"Åžuyuup", (Åžuayip Abi) Bilal SÜRGEÇ O bir avukattı. Bir hafıza ve hatıra küpüydü. Çevresi onun bu özelliÄŸinden istifade etti mi; sanmıyorum. Çünkü özel bir konuda deÄŸil de sohbetler açıldığında daha çok hatıralarını anlatırdı.
Bilge bir kiÅŸiliÄŸi vardı. Bu özelliÄŸi de geniÅŸ yürek ve gönül taşımasından kaynaklanıyordu. Bürosunda iÅŸleri dışında misafirlerinin sohbetini saatlerce dinler arada bir kendisi de bir hatırayla sohbeti renklendirirdi. HacıbektaÅŸ ilçesinde, köyünden hukuk okumak için ayrılırken annesi ona bir nasihat eder: “Åžuyup, gurban olduÄŸum (annesi Åžuayip diyemediÄŸi için oÄŸluna böyle hitap eder) mektepte sana bulaÅŸan (sataÅŸan) olursa sen ona bulaÅŸmayasın; kem söz söyleyen olursa karşılık vermeyesin, haa!..”
Åžuayip Abi Hukukta okurken Anadolu ÅŸiirinin yaÅŸayan zirvesi Sezai Karakoç’la beraber aynı evde kalırmış. Onu her zaman “abi” diyerek çok saygılı ifadelerle anardı. Åžuayip Abinin gençlik yıllarında bir baÅŸka ev arkadaşı da Nuri Pakdil’dir.
Sezai Karakoç'u çok severdi. Sezai Abi Ankara’ya geldiÄŸinde mutlaka onu takip ederdi. Bir defasında, 2013’te de geldiÄŸinde de Saray tarafında, gece yarısı onun konferansını takip ettmiÅŸti. Hâlbuki Åžuayip Abi, geceleri bu tür etkinlikleri pek izlemezdi.
Bilselerdi, Åžuayip Abi’nin hatıralarının yakın zaman Ä°slami mücadelede kalem oynatan bir çok yazar ve ÅŸairlerin, çok ilgisini çekeceÄŸini sanıyorum.
Mücadele adamlarından etkilenen özellikle genç kesim, model aldıkları bu ÅŸahsı, aÅŸk, sevme gibi insan fıtratında var olan duygulardan uzak sanırlar; ki bu çok yanlış... Nitekim çok sert çıkışlar yapan bir baÅŸka yazarımız -daha sonra evlendiÄŸi- bir kıza çok sevdalı olmuÅŸ bir zamanlar. Ama kendisi fakir, sevdiÄŸi ise zengin bir hakim kızı... Åžimdiki gibi flört yok... Ama gönlünü kaptırmıştır bir kez. Gönül iÅŸini fazla ileri götürünce hastalanıp yataklara düÅŸer bu radikal yazarımız; yüzü gözü ÅŸiÅŸer... Bir yandan da söylenir kendi kendine: Ben onunla nasıl evlenebilirim ki; ben ona layık mıyım ki, diye.. Neyse araya bazı görücüler girince, kızın yufka yürekli, anlayışlı, mütevazi hakim babası da kızını -geleceÄŸin mücadele adamı olacak- o yazarımıza nihayet uygun görür ve evlenmelerine rıza gösterir...
Åžuayip Abi 1968’li yıllarda öÄŸrenci hareketlerini de anlatırdı. Sonra ÅŸiÅŸirilip balon haline getirilen bir öÄŸrenci lideri, bir köpeÄŸin üzerine devrin baÅŸbakanın adını yazıp Ä°stanbul’da Hukuk Fakültesi önünde kahkaha atıp alay eder. Prof Yılmaz AltuÄŸ bu manzaraya bakıp “Bir ülkenin baÅŸbakanına bu ÅŸekilde hakaret eden adamı aÄŸlatırlar” der.
Çok konuÅŸan ressamlığından çok rijit tavırlarıyla dikkat çeken bir çizer, 28 Åžubat sürecinde TV kanallarında sürekli Müslümanlara sataşıp durur. Åžuayip Abi, iyi polemikçi bir TV tartışmacısına, o "ressam"ın babasının ev yapma reklamı ile milleti nasıl dolandırdığını haber yapan eski ve meÅŸhur bir gazetenin ilgili nüshasını verir. O polemikçi de bunu TV’de gösterince saldırgan "ressam" uzun süre artık ortalıkta görülmez olur...
Åžuayip Abi bir hukukçuydu. Biz Hüseyin Avni PaÅŸa’yı yazmıştık. Bazıları Hüseyin Avni PaÅŸa lehinde yazılmaz derken o hukukçu kimliÄŸi ile her yargılananın bir savulacak yönü olur anlayışı ile ÅŸu öÄŸütte bulunurdu: “Hüseyin Avni PaÅŸa hakkında yazılan her ÅŸeyi oku. Lehte aleyhte yazılanların kiritiÄŸini yap. Kitap yazdığın için aleyhinde konuÅŸanları kale alma, bir eser ortaya koymayan insan, eser yazana ne diyebilir ki?.. Eser koyma yeteneÄŸinde olmayanları dinleme!” diye öÄŸüt vermiÅŸti.
Åžuayip Abi kendisine dava vermiÅŸ meÅŸhur müvekkilleri hakkında pek bilgi vermezdi. O tür mesleki mahremiyetlere çok dikkat ederdi...
Gönlü dünya kadar geniÅŸ bir insan... Mütevazi... Bir Anadolulu... Karşısındakinin yaşı kaç olursa olsun, dinler. Ankara’nın 50 yıllık geçmiÅŸine vakıf. Güçlü bir hafıza...
Her zaman çok şık giyerdi. Kendisini ÅŸair Arif Nihat Asya’ya benzetirdim. Milletini seven biriydi. Dostluklara önem verirdi. Kaba saba olanlarla ise iliÅŸkisini en aza indirirdi...
HemÅŸehri canlısıydı. Son görüÅŸmemizde, Ankara Gölbaşı’nda, bahçeli bir çay ocağı iÅŸleten eski pehlivanlardan HacıbektaÅŸlı Åžakir Abi ile -40 yıl önceki bu köylüsünü- yeni görmüÅŸ gibi sohbete dalmıştı. Hep Hacıbektaşı sormuÅŸ, Osman Bölükbaşı’ndan söz etmiÅŸti...
Osman Bölükbaşı politikayı bıraktıktan sonra Åžuayip Abi onu belli aralıklarla arada bir sorarmış. Bu zaman aralığı ortalama bir aymış. Bazen bir ayı geçtiÄŸinde, Bölükbaşı: “51 gün geciktin, 25 gün geciktin, 12 gün geciktin..." v.s. dermiÅŸ.”
Selami Çekmegil en yakın dostuydu...Onun hakkında ÅŸöyle derdi “O iyi bir Avukat. Bir Hakim olsaydım onu karşımda bir avukat görmek istemezdim. Kök söktürür. Dünyayı alaya aldığına bakmayın. Ä°steseydi çok yüksek mevkilerde olurdu..."
Said Çekmegil’le ilgili “Bir ÅŸehri ÅŸekillendiren adam” isimli eserim çıktığında, Selami abi’yi göstererek: “Babasını oÄŸlundan önce tanımıştım” demiÅŸti. Bu çalışmamdan dolayı da beni tebrik etmiÅŸti...
Åžuayip Abi’ye, Allah'tan rahmet diliyorum...
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |