25-04-2024
 
 
 
  :: Ana Menü
 
 
 
Duyurular
AKIL IÇIN YOL BIRDIR

(THERE IS but
ONE WAY for REASON)
       
(linkleri SAG TIKLAYIN
                                 lütfen)

Sn.Soner YALÇIN'dan 
dikkate deÄŸer bir yazı: 
Edebiyatla 
               AhmaklaÅŸtırma
https://www.sozcu.com.tr/
2021/yazarlar/soner-yalcin
/edebiyatla-ahmaklastirma
-6335565/
 


Önerdigimiz sayfalar:
M. SAID ÇEKMEG?L 
anisina
https://www.facebook.com/
groups/35152852543/?mul
ti_permalinks=1015385
0899667544&notif_t=grou
p_highlights&notif_id=147
2405452361090




Nuri BiRTEK
                kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından 
              ilginç tespitler)
https://www.facebook.
com/nuri.birtek




Raci DURCAN
                  kardeÅŸimizin
(facebook sayfasından
             ilginç tahliller)
https://www.facebook.com
/raci.durcan?fref=ts



Mesut TORAMAN
                   karde?imizin
(facebook sayfas?ndan
dikkate de?er görüntüler)
https://www.facebook.
com/mesut.toraman.52









M. Selami Çekmegil 
                          kimdir!









    ____________________
BU SITE
    Selami ÇEKMEG?L’in
Yegenleri:
    Melike TANBERK ve 
    Fatih ZEYVELI'nin
 beyaz.net ekibi ile birlikte
      M.Said ÇEKMEGIL 
  an?sina ARMAGANIDIR!  


   Anasayfa arrow Güncel Yazılar arrow Bir "MANÄ°FESTO"nun düşündürdükleri
Bir "MANİFESTO"nun düşündürdükleri PDF Yazdır E-Posta
Kullanıcı Oylama: / 18
KötüÇok iyi 
Yazar Bilal SÃœRGEÇ   
06-01-2013
Bir "MANÄ°FESTO"nun düÅŸündürdükleri

                                           Bilal SÜRGEÇ
GÄ°RÄ°Åž

14 Ekim 2012’de Selami Çekmegil Beyle Kızılay’da karşılaÅŸtığımda o, Hukuk Fakültesin’e Ankara Barosu BaÅŸkanlığı için oy kullanmaÄŸa gittiÄŸini kendisine eÅŸlik etmemi istedi.  Birlikte Ankara Hukuk Fakültesinin önüne geldiÄŸimizde Seçimin yapıldığı alan bir panayırı andırıyordu.  Sekiz aday vardı, her aday için tanıtım, reklam standları kurulmuÅŸtu.

Yurt çapında siyasi partiler arasında yapılan seçimlerde oy kullanma günü siyasi propagandanın yasak olduÄŸunu bilenler için buradaki siyasi pazar havası yansıtan manzara görenler için ilgi 
çekiciydi. Adaylar, oy kullanmaya gelen meslektaÅŸlarını kibar, zarif bir ÅŸekilde saygılarını sunarak karşılıyorlar, destekçileri ise bu kibarlığın biraz uzağında seçimi kazanma arzusu ve isteÄŸi ile destekledikleri adayların propaganda ve reklam broÅŸürlerini dağıtıyordu. Bunların arasında  “7 Gerici adaya karşı tek ilerici adayı destekleyin” diye bağıran bir gencin uzattığı Devrimci Demokrat Avukatlar Grubu Programından bir tane aldım.

DiÄŸer adayların da broÅŸürlerini almıştım. Ama devrimci demokratların broÅŸürü ilgimi çekti bildirilerinde sadece pratik vaatler yoktu. Tarih, etnografya, sosyoloji ve siyaset yargılaması yapılıyordu. Teknik açıdan tek kusurları bildirilerinin güncellenmemiÅŸ oluÅŸuydu (misal: meslek liselerine karşı uygulanan ve kaldırılmış bulunan katsayı uygulamasının kaldırılmasını istemeleri gibi )
 DiÄŸerler adaylar normal seçimlerde yarışı kazanmak isteyen bir milletvekili adayı,  bir belediye baÅŸkanı adayı gibi seçmenine somut, onların hayatlarını rahatlatacak vaatlerde bulunurken Devrimci Demokrat Adaylar bildirileri ile bir manifesto yayınlamışlardı.

 Bazı avukatlar bunu yadırgıyordu.” Burada yazılanların baro ile ne alakası var” diyorlardı. Ancak Tazimattan günümüze kadar sayısız yasa, özellikle anayasa tartışmalarını yaÅŸayan bir ülkenin baÅŸkent  barosunda asıl tartışılması gerekli olan devrimci demokratların parmak bastığı meseleler olmalıydı. Hukukun gereÄŸi de budur. Bir baronun binasını yenilemesi, sosyal tesisi açması toplumumuz hiç ilgilendirmemektedir. Ancak bir baro baÅŸkanının siyasi bir demeci toplumda makes bulmaktadır.
Dünyanın neresinde olursa olsun fikir hareketlerinin aksiyonerleri genelde hukukçular arasında çıkmıştır.  Tarihte filozoflar, ÅŸairler, sosyologlar görüÅŸlerini ortaya atmışlar ancak onları mahkeme önünde hukukçular savunmuÅŸtur. Hukuk fikri canlı ve verimli bir organizmadır. Ä°nsanoÄŸlunun zamanın akışı içerisinde karşısına çıkan her mesele hukukun konusunu teÅŸkil etmiÅŸtir. Fikirlerin düÅŸüncelerin anası hukuktur. Sosyal bilimlerde insanlar kendi branÅŸlarında uzmanlaşırken bunların toplum içinde karşılaÅŸtıkları problemi hukukçular çözmüÅŸtür.

Bu meseleye bu anlayışla bakan biri olarak, ileride muhtemelen  –grup olduklarına göre- Devrimci Demokratlar tekrar aday olup manifesto hazırladıklarında yaÅŸadığım topluma faydalı olur düÅŸüncesiyle fikirlerimi, tenkit ve eleÅŸtirilerimi belirterek katkı sunmak istiyorum.

MÄ°LLET KAVRAMI
Devrimci Demokratlar Grubu bildirisini hazırlayanlar bir  ekip olarak ortaya koydukları tespitler ile Teoloji, Enografya, Tarih konusunda birikimlerini  ortaya koymuÅŸlardır.. Bu manifesto, Çerkes ve Kürtlerin tarihleri konusunda bilgisi olan, Alevileri dinlemiÅŸ, Ziya Nur’un hatıralarını ayrıntılı bir ÅŸekilde inceleyip analiz etmiÅŸ ortak bir zihin tarafından hazırlandığı anlaşılıyor.
Menifesto  “bütün aidiyetlerin haklarını red, inkâr, imha ve tepki üzerine yaklaÅŸan Kemalizm ve ittihatçılığı, devlet içerisinde örgütlü olan Ergenekonculuk ile darbeciliÄŸi ret ettiÄŸi gibi milliyetçi dinciliÄŸi de ret eder.” diyor.

Burada tek itirazımız millet kavramına, millet Müslümanların kavramıdır. Kuran’da geçen bir kavramdır. Din manasına gelir. Ancak asırlık bir yanlış olarak millet, kavim manasında kullanılmaktadır. Müslümanlar bu kavramı çaldırmışlardır. Bunun sonucunda ardı arkası kesilmeyen yanlışlar içerisine düÅŸmüÅŸlerdir. Ä°slam literatüründe hem millet vardır, hem de kavim vardır.
 Din anlamını içeren millet kavramı unutulmuÅŸ, millete kavim manası yükletilmiÅŸtir. Ä°slam’da kavim bir vakadır. Allah insanları kavim kavim yaratmıştır. Yasak olan kavmiyetçiliktir. Kavram kargaÅŸası sonunda millet manasını alan kavmiyetçilik meÅŸru hale getirilmiÅŸtir. Bir ÅŸeyin baÅŸlangıcı yanlışsa sonu doÄŸruya ulaÅŸamaz. Asıl olan kavramın doÄŸuÅŸundaki doÄŸruya gitmektir. Ä°slam’da kavim gerçeÄŸi Allah’ın ayetinde geçmektedir. Kavmi inkâr, dini inkârdır. Ancak kavmiyetçilik haramdır.

Osmanlılarda Ä°slam milleti vardır. Ä°slam olmayan milletler vardır. Ä°slam milletleri denilince kendini Müslüman olarak gören her kavim, Türk, Kürt, Arap, Çerkes BoÅŸnak vs. girer. Ä°slam Olmayan kavimler ise Ermeni Milleri, Rum Milleti, Süryani Milleti, Bulgar Milleti, Yahudi Milleti diye anılır. Çünkü bazılarının sandığı gibi Hıristiyanlık, Ä°slam gibi cihanÅŸümul deÄŸildir. Hıristiyanlar dini millileÅŸtirmiÅŸlerdir. Bir Müslüman hangi ülkeye giderse gitsin o ülkedeki camiye gidip rahatlıkla namaz kılar ancak Ermeni’nin kilisesine Rum gitmez. Bulgarın kilisesinde de Sırp ayin yapmaz.

Ancak ülkemizde dincilik ve mezhepçilik yaÅŸanan bir vakadır. Menfaatler için kullanılmaktadır. Kendi meÅŸrebinden mezhebinin önerdiÄŸi yaÅŸamdan uzak biri ÅŸahsi menfaati için biri bir futbol fanatiÄŸi gibi mezhepçilik ve dincilik yapmaktadır. Bu avam ruhundadır. Ä°slam’da yoktur. Buna günlük hayatta ÅŸahit olmaktayız önceki dinini terk edip Müslüman olmuÅŸ, Ä°slam’a hizmet etmiÅŸ hatta tefsir yazmış bir alimin sülalesinde “Ermenilik oluÅŸunu”  ırkçı anlayışla ileri sürenler olmuÅŸtur. Bu Ä°slam’ın temel ruhuna aykırıdır. Ä°slam fikriyatında seçilmiÅŸ bir kavim yoktur. Zenci de Ä°ranlı da Arap da Rus da Ä°slam’ı kabul etmiÅŸse birdir. Üstünlük takva iledir.
ALEVÄ°LÄ°K MESELESÄ°
“Menifestolarında yer alan Hacı BektaÅŸ Veli Pir’in önündeki cami minaresi kaldırılmalı” bu ifade maalesef bildirinin ağır bir yara almasına neden olmuÅŸtur.

AleviliÄŸin Türkiye’de temel meselesi bu mudur? Sorusunu akıllara getirmiÅŸtir.

 Bu ülkede Alevilik tartışması yaÅŸanmaktadır. Alevilik hakkında merak taşıyan biri olarak AleviliÄŸin ibadet sistematiÄŸi, fıkıh, tefsir anlayışı konusunda Aleviler tarafından yazılmış ve bu topluluk tarafından ortak kabul görmüÅŸ eserler hala yazılmış deÄŸildir.

Bu eksiklik bildiri de mesele olarak ortaya konulan Alevi mahallesine cami yapıldı ÅŸikâyetindeki meselenin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Alevi vatandaÅŸ Müslüman olduÄŸunu söyleyince Müslümanların Camisi olur düÅŸüncesinden hareket eden (Özellikle 12 Eylül’de) devlet Alevi köyüne cami yapmaktadır. Burada Alevi vatandaÅŸlar bizler ayrı mezhebiz diyorlarsa hukuki kaideleri (buna Fıkıhi kaideler denir.) belirlenmiÅŸ, ölçüsü bilinen mezhep yasalarını ortaya koymalıdırlar. Ehlisünnetteki Ä°mamlar din adamı deÄŸil Ä°slam hukukçularıdırlar. Bu toplum AleviliÄŸin fıkhını bilmek, Aleviler de fıkıhlarını ortaya koymak durumundadırlar.

Alevilik konusunda çok parçalı görüÅŸler ileri sürülmekte bir iki aşık, ozan, ÅŸairin ÅŸiirleri dışında herhangi temel bir konuda Hac, zekat, namaz vs gibi AleviliÄŸin ortak görüÅŸünü ortaya koyan temel eserlerden toplum habersiz bulunmaktadır.
  
TV’lerde Alevi din adamları yerine hep siyasileri konuÅŸmakta bu da Alevilik hakkındaki düÅŸünceleri daha da karışık hale getirmektedir. SünniliÄŸi ne olduÄŸunu sadece bu mezhebe mensup insanların yaÅŸayışlarına davranışlarına bakarak deÄŸil de Ä°slam hukukçularının Ä°lmihallerine, Kuran mealine, Tefsir ve hadislere bakarak çözmeye çalışıyorsak Alevilik konusunda da toplum olarak bu bilgiden mahrum kalmamalıyız Hiçbir kesim hakkında o kesime mensup yalnızca fertlerin davranış ÅŸekline bakarak bir bilgi sonucu ortaya çıkartılamaz. Mutlak surette bilginin en önemli taşıyıcısı olan temel bir kitabın, bir eserin olması istenir. Alevi olmasak dahi Alevi komÅŸumuzla rahat bir diyalog kurmamız için AleviliÄŸi bilimsel olarak bilmemiz gerekir.

 Åžah Hatayi’nin, Pir Sultan’ın ÅŸiirlerinden Alevilik hakkında bir sonuç çıkartılabilinir mi? Bu ÅŸairlerin ÅŸiirlerini dinleyip hatta aÄŸlayan anacak Alevilik hakkında yanlış yargılardan kurtulamayan Sünni kesimin algısı nasıl deÄŸiÅŸtirilecek, onlara bilgilenmeleri için hangi kitaplar önerilecek? Bu meselenin yanında HacıbektaÅŸ’taki minareyi mesele olarak görmenin kıymeti nedir?
Bektaşilik dahi bilinmemektedir. Bektaşilik minareye karşı olmak mıdır?

I. Murad’dan II Mahmud devrine kadar padiÅŸahın özel koruyucusu, BektaÅŸi Tarikatı mensubu Yeniçerilerdir. PadiÅŸahın özel ordusudur. BektaÅŸilik minareye karşı olmaksa Osmanlı tarihinde bu kadar minareli cami nasıl yapılmıştır? Minare yapan padiÅŸah minareye karşı olanları nasıl hassa ordusu yapabilir?

Bu tarihi sualler de cevaplandırılmalıdır. Tarih günümüzü aydınlatır.
Süleyman Kanunnamesi ile “PadiÅŸah ÅŸeriata uymak zorundadır. EÄŸer uymazsa önce ihtar sonra Yeniçeri AÄŸası çaÄŸrılarak PadiÅŸah hal edilir.” diye yazar.

Åžeriatın koruyucusu BektaÅŸi ordusudur. Bugün tarihteki sıkıntılar nasıl gündeme geliyorsa tarihteki bu vakalar, yasalar, kanunnameler üzerinde de düÅŸünmek gerekmez mÄ°?  Balkanlar’da, Kırım’da BektaÅŸi dergâhlarındaki minareli camilerin varlığı nasıl izah edilecek?  Türkiye’deki minareler mimari açıdan diÄŸer Ä°slam ülkelerindeki (Osmanlı hâkimiyeti dışında kalmış) minarelere benzememektedir. Minare Ä°slami bir nas mıdır? Yoksa coÄŸrafyanın ve toplum özeliklerini yansıtan mimari bir yapı mıdır? Toplumsal ve coÄŸrafi bir özelliktir Hz Peygamber dönemine benzer yanı ezanın yüksek bir yerden okunması ihtiyacından doÄŸmuÅŸtur.

Bildiri de kamu görevlilerinin türban giyme hakkını sahip olması gerektiÄŸine iÅŸaret etmekte 28 Åžubat süreci ile baÅŸlayan bir mezalim olan Üniversiteye giriÅŸte uygulanan (ancak geçen yıl kaldırılan) katsayı uygulamasının, kaldırılmasını istemektedir.
AleviliÄŸin Ä°slam’la hiçbir iliÅŸkisi yoktur( s 18)  diye yazılmıştır. Türkiyed’de yaÅŸayan Aleviler aynı görüÅŸte mi? DeÄŸilse onlara bu görüÅŸü kabul edin diye dayatma mı yapılacak? Alevilik 19. cu yüzyıla ait bir kavramdır. Öncede Osmanlı terminolojisinde bunlara verilen ad KızılbaÅŸ’lıktır.  Bu kavram da 16. Yüzyılda ortaya çıkmıştır.
.
YAÅžAYAN DUYGUYU ÖNEMSEMEK LAZIM GELMEZ MÄ°?
Bildiri de Laz, Kürt, Çerkez, Çingene, HemÅŸinli, Pontus’lu Rum ve diÄŸer kavimlerin geçmiÅŸine ait atıflar var.  Adıyaman’da Komegene krallığı bir Kürt Devleti olarak gösterilmiÅŸtir. Yöneticileri Kürt deÄŸildir. Buradaki kitabeler Grekçe yazılmıştır.

Bir toplum yaÅŸadığı deÄŸerlerden memnunsa atalarının inancına dönme gibi bir derdi yoksa  - hatıra- dışında dedelerinin inancının ne anlamı olur?

Kürtçe’de Nemrut kelimesi vardır. Ancak bu kendi ölümsüzlüÄŸünü ilan eden Nemrut’a o bölgede geçerli olan dillerdeki –ölümsüzlük- iddiasından dolayı bu ad verilmiÅŸtir. Müslüman Kürtler dışındaki Kürt ulusalcılarının sahip çıkmaya çalıştıkları Nemrudlar dünya tarihine güzel hatıralar bırakmamışlardır. Nemrud Dağında kendilerini ilah ilan etmiÅŸler tonlarca ağırlıkta kayaları kölelere dağın zirvesine çıkartarak heykellerini yapmışlardır. Mısır’dakiler de piramitlerini kölelere inÅŸa ettirmiÅŸlerdir.
Nemrud kelimesi ilk kez Yahudi kaynaklarında kullanılmıştır. Bu kaynaklarda Nemrud’lara Nimrod denilmiÅŸtir. Nimrod Ä°branicedeki ”marada” kökünden türemiÅŸtir.  Manası “isyan eden” anlamındadır.

Kavramlar ile tarihi iliÅŸkiler arasında baÄŸ kurulur ancak bu isimlerin kullanılması tek başına bir milletin tarihini aydınlatmaz. Kürtçe’deki Nemrud Hz Ä°brahim’le Urfa’da tartışan kraldır. Adıyaman’dakilere Nemrud adı verilmesi sonraki yüzyıllarda yapılan bir yakıştırmadır.

Tekrarlarsak Ä°slam milletlerinin hafızasında hiç de iyi yer etmemiÅŸ olan Nemrud’ları Kürd UlusçuluÄŸu yapanların, Mısır’daki Firavunları da Mısır ulusçularının yüceltmesi çok ilginçtir.

Adıyamanlı Müslüman Kürtler ÅŸehirlerinin Nemurutla birlikte anılmasından rahatsız oluyorlar. Urfalılar Nemrut’un deÄŸil Hz Ä°brahim’in torunu olarak övünç duyuyorlar.

YezidiliÄŸe de atıf var. Son aylarda özellikle BDP çevreleri Yezidilik konusunu gündeme getirdi. Diyarbakır’da Yezidi konferansı tertiplendi. YezidiliÄŸin sadece Kürtlere has bir din olduÄŸunu ileri sürenler oldu.
 Bir Müslüman Türk için Åžemanizim neyse bir Müslüman Kürt için de Yezidilik odur.
DürziliÄŸii,YezidiliÄŸi Kürdlerle ilgili göstermek bugün Kürtler için ne anlam ifade etmektedir?.

Bildiri de DurziliÄŸe geniÅŸ yer verilmiÅŸtir ancak Türkiye’de Dürzî yaÅŸamamaktadır.
 
Bunlar Bâtıni anlayışa sahiptir. Ä°mam Gazali’nin BatınıliÄŸin Ä°ç Yüzü isimli eserinde BatınıliÄŸi Kuran’da kesin istenen bir ÅŸeyin tam tersini yapmak olduÄŸunu söylemektedir. Namaz kılın mı deniliyor -bu zahiri istektir, Bâtıni manası kılmayın demektir. Oruç mu tutun denilmekte bu zahiri istektir, Oruç tutulmaması istenmektedir.
 
Dürzîler kendilerini Selmani Farisinin soyundan geldiÄŸini ileri sürmüÅŸler, Hendek Savaşı’nda güya Selmani Farisi’nin hizmetlerinden dolayı Hz Peygamber bir mükâfat olarak onun soyundan gelenlerden güya- namaz ibadetinden-  af etmiÅŸ. Bu hakikat dışı ifade Selmani Farisi’den dört asır sonra ortaya çıkarak bir topluluÄŸun inancına hükmetmiÅŸtir. Ä°slam tarihinde mükâfat olarak bir kiÅŸiyi ibadetten muaf tutmak görülmüÅŸ iÅŸitilmiÅŸ bir ÅŸey deÄŸildir. Dürzîler, Mısır’da var olmuÅŸ Fatimi Hükümdarı Kaim Bi Emrillahı ilah kabul ederek Ä°slam dışına çıkmışlardır. Fatimi Devletini ortadan kaldıran Kürt kökenli büyük Ä°slam mücahidi Selahaddin-i Eyyubi’dir.

Dürzîlik ve Yezidilik misyonu olmayan, kimseye inançlarını tebliÄŸ etmeyen, diÄŸer dinlerin tebliÄŸcilerinin mesajına kapalı topluluklardır. Bu inançlara mensup olmak için doÄŸuÅŸtan gelmek lazımdır. Hatta Ä°slam’ın derin kültür ve medeniyeti karşısında erimemler için bu iki meÅŸrep uzun süre mensuplarına okuma ve yazmayı hatta Müslümanlarla tartışmayı yasak etmiÅŸlerdir.
YezidiliÄŸi, Kürtlerin milli dini olarak gösteren Kürt ulusalcılarına karşı 1992 yılında Yezidi dini merkezi baÅŸkanı Prens Enver Muaviye Ä°smail “bunun deÄŸiÅŸmez asılsız bir yalan olduÄŸunu, Kürtler dışında deÄŸiÅŸik milletlerde yezidiler olduÄŸunu kendilerinin Emevi Devletinin kurucusu Yezid Ä°bni Muaviye’den geldiÄŸini ilan etmiÅŸtir.( Bkz Erol Sever- Yezidilik ve Yezidilerin Kökeni) 
Müslüman bir Kürd’e “sen Yezidisin, sen Dürzisin!” denilse onun tepkisi ne olur? Müslüman Kürtlerin, Müslüman Türklerin mensup oldukları Ä°slam’la hiçbir meseleleri yoktur.

Bu tür anlayışlar bütün ulusalcılarda bulunur.  Dünyanın kendilerinden neÅŸet ettiÄŸini sanırlar. Nevruz meselesine hem Türk hem Kürd ulusalcılarının sahiplendiÄŸi gibi. Müslümanlar için ise ZerdüÅŸtlükten kalma bir kırıntı bilgisi dışında hiçbir anlam ifade etmez.

Pir Sultan Abdal’ın Kürd olduÄŸu yazılmış.  Ancak eserlerini Türkçe yazmıştır. Aynı iddia Åžah Ä°smail için de söyleniyor. Bunların kavmi yapılarının mensubiyetlerinin bilinmesinin günümüz insanına kültür bilgisi dışında ne faydası var?
Abdal, Kürtçe, Farsça ve Türkçe’de de geçmektedir. Hatta Afganistan’da bir Türk boyunun adı Abdallardır.
Bazı dillerin kaybolması dünya kültür tarihi açısından bir kayıptır. Ancak küreselleÅŸme, bilimsel ve teknik geliÅŸmeler bunların üretimini yapan ülkelerin dilleri bütün dilleri tehdit etmektedir. Ä°nternet, Uzay, çalışması diÄŸer teknik geliÅŸmeler Ä°ngilizceye yüz binlerce kelime kazandırırken teknolojik olarak geride kalan milletler ne yapacaktır?

Kültürel kimlikten kasıt sadece dil midir? Gündemde olduÄŸu için söylemek lazım; Kürt ulusal hareketi içerisinde bulunanların bundan kırk yıl önceki düÄŸün, taziye, misafir ağırlama, gelin kaynana iliÅŸkisi yansıtan kültürel davranışlar, özellikle Kürt kadınlarının baÅŸlarına taktıkları fesler, erkeklerin giydikleri ÅŸalvar baÅŸlarındaki sarık vs gibi kültürel giyim tarzlarından neler kalmıştır. Halkların kültürel kimliklerini sadece müzelere hapis eden emperyalizm, ulusalcı hareketlere sunduÄŸu destekte samimi deÄŸildir. Amacı bölüp parçalamaktır.

TÜRKLERE HAKSIZLIK YAPILMIYOR MU?
Türkiye’de yaÅŸayan bir Türk genci yüz yıl önceye ait Osmanlıca yazılı bir metni okuyup çözememektedir. Elli yıl önceye ait bugünkü alfabe ile yazılmış bir metini anlamakta zorlanmaktadır. Dilleri tahrip edilmiÅŸtir. Alfabeleri deÄŸiÅŸtirilmiÅŸtir.Devrim yasaları Müslümanların aleyhine iÅŸlemiÅŸtir.

Türklük adına güya hareket eden bir YÖK BaÅŸkanı “Türkçe ile ilim dili olmaz” demiÅŸ üniversitelerde okuyan hatta son sınıfta olan binlerce genç kızı sırf baÅŸörtüsünden dolayı üniversiteden atılmış hayatları karartılmıştır. Katsayı zulmü yüzünden yasa çıktıktan sonra o okulda okuyan öÄŸrenciler yeni yasadan muaf tutulmamışlar, hatta okullarından ayrılma imkânı tanınmamış çok yetenekli ve baÅŸarılı öÄŸrenciler üniversite sınavında çıkan bütün soruları doÄŸru cevaplandırmalarına raÄŸmen en düÅŸük puanlı fakülte bölümlerine girememiÅŸlerdir. Çok yetenekli zeki bir neslin geleceÄŸi karartılmıştır.
 
 Bir Türk baÅŸbakanı, iki bakan haksız yere idam edilmiÅŸ, bir baÅŸka Ä°slami kimliÄŸi ön planda olan ancak TürklüÄŸünü ön planda tutmayan bir Türk baÅŸbakana karşı 28 Åžubat’ta darbe yapılmıştır. Bu ülkede Müslümanların ibadetine müdahale edilmiÅŸ, Kuran okumalarına dayatmalarda bulunulmuÅŸtur

Kimlikler kesin çizgilerle ayrılamaz. Bir Kürdün kavmi kimliÄŸi Kürt olabilir ama o  müslümansa Türkler, Araplar  gibi Ä°slam milletine mensuptur. Bu milletin ortak özellikleri Müslüman olmayan kavimdaÅŸları ile kıyaslanmayacak kadar çok daha fazladır. BaÅŸta duygu, heyecan birlikteliÄŸi vardır.  Tüm Ä°slami ibadetleri ve yaÅŸamları aynıdır.

SONUÇ
KüreselleÅŸme baÅŸta dil olmak üzere bütün kültürleri yok ediyor. Batı’nın geliÅŸtirdiÄŸi teknolojik geliÅŸmeye karşı aynı geliÅŸme saÄŸlanmadığı sürece bütün diller, kültürler tehdit altında yaÅŸamaya devam edecektir.

 Direnen tek kale Ä°slam’ın kendisidir. Sünneti yaÅŸama biçimi Küresel emperyalizmim karşısında en güvenli limandır. DiÄŸer kültürel kimliklerimiz pratikte yaÅŸanmadığı için unutulmakta, terk edilmekte Sünnet anlayışı ise bir vecibe olduÄŸu için yaÅŸama devam edecektir. Bu yönü ile kültürel emperyalizme karşı sadece müslümanca bir direniÅŸ olacaktır.

Devrimci Demokrat Avukatların Ä°slami duruma dikkatini çekip, kültür emperyalizmine direnen Ä°slam Medeniyeti havzasının güçlendirmelerini, Ä°slam’daki millet, kavim realitesi üzerinde düÅŸünmeye davet ediyoruz. Bir kurtuluÅŸ yolu olarak Ä°slam ahkâmına yönelmelerini öneriyoruz. Bir aydın grubu olmaları dolayısıyla nüfusun % 90’nına tekabül eden halklarının inancını tanımalarını salık veriyoruz.
                                                                                             Bilal SÜRGEÇ

Yorum
Soru...
Yazar Sanih açık 2013-01-09 10:56:41
Sayın yazarımız Kuranda geçen Millet kelimesi Din manasındadır diyor. Kur'anda yeri geldiğinde Din kelimesi de kullanılmıştır ve bu kelimeler Arapçadır. Fasih kitap Kur'an aynı mana için niye ayrı kelimeler kullansın? Kanımca "Millet" kavramının "Din"den ayrıca bir anlamı olmalı...
Kuran bir bilgi hazinesidir.
Yazar bülent sayın açık 2013-01-12 13:45:27
Burada yapılan itiraz milletin,kavim,boy, aÅŸiret manasına indirgenmesine.  
 
Bir de şunu belirtelim Sahih İslam, okur yazarlığın olmadığı, iletişimin yok hükmünde olduğu dönemlerde Alevi,Dürzi,Yezidi, Hırısitiyanlık la insanlığın önünde yüzleşmedi.Ancak fikri platformdak olacak bir fikri karşılaşma kaçınılmazdır. Sahih İslam kazanacaktır.

Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler.
Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz.

Powered by AkoComment 2.0!

Son Güncelleme ( 07-01-2013 )
< Önceki   Sonraki >


Advertisement

Kullanıcı Girişi
Ziyaretçi Sayısı
111679701 Ziyaretçi
 
www.beyaz.net