|
Yazar Bilal SÜRGEÇ
|
|
29-07-2014 |
|
GAVUR HACI Bilal SÜRGEÇ DoÄŸu'da-musiki yönünden en farklı anlayışa sahip il Elazığ'dır. Elazığ sanatçılar ilidir. Sanata deÄŸer veren insanların yaÅŸadığı ildir. Burada klarnetçi bir Fevzi Baba vardı. Türkiye'nin ileri gelen eÄŸitimcilerinden SeRhat Kabaklı Bey'in kayınbabasıydı. Serhat Bey ise, Türk düÅŸünce hayatına özellikle edebiyatına önemli katkılar yapmış Elazığ'ın medarı iftiharı merhum Ahmet Kabaklı'nın yeÄŸeniydi.Yine bu aileden Esat Kabaklı mühendis bir sanatçıdır.
Elazığ'da onun kültür havzasında bulunan EÄŸin, Arapgir'de de musikiyle ilgilenmek, eÄŸitimli olmanın, sanatkar olmanın, kadir kıymet bilmenin bir özelliÄŸi olarak görülür.
Elazığ'ın önemli ses ustalarından Lokman Tasalı, bir emekli albaydır. Åžehrimizin yerlisidir. Asil (asilden kasıtım, yedi sülalesi tanınan, yerli olmayı kast ediyorum) bir aileye mensuptur. Bir Harput beyefendisidir. Rahmetli Enver DemirbaÄŸ eÄŸer isteseydi dünya çapında bir ÅŸöhrete sahip olurdu. Elazığ'dan çıkmadı. Åžöhret olmadı. Åžöhret derken sanatı yeterince tanınmadı. Zaten o, böyle ÅŸöhret istemezdi; misallerimi çoÄŸaltabilirim.Yüz yıl sonra Enver DemirbaÄŸ, eserleri ile anılacak,türküleri söylenecek.Åžehrimizin zenginliÄŸidir o.
Malatya'da çok sayıda sanatçı var. Ancak; halk genelinde sanatçıya bir destek yok. Hatta Malatya'da ikamet ettiÄŸimde ev sahibim olan bir Malatya hanımefendisi "Elazığlılar burada bir düÄŸün yaptı, bösböyük (YaÅŸlı) adamlar ortaya çıktı, sakalı ile, ÅŸalvarı ile türkü söyledi, ne ayıp!"
Müzik insan doÄŸasındadır. Mevlana güzel türküyü cennetin açılan kapısının sesine benzetir. Bir bahçede öten kuÅŸların sesi, doÄŸanın çok sesli bir korosuna benzetebiliriz.
Bu girizgahtan sonra gelelim asıl meselemize, dün Samsun'dan Ankara'ya dönerken arkadaşım Hasan Bey, telefon ederek "Gavur Hacı'yı vurmuÅŸlar" dedi. Hasan Bey Çorumlu'dur. Gavur Hacı'yı benden duymuÅŸsa da onun ismi medyatik oluÅŸu yüzünden sürekli hafızasında canlı kalmıştır. Yani Gavur Hacı denilince Adıyaman akla gelirdi.
Hacı Bey, bir ilgi gösterseydi yaÅŸayan insan hazinesi sayılırdı. O kadar usta bir sanatçıdıy ki, Türkiye'nin en zengin illerinden Barak Boyunun merkezi Gaziantep'te Barak Türkülerine keman çalacak kimse bulunmaz, onu alır götürürlerdi.
Hacı Bey çok mütevaziydi. Hürmetkardı. Fakat öyle bir ortamda yaşıyordu ki sanattan anlamayan, sanatçılarına "Gevende" diye hakir gören bir topluluÄŸun içerisindeydi. Bu hakir görüÅŸ "beynelminel filmine bile konu olmuÅŸtu. Sanatı küçümseyen hiç bir toplumun geleceÄŸi olmaz. Sanat insanı ufuksuzluktan kurtarır.
Rahmetli Kazım Yardımcı ona "Gavur Hacı" demez "Müslüman Hacı" derdi.Adıyaman'da sanatçılar alkolün pençesine düÅŸürülmüÅŸtü. Burada bizim muhafazakar kesimin de suçu var. Sanatı günah görürlerdi. Halbuki güzellik, kendini beÄŸendirme Ä°nsanın fıtratında olan en büyük özelliklerden biriydi.
Hacı Bey'e gavur sözcüÄŸü onun akaidinden dolayı deÄŸil, kemanı çok dertli çalışı içli çalışı insanı verem eden hüzünlü parçaları seslendirmesi yüzündendi. "GavuroÄŸlu gavur" sözü bazen onun yaÅŸadığı bölgede halk zihninde anlam kaymasına neden oluyor, inançtan ziyade birine sempati ifadesine dönüÅŸüyordu.
Hacı Bey'in bir çocuÄŸu da kendisi gibi bir bayram günü öldürülmüÅŸtü. Ölüm nedenini hiç bilmiyorum. Merak da etmiyorum. Sadece bir sanatçıyı koruyamadık.Ona üzülüyorum.
Adıyaman'da basını suçlayamam çünkü profesyonel bir basın yok. Kendi ayakları üzerinde duran, çalışanlarının maaÅŸ ödeyen sosyal güvencelerini karşılayan bir basın var mı? Peki Hacı Bey gibi sanatçılara kim sahip çıkacak. Devlet sahip çıkacak devlet!.
Hacı Bey'i bir başka yazımda yine yazacağım...
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |
|
Son Güncelleme ( 29-07-2014 )
|
