12-12-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa
SİHİR VEYA BÜYÜ PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 24
KötüÇok iyi 
Yazar M. Selami Çekmegil   
06-06-2006
Image              M. Selami ÇEKMEGÄ°L:

SÄ°HÄ°R veya BÜYÜ                                                                                        
Normal ÅŸartlarda onlarca kuÅŸ bir kurda hükmedemez ama kurt büyülenince bu mümkün olabilir.
Hatta, büyü sonucu, bir kuÅŸun -cazibesiyle- binlerce kurdu efsunlayıp peÅŸine takarak istediÄŸi istikamete sürüklemesi dahi mümkündür sanıyorum. Tıpkı eski Mısır’daki sihirbazların ellerindeki sopaları, yılan biçimine sokup insanları aldatması gibi... Nitekim bundan üç beÅŸ sene önce   olmuÅŸtu da…
***
Büyü, insanın aklına deÄŸiÅŸik bir mecra çizer: Mesela aşık, büyülenmiÅŸ gibidir. AÅŸkta sihirli bir güç vardır. Aşığın gözü aÅŸkın ÅŸiddetine göre bazan hiç bir ÅŸey görmez; aÅŸk, insanı kör eder. Aşık Ferhat olunca, daÄŸları deler... Nefret de öyle... Biri zevkli, diÄŸeri kahredici; ama ikisi de aklı selbedici...
***
Büyü, gerçekten önemli bir güdüm aracıdır.


Büyü daha çok aldatıcıların çokça baÅŸvurduÄŸu etkileme araçlarından biridir ve esas itibariyle totaliter rejimler sihir ve büyü üzerine inÅŸa edilmiÅŸlerdir: George Orwell'in "Animal Farm"ında, Komünist yönetim içinde, hayvan toplumunun her gün daha da kötüye gidiÅŸini gizlemek için, yönetici domuzların baÅŸvurduÄŸu mekanizmalardan birinin ve en etkilisinin onları sihir (göz boyama) yoluyla büyülemek (etki altına almak) olduÄŸunu görüyoruz. Yönetici domuzlar, bu kitapta, diÄŸer hayvanları belirli aralarla toplayarak, istatistikî rakamlar vermek suretiyle büyülemeyi etkili bir yönetim aracı olarak kullanmaktadırlar. Her gün zarurî istihkakları daha da azalan hayvanların - kitabın kontexti içinde- böylesi göz boyama operasyonları ile çiftlik iÅŸlerinin iyiye gittiÄŸine inandırılabilmeleri, sanırım büyülenmiÅŸ olmalarından baÅŸka bir ÅŸeyle izah edilemez.

Nitekim, Kriter dergisinde, Durrel Huff'tan tercüme yoluyla yayınlanan "Ä°statistikle Nasıl Yalan Söylenir" baÅŸlıklı bir yazı serisi, bu manivelanın nasıl "bilimsel" bir büyü aracı olarak kullanılabileceÄŸini baÅŸarı ile sergilemiÅŸti (bkz.kriter, sayı 1). Bu ölçüde baÅŸarılı ve hünerli olmasa da, çoÄŸu üniversite mezunu yedi milyon civarında genç nüfusun, hayatının baharında ve en verimli çağında, sokaklarda, evlenemez halde, iÅŸsiz, boÅŸ ve başıboÅŸ geziÅŸini göre göre, basın organlarında istatistikî rakamlarla ekonominin iyiye gittiÄŸinin propaganda edilebildiÄŸi dönemlerde toplumun buna inandırılması, sanırım kötülenen eski tip büyücülerin yerini, bugün görüntüsü farklı yeni tip büyücülerin aldığının iÅŸaretidir. "Hayvan ÇiftliÄŸi" kitabında: ineklerden çalarak kendi süt istihkakını artıran domuzların, yem istihkakı her gün daha da kısılan diÄŸer hayvanları durumun iyiye gittiÄŸine inandırmaları, kızıl cennet ütopyası içinde onların daha iyi çalışmalarını ve kendileri kuÅŸtüyü yataklar içinde yatarken onların toprak zeminde daha iyi uyumalarını saÄŸlamaya yönelik bir sihirden baÅŸka nedir ki?... Yine, 1984 isimli romanda, Mr.Winston'un düÅŸünce polisince muhalif düÅŸündüÄŸü teÅŸhis edilince, iÅŸkence odasına alınarak -ara ara verilen molaların empoze ettiÄŸi minnet duyguları içinde- 2x2'nin 5 ettiÄŸine inandırılması da böylesine sihirli bir sonuç olmalıdır. Olayların seyri içinde, ülkede tutulması mümkün tek arÅŸivden eski tarihli yegane gazete Times'ın, önceki nüshaları çıkarılarak evvelki hadiselerin bugünkü pozisyona göre yeniden yazılması ve eski tarihle yeniden basılıp arÅŸive kaldırılması da, sanırım totaliter düzenlerin “sihirle büyüleme” boyutlarını hangi noktalara kadar götürebileceklerinin çok açık bir gösterisidir...

Büyü ve sihir, tarih boyunca hep var olmuÅŸ ve var olacaktır.
Daha 1960 yılında 27 Mayısta, "kadife eldivenli ihtilalciler"in gençleri, “Menderes’in kıyma makineleri”nden kurtarmış oldukları yolundaki medya propagandası dahi, kitleler üzerinde nasıl da sihirli bir etki bırakmıştı. Sihir ve büyü bir realitedir, bir vakıadır. Buna yok demek, gerçeÄŸe göz kapamak, hakikati örtmektir; bir çeÅŸit "aldanma"dır. Büyücüler var oldukça -ki varolacakları açıktır- onların yaptığı büyü ve sihirlerin kurbanları da aldanmaya ve zarar görmeye devam edeceklerdir.


Sihirde bir göz boyayan ve bir de gözü boyanan söz konusudur. Göz boyayan, sahte ile insanı ÅŸartlandırırken, gözü boyanan sahte ile ÅŸartlanmaktadır. Büyü, hakikatin sahteliÄŸe, saÄŸlığın hastalığa, vakıanın görüntüye kurban edilmesidir. Bu yönüyle, elbetteki çok kötü ve ÅŸeytanca bir ameliyedir. Ä°nsanın teyakkuzda durması gereken bir ÅŸeytan eylemidir. Onun için, en büyük büyücü Åžeytan, en büyük sihirbaz da Ä°blis olsa gerekir.


Ä°nsan, bunların sihrinden mümkün olduÄŸunca uzak durmalı, kendini Allah'a yönelmekten alıkoyan, reddi zor etkilerine aldanmamalıdır. Åžeytan insanı hastalandırmak için olmadık büyüler yapar, göz boyar; güzeli çirkin, çirkini güzel gösterir. Büyücü,karı ile kocanın arasını bile açmaya özenir; insanı sahteye ÅŸartlandırır, gerçeÄŸin önünü keser.

Büyü ve sihrin ÅŸeytanî aldatıcılığından insanı ancak Allah'ın ihsanı olan ilim ve bilgi korur. Onun için biz: "Yarattığı ÅŸeylerin ÅŸerrinden, çöktüÄŸü zamankaranlığın ÅŸerrinden, düÄŸümlere (hayatın gizemlerine) üfürenlerin, Kıskandığı zaman (tüm kötülük maharetini kullanacağı ÅŸüphesiz olan) kıskançların ÅŸerrinden , (El-Alim olan), (aydınlık) sabahın Rabbinesığınırız." Onun için biz: "Ä°nsanların kalbine kuÅŸkular sokan (sinsi fitleyici) cin ve insanların (görünür görünmez varlıkların) ÅŸerrinden (El Alim Olan) insanların rabbine, insanların melikine, insanların Ä°lahına sığınırız." (bkz. K:II/112-113)

DediÄŸimiz üzere, sihir veya büyü, tarih boyunca hep varola gelmiÅŸ bir vakıadır. Onu her insanî vakıada olduÄŸu gibi, dinden ve hayattan soyutlayamayız. Bu mümkün deÄŸildir. Onun için sihir ve büyü sahte dinlerin halkı kandırma aracı olarak da hep kullanılmışlardır. Sahte dinler ve de dinciler -kendi yararlarına bir statü oluÅŸturmak için- bu araçları sıkça kullanmışlardır: Bunlar kâh yıldızlara tapınıp; hayır ve ÅŸerrin kaynağını onlara irca ederek kullanmak suretiyle, kâh baÅŸka yalanlarla insanları kendilerine baÄŸlamayı çok denemiÅŸlerdir. Kâh ruhu tasfiye iddiasıyla (ya da beyin yıkama yoluyla) insanlara yaratılışa aykırı yeni biçimler verip -ya da muska yaparak- ilahî bilinmezliÄŸe kapı aralamaya, kâh el çabukluÄŸu ile insanların gözünü boyamaya çok yeltenmiÅŸlerdir. Bunlar Allah'tan ve ahiret muhasebesinden gafil oldukları için kendilerini buna mecbur ve mezun da hissetmiÅŸlerdir.

Büyücüler bazen normal insanları da kendileri gibi bir çizgi içinde görmeye ve tanımlamaya -hem de çoklukla- eÄŸilim de göstermiÅŸlerdir. Hatta, insanlığı sihrin ve büyünün aldatıcı etkisinden kurtaracak gerçek insanlık rehberlerini dahi, kendi kategorileri içinde tarif etmeye çok yeltenmiÅŸlerdir. Hz. Musa ile ilgili kıssalarda buna çok rastlıyoruz. Mesela, onlardan bazıları da -Kur'an’ın anlatımıyla söylersek-; "Süleyman'ın mülkü (hükümranlığı) konusunda ÅŸeytanlarınuydurup okuduklarının ardına düÅŸtüler (*). Oysa, Süleyman asla küfretmemiÅŸti. Ama, insanlara sihri ve Babil'deki Harut ve Marut adlı iki meleÄŸe (**) indirilen ÅŸeyleri öÄŸreten ÅŸeytanlar küfretmiÅŸlerdi. Halbukio iki (melek), 'biz ancak bir fitneyiz; sakın (yanlışa ÅŸartlanıp da) kafir olmayın demedikçe, kimseye (bir ÅŸey) öÄŸretmezlerdi. Bunlar onlardan, karı ile kocanın arasını açacak ÅŸeyler öÄŸrendiler. Oysa, Allah'ın izni olmadıkça kimseye zarar veremezlerdi. Kendilerine fayda vereni deÄŸil de zarar vereni öÄŸreniyorlardı. Halbuki, sihri tercih edenlere ahirette bir nasip olmadığını bilirlerdi. Kendilerini sattıkları ÅŸey ne kötüdür; keÅŸke bilselerdi." (bkz.K:II/102)


Yine bunlar için Cenab-ı Allah diyor ki mushafta: "EÄŸer (doÄŸruya) imanedip ittika etselerdi (kötü sonuçlardan sakınsalardı), Allah katından kendilerine verilecek ÅŸey (sevap) onlar için daha hayırlı olurdu. KeÅŸke bilselerdi".  (bkz.K:II/103)
M. Selami Çekmegil
_____________
(*)Bir kısım ehli kitap
açık vahyi kitaplara sarılarak, Allah'ın muradını anlama yerine, çoÄŸu sahte ve kötü her çeÅŸit tabiatüstü gizemli ve esrarlı bilgilerin ardına düÅŸmüÅŸlerdir. Onlar, Hz. Süleyman'ın esrarlı gücünü pek çok harikulade hikaye, büyü ve sihre hamletmiÅŸlerdi. Fakat Hz. Süleyman aslında hiçbir kötülük hünerine talip olma konumunda deÄŸildi. O bir peygamberdi. Allah'ın iradesini ve tabiat yasalarını bozmaya yeltenenler sadece kötüler olabilirdi.
(**) Harut ve Marut kimdi, ne öÄŸretmiÅŸlerdi, niçin öÄŸretmiÅŸlerdi? Melek olarak Harut ve Marut kelimelerinin mecazî anlamda alim kiÅŸilerle iktidar sahibi iyi kimseleri ifade etmek üzere kullanıldığı görüÅŸü de ileri sürülmüÅŸtür. Harut ve Marut'un özellikle Astronomide eski bir bilim merkezi olan Babil’de yaÅŸadığı belirtilmiÅŸtir. Zaman ise, eski doÄŸu monarÅŸilerinin güçlü olduÄŸu herhangi bir zaman diliminde, Marduk'un sihir tanrısı gibi tapınıldığı dönem olabilir. Ä°yi kimseler olduklarından Harut ve Marut elbette kötü olan bir ÅŸeye bulaÅŸmamışlardı; aldatıcılıktan muhakkak ki beriydiler. Ama ilim ve sanatlar kötü insanların elinde kötüye de kullanılabilirler. Åžeytanla simgelenen kötüler aldatıcı sihirleri yanında, elbette bu gerçek ilimlerden de öÄŸrenmiÅŸ ve kötü amaçlar için kullanmışlardır. Harut ve Marut bilgiyi saklamamışlar ama onu, bilginin tahrip gücü ve insanların bununla sınandıkları konusunda açıkça uyarıda bulunmadan da kimseye öÄŸretmemiÅŸlerdi. Bilgi gerçekten bir sınav ve tahriktir. Allah bizi hür irade ile mücehhez kıldığına göre faydayı ve zararı seçmekte de elbetteki biz sorumluyuz.
Burada Eski ve Yeni Ahitteki menkıbelere atıfta da bulunulmuÅŸ olabilir. Fakat Kur'an bizi burada açıkça sihir ve büyüye kapılmaya karşı uyarmakta, Adil ve Hakim olan Allah'ın iradesi dışında herhangi bir ÅŸeyin bize zarar verebileceÄŸine inanmamaya çağırmaktadır sanıyorum. Allah-ü alem... (Bkz. Yusuf Ali, Holy Qor'an, Translation and...)

           

Yorum
Yazar kartonboy açık 2008-04-24 11:42:40
DeÄŸerli Selami aÄŸabey. 
'Atalarının dinini uygulamak yerine tahkiki ve yere saÄŸlam basan bir kuran inancını bir kez daha gördüm yazınızda.Temel nasları kafamda daha net ÅŸekillendirebiliyorken,'peki bu mucizeler,büyü,savaÅŸta yardıma gelen melekler... noolacak' diyerek hem aklıma ,hem duygularıma, Allah(cc) ın adalet sıfatına uygun olarak nasıl tekrar yapılandıracağımı düşünürken bu yazınız bana bir kapı açtı.Aklımızı kullanmanın pislikten çıkmak için birinci gerek ÅŸart olduÄŸuna,üzerinde layıkıyla düşünmeksizin olayları gayb,mucize,müteÅŸabih ilan etmenin bir kaçış olduÄŸuna ve içlerinin boÅŸaltıldıklarını, ama düşünüp ,sadece Allah(cc)'tan korkarak üzerlerine gittiÄŸimiz sürece Allah(cc)'n illaki anlayabileceÄŸimiz bir çözüm sunduÄŸuna da inanıyorum.Birçoklarının üzerine gitmeye çekindikleri bu tip konuların sizin tarafınızdan yorumlanması bizim en tabii hakkımızdır. 
Kolay gelsin 
Cüneyt Algur
Yazar Fahri açık 2008-07-02 22:42:37
Bir köyün camisinde, imam cemaate vaaz vermektedir. 
Ansızın içeri dalan bir köylü, köyü sel basmakta olduÄŸunu haber verir. Bütün 
Cemaat hemen kendilerini dışarı atıp kaçar. Sadece imam, bütün ısrarlara  
raÄŸmen köyü terketmeyi reddeder ve Tanrı'nın kendisini koruyacağını 
söyleyerek camide kalır. Kısa bir süre sonra sular camiye ulaşır, imam çaresiz minareye çıkar. Sular minarenin ilk katına yükselirken bir tekne imamı kurtarmaya Gelir. Ancak dini bütün imam, Allah'ın kendisini koruyacağını söyleyerek Tekneye binmez. Sular yükselir. Ä°mam ikinci kata çıkmak zorunda kalır. Bir tekne daha gelir, ancak imam yine Allah'ın kendisini koruyacağına inancının tam olduÄŸunu söyleyerek tekneye binmez. Sular iyice yükselir. 
Ä°mam artık minarenin en tepesindedir. Bir helikopter yaklaşır.  
İçindekiler, durumun kötü olduÄŸunu anlatarak, imama helikoptere gelmesi 
konusunda ısrar ederler. Ä°mam helikoptere binmeyi de reddeder. 
Bir süre sonra sular iyice yükselir ve imam boÄŸularak ölür. 
Kendisini ahiretin kapısında melekler karşılar.  
Melek: "HoÅŸgeldiniz, buyrun..."  
Ä°mam: "Cennete girmek istediÄŸimden emin deÄŸilim..". 
Melek: "Neden?.." 
Ä°mam: "Tanrı'ya biraz kırgınım...." 
Melek: "Ne oldu ki?.."  
Ä°mam: "Ben hayatımı ibadet ederek geçirdim, insanlara hep iyilik  
yaptım, günahtan uzak durdum. YaÅŸadığım köyü sel bastı, herkes kaçtı AMA Tanrı'nın beni kurtaracağına inandığımdan ben kaldım. Görüyorsunuz ki ÅŸimdi burdayım.." 
 
"Tam bu sırada yukarıdan, hiddetli, Tanrı'nın sesi duyulur.  
"SalaÄŸa, iki tekne, mucize kabilinden bir helikopter gönderdik.. Kurtarmak icin daha NE Yapacaktik? .."  
 

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 21-11-2016 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
124386631 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net