20-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa
SEBO'NUN TERLİKLERİ PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 17
KötüÇok iyi 
Yazar Raci Durcan   
26-07-2006
SEBO’NUN TERLÄ°KLERÄ°
                                                                                                                         Raci Durcan 

 
Yaz geldi, kalın paltolarınızı atıp haififlediniz. Muhtemelen zihninizi de hafif tutmak isteyecek, vatan kurtarmak gibi ağır konulardan uzak duracaksınız. Belki beÅŸ yıldızlı tatil yörelerine gidip havuzlarında yüzerek zayıflama hayalleri kuraksınız. Sebo’nun terliklerinin yazı konusu olması her bakımdan durumunuza uygun düÅŸüyor...

   Geçenlerde ‘bizim Sebo’ bana hediyesi 20 liradan bir çift terlik verdi. Terlik dediysem deniz kenarlarında giyilen yazlık şıpıdık terlik deÄŸil. Onlar ayak rahat etsin, kolay yürünsün diye yapılır. Bunların tabanında çivi gibi deÄŸilse de üzerine bastığınızda ayaÄŸa batan sivri uçlar var ki, on dakika üzerinde durabilene aÅŸkolsun! Bir ay önceden haber edip terlikleri sipariÅŸ verdiÄŸini ve yakında eline geçeceÄŸini müjde(!)lemiÅŸti. Burada paragraf giriÅŸinde kullanmış olduÄŸum isim tamlaması için bir parantez açmak gerekecek. ‘Bizim’ kelimesi Kriter’i, Sebo’ da Kriter’in ÅŸu AÄŸustos BöceÄŸi’nin zedelenmiÅŸ itibarını iade eden yazarı Sebahattin Özden’i tarif içindir... Kriter için ‘bizim’ diye bahis açınca ayrı bir parantez de Selami AÄŸbiye  gerekiyor.  ‘Ya bu adam herÅŸeyimizi sahipleniyor!’ diye telaÅŸlanması ihtimal dahilindedir.

Sebo biliyorsunuz Kriter’in aykırı yazarıdır. AÄŸustos BöceÄŸi, Karınca filan gibi böcekler konusunda uzman sıkıntısı çekildiÄŸinden kadroya dahil oldu. Aykırılığını bu terlik konusunda da göstermiÅŸ. Öyle bir terlik yapayım ki, görenler terlik konusundaki bütün bildiklerinden ÅŸüpheye düÅŸsünler fikrinden gitmiÅŸ olmalı. Ä°lhamını akupunturculardan aldığı belli.

 Sebo’nun terlikleri insanın ayağına batarak sinir uçlarını uyarıyor ve çeÅŸitli hastalıkları tedavi ediyormuÅŸ. Bunu duyduÄŸumda garipsemedim. Hayır! bunun nedeni terliklerin, Japon yapıştırıcıyı bulduklarından beri büyük hayranlık duyduÄŸumuz  Japonlar tarafından insanlığım hizmetine sunulmuÅŸ olması deÄŸil; Uzak DoÄŸu’ da tedavi denilince insanın orasına burasına birÅŸeyler batırmanın adet olduÄŸunu bilmemden kaynaklanıyor. Allah’tan bu Hintlilerin çivili yatağından daha insaflı bir çözüm gibi duruyor.

  Sebo ayakkabı tabanını almış, üzerine kazık gibi uçları yerleÅŸtirmiÅŸ. Ön taraftan ayak üstüne geçecek bir baÄŸ atıp terlik kıvamına getirmiÅŸ. Fakat niye ayak bölgesini seçmiÅŸ anlayamadım. Anlaşılan insan bedeninin tamamı bu Uzak DoÄŸu milletleri tarafından parsellenmiÅŸ, Sebo’ya da bu kısmı kalmış. O da kendi payına düÅŸen kısımdan memnun kalmamış olmalı ki kazık gibi nesneleri tabana döÅŸenip intikama yönelmiÅŸ. Ä°yi de birader bu iÅŸte bizim suçumuz ne ne? Taksimatı ben mi yaptım?

  Çin’e gittiÄŸimde farketmiÅŸtim, bu Uzak DoÄŸu milletleri birbirilerinden hiç hazzetmiyorlar. Bodur aÄŸacı gibi boylarıyla neyi paylaÅŸamıyorlar diye düÅŸünüp duruyordum. Sebo’nun terlikleri bu konuda da ilham verdi. Zannediyorum herbir millet insan bedeninden kendi payına düÅŸen kısmını geniÅŸ tutmak için çekiÅŸiyor. Çinliler ellerine ince ince iÄŸne almış, buldukları yere kanırtıyor, Tayvanlılar koca palaları yanak, karın neresi gelirse saplıyor. Hintliler fakir olduklarından ucuz inÅŸaat malzemeleri olan tahta ve çivi kullanmışlar.

 Uzak DoÄŸu kültürü denilince birinciye gelen ÅŸey acı duymaksa ikincisi düÅŸünmektir. Acı duymak bize yabancı deÄŸil (acılı Adana sevmeyeniniz var mı?).  Sadece terliÄŸi giymek yetmiyormuÅŸ. Ayrıca bunu kullanırken iyileÅŸeceÄŸine dair olumlu düÅŸünmek gerekirmiÅŸ. DüÅŸünmek denilince yani bu ikinciye geleni sizlere pek tavsiye etmem. Neden derseniz; okul yıllarında arkadaÅŸ sohbetlerinde konulara katılmak istemediÄŸimde bunu tecrübe etmiÅŸtim; aslında bayağı etkili oluyor. Kenarda durup çok ÅŸey biliyormuÅŸ da söylememiyormuÅŸ gibi yaptığınızda pek bir hava basıyorsunuz (bu da ortaokulda Türkçe derslerinde gördüÄŸümüz Rodin’in DüÅŸünen Adam Heykelinden uzun uzun bahis geçmesinin etkisi olsa gerek). Tehlikesi; durup durup arada ettiÄŸiniz o kıymetli lafları çok iyi seçmek gerekmesi. Böyle laflar ettiÄŸinizde bön bön yüzünüze bakmalarından lafın pek ağır geldiÄŸini, hazmetmeleri için zaman gerektiÄŸini anlayabiliyorsunuz. Bu noktada iÅŸler pek fena sayılmazdı fakat aynı yöntemi evde deneyince olanlar oldu. Ä°lkokula sadece üç gün gidebilmiÅŸ zavallı annem bendeki bu düÅŸünme hallerini görünce garipseyip, ne olduÄŸunu anlamak için komÅŸulara danışmış. Onlar da  bakıp ‘kuÅŸ gribi olmasın zahir!’ demiÅŸler. Malumunuz tavuklar bu hastalık bulaÅŸtığında kümesten çıkmıyor, tünedikleri yerde baÅŸları öne doÄŸru düÅŸmeye baÅŸlıyor. Yani Rodin’in meÅŸhur ‘DüÅŸünen Adam’ heykelinin ÅŸeklini alıyorlar. Annem Türkçe dersi görmediÄŸinden nereden bilsin büyük adamların böyle kafasınını elleri arasına alıp Rodin’in heykeli gibi saatlerce durduklarını! O, düÅŸünmeyi sadece kuÅŸ gribi olmuÅŸ tavuklarına mahsus birÅŸey sanıyor. TelaÅŸla konu-komÅŸuyu çağırıp danışması, bu sebebten. Allah’tan babam halden anlayan biri... Devreye girdi de vaziyeti kurtardık. ‘Hanım bırak onu, düÅŸünüp mühim birÅŸey icad edecek galiba, siz anlamazsınız’ diyerek aleyhimde yayılan ÅŸayianın önünü kestiydi. Sonra O da ümidini yitirmiÅŸ olmalı ki bu meyandaki korumasını  kaldırdı.

  Anneler hasta çocuklarıyla pek alakadar olup bir dediklerini iki etmiyorlarsa da da böyle başını elleri arasına alıp düÅŸünenlerden hazzetmiyorlar, tecrübeyle sabit. Bu durum zaten evlendikten sonra hiç sökmedi. DeÄŸil düÅŸünmek, hastalanıp yatakta ikigün rahat yatmaya bile müsamahakar olmuyor kadınlar. Pek öyle önemsenecek bir hastalığımız yok ÅŸükür, lakin herkeste rastlanan türden gribe yakalansak bile sanki bütün sene hasta dolaşıyormuÅŸ gibi hissetttiriyorlar. Böyle anlarda doktara görünmezseniz evdeki söylenmenin dozajı artabiliyor. Doktorları hem sevmem, hem de birÅŸeye yararı oldukları konusunda pek ÅŸüpheciyimdir. Hasta  iyileÅŸirse doktor iyileÅŸtirmiÅŸ oluyor. Yok ölecekse ‘kader’ deyip geçiyorlar. Åžimdi bu lafıma da ‘vaktiyle doktor olmak istediydi, olamadı onun için çamur atıyor’ diye yorum yapacaklardır; desinler. DoÄŸruları söylemekten vazmı geçeceÄŸiz?

  Doktorlara tanınan bu toleranslı yaklaşım baÅŸka meslek gruplarına tanınmıyor. Tamire getirdikleri bir makina için mal sahibine ‘senin makina öldü’ dediÄŸimde adamın elinden zor kurtardılar beni. Ä°ÅŸin espirisi bile yapılamıyor yani. DiÄŸer meslektekiler bunun ÅŸakasını bile yapamazken doktorlara bunca hak tanınması toplumsal adalet anlayışını zedeliyor(bu da hukukçulara not).

 Sebo’nun terlikleri bu nedenle iyi bir fikir olarak göründü bana. Åžimdi kimse  hastalandığımda tedavi olmak için çaba sarfetmemekle suçlayamayacak. Niye? Çünkü bu terlikler her derde deva. Herbir rahatsızlık için uzmanlık isteyen farklı doktorlara gitmek ve  tahlil için bedeninizin çeÅŸitli yerlerine sondaj yaptırmak zorunda kalmıyorsunuz. Terlik, tabana yerleÅŸtirilmiÅŸ uçlar vasıtasıyla hangi rahatsızlığınız varsa onu bulup tedaviye baÅŸlıyor bile. Hatta nekadar çok acı hissederseniz o kadar çok rahatsızlığınız var demekmiÅŸ (bu lafı pek tutmadım, galiba Sebo terliÄŸi kullanmaktan vazgeçemeyeyim diye söyledi. Söylerken de yüzüne çok ciddi adam ÅŸekli vermiÅŸti; mecburen siz de ciddi duruyorsunuz).

 Terlik için hazırladıkları broÅŸürde, kilo kontrolu saÄŸladığına iliÅŸkin bilgi vardı. Benim dikkatimi ençok bu çekti Kullanmaya baÅŸladıktan kısa süre sonra karın bölgesindeki fazlalıkların  erimeye baÅŸladını gördüÄŸümde bunu hemen Sebo’ya yetiÅŸtirdim. Åžaşırmış görünmedi, sanki bu durumu bekliyormuÅŸ gibi davrandı (bu da yeni bir satış strajetisi mi acaba?).

  Tabana yerleÅŸtirilmiÅŸ uçlar canızı yakınca beyin bunu vücudun kilosunun fazla olduÄŸu ÅŸeklinde algılıyor.Böylece ilgili yerlere kilo almayı önlemesi konusunda sinyal gönderiyor (bunlar broÅŸürde yazmıyor, benim keÅŸfim). Ä°nsan vücudu da bir makina gibi çalışıyor sonuçta. Ortam ÅŸartları konusunda doÄŸru bilgiler aldığında doÄŸru kararlar vererek vücudun kendini korumasını saÄŸlıyor. Kilo vermeye niyetlenmek, beyni bu yönde ÅŸartlandırmak tedavinin önemli bir parçası.

  Sebo terliklerin tarihini Mısır’lılılara dayandırıyor. Güya ilkdefa onlar kullanmışlar. Åžimdi bu adamların mezarlarından kalkıp ‘valla billa bu iÅŸte bir dahlimiz yoktur, bizi karıştırmayın’ diye açıklama yapmayacaklarını hesaplamış olmalı. Hayır! Sebo’yu çok sevdiklerinden deÄŸil; onca geniÅŸ, ferah piramitleri bırakıp gelmeyeceklerini bildiÄŸinden. Marifet malzeme bolluÄŸunda o binaları yapmak deÄŸil. Gelsinlerde bizim memlekette çalışıp baÅŸlarını sokabilecek bir ev sahibi olsunlar da görelim. Åžu tarihçileri oldum olası anlamam. O malzeme bolluÄŸunda bu piramitleri yapanları yere göÄŸe sığdıramıyor da, arazi ve para yokluÄŸunda ne yapıp edip ev sahibi olan insanımıza selam bile vermiyorlar.

   Mısırlılar tarihte ilk medeniyetten nasip almış millet oluyor. Muhtemelen yalın ayak, başı çıplak dolaÅŸmayı ilk onlar terk etti. Böylece ayaklar çakıl taşı, diken, odun parçaları gibi ÅŸeylerin üzerine basmaktan geri kaldı. Yani ayaÄŸa tabii masaj imkanı yitirilmiÅŸ oldu. Hakkını yemeyelim, bu nokta çok mantıklı. Günümüzün sert tabanlı ayakkabıları, vucudun bu bölgesindeki sinirlerin uyarılmasını engelliyor olsa gerek. Japonlar bu sistemi terlik haline getirerek pratik kullanımını saÄŸlamış. Türkiye’de reçeteyle satılıyormuÅŸ ya, Sebo benden vizite ücreti istemedi. Ä°nÅŸallah yazıyı okuyup aklına getirmez.

  Sebo bana ayrıca çok mühim bir sır daha verdi. Terlikleri kullananlardan bazılarının  yüzkırk yıl kadar filan yaÅŸadıklarını söyledi. TerliÄŸin onlarca faydasının hepsini birden söylemiyor. Yüzkırk yıl yaÅŸamak iyi de acaba gençleÅŸerek mi o yaÅŸa varıyorsun? DiÄŸeri pek birÅŸeye yaramaz çünkü. Åžimdi de bu takıldı zihnime.

  Uzun zamandır mevsiminde bir dut aÄŸacına çıkıp dut yemeyi hayal ederdim. Hem düÅŸerim diye aÄŸaca çıkmak gözümü korkutuyor, hem de ‘kazık kadar adam yaşına bakmamış aÄŸaca çıkmış’ diyecekler diye etraftan çekiniyordum. Terlikle tedaviye baÅŸladığımın üçüncü günü kendimi dut aÄŸacının tepesinde buldum. Sabahın bu erken saatinde kilo vermek için çevrede dolanan göbeÄŸi ÅŸiÅŸ insanlardan biri bile, ‘ne yapıyor bu koca herif!’ Manasında dönüp bakmadı. Bunu Sebo’ya anlatmadım henüz. Duyunca; ‘vay be! Bizim terlik neymiÅŸ meÄŸer!’ deyip terliÄŸi ucuza sattığını düÅŸünür, zam yapar da siz alamazsınız. Sizleri çok sevdiÄŸimden deÄŸil hani, birinizden hazzetmem. Lakin onca yıl yalnız yaÅŸanmaz deÄŸil mi?

 Sebo’nun terlikleriyle karada ölüm yok! 

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 26-07-2006 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111411636 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net