25-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow KAÄžITTAN EKONOMÄ°
KAĞITTAN EKONOMİ PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 18
KötüÇok iyi 
Yazar Raci Durcan   
06-09-2006
Kağıttan Ekonomi
                                                    Raci Durcan 

  Eve aldığım yeni bilgisayarın başına geçmek için dört çocuÄŸum arasında sürekli ihtilaf çıkıyordu. Ä°çlerinde en çok zarar göreni, en küçükleriydi. Küçük ve kız çocuÄŸu olması dolayısyla aÄŸabeylerine söz geçirtemiyordu. Her seferinde aralarındaki nizayı çözmek bana düÅŸüyordu. Bir defasında ‘ baba bu bilgisayar benim olsun, onlar hiç oynamasınlar?’ dedi. Ben de ‘peki, yalnız parasını ödersen senin olur, böylece diÄŸer kardeÅŸlerin bir hak iddia edemezler’ dedim. Fiyatını sordu, söyledim. AkÅŸam eve geldiÄŸimde elime bir kağıt tutuÅŸturdu. ‘Bu ne?’ diye sorduÄŸumda, bilgisayarın ücreti olduÄŸunu öÄŸrendik. Bir defter yaprağının üzerine benim söylediÄŸim rakamı ablasına yazdırmış ve bana uzatıyordu. DiÄŸer çocuklarla bakıştık; kabul ettim. Artık bilgisayar onundu ve diÄŸer çocuklar ondan izin almadan kullanamıyorlardı. Önemli bir konum edindiÄŸinden istendiÄŸinde izin veriyor ve problem çıkmıyordu. Bir süre bu oyuna göz yumduk. Fakat hadise bu noktada kalmadı. Küçük kız iÅŸin püf noktasını yakalamıştı. Artık evde beÄŸendiÄŸi her eÅŸyayı sahipleniyor, bedelini ablasına yaptırdığı paralarla nakit(!) olarak ödüyordu. Oyun uzun sürünce diÄŸer çocuklar ÅŸikayetçi olmaya baÅŸladılar. Sevimli oyuna son vermenin zamanı gelmiÅŸti. VerdiÄŸi paraların geçerli olmadığını, kendisine gösterdiÄŸim hakiki paralardan vermesi gerektiÄŸini söyledim. Bu duruma ÅŸaşırdı, kabullenmak istemedi. Çünkü bunların nerede yapıldığını ve nereden bulabileceÄŸini bilmiyordu. Çaresizdi, eski sisteme geri döndük.

   Yukarıdaki olay basit bir oyun olarak deÄŸerlendirilebilir. Peki sadece çocukların alaka gösterebileceÄŸi bir oyun mudur bu? Çocukların mantığına mı hitap eder yalnızca?

     Menkul Kıymetler Borsası Türkiye’ye ilk geldiÄŸinde toplum tarafından hiç ilgi görmedi. Belirli bir kesimin kendi arasında oynadığı bir oyun olarak kaldı. Sonra birden halk tabanına yaygınlaÅŸtığını, kırsal kesimin bile borsaya girip kağıt aldığını izledik. ‘Kağıt’ tabir edilen evraklara bizim halkımız oldukça yabancıdır. Ä°zah edemese de, mantık derinliÄŸinde, bu tür kağıtlara yukarıda anlattığım; çocuÄŸun deÄŸersiz bir ÅŸeyi boyayıp satması ÅŸeklinde düÅŸündüÄŸü anlaşılabilir. Böyle görmekte de hak sahibiler. Çünkü büyük firmalara ait hisse senetleri belirli oranlara bölünüp halka satılmaktadır. Böylece siz bir nevi o firmanın ortağı oluyorsunuz. Fakat ÅŸimdiye kadar hiç kimsenin bu büyük ÅŸirketlere gidip; ‘ben de bu firmanın ortağıyım, ÅŸunu istiyorum’ dediÄŸine ÅŸahit olmadım. Üstelik, böyle birÅŸeyi aklından geçirmesi bile kendisinin deli olduÄŸunun düÅŸünülmesine yetecektir. Siz, hiçbir kararına ortak olmadığınız bir iÅŸe nasıl yatırım yapar ve ortak olur ve oradan kazanç umarsınız? Åžirketlerin karlılık oranının borsadaki hareketlerden bağımsız olduÄŸunu gördüÄŸünüz halde...

     Halkımız Borsayı zihninde bu ÅŸekilde etüd etmiÅŸ olamalı ki uzun bir süre uzak durdu. Fakat 90’lı yıllarda çevremizdeki insanların birden zenginliÄŸe doÄŸru yol aldıklarını duymaya baÅŸladık. Benim kendi adıma hatırladığım ÅŸey ÅŸuydu; Enka’da çalışan bir yakınıma hangi kağıdın yükseleceÄŸine dair bilgiler geliyordu. Her seferinde tahmin olarak iletilen bilgi doÄŸru çıkıyordu. Buna raÄŸmen uzun bir süre kağıt almakta tereddüt etti. Daha cesaretli olan bazılarının bu kazancı realize etmeleri, kolay kazandıkları paralarla aldıkları lüks arabalarla dolaÅŸmalarından etkilendi. Tüyo verildiÄŸi söylenilen kağıtlardan alıyor ve sürekli deÄŸerleri yükseliyordu. En mütereddid insanların bile borsaya girdiÄŸini, adını telaffuz edemedikleri ÅŸirketlere ortak(!) olduklarını gözlemledik. Bir memur, bir iÅŸçi ve belki babasından aldığı harçlığı boÄŸazından keserek biriktiren bir öÄŸrenci, yüz yıllık geçmiÅŸi olan dev ÅŸirketlerin ortağıydı artık. Ellerindeki kağıtların deÄŸeri hergün yükseliyordu. Bu ortamda önemli sayıda esnaf, iÅŸ yapmaktansa borsadan kağıt almanın daha kazançlı olduÄŸunu düÅŸünmeye baÅŸladı. Çevremdeki en muhafazakar insanların bile kağıt aldıklarını, uzun bir süre çalışılarak biriktirilmiÅŸ paralarını götürüp bu boyalı evraklara yatırdıklarını görmek ÅŸaşırtıcıydı. Sohbetlerin konusu deÄŸiÅŸmiÅŸ; kimin hangi ÅŸirketin kağıdından ne kadar kar elde ettiÄŸine dönmüÅŸtü. Konuya bigane kalıp kenar duranlar zararda görünüyordu. Hem de insanın adalet duygularını isyan ettirecek kadar... Hiçbir ÅŸey üretmeyen ve hiç riske girmeyenler, ellerindeki bu kağıtların ilan edilen deÄŸer artışlarıyla zenginliÄŸe yol alırken, kenar duranlar kaybediyordu. En dindar kesimler bile borsadan kağıt almanın yanlış birÅŸey olmadığına karar vererek oyuna dahil olmuÅŸlardı. 2001 kriz yılından sonra fakirleÅŸen Türkiye’de, borsada yapılan vurgunun etkisi büyüktür.

   Sonunda beklenen oldu, Borsadaki deÄŸerler tabana indi. Neden yükseldiÄŸi belli olmayan kağıtlar ÅŸimdi aynı bilinmezlikle dibe vurmuÅŸtu. Görünen sebepler vardı elbette ancak, öylesine komikti ki! Bir anayasa kitapçığı atıldı diye bütün piyasa allak bullak olmuÅŸtu. Bütün olan-bitendenden sonra bu sonucu bir kitabın atılmasına baÄŸlarak açıklamayı mantıklı bulanlar olabiliyor. Sahir zamanda top atılsa düÅŸmeyen borsa bir kitabın atılmasına dayanamıyor, milyarlarca doların el deÄŸiÅŸtirmesine neden oluyordu.

    Günboyu binbir meÅŸakkatle emek harcayan bir iÅŸçiye akÅŸam olduÄŸunda çalışmasının karşılığı olarak eline bir defter yaprağı tutuÅŸtursanız ne olur? Sanırım ne olacağını izah etmeye gerek yok. Fakat bu sayfa, bir teminat olarak doldurulmuÅŸsa, mesela filan tarihte karşılığı ÅŸu kadar altınla ödenecektir diye sözleÅŸme metni olarak imzalanmışsa bunu kimse tuhaf karşılamaz. Tabii ki, kağıdı verenin ödeme yeteneÄŸi olması kaydıyla.

    BirÅŸeyi deÄŸerli yapan nedir diye sorduÄŸumuzda ‘ihtiyaçtır’ diye cevap alırız. Fakat ihtiyaçlar kendiliÄŸinden ve emek harcanmadan karşılanıyorsa maddi bir deÄŸer ifade etmezler.  Mesela hava en önemli ihtiyaçtır fakat boldur ve teneffüs edilmesi için emek gerekmez. Altın, tabiatta az bulunduÄŸundan ve binlerce yıldır takas aracı olarak kullanıldığından dolayı deÄŸerlidir. Åžimdiye kadar çok bulunmamış olması, bundan sonra da bulunamayacağı anlamına gelmez. En deÄŸerli maden altın bile birgün deÄŸerini yitirmek riskiyle karşıkarşıyadır. Bunun anlamı açıktır. Servet diye bildiÄŸimiz herÅŸey bir anda deÄŸerini yitirebilir, hiçkimsenin yüzüne bakmadığı bir nesneye dönüÅŸebilir. Ä°ÅŸgalinden önce herkesin ardından koÅŸtuÄŸu Kuveyt dinarlarından milyonlarcasını bir valizin içnde görmüÅŸtüm. SavaÅŸtan sonra. kimse beÅŸ para vermiyordu. Peki deÄŸerli olan, hiç deÄŸerini kaybetmeyecek ÅŸey varmıdır? Belki bunun cevabı toprak olabilir. Toprak nisbeten arzı sınırlı olan bir nesnedir. DeÄŸeri deÄŸiÅŸim gösterse bile hiçbir zaman tamamen önemsiz bir hale gelmez. Çünkü her halinde insanı barıdırabilir ve besleyebilir. En çorak yerler bile günü geldiÄŸinde verimli hale gelerek önemli bir nüfusa yetebilir. Sanayii çağı hernekadar toprağın bu öneminin üzerini örtmüÅŸ olsa da bu geçicidir. Uzun vadede topraktan daÄŸa deÄŸerli ve önemini yitirmeyecek bir nesne yoktur. Üstelik topraklar, bir baÅŸka ulus tarafından iÅŸgal edilse bile yine üzerinde yaÅŸayanların hakkıdır. Bedelini ödemeden kimse elinden almaya kalkışamamaktadır. Hisse senedi adı altında boyanan kağıtlara milyon dolarlar ödenmektedir. Kızımın yazdırdığı kağıtlara ise kimse beÅŸpara vermez. Sonuçta ikisinin de pul olduÄŸunu gözlerimizle gördüÄŸümüz halde....

     Küçük kızımın ablasına yaptırdığı paralar geçerli olsaydı, herkes onlara sahip olmak istese küçük kızım ne kadar zengin olur ve nekadar çok ÅŸey satın alabilirdi.

      ABD kendi parasını bastığında karşılığının altın olarak merkez bankasında rezerve edildiÄŸini ilan etmiÅŸti. Bu, dolara olan güveni artırdı ve Dünya’da geçer akçe kıldı. Böylece Amerikan ekonimisi büyümeye baÅŸladı. Herkes alışveriÅŸ yaparken karşılığını dolar olarak talep etmeye baÅŸladı. Bundan zarar görmüÅŸ olmalılar ki bir Fransız devlete adamı elindeki bir valiz dolarla Amerikan Merkez bankasından karşılığı olan altını talep etti. Bundan sonra Fransa’da öÄŸrenci hareketleri, sokak gösterileri arttı(68 olayları). Fransa da bu konuda ısrarcı olmaktan vazgeçti.

    Elimizdeki boyalı kağıtlar günün birinde birÅŸeye yaramaz hale gelebilirler. Dünya ekonomisinin boyalı kağıtların varlığı ve el deÄŸiÅŸtirmesiyle dönmesi ilginçtir. Borsaki kağıtlar yükseliyor, dolar düÅŸüyor, emlak fiyatları tavan yapıyor. Arsa fiyatları aşırı ÅŸiÅŸiyor, enerji fiyatları yükseliyor. Bunlar olup biterken bazıları zenginleÅŸiyor, bazıları daha da fakir oluyorlar. Åžimdiki sistemde, ellerinde bütün dünyaya yetecek kadar gıda ve çok büyük nüfusları barındıracak toprakları olan uluslar bile fakir olarak tanımlanıyorlar. Ä°lginç bir oyun bu.

     Oyun oynanırken en önemli faktör nedense es geçiliyor. Hikayenin başına dönersek; kzımın parasını kabul eden bendim, günün birinde red eden de. Bana itiraz edecek bir güç yoktu. Ben istediÄŸim sürece oyun sürdü.

    Kağıttan ekonomi oyunu hep sürer mi? Åžimdilik bir tehlike görünmüyor. Çünkü büyük sermaye sahipleri bu sistemden kazanmaya devam ediyorlar. Boyadıkları kağıtların deÄŸerlerini artırıp azaltabiliyorlar. Sadece bununla da kalmıyorlar. Kağıtlara güvenmediniz ve diyelimki emlak aldınız; depremle birlikte Ä°stanbul’da saÄŸlam bina kalmayacağı birden gündeme giriveriyor. Servet ödediÄŸiniz emlak’in gittikçe azalan deÄŸeri karşısında ÅŸaşırıp elden çıkartmaya çalıştığınızda para etmediÄŸini görüyorsunuz. Aradan çok geçmeden, sanki deprem tehditi ortadan kalkmış gibi, hiç uÄŸruna elden çıkarttıklarınızın 3-4 katına el deÄŸiÅŸtirdiÄŸini görüp ÅŸaşırıyorsunuz. Bütün bunların ekonomi kuralları içinde cereyan ettiÄŸini söyleyen ve saygın üniversitelerin titrlerini taşıyan kiÅŸileri elbet çevrenizde görüyorsunuz. Hiçbir binanın depreme dayanamayacağı ve muhtemel depremde yüzbinlerce insanın öleceÄŸi söylencesiyle dibe vuran emlak fiyatları, çok geçmeden katlanmıştır. Hergün muhtemel depremde neler olacağını açıklayarak halkı dehÅŸete düÅŸüren basın, sanki depremi unutmuÅŸ(!) gibidir.

     Aynı anlayış, sanayii ürünlerinde de görülür. Hangi üründe kampanya baÅŸlamış ve fiyatlar aniden düÅŸmüÅŸse bilirsiniz ki; o model artık demode olacak, daha iyisi piyasaya verilecektir. Kısa bir süre sonra bu ürünü daha üstün olan yeni modelle deÄŸiÅŸtirmeye zorlanırsınız. Bunları, teknolojinin doÄŸal olan tekamülünü eleÅŸtirmek için yazmıyorum. Benim kasdettiÄŸim kasıtlı olanlardır. Günümüzün ekonomik argümanları birÅŸeyi zorunlu ihtiyaç yapmaya, baÅŸka birÅŸeyi deÄŸersizleÅŸtirmeye elveriÅŸlidir. Günün birinde elinizdeki boyalı kağıtların bir kıymet ifade etmediÄŸini söylediklerinde karşı çıkabilecek misiniz? Çıkmayı aklınızdan bile geçirebilecek cesaret ve özgüvenininiz olacak mıdır? Sanmıyorum, çünkü oyun çok gerçekçi oynanmaktadır. Herkes borsanın deÄŸerinin düÅŸmesini, petrolün çıkmasını, arsa fiyatlarındaki artışı ekonomik gerekçelerle izah etmeye çabalamaktadır. GeliÅŸmiÅŸ ülkelerin, sanayii ürünleri satışından daha çok geliri yukarıda anlatmaya çalıştığım yöntemlerle kazandığını unutarak...

   Bu oyunun sürmesi boyanıp elimize verilen kağıtların deÄŸerli olduÄŸu konusunda ikna edilmemize baÄŸlıdır. Ä°kna’nın herzaman iki ayağı olduÄŸunu unutmamak gerek. Biri izahat, diÄŸeri ise zordur. Birinden anlamayan diÄŸerinden mutlaka anlayacaktır.

    Ekonominin sadece ekonomiden ibaret olduÄŸunu söyleyenler yanılıyorlar. Kağıtla dönen bir sistemde, bu kağıdı kabul edecek bir anlayış gereklidir herÅŸeyeden önce. Sonra oyunbozanlık yapanları oyun dışına itecek bir güç.

    Çalışıp üreterek müreffeh bir sanayii toplumu olmaya heveslenenler iÅŸin bu boyutunu da düÅŸünmeliler. Yani sadece üreterek, yeni teknolojiler geliÅŸtirerek bunu yapamayabileceklerini bilmeliler. Özgürlük, demokrasi v.s gibi yüksek volumlu konuÅŸmalar zihnimizi bulandırmamalı, neyin üstünü örttüÄŸü konusunda bizleri düÅŸündürmeli. Tepenize dikilmiÅŸ bunca silah ve medyanın bunca yaygarası olmasa, kimse size onca emeÄŸinizin karşılığını, yarın ne edeceÄŸi bilinmeyen bu boyalı kağıtlarla ödeyemez.
   Kağıttan ekonomi pek kırılgan ve güvensiz bir yapı arzediyor. Oyunu kuranlar herzaman 'oyun bitti' deme hakkını ellerinde tutuyorlar.
    

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 13-10-2007 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111661382 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net