1GiriÅŸ: 2011 yılı Nisan ayında Ä°kinci Haçlı Seferi; Yalvaç Meydan Muharebesi ve Kaşıkçıbeli Zaferi, Semih Ofset-Ankara adlı kitabı neÅŸrin akabinde Miryokefalon Zaferi’nin kutlamaları münasebetiyle 16-17-18 Eylül (2011) günlerinde üç günlük Hamideli Seyahati (Göller Bölgesi Tarih ve Kültür Varlıkları Bilgi Åžöleni) adlı bir faaliyet yaptık. Bilimadamları tarafından EÄŸirdir, Gelendost, Yalvaç ve Derebucak ilçelerinde yapı- lan dört ayrı oturumda bildiriler sunuldu. Bu seyahate Prof. Dr. Refik Turan, Prof. Dr. Tuncer Baykara, Prof. Dr. Abdülhalûk Çay baÅŸta olmak üzere onlarca bilimadamı katıldı. Isparta Valisi Memduh OÄŸuz EÄŸirdir Oturumuna bizzat iÅŸtirak ettiler. Pek çok belediye baÅŸkanı, yönetici, siyasetçi,
tarihçi, tarih öÄŸretmeni, araÅŸtırma görevlisi, üniversiteli bu seyahate katıldı ve görev aldı. Isparta ValiliÄŸi, Gazi ve Süleyman Demirel Üniversiteleri ve belediyelerimizin destekleriyle gerçekleÅŸtirilen, Hamideli DerneÄŸi’nin tertip ettiÄŸi bu faaliyette; ilk defa Göller Bölgesi’nde vukûbulan coÄŸrafi deÄŸiÅŸim gündeme getirildi. Tarihi ticarî ve askerî yol (Kıral Yolu, Kir Yolu, Anayol, Tarik-i Cadde), katılımcılara gösterildi.
Bugünkü EÄŸridir Gölü, 500 yıl önce EÄŸridir ve Hoyran olmak üzere iki ayrı göl ve iki göl arasında 15-16 bm uzunluÄŸunda Menderes veya el-Battal adında büyük ve derin bir ırmak vardı. Tarihî anayol, bu ırmağı, iki gölün arasında bulunan Kemer BoÄŸazı’nda; Yenice Köyü Köprüsüyle geçiyordu (438 Nu. MVADI, 1993: 68 ve 314, Yenice Köyü Köprüsü). Yaklaşık 500 sene önce iki göl birleÅŸmiÅŸ ve bu ünlü ırmak ve tarihî yol, göl altında kalarak kaybolup gitmiÅŸti. Miryokefalon Savaşı da Kemer BoÄŸazı ve devamındaki Yenice Sivrisi’nde vukûbulmuÅŸtu (Topraklı, 2010). Menderes’e karışan, ona eÅŸdeÄŸer büyüklükte Marsyas, Bigadiç veya Katarraktes adında suları coÅŸkun bir çay ile ondan daha sonra Menderes’e karışan Orgas adında ikinci bir çay daha vardı (Strabon, 2009: 83 ve Topraklı, 2012: 23 ve 129 Ha. 2).
(Likonya’da) büyüÄŸü Koralis, küçüÄŸü Trogitis Gölü olmak üzere iki göl bulunur (Strabon, 2009: 65). “Buheyre-i Kıreli: BeyÅŸehri gölünün ÅŸimalinde ol kadar bir gadîrdir. Bir tarafı KaraaÄŸaç tarafına vasıl olur” (M. Akif ErdoÄŸru, BeyÅŸehir Sancağı Ä°cmal Defteri, 1988-TTK Belgeler). Bugünkü BeyÅŸehir Gölü de, geçmiÅŸte BeyÅŸehir (Trogitis, Miskinin) ve Kıreli (Koralis) olmak üzere iki ayrı göldü. Bu hususu; “Veliy’e (bir ilçeye) gelinir. Burası el-Miskinin Gölü’dür, sonra Hutadi’l-Rakim’e gelinir. Orası 200x200 zira ebadında çukur bir yerdir. Ortasında bir göl vardır” ÅŸeklinde Ä°bn Hordazbih (820?-912) de kaydeder (Topraklı, 2013: 165). Burada söz konusu olan el-Miskinin Gölü BeyÅŸehir, ortasında bir göl vardır ÅŸeklinde tarif edilen göl ise Kıreli Gölü idi. EÄŸirdir ve BeyÅŸehir Göllerinin geçmiÅŸteki halleri maalesef bugüne kadar bilinemediÄŸi için Göller Bölgesi’ndeki tarihi olaylar, doÄŸru olarak yorumlanamamıştı.
Ekteki haritalarda görüleceÄŸi gibi Hoyran ve EÄŸirdir Gölleri, 913 ile 914, Kıreli ve BeyÅŸehir Gölleri ise 1116 ile 1117 rakımları arasında birbirlerinden ayrılmakta veya birleÅŸmektedirler. Haçlıların yürüdüÄŸü yolu iyi takip edilebilmek için, Odon dö Duil’i ve Arundel’in 1834 de Discoveries in Asia Minor adıyla basılmış olan eserini 2013’de Anadolu’da KeÅŸifler adıyla ilk defa kendi imkânlarımızla Türkçeye çevirttik.
Haçlıların Denizli-Acıpayam-Korkuteli-Antalya ÅŸeklinde deÄŸil, Denizli-Dinar-Uluborlu-Kemer BoÄŸazı-EÄŸirdir-KaraaÄŸaç-BeyÅŸehir-Derebucak-Side ÅŸeklinde yürümüÅŸ olduklarını iddia ettik. Bu konuda: Ä°kinci Haçlı Seferi; Yalvaç Meydan Muharebesi ve Kaşıkçıbeli Zaferi adlı bir yayın yaptık ve 16-18 Eylül’de yapılan faaliyeti de Hamideli Seyahati adıyla kitaplaÅŸtırdık.
2 Prof. Dr. Tuncer Baykara Hoca, Yalvaç oturumunda; Odon dö Duil, Koniates, Ransımın, M. Halil Yinanç ve Yılmaz Öztuna’nın eserlerini görmemiÅŸ olacak ki, “Böyle bir iddiayı ilk defa duyuyoruz, Haçlılar, Acıpayam-Korkuteli ÅŸeklinde yürüdüler” diyerek; naçizin görüÅŸlerine itiraz etti ve Derebucak oturumuna katılmadı. Derebucak-Kaşıkçıbeli Zaferi’nin kazanıldığı yerleri görmeden heyetten ayrıldı ve Yalvaç’tan Ä°zmir’e döndü. O günden beri, tam dört yıldır da aleyhte veya lehte bir makale yazmadı ve sözlü olarak itiraz etmenin dışında bir iÅŸ yapmadı. Haber Ajanda’nın Ekim-2010 sayısında Prof. Dr. Refik Turan Hocanın “Anadolu’yu vatan yapan bir savaÅŸ: Miryokefalon” makalesi dışında bizim bu çalışmalarımızla ilgili kalem oynatan, bizi tenkit eden bir bilim insanı da çıkmadı. BeÅŸer ÅžaÅŸar; ilim insanı da hata yapar, yapacaktır da, hata yapmayayım dersen ilim yapamazsın. Ülkemizde batılı bilim insanları da çok hata yaptı. Onların izinden yürüyen birçok bilim insanı Laodikya, Apameya, AlaÅŸehir (Filâdelfiya), Ammûriyye, Keleneus, Yahudi Kalesi, Santabaris, Ankara, Semalu, Brakena (Prakana), Miskinin, Antalya, Tuvena vs. gibi daha onlarca ÅŸehrin yerini hatalı yerleÅŸtirdi. Biz baÅŸkalarını tenkit ederken, daha ziyade kendimizi tenkit ediyoruz. Bizim de birçok hatamız oldu, ama hatamızı fark edince düzeltme yoluna gittik. Ä°kinci Haçlı Seferinde (ilk çalışmamızda) Haçlı- ları, EÄŸirdir (Laodikya)’e uÄŸratmamak ve Side’den sonra bugünkü Antalya ÅŸehrine götürmek gibi iki hata yaptık. Kemer BoÄŸazı’nda vukûbulan (Ransimın’ın -s. 225- Pisidya Antakyası yanındaki nehrin üzerinde bulunan köprüde olduÄŸunu söylediÄŸi) savaÅŸtan sonra Haçlıların, EÄŸirdir’e uÄŸradıklarını ve Satalie (Antalya) denilen ÅŸehrin Side veya Eski Antalya olduÄŸunu bilâhare fark ettik. 438 Nu. MVADI’de de birçok yer adının yanlış okunduÄŸuna ÅŸahit olduk. Firigos mezrası hatalı olarak FrenkeÅŸ, Limen-gömü veya Limenkome karyesi Melen-gömü olarak okunmuÅŸtu. Bir Hoca, Firigos BoÄŸazı adını Karbekos (?) BoÄŸazı okumuÅŸtu. Kısaca herkes hata yapabiliyor. Hata yapma korkusuyla çalışmalar durdurulmamalıydı. Esengazi belini, Derebucak Gencek yerine Sütçüler Kesme yakınında göstermiÅŸ, Marsyas suyunu doÄŸrudan Menderes’e baÄŸlayacakken önce Orgas’a, onu da Menderes’e baÄŸlamış, Strabon’u okuyunca hatamızı fark etmiÅŸtik. Ä°skender’i Uluborlu-ÅžarkikaraaÄŸaç istikametinde yürütecekken tersini yapmıştık (Topraklı, 2011:Hamideli Seyahati 15-27, 119-148). Bazı arkadaÅŸlar, “Kelâmın i’mâli ihmalinden evlâdır” diyerek bizi yazmaya teÅŸvik ettiler. Çalışmalarımız esnasında; bin metre ÅŸeklindeki uzunluk ölçüsünü, (km) yerine (bm) olarak ifade ediyoruz. Biz, uzunluk ölçüsü olarak metreyi batıdan aldık, ama bin manasına gelen kiloyu almadık. Türkçe olan bin, üç harfli ve tek heceli olduÄŸu halde yabancı bir kelime olan kilo, dört harfli ve iki hecelidir. Yabancı isimleri de Türkçe telâffuz edildiÄŸi gibi yazmalıyız. Kısaltmalarda ve bir defaya mahsus olmak üzere tırnak içerisinde kendi dilinde vererek iÅŸi halletmeliyiz. Bu giriÅŸten sonra Ä°kinci Haçlı Seferi’nde Haçlı heyetinin hangi yollardan yürüdüÄŸü konusuna geçebiliriz. Ä°kinci Haçlı Seferi Bizi Ä°kinci Haçlı Seferi konusunda çalışmaya sevk eden husus, Rahmetli Öztuna’nın söz konusu ettiÄŸi “Yalvaç Meydan Muharebesi” ifadeleridir (Öztuna, 1977: 444). Hâlbuki Öztuna’nın dışındaki bütün tarihçiler; Turan, Demirkent, Altan ve diÄŸerleri Haçlı heyetini, Denizli-Acıpayam-Korkuteli üzerinden Antalya’ya götürürler. Haçlı heyetinin Åžubat başında Antalya’ya vardığı (Ransimın, 1987: 226) ifade edilmesine raÄŸmen Ebru Altan, 20 Ocak’ta vardı ÅŸeklinde bir düzeltme yaparak (Altan, 2003: 93, açık. 266), “Haçlıların 20 Ocak’ta Antalya’ya vardığı hesap edilir” diye 20 Ocak tarihini herkese ÅŸamil kılar. Altan, kitabında Odon’dan nakille; kaçmayı baÅŸarabilen Türklerin Roma’ya ait küçük bir ÅŸehir olan Antakya kalesine sığındıklarını (Altan, 2003: 85), Ransimın ve diÄŸerlerinden nakille de; 1 Ocak 1148 tarihinde Pisidia Antakyası yakınında nehri geçmeye çalışan Haçlılar ile Türkler arasında bir savaÅŸ meydana geldiÄŸini söyler (Altan, 2003: 83). Fakat Antakya’nın Yalvaç olabileceÄŸine hiç ihtimal vermez. Hâlbuki bu ÅŸehri Odon, yakınımızda imparatora ait küçük bir ÅŸehir vardı, adı Küçük Antakya (Antióchette) idi (Topraklı, 2011: 79, 100) ÅŸeklinde verir. Altan, Haçlı heyetinin Denizli-Korkuteli-Antalya ÅŸeklinde yürüdüÄŸünden o kadar emindir ki, bir an bile, Haçlı heyetinin Yalvaç yakınlarından geçmiÅŸ olabileceÄŸini düÅŸünmez. Altan’ı böyle düÅŸünmeye sevk eden husus, Turan ve Demirkent gibi tarihçiler olmalıdır (Turan, 1998: 185, 3 Kinnamos, 2001: Harita)
3). Sayın Altan, Acıpayam-Denizli arasında; Honaz dağı, Kazıkbeli mevkiinde Türklerle Haçlıların bir savaÅŸ yaptığını söyler (Altan, 2003: 86, 93, açık. 226). Demirkent, Uluborlu’nun Roma’da kaldığı düÅŸüncesiyle Türk-Roma hududunu Harita 3’de görüldüÄŸü gibi EÄŸirdir Gölü’nden geçirirken Altan ise Odon’un “Bizim gittiÄŸimiz yol, Türklerle Romalılar arasında sınırı oluÅŸturuyordu” ifadesine dayanmış olmalı ki; Türk-Roma hududunu Denizli-Honaz’dan geçirir (Altan, 2003: Harita 1, 2, 3). Hâlbuki 1120 yılında Uluborlu Türklerin elinden çıkmıştı. 1146 AntlaÅŸmasından sonra da, ta 1182 yılına kadar Kemer BoÄŸazı ile Hoyran ve EÄŸirdir Gölleri arasındaki el-Battal nehri, Türk-Roma hududu olarak kalmıştı. Küçük Antakya denilen ÅŸehir Yalvaç idi. Yalvaç, Küçük Firikya bölgesinde bulunduÄŸu için Küçük Antakya olarak anılıyordu. EÄŸirdir (Deguignes, 1976: 1115, Süleyman Åžükrü, 2013: 11, 13)’de Firikya’da, (Süleyman Åžükrü, 2013: 33)’de Fricyatü’s-sagîr’de gösterilir. Pisidia ÅŸeklindeki adlandırma yanlış idi. Strabon, Yalvaç’ın Pisidia hududunda fakat Firikya’da olduÄŸunu kaydeder (Strabon, 2009: 82). Haçlılar, Kemer BoÄŸazı’nda vukûbulan savaÅŸtan sonra Türk-Roma hududu üzerinde yürüyerek üç günde EÄŸirdir (Laodikya)’e vardılar (Topraklı, Tem. 2015: 56-71). Önlerinde, kıyıları çok çamurlu olduÄŸu için güçlükle geçilebilen ve birbirlerinden pek uzak olmayan iki nehir vardı (Altan, 2003: 92) ifadesi Odon’da; “Yolumuz üzerinde aralarında bir millik mesafe bulunan iki ırmakla karşılaÅŸtık. Etrafındaki bataklık nedeniyle ırmakları geçmek zordu. Birinci ırmağı geçtikten sonra, kıyıda ordunun son saflarının gelmesini bekledik ve bu zaman zarfında çamura batan yük hayvanlarını kurtarmaya çalışıyorduk. Nihayet son ÅŸövalyeler ve piyadeler birbirlerini cesurca savunarak neredeyse düÅŸmanlarla karışık bir vaziyette ırmağı geçtiler. Daha sonra ikinci ırmaÄŸa doÄŸru yöneldik, iki kayanın arasından geçmek zorundaydık. (…) Türkler diÄŸerine tırmandılar ve baÅŸlıklarını baÅŸlarından çıkarıp ayaklarının altına aldılar” (Topraklı, 2011: 84) ÅŸeklinde verilmektedir. Ä°ÅŸte biz bu ifadeleri görünce; Öztuna’nın haklı olduÄŸuna hükmetmiÅŸtik. Söz konusu iki ırmaktan birisi, iki göl arasında akan ve Türklerle-Rumlar arasında sınır teÅŸkil eden Menderes veya el-Battal, diÄŸeri ise Menderes’e eÅŸdeÄŸer büyüklükte Herodotos’da Katarraktes, Ksenofon’da Marsyas geçen ve ÇiriÅŸli dağının güney eteklerinden doÄŸarak Menderes’e karışan ırmaktı. Koniates’te Marsyas ve suları coÅŸkun çay, Osmanlı Åžer’iye sicilinde Bigadiç çayı olarak geçen ve hâlâ bugün görülebilen su, iÅŸte bu sudur. (Topraklı, 2011: 132, Ha. 6 ve Topraklı, Tem. 2015: 22, Har. 1). Böylesine savaÅŸlarla çelikleÅŸmiÅŸ olarak Ä°talya'nın çocukları Kudüs yolunda yürüdüler; Bizans devletinin sınırlarını aÅŸarak Yukarı Firikya'ya ve oradan Likonya ve Pisidya yoluyla Colesuriye (Çukurova)'ye gelip burasını iÅŸgal ettiler (Koniates, 1995: 49). Yukarı Firikya’nın EÄŸirdir, Yalvaç, Gelendost ve ÅžarkikaraaÄŸaç civarı olduÄŸu çok açıktır. Sultan daÄŸları, Gölcük DaÄŸları ve Anamas DaÄŸları ile çevrili bu bölge, Denizli istikâmetinden gelen birisi için Yukarı Firikya, EskiÅŸehir ve Afyon tarafından gelen birisi için de Küçük Firikya idi. 1097 Temmuz’unda Türklerin maÄŸlubiyeti üzerine Haçlıların zaptettiÄŸi Yalvaç, Lesser (daha küçük) Firikya veya Küçük Firikya’da gösterilir (Topraklı, 2011: 1). Likonya ise BeyÅŸehir Gölü civarıdır. Kemer BoÄŸazı’nda vukûbulan savaşı Koniates, çok teferruatlı verir. Kemer BoÄŸazı coÄŸrafyasını tarif eder ve Menderes üzerinde bir gemi (kayık) de görülmüyordu der (Koniates, 1995: 45). Büyük Menderes üzerinde gemi çalışmadığı halde Hoyran ve EÄŸirdir Gölleri arasındaki Menderes üzerinde gemiler çalışmış olduÄŸundan 994 Nu. 1501 tarihli TTD’nde AfÅŸar kazasına tâbi Maziye köyünde; Frigos BoÄŸazı’nda gemi hâsılından 500 akçe gelir elde edilmiÅŸtir. Lui (Louis), birkaç gün nehir sahilini takip ettikten sonra ordusunu karşı yakaya geçirmeye karar verdi (Yinanç, 2013: 269). Uluborlu üzerinden Kemer BoÄŸazı’na gelen kıral, karşı kıyıyı, Türklerin tuttuÄŸunu görünce baÅŸka bir geçit arar. BoÄŸazın yaklaşık 12 bm EÄŸirdir tarafında; Menderes üzerinde; Barla ve Limenopolis ÅŸehirlerini Gelendost’a baÄŸlayan; savaÅŸ zamanlarında kaldırılan, barış zamanlarında konulan bir köprü vardır (Vittek, 1944: 2). Bu köprünün kaldırıldığını gören kıral, iki gün kaybederek Kemer BoÄŸazı’na dö- ner ve Yenice Köyü Köprüsünden geçmeye karar verir. Söz konusu kaldırılıp-konulan köprü Koniates’te; “Leimmokheir üzerine yürüdüler. Eskiden burada Menderes bir köprüden geçilirdi” (Koniates, 1995: 134) ÅŸeklinde verilir. Leimmokheir, göl altında kalan ve hâlâ adı, Ä°lama (BaÄŸören) olarak yaÅŸayan Limenopolis idi. 4 Kıral, tekrar onların geri dönerek hücum etmelerinden telâÅŸ ettiÄŸinden ordusunun bir kısmıyla nehrin beriki sahilinde müdafaaya memur kılarak kuva-yı külliyesiyle nehri mürur etti. Karşı taraftaki Türk ordusu nehrin sahilini tutarak Fransızları karaya bırakmamaya çalışıyorlardı (Yinanç, 2013: 270). Bu ifadede iki nehir söz konusudur. Mürur edilen nehir Menderes, Türk ordusunun tuttuÄŸu nehir ise Marsyas veya Bigadiç çayıdır. Art arda iki nehir olmaz ise Yinanç’ın Löbo (Lebeau)’dan aldığı ifadeyi anlamak kabil olmaz. Ä°ÅŸte bu iki nehir, Odon’un söz ettiÄŸi aralarında bir mil kadar mesafe olan iki nehir olup Kemer BoÄŸazı’nın 1148 yılının Ocak ayındaki hâlini tasvir etmektedir. (Marsyas veya Bigadiç çayı üzerinde) iki ordu arasında ÅŸiddetli bir muharebe vukua geldi. Fransızlar Türklere kati bir taarruz icra ederek ric’ate mecbur eylediler. Lui bunun üzerine Denizli üzerine yürüdü. (…) Kıral buradan (Lâdik, Laodikya) hareket ederek Konya yolunu tutturdu (Yinanç, 2013: 270). Lui, halkın bugün için Kir veya Kira Yolu dediÄŸi Türk-Roma sınırındaki Anayolu ve EÄŸirdir Gölü’nün doÄŸu sahillerini takip ederek EÄŸirdir’e gelmiÅŸtir. Çünkü burada söz konusu olan Lâdik Denizli deÄŸil, EÄŸirdir’dir. Türklerle anlaÅŸan Lâdik (EÄŸirdir) halkının daÄŸlara kaçtığını gören kıral, iki gün kaybetmiÅŸ olarak Konya’ya doÄŸru yola çıktı. Haçlılar Ä°zmir, Efes, Denizli (Lâdik), Dinar, Uluborlu, Kemer BoÄŸazı, EÄŸirdir (Lâdik), Gelendost, ÅžarkikaraaÄŸaç, BeyÅŸehir üzeri Derebucak’a geldi. Kaşıkçıbeli’nde büyük bir darbe yiyen Haçlılar, Ä°bradı üzerinden Åžubat başında Side (Satalie)’ye vardılar (Topraklı, 2011: 60). Sonuç Denizli-Korkuteli ÅŸeklinde yürüyen Haçlı heyeti, hiçbir zaman Bizans devletinin sınırlarını aÅŸmaz. Hâlbuki Denizli-Uluborlu-Gelendost ÅŸeklinde yürüyen bir Haçlı heyeti, Kemer BoÄŸazı; Menderes nehri üzerinde bulunan köprüden itibaren Roma sınırlarını aÅŸarak Türk topraklarına girer. Buna göre Haçlı heyeti, Acıpayam-Korkuteli-Antalya ÅŸeklinde deÄŸil, Uluborlu-Kemer BoÄŸazı Gelendost yakınından EÄŸirdir'e, oradan da Konya yolunu tutturarak (Yinanç: 2013: 270) Gelendost-ÅžarkikaraaÄŸaç (Yukarı Firikya)- BeyÅŸehir (Likonya)-Derebucak-Ä°bradı (Pisidya) ÅŸeklinde yürüyerek Side (Satalie veya Eski Antalya)'ye gelmiÅŸ- lerdir. Prof. Dr. Tuncer Baykara’nın bu malûmattan hiç haberinin olmadığı anlaşılıyor. Ä°kinci Haçlı Seferinde Kıral 7. Lui’nin uÄŸradığı ÅŸehirleri ve ÅŸehirlere uÄŸrama tarihlerini tekrar görelim. 1 Kasım 1147 Ä°znik, 11 Kasım Balıkesir, Edremit, Bergama ve Ä°zmir, 23-27 Aralık Efes (Selçuk), 4 Ocak 1148 Denizli, 13 Ocak Kemer BoÄŸazı, 14-15 Ocak Barla önlerinde geçit arama. 16 Ocak Kemer BoÄŸazı’nda Yalvaç Meydan Muharebesi, 19 Ocak EÄŸirdir (Lâdik)’e varış, 20 Ocak EÄŸirdir’de yiyecek arama ve EÄŸirdir’den Konya’ya doÄŸru hareket, 27 Ocak BeyÅŸehir, 29 Ocak Kaşıkçibeli Zaferi ve 1 Åžubat 1148 Side (Satalie). Böylece Haçlıların Åžubat başında Side (Eski Antalya)’ye vardıkları görülür. Kâzım YaÅŸar Kopraman Hoca, arkamızdan iteni, önümüzden çekeni görmediÄŸi için olacak, aceleci oluÅŸumuzu hep tenkit eder. Ne yapalım; Tembel dilenci akÅŸamüzeri dilenmeye baÅŸlarmış. 2005’ten beri, Göller Bölgesi’nin tarihî coÄŸrafyası üzerinde çalışıyoruz. Her ÅŸehrimizde asgari bir üniversitenin bulunduÄŸu ÅŸu günümüzde; eskiler göçüp gitmeden, canlı tarihler az da olsa henüz hayatta iken, yer adlarımızın, Üniversiteler tarafından hikâyeleriyle birlikte kayıt altına alınmasını rica ediyoruz. _______________ 1 Yüksek Mühendis,
2 Prof. Dr. Tuncer Baykara, Prof. Dr. Abdülhalûk Çay, Prof. Dr. Refik Turan, Prof. Dr. Ä°lhan Erdem, Prof. Dr. Nuri Köstüklü, Prof. Dr. Bayram Ürekli, Prof. Dr. Özbay Güven, Doç. Dr. UÄŸur Ünal, Doç. Dr. Güray Kırpık, Doç. Dr. Süleyman Seydi, Yrd. Doç. Dr. Muzeffer Ürekli, Yrd. Doç. Dr. Abdullah Bakır, Yrd. Doç. Dr. Fatih ErkoçoÄŸlu, Yrd. Doç. Dr. Tülay Metin, Yrd. Doç. Dr. Halil Göde, Yrd. Doç. Dr. Ümit Akça ve Dr. Ahmet Cebeci
______________
KAYNAKLAR Altan, Ebru (2003): Ä°kinci Haçlı Seferi (1147-1148), Türk Tarih Kurumu (TTK)-Ankara BaÅŸbakanlık Devlet ArÅŸivleri Genel MüdürlüÄŸü (1993): 438 Nu. Muhasebe-i Vilâyet-i Anadolu Defteri I-Ankara Deguignes, Josef (1976): Büyük Türkiye Tarihi, Cilt 4, Çev. Alpay, S., Komisyon, Türk Kültür Yay.-Ä°stanbul ErdoÄŸru, M. Akif (1988): BeyÅŸehir Sancağı Ä°cmal Defteri, Belgeler, Türk Tarih Kurumu-Ankara Khoniates, Niketas (1995): Historia, Çev.: Işıltan, Fikret, Türk Tarih Kurumu (TTK)-Ankara Kinnamos, Ioannes (2001): Ioannes Kinnamos’un Historia’sı, Yayına Haz.: Demirkent, Işın, TTK-Ankara Ksenofon (Ksenophon) (2011): Anabasis: Onbinlerin DönüÅŸü, Çev. OÄŸuz YarlığaÅŸ, Kabalcı-Ä°stanbul Ramsay, W. M. (1960): Anadolu’nun Tarihi CoÄŸrafyası, Çev. PektaÅŸ, Mihri, MEB-Ä°stanbul Ransimın (Runciman), St. (1987): Haçlı Seferleri Tarihi 1100-1187, 2. Cilt, terc. Işıltan, F. TTK-Ankara Öztuna, Yılmaz (1977): Büyük Türkiye Tarihi I, Ötüken Yayını-Ä°stanbul 5 Strabon (2009): Antik Anadolu CoÄŸrafyası, Çev. Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yay.-Ä°stanbul Süleyman Åžükrü (S.Åž) (2013): Seyahatü’l-Kübra, Yay. Haz. Hasan Mert, Türk Tarih Kurumu-Ankara Topraklı, Ramazan (2010): DeÄŸiÅŸen CoÄŸrafya ve Miryokefalon Savaşı, Semih Ofset-Ankara Topraklı, Ramazan (2011a): Yalvaç Meydan Muharebesi ve Kaşıkçıbeli Zaferi, Semih Ofset-Ankara Topraklı, Ramazan (2011b): DeÄŸiÅŸen CoÄŸrafya ve Miryokefalon Savaşı, 2. Bsk. Semih Ofset-Ankara Topraklı, Ramazan (2012): Yol ve Tarih, Semih Ofset-Ankara Topraklı, Ramazan (2013): Hicrî 541 / 1146 Sütkuyusu Baskını ve Ammûriye, Sistem Ofset-Ankara Turan, Osman (1998): Selçuklular Zamanında Türkiye, 6. Baskı, BoÄŸaziçi Yayınları-Ä°stanbul Vittek (Wittek), Pol (Paul) (1944): MenteÅŸe BeyliÄŸi, Çev., Gökyay, O. Åž., Türk Tarih Kurumu (TTK)-Ankara Yinanç, M. Halil (2013): Türkiye Tarihi, Selçuklular Devri, I. Cilt, Yay. Haz. Yinanç, Refet, TTK-Ankara Makaleler Topraklı, Ramazan (2011): Bugünlere Nasıl Gelindi, Hamideli Seyahati, s.15-28, Semih Ofset-Ankara Topraklı, Ramazan (Ara. 2013): Son Çalışmalar, Hamideli Tarih 01, s. 42-55, Sistem Ofset-Ankara Topraklı, Ramazan (Tem. 2015): AlaÅŸehir ve Lâdik Neresi? Hamideli Tarih 02: 56-71, Sistem Ofset-Ankara Kısaltma: (bm): Bin metre demektir. Rakım 916 Rakım 913 Rakım 912 Rakım 911 Rakım 910 Rakım 916 Rakım 913 Rakım 911 Rakım 910 Rakım 909 1530-1614 tarihleri arası; Hoyran (Aurokran) ve EÄŸirdir (Pazgusi) Göllerinin nasıl birleÅŸtiÄŸini gösterir haritadır. BeyÅŸehir Gölü’nün rakımı 1121’den 1116’ya düÅŸürülürse solda olduÄŸu gibi gölün ikiye
Yorum
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.