışkırttı.
Tanzimat’ın Müslüman ve gayrimüslimleri her alanda eÅŸit bir statüye getirmesi, Nasturilerin yıllardır tâbiyeti altında oldukları Kürt beylerine karşı baÅŸ kaldırıp yönetimlerini tanımamalarına yol açmıştır. Bölgeye gelmiÅŸ olan Batılı misyonerler, Nasturilere gelip “Uyanın artık, devir deÄŸiÅŸti. Tanzimat geldi. PadiÅŸah ferman verdi. Kürt beyleri artık sizin kılınıza bile dokunamaz. Sizden vergi de alamaz haraç da alamaz…’’ diye propaganda yaparken Nasturileri, Kürtlere karşı, Kürtleri de Tanzimat Fermanı’na ve dolayısıyla Osmanlı Devletine karşı kışkırtıyorlardı. Ä°stanbul’daki Ä°ngiliz elçisi, yetkisi olmadığı hâlde Tanzimat Fermanı’nı uygulatmak için Türk hükümetine sürekli baskı yaparken Åžemdinli’de Ä°ngiliz misyoneri ve gezgini Badger “Bu ferman, Kürt beylerinin pabucunu dama atıyor” diye konuÅŸuyordu.( Bilâl N. ÅžimÅŸir, Kürtçülük (1787-1923), Bilgi Yayınevi, Ankara 2007, s. 94.)
ABD misyonerlerinin Hakkâri’de kurdukları misyoner okulu bir kale büyüklüÄŸündeydi.  Halbuki Osmanlı yönetiminde mahalli bir inanç önderi mesela Nesturilerin en yüksek din adamı MarÅŸemun(patrik demek) Osmanlıya baÄŸlı en yüksek konumdaki yönetici ile protokolde aynı haklara sahipti. GittiÄŸi ÅŸehirlerde beylerbeyi protokol uygulaması ile karşılanırdı. Ä°ngilizler onları kandırdılar. 1843’te isyan çıkartılar. Ama bu Nesturilere pahalıya patladı fakat Ä°ngiliz ajanlar için bu hiç önemli deÄŸildi. Misyoner Misyoner Ainsworth"Nesturileri kışkırtık, onların ezileceÄŸini biliyorduk; ancak Osmanlı’nın zayıflaması için bölgede kargaÅŸa çıkması lazımdı.Bu gerekliydi.Onların ezilmesi bizim için bir iÅŸti, dolayısıya iÅŸ, iÅŸtir" diye hatıralarına yazdı..
Asahel Grant Amerikalı doktor  misyonerdi. 1840'taki Hakkari’de faaliyet gösterdi. Asıl mesleÄŸi ile yerel idarecilerle dostluklar kurdu. Kale büyüklüÄŸünde misyoner okulunu kurdu. Osmanlı mahalli yöneticiler bunu Erzurum valisi Halil Kamil PaÅŸa'ya bildirdiler.
Erzurum valisi, yaptığı soruÅŸturma sonucunda, Grant’ın söz konusu mahalde konak tarzında bir okul inÅŸa ettirmekte olduÄŸunu ve bölgedeki Hıristiyan çocukları ProtestanlaÅŸtırmaya çalıştığını, bu nedenle binanın yıkılması ve Grant’in bölgeden uzaklaÅŸtırılması gerektiÄŸi, istenir. Bu soruÅŸturmalar sonucunda Amerikan Elçisi Mr. Brown Bab-i Âli’ye çaÄŸrıldı ve Osmanlı yönetiminin bu daÄŸlarda okul açılmasını istemediÄŸi kendisine bildirildi.
Bölge halkı deÄŸil misyon merkezi inÅŸaatını, bölgede dolaÅŸan misyonerlerin ya da Avrupalıların bizzat kendileri bir tehdit unsuru olarak anlaşılmaktaydı. Expedition for the Exploration (KeÅŸif Gezisi)’nin bir parçası olarak 1840 yazında patrik haneyi Anglikan kilisesi adına ziyaret etmek için Hakkâri’ye ulaÅŸan Ä°ngiliz coÄŸrafyacı-araÅŸtırmacı William Francis Ainsworth’a bölgede karşılaÅŸtığıbir Kürt beyi ÅŸunları söylemekteydi: Burada ne yapıyorsunuz? Bu memlekete Frenklerin girmeye haklarının olmadığını bilmiyor musunuz? Hiç rol yapmayın! Kim olduÄŸunuzu ve ne yapmak istediÄŸinizi biliyorum. Siz bu ülkeyi almak isteyen güçlerin öncü kuvvetlerisiniz. Bu nedenle önce sizin varınızı yoÄŸunuzu almamız lazım,çünkü sonra siz bizim malımızı mülkümüzü elimizden alacaksınız.
(https://www.academia.edu/3507508/Asahel_Grant_ve_Nasturi_Misyonu)
Ä°ngilizlerin Almanların Franszıların Amerikalıların bu mantığı hiç deÄŸiÅŸmedi. Menfaatleri için Arap, Türk,  Ermeni, Kürt, Nasturi v.b. tüm toplulukları toplumları emperyalist menfaatler için birbirini boÄŸazlamaları.. Böl parçala yönet politikası Toplumları düÅŸman ederek, ülkeleri zeyıflatıp, milletleri bölüp parçalayıp yönetmek ve sömürüye hazır hale getirmek! Bunu da din kisvesi altında çalışan misyonerlere yaptırmak.
Çörçil’in en çok takdir ettiÄŸi Ä°ngiliz devlet görevlilerinden biri Mark Sykes’tı. Takdirini kazanmasının nedeni Sykes’in Araplarla Türkleri biribirinden ayırmakta parçalamakta bölmekteki baÅŸarısıydı: “…Birçok Afrikalı ve Amerikalı kâÅŸifler arasında Mark Sykes, Yakın DoÄŸu’da herhangi bir hazine bulmak umudu olmaksızın ya da dini görüÅŸleri yahut bölgesel özgülükleri deÄŸiÅŸtirmek amacı olmaksızın seyahat etmiÅŸtir. O [Sykes], kendisini Levantenler ve Filistinliler ve dahası Araplar ve Türklerle tanıtmıştır. O daha önce çok az kiÅŸinin gittiÄŸi yerlere gitti ve yolların ve ülkelerin ayrıntılı haritalarını çıkardı ki bunları ne SavaÅŸ Ofisi’nin ne de Kraliyet CoÄŸrafya TopluluÄŸu’nun beraber bilgisi kapsayabilir, ya da ÅŸamil olabilir…[O] DoÄŸu’da hizmetlerinde açıkça seçilebiliyordu. Arapları Türklerden ayırmak gibi girift ve dikkat çekici politikada o çok deÄŸerli bir faktör oldu, Müslüman dünyasını en kritik anda böldü ve neticede önemli kuvvetleri Allenby’nin ordusunda çöl bayrağı altında sıraladı…” (http://www.atam.gov.tr/…/turk-alman-propagandasi-karsisinda…
Lozan Konferansında  Türkiyenin isteklerini dillendiren Ä°nönü’ ye Lord Curzon’un, “Topraklarınızda yaÅŸayan Türkler dışındaki milletlere bir alfabe verdiÄŸim gün, görürsünüz, gününüzü” dediÄŸini bu millet hiç unutmamalıdır. Ä°ngiliz Ajanı ‘Ayn el Arab’ (Arap Pınarı) bugün ise bir Alman ÅŸirketinin adı olan Kobani’yi üst tutup buradan DoÄŸu ve GüneydoÄŸuyu adım adım dolaÅŸtığını hiç unutmamak gerekir.. 100 Yıl önce tam 10 sene Anadolu’yu  köy köy dolaşıp, her önüne gelene kralık baÅŸkanlık, bakanlık öneren Ä°ngiliz ajanlarının entrikalarını bilinmemektedir Anadolu’nun Lawrenci Ä°ngiliz ajan Binbaşı Noel’in çevirdiÄŸi entrikalar hiç bilinmemektedir. DoÄŸu Anadolu ve GüneydoÄŸu Anadolu’da karşılaÅŸtığı her aÅŸirete, her kabile reisine Osmanlıya veya TBMM karşı ayaklananın, Türklerden ayrılın, ayrı bir devlet kurun o devletin başı siz olun. Ä°ngiltere arkanızda olacak dedi. Onun aldatmacı vaadleri yalanları birçok insanın niyetini bozdu. Noel, Mustafa Kemal tarafından. Anadolu’dan kovulan ilk Ä°ngiliz olduÄŸunu bilinmelidir.
Hele ülkemizde büyük bir kesim; kıytırığın kıytırığı bir devlet olan,Ä°srail’i baÅŸ tehlike olarak göstermesi buna karşı Batı Rus Çin ve ABD istihbarat oyunlarının bilinmemesi ne kadar acı..Ä°srail,  Ä°slam dünyasını yok eden, Avrupa, ABD ve Rusya entrikalarını gizlemek ve boÄŸaları kızdıran matadorun elindeki  kırmızı bir bez olarak sallandırılan bir korkuluk devlettir. Barış Gönüllülerinin Ajan faaliyetler, Ä°stihbarat örgütlerinin çalışmaları,kurulan komplolar, PKK finansal destek için özellikle DoÄŸu vilayetlerinden 1980’ler den itibaren  Avrupa’ya kaçak yoldan sokulan ve her bir iÅŸçiden ayda 50 Eoruya denk aidat kesildiÄŸini bu kaçak göçmen iÅŸçi olayını Avrupa devletlerinin teÅŸvik ettiÄŸi kışkırttığı da herkesin malumudur.Ancak bu bilgi bile halkımıza yeterince duyurulmamıştır. Halkın uyandırılması için sırf bir bilgi olarak halk arasında yaygınlaÅŸtırılmamıştır.
 Ä°slam dünyasına yenilmez bir güç sunulup korkutulmalıydı. Bu da Ä°sraildi. Evet Ä°srail’i yenilmez bir güç olarak sunulmuÅŸ, ancak 1973 yılında Ä°srail- Mısır Savaşında eÄŸer ABD olmazsa Mısır ordusunun Ä°srail’i ortadan kaldıracak bir konum kazandığı zafer unutturulmuÅŸtur. Çünkü yenilmez bir efsane lazımdı. bu hayali korkuluk devlete sürekli bakışlar çevrildiÄŸi için GüneydoÄŸuda, Irak ve Suriye’de anarÅŸist katil PKK’ya verilen emperyalist destekler görülmemiÅŸtir. Silahların Almanya’dan Ä°ngiltere’den Rusya’dan ve ABD’den geldiÄŸi yeterince halka  anlatılmamıştır.
Berlin AntlaÅŸması’nın Ermeniler lehine DoÄŸu Anadolu’da ıslahat yapılması konusunda Almanya, Ä°ngiltere ile birlikte hareket etmiÅŸti. Hatta Alman Ä°mparatoru II. Wilhelm’in annesi (Prenses Victoria Ä°ngiltere Kraliçesi Kraliçe Victoria’nın büyük kızı, III. Friedrich’in karısı, Alman imparatoriçesi ve Prusya kraliçesi) Ä°mparatora hitaben yalanlara dayalı ÅŸu nasihati ediyordu: “Türkiye’deki Hıristiyan katliamı çok iÄŸrenç, bütün Hristiyan ülkelerin görevi, bu katliamda akan Hıristiyan kanının intikamını Türkiye’den almak olmalıdır”  Doç Dr Suat Zeyre’ten aldığımız bu bilgiyi veren makalede Batının Hukuk anlayışını da vermektedir Berlin Kongresi’nde(1878) Bismarck, Osmanlı delegelerinin, Avrupa hukukundan istifadeye hakları olduÄŸunu söylemesi üzerine, “O hukuk size göre deÄŸil” demiÅŸti. Bismarck devamla, “Ä°ÅŸaret ettiÄŸiniz hukukun icrasında, Almanya Ä°mparatorluÄŸu’nun güç ve görkemi duruyor. Batı için haklı olmak önemli deÄŸil güçlü olmak önemlidir.
(Yard Doç Dr Suat Zeyrek Tarih Dergisi, Sayı 57 (2013 / 1), Ä°stanbul 2013, s. 69-103)
Ä°ki asırdır Batı OrtadoÄŸu’da kan akıtmaktadır.1911 yılı bütün bir batı dünyası için Osmanlı imparatorluÄŸu üzerindeki iÅŸtahlarının açıkça belirdiÄŸi bir yıl olmuÅŸtu. Zaten Ä°ngiltere hükümeti, Sir Grey’e gönderilen gizli belgede “Åžimdiki durumda yalnız Balkanları ve Avrupa’yı deÄŸil fakat Arapları, Ermenileri, Kürtleri ve diÄŸer ırkları da imparatorluktan ayırmak olmalıdır” denilerek etkin bir propagandanın gerekliliÄŸini ifade etmiÅŸti  (Yard Doç Dr Suat -age),
Bizim hayali düÅŸmanlarımız yoktur. Bizim düÅŸmanlarımız belli; iÅŸte yakın zamanda rahmete giden Kıbrıslı Türklerinden Prof Sallahi Sonyel’in Ä°ngiliz Ä°stihbarat Servisinin Türkiyedeki Eylemler  kitabı, gençlerimiz gurup çalışması olarak okutulmalıdır.Ä°ngilizlerin nasıl KurtuluÅŸ Savaşı yıllarında çalıştığı burada anlatılıyor “Ä°ngiliz Ä°stihbarat Servisi Ankara’da  Mustafa Kemal’in  yakınlarına dek sokulmayı, Bakanlar kurulu (Vekiller Heyeti ) Genelkurmay BaÅŸkanlığı (Erkanı Harbiye Umumiye Riyaseti) ve Büyük Millet Meclisinin gizli oturumlarının kimilerinde alınan en önemli en gizli, kararlar ve devlet sırlarını, Ä°stanbul’da PadiÅŸah ve yönetiminin yakınlarına dek sokulan ajanları aracılığıyla saÄŸladığı en gizli devlet sırlarını ele geçirerek ivedilikle Ä°ngiliz yönetimine duyuruyordu.” (Sallahi Sonyel’in Ä°ngiliz Ä°stihbarat Servisinin Türkiyedeki Eylemler TTK Yay. Önsöz kısmı-2013)  Ä°ngilizler bu bilgiler kimden alınıyordu? Türkçe bilen Ermeni ve Rumlardan, Birbirine rakip guruplardan, basın mensuplarından, Anadolu’da sözde geziye çıkan gezginlerden.
Hiç vakit geçirmeksizin milletimize kurulan komploların beÅŸinci Kol faaliyetleri müstakil bir ders olarak okullarda okutulmalıdır.

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 17-07-2016 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111404424 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net