ÖÄžRENÄ°M ÇAÄžINDAKÄ° ÇOCUKLARIMIZIN BAÅžÖRTÜLERÄ° HAKKINDA MEVZUATIN BÄ°LMEDİĞİMÄ°Z HÜKÜMLERÄ°
Mehmet YAMAN(*) Daha önce bir vesileyle yazdığımız kitabımızda da belirttiÄŸimiz (*) ve ÅŸimdilerde hem siyasetin ve hem de yazılı ve görsel medyanın gündemini oluÅŸturan ve üzerinde, bilir-bilmez bir takım insanların fırtına kopardığı önemli bir konuyu, siyasetten ve günlük polemiklerden arındırılmış olarak ve sadece hukuksal boyutlarıyla nazarlarınıza sunmak istiyoruz. Åžöyle ki: BilindiÄŸi gibi Anayasamızın, “Ä°kinci Kısım-Temel Haklar ve Ödevler” baÅŸlığı altında, 12.maddeden 74.maddeye kadar, toplam 62 maddenin tümü, vatandaÅŸlarımızın bizatihi kendilerine
sıkı sıkıya baÄŸlı, devredilmez ve vazgeçilmez haklarıyla, ödevleri hakkında bilgi verilmekte ve bu maddeler, bu konuyla ilgili olarak, mevzuatımızın temelini oluÅŸturmakta olup, gerek devlet organları ve gerekse tüm halkımız, bu lazimenin gereklerini yerine getirmekle sorumludurlar. Bu sorumluluklarını yerine getirmeyenler, “Anayasayı ihlal” suçunun müeyyidesi ile muhatap olurlar.
Yukardaki maddelerde belirlenen temel hak ve ödevler, rüÅŸtünü ikmal etmiÅŸ bulunan vatandaÅŸlar tarafından bizatihi, etmemiÅŸ olanlar tarafından ise, yasal velileri ya da vasileri eliyle kullanırlar. Anayasamızın 41.ve 42.maddeleri, ailenin korunmasıyla, eÄŸitim ve öÄŸrenim hak ve ödevlerini düzenlemekte olup, bu maddeleri özellikle, baÅŸlangıç (dibace) kısmının 6., 7., 8. ve 9. fıkralarıyla birlikte gözden geçirdiÄŸimizde, sanırız bize önemli iÅŸaretlerde bulunacaktır. Yine Anayasamızın 90. maddesinin 4. ve 5. fıkralarında aynen “ usulüne göre yürürlüÄŸe konulmuÅŸ milletler arası anlaÅŸmalar, kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile, Anayasa Mahkemesine baÅŸvurulamaz. Usulüne göre yürürlüÄŸe konulmuÅŸ temel hak ve özgürlüklere iliÅŸkin milletlerarası anlaÅŸmalarla kanunların, aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle, çıkabilecek uyuÅŸmazlıklarda, milletlerarası anlaÅŸma hükümleri esas alınır” denilerek, özellikle temel haklar ve ödevler hususunda uluslar arası sözleÅŸmelerle saÄŸlanmış olup ta, yasal prosedür yerine getirilerek, ülkemizde kanun hükmünde geçerli kılınan hükümlerde saÄŸlanmış olan tüm hak ve yetkiler, vatandaÅŸlarımızın haklarını oluÅŸturmuÅŸtur. Bunun engellenmesi de, keza “Anayasayı ihlal” suçunun, yasal bir unsurunu oluÅŸturur.
Bu genel ve temel bilgilerden sonra, usulüne uygun tarzda ülkemizde yürürlüÄŸe konulmuÅŸ bulunan uluslar arası sözleÅŸmelerden iki tanesinin ilgili maddeleri, aÅŸağıda dikkatlerinize arz edilmiÅŸtir: A - 19 Mart 1954 tarihli Resmi Gazete ile ilan edilmek sureti ile, ülkemizde kanun hükmünde geçerli bulunan “ Ä°nsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına Ä°liÅŸkin SözleÅŸme” nin ikinci maddesi, aynen ÅŸöyle demektedir: Madde-2 : Hiç kimse eÄŸitim hakkından yoksun bırakılamaz. Devlet, eÄŸitim ve öÄŸretim alanında yükleneceÄŸi görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın, bu eÄŸitim ve öÄŸretimin, kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını saÄŸlama haklarına, saygı gösterir. B – Keza, T.B.M.M. nde, 15.08.2000 tarihinde kabul edilerek, biraz geciktirmeli de olsa, CumhurbaÅŸkanı Sayın A.Necdet Sezer’ce de onaylanarak Resmi Gazete’de ilan edilen, “KiÅŸisel ve Siyasal Haklara Ä°liÅŸkin Uluslar arası sözleÅŸme” nin 18.maddesinin 4.fıkrası aynen ÅŸöyle demektedir: Madde-18/4 : Bu sözleÅŸmeye taraf olan devletler, ana-babaların ve –bazı durumlarda- yasalarca saptanmış vasilerin, çocuklarına, kendi inançlarına uygun bir dinsel, ahlaksal eÄŸitim verme özgürlüklerine saygı göstermekle yükümlüdür.
Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından, deÄŸiÅŸik zamanlarda altına imza konulup, resmi gazetede ilan etmek suretiyle, ülkemizde iptali mümkün olmayacak ve ülke kanunlarıyla çeliÅŸse bile, bu madde hükümleri uygulanacak bulunan, yukardaki iki maddenin gereÄŸi, çaÄŸdaÅŸ ve uygar devletler tarafından yapılan uygulamalar da dikkate alınarak, bizde nasıl uygulanıyor, acaba? Bu sözleÅŸmelerin kabulünden bu tarafa, ülkemizde bu kanunların uygulanmasıyla ilgili olarak, gelip geçen tüm iktidarlar dahil olmak üzere, acaba nasıl bir iç düzenleme getirdiler?.. BaÅŸka bir deyimle, bu kanunların gereÄŸi bulunan müesseseleri kurdular ve velilerin etkin iradelerini aldılar mı, bu konularda?... Hatırlanacak olursa, kendisinin alevi inanç sistemine baÄŸlı olduÄŸunu ve çocuÄŸuna her hangi bir dinsel eÄŸitim verilmesini istemediÄŸini bildiren bir velinin, Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi’ne, bu yönde yaptığı bir müracaat, yukardaki sözleÅŸmelerin hükümleri dikkate alınarak, kabul edilmiÅŸ ve böylece ilköÄŸrenimde bulunan öÄŸrencilerin velilerinin, bu istek ve taleplerinin dikkate alınması gerektiÄŸine hükmedilmiÅŸti. Bu mahkeme kararı da, yukarda zikredilen kanun maddelerinin, ülkesel bir uygulamasının sonucu idi. Son zamanlarda, ülkemiz siyasal ve bürokratik hayatında gündeme getirilen ve insanlarımızın birbirini anlama ve Anayasamızın dibacesinde belirtilen temel esaslar doÄŸrultusunda, hepimizin ortak vatanı olan ülkemizde bir arada, birbirine saygı göstererek, toplumsal mutluluÄŸu yakalama yolunda deÄŸerlendirmeler yapılmaktan uzakta, jakobenist bir anlayışla, kendi fikrini, yanlış ve yanlı da olsa, dayatarak, karşı fikir ve duyguları taşıyan insanları, yok saymaya yönelik bir tavır sergilendiÄŸini, esefle görüyor ve çaÄŸdaÅŸ insanlara ve toplumlara hiç te yakışmayan bu tür davranışların, bilimsel ve rasyonalist bir bakış açısıyla deÄŸerlendirildiÄŸinde, hiç te tasvip edilemeyeceÄŸini, üzüntüyle beyan etmek isteÄŸimizi hoÅŸ görmenizi diliyoruz.
ÇaÄŸlar boyu var olan dinlerin toplumsal tezahürleri, çeÅŸitli çaÄŸlarda ve toplumlarda farklı farklı olagelmiÅŸ, farklı dinlere mensup insanlar, dinlerinin gereÄŸi bulunan yaÅŸamlarını, gerek bireysel ve gerekse toplumsal uygulamalarıyla, bugüne kadar devam ettirmiÅŸler ve bundan sonra da devam ettireceklerdir. Bunun sonucu olarak, toplumumuzun çeÅŸitli katmanlarında, çeÅŸitli inanç sistemlerine gönül veren vatandaÅŸlarımızın yaÅŸam biçimlerini, ülkenin genel huzuru ve iÅŸleyen düzenimizin gerekli ilkeleri dikkate alınarak, gerek yasalarımızın ve gerekse ülkemizde kanun hükmünde geçerli bulunan uluslar arası yasaların, kendilerine verdiÄŸi temel hak ve özgürlüklerini yaÅŸamalarını temin, devletimizin asli görevi olup, buna uygun düzenlemeleri yapması önemli bir gerekliliktir. Devlet aygıtımızın en üstünden en altına kadar tüm yetkilileri, iktidar ve muhalefet temsilcileri, taşıdıkları misyonun farkına vararak, bulundukları görevlerinin gereÄŸini yerine getirmeleri gerekmektedir. Ä°nanç ve inancın tezahürleri bulunan yaÅŸam biçimleri, mahza, her hangi bir siyasal partinin, ya da gurubun iÅŸtigal alanı içinde olmayıp, ülkemiz insanlarını ve toplumsal yapılanmalarını ilgilendiren bir konudur. Böyle önemli bir konuda, ortak akılla, çaÄŸdaÅŸ ve sosyal bir misyon ifasıyla, birlikte hareket etmek, birimizin deÄŸil, hepimizin ortak baÅŸarısı olacaktır.
Ortada bulunan bu problemin çözümünde, ortak kıstaslar ışığında, aşırılıklardan uzak ve istismarlara kapı açılmayacak bir biçimde formatlamalarla, yöneticilerin, bu toplumsal isteÄŸin gereÄŸini yerine getirmeleri, asli görevleridir. Yönetici olmanın zevkini tadıp, imkanlarını bol bol kullanan insanlarımız, bunun gerektirdiÄŸi sorumluluÄŸu da, problemleri giderecek tarzda, akıllı ve kurallı bir biçimde yerine getirmelidirler. Aksi hal, onların hayal edemeyecekleri sorumlulukların altında, günbegün eriyip gitmelerine neden olacaktır. Bu kaçınılmaz bir akibettir.
Bu konuda, iktidar danışmanlarının görevleri de çok fazladır. Danışmanlık bir kızak, ya da yan gelip yatma makamı hiç deÄŸildir. Hele hele bankamatik memurluÄŸu, onlara hiç yakışmaz. Onların görevleri, yardımcılıklarını üstlendikleri kiÅŸileri yetenekli, bilgili, tecrübeli ve ortak hedeflerde baÅŸarılı kılmak olmalıdır. Onlar bu problemin, yönetsel bir biçimde çözülmesiyle ilgili olarak, ne gibi geliÅŸtirmeler yapılabileceÄŸinin - tüm çaÄŸdaÅŸ ve batılı devletlerin düzenlerini de deÄŸerlendirerek - araÅŸtırmasını yapmak, her ne kadar provokasyona açıksa da, %99’u Müslüman dediÄŸimiz (!) halkımız içerisinden, çoÄŸunlukla masum bulunan velilerin, temel hakları arasında bulunan bu isteklerinin, hangi formatlarla karşılanabileceÄŸini, çizimlerle ortaya koymak ve sorumluların yükünü de hafifletmek zorundadırlar.
Yoksa “bu bir provakasyondur”, “bu konular bizim çalışma alanımız dışındadır”, “bunlar yanlış isteklerdir” vs. gibi sözler, sorumlu insanlara hiç yakışmayan ÅŸeylerdir. Hele 10 yıl gibi uzun bir süre iktidar olmuÅŸ insanlar, hazırlıksız yakalanma yerine, bu istemleri de içeren konularda, geniÅŸ kapsamlı hazırlıklar ve donanımlar içinde olmak zorundalar. Bu onların asli ve affedilemez görevleridir.
Maalesef “sahte evrak tanzimi” suçu iÅŸlenerek oluÅŸturulan Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesinin, Leyla Åžahin hakkında verdiÄŸi baÅŸörtüsüyle ilgili 29.06.2004 tarihli kararına yapılan itiraz üzerine, yine “sahte evrak tanzim etme” suçu iÅŸlenerek, Genel Kurulca verilen 10.11.2005 tarihli kararında, yanlış deÄŸiniler yanında, önemli tesbitler ve idaremizin yapması gerekli zorunlu uygulamalarla ilgili talimatları da vardır. Bir örnek teÅŸkil etsin diye, ilerde basıma vereceÄŸimiz önemli bir kitabımızın konusunu oluÅŸturmakla birlikte, baÅŸlığımızdaki konuyla ilgisi de bulunmakla, AÄ°HM Genel Kurulu’nun yukardaki kararından bir paragraf aktarmamıza da izin verirsiniz, sanırız. Genel Kurul Kararının 107. paragrafında ÅŸöyle denmektedir: “ MAHKEME, DEVLETÄ°N, KARÅžIT GURUPLAR ARASINDA KARÅžILIKLI HOÅžGÖRÜYÜ SAÄžLAMASI GEREKTÄ°RDİĞİ GÖRÜÅžÜNDEDÄ°R. BUNA GÖRE, BU GÄ°BÄ° DURUMLARDA (idari) MAKAMLARIN ROLÜ, GERGÄ°NLİĞİN KAYNAÄžINI, ÇOÄžULCULUÄžU ORTADAN KALDIRARAK (yani baÅŸörtülüyü kapı dışarı ederek) YOK ETMEK DEĞİL, RAKÄ°P GURUPLARIN BÄ°RBÄ°RLERÄ°NE HOÅžGÖRÜ GÖSTERMESÄ°NÄ° SAÄžLAMAKTIR.”
Hiç kimseye, her hangi bir siyasal ya da sosyal ithamda bulunmaksızın, yukarda yazdığımız kanun maddelerinin, bunun uygulamasına örnek olarak verdiÄŸimiz alevi vatandaşımızın talebi ile ilgili olarak verilen, A. Ä°. H. M. Kararının ve son olarak, aynı mahkeme genel kurulunca, Leyla Åžahin’le ilgili olarak verilen ret kararının, sunduÄŸumuz ilgili paragrafının, birlikte incelenmesini teklif ediyor ve ülkemiz uygulamasında, iktidarın da muhalefetin de, önlerini açacak bulunan bu kanun ve kararların, bir kere daha ciddi bir sorumlulukla gözden geçirilerek, bunun gerektirdiÄŸi idari iÅŸlev ve formatların derhal uygulamaya konulmasını teklif ediyoruz. Bu, gayet kolaydır ve ülkemizdeki kavga ve gürültüleri önleyecek, herkesin birbirine saygıyla yaklaÅŸacağı, temel bir uzlaşı formülüdür. Bu konuda, herkesin elini taşın altına koyması gerekmekte olup, bize de düÅŸen baÅŸkaca görevler olursa, ÅŸahsi hiçbir beklenti içinde olmaksızın, fahri olarak beklediÄŸimizi de arz ederek, ülke yönetiminde, ciddi misyon ifa edenleri, bu konularda çözüm getirici çalışmalar içinde görmek istiyoruz. * - Ä°nsanlarımız temel hak ve özgürlüklerimizin ne kadar farkındalar?
Mehmet Yaman AraÅŸtırmacı-Hukukçu, Noter
Sadece kayıtlı kullanıcılar yorum yazabilirler. Lütfen hesabınıza giriş yapınız veya kayıt olunuz. Powered by AkoComment 2.0! |