25-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow EĞİTÄ°MÄ°N DÄ°NMEYEN ÇARESÄ°ZLİĞİ
EĞİTİMİN DİNMEYEN ÇARESİZLİĞİ PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 1
KötüÇok iyi 
Yazar Ercan Arslaner   
27-11-2013
EĞİTÄ°MÄ°N DÄ°NMEYEN ÇARESÄ°ZLİĞİ
                                        Ercan Arslaner
 
TEREDDÜDÜN  KARÅžITI EĞİTÄ°MDÄ°R; BÄ°LÄ°MDÄ°R
      Önce bir tutum tersliÄŸine dikkat çekmeliyim. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi yanında bir fakültenin cephe giriÅŸinde aynı fakültenin birbirinden farklı isimleri görülür. Bu isimlendirmeleri “BÄ°R TEREDDÜDÜN ROMANINDA” olduÄŸu gibi kararsızlık sembolü olarak adlandırabiliriz.

DiÄŸer bazı ülkelerin eÄŸitimlerinde bu tereddütler deÄŸil, dengelilik veya kararlılık görülür. Belki onlarda içten içe geliÅŸmelere rastlarız ama bir fakültenin adı birkaç kere deÄŸiÅŸtirilmez. Ä°lk akla gelen bu kararsızlığın eleÅŸtirilmemesi olabilir. Fakat Ankara’da Talim – Terbiye Dairesinin hemen bitiÅŸiÄŸindeki bir dairenin adı tereddütlere sebep olacak ÅŸekilde “Yenilik ve EÄŸitim Teknikleri Genel MüdürlüÄŸü olarak adlandırılmıştır. Bu grupta zihin tırmalayan bazı sözcüklere bu dairenin itirazı olup olmadığını doÄŸrusu merak ediyorum. 

Ülkemizde yeterli sayıda EÄŸitim Fakültesi ve onların öÄŸretim üyesi profesörleri olmak gerekirken özellikle dershanelerin kapatılma olayında genel olarak öÄŸretmen olmayan ÅŸahıslar fikir beyan etmekte ve onların kanaatleri duyurulmaktadır. Bu yüzden olacak ki “EÄŸitimin Dinmeyen ÇaresizliÄŸi” sürüp gitmektedir. Herhalde bu fakültelerde profesörlük yapan ÅŸahısların fikirlerinin önemsememesi boÅŸuna deÄŸildir; çünkü onlar “Bu milletin ekmeÄŸini yiyorsak” diye bir atılımdan uzaktadırlar.

Belki bu ÅŸahıslar iÅŸin derinlerinde bocalamaktan endiÅŸe etmektedirler; çünkü onların bu iÅŸe önderlik isteÄŸinde bulunmamaları oldukça düÅŸündürücüdür. EÄŸitimin en önemli alanı okullarsa,oralardaki hastalık ve saÄŸlığı inceleyecek, eksikliklerini, fazlalıklarını iÅŸaret edecek insanlar öncelikle bu okulların profesörleri olmalıydı. “21. Yy’da eÄŸitim ve Türk EÄŸitim Sistemi” adlı eser Prof.ler Orhan OÄŸuz, Ayla Oktay, Halis Ayhan (2004 –Ä°stanbul) tarafından yazılmış, fakat maalesef ses getiren cinsen olmamış. Eserdeki “Ses getirirlik” öÄŸretmen ve öÄŸrencilerin hatta velilerin katılımıyla saÄŸlanabilirdi.

Fakat okul sistemi alanında kanımca öÄŸrencilerden önce velilerin bilgisi olması gerekir.  (Bu alanda sistem konusunda daha fazla bilgi verilecektir)

EÄŸitim bilimin en önemli yanı belki derslerde görülecek konular, bunların nedenleri ve dağılımı sayılabilir. Prof. Dr. Necmettin Erbakan belki hiç pedagoji okumamıştır; ama “Yat!yat uyu!” esprisini yakalamayı çok harika bilmiÅŸtir. Çünkü ders kitapları kanunlarıyla birlikte öÄŸrencinin zihninin açılmasına hizmet etmeliydi.

Bu sebeplerle “öÄŸrenim amaçları metotlar, motivasyonları müfredat programının en çetrefilli yönleridir. Belki bu konularda yabancıların çalışmalarını incelemek ve onlardan da esinlenmek büyük deÄŸer taşıyabilir. Bütün bunların yanı sıra deneysel çalışmalar ve öÄŸrencilerin bu iÅŸlemlere el yatkınlığı saÄŸlaması öÄŸretmen ve öÄŸrencilerin ifa etmeleri gereken önemli görevlerdir. Okullarda yapılan yenilik çalışmaları yanında her gerekli malzemenin (Ders araç ve gereçleri) saÄŸlanması unutulmayacak iÅŸlerdendir.

Yukarıdaki öÄŸrenim amaçları, metotlar ve motivasyonları birbirlerinden ayıramayız. Hatta bu kavramlar bir aÄŸ gibi hayatımızı kavrarlar. Alınacak verin ne kadar önem taşırsa kazanç da öylesine bereketli olacaktır. Yıllar var ki üniversite sınavlarına odaklanan öÄŸrenci etkenlikte bir türlü verimlilik seviyesine ulaÅŸmamaktadır. Yıllarca gittiÄŸi okul sıralarından eline bir ÅŸey geçmeden ayrılmak zorunda kalmaktadır. Üniversite sınavları ilan edilirken artık öÄŸrencilerin ne kadar “O” alacakları merak edilmez olmuÅŸtur.
  
Sisteme doÄŸru
1958’li yıllarda lise öÄŸretmeni yetiÅŸtirmek amacıyla öÄŸretmen okulu 5. sınıf öÄŸrencilerinden notu belli seviye üstünde kalanlar Ankara’da 1 yıl okutulduktan sonra-hatırımda kaldığına göre sınavlı veya sınavsız fakültelere devam ettiler. Ä°ÅŸin enteresan diÄŸer bir yönü de çoÄŸunluÄŸun köy okullarından gelmesiydi. Ama “Yüksek ÖÄŸretmen” denilen bu okullar dışında pek çok öÄŸrenci lise imtihanlarını baÅŸarmak, üniversite tahsili bitirirdi. Ä°dare ise yıllarca sonra öÄŸretmen okullarını kapattı ve her genç lise diploması alır oldu. Ä°stanbul ilimizde bir liseye edebiyat öÄŸretmeni olarak atandım. Bina 5-6 katlı ve 500 öÄŸrencili idi; her yerinden problemler fışkırırken bakanlık müfettiÅŸleri geldi, müdireyi görevden aldı. Problemler daÄŸ gibi büyüyordu ve bütün öÄŸrenciler sistemsizlik kurbanı idi. Bir Almanya okul sisteminde lise öÄŸrencileri seçilerek alınır ve her öÄŸrenci liseye alınmazdı.

Bu ülke liselerinin öÄŸretmenleri de her yönleriyle farklı idi. Orta 3. sınıflardaki öÄŸrencilerine yıl sonunda birlikte yaptığımız kompozisyon dersi intibalarını sordum. Kıymetli bir öÄŸrencim “DiÄŸer öÄŸretmenler bir konu veriyor, dersin sonunda kağıtları toplayıp gidiyordu. Sene boyu ne yaptığımızı bilmezdik. Fakat sizin derslerinizde gerçek kompozisyon dersleri yaptık ve çok ÅŸeyler öÄŸrendik.” Dedi.

Kısacası lise öÄŸrencisi seçilerek alınmalıydı. Bu yöntemin ÅŸahsen bende uzun bir hikayesi vardı. 1960-1962 yıllarında dersimize gelen Rifat Bey adındaki meslek dersleri öÄŸretmeni Osmanlı’nın son eÄŸitim nazırı Emrullah Efendi’den ve onun kurmak istediÄŸi eÄŸitim sisteminden bahsederdi. Bu ÅŸahsın önemi bilimsel giriÅŸimleri ile belliydi. Bizde Mustafa Necati, Hasan Ali Yücel, Tevfik Ä°leri önemli eÄŸitim bakanları olarak görülürler, nedense Emrullah Efendi adından hiç bahsedilmez. Fakat bu önemden Mehmet Akif Ersoy yeterli ölçüde bahseder. Çünkü o, bu ÅŸahısla komÅŸuluk edip sohbetlerinden yararlanmak için evinin onun yakınına taşımıştır. Bu komÅŸuluk iki yıl sürer. 1858-1914 yılları arasında yaÅŸayan bu çok deÄŸerli eÄŸitimci “Muhit-ül Maarif adıyla 639 sayfalık bir eserin sahibidir. II. MeÅŸrutiyetin ilanından sonra “Yeni Muhit-ül Maarif” adıyla çalışan 130 kiÅŸilik bir ikinci kurul 752 sayfalık I.ciltten sonra devam edememiÅŸtir.

Bir zamanlar müstebit padiÅŸah olarak bilinen II. Sultan Abdulhamid onu Avrupa’ya kaçarak gitmesine raÄŸmen affeder. Zaten bu ÅŸahıs Türkiye’de de bulunsa ondan ne kadar yararlanabilirdik? O ve benzerleri ile birlikte 1500 yıllık kültür de uçup gitmiÅŸ ve kalan eserler yanmış, kül olmuÅŸ gitmiÅŸtir.

Åžimdilerde büyük bir deÄŸiÅŸim yaşıyoruz: çok deÄŸerli baÅŸbakanımız büyük bir deÄŸiÅŸimin anahtarını çevirmiÅŸ, Türkiye’yi dünyaya açmıştır. Belki ÅŸairin “Kökü mazide olan atiyiz” sözlerindeki derin anlamı kültürel aktüel düzeylerde enine boyuna yaÅŸamak imkanlarına ereriz.

Emrullah Efendi’deki “BatılılaÅŸmak” fikri çok iÄŸreti kalmış ve kendisiyle hiç uygun düÅŸmemiÅŸtir. Çin ve Japonya gibi ülkeler kültürde hangi basamaklara ulaÅŸmıştır? Ülkemizde teknoloji öncüsü görünen ÅŸahıslar tümüyle onların ürünlerinin rüzgarına kapılmıştır. Geçen bunca yıllara raÄŸmen Türk markalı bir otomobilden halen haber yoktur. BaÅŸbakanımızın deÄŸerli ilgileriyle demiryolu,kanal, tünel ,köprü ve havayollarından güzel haberler gelmeye baÅŸlamıştır.Yazımızın en önemli yönü TUBA aÄŸacı nazariyesini ilgililere duyurmaktır. Bu nazariye de Emrullah Efendi’ye aittir. O, bu alandaki benzetmeyle bugünkü Alman Okul Sisteminin temelini de atmıştır.
 
Satı Bey ve Emrullah Efendi arasında bir acaip eÄŸitim tartışmasının yankıları günümüze kadar gelebilmiÅŸtir. Onlardan birisi öÄŸretmenin geliÅŸimine fazlaca önem verirken diÄŸeri öÄŸrencinin geliÅŸiminin önde geldiÄŸini söyler.Tartışma bilimsel amaçlı olunca etkisi de yarar getirecektir.

Günümüz Alman eÄŸitiminin temel direÄŸi Emrullah Efendi’ye dayandırılan “ÖÄŸrenci için” nazariyesidir. Burada esas olan üçgen prizma (piramit) ÅŸeklidir. Bu ÅŸeklin %40’ı yüksek öÄŸretim, diÄŸeri %60’lık kısmı meslek eÄŸitimine ayrılan bölümüdür. Bu yöntemde “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olmayacaktır.” Onlarda ilkokuldan liseye gidecek öÄŸrencileri ayırırlar; böyle lisede okuyacak veya okuyan öÄŸrenciler bilgi ve zeka seviyesiyle birbirlerine yakın olacaktır. Bu sistemde öÄŸrencinin okul bitirmiÅŸ gibi görünmesi, gösterilmesi amaç deÄŸildir; yapılan iÅŸin “Gerçekten amacına ulaÅŸması esastır.” Onlara göre mezun olan öÄŸrenci daha sonraki (müstakbel dersleri veya sınavları baÅŸaracak düzeyde olmalıdır. Bu amaçlara ulaÅŸmayınca lise mezunu öÄŸrenci sınavlara hazırlanmak amacıyla evinde, ailesinin yanında bekleyip duracaktır. Bu durumda velinin “Benim oÄŸlum, (kızım) güya lise bitirdi ama aslına bakılırsa biz hiçbir ÅŸey elde edememiÅŸiz; her ÅŸey gösteriÅŸ içinmiÅŸ.”

ÖÄŸretmenlik mesleÄŸine ayrılanların “EÄŸitim Tarihi” dersini de iyi bilmeleri gerekmez miydi? Hatta yalnız bu deÄŸil, eÄŸitimin günlük hayata etkisi de tümü ile mercek altına alınmalıydı. Hükümetlerin baÅŸarısı bile eÄŸitimdeki baÅŸarıları ile özdeÅŸleÅŸtirilmeliydi. Çünkü hem insan hem devlet “OKU!” buyruÄŸundaki hikmetle yükselebilirdi.
AtaÅŸelik yaptığım yıllarda MEB’dan alman okul yapısını tanımak için soru dosyası gönderildi. Bunların hepsini ilk ağızdan cevaplandırdım; fakat hiçbir tepki ile karşılaÅŸmadım.

Ayrıca Bremen eyaletine gönderilen 14 öÄŸretmenden çokları iki veya üç öÄŸrenci ile ders yapabiliyordu; çünkü öÄŸrenci okula gelmemek için pek çok sebep bulabiliyordu. T.C. her öÄŸretmene 2500 DM ödese de böylesine çaplı bir konuda yeterli bir gayret gösterilmemiÅŸti. Bu kötü sonucun sorumlusu baÅŸta baÅŸkonsolosun kendisi ve sonra eÄŸitim ataÅŸesiydi.

Bense problemi Bremen EÄŸitim Müdürüne anlattım. O da “Okul müdürlerini toplayıp fikirlerini alarak dersleri öÄŸle öncesine alalım.” Dedi. Ä°kinci yıl orada ilk defa Türk çocukları öÄŸle öncesinde ders yapmaya baÅŸladılar. Ben de ilk derste oradaydım. Dersin yarısında bu iÅŸlerle resmi, gayrı resmi ilgisi olmayan bir ÅŸahıs üstüne lazım olmadığı halde baÅŸkonsolosun beni çağırdığını söyledi. Ben de geldiÄŸim gibi geri gittim.

 Beyefendi neden kendisine söylemeden oraya gittiÄŸimi sordu. Bense ona bir hafta önce gelerek Bremen’de öÄŸretmenleri denetlemeye gideceÄŸimi beyan ettiÄŸimi söyledim. Daha sonra görevimin bitmesine iki ay kala geri çaÄŸrıldım. Ä°nsanlar insanların istikbaliyle insafsızca oynayabiliyormuÅŸ meÄŸer. Sayın baÅŸbakanımız 28 Åžubat kararları ile cezalandırılanların kararname ile af edildiÄŸini söylediyse de zamanında baÅŸvurmama raÄŸmen hakkım bana geri verilmedi. Almanya öÄŸretmenlik sınavında 700 öÄŸretmenle girip I. Olan, 2. Sonra bir Anadolu Lisesinde üç yıl öÄŸretmenlik yapıp ataÅŸelik sınavını kazanan, 3. Hannover’de iki yıl 10 ay ataÅŸelik yaptığı sırada tepeden inme bir emirle Türkiye’ye dönüÅŸ kararım bana tebliÄŸ edildi. Bu iÅŸ görevimin bitmesine iki ay kala olunca Sayın BaÅŸbakanımızın 28 Åžubat kararlarına karşı yayınladığı kararnameye raÄŸmen talebime  “Avrupa BirliÄŸi ve Dış Ä°liÅŸkiler Dairesi “kaybolan haklarının iadesi için bir anlayış göstermedi.

Aslında daha önceki zamanlarda yani Ak Parti öncesinde hakkım verilmeseydi bunu tabii sayardım. Fakat bir yanda “Haklar verilecek” denilirken, benim kiÅŸisel hakkım yine çiÄŸnendi.

 Türk eÄŸitim yapısı için önerilerimi tekrar yazıyorum:
  EÄŸitimin temelinde ıstıfa(SEÇME )kurumu vardır. ÖÄŸretmen yüksek tahsile gidecek öÄŸrenciyi iyi belirlemelidir.Almanya’da liseye gidecek öÄŸrenciler 4. sınıftan ayrılır. Almanya’da genel olarak üç öÄŸrenci ayrılır bir sınıftan. Bu öÄŸrenciler derslerine yeterli ölçüde çalışmazsa liseden daha önemsiz okullara geri gönderilebilir. Bu yüzden de her öÄŸrenci dersine  yeterli ölçüde çalışacaktır.

  Aynı durum bir Emrullah Efendi sistemi olarak Türkiye’de uygulanırsa her öÄŸrenci okuldan kovulmamak için dersine çok sıkı çalışacaktır. Bu öÄŸrenciler düzeyinde ders çalışması saÄŸlanırsa,diÄŸer öÄŸrenciler yüzde 60 ile mesleÄŸe ayrılır dersine çok dikkatle çalışır;böylece öÄŸrencinin sıfır alması rafa kalkmış olur.
 
DERSHANELER
Dershane ve sistem arasında doÄŸrudan baÄŸlantı vardır. öÄŸrenciler 4. sınıfa veya 6. sınıfa gelince baÅŸarıları esas alınarak lise veya onunla ilkokulun devamı olan okulda tahsile devam ederse, öÄŸrenciler baÅŸarılarına göre gruplaÅŸmış olacaklardır. Bu arada sınıf içinde öÄŸrenciler arasında önemli bir yarış görülecek ve ister istemez kalite yükselecektir.

Kurucusu veya teorisyeni Emrullah Efendi olan TUBA aÄŸacı nazariyesinde sonuç ÅŸimdilik Alman sistemini benimseme ile üstad Necip Fazıl Kısakürek’in dediÄŸi gibi biz ceketimizin astarında kaybettiklerimize dönüÅŸ  yapmış olacağız.

Åžimdiki durumda öÄŸrenci ikiye ayrılan sistem içinde ne tarafa gideceÄŸini ÅŸaşırırken durumu kolayca istismar edebilecektir. Åžahsen torunumun dershane çalışmasını görmeye gidince hayal kırıklığına uÄŸradım. Onu matematik öÄŸretmeninin yanına çağırarak alıştırmadan yapamadığını gösterdim. ÖÄŸretmen efendinin sözü “Ben onunla daha fazla meÅŸgul olurum” oldu.

Dershane konusunda çok önemli etkenlerden biri sınıftaki öÄŸrenci sayısıdır. Miktarı 50-70’lere ulaÅŸan bir sınıfta neler öÄŸrenilebileceÄŸi belli olan öÄŸrenci kendini dershanede bulsa da örnekte gördüÄŸümüz gibi “Dershane her ÅŸey deÄŸildir.” Ä°stanbul’daki bir lise 2. sınıf öÄŸrencisinin yazısını okuyamadım. Fakat bu öÄŸrenciye hak verdim; çünkü M. E. Bakanlığında karşılaÅŸtığım bir mektup zarfı üzerine yazılan isim kötü yazmanın bir örneÄŸi idi. Tabii bu arada güzel, örnek yazıya MEB. örnek olmalıydı. Maalesef bu örneÄŸi görünce Sayın BaÅŸbakanımızın üstün iyi  niyetlerine raÄŸmen insan ister istemez “Bu iÅŸ bitmiÅŸ!” diyor.

Anlaşılan o ki dershane kalkınmasıyla da iÅŸ bitmiyor.  KiÅŸisel önerim lise öÄŸrencisinin seçilmiÅŸliÄŸi, hatta öÄŸretmenlerine de maddi manevi önem verilmesidir.
 
MESLEK EĞİTİMİ
Bundan 7-8 yıl önce Ä°stanbul’un çokça ideolojik hadiselere sebep olan bir lisesindeydim. Sınıfta bir dolap vardı ama laboratuar malzemeleri için oraya konulan bu dolapta hiç malzeme yoktu.  Bu lise meslek lisesi olmamasına raÄŸmen ÅŸüphesiz laboratuar malzemeleri olmalıydı. Bizdeki meslek lisesi ile Almanya’daki karşılaÅŸtırılırsa büyük farklılığın zeka ve kültürel seviye farklılığı yönünden olacağı görülecektir.

Yüksek tahsil dışında kalan Alman meslek lisesinde çırak, kalfa ve ustalık yönünde bir kademelenme görülecektir. Veya yüzde 60 miktarındaki öÄŸrenciler daha çok beden yetenekleriyle çalışarak üreticiliÄŸin temel elemanları olacaktır.
 
ARKEOLOJÄ°  VE  MEÅžRUBAT
Bir genç meÅŸrubatçı dükkanına girerek iÅŸ aradığını, çalışmak istediÄŸini söyler. Arkeoloji mezunu da olduÄŸunu söyleyince bayi ÅŸartlarını söyleyerek iÅŸe kabul eder.
Ä°ÅŸin ötesini söylememe gerek var mı? Delikanlı meÅŸrubat sandıklarını taşımak için 15 yıl tahsil yapmıştır.
  
MESLEK LİSESİ DEĞİL, MESLEĞİN KENDİSİ
Genel seçimleri Demokrat Partisi kazanmıştır ve Tevfik Ä°leri bakandır. Pek çok yerde köy enstitüleri vardır. O okullardan mezun olanlar meslek bilgileri yanında hemen hemen sadece öÄŸretmenlik yaparlar. Bakanlık bu iÅŸi sadece öÄŸretmen okullarına çevirir. Benim buradaki amacım doÄŸru sisteme çaÄŸrı yapmaktır.

Bir öÄŸrenci ilkokulu bitirmiÅŸ ve köy enstitüsü imtihanlarına girmiÅŸtir.Hangi sınıfa geldiÄŸini bilmiyorum ama birkaç arkadaşıyla birlikte okuldan uzaklaÅŸtırılır.Aradan geçen birkaç yıldan sonra bakanlık demircilik-marangozluk kursu açar. Oradan mezun olanlar hiç iÅŸsiz kalmadan çalışmaya devam etmiÅŸlerdir. Bunlardan birisi oldukça büyük iÅŸler yapmış hem imalat yapmış hem de mamul(hazır) nesneler alarak satmış oldukça da zengin olmuÅŸtur.
 
SONUÇ
DoÄŸru sitemin temellerini atan Emrullah Efendi zengin kültüründen olacak ki Mehmet Akif Êrsoy’un teÅŸebbüsüyle onunla iki yıl komÅŸuluÄŸa mazhar olmuÅŸtur. Yukarda da beyan ettiÄŸim gibi zamanında yetiÅŸen  bilginlere  1300 sayfalık ansiklopediler yazdırmıştır. O günden beri milletin eÄŸitim alanında çektikleri de ansiklopedi olacak boyuttadır. Almanya ile ilgimiz de hepimizin malumudur. Niçin biz onlardan yararlanmamışız?
 
                                              Ercan Arslaner

Yorum
Eğitimin problemleri çözülemez
Yazar girisim açık 2013-11-28 11:27:12
Eğitimin problemleri bitmez. Çünkü problem olan eğitimin kendisidir. İnsanı eğitme düşüncesi yanlıştır. Meslek eğitimi olur, beden eğitimi olur amma günümüzdeki gibi eğitme sistemi ancak islam dışılıkta olur. Hiç bir peygamberin sünnetinde insanı alıp eğitmek yoktur. İslam, insana doğru olanı tavsiye ve tebliğ eder. Onu alıp zorla bir kalıba sokmaya çalışmaz. Eğitimcilerimiz asıl bu konu üzerinde düşünsünler. Soluduğumuz havadan vergilenen devlet, eğitim gibi bütçede çok önemli bir yer tutan konuda niçin bedavacıdır? Çünkü onları eğitip daha çok kazanacaktır da ondan! Eğitilen insan vergiye karşı çıkamaz. Başına getirilmiş sıradan bir insanın kendisine baş olabileceğine inanır. Enerjinin bedava olabileceğine inanmaz. Her insanın yaşarken devletine bir bedel ödemesi gerektiğini kabul eder vs.

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 27-11-2013 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111646313 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net