DOÄžU VE GÜNEY-DOÄžU’DA GELİŞEN OLAYLARLA
İLGİLİ, ATATÜRK’ÜN TEMEL BAKIÅž AÇISI, DİNSEL
İÇERİKLİDİR. Mehmet YAMAN ÇeÅŸitli zamanlarda, millet olarak karşımıza
çıkartılan ve zaman zaman da, uluslar arası arenada istismara vesile olan, yumuÅŸak bir dokumuz var. Bu yumuÅŸak dokumuzu oluÅŸturan bu bölgemizdeki olayları iyi deÄŸerlendirmek ve zaman zaman oluÅŸan bu konudaki rahatsızlıklarımızı,
saÄŸlıklı bir teÅŸhisle, çözüm yollarını da, bu teÅŸhise uygun olarak ortaya
koyup, en etkin tedavi yükümlülüÄŸümüzü yerine getirirken, atacağımız adımlara
çok dikkat etmeliyiz.
Problemimizin çözümünde, önce millet kavramı üzerinde durmak gerekli
olup, milleti, şimdiye kadar beynimize işlenmiş yanlış modalardan uzak ve
gerçekçi bir biçimde deÄŸerlendirmek zorundayız.
BİR
MİLLETİ OLUÅžTURAN, TARİH, DİL VS. GİBİ ÖZELLİKLERİ YANINDA, OLMAZSA OLMAZ, KABUL EDİLMESİ GEREKLİ BULUNAN EN
ÖNEMLİ UNSUR, O MİLLET FERTLERİNİN, İNANÇ VE İDEAL BERABERLİĞİDİR. BİRBİRLERİNİ
ANLAYABİLME, UYUŞABİLME VASIFLARIDIR.
BIRAKIN
BİR MİLLETİ, BİR AİLE İÇİNDE BİLE, İNANÇ VE İDEAL BERABERLİĞİNİ KAYBETMİŞ
KARDEŞLERİN, BİRBİRLERİYLE BAĞLARININ KALMADIĞI VE HATTA BAZILARININ DA,
BİRBİRLERİNE ADETA DÜÅžMAN OLDUKLARI, ÇOK GÖRÜLMÜÅžTÜR.
DÜNYA MİLLETLERİNİ VE HATTA TÜM HAYVANLAR
ALEMİNİ İNCELEDİĞİMİZDE, BUNLARIN PRATİK ÖRNEKLERİNİ ÇOK GÖRÜRÜZ. AYRI AYRI DİLLERİ KONUÅžAN VE BİRBİRİNDEN
ÇOK UZAK COÄžRAFYALARDA BULUNAN BİR TAKIM MİLLETLER VARDIR Kİ, AYNI İNANCI
PAYLAŞIP, AYNI İDEAL DEĞERLERİ ETRAFINDA BİRBİRLERİYLE SARMAŞ DOLAŞ OLMAKTA, BİRBİRLERİNİN
DİLLERİNİ HÄ°Ç BİLMESELER BİLE, RUH DÜNYALARINDAKİ TEMEL KÜLTÜRLE BİRBİRLERİNE
SIMSIKI SARILIP, ADETA YEKVÜCUT HALE GELMEKTEDİRLER.
Hayvanlar aleminde bile, aynı
cinsten olmayan bir takım hayvanların, seslenişleri, dilleri, anlayışları farklı
olmasına raÄŸmen, birbirleriyle gayet rahat bir iliÅŸki içinde olduklarını ve
hatta problemsiz, uyumlu ve ortak topluluklar halinde, birlikte hayat
sürdüklerini; her gün televizyonlardaki hayvanlar alemini seyrederken,
görüyoruz.
DEMEK OLUYOR Kİ, BİR TOPLUM
OLARAK BİR ARADA, HUZURLA VE UYUMLA YAŞAMANIN YOLU, İLLA DA AYNI DİLİ KONUŞMAK
VE AYNI IRKTAN GELMEK DEĞİLMİŞ. BİR ARADA VE HUZURLA YAÅžAMANIN EN ÖNEMLİ UNSURU;
DUYGULARDA, DÜÅžÜNCELERDE, İDEALLERDE VE İNANÇLARDA BİRLİKTELİKMİŞ.
NE HİKMETSE, DOÄžU VE GÜNEYDOÄžUDAKİ
OLAYLARIN YATIÅžTIRILMASINDA, BU ÇOK ÖNEMLİ BAKIÅž AÇISI, HEP İHMAL EDİLMEKTE VE ÖZELLİKLE GÜNDEMDEN UZAK TUTULMAYA ÇALIÅžILMAKTADIR.
YILLARDIR YAPILAN YANLIÅž YÖNLENDİRMELERİN, YANLIÅž KÜLTÜR EMPOZELERİNİN VE
DAYATMALARININ, ARTIK BOÅž BİR KURUNTUDAN İBARET OLDUÄžUNU GÖRÜP, GEÇMİŞTEKİ
YANLIÅž POLİTİKALARIN BIRAKILMASI GEREKTİĞİNİ, BİR TÜRLÜ KABULLENEMİYORUZ.
MATERYALİST VE ÇIKARCI BAKIÅž AÇILARINI BİR KENARA BIRAKIP, GERÇEKLER KARÅžISINDA
ÅžAPKAMIZI ÇIKARTMAMIZ GEREKTİĞİNİ ARTIK GÖRMELİYİZ.
BU BÖLGEMİZİN HALKIYLA, BU
HALKIN ÜZERİNE BİR KARABASAN GİBİ ÇÖKMÜÅž BULUNAN, PKK CİNAYET ÅžEBEKESİNİ AYRI
TUTMAK ZORUNDAYIZ. Bura halkının, diÄŸer bölgelerimizin bir kısım yörelerinde de
olduğu gibi, bir takım ekonomik ve sosyal problemleri vardır. ANCAK PKK
FARKLIDIR VE HİÇBİR ZAMAN DA, BURA HALKIMIZI TEMSİL EDEMEZ.
O yöreleri bilmeden,
oturdukları sırça köÅŸklerden, aldıkları demlerin de tesiriyle, ahkam kesen yazar-çizer
takımının, artık bu açık ihanet ve hatalardan dönmeleri gereklidir.
BU DEĞERLENDİRME O HALE
GELDİ Kİ, “CİNAYET ÅžEBEKESİ PKK”, ARTIK MASUM BİR “ÖRGÜT” DEYİMİYLE İFADE
EDİLEREK, ADETA MEŞRULAŞTIRILMAK
İSTENMEKTEDİR, EN YETKİLİLERİN AĞZINDA BİLE, PELESENK EDİLEREK.
Yaptığımız ciddi yazılı ikazlarımıza rağmen,
maalesef hükümetin en yetkili ağızları bile, “örgüt” lafını telaffuz etmeye
başladı.
DOÄžU VE GÜNEYDOÄžU
BÖLGELERİMİZİN RAHATLATILMASINDA, YAPILACAK MİLLİ SEFERBERLİKLE İLGİLİ OLARAK,
“DİNİ BİRLİKTELİK” ESKİDEN OLDUÄžU GİBİ, ŞİMDİ DE ÇOK ÖNEMLİ BİR FENOMENDİR.
MUTLAKA BUNUN ÖNEMLİ BİR UNSUR OLDUÄžU GÖRÜLMELİ VE KÜLTÜR POLİTİKALARIMIZI, BU
MİHVER ÜZERİNE OTURTMALIYIZ.
Bakınız, Merhum Mustafa Kemal Atatürk, bu
konuda ne kadar önemli ipuçları vermiÅŸ bizlere:
“ Kürtçülük
cereyanına, asla müsait zemin bırakılmamalı.” (1)
“ Böylece TÜRK İLE KÜRT, BU İKİ ÖZ KARDEÅž, DİNDAÅž, EL ELE VEREREK, MUKADDES
BİRLİĞİMİZİ MÜDAFAAYA KARARLI OLDUKÇA, CENAB-I ALLAH’IN YARDIMIYLA, ÅžÜPHESİZ
VATANIMIZ, BAÄžIMSIZLIÄžIMIZ KURTULACAKTIR.
Milli bağımsızlığımız ve
toprak bütünlüÄŸümüzün müdafaası, bütün Kürtlerin, Türk kardeÅŸleriyle beraber,
hayatlarını fedaya hazır bulunduklarına dair hükümete, yabancı temsilcilerine
çektiÄŸiniz telgrafı, büyük bir kıvançla öÄŸrendik.
Fedakar Kürt kardeÅŸlerimizin,
BU HAMİYETLİ VE DİNİ ESERLERİNE, ÅžÜKRAN-I ARZ EYLERİM.
Sizler
gibi, DİN VE NAMUS SAHİBİ BÜYÜKLER OLDUKÇA, TÜRK VE KÜRT’ÜN YEKDİĞERİNDEN
AYRILMAZ İKİ ÖZ KARDEÅž OLARAK YAÅžAMAKTA DEVAM EYLEYECEĞİ VE HİLAFET MAKAMI
ETRAFINDA, SARSILMAZ BİR VÜCUT HALİNDE, DAHİLİ VE HARİCİ DÜÅžMANLARIMIZA KARÅžI,
DEMİRDEN BİR KALE HALİNDE KALACAÄžI, ÅžÜPHESİZDİR. Cenab-ı Hak mesainizi kabul
eylesin.
BU DİN VE DEVLETİN SADIK
BİR UZVU olan Çerkez kardeÅŸlerimiz, hepimizin iftiharı ve baÅŸ tacıdır. Asıl
bugün, düÅŸmanlarla kuÅŸatılmış olan Türk, Çerkez, Kürt gibi kardeÅŸlerimizin el
ele vermesi, sarsılmaz bir vücut meydana getirmeleri, namus ve hayatımızı
kurtarmak için farz-ı ayındır.” (2)
“Kastamonu meb’usu Yusuf Kemal Bey, “
arkadaÅŸlar, Türkleri korumak için, önce saÄŸlıklarını korumalıyız,” diye lafa
girdi. Bu laf, Sivas Meb’usu Emir PaÅŸa’nın itirazına yol açtı. PaÅŸa, saÄŸlığı
korumanın, sadece Türklere hasredilmeyeceÄŸini eleÅŸtirirken, “biz burada Türklük
namına toplanmadık” dedi ve ekledi. “Bu vatanda Çerkez, Kürt, Laz ve daha bir
takım İslam kabileleri vardır. Bunları dışarıda bırakacak, ayrımcılığa sebep
olacak söz söylemeyelim”.
Ülkenin neredeyse tüm kültürel zenginliÄŸini
yansıtan bir meclisti ve daha ilk adımda bir ayrımcılık görüntüsünün doÄŸması,
büyük riskti. Bunu sezen Meclis BaÅŸkanı Mustafa Kemal PaÅŸa, söz aldı ve dedi
ki:
“ Efendiler,
burada kastedilen ve yüksek meclisinizi teÅŸkil eden zevat, yalnız Türk
deÄŸildir. Yalnız Çerkez deÄŸildir, yalnız, Kürt deÄŸildir, yalnız Laz deÄŸildir.
Fakat HEPSİNDEN MÜREKKEP İSLAM UNSURLARIDIR. Binaenaleyh çıkarlarımız
ortaktır. Bunun böyle bellenmesini ve yanlış anlaşılmalara meydan verilmemesini
rica ederim.” (3)
EksiÄŸiyle noksanıyla da olsa, kabul ettiÄŸimiz LOZAN ANLAÅžMASINDA, “EKALLİYET=AZINLIK”
DEYİMİ, GAYRİMÜSLİM UNSURLARLA İLGİLİ OLARAK KABUL EDİLİP, TÜM MÜSLİM UNSURLAR,
VATANIN ASLİ UNSURU OLARAK GÖRÜLMÜÅžTÜR. DEVLETİMİZİN ULUSLAR ARASI ARENADA,
BAÄžIMSIZ BİR DEVLET OLARAK TANINMASINI SAÄžLAYAN LOZAN ANLAÅžMASI DA, “İSLAM”
FENOMENİNİ ASLİ UNSUR OLARAK DEĞERLENDİRMİŞ OLUP, BU DEĞERLENDİRMELERİ
DİKKATLİCE İNCELEMELİYİZ.
“Cinayet ÅŸebekesi, PKK ÅŸer örgütü” nün
baskı ve zulmünden, ora halkımızı tamamen kurtarıp, Atatürk’ün deyimiyle,
“İslam KardeÅŸliÄŸi” mizi pekiÅŸtirerek, problemlerimizin kolaylıkla çözüleceÄŸini,
birebir ora halkıyla kuracağımız iliÅŸkide, açık-seçik göreceÄŸiz.
Kesin
bir gerçektir ki, bu ülkenin bölünüp parçalanmadan, huzur içinde, birlik ve
beraberlikle, güçlü bir devlet olarak devamını istiyorsak, materyalist ve
ÅŸövenist militanlığı bırakıp, Merhum Atatürk’ün, yukarda naklettiÄŸimiz sözünde
görüldüÄŸü gibi, “….hepsinden mürekkep, İSLAM UNSURLARI” olduÄŸumuzu, HİÇ
AKLIMIZDAN ÇIKARMAMALI ve bu kutsal deyimi, DEÄžERLERİMİZDEN ÖTELEMEMELİYİZ.Tüm
politikalarımızı, bu esas üzere geliÅŸtirmeliyiz. Bundan baÅŸka çıkar yolumuz da
yoktur.
Temel deÄŸerlendirme
birimimizin ne olması gerektiği hususunda, yukardaki hassasiyetlere dikkat
edilmesi dileklerimizle!... Mehmet Yaman AraÅŸtırmacı-Hukukçu
DİPNOTLAR :
1 – Atatürk, Nutuk. Sh: 125
2 – Atatürk’ün Kur’an Kültürü.
Dr. Abdurrahman KasaboÄŸlu, sh: 363
3 – Can Dündar, Milliyet Gazetesi.
23.04.2013
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |