Bir bakardık Malatya’da dayım, çoÄŸu zaman bir iÅŸ icabı gelir günübirlik
dönerdi. Zaten iÅŸi olmasa da uzun süre bir yerde nasıl dursun, hep delikanlı,
hep enerjik, yarım saat bir tarafta uyur mesaiye devam eder. Gözümü açalı
elinde kırmızı kâğıtla kaplı çikolatalı gofretle gelirdi yeÄŸenlerinin yanına,
hiç unuttuÄŸunu hatırlamıyorum. Her daim o gofretler sizi hatırlatır bana
dayı. Kökleri çok derinlerde olan sevgimin tohumlarından biri de onlar idi
belki. Ä°çe dönük dünyamı sizde ÅŸekillendiriyordunuz. Lisanınız çok fasih,
sözünüz öz. Biliyorum size fikir danıştığımda söz, dönüp dolaÅŸmayacak gücünü
sizin dilinizde sunacak. Belki bir kelime, belki bir cümle, fakat aranan
anlam içinde. MuÄŸlâklık yok, net olmanın önemini sizin diyaloglarınızda çok
iyi anlıyorum. Bunu siz Kur’anın hadimliÄŸini yaparken de gözlemliyorum.
Ayetlere bir çoban safiyetiyle yaklaşılarak akademisyenlerin yanlışları
ayıklanıyor…
Bir defasında MüteÅŸabihler üzerine yorum yapan bir araÅŸtırmacının
görüÅŸlerine, kafa karıştırmak günah diye çok kızmıştı. “Hadi” kelimesinin
anlamını öÄŸrendiÄŸimde kafa karıştırmanın hakikaten günah olacağını daha iyi
idrak etmiÅŸtim. Kur’an nazil olduÄŸu dönem çölde yol gösterenlere “hadi”
denirmiÅŸ, onlarsız yola çıkılmazmış, “yehma” denen çok tehlikeli bölgelere
hadiler dahi giremezmiÅŸ. Yön tayin etmeyi imkânsız kılan deÄŸiÅŸimler yaÅŸanırmış
oralarda. KiÅŸilerin algısına göre farklı anlaşılabilecek meselelere
iddialı yaklaşımlar da Ä°slam’ın öÄŸrenilmesine engel olur. Bilmem doÄŸru
anlamış mıyım, eğer yanlışım varsa zaten dayım ya telefonun ucunda veya
yanımızda bir söz bir iÅŸaretle halleder, gördüÄŸünüz gibi sevgimin köklerinde
ne tohumlar var.
Evet, yirmi bir yeÄŸen demiÅŸtim, beÅŸte kendi çocuÄŸu nasıl yetiÅŸirdi pek de
bilemem ama mavi boncuk dağıtırdı tabi. Benim sevgim gibi sadece fıtri değil,
metot üzere, bilinçli dağıtır sevgisini. Dayımın meÅŸhur birincileri vardır:
Damatları, gelinleri; hiç kimse onlarla yarışamaz. Tek jüridir hem de çok
cevvaldir, o an, o kişi, o anki olayla bilgece kararını verir. Mesela beni
gördüÄŸünde birincisin Leyla der, BüÅŸra’yı gördüÄŸünde de ona dermiÅŸ meÄŸer.
Besbelli ki o an göze yakın olanın sıcaklığını hissettiÄŸindendir diye hüsnü zan
etmekteyim tabi… Böyle hikmetli iÅŸlerden sual edeceÄŸimden veya birinciliÄŸi
kaybettiÄŸime üzüldüÄŸümden deÄŸil elbet. Maazallah biricik dayımız bizi
kandıracak deÄŸil ya… Sade yeÄŸenler mi onların eÅŸlerini de zikredelim. Laf
aramızda onların eÅŸlerine daha bir muhabbetli, daha mültefit. Bir deneyin
isterseniz. Ä°nsanlık hali, bir ihtilafı söz konusu edin, aileye dâhil olan
gelin veya damat her nasılsa fırçadan hali kalır. Neyse bu hususu
detaylandırmayayım. Her halükarda dâhil olanlar zaten layık buna. On yıldır
yakınında onu gözleyen bir yakını ayrıca da bunun sebeplerini açıklamıştı
bana.
MüthiÅŸ bir özelliÄŸini daha dayılar gününde anmadan geçemeyeceÄŸim: Åžiir...
Åžiiri anlamanın en pratik yolu, dayımın ÅŸiirden seçtiklerini okurken
dinlemek olabilir. Bu konuda iddialıyım şair ne demiş, şiir ne imiş, sohbet
nasıl ÅŸiir olurmuÅŸ, TRT deki programdan izlemenizi öneririm. Åžiir yazıyor mu
bilmiyorum, sorduÄŸumu da hatırlamıyorum ama kalem ile yazmadıysa ÅŸayet, önce
dedesi Sanih’in divanıyla, sonrasında onun Said oÄŸlunun nushuyla, hakikat
ehli bir duruşa sahiptir zaten. Şairlerde olması muhtemel bir şaşkınlığa
yer olmadığındandır yazmayışı zannımca. Åžimdilerde tamamlamaya çalıştığını
söylediÄŸi ömrü ise ÅŸiirlerin en güzellerindendir.
Bazıları ÅŸakıloz da derlermiÅŸ Malatya’da Hoca zadelere; dayım son
temsilcisi olabilir mi? Nasıl olur bilemem: o girince yüzler güler, diller en
güzel ÅŸarkıları terennüm ederdi. Ben küçükken, annem, abim derken nice
aÄŸabeyler dökülür hala dilinden. Seri oluÅŸu, pratikliÄŸi gerginlikten uzak
tutar muhitindekileri. Çözülmesi gereken bir problemle karşılaÅŸtığı zaman
bakar; günah var mı içinde, yok. Öyleyse kolayına geleni yapardı. Bu formülü
denemeyenlere tavsiye ederim, insana neÅŸe veriyor. KardeÅŸlerinin dediÄŸine
göre bazen sinirlenirmiÅŸ, hem de esaslı, ben ÅŸahit olmadım. Aman
kardeşlerine kızmasın da... Başta anne yok, baba yok, el kapısı bir yandan,
varları yokları bir aÄŸabey. Öyle bir aÄŸabey ki ışıltılı mavi gözlerinin
meneviÅŸleriyle ÅŸefkatin resmini çizer, yüzü gülmese de gözbebekleriyle
güler. Menfi hiçbir anlamı istese de yüklenemeyeceÄŸini düÅŸünürüm ben...
KardeÅŸler, yeÄŸenler, torunlar daha kimler, Allah’tan dayıma
emanetler...
Babası onun yanında olmasını, terzilik yapmasını istemiş. Hangi baba
istemez böyle bir oÄŸlu yanında... OÄŸul çok sıkılmış ama. Åžu Hitler amma
akılsız adammış, Yahudileri fırınlarda yakacağına terzi yapsaymış ya demiş.
Böylece müsaadeyi almış… Efendibabamız onu andığında onu gördüÄŸünde bir baÅŸka
güler; onun da gözleri ışıldar, bizim Selami diye bahsederdi. Kendisine
benzeyen, yetiÅŸen bir torunu var mı acaba dayımın. Bunu ümit etsem de dayım
kadar orijinal bir kiÅŸilik daha olması muhal benim gözümde. Sizin de böyle
bir dayı görmediÄŸinize zaten eminim ben…
Büyük balık denizde yaÅŸar diyor. Ankara da ikamet ediyor, ben sıladan hiç
çıkmadım, arada bir büyük denizlerde yaÅŸayanlara ziyaretler yaparız, onlar da
arada bir bizim küçük göllerimize. Gittikçe azalıyor, sılaya ziyaretler.
Efendibabamız vefat ettikten sonra esbat yarışmaları da son yıllarda bitti
artık. Böyle yapmasalar iyiydi. Büyük balık göremiyoruz, buralar akvaryuma
dönüyor; biz de süs balıklarına. Bir defasında tesettürle ilgili bir görüÅŸ
beyan etmiÅŸti, anlayamadım açıklama istedim: bir salon ve konuyu merak eden
baÅŸka kimseler de olursa Malatya’da anlatacağını söyledi. Hala anlayamadım,
kimse cevabını da bilmiyor burada. Allah’tan ki yeni
kriter.org var belki orda yazar bu konuyu bir gün.
Kriter.org da benim gurbetteki yakınlarımdan haber
aldığım sılam. Ayrıca ne zaman bilgi, haber eksikliÄŸiyle hayıflanırsam açar
bakarım. Sık sık, bazen sabah-akÅŸam, sözün özünü, hasını, haberin lazımını
okurum. Olmasa da olur yazılara yer verilmez pek. Artık habereveti de okuyorum
çünkü orda da yazıyor. Var mı sizinde bildiÄŸiniz böyle bir dayı.
Kendisine bildirmeden, söylediÄŸi ÅŸarkıları kaydettiÄŸimiz eski kaseti ara
sıra dinlerken merak ederim bazen: dayım hala otomobili uçar giderken, kaçan
talihinin peÅŸinden gidiyor mu diye…
Åžefika LEYLA
(*) facebook sayfasından
alıntıdır...