Prof.Dr. YaÅŸar Nuri ÖZTÜRK(*)
            Haber taşıyan, bilgi veren mektuplar vardır; aÅŸk ve duygu ileten mektuplar vardır. Bir de iman, aksiyon ve hizmet çaÄŸlayanı gibi sizi sarıp coÅŸturan mektuplar vardır. Ben bu sonunculara mesaj mektuplar diyorum. Mesaj, bir inancın, düÅŸüncenin, hareketin, emanet taşıma ÅŸuurunun baÅŸkalarına aktarılışının söze dökülüÅŸüdür. Mesaj mektuplar, bir katılım olabilecekleri gibi bir karşı çıkış da olabilirler. Bir düÅŸünce adamı bunların ikisini de sever, baÄŸrına basar. DüÅŸünce adamı bilir ki, eksisiz artı, karanlıksız ışık, dikensiz gül hiçbir iÅŸe yaramaz. Polarite gereklidir oluÅŸ için, iki kutup gereklidir yeni doÄŸuÅŸları mayalamak için. Bu yüzden biz, hep teslim olan, hep “evet” diyen mesaj mektuplardan çok, katılım ve karşı çıkışı birlikte sergileyen satırlara tutkunuz. Mesaj mektuplarda “evet” dedirten satırlarla, “hayır” dedirten satırlar iç içedir. Ve mesaj mektupların güzelliÄŸi bu birlikteliktedir.

           Ele alacağımız mesaj mektupları ilki, bir Kur’an Müslümanı olarak bildiÄŸimiz Selami Çekmegil’indir. Selami Bey, bu sütunlarda Kur’an düÅŸüncesine hizmetlerinden, Büyük Zulüm adlı eseri münasebetiyle söz ettiÄŸim M. Sait Çekmegil’in oÄŸludur. Ankara Barosu’nun deÄŸerli avukatlarındandır Selami Bey. Dürüstlük, Kur’an’a uygun yaÅŸayış, erdem gibi deÄŸerleri çaÄŸrıştıran bir kiÅŸiliÄŸin sahibidir. EleÅŸtiriye açık mektubunda, “meselelerimiz listesi”  nin en önemli baÅŸlıklarının üçüncü-dördüncü sıraya atıldığından yakınmaktadır. Ä°ÅŸte birkaç satır. Yorumsuz, müdahalesiz:

            “Televizyonlarda, radyolarda, gazetelerde ne zaman Ä°slam sözkonusu edilse ele alınan konu sayısı üçtür: Dört kadınla evlilik, baÅŸörtüsü, el kesme cezası… Ben bir Müslüman olarak bundan çok rahatsız oluyorum; âdeta hayıflanıyorum. Ä°slam’ın bu kadar dar ve hayata oldukça yabancı bir alana sıkıştırılmasını, Ä°slam’a karşı olanlar açısından bir demagoji, Ä°slam’a taraftan olanlar açısından ise bir yanılgı olarak görüyorum”. 

            Bir baÅŸka hukukçu gönüldaşımız, Abdülkadir Karaman, altını takdirle çizdiÄŸimiz ÅŸu satırları Ä°zmir’den yazıyor: “Bütün isteÄŸimiz, atalarının dininden gerçek Ä°slam’a yönelen insanların sayısının artmasıdır… Kesinlikle inanıyoruz ki Müslümanların yeniden hayat bulmaları ve birleÅŸmeleri ancak Kur’an merkezli bir Ä°slam’la mümkündür. Bunun dışındaki her türlü fikri mücadele Müslümanları daha çok bölmekten baÅŸka bir iÅŸe yaramayacaktır. O halde, geleceÄŸin ÅŸerefi ve sevabı, Kur’an merkezli Ä°slam yolunda mücadele edenlerin olacaktır. Allah Resulü’nün gerçek sünneti de Kur’an merkezli Ä°slam’ı tebliÄŸ etmekle ortaya çıkacaktır. Gerçek sünnet savunucuları, tartışmalı rivayetlerin veya efendilerinin “kitaplar”ının ardınca giderek gerçek Ä°slam’ı tahrif edenler deÄŸil, Kur’an’ı herÅŸeyin üstünde otorite yapmaya çalışanlardır…”
            Ä°slam’ın ve insanımızın mutlu yarınlarının bu sesin daha gür çıkmasında saklı olduÄŸuna inanıyor, Kur’an’ın dinini Kur’an’a teslim etmenin onurlu gayretine katılanlara selam olsun diyoruz. diyoruz.