BU DEVRAN BÖYLE GÄ°DEMEZDÄ°
Necmettin EVCÄ°
Dünyanın dengeleri, denklemleri deÄŸiÅŸiyor; deÄŸiÅŸmek zorunda.Küresel iÅŸleyiÅŸ, yeni siyasal oluÅŸumları, sosyal geliÅŸmeleri kaldıramıyor. Modern bilinç ve deÄŸerler, yeni durumları tanımada, tanımlamada yetersiz kalıyor. Özetle dünyanın anlayışı, aklı, duyarlığı deÄŸiÅŸiyor, deÄŸiÅŸmek zorunda. Dünyanın konumu, bakış açıları, duruÅŸ yerleri deÄŸiÅŸiyor deÄŸiÅŸmek zorunda.
Zorundalığın asıl sebebi, elbette bu deÄŸiÅŸimi hayati bir mesele olarak arzulayanların çokluÄŸu yanında, deÄŸiÅŸimle bütün varlıklarını kaybedecekleri korkusuna sahip olanların da azımsanmayacak çoklukta olmalarıdır. Mevcut durumu hazırlayan yapı, kendi statükosunu, hiyerarÅŸisini inÅŸa etti. Statükonun sahipliÄŸini yapan aktörlerle sistemin menfaatleri birbirine sıkı sıkıya baÄŸlı olmak durumundaydı. Birinin kazanması veya kaybetmesi, diÄŸerinin de kazanması veya kaybetmesi anlamına gelecekti. O nedenle birbirlerini sahiplendiler, beslediler, güçlü kıldılar. Ama diÄŸer taraftan, içten içe, alttan alta büyüyen, güçlenen huzursuzluk daha fazla bastırılarak devam ettirilemezdi.
Bu devran böyle gidemezdi. Dışlanan, hesaba katılmayan, görülmek istenmeyen aktörler ve deÄŸerler; sarsıcı, inkılabcı etkileri ile hissedildiler. Özellikle OrtadoÄŸu merkezli tarihsel, toplumsal hareketlilik, yenidünyanın ilk dalgaları olarak anlaşılmalıdır. Hadise bitmemiÅŸtir ve Suriye’de olduÄŸu gibi bütün ÅŸiddetiyle devam diyor, edecektir. Burada var ve iddialı olmak isteyenler uzun yürüyüÅŸe, uzun dayanmaya, direnmeye hazır olmalıdır. Uzun soluklu, derin bakışlı olmayanlar sadece burada deÄŸil hiçbir yerde tutunamazlar. Bitmeyen azim, usanmayan mücadele, heyecanını yenileyen cihat ruhu, ruhu yenileyen cihad ideali ve pratiÄŸi kazanacaklardır.
TaÅŸlar hiçbir zaman yerine oturmayacaktır belki. Hiçbir zaman hiç kimse durumdan memnun kalmayacaktır? VaroluÅŸun ve tarihin doÄŸası böyledir. EÄŸer herkes, her ÅŸeyden mutlu olsa, hayat hareket özelliÄŸini yitirir. Mutlak asr-ı saadet bir anlamda tarihin sonu demektir. O zaman duran su kendisine yeni çıkışlar, yeni yollar arar. Zamanı, katmanları zorlar ve kendi yolunu bulur. Akışın, er geç kendi yolunu bulması, tarihin herkesten daha güçlü olduÄŸu hakikati ile telif edilmelidir. Tarihsel gerçeklik önünde, en azman güçleriyle nice devletler, çer çöp yığını gibi savrulup gitmiÅŸlerdir. Sosyal olgulara ve olaylara yorum yapanlar, bu gerçeÄŸi göz ardı edemezler. Ederlerse, geniÅŸ zamanlı tarihsel mecburiyetleri, aktüalitenin kısa mesafesi ve dar açısı içinde göremezler. Çok yakında göremediklerine çarpılıp dağılırlar. Tüm boyutlarıyla yaÅŸanan deÄŸiÅŸim ve dönüÅŸüm; önlenemez, engellenemez olgusal gerçekliÄŸin hayatta yerini almasından ibarettir.
Olaya böyle bakalım. Ana çerçeve bu olduktan sonra, oraya istediÄŸiniz kadar komplo teorileri, uçuk senaryolar yerleÅŸtirebilirsiniz, zararı yok. Olaylar üzerinde komploların etkisi yok deÄŸildir. Belki de kimi ÅŸeyleri geciktiren, zorlayan biraz da bu komplolardır. Ancak geliÅŸmeler, yüzyıllık komploları boÅŸa çıkaracak ÅŸiddette ve istikamettedir. Ben böyle düÅŸünüyorum. Tunus’ta, Mısır’da, Libya’da baÅŸaran süreç tüm etkileri ile devam ediyor. Süreci doÄŸrudan ve bire bir yaÅŸadığımız için bütüncül yorumlar yapamayabiliriz. Yarınlarda mesela önümüzdeki yıl baÅŸlamak üzere sonraki zamanlarda, yaÅŸadığımız bölgedeki köklü deÄŸiÅŸimlerin mahiyeti daha iyi kavranacaktır. DeÄŸiÅŸim yaÅŸanır, görünür olacaktır. Su kendi güzergahına doÄŸru tarihi akışa geçmiÅŸtir. Tarihin kültür, inanç ve hayatla doÄŸrudan iliÅŸkili dalgaları, zulmün kayalıklarını fena dövdü, dövmeye devam ediyor.
Türkiye bütün bu dalgalanmaların tam orta yerindedir. Bir anlamda kendi evimizi erkenden ve aklıselimle, kararlı, cesur tutumla düzenlememiz sayesinde geliÅŸmeleri daha hazırlıklı karşıladık. Müslümanların hisseden aklı, deÄŸiÅŸimin mahiyetini de getireceÄŸi külfeti de ülfeti de önceden gördü.Türkiye’nin içsel, öznel, yapısal deÄŸiÅŸikliÄŸi bir yandan bölgeyi olumlu etkiliyor, diÄŸer yandan çevresindeki geliÅŸmelerden son derece olumlu etkileniyor. DuruÅŸ yerimizi, tarzımızı asla bozmayalım. DurduÄŸumuz yer, kendimize, kardeÅŸlerimize ve tarihimize olabildiÄŸince yakın olduÄŸumuz yerdir. BulunduÄŸumuz yer bölgenin ve giderek dünya dengelerinin nirengi noktası, kilit noktasıdır. O nedenle Türkiye’nin gücü sadece kendisiyle sınırlı deÄŸildir. Türkiye’nin dili, ufku sadece kendisi ile sınırlı deÄŸildir. Daha doÄŸrusu biz, bu sınırlar içinde dar düÅŸünecek, dar görecek kadar tarihten uzak olamayız.
Ä°ÅŸlevselliÄŸini dışımızda geliÅŸtirilen programların belirlediÄŸi küçük dünyanın belirlediÄŸi koÅŸullarda düÅŸünecek kadar pasif olamayız. Etkisiz eleman olamayız. Bizim olduÄŸumuz yer deÄŸiÅŸmelidir. Bizim katıldığımız ses, bizim katıldığımız söz deÄŸiÅŸmeli ve deÄŸiÅŸtirmelidir. Çevresel etki ve baÄŸlanışlarla bütün bir ümmetin, giderek bütün bir bölgenin aklı, gücü, heyecanı, umudu olmak zorundayız. Bunu idrak ettiÄŸimiz, uyguladığımız zaman zengin, idrak edemediÄŸimiz zaman yoksul oluruz. Cesur ya da korkak, kiÅŸilikli ya da kiÅŸiliksiz, huzurlu ya da huzursuz oluruz.
Dünyanın dengeleri, denklemleri deÄŸiÅŸiyor; deÄŸiÅŸmek zorunda. Küresel iÅŸleyiÅŸ yeni siyasal oluÅŸumları, sosyal geliÅŸmeleri kaldıramıyor. Modern bilinç ve deÄŸerler yeni durumları tanımada, tanımlamada baÅŸarılı olamadı. Åžimdi deÄŸiÅŸen dünyada kendi sesimizle, kendi irademiz, yolumuz, yordamımızla, kendi dilimiz, aklımız, amacımızla yerimizi almak için çıktığımız yoldan bir adım bile geri atmamalıyız, atamayız. Dışarıda olduÄŸu gibi, iç barışı saÄŸlamaya dönük her türlü çaba desteklenmelidir. Hiç kimse hiçbir ÅŸey adına hayatı tüketmeyi bu millete çözüm gibi sunmaya kalkmasın. Öldürmeye dayalı bir programın delilikten, çıldırmaktan baÅŸka bir ÅŸey olmadığı, millet ve Ä°slâm düÅŸmanı fesat odaklarının planı olduÄŸu çok net olarak bilinmektedir...
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |