13-12-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Medyadan Seçmeler arrow DÄ°L ÃœZERÄ°NE DÜŞÜNCELER
DİL ÜZERİNE DÜŞÜNCELER PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 3
KötüÇok iyi 
Yazar Dr. Åžemsettin IÅžIK   
15-05-2014
DÄ°L ÜZERÄ°NE DÜÅžÜNCELER
                                                                      Dr. Åžemsettin IÅžIK
Allah, Hz. Adem’i dünya gezegeninde karşılaÅŸması muhtemel durumlara karşı gerekli bilgi ve beceri ile donatılmış bir ÅŸekilde yaratmıştır.[1] Bunun içinde yaÅŸayacağıortama ait eÅŸya ve onlar arasında cereyan eden hususlar yer aldığı gibi ayrıca elde ettiÄŸi tecrübe ve ona baÄŸlı unsurları aktarabilmeye yönelik beyan kabiliyeti de yer almaktadır.[2] Bu da ona, hem kendisine hazır olarak sunulanı, hem de daha sonradan ona ilave ettiÄŸi tecrübelerini baÅŸkaları ile yazılı veya sözlü olarak paylaÅŸma imkanı tanıyan bir ayrıcalık kazandırmıştır.[3]


Böylesi bir donanım ve bunu destekleyen çeÅŸitli imkanlarla hayata baÅŸlayan insanoÄŸlu, zamanla üzerinde yaÅŸadığı coÄŸrafyadan baÅŸka yerlere doÄŸru yaptığı yayılma hareketi sayesinde, adeta bir tohumdan neÅŸet eden aÄŸaç gibi zamanla farklı ırk ve dillere doÄŸru bir açılma göstermiÅŸtir.[4] Bundan da kök, gövde, dal, yaprak ve meyve gibi farklı renk ve biçimlerde tezahür eden insanlık aÄŸacı zuhur etmiÅŸtir.

Vahdetten doÄŸan bu kesret, Yüce Allah tarafından milletler ve medeniyetler arasında bir yarış meydana getirmesi için fıtrî bir kanunun olarak konulmuÅŸ[5] ve bu çerçevede diÄŸerırklar gibi Türkler de dünya sahnesinde kendilerine verilen rolü oynamak üzere yerlerini almıştır.

Tarih boyunca çeÅŸitli isim ve medeniyetler altında varlık gösteren Türkler, Müslüman olduktan sonra göçebe hayatından tamamen yerleÅŸik hayata ve dar bir kelime kapasitesinden ümran diline eÅŸ zamanlı olarak geçiÅŸ yapmıştır.[6] Zira bu husus, yaÅŸanılan hayatın ve deruhte edilmekte olan misyonun kaçınılmaz bir gereÄŸi olarak karşılarına çıkmıştır. Aksi takdirde inançlarını yaÅŸama ve yayma uÄŸruna baÅŸka millet ve medeniyetlere ait diller altında eÄŸitim ve öÄŸretim görmeye mahkum olacaklardı. Bu da onları, her an geliÅŸmekte olan medeniyetin gereklerine göre kendi dil malzemelerinin verdiÄŸi imkanlar içinde yeni kelime ve kavramları üretme ve bazılarını da etkileÅŸim içinde oldukları medeniyetlere ait dillerden alma durumu ile yüz yüze getirmiÅŸtir. Müslüman Türkler bu dar boÄŸazı aÅŸarken, dilin ahenk ve uyumunun bozulmaması için son derece seçici davranmışlardır.

BaÅŸka millet ve medeniyetlere ait kelime ya da kavramlar, ya ait oldukları disiplinler gereÄŸi aynen alınmış, ya deÄŸiÅŸtirilerek ya da orijinalinden farklı anlamlarda kullanılmak üzere alınıp dil hazinesine katılmıştır. Bunları ÅŸöyle gruplandırmak mümkündür:

1- Alındığı dildeki gibi aynen kullanılan kelime ve kavramlar:
Bazı kelime ve kavramlar, çeÅŸitli disiplinler gereÄŸi aynen alınırken, bazıları da duygu ve düÅŸüncenin ifade edilmesine bir zenginlik katması için alınmıştır. Bunlardan bazıları ÅŸunlardır:
ALINDIÄžI
DÄ°L
ALINDIÄžI DÄ°LDEKÄ°
KULLANIÅžBÄ°ÇÄ°MÄ°
TÜRKÇE’DEKÄ°
KULLANIÅžBÄ°ÇÄ°MÄ°
Arapça
Akaid
Akait
Arapça
Cebir
Cebir
Arapça
Fıkıh
Fıkıh
Arapça
Hadis
Hadis
Arapça
Ä°ktisat
Ä°ktisat
Arapça
Kelam
Kelam
Arapça
Kur’an
Kur’an
Arapça
Siyer
Siyer
Arapça
Sünnet
Sünnet
Arapça
Tarih
Tarih
Arapça
Tefsir
Tefsir
Arapça
Tıp
Tıp
Arapça
Muallim
Muallim
Arapça
Muhaddis
Muhaddis
Arapça
Müfessir
Müfessir
Arapça
Mühendis
Mühendis
Arapça
Tabib
Tabip
Yunanca
Astronomi
Astronomi
Yunanca
Biyoloji
Biyoloji
Yunanca
CoÄŸrafya
CoÄŸrafya
Yunanca
Fizik
Fizik
Yunanca
Kimya
Kimya
Yunanca
Psikiyatri
Psikiyatri
Yunanca
Psikoloji
Psikoloji
Fransızca
Sosyoloji
Sosyoloji
Yunanca
Astronom
Astronom
Yunanca
Biyolog
Biyolog
Yunanca
Psikiyatr
Psikiyatr
Yunanca
Psikolog
Psikolog
Fransızca
Sosyolog
Sosyolog
Yunanca
Jinekolog
Jinekolog
Almanca
Martin
Martin
Arapça
AÅŸk
AÅŸk
Arapça
Devlet
Devlet
Arapça
Düvel
Düvel
Arapça
Emtia
Emtia
Arapça
Hafız
Hafız
Arapça
Ä°cbar
Ä°cbar
Arapça
Katip
Katip
Arapça
Kıymet
Kıymet
Arapça
Kitap
Kitap
Arapça
MaÅŸuk
MaÅŸuk
Arapça
Mektep
Mektep
Arapça
Åžair
Åžair
Arapça
Åžiir
Åžiir
Arapça
Tercüman
Tercüman
Arapça
Valide
Valide
Farsça
Birader
Birader
Farsça
Gül
Gül
Farsça
Para
Para
Farsça
Peder
Peder
Farsça
Pul
Pul
Ä°ngilizce
Jet
Jet
Ä°ngilizce
Kep
Kep
Ä°ngilizce
Operatör
Operatör
Ä°ngilizce
Taksi
Taksi
Ä°ngilizce
Tente
Tente
Fransızca
Jandarma
Jandarma
Fransızca
Jeton
Jeton
Fransızca
jilet
jilet
Fransızca
Operasyon
Operasyon
Yunanca
Jeoloji
Jeoloji


2- Alındığı dilden farklı anlamlarda kullanılan kelime ve kavramlar
Bazı kelime ve kavramlar, yaygın olarak orijinalinde kullanılmayan anlamlarda kullanılmak üzere dil daÄŸarcığına katılmıştır. Bunlardan bazılarını ÅŸöyle sıralamak mümkündür:
ALINDIÄžI
DÄ°L
ALINDIÄžI DÄ°LDEKÄ°
KULLANIÅžBÄ°ÇÄ°MÄ°
TÜRKÇE’DEKÄ°
KULLANIÅžBÄ°ÇÄ°MÄ°
Arapça
Acûz
Ä°htiyar
Arapça
Deva’
Ä°laç
Arapça
Ä°stîrad
Ä°thalât
Arapça
Mescûn
Mahkum
Arapça
Muqamere
Macera
Arapça
Münadile/ Muqaveme
Mücadele
Arapça
Münah
Ä°klim
Arapça
Mütezemmit
Mutaassıp
Arapça
Müttehem
Zanlı
Arapça
Sâid
Ä°ktidar
Arapça
Sevb
Libas
Arapça
Sevre
Ä°htilal
Arapça
Åžer’ı
MeÅŸru
Arapça
Tasdîr
Ä°hracât
Arapça
Teqayyu’
Ä°stifra
Arapça
Ümmet
Millet
Arapça
Zakire
Hafıza


3- Alındığı dilden kısmî deÄŸiÅŸiklik yapılarak kullanılan kelime ve kavramlar
Yine birçok kelime ve kavram, ait olduÄŸu dilden kısmî deÄŸiÅŸiklikler yapılarak dil malzemesine katılmıştır. Bunlardan bazılarını da ÅŸöyle sıralamak mümkündür:
ALINDIÄžI
DÄ°L
ALINDIÄžI DÄ°LDEKÄ°
KULLANIÅžBÄ°ÇÄ°MÄ°
TÜRKÇE’DEKÄ°
KULLANIÅž BÄ°ÇÄ°MÄ°
Arapça
Qahqaha
Kahkaha
Arapça
Tevbe
Tövbe
Arapça
Enbar
Ambar
Farsça
AhÅŸam
AkÅŸam
Farsça
Âhur
Ahır
Farsça
Asman
Asuman
Farsça
ÂÅŸnâ
AÅŸina
Farsça
ÂtaÅŸ
AteÅŸ
Farsça
Âyine
Ayna
Farsça
Cıharşembe
ÇarÅŸamba
Farsça
Emrud
Armut
Farsça
Enar
Nar
Farsça
ErmeÄŸan
ArmaÄŸan
Farsça
Gâyet
Gaye
Farsça
Merdûbân/Neverd-i bâm
Merdiven
Farsça
Nemaz
Namaz
Farsça
PençÅŸembe
PerÅŸembe
Farsça
Ukyanus
Okyanus
Farsça
Urdu
Ordu
Ermenice
Orinag
Örnek
Yunanca
Anatolia
Anadolu
Yunanca
Anguri
Ankara


Elbette dilimize kazandırılan bu tür kelime ve kavramları, burada tek tek ele alıp saymak mümkün deÄŸildir. Burada örnek olarak zikredilenlerin yanında, kendisine has yüzlerce kelime ve kavramı olan Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelam, Akait gibi Ä°lahiyata ait disiplinlerin yer aldığı Sosyal Bilimlerden Fen Bilimlerine, SaÄŸlık bilimlerinden Güzel Sanatlara varıncaya kadar çeÅŸitli bilim dalları ve onlara ait terimleri bu kapsama dahil etmek gerekir.

Bunların yanında Hz. Muhammed’i sembolize eden Farsça ‘gül’ kelimesinden, ona karşıduyulan aÅŸk ve muhabbeti ifade etmesi için Gülbey, Gülbeyaz, GülÅŸah, GülÅŸen, Güldâne, Gülizâr, ve Yazgülü gibi bir çok bileÅŸik isim türetilmiÅŸtir. Yine ‘dil’kelimesi de böyledir. Oysa onunla eÅŸ anlamlı olan gönül, yürek ve kalp kelimeleri, zaman zaman birbirinin yerine kullanılsa da özel kullanım alanları ile daha da bir güzelleÅŸtirilmiÅŸtir. Mesela ‘yürek’ kelimesi, cesaret ve ÅŸecaat ile ilgili alanlarda; ‘gönül’, beÅŸeri aÅŸk ve duygularda; ‘kalp’ ise, inanç ve âtıfet duygularının makes bulduÄŸu hususlarda kullanılmıştır. Bu cümleden olarak haya ile utanma, namus ile iffet, ayıp ile günah, caiz ile uygun, gıybet ile dedikodu, ilah ile tanrı, halife ile sultan, ÅŸeyh ile yaÅŸlı ve haÅŸyet ile korku gibi pek çok kelimenin bu tür kullanımları ile lafız ve mânâ yönünden bir derinlik ve sanat ortaya çıkarılmıştır. Bu baÄŸlamda pek çok örnek sıralamak mümkündür.

Hatta bununda ötesinde, beÅŸeri alanlarda kullanılan kelime ve kavramlar ile ÅŸer’i alanda kullanılanlara kendisine has bir incelik ve ruh kazandırılmıştır. Bu durum, neredeyse bir çok dili geride bırakacak bir safhaya kadar da ulaÅŸtırılmıştır. Söz geliÅŸiÅŸerik, ÅŸirket, iÅŸtirak, müÅŸterek gibi Arapça’dan alınan her bir kelimeye, kendisine mahsus birer hususiyet yüklenmiÅŸtir. Bunun en bariz ÅŸeklini, aynı anlama gelen‘ortak’ ve ‘ÅŸerik’ kelimelerinin kullanım alanlarında görmek mümkündür. ‘Åžerik’yerine, ‘ortak’ kelimesi de kullanılabilirken, ‘ortak’ yerine ‘ÅŸerik’ kelimesi hiç kullanılmamıştır. Çünkü ‘ÅŸerik’ kelimesi, ilah anlayışını tavzih etmeye,‘ortak’ kelimesi de iktisadî alanda kullanılmaya hasredilmiÅŸtir. Hâlbuki aynıkökten türetilen ÅŸirket, iÅŸtirak ve müÅŸterek gibi kelimeler, iktisat alanında tebarüz eden kelimelerden olmuÅŸtur. Yine çeÅŸitli temaların iÅŸlendiÄŸi gazel, rubaî, koÅŸma, ağıt gibi manzum özelliÄŸe sahip birçok tarz arasında, sırf Hz. Peygambere ait duyguları dile getirmeye edebî bir tür olarak naat hasredilmiÅŸtir.

Böylesi bir hassasiyete raÄŸmen, zaman zaman bazı kelime ve tamlamalar ile dilin omurgasında ciddi ağırlaÅŸma yaÅŸanmışve bundan kaygı duyulup, dilde bir tasfiye hareketine gidilmesinin elzem olduÄŸu kanaatine de varılmıştır. Fakat daha sonra dil içerisinde kendine yer bulmuÅŸolan kelime ve kavramların atılmasından, hem onu fakirleÅŸtireceÄŸi hem de adeta bir milleti meydana getiren unsurlardan birini ve bir kaçını, kurulan ortak medeniyetten dışlama anlamına geleceÄŸi için vazgeçilmiÅŸtir.

Milletlerin belli bir eceli olduÄŸu gibi[7] Sümerce, Hititçe Akadça, HabeÅŸce, ve Sanskritçe gibi ihtiyaçlara cevap veremeyip tarihe mâl olan dillerin de belirli bir ömürleri olmuÅŸtur. Bunun yanında ilahî hitabıtaşıyabilecek bir seviyeye ulaÅŸtığı için pek çoÄŸu da vahiy dili olarak seçilmiÅŸtir.[8] Dolayısıyla dil, her an kendisini mütehassısları eliyle yenileme ve üzerine yüklenilen kültürel birikimi taşıma gibi bir özelliÄŸe sahip bulunmaktadır. Bu yüzden bir dile mâl olmuÅŸ kelime ve kavramlarla ne kadar oynanılırsa, o derecede geçmiÅŸe ait deÄŸerlerden ve o medeniyeti inÅŸa eden anlayıştan da o kadar uzaklaşılacağıaÅŸikardır. Fakat ne var ki her geçen gün, kendisine ayrı bir ruh ve mânâ kazandırılan kelimelerden birer birer uzaklaşılarak kuru ve yavan bir dile doÄŸru yol alınmaktadır. Bu da ne duygudaki samimiliÄŸi ve derinliÄŸi ifade etmeye yetmekte ve ne de edep ve edebiyata uymaktadır. Haliyle bu da bizi, adeta bir kültür sömürgesi içinde kalan topluma dönüÅŸmüÅŸ bir dil manzarası ile karşıkarşıya bırakmaktadır. Bunu ıslah etmeden, düÅŸünceyi ve ona yüklenen hususlarıdüzeltmek de oldukça zor görünmektedir.

Nitekim asırlar önce, ülkenin yönetimi sana bırakılsaydı ilk iÅŸ olarak ne yapardın ÅŸeklindeki bir soruya, Konfüçyüs ÅŸöyle cevap verir: Hiç kuÅŸkusuz dili gözden geçirmek ve dili düzeltmek­le iÅŸe baÅŸlardım der. Niçin dediklerinde, dil düzgün ol­mayınca söylenen, söylenmek istenen deÄŸildir. Söyle­nen, söylenmek istenen olmayınca, yapılması gereken yapılmadan kalır. Yapılması gereken, yapılmadan ka­lınca, töreler ve sanatlar geriler. Töreler ve sanatlar gerileyince de adalet yoldan çıkar. Adalet yoldan çıkınca, halk çaresizlik içinde kalır. Bu sebeple, söylenmesi ge­reken başıboÅŸ bırakılamaz. Onun için dil, her ÅŸeyden önemlidir[9] demek suretiyle dilin, hayatın akışı üzerindeki etkisine dikkat çekmiÅŸ bulunmaktadır.

Elbette ilmin vatanı olmadığı gibi ona baÄŸlı olan ve onsuz anlaşılması mümkün olmayan kelime ve kavramların da millet ve milliyeti yoktur. Zira içinde yaÅŸadığımız bu zamanda, milletlerin tanışması ve medeniyetlerin birbiri ile bilgi ve teknoloji alış veriÅŸinin engellenmesi veya dondurulması mümkün deÄŸildir. Burada arzulanÅŸey, doktorun elindeki neÅŸter gibi yerli yerinde ve kıvamında kullanmaya özen gösterilmesidir. EÄŸer olumsuz bir durum meydana gelecek olursa, o zaman dil ve ona baÄŸlı olan kültür de zayi olma tehlikesiyle yüz yüze gelecektir. Bu yüzden dile yeni girecek kelime ve kavramların, dil estetiÄŸinin korunması için erbabıtarafından son derece seçici bir ÅŸekilde yapılması gerekmektedir. Özellikle de sözün kalitesinin artırılması için desibelinin yükseltildiÄŸi ve batı dillerinin tasallutuna maruz kalındığı son günlerde, buna daha çok dikkat etme zarureti hasıl olmaktadır. Aksi takdirde dilimizde yer alan ve medeniyetimizle özdeÅŸleÅŸen bu ahenk ve uyum, mekanik gürültüleri çaÄŸrıştıran dillerin girdabında kaybolup gitmeye yüz tutacaktır.

Netice itibariyle demek istiyoruz ki dil, maddî ve manevî dinamiklerini harekete geçiren en büyük güçtür. Bu nedenle ondaki ahenk ve zenginliÄŸi bozmamak için dilimiz ve kurulan medeniyetin geliÅŸmesine katkısı olan TürkçeleÅŸmiÅŸ her bir kelimeye, adeta toplumu oluÅŸturan çeÅŸitli unsurlar gibi bakıp, hepsine birden sahip çıkmamız gerekmektedir. Bunun için söz geliÅŸi imkan yerine olanağı, ihtimal yerine olasılığı, muhakeme yerine uslamlamayı, idrak yerine algıyı, tezahür yerine ortaya çıkmayı, vaka yerine olguyu, fert yerine kiÅŸiyi, cemiyet yerine toplumu,ÅŸuur yerine bilinci kullanmak yerine, bu tür pek çok kelimeyi bir dil zenginliÄŸi sayıp, hepsini birden muhafaza etmeye özen gösterilmelidir. Zira bunlar, ulaşılan medeniyet seviyesinin göstergesi mesabesinde bulunmaktadır. Bundan dolayı yeni ve eski kelime ve kavramları birlikte koruyup, nesiller arasında duygu ve düÅŸünce aktarımına set vuracak bozulma ve yozlaÅŸmaya da imkan vermemek gerekir.
                                                                                                                                                          Dr.Åžemsettin IÅžIK                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                     

[1]-“Allah, Adem’e bütün isimleri öÄŸretti. Sonra onları önce meleklere arz edip, eÄŸer siz sözünüzde sadık iseniz ÅŸunların isimlerini bana bildirin dedi.” Bakara: 2/31.
[2]-Bkz..“Ona açıklamayı öÄŸretti.” Rahman: 55/4
[3]-Bkz. “O Rab ki kalemle (yazmayı) öÄŸretti. Ä°nsana bilmedikleri ÅŸeyi öÄŸretti.” Alak: 96/ 4-5.
[4]-Bkz.“Onun delillerinden biri de gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin deÄŸiÅŸik olmasıdır. Åžüphesiz bunda bilenler için (alınacak) dersler vardır.” Rum: 30/22.
[5]-Bkz. “Ey insanlar! DoÄŸrusu biz sizi bir erkek ve bir diÅŸiden yarattık. Birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en deÄŸerli olanınız, Ondan en çok korkanınızdır. Åžüphesiz Allah bilendir, her ÅŸeyden haberdardır.” Hucurat: 49/13. Yine bu hususa, Nisa Sûresi dördüncü ayette de ÅŸöyle yer verilmektedir: “EyÄ°nsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eÅŸini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinize hürmetsizlikten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduÄŸunuz Allah’ın ve akrabanın haklarına riayetsizlikten de sakının. Allah ÅŸüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir.”
[6]-Günümüzde TDK’nın hazırlamış olduÄŸu sözlükler ile Åžemseddin Sami’nin Kâmûs-i Türkî’si ve KaÅŸgarlı Mahmud’un Divan-i LüÄŸâti’t-Türk’ü karşılaÅŸtırıldığında, dildeki geliÅŸme daha net bir ÅŸekilde görülmektedir.
[7]-Bkz. “Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri geldiÄŸi zaman artık ne bir saat geri kalırlar ne de ileri giderler.” Yunus: 10/49.
[8]-Bkz. “(Allah'ın emirlerini) onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediÄŸini saptırır, dilediÄŸini de doÄŸru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir.” Ä°brahim: 14/4
[9]-ErdoÄŸan, Mehmet, Gençlerle SöyleÅŸi, DÄ°B Yay. Ankara, 2003, s. 56.
                                                                                                                                Dr.Åžemsettin IÅžIK
                                                                                                                                 Ankara - Gölbaşı
Not: Yazı, Bilal Sürgeç eliyle sitemize iletilmiÅŸtir; teÅŸekkür ederiz.kriter

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 16-05-2014 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
124460347 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net