FRANKFURT
Bilal SÜRGEÇ Kızım Kübra Burcu Sürgeç, ODTÜ felsefe bölümünü kazanmıştı hazırlığı bitirip 1. sınıfa geçince “bu bölümden mezun olursam iÅŸ bulamam” deyip oradan ayrıldı Ankara Üniversitesi Dil Tarih CoÄŸrafya Fakültesi Psikoloji bölümüne girdi. Psikoloji bölümü yüksek puanla öÄŸrenci alıyor. Ancak fakültenin diÄŸer bölümleri öyle deÄŸil düÅŸük puanlı öÄŸrenciler giriyor. Bir kısım öÄŸrenci ders çalışmaktan çok haylazlık yapıyor. Burcu’nun Ankara’daki hayatı okul ile ev arasında geçti. Dini felsefi konularla çok ilgiliydi. Ä°ngilizcesini unutmadı. Kazandığı imtihanlardan biri de Erasmus çalışması. Bu eÄŸitim anlaÅŸması ülkeler arasında ön yargıyı kaldırmak için ortaya atılmış adına da Erasmus denilmiÅŸ...
Ancak gerçeÄŸin çeliÅŸkili diÄŸer bir yüzü var: Desiderius Erasmus, 1466-1536 yılları arasında yaÅŸamış olan, Kuzey Avrupa Rönesansı'nın klasik edebiyat araÅŸtırmacısı bir papaz. Osmanlı ve Ä°slam düÅŸmanı. Erasmus programı,ülkeler arasında yükseköÄŸretim kurumlarının birbirleri ile iÅŸbirliÄŸi yapmalarını teÅŸvik etmeye yönelik bir Avrupa BirliÄŸi programına bu papazan adı verilmiÅŸ. Güya çalışma ön yargıyı kaldıracak! Kazaran bir Åžeyhülislamın adı verilse Türkiye'de laikuslar yeri göÄŸü inletirlerdi.. Hollanda Roterdam'da bu adamın heykeli dikili. Augustin tarikatına rahibi . Hıristiyanlıkta reformları isteklerinde, kilisenin yenilenmesi görüÅŸüne katılmakla birlikte, bu hareketlerin Hıristiyan dünyasının kargaÅŸaya, parçalanmaya düÅŸeceÄŸi düÅŸüncesinden hareketle ÅŸiddetle karşı çıkmış. Bunun Osmanlıya karşı Hıristiyan dünyasını zayıflatacağını inanmış. Hakkında yine bilgi vereceÄŸiz
Burcu Erasmusu kazandı hayatında yurtdışına çıkmamış bir kız öÄŸrenci bir gurupla deÄŸil de tek başına gideceÄŸini öÄŸrenince elbette eÅŸlik etmem yanında bulunmam gerekti. 18 AÄŸustos’ta böylece Avrupa’ya yolculuÄŸum baÅŸladı.
Ä°nternet yaygın Kübra Burcu bütün uçak biletlerini fiyatlarını öÄŸrendi en uygun fiyatlı olanın Frankfurt üzerinden uçmak olduÄŸunu keÅŸf etti. Biletler ekonomik yönden uygun olduÄŸu için Frankfurt için alındı. Zaten iÅŸimize de geliyordu böylece Almanya’yı da görecektik.
EsenboÄŸa’dan kalktık Sabiha Gökçen Havaalnına indik. Ortalık tıklım tıklım yarım saat rötardan sonra havalandık.. Rötar yoÄŸunluktan.
Ä°nmeden Frankfurt’u havadan görüyoruz.Åžehir güzelliÄŸini tabi imkanlarına borçlu; ortasından Main nehiri geçiyor, Ormanlar içerisinde ince uzun bir çizgi üzerinde kurulmuÅŸ. Åžehrin varoÅŸları fabrikalarla dolu hepsi kanallarla nehrie baÄŸlı nehir üzerinde ağır yük gemileri yüzüyor. Frankfurt’un havası bizim Karadeniz'e benziyor, dolayısıyla bitki örtüsü her zaman yeÅŸil.
Frankfurt, Franklar'ın geçtiÄŸi yer manasına gelmekte.Frank devleti Batı Roma'nın çöküÅŸünden sonra ortaya çıkmıştı. Frankfurt, 2. dünya savaşından yerle bir olmuÅŸ eski görünümlü binalar aslına benzetilerek yapılan yapılar. Saat beÅŸ oldu mu ÅŸehir merkezinde hayat duruyor, in cin top oynuyor. Marketler kapanıyor.Gün boyu kafayı çeken Almanlar halsizlikten evlerine çekiliyor.Türkiye’de halkın gece caddeleri cıvıl cıvıl ediÅŸi, aile boyu yürüyüÅŸleri burada yok.
Frankfurt'un en büyük dinlenme parkının hali, bizde olsaydı sizyasiler bak belediye çalışmıyor diye çöpler yerinde duruyor diye birbirlerine karşı malzeme olarak kullanırlardı. Anlatıkları gibi her yer pırıl pırıl deÄŸil.
Her yer fabrika! Opel fabrikası ucu bucağı yok. Nehir üzerinde yük gemileri bazı yerlerde dahi kanallar açılmış gemiler fabrika içlerine kadar girip vinçler vasıtasıyla yük alıyorlar ayrıca fabrikaların hepsi demiryolu ile baÄŸlantılı. Ülkemizdeki gibi kamyon taşımacılığı ile yükü taşımıyorlar, bunun gibi Avrupada yüzlerce ÅŸehir içinde geçen nehirler vara Türkiye’de böyle imkanlar yok, ama mutlaka ÅŸehirlerimizi demiraÄŸlarla örmek lazım, bunu da baÅŸarırız.
Frankfurt'ta konuÅŸabileceÄŸiniz ikinci büyük dil Türkçe, Türkçe her tarafta, market çalışanı, pasta, lokanta, kafe iÅŸletmecisi çok sayıda Türk karşınıza çıkar.
Antep-Alman karması ÅŸarküteri iÅŸleten Almancayı ana dili gibi konuÅŸan o kadar müÅŸteri arasında karşısında hemÅŸehrisini, vatandaşını aynı toprağın insanını görünce sevinen Antepli Feyzullah gibi hemÅŸehrilerimiz karşınıza çıkabilir.
Frankfurta geziyoruz iÅŸte Frankfurt Okulu. Bu okul geçen yüzyılın başında kurulmuÅŸ hem kapitalizmin hem de Sovyet sosyalizminin eleÅŸtirisinin yapıldığı okuldur. Bu okulun
Frankfurt'ta ortaya çıkması boÅŸuna deÄŸildir. Çünkü Frankfurt önemli bir sanayi ve sermaye kentidir. Bu okulda, Marksist eleÅŸtirel toplum teorisinin tıkanmış olduÄŸu ve sergilenen pratiÄŸi ile çözümsüz bir noktaya ulaÅŸtığı düÅŸünülmüÅŸ. Bu tarihsel koÅŸullarda Frankfurt Okulu, tıkanmış olan teorik alanı aÅŸarak yeni bir eleÅŸtirel toplum teorisi ortaya koymaya yönelmiÅŸtir. Frankfurt'un en yoÄŸun yerlerinden biri Ä°stasyon binasının önü, yakında bir çalışma yok, uzun süre bakımsız olduÄŸu anlaşılıyor. Ankara istasyonunun çevre düzenlemesi bunlara beÅŸ çeker. Yolların bakımı parkların caddelerin temizliÄŸinde sevgili ülkemin baÅŸkenti Ankara buradan daha iyidir.
Almanların halet-i ruhiyesi hayatinin son anlarını yaÅŸayan yaÅŸlı insan gibi, gürültüden uzak, her an her isteÄŸini ve zevkini yerine getirecek bir yaÅŸam biçimi arıyor. YaÅŸlı nüfus artışı durmuÅŸ. Aslında Avrupa dışındaki ülkeler muhtaçlar. Ä°sçisi, ÅŸoförü, yabancı. Yabancılar olmazsa hapı yutarlar. Ä°ÅŸ gördürecek sokakları temizleyecek adam bulamazlar. Güya mülteci akınına karşılar ama özellikle Türkiye’den kacak yollarla gelen mültecilere göz yumuyorlar, nedeni insanimizin çalışkanlığı ve iÅŸe çok rahat adapte olması ve pratikteki becerisidir. Avrupa BirliÄŸi ülkeleri buralarda gelip çalışmaz, Afrikalının eÄŸitim düzeyi çok geri, Yunanlılar çok tembel ve geveze , doÄŸu ülkelerinin insanları (Bulgar , Polonya..) komünist sisteminin rehaveti üzerinden hala atamamışlar. Evet Almanya bize muhtaç ancak insanimiz da onlara sürekli isçilik yapmayacak, bunun için biraz sabır biraz gayret etmeliyiz... Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriÅŸ yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |