17-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Medyadan Seçmeler arrow MENDERES BÄ°R GEMÄ° SÄ°LAHI KÄ°ME GÖNDERDÄ°
MENDERES BİR GEMİ SİLAHI KİME GÖNDERDİ PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 1
KötüÇok iyi 
Yazar Röportaj: Turan Kışlakçı/TÄ°METURK   
08-01-2014
MENDERES BÄ°R GEMÄ° SÄ°LAHI KÄ°ME GÖNDERDÄ°

                                                 Röportaj: Turan Kışlakçı / TÄ°METURK
Eski BaÅŸbakan Menderes, 1957 yılında bir gemi silahı hangi ülkeye gönderdi?
İşte o olayın tanığı yıllar sonra konuştu...
(Menderes döneminin gizli kalmış bir sahifesi aydınlanıyor. Menderes’in gemiyle Libya üzerinden Cezayirli mücahitlere gönderdiÄŸi silahların tanığı eski Libya BaÅŸbakanı Mustafa bin Halim'le yapılan çarpıcı röportaj…)
-Mustafa Bey öncelik bize kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

-1921 yılında Mısır’ın Ä°skenderiye ÅŸehrinden doÄŸdum. Ä°lk, orta ve lise eÄŸitimimi Ä°skenderiye’de tamamladım. 1945 yılında Mısır Üniversitesinden Mühendislik bölümünden mezun oldum. Mezun olduktan sonra inÅŸaat iÅŸleriyle uÄŸraÅŸtım. Libya’ya döndüÄŸümde 1950 yılında Bayındırlık ve UlaÅŸtırma Bakanı olarak seçildim. 11 Nisan 1954 yılında 32 yaşında iken Kral (Melik) Ä°dris Senusi tarafından Libya BaÅŸbakanı olarak 3. hükümeti kurmak ile görevlendirildim.

1957 yılında kadar baÅŸkana olarak görev yaptım. Mayıs 1957 yılına kadar baÅŸbakan olarak görevde kaldım. 1957-1958 yılları arasında ise Kral Ä°dris Senusi’nin özel danışmanı olarak görev aldım. 58 ve 60 yılları arasında ise Fransa’da Libya büyükelçisi olarak bulundum. Daha sonra 1969 darbesine kadar kendi kurduÄŸum ve Libya’nın alt yapısına hizmet edecek iÅŸlerde bulundum. Darbe sonrası Libya dışına çıktım ve o gün bugündür dışarıdayım.

Peki, geçmiÅŸ siyasi döneminizi konu edinen bir kitap yazdınız mı?
Evet, 1992 yılında “Safahatun Matviyetun Min TariÄŸi Libya’s Siyasi” (Libya Siyasi Tarihinin Kapalı Sayfaları” adıyla hatıratımı neÅŸrettim.

Hangi tarihlerde Türkiye’yi ziyaret ettiniz?
Türkiye’yi 1954 ve 1956 yıllarından baÅŸbakan sıfatıyla ziyaret ettim. 1958 yılında da Kral Ä°dris Senusi’nin özel danışmanı olarak ziyarette bulundum.

Adnan Menderes ile kaç kez görüÅŸtünüz?
Her üç ziyaretimde de Adnan Menderes bey ile görüÅŸtüm ve her görüÅŸmemiz saatlerce sürdü. GörüÅŸmelerimizde dünyadaki gidiÅŸattan ve Ä°slam dünyasının ahvalinden konuÅŸurduk…

Türkiye’yi ziyaretinizin sebebi neydi?
Kral Ä°dris Senusi’nin teÅŸvikiyle Türkiye’yi ziyaret ettim. Adnan Menderes ve Celal Bayar bey ile bir araya geldim. Çok sıcak ve içten bir buluÅŸmaydı doÄŸrusu. Amerika konusunda bize çok büyük yardımları oldu. Bunu Adnan Menderes’le bir fırsat olarak deÄŸerlendirdim. Adnan bey ile Ä°slami konularda konuÅŸulabileceÄŸini gördüm, onun buna hazır olduÄŸunu gördüm. Dedim ki; “Adnan Bey, siz Ä°slam Hilafetinin halefi Türkiye’nin BaÅŸbakan’ısınız, Hıristiyan olan Yunanistan devletinin Ä°srail’i tanımadığı bir dönemde Ä°srail’i tanımanız, Ä°srail’le iÅŸbirliÄŸi yapmanız sizce kabul edilir bir ÅŸey mi?”

Libya Kralı İdris Senusi bir ziyaret esnasında...
Buna cevabı sert oldu. Ä°kna edici olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Dedi ki; “Biz BM üyesiyiz. Bizim ABD ile büyük iliÅŸkimiz var. ABD’yi sevdiÄŸimizden deÄŸil, ancak Rusya’ya olan korkumuz bizi Amerika’yla büyük bir iÅŸbirliÄŸi yapmamıza sevk ediyor. Ä°srail’i tanımamız her iki örgütü yani hem ABD hem BM’yi çok memnun etmektedir. Ä°srail’i tanımamıza raÄŸmen tanımamız maslahatgüzarlık seviyesindedir. Ä°sraille olan ticaretimiz demin bahsettiÄŸiniz Yunanistan’ın onda biri kadardır. Yalnız sevgili kardeÅŸim eÄŸer Ä°srail konusunda konuÅŸmamızı istiyorsan Arap-Ä°slam konusunu konuÅŸalım o zaman. Arap liderlerle oturup Ä°slami sorunları dile getirmeye hazırım. Ä°srail meselesi, Kıbrıs Meselesi, KeÅŸmir Meselesi… vs. Bir müzakere yöntemi olarak bu konuları açık ve pozitif bir ÅŸekilde konuÅŸabiliriz.”

Ona dedim ki; “Bu hususta en önemli ÅŸey Mısır Devlet BaÅŸkanı Cemal Abdunnasır’la buluÅŸmamızdır.” Birkaç gün sonra onunla buluÅŸmaya giderken, ben dönüÅŸ yolundayken konuyu Cemal Abdunnasır’a getirdi ve ÅŸöyle dedi: “Libya’da senin ve Kral Ä°dris’in de bulunduÄŸu bir ortamda Cemal Abdunnasır’la buluÅŸup Ä°slam dünyasındaki problemleri masaya yatırmaya hazırım.”

Yani Adnan Menderes bununla bir ÅŸekilde Ä°slam Dünyası’na açılmak mı istiyordu?
Elbette Adnan Menderes ve Celal Bayar Ä°slam dünyası ile iliÅŸkileri düzeltmek istiyordu. Hatta bunun için asıldılar diyebilirim. Her neyse Cemal Abdunnasır ile ilk buluÅŸmamızdan sonra ona dedim ki; “Cemal kardeÅŸim, Adnan Menderes’le konuÅŸtum. Sizinle ÅŸu ÅŸu konularda görüÅŸmek istiyor…” Ancak Nasır bana bu konuyu sonra konuÅŸalım, dedi. Kibarca ertelemek istediÄŸini gördüm.

Cemal Abdunnasır Türkiye’yle iliÅŸkilere sıcak bakmadı?
Dedim ya bir çeÅŸit kibarca erteleme, bana hayır, demedi. Evet de demedi. Tabii iki üç ay sonra Adnan Menderes’e baÅŸka bir çözüm yolu olduÄŸu söyledim. Ona, “Belki de Cemal Abdunnasır, sizinle Libya dışında baÅŸka bir yerde buluÅŸmak istiyordur.” Adnan bey hemen ÅŸu cevabı verdi; “Ben bizzat Kahire’ye Cemal Abdunnasır’a gitmeye hazırım.”

Adnan Menderes bu derece istekli miydi?
Bu yüce Allah huzurunda tanıklığımdır. Adnan bey bana, “Senin ya da senden baÅŸka birisinin hazır olduÄŸu bir ortamda, üzerinde anlaÅŸtığımız Ä°slam dünyasındaki sorunları ele alacağız.” Tabii –Allah rahmet eylesin- Cemal Abdunnasır bu konuya erteleyince biz de bu mevzuları bıraktık. Bir fayda görmediÄŸimiz için bunu bir daha konuÅŸmadık. Ta ki 56 yılında SüveyÅŸ Kanalı millileÅŸtirilinceye kadar. Ben o sırada Ä°stanbul’daydım. –Allah rahmet eylesin- Kral Ä°dris’le birlikte resmi bir ziyaretteydik.

Libya eski Kralı İdris Senusi
Kahire’deki büyükelçiliÄŸimizden acil kodlu ÅŸifreli bir telgraf geldi. O zaman maslahatgüzarımız Vehbi el-Buri idi, kendisi ÅŸu an Bingazi’de, kendisine bu konuyu sorabilirsiniz. Telgrafta ÅŸöyle yazıyordu: “Devlet BaÅŸkanı Cemal Abdunnasır beni makamına çağırdı, ÅŸunu söyledi; Bu mesajı filan adama (beni kastediyor) ulaÅŸtır, ben senin Türklerle iyi iliÅŸkilerinin olduÄŸunu biliyorum. Ä°ngiltere’de bir konferans düzenlenecek. Hatırlarsanız bu konferans 16 AÄŸustos 1956 yılında Londra’da yapılmıştı. Ä°ngiltere, Fransa ve Ä°srail ile SüveyÅŸ Kanal’ından dolayı Mısır’a saldırmıştı. Tabi Ä°ngiltere bu konferans ile uluslararası destek arıyordu. Türkiye esas ülkelerden biri, sözleÅŸmeler, kanal sözleÅŸmesi Türkiye’de yapılmıştı, hilafet döneminde, ÅŸöyle umuyorum, en azından tarafsız kalmalarını umuyorum…” Tabii ben durumun zor olduÄŸunu gördüm.

Peki, siz ne yaptınız?
Karmakarışık duygular içindeydim, Kral Ä°dris’e sordum dedim ki böyle telgraf var… Biz de o sırada Cuma namazı için Eyyüb Camii’ne gidiyorduk. Ä°dris Senusi bana dedi ki; “Mısır’a yardımcı olman Ä°stanbul’da Ebu Eyyüb el-Ensari Camii’nde namaz kılmaktan daha önemlidir.”

Yine de tereddüt ettim ve dedim ki efendim, bence özel bir silah kullanmam lazım. Bana nasıl bir silah bu? Dedim ki bu çabanın sizin adınızla, sizin desteÄŸinizle olmalı, davetinize icabet ederlerse müteÅŸekkir olursunuz. Bana sadece ÅŸunu söyledi; “Benimle oynuyor musun? Ne yaparsan yap. Yeter ki Mısır’a yardımcı ol.”

Aynı akÅŸam Adnan Bey’i aradım, boÄŸazda bulunan Dolmabahçe Sarayı’nda buluÅŸmak üzere anlaÅŸtık. Cuma günü saat 10’da anlaÅŸtık. Adnan Menderes, DışiÅŸleri Bakanı ve DışiÅŸleri Bakan Vekili, bir tarafta da bizim Kahire büyükelçimiz-Allah rahmet eylesin- Ali Es’ad el-Caribi ki kendisi en deneyimli diplomatlarımızdan biridir, vardı, kardeÅŸi DışiÅŸleri daimi vekili Süleyman el-Caribi, benimle birlikte Maliye Vekili Abdunnasır Åžagluf ve adını ÅŸu an hatırlamadığım baÅŸka biri daha vardı, ve uzun bir görüÅŸme yapık siyasi hayatımın en zor konuÅŸmalarından biriydi bu. BoÄŸazdaki görüÅŸmemiz tam 5 saat sürdü.

ZorluÄŸu neydi?
ZorluÄŸu ÅŸu; her alanda bize karşı olan bir devlete nasıl yardımcı olmamızı istersiniz? O zaman BaÄŸdat Paktı krizi patlak vermiÅŸti, Türkiye ve Mısır arasındaki iliÅŸkiler en kötü dönemindeydi. Tüm yollardı denedim. Sonunda ona ÅŸunu dedim; “Bakınız, Adnan Bey, size ilk baÅŸta bu sözü söylemek istemezdim, ancak ÅŸu an bir yol ayrımına gelmiÅŸ durumdayız. Bu giriÅŸim Kral Ä°dris Senisi’nin sizden bir talebi ile gerçekleÅŸiyor. SenusiliÄŸin size yönelik tutumunu yanılmıyorsam hatırlıyorsunuz, Müslümanların halifesine yardımcı olmak için bağımsızlığını tehlikeye atan Libya’nın tutumunu… Bize yardımcı olma sırası, Müslümanlara yardımcı olma sırası sizde.” Bu ÅŸekilde Ä°slami konulara atıfta bulunuyordum.

Onun buna cevabı ne oldu?
YumuÅŸamaya baÅŸladı, ancak her ÅŸeyde bir problem çıkarmaya çalışan Türk DışiÅŸleri vekiliydi. Sonunda Adnan bey ona “sus!” dedi. Ondan ÅŸeytan kelimesi dışında bir ÅŸey duymadım…

Mustafa bin Halim Cemal Abdunnasır ile birlikte...
Dışişleri vekilinin adını hatırlıyor musunuz?
Adını hatırlamıyorum, ancak ajandamda var. Yani sonuçta Türkiye’yi Mısır’a karşı açık ve gizli bir düÅŸmanlık beslemeden tarafsız kalmasını saÄŸlayacak bir takım ÅŸeylere ulaÅŸtık. Ä°kinci gün uçaÄŸa atladım, Kahire’ye gittim. Durumu Cemal’e bildirdim, çok teÅŸekkür etti…

ADNAN MENDERES CEZAYÄ°RLÄ° DÄ°RENÄ°ÅžÇÄ°LERE SÄ°LAH GÖNDERÄ°YOR

Adnan Menderes Libya’ya ne zaman geldi? Ve Cezayir’e yardımı nasıl oldu?
Adnan Menderes’in Libya ziyareti geldi. O dönemde Cezayirliler silaha çok fazla ihtiyaç duyuyorlardı. Konuyu, Adnan Menderes’in Kral Ä°dris’i Tubrok (Derne)’ta ziyareti sonrasına bıraktım. Ziyafet ve ziyaretlerden sonra akÅŸamüzeri uyumak için Derne’ye gittik. Bize deniz kenarında bir villa hazırlamalarını istedim. Adnan bey ile baÅŸbaÅŸa kalmak istiyordum. BaÅŸbaÅŸa kalınca dedim ki; “Adnan Bey, siz Osmanlı Halifesi’nin haleflerisiniz, bazı Araplar hakkında görüÅŸünüz ne olursa olsun, bu Ä°slami bir meseledir, Müslüman kardeÅŸlerinize yardım etmekten kaçınmanız caiz deÄŸildir. Kaldı ki bu insanlar bir dönem, baÅŸkenti Ä°stanbul olan Ä°slam Ä°mparatorluÄŸunun bir parçasıydılar. Ben, büyük kardeÅŸ Müslüman Türkiye’nin Mücahid Cezayir halkına bu zor günlerinde yardımcı olacağına dair büyük bir ümit besliyorum”

Bunun üzerine Adnan Menderes; bir Müslüman olarak bütün kurumlarıyla tüm Müslüman halklara özellikle de Kuzey Afrika halklarına sempati duyduÄŸunu, bağımsızlık savaşında Cezayir halkının çektiÄŸi acıların tamamen bilincinde olduÄŸunu söyledikten sonra ÅŸunu söyledi: “Türkiye Paris hükümeti nezdinde sürdürdüÄŸü gizli ve iyi niyet giriÅŸimlerinde Cezayir sorunun güç ve kaba kuvvetle çözülemeyeceÄŸini, aksine siyasi çözümlerle ve Cezayir halkının temsilcileriyle müzakere etmekle çözülebileceÄŸini tavsiye ettiÄŸini ve öÄŸütlediÄŸini, bu tür çabaları ABD, Ä°ngiltere ve Ä°talya gibi NATO üyesi ülkelere dostça baskıyı da içine alacak ÅŸekilde artırma ve yaygınlaÅŸtırmaya hazır olduÄŸunu ilave etti.

Dedim ki; “Bütün bu tür iyi niyetli diplomatik çabalardan dolayı size teÅŸekkür ederim. Ancak beni enterese eden bu deÄŸildir. Beni ilgilendiren sizin maddi yardımda bulunmanız” ne demek istediÄŸimi anlamadı.

Dedi ki: “Maddi olarak onlara ÅŸu veya bu kredileri vermemizi mi kastediyorsun…”

Dedim ki; “Hayır, hayır, bunu kastetmiyorum. Benim kasettiÄŸim onlara silah vermeniz, onların paraya ihtiyacı yok, Fransızlara karşı savaÅŸacak silahlara ihtiyaçları var.”

Bundan çok kötü bir ÅŸekilde rahatsız oldu. Yüzünün ifadesi deÄŸiÅŸmiÅŸ, yüzünden hiçbir zaman kesik olmayan gülümsemesi kaybolmuÅŸtu. Adamın ÅŸok geçirdiÄŸini hissettim. Bana dedi ki; “Aziz kardeÅŸim Mustafa Bey, bunun ne demek olduÄŸunu biliyor musun? Bizden bir NATO üyesi olarak baÅŸka bir NATO ülkesine karşı kullanılmak üzere silah vermemizi mi istiyorsun?”

Dedim ki ona; “Adnan Bey, ben Ä°slam hilafetinin halefi Adnan Bey’i istiyorum. Ben biliyorum ki Türkiye en güçlü Ä°slam ülkelerinden biridir. Yüzyıllar boyunca Ä°slam ümmetine liderlik etmiÅŸtir. Fransız kuvvetlerinin eliyle bağımsızlığına kavuÅŸmak uÄŸruna her türlü katliama, sürgüne ve en ağır iÅŸkencelere maruz kalan Müslüman masum Cezayirlilere Türkiye yardım elini uzatmayacak mı? Fransız hem onları HıristiyanlaÅŸtırıyor hem de FransızlaÅŸtırıyor. Toprakları kâfirler tarafından iÅŸgal edilen kardeÅŸlerimize silah vermeliyiz. Bu ikisi arasında fark var.” Bu hususu o kadar vurguladım ki gözlerinin yaÅŸardığı belli oluyordu.

Adnan Menderes...
Menderes, Türkiye’nin Cezayir Devrimi’ne maddi herhangi bir yardım verdiÄŸine dair herhangi bir kuÅŸkunun ortaya çıkmasının getireceÄŸi sonuçlardan son derece korktuÄŸunu tekrarladı. Böyle bir durumda Türkiye’nin NATO’dan kovulacağını birkaç kez tekrarladı. Bu büyük Rus tehlikesine karşı Türkiye savunmasının dayandığı temel dayanak NATO’dur.

Menderes’in endiÅŸelerinin gerçek olduÄŸunu hissediyordum. Onu biraz olsun teselli etmeye çalıştım. Ona dedim ki; “Cezayir Devrimi’nin modern silahlara büyük bir ihtiyaç duymaktadır, bu silahlar da sizde vardır.”

Bana dedi ki; “Peki, diyelim ki onlara silah verdik, Fransa bunu ortaya çıkarırsa ne yaparsın?”

Dedim ki ona, “Bu konuyu biz hallederiz. Biz üç yıldır Cezayir’e silah kaçırıyoruz. O zaman da onun üç yıllık ya da o civarda bir süresi vardır.”

54 ve 57 yılları arasında mı Cezayirli mücahidlere silah kaçırıyordunuz?
Evet… Fransa bizim bu iÅŸe müdahil olduÄŸumuza dair en ufak bir delil bulamadı. Bizim özel bir yöntemimiz vardı. Sonra Adnan bey dedi ki; “Ancak bu silahların üzerinde belli iÅŸaretler var.” Dedim ki, “Biz onları sileriz. Aynı zamanda bize kaçırmak için parça verirsiniz, böylece detaylara girmeye baÅŸladık. Bu silahların detaylı bir listesini size versem siz de bunları kardeÅŸ ülkeniz Libya’ya hediye etseniz, bu durumda Fransa nezdinde herhangi bir kuÅŸku ya da ÅŸüphe uyandıracak bir ÅŸey olmayacak.”

Bunun üzerine Adnan Menderes ÅŸunları söyledi; “Size silah hediye edeceÄŸiz Ä°nÅŸallah… Allah, dinlerini savunmak için ihtiyaç duydukları bu silahları inÅŸallah onlara ulaÅŸtırma konusunda sizi muvaffak eyler. Bizler Türkiye’de yalnızca Libyalı kardeÅŸlerimize silah hediye ederiz.” Ve konunun çok gizli kalmasını vurguladı.

Peki, Menderes silah gönderdi mi?
Adnan bey döner dönmez birkaç hafta sonra gemiyle bize silah gönderdi. Biz de onları direniÅŸçilere sızdırdık. Bunların bir kısmını Trablus sokaklarında sergiledik ve fotoÄŸrafladık.

Neden?
Libya ordusuna verilmiÅŸ Türk silahı demek için…

Bu silahlar Cezayirli mücahidlere ulaÅŸtı mı?
Tabii bu silahların çoÄŸu onlara gitti, ancak topları vermedik, çünkü bunlar büyük silahlar. Cezayir direniÅŸinin ünlü simalarından olan Ahmet bin Bela da bundan haberdar. Bu arada, Libya’da Türk büyükelçisiyle birlikte silahları sergilerken çekilmiÅŸ meÅŸhur resimlerimiz var.

Yani, 1957’de Libya’ya Türkiye’den bir hediye olarak takdim edilen Türk silahı birinci derecede Cezayirli Mücahitlere takdim edildi, dimi?
Libya’ya takdim edilmemiÅŸti, yani Libya’yı bir kamuflaj olarak kullandık.

Peki, bu durum daha sonra ortaya çıktı mı?
Yıllar sonra bir gazeteye verdiÄŸim beyanatla ortaya çıktı, tabii kıyamet koptu.

Hatıratınız yayımlandıktan sonra mı, önce mi?
Yanılmıyorsam kitabım çıkmıştı, bana bir gazeteci sormuÅŸtu, Türkiye’den bir gazeteden, Adnan Menderes’in taraftarı bir gruptan beni aramışlardı. Türkiye’ye davet etmiÅŸlerdi beni. Dedim ki, “sayın arkadaÅŸlar bu tarih, olmuÅŸ bitmiÅŸ, ancak…”

Siz Libya baÅŸbakanı iken Adnan Menderes döneminde Libya vasıtasıyla Cezayir devrimine yani bağımsızlığına büyük destek olacak silah desteÄŸi verildi.
Evet, silah desteÄŸi verildi. Cezayir bağımsızlığında Türkiye’nin büyük desteÄŸi var. Bunu gurur duyduÄŸum baÅŸarılardan biri olarak kabul ediyorum…

Son olarak Adnan Menderes hakkında neler söylemek istersiniz?
Çok iyi bir insandı. Onunla ve Celal Bayar bey ile iliÅŸkilerimiz çok iyiydi. Her ikisi de Ä°slam dünyasının sorunları ile ilgilenmek istiyordu. EÄŸer Adnan bey bugün yaşıyor olsa idi, Türkiye 20 yıl daha ileride olacaktı.

Uzun bir telefon görüÅŸmesi oldu. Sizi daha fazla yormak istemiyorum. Türkiye sizi davet etsek gelir misiniz?
Olabilir. Åžu anda Dubai’de ikamet ediyorum. AÄŸustos ya da Eylül ayında bir vesileyle güzelim Ä°stanbul’u bir daha görmek isterim.

Ä°nÅŸaallah sizi davet edeceÄŸiz. Bu yorucu röportaj için teÅŸekkürler…
Ben teÅŸekkür ederim…

Yorum

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 08-01-2014 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111184220 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net